“Diyâr-ı Rûm”un (Roma Ülkesi=Anadolu) “Türkiye” hâline gelmesinde Türk kültürünün rolü
Yükleniyor...
Dosyalar
Tarih
2008
Yazarlar
Dergi Başlığı
Dergi ISSN
Cilt Başlığı
Yayıncı
Selçuk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü
Erişim Hakkı
info:eu-repo/semantics/openAccess
Özet
Orta Çağ Türk topluluklarının hayatında, tarihin akışını değiştiren ve Türklüğün kaderini belirleyen iki önemli tarihî olay meydana gelmiştir. Bunlardan biri, Türklerin X. yüzyıldan itibaren “Gök Tanrı” inancı ile “Atlı-Göçebe Türk medeniyeti”ni terk edip, İslâm dinine ve medeniyetine girmeleridir. Diğeri ise, XI. yüzyıldan itibaren Anadolu’yu fethedip, bu ülkeyi bir Türk vatanı haline getirmeleri ve Türkleştirmeleridir. Bu makalenin konusu, birinci tarihî olayın bir bakıma doğal sonucu olan ikinci tarihî olaydır. Türklerin Anadolu’yu fethetmeleri ve Türkleştirmeleri, ilk Selçuklu hükümdarı Tuğrul Bey zamanında (1040-1063) başlamış olup, 1071 Malazgirt zaferinden sonra gittikçe hızlanmış ve Anadolu’da kurulan Türk Devletleri ve Beylikleri zamanında da tamamlanmış ve gerçek hedefine ulaştırılmıştır. Bu arada geçen bu 3-4 asırlık süre içinde, Türklerin “Diyâr-ı Rum” (Roma Ülkesi) adıyla andıkları Anadolu, nüfus ve kültür yapısıyla tam bir Türk yurdu haline gelmiştir. Nitekim, Batı dünyasının tarih yazarları, II. Haçlı seferi sırasında (1148) Türklerle dopdolu olarak gördükleri ve onların büyük bir gayretle savundukları Anadolu’ya, bundan böyle “Türkiye” (Turkhia, Turquia) demeye başlamışlardır. Batı dünyasının tescil etmiş olduğu bu tarihî gerçeği, Anadolu’nun eski sahibi olan Bizans da 1176 Miryokefalon yenilgisinden sonra kabul etmek zorunda kalmıştır. Aynı şekilde, Batılı gezginler ve coğrafyacılar da XV. yüzyıldan itibaren Doğu Anadolu’ya “Türkmen Ülkesi” (Turcomanie, Turquemenie veya Turkomania) demek suretiyle bu gerçeği pekiştirmişlerdir.
Among the lives of Medieval Turkic peoples, there have been two important historical events which changed the course of history and determined the destiny of Turks. The Turkic peoples abandoning their old belief (Kök Tä?ri) and their horse-riding nomadic civilization, followed by their conversion into Islam and its civilization is one of these. The other one is their conquest, turning into a homeland and Turkicizing of Anatolia starting from the 11th century. The subject of this study is the second historical event, which is the natural result of the first one. The conquest and Turkicizing of Anatolia had begun during the time of the first Seljuqid ruler Tuğrul Bey (Tughrul Bey, To?rïl Beg; 1040-1063); this process speeded up continuously after the victory of Manzikert (Malazgirt) in 1071, and completed and reached its real goal during the period of Turkish states and principalities established in Anatolia. During this time period of 3-4 centuries, the land of Anatolia, called “Diyâr-i Rûm” (Roman Land) by the Turks, became a complete Turkish land with its population and cultural structure. Thus, during the Second Crusade (1148), history writers of the Western world started to use the name “Turkey” (Turkhia, Turquia) for Anatolia, which they saw as full of Turks, who defended it by all means. This historical fact, confirmed by the Western world, is also accepted by Byzantium, the exowner of Anatolia, following the defeat at Myriokephalonia in 1176. In the same way, Western travelers and geographers strengthened this fact by calling Eastern Anatolia “Turkmen Realm” (Turcomanie, Turquemenie or Turkomania) starting from the 15th century.
Among the lives of Medieval Turkic peoples, there have been two important historical events which changed the course of history and determined the destiny of Turks. The Turkic peoples abandoning their old belief (Kök Tä?ri) and their horse-riding nomadic civilization, followed by their conversion into Islam and its civilization is one of these. The other one is their conquest, turning into a homeland and Turkicizing of Anatolia starting from the 11th century. The subject of this study is the second historical event, which is the natural result of the first one. The conquest and Turkicizing of Anatolia had begun during the time of the first Seljuqid ruler Tuğrul Bey (Tughrul Bey, To?rïl Beg; 1040-1063); this process speeded up continuously after the victory of Manzikert (Malazgirt) in 1071, and completed and reached its real goal during the period of Turkish states and principalities established in Anatolia. During this time period of 3-4 centuries, the land of Anatolia, called “Diyâr-i Rûm” (Roman Land) by the Turks, became a complete Turkish land with its population and cultural structure. Thus, during the Second Crusade (1148), history writers of the Western world started to use the name “Turkey” (Turkhia, Turquia) for Anatolia, which they saw as full of Turks, who defended it by all means. This historical fact, confirmed by the Western world, is also accepted by Byzantium, the exowner of Anatolia, following the defeat at Myriokephalonia in 1176. In the same way, Western travelers and geographers strengthened this fact by calling Eastern Anatolia “Turkmen Realm” (Turcomanie, Turquemenie or Turkomania) starting from the 15th century.
Açıklama
Url: http://sutad.selcuk.edu.tr/sutad/article/view/370
Anahtar Kelimeler
Türkler, Malazgirt Meydan Muharebesi, Miryokefalon Muharebesi, Oğuzlar, Anadolu, Turks, Battle of Malazgirt, Battle of Miryokefalon, Oguzs, Anatolia
Kaynak
Selçuk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Dergisi
WoS Q Değeri
Scopus Q Değeri
Cilt
Sayı
Künye
Koca, S. (2008). “Diyâr-ı Rûm”un (Roma Ülkesi=Anadolu) “Türkiye” hâline gelmesinde Türk kültürünün rolü. Selçuk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Dergisi, (23), 1-53.