Yazar "Çankaya, Seyhan" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 9 / 9
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Doğum için başvuran gebelerin empatik iletişim beklentilerinin ebeler tarafından karşılanma durumu(2014) Çankaya, Seyhan; Ak, Aslı; Polat, Yasemin; Filiz, Firdevs; Künduro, Fatma; Mızrak, Fulya; Yurday, HürünurAmaç: Çalışma doğum için başvuran gebelerin empatik iletişim açısından ebelerden beklentileri ve bu beklentilerin karşılanma durumunu değerlendirmek amacıyla tanımlayıcı olarak yapılmıştır. Gereç ve yöntem: Çalışma Konya Dr. Faruk Sükan Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi doğum servisine 1 Aralık 2012 - 1 Şubat 2013 tarihleri arasında doğum yapmak üzere başvuran, çalışmaya katılmayı kabul eden 200 gönüllü gebe ile yapılmıştır. Verilerin toplanmasında; 30 soruluk anket formu ve gebelerin, ebelerden beklentilerini ve gerçekte yaşadıklarını değerlendirmek amacıyla Tutum Anketi kullanılmıştır. Bulgular: Çalışmaya katılan gebelerin yaş ortalaması 25.745.74 yıl idi. Gebelerin tüm empatik iletişim özelliklerine yüksek düzeyde önem verdikleri ve ebelerden beklentilerinin oldukça yüksek olduğu belirlenmiştir (4.260.52). Buna karşılık gerçekte yaşadıklarından duydukları memnuniyet düzeyi ise oldukça düşük olup (3.570.56), aradaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur (p0.05). Ebelerin "saygılı davranma" özelliği gebelerin birinci sırada önem verdikleri bir empatik iletişim özelliğidir (4.730.52). Ancak, gebelerin deneyimlerine göre ebelerden karşılanan en yüksek iletişim özelliği ise "iyi ve temiz giyinme" olarak bulunmuştur (4.180.73). Sonuç: Ebelerin özellikle, saygılı davranma, güler yüzlülük ve ilgi açısından gebelerin beklentilerini karşılayacak iletişim uygulamalarını geliştirmelerinin gerekliliği söz konusudurÖğe Ebelerin araştırma yapma ve araştırma sonuçlarını bakımda kullanma ile ilgili görüşlerinin incelenmesi(2018) Çankaya, Seyhan; Kaynar, Büşra Nur; Çöker, Gamze; Alp, Müslüme; Acar, Esra Döndünur; Bayrambey, Zeynep; Yiğit, HilalAmaç: Araştırma, ebelerin araştırma yapma ve araştırma sonuçlarını bakımda kullanma ile ilgili görüşlerinin incelenmesi amacıyla tanımlayıcı olarak yapıldı.Gereç ve Yöntem: Araştırma, Konya il merkezine bağlı bir doğum evi, bir devlet hastanesi ve üç farklı aile sağlığı merkezinde çalışan ve araştırmaya katılmayı kabul eden toplam 104 ebe ile yapıldı. Araştırmanın verileri araştırmacılar tarafından hazırlanan bir soru formu ile toplandı. Veriler, frekans dağılımı ve yüzde oranları için ki-kare testi ve iki yüzde arasındaki farkın anlamlılık testi ile tanımlayıcı istatistikler olarak değerlendirildi.Bulgular: Araştırmada ebelerin %34,6'sının ebelikle ilgili bir araştırma sürecinde yer aldıkları ve %58,7'sinin araştırmalara katılmakta istekli oldukları, %86,1'inin (n31) verileri toplama kapsamında araştırma sürecinde yer aldıkları, %21,2'sinin ebelik bakımında araştırma sonuçlarından yararlandıkları, %63,5'inin ebelikle ilgili bilimsel toplantılara katıldığı, %26'sının ebelikle ilgili süreli bir yayın takip ettiği ve %15,4'ünün Ebeler Derneğine üye olduğu, %65,4'ünün bilgisayar kullanmayı bildikleri, %56,7'sinin orta seviyede yabancı dil bildikleri belirlendi. Bekâr, 35 yaş altı, lisans ve yüksek lisans mezunu, 10 yıl ve daha az süredir çalışan ebelerin bir araştırma sürecinde yer alma sıklıkları diğerlerine göre daha yüksek bulunmuş, aradaki farkın istatistiksel olarak anlamlı olduğu belirlenmiştir (p0,05).Sonuç: Ebelerin araştırma sürecinde çok fazla yer almamalarına rağmen, büyük bir kısmının araştırma yapmakta istekli oldukları belirlenmiştir. Ebelik hakkında yapılan çalışmaların ebelik bakım hizmet kalitesini yükselteceğine, yapılan çalışmaların ebeliğin bilimsel bir meslek olarak gelişmesine katkıda bulunacağına, ebelerin bağımsızlığını arttırarak, ebelik bakımında farklılıkları azaltacağına yönelik olumlu görüşleri bulunmaktadır. Özellikle, akademisyen ebelerin klinikte çalışan ebelerle birlikte araştırmalar planlayıp birlikte çalışmalar yapmalarını önermekteyiz.Öğe The effect of reflexology on lactation and postpartum comfort in caesarean-delivery primiparous mothers: a randomized controlled study(WILEY, 2019) Çankaya, Seyhan; Ratwisch, GulayAim This study aimed to investigate the effect of reflexology on lactation and postpartum comfort in primiparas giving births through caesarean section. Methods This randomized controlled trial was conducted in 100 women with first birth through caesarean section between May 2016 and May 2017. Expectant mothers were randomly included into an intervention and a control group. The intervention group consisted of mothers in whom reflexology was performed three times per day at every eight hours for 30 min for 3 days. Results The mean scores of the breastfeeding chart system and breastfeeding satisfaction scores of the mothers in the intervention group were significantly higher than those of the controls, and the first lactation period of the mothers in the intervention group was shorter than that of the controls. Mean breast-tension, breast-heat, and breast-pain scores were similar in both groups on day 1; however, a significant increase was seen the intervention group on days 2 and 3, compared to those in the controls. The mean scores of the Postpartum Comfort Questionnaire in the intervention group were significantly better than those of the controls. Conclusions Reflexology starts lactation earlier in mothers giving birth via caesarean section, supports the breastfeeding period, and increases mothers' postpartum comfort.Öğe Erken Doğum Tehdidi Olan ve Olmayan Gebelerin Gebeliğe Uyum ve Prenatal Bağlanma Düzeyleri(Selçuk Üniversitesi, 2023 Eylül) Özkan, Tuğba; Çankaya, SeyhanAmaç: Bu araştırmada, erken doğum tehdidi (EDT) olan ve olmayan gebelerin gebeliğe uyum ve prenatal bağlanma düzeylerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Yöntem: Tanımlayıcı ve karşılaştırmalı tipte dizayn edilen bu araştırma bir üniversite hastanesine başvuran 20-37 haftalar arasında EDT olan ve olmayan 500 gebe ile gerçekleştirilmiştir. Veriler, gebelerin veri toplama formu, Prenatal Bağlanma Envanteri (PBE) ve Prenatal Kendini Değerlendirme Ölçeği (PKDÖ) kullanılarak toplanmıştır. Bulgular: Araştırmamızda EDT olan gebelerin PKDÖ puan ortalaması 142.62±22.14 olup, EDT olmayan gebelerin 138.84±22.53 bulunmuştur. EDT olan gebelerin PKDÖ puan ortalamasının EDT olmayanlara göre yüksek olduğu, ancak gruplar arasındaki farkın anlamlı düzeyde olmadığı belirlenmiştir (p>0.05). EDT olan gebelerin PKDÖ alt boyutlarından, kendi ve bebeğinin sağlığı ile ilgili düşünceleri ve doğuma hazır oluş alt boyut puan ortalamalarının çok ileri düzeyde anlamlı olarak (p<0.001), doğum korkusu alt boyut puan ortalamasının ileri düzeyde anlamlı olarak (p<0.01), EDT olmayan gebelere göre yüksek olduğu belirlenmiştir. EDT olan ve olmayan gebelerin PKDÖ annelik rolünün kabulü alt boyut puan ortalamasının EDT olmayanlara göre düşük olduğu ve gruplar arasındaki farkın çok ileri düzeyde anlamlı olduğu belirlenmiştir (p<0.001). EDT olan ve olmayan gebelerin PBE puan ortalaması arasında anlamlı bir fark bulunmamıştır (p>0.05). Sonuç ve Öneriler: EDT olan ve olmayan gebelerin PKDÖ ve PBE puan ortalamalarının benzer olduğu belirlenmiştir (p>0.05). Çalışma sonucunda EDT olan gebelerin, EDT olmayan gebelere göre PKDÖ alt boyutlarından doğum korkusu, doğuma hazır oluş ve kendi ve bebeğinin sağlığı ile ilgili düşünceleri alt boyut uyum düzeyinin düşük, annelik rolü alt boyutu uyum düzeyleri ise yüksek bulunmuştur.Öğe Gebe olan ve olmayan kadınların genital hijyen davranışları ve ilişkili faktörler(Selçuk Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2013) Çankaya, Seyhan; Yılmaz, Selma DereliGenital hijyenin sağlanması kadın sağlığı ve üreme sağlığının korunmasındaki en önemli basamaktır. Sağlanamadığı durumlarda kadın sağlığını, cinsel yaşamı ve aile hayatını olumsuz etkilemektedir. Gebelikte de fetüse zarar verebilmekte, kadının doğurganlığını etkileyebilmekte, ilerleyerek pelvik inflamatuvar hastalığa neden olabilmektedir Bu araştırma, gebe olan ve olmayan kadınlarda genital hijyen davranışları ve ilişkili faktörleri belirlemek amacıyla tanımlayıcı türde yapılmıştır. Araştırmaya Konya il merkezinde bulunan Meram Tıp Fakültesi Hastanesinin kadın doğum polikliniğine başvuran, 25-49 yaş grubu, son trimesterde gebe olan ve olmayan 70?er kadın örnekleme alınmıştır. Veriler araştırmacı tarafından oluşturulan 26 soruluk anket formu ve ?Genital Hijyen Davranışları Envanteri (GHDE)? ile toplanmıştır. Verilerin analizinde SPSS paket programı kullanılmıştır. Kadınların yaş ortalaması 31,06 (SS 4,89)?dır. Gebelerin %35,7?sinin gebeliği süresince vajinal enfeksiyon geçirdiği, gebe olamayan kadınların %37,1?nin son bir yıl içinde vajinal enfeksiyon geçirdiği, kadınların %50?sinin vajinal duş uyguladığı, %25?inin cinsel ilişkide ağrı ve kanaması olduğu belirlenmiştir. Gebe olan ve olmayan kadınların GHDE puanları arasında anlamlı bir fark bulunmamıştır (p>0,05). GHDE puanı ile kadınların yaş, evlilik yılı, gebelik ve doğum sayısı arasında negatif yönde, aylık gelir ortalaması ile pozitif yönde anlamlı bir ilişki saptanmıştır (p<0,05). Kadın ve eşin öğrenim durumu, kadınların çalışma durumu ve algılanan gelir durumu arasında GHDE puanı bakımından anlamlı fark saptanmıştır (p<0,05). Kadınların cinsel ilişkide ağrı ve/veya kanama şikayeti, vajinal duş uygulama ve genital bölgenin temizliği hakkında bilgi alma durumları bakımından GHDE puanı karşılaştırıldığında gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmuştur (p<0,05). Sonuç olarak, gebe olan ve olmayan kadınların genital hijyen davranışları arasında anlamlı fark olmamasını gebe kalmadan önce genital hijyen konusunda yeterince bilgi ve farkındalığa sahip olmayan kadınların gebelikte de bu konuya gereken önem ve hassasiyeti göstermemelerine bağlayabiliriz. Bu sebeple hem gebe hem de gebe olmayan kadınlara genital hijyen konusunda ebe ve hemşirelerin eğitim vermeleri gerektiğini düşünmekteyiz.Öğe Investigation of social support perceptions and hopelessness levels of refugee women in Turkey(SAGE Publications Ltd, 2018) Çankaya, Seyhan; Dikmen, Hacer Alan; Yılmaz, Sema DereliThis study aimed to investigate the perceived social support and hopelessness levels experienced by 416 Syrian refugee women coming to Konya city since 2011 and compare refugee women’s perceived social support and hopelessness levels with the duration of stay in a new country. The Multidimensional Scale of Perceived Social Support and the Beck Hopelessness Scale were used to collect the data. The mean scores of the scales were determined as 31.9 ± 11.5 and 9.1 ± 4.3, respectively. Refugee women or their husbands/partners with high school or higher education who had a profession and higher family income, those with many children, and those having social security and coming from extended families were found to have lower hopelessness and higher perceived social support levels. As the perceived social support level increased, the hopelessness level experienced by refugee women was observed to decrease. Refugee women having to live in another country for long periods were concluded to have higher hopelessness and lower social support levels due to factors such as lower educational status, unemployment, lack of social security, lower economic status, loneliness, not belonging to a nuclear family, and having no higher living standards. © The Author(s) 2018.Öğe Maternal obezitenin prenatal bağlanma üzerine etkisi(2018) Dikmen, Hacer Alan; Çankaya, SeyhanAmaç: Maternal obezite önemli bir halk sağlığı problemidir ve üreme dönemindeki kadın yaş grubunda sıklıkla görülmektedir. Bu çalışmada maternal obezitenin prenatal bağlanma üzerine etkisi araştırılmıştır.Gereç ve yöntem: Tanımlayıcı ve kesitsel tipteki çalışmaya son trimestırda olan 400 gebe kadın alınmıştır. Veriler Konya'da bir kadın-doğum ve çocuk hastanesine başvuran gebelerden 14 Kasım 2016 ile 23 Ocak 2017 tarihleri arasında toplanmıştır. Veri toplama aracı olarak gebelerin sosyo-demografik ve obstetrik özelliklerini içeren anket formu ve Prenatal Bağlanma Envanteri kullanılmıştır. İstatistiksel analizlerde ortalama, standart sapma, yüzde, tek yönlü varyans analizi (ANOVA), iki ortalama arasındaki farkın önemlilik testi (independent sample t test) kullanılmıştır.Bulgular: Çalışmaya katılan gebelerin yaş ortalaması 28,416,23'dür. Gebelerin %63,3'ünün eğitim durumu ilkokul ve altıdır, %83'ü çalışmamaktadır ve %76'sı gebeliği istemiştir. Gebelerin Beden Kitle İndeks ortalaması 28,143,63, Prenatal Bağlanma Envanteri puan ortalaması ise 61,240,49'dur. Obez gebelerin Prenatal Bağlanma Envanteri puan ortalaması, normal ve pre-obez gebelere göre anlamlı düzeyde olacak şekilde daha düşük bulunmuştur (p0,001).Sonuç: Maternal obezite prenatal bağlanma için bir risk faktörüdür ve prenatal bağlanma düzeyini düşürmektedir. Doğum öncesi dönemde ebe ve hemşireler; bakım verdikleri gebelerde maternal obezite konusunda dikkatli olmalı, risk faktörlerinin erken dönemde tespit ederek gerekli beslenme eğitimi vermeli ve gerekirse onları bir uzmana yönlendirmelidirler.Öğe Postpartum depresyonun maternal bağlanma üzerine etkisi(2017) Çankaya, Seyhan; Yılmaz, Sema Dereli; Can, Ruveyde; Kodaz, Neslihan DeğerliAmaç: Bu çalışma, annelerin postpartum dönemde yaşadıkları depresyonun maternal bağlanma üzerine etkisini incelemek amacıyla tanımlayıcı olarak yapılmıştır.Gereç ve Yöntem: Çalışma Konya il merkezine bağlı altı farklı aile sağlığı merkezinde, doğum sonu 4-6 aylık dönemde olan, çalışmaya katılmayı kabul eden 227 gönüllü anne ile yapılmıştır. Verilerin toplanmasında; annelerin sosyo-demografik, obstetrik ve bebeklerine ait özelliklerini incelemek amacıyla anket formu, Maternal Bağlanma Ölçeği (MBÖ) ve Edinburgh Doğum Sonrası Depresyon Ölçeği (EDDÖ) kullanılmıştır. Veriler SPSS programı ile değerlendirilmiştir.Bulgular: İlk kez doğum yapan, normal vajinal yolla doğumunu yapan, kendi isteği ile gebe kalan ve ilk (tek) çocuk veya iki yaş ve üstü çocuğa sahip olan, bebeğini anne sütü ile besleyen, eşi ile aralarındaki ilişki durumu iyi olan, bebek bakımı konusunda eşi destek olan, sıkıntı durumunda konuşabileceği bir arkadaşı olan annelerin MBÖ toplam puan ortalamaları yüksek bulunurken, EDDÖ puan ortalamalarının düşük olduğu saptanmış, aradaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur (p0,05). Annelerin MBÖ puan ortalamaları 94,39,2, EDDÖ puan ortalamaları 9,75,6'dır.Sonuç: Sonuç olarak; postpartum depresyon maternal bağlanmayı olumsuz yönde etkilemektedir. Özellikle birinci basamakta çalışan sağlık personeli anne-bebek bağlanmasına olumsuz yönde etkileyebilecek faktörlerin farkında olmalı, annelerin postpartum dönemdeki bakım gereksinimlerinin öncelikli olarak ele alarak, annelik rolüne uyumları kolaylaştırmalı ve postpartum dönemdeki emosyonel sorunların azalmasına yardımcı olmalıdırÖğe Serviks Kanserine Yönelik Verilen Eğitimin Kuran Kursundaki Kadınların Bilgi, Tutum ve Davranışlarına Etkisi(2017) Çankaya, SeyhanAmaç: Çalışma, serviks kanserine yönelik verilen eğitimin, Kuran kursundaki kadınların bilgi, tutum ve erken tanı yöntemlerine başvurma davranışlarına etkisini incelemek amacıyla yapıldı.Gereçler ve Yöntem: Bu çalışma yarı deneysel araştırma tasarımlarından olan tek gruplu ön test- son test tasarımı ilkelerine uygun olarak planlanıp yürütüldü. Eğitim öncesinde kadınlara, ön test olarak bireysel ve ailevi özelliklerini, serviks kanseri hakkında bilgi, tutum, davranışlarını ve pap smear testi yaptırma davranışlarını sorgulayan literatür doğrultusunda geliştirilen soru formu uygulandı. Daha sonra gruba 20 dk süren serviks kanserine yönelik eğitim yapılarak, broşürler dağıtıldı. Son test olarak eğitimin etkinliğine bağlı olarak davranış değişikliğinin oluşup oluşmadığını değerlendirmek amacıyla üç ay sonra aynı gruba ulaşılarak tekrar aynı soru formu uygulandı. Bulgular: Kadınların, pap smear testi yaptırma durumları eğitim sonrası, eğitim öncesine göre olumlu yönde artış olduğu belirlenerek istatistiksel olarak da anlamlı fark bulunmuştur (p0.05). Kadınlara serviks kanseri risk faktörlerine yönelik sorulmuş olan; serviks kanserinin erken tanı ve tedavisi olduğunu, serviks kanseri taraması için nereye başvuracağını, pap smear testinin tarama amacı ile yapıldığını ve kadınların serviks kanserine yakalanma konusunda eşit risklere sahip olmadığını bilme durumları eğitim sonrasında, eğitim öncesine göre artış olduğu tespit edilerek istatistiksel olarak anlamlı bulundu (p0.05). Ayrıca çalışmada kadınların eğitim sonrasında, düşük sosyoekonomik durumun, ara kanamanın, erken yaşta (18'in altı) ilk cinsel deneyimin, çok ve sık aralıklarla gebe kalmanın, birden fazla partnere sahip olmanın, cinsel ilişki sonrasında vajinal duş'un, sigara kullanmanın ve HPV enfeksiyonu geçirmenin, postkoital kanamanın serviks kanser için risk faktörü olduğunu bilme durumlarının eğitim öncesine göre oldukça yüksek olduğu belirlenerek istatistiksel olarak da anlamlı fark bulunmuştur (p0.05).Sonuç: Çalışmada kadınlara verilen eğitimle serviks kanserinin risk faktörlerini, belirtilerini, korunma yollarını, erken tanı ve pap smear yaptırma durumlarında kansere karşı farkındalıkları arttırılarak, korunmaya yönelik olarak kadınlarda bilgi, tutum ve davranış değişikliğinin pozitif yönde değiştiği belirlendi.