6098 sayılI TBK da sözleşme ile bağlı olmama kavramı ve üst süre sınırlandırması sorunu

Küçük Resim Yok

Tarih

2013

Dergi Başlığı

Dergi ISSN

Cilt Başlığı

Yayıncı

Erişim Hakkı

info:eu-repo/semantics/openAccess

Özet

6098 sayılı Türk Borçlar Kanununda 30. madde ile 40. madde arasında İrade bozuklukları kenar başlığı altında yanılma (hata), aldatma (hile) ve korkutma (ikrah) halleri kaleme alınmıştır. Kanun koyucu söz konusu irade bozukluğu hallerinde iradesi sakatlanan tarafın sözleşmeyle bağlı olmayacağındanbahsetmiştir. Ancak sözleşmeyle bağlı olmama kavramından ne anlaşılması gerektiği tartışma konusu olmuştur. Ayrıca Türk Borçlar Kanununda m. 39/I de sözleşmeyle bağlı olmayan tarafın bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde bu hakkını kullanması gerektiği düzenlenmiştir. Bu bağlamda TBK. .m. 146daki 10 yıllık sürenin kıyasen burada da uygulanması gerektiği savunulmaktadır. Bir başka açıdan TMK. m. 152deki yanılma nedeniyle evliliğin iptalini isteme hakkını 5 yıllık süreyle sınırlandıran hükmün burada kıyasen uygulanmasının daha doğru olacağı da ileri sürülmektedir. Bir başka görüşe göre ise kanun koyucu herhangi bir üst süre belirlemediği için irade bozukluğu hallerinde iptal davası açılabilmesi için yorum ya da kıyas yoluyla sınırlandırıcı mahiyette bir üst sürenin getirilmesi mümkün değildir. Bu çalışmayla doktrindeki söz konusu tartışmalara bir katkı sağlanması amaçlanmıştır.
In the Turkısh Code of oblıgatıons number 6098 between the Articles 30 and 40 under the title Defects of Will, misapprehension, deception and frightening situations are written. The lawmaker at those defects of will situations expresses that the side whose will has been defected will not be bound by the contract. But, what would be understood from the term not being bound by the contract is disputed.. Moreover, article 39/1 of the Turkish Code of Obligations enacted that the party that is not bound by a contract has to exercise this privilege within a years lapse of time. In this context, it is argued that the 10-year lapse of time in article 146 of TCO should, by analogy, also be implemented. On the other hand, it is also maintained, again by analogy, that it would be more appropriate to implement the statute in article 152 of TCO, which limits the right to demand marriage annulment due to error to 5 years. According to another view, since the law maker has not set any upper time limit, it is not possible to lay down an upper limit through analogy or interpretation for filing an annulment action in cases of defective will. The purpose of this study is to contribute to the discussions in the doctrine.

Açıklama

Anahtar Kelimeler

Hukuk

Kaynak

Türkiye Adalet Akademisi Dergisi

WoS Q Değeri

Scopus Q Değeri

Cilt

0

Sayı

12

Künye