Arşiv logosu
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
Arşiv logosu
  • Koleksiyonlar
  • DSpace İçeriği
  • Analiz
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
  1. Ana Sayfa
  2. Yazara Göre Listele

Yazar "Çelik, Jale Bengi" seçeneğine göre listele

Listeleniyor 1 - 20 / 21
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Artroskopik omuz cerrahisinde genel anesteziye ek olarak yapılan ultrason eşliğinde interskalen brakial pleksus bloğunun postoperatif ağrı üzerine etkisi
    (2018) Çiçekci, Faruk; Yıldırım, Ahmet; Önal, İbrahim Özkan; Acar, Mehmet Ali; Çelik, Jale Bengi; Kara, İnci
    GİRİŞ ve AMAÇ: Bu araştırmanın amacı, artroskopik omuz cerrahisi uygulanan hastalarda ultrason eşliğinde interskalen brakiyal pleksus blok (İSBPB) ve genel anestezi (GA) sonrası postoperatif intravenöz hasta kontrollü analjezi (HKA) uygulamalarının postoperatif erken dönemde (24 saat) görsel analog skorlarını (VAS) karşılaştırmaktır. YÖNTEM ve GEREÇLER: Bu retrospektif bir çalışmadır. Çalışmaya, Ağustos 2016 ile Ağustos 2017 tarihleri arasında elektif artroskopik omuz cerrahisi için İSBPB GA (Grup İSBPB) ve GA (Grup GA) uygulanan 98 hasta dahil edildi. Postoperatif 30 dk, 2., 6., 12. ve 24. saatlerde dinlenme ve aktivite sırasındaki görsel analog skalası (VAS) ile ağrı skorları, tüketilen toplam morfin miktarı ve ilk analjezi gereksinimi zamanı hasta kontrollü analjezi cihazı ile değerlendirildi. BULGULAR: Hastaların demografik özellikleri benzerdi (p0.05). Dinlenme ve aktif VAS skorları açısından zaman açısından iki grup arasında istatistiksel olarak anlamlı fark vardı (p 0.001). VAS skorları İSBPB grubunda ilk 12 saatte GA grubuna göre daha düşüktü (p 0.001). Toplam tüketilen morfin miktarı daha düşüktü ve analjezi gereksinimi zamanı İSBPB grubunda GA grubuna göre çok daha fazla idi (p 0.001). Ancak iki grup arasındaki komplikasyonlarda anlamlı fark yoktu (p 0.05). SONUÇ: Artroskopik omuz ameliyatı sonrası ağrı düzeyi, İSBPB'nin ağrı kesici ilaç tedavisinde GA'ye üstün etkisi olduğunu, ancak İSBPB'nin postoperatif komplikasyonlar açısından GA'ye benzer olduğunu gösterilmiştir.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    A Comparative Study of the Effect of Rofecoxib (a COX 2 Inhibitor) and Naproxen Sodium on Analgesic Requirements After Abdominal Hysterectomy
    (2003) Çelik, Jale Bengi; Tuncer, Sema; Reisli, Ruhiye; Sarkılar, Gamze; Çelik, Çetin; Akyürek, Cemalettin
    This study evaluated the analgesic efficacy of administering preoperatively rofecoxib or naproxen sodium to patients undergoing abdominal hysterectomy. A randomized, double-blinded prospective study was conducted with 60 women undergoing elective abdominal hysterectomy under general anesthesia. Patients were randomly allocated into one of three equally sized groups. Patients in the first group received rofecoxib 50 mg 1 h before operation (group R), patient in the second group received naproxen sodium 550 mg 1 h before surgery (group N) and patients in the third group received a placebo tablet in the same time (group P). Total amount of used morphine mixture was higher in placebo group (93±6 ml) than in the group R (50±4 ml) and group N (64±6 ml). There were significant difference for total amount of used morphine mixture between group P and other two groups. There was significant difference in the volumes of morphine mixture used in the first 12 h in group P and other two groups. The occurrence of side effects such as, dyspepsia, epigastric discomfort, heartburn, were similar in group R and group P. However, this side effects were increased in group N. Rofecoxib receiving preoperatively was provided clinical efficacy for postoperative pain control and well tolerated for gastrointestinal side effects comparable with naproxen sodium.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    A comparison of the effects of caudal anesthesia with constant dosage of levobupivacaine in different volumes and concentrations in children
    (2013) Çelik, Jale Bengi; Apilioğulları, Seza; Kara, İnci; Topal, Ahmet; Yüceaktaş, Ali
    Amaç: Sabit dozda kullanılan levobupivakainin iki farklı volüm ve konsantrasyonunun çocuklarda kaudal blok kalitesi ve postoperatif analjezi üzerine etkileri kıyaslandı. Gereç ve Yöntemler: Ürogenital cerrahi geçirecek 3-8 yaş arası 40 çocuğa kaudal blok için 2 mg/kg levobupivakain, yüksek (1 mL/kg; Grup Y; n20) veya düşük (0,5 mL/kg; Grup D; n20) hacimde uygulandı. İnspiratuar sevofluran konsantrasyonunu artırmayı gerektiren intraoperatif hemodinamik yanıtlar ve postoperatif analjezi süresi değerlendirilen öncelikli parametrelerdi. Bulgular: Her iki grupta da inspire edilen sevofluran konsantrasyonunu artırmayı gerektirecek hemodinamik yanıt gözlenen hasta yoktu. Analjezi süresi Grup Y de Grup D’ye göre anlamlı olarak uzundu (sırasıyla 825103 dk ve 58798 dk; p0,029). Operasyon sonrası ilk saatte hastaların hiçbirinde motor blok bulgusu gözlenmedi. Sonuç: Levobupivakainin yüksek volüm/düşük konsantrasyonu ile uygulanan kaudal blok, düşük volüm/yüksek konsantrasyonu kıyaslandığında daha uzun süre postoperatif analjezi sağlar.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Comparison of Ultrasound-Guided Femoral Nerve Block with Combined Spinal Epidural Anesthesia in Total Knee Arthroplasty
    (2018) Çiçekci, Faruk; Yıldırım, Ahmet; Önal, Özkan; Erkoçak, Ömer Faruk; Çelik, Jale Bengi; Kara, İnci
    Objective: The objective of this study was to compare postoperative early (48 hours) visual analoguescale (VAS) scores following combined spinal epidural anesthesia (CSEA) and ultrasound-guidedfemoral nerve block (FNB) in patients undergoing total knee arthroplasty (TKA).Material and Methods: This retrospective study included 302 patients who underwent CSEA(Group CSEA) and FNB (Group FNB) for elective unilateral total knee arthroplasty between May2016 and May 2017. Postoperative Visual analogue scale (VAS) scores at rest and during activity (30thmin, 2, 6, 12, 24 and 48th hours), the total amount of morphine consumed (48th hour) by the patientcontrolled analgesia (PCA) device, and the complications were evaluated.Results: The demographic characteristics of the patients were similar (p0.05). There was nostatistically significant difference between the two groups in terms of resting and active VAS scoresaccording to timepoints (p0.05). However, there was a significant difference in complications(hypotension, nausea and vomiting, neurological damage, respiratory depression, pruritus) betweenthe two groups (p0.05).Conclusion: Pain levels after total knee arthroplasty showed that FNB had a similar effect with CSEAin providing pain relief, but FNB was superior to CSEA in terms of postoperative complications.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    A comparıson of recovery characterıstıcs of sevoflurane and propofol–remıfentanıl anesthesıa ın gerıatrıc patıents
    (2011) Çelik, Jale Bengi; Topal, Ahmet; Erol, Atilla; Güven, Selçuk; Kara, İnci
    Giriş: Bu çalışmada ürolojik cerrahi girişim geçirecek 100 ileri yaş hastada propofol-remifentanil kullanılarak uygulanan total intravenöz anestezi ile sevofluran-remifentanil anestezisinin derlenme özelliklerinin karşılaştırılması amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem: Hastalar propofol-remifentanil (grup P) veya sevofluran-remifentanil (grup S) anestezisi verilmek üzere rasgele ayrıldı. Derlenme özellikleri, anestezi sonrası gönderme skor sistemi (PADSS) ve Aldrete derlenme skorunu 9 olma zamanı, Digit Symbol Substitution Test (DSST), Trieger Dot Test sonuçları kaydedildi. Bulgular: Ekstubasyon zamanı grup P'de grup S'e göre belirgin olarak kısa bulundu (5.32.9 dk ve 7.83.8dk, p0.038). İlk göz açma, verbal uyarılara cevap ve oryantasyon gruplar arasında benzerdi. Aldrete skorunun 9 olma zamanı (Grup P: 14.23.6 dk, Grup S: 16.34.5 dk)ve PADSS'in 9 olma zamanı (Grup P: 19.35.7 dk, Grup S: 22.14.2 dk) iki grupta benzer bulundu (p0.05). DSST'in normale dönmesi grup P'de grup S ile karşılaştırıldığınd belirgin olarak hızlı idi (p0.05) ve TDT iki grupta benzerdi (p0.05). Bulantı/kusma, titreme, göğüs duvarında sertlik ve VAS ağrı skoru değerlerinde belirgin fark yoktu (p0.05).
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Cost analysis in intensive care units of a university hospital
    (CUKUROVA UNIV, FAC MEDICINE, 2019) Kara, İskender; Kara, İnci; Bayraktar, Yeşim Şerife; Çicekçi, Faruk; Yılmaz, Hüseyin; Duman, Ateş; Çelik, Jale Bengi
    Purpose: Intensive care units have an important place among the units of hospitals with high cost problems. In order to ensure the quality and continuity of the service provided in these units, hospitals should perform cost analysis in certain periods. In this study, we aimed to present some general characteristics and income-expense conditions of intensive care units in our third level hospital. Materials and Methods: Demographic data, features of intensive care units and income-expenditure status of 5722 patients who stayed in 11 intensive care units between May 2017 and May 2018 were recorded and compared. Expenses for intensive care units were calculated by grouping as first, second and third parts. Results: Cardiology, internal diseases, pediatric diseases, neurosurgery and anesthesia intensive care units had higher occupancy rates. Mean duration of intensive care unit hospitalization was higher in pediatric diseases, newborn, anesthesia and neurology intensive care units. Mortality rates were found to be the lowest in neonatal and cardiology intensive care units, while the highest rate was found in pulmonary diseases intensive care unit (1%, 4.5% and 51.2%, respectively). After the income was calculated according to the intensive care unit levels, the difference between the incomes and expenses was found. Total expenses of intensive care units amounted to TL 30.498.563,49, while income was TL 30.555.040,35. A difference of TL 56.476,86 was obtained. Conclusion: Intensive care payments based on the level system by the Social Insurance Institution were found to be sufficient for the costs of the hospitals in this area.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    İleri Yaş Hastalarda Ürolojik Endoskopik Girişimlerde İki Farkli Sedasyon Yönteminin Karşılaştırılması
    (2012) Çelik, Jale Bengi; Topal, Ahmet; Erdem, Tuba Berra; Kara, İnci
    Introduction: In this study, we evaluated the effectiveness and safety of intravenous propofol- fentanyl and ketamine-midazolam combinations for procedural sedation and analgesia in elderly patients undergoing urological endoscopic surgery. Materials and Method: This prospective study enrolled 80 patients aged 60-80 years ASA I-III requiring endoscopic urological procedures. Patients received intravenous bolus doses of either fentanyl 1 ?g.kg-1 and propofol 1-2 mg.kg-1 in group P or ketamine 1-1.5 mg.kg-1 and midazolam 0.1 mg.kg-1 in group K titrated according to Ramsay sedation scale in the range of 3-4. Results: There were no differences in vital signs, operating times and demographic variables. Time to Aldrete score ?8 was similar in two groups. Time to PADSS ?9 was significantly longer in group K than group P (p<0.05). The frequency of vertigo, nausea, vomiting, visual disturbances, laryngeal spasm and hallucinations were higher in group K (p<0.05). But pain of injection and respiratory depression were more frequent in group P (p<0.05). Excessive salivation, tachycardia, bradycardia, hypotension, hypertension were similar in both groups. Conclusion: Hemodynamic changes and degrees of sedation showed that propofol-fentanyl and ketamine-midazolam combinations can safely be used in geriatric patients undergoing endoscopic urological procedures. However, in the propofol-fentanyl group the incidence of side effects were lower and the recovery period was shorter than the ketamine-midazolam group.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    İleri yaş hastalarda ürolojik endoskopik girişimlerde iki farklı sedasyon yöntemının karşılaştırılması
    (2012) Çelik, Jale Bengi; Topal, Ahmet; Erdem, Tuba Berra; Kara, İnci
    Giriş: Bu çalışmada, ürolojik endoskopik cerrahi girişim geçirecek yaşlı hastalarda analjezi ve sedasyon için intravenöz propofol- fentanil ve ketamin-midazolam kombinasyonunun güvenilirli- ğini ve etkinliğini araştırdık. Gereç ve Yöntem: Bu prospektif çalışma, endoskopik ürolojik girişim gerektiren ASA I-III , 60-80 yaşlarında 80 hastada yapılmıştır.Grup P (n40) hastalara, 1-2 mg.kg-1 propofol ve1 ?g.kg- 1 fentanil, Grup K (n40) hastalara 1-1.5 mg.kg-1 ketamin ve 0.1 mg.kg-1 midazolam Ramsay sedasyon skalası 3-4 olacak şekilde titre edilerek verildi. Bulgular: Demografik veriler, vital bulgular, sedasyon ve operasyon zamanları arasında fark bulunamadı. Aldrete skoru 8 olma zamanı iki grupta benzerdi. PADSS 9 olma zamanı grup K’da grup P’den belirgin olarak uzundu (p0.05). Baş dönmesi, bulantı, kusma, görme bozuklukları, larinks spazmı ve halusinasyon grup K’da daha sıktı (p0.05). Enjeksiyon ağrısı ve solunum depresyonu grup P’de daha sık bulundu (p0.05). Sekresyon artışı, taşikardi, bradikardi, hipotansiyon ve hipertansiyon iki grupta benzer bulundu. Sonuç: Endoskopik ürolojik girişim geçirecek geriatrik hastalarda propofol-fentanil ve ketamin- midazolam kombinasyonu güvenle kullanılabilir. Propofol-fentanil kombinasyonunda ketamin- midazolam kombinasyonuna göre yan etki insidansı daha düşük ve ayılma süresi daha kısa bulunmuştur.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    İntraoperatif tramadol ve ketaminin tonsillektomi uygulanan hastalarda ameliyat sonrası ağrı üzerine etkilerinin karşılaştırılması
    (2013) Sizer, Çiğdem; Kara, İnci; Topal, Ahmet; Çelik, Jale Bengi
    Amaç: Çocukluk çağında sıklıkla uygulanan tonsillektomi ameliyatlarında intraoperatif ketamin ve tramadol uygulamasının ameliyat sonrası ağrı ve analjezik ihtiyacı üzerine etkilerini karşılaştırmayı amaçladık. Gereç ve Yöntem: Çalışmaya tonsillektomi ameliyatı planlanan, 5-15 yaş arası, ASA I-II sınıfında 90 hasta alındı. Standart genel anestezi sonrası olgular üç gruba ayrıldı. Kanama kontrolü sırasında ketamin grubuna 0.5 mg.kg-1 ketamin, tramadol grubuna 2 mg.kg-1 tramadol ve kontrol grubuna ise SF i.v. olarak uygulandı. Anestezi ve ameliyat süreleri ile derlenme odasın- da kalış zamanları kaydedildi. Ameliyat sonrası ağrı değerlendirmesinde NRS ve CHEOPS skalaları kullanıldı. NRS 3den, CHEOPS 8den büyük olduğunda; ilk 6 saatte rektal, sonrasında oral 15 mg.kg-1 parasetamol uygulandı. İlk analjezik zamanı, uygulanan toplam doz ve komplikasyonlar kaydedildi. Bulgular: Olguların demografik verileri, anestezi ve ameliyat süreleri ile derlenme odasında kalış süreleri istatiksel olarak ben- zerdi (p0.05). Kontrol grubunda, tramadol ve ketamin grubuna göre ek analjezik gerektiren hasta sayısı anlamlı olarak yük- sekti (p0.05). Tramadol ve ketamin grupları arasında ise fark bulunamadı (p0.05). Ek analjezik verilme zamanı kontrol grubunda tramadol ve ketamin gruplarına göre anlamlı olarak kısa bulunurken (p0.05), tramadol ve ketamin gruplarında ek analjezik verilme süreleri benzer olarak hesaplandı (p0.05). Ek analjezik olarak kullanılan parasetamol dozu kontrol grubun- da tramadol ve ketamin grubuna göre anlamlı olarak fazla (p0.05) iken, tramadol ve ketamin grubunda ise benzerdi (p0.05). Tramadol ve ketamin gruplarında kontrol grubuna göre bulantı-kusma anlamlı olarak yüksek bulundu (p0.05). Sonuç: Pediatrik dönem tonsillektomi ameliyatlarında 2 mg.kg-1 tramadol ve 0.5 mg.kg-1 ketamin uygulaması ile etkili ame- liyat sonrası ağrı sağaltımı sağlanmıştır.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Management of Postdural Puncture Headache with Epidural Saline Patch in a 10-Year-Old Child After Inguinal Hernia Repair: A Case Report
    (W B SAUNDERS CO-ELSEVIER INC, 2012) Kara, İnci; Çiftçi, İlhan; Apilioğulları, Seza; Arun, Oğuzhan; Duman, Ateş; Çelik, Jale Bengi
    Spinal anesthesia (SA) is becoming increasingly popular among pediatric anesthetists. Postdural puncture headache (PDPH) has been reported in children. PDPH generally spontaneously resolves within a few days with bed rest and nonopioid analgesics, but it may last for several days. If the symptoms persist, an epidural blood patch is considered as an effective treatment. We describe the successful use of an epidural saline patch in a 10year-old child with PDPH who did not respond to conservative treatment.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Ozone Prevents Cochlear Damage From Ischemia-Reperfusion Injury in Guinea Pigs
    (WILEY, 2017) Onal, Merih; Elsürer, Çağdaş; Selimoğlu, Nebil; Yılmaz, Mustafa; Erdoğan, Ender; Çelik, Jale Bengi; Kal, Öznur
    The cochlea is an end organ, which is metabolically dependent on a nutrient and oxygen supply to maintain its normal physiological function. Cochlear ischemia and reperfusion (IR) injury is considered one of the most important causes of human idiopathic sudden sensorineural hearing loss. The aim of the present study was to study the efficacy of ozone therapy against cochlear damage caused by IR injury and to investigate the potential clinical use of this treatment for sudden deafness. Twenty-eight guinea pigs were randomized into four groups. The sham group (S) (n=7) was administered physiological saline intraperitoneally (i.p.) for 7 days. The ozone group (O) (n=7) was administered 1mg/kg of ozone i.p. for 7 days. In the IR + O group (n=7), 1 mg/kg of ozone was administered i.p. for 7 days before IR injury. On the eighth day, the IR + O group was subjected to cochlear ischemia for 15min by occluding the bilateral vertebral artery and vein with a nontraumatic clamp and then reperfusion for 2h. The IR group was subjected to cochlear IR injury. After the IR procedure, the guinea pigs were sacrificed on the same day. In a general histological evaluation, cochlear and spiral ganglionic tissues were examined with a light microscope, and apoptotic cells were counted by terminal deoxynucleotidyl transferase dUTP nick end labeling (TUNEL) staining. The apoptotic index (AI) was then calculated. Blood samples were sent for analyses of superoxide dismutase (SOD), glutathione peroxidase (GSH-Px), catalase, malondialdehyde (MDA), the total oxidant score (TOS), and total antioxidant capacity (TAC). Data were evaluated statistically using the Kruskal-Wallis test. The AI was highest in the IR group. The AI of the IR + O group was lower than that of the IR group. The biochemical antioxidant parameters SOD and GSH-Px and the TAC values were highest in the O group and lowest in the IR group. The MDA level and TOS were highest in the IR group and lowest in the O group. Controlled ozone administration stimulated endogenous antioxidant defense systems, thereby helping the body to combat IR injury. Although this study revealed a statistically significant decrease in cochlear IR damage following ozone therapy, further studies will be necessary to explain the protective mechanisms of ozone therapy in cochlear IR injury.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Postconditioning ozone alleviates ischemia-reperfusion injury and enhances flap endurance in rats
    (Taylor and Francis Ltd, 2020) Elsürer, Çağdaş; Önal, Merih; Selimoğlu, Nebil; Erdur, Ömer; Yılmaz, Mustafa; Erdoğan, Ender; Kal, Öznur; Çelik, Jale Bengi; Önal, Özkan
    Muscle-flap transferring is a routine approach utilized in reconstructive operations; however, flap morbidity is often a source of post-operative difficulty. Ischemia-Reperfusion Injury (IRI) is an important contributor to the viability of flaps after transferring. The goal of this research was for assess the probable useful impacts of ozone on flap survival in a rat muscle-flap design. Materials and Methods: We examined the effects of postconditioning ozone administration on viability of pedicled composite flaps. Twenty-eight Wistar rats were randomized into four groups: sham-operated (S), ischemia-reperfusion (IR), sham-operated + ozone (O), IR + ozone (IR + O), respectively. The animals were sacrificed on the eighth day. In a general histological evaluation, flap tissues were examined with a light microscope, and apoptotic cells were counted. The Apoptotic Index (AI) was then calculated. Flap-tissue samples were sent for analyses of malondialdehyde (MDA), catalase (CAT), glutathione peroxidase (GSH-Px), superoxide dismutase (SOD), and protein carbonyl (PCO), and blood samples were sent for analyses of Total Oxidant Score (TOS), and Total Antioxidant Capacity (TAC). Data were evaluated statistically using the Kruskal–Wallis test. Results: The histomorphometric score was remarkably greater in O (p =.002). The AI was greater in IR (p =.002). The antioxidant parameters values as regards SOD, GSH-Px, CAT, and TAC were found to be greater in O (p <.005). The oxidant parameters values as regards MDA, PCO, TOS were found to be greater in IR (p <.005). Discussion: The current research indicates that ozone application can attenuate the muscle-flap injury brought about by IR through triggering the increase of the antioxidant capacity.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Santral ven kateterizasyonuna bağlı tromboz ve superiyor vena kava sendromu
    (2009) Yosunkaya, Alper; Çelik, Jale Bengi; Dayıoğlu, Mürüvet; Erkoçak, Rabia; Paksoy, Yahya
    Yoğun bakım hastalarında katetere bağlı santral ven trombozu santral venöz kateterizasyonun sık görülen bir komplikasyonudur ve nadiren superiyor vena kava sendromu ile birliktedir. Bu olgu sunumunda, aynı bölgeden birden fazla kateter yerleştirilen yoğun bakım hastasında santral venöz kateterizasyona bağlı gelişen tromboz ve superiyor vena kava sendromu tartışıldı. Sezaryen ile doğum sonrası kardiyak arrest gelişen 35 yaşındaki olguda, yoğun bakımda yattığı 4 aylık süre boyunca sağ ve sol internal juguler venlerden birden fazla başarısız santral venöz kateterizasyon girişimi ve sağ internal juguler venden birden fazla kateter yerleştirilme öyküsü vardı. Son girişimden sonra yüz, boyun ve göğsün sağ kısmında ödem ve eritem gözlendi. Manyetik rezonans incelemesinde sağ internal ve eksternal juguler venler ile sağ subklavyan vende trombozis gözlendi. Sonuç olarak, santral venöz kateterizasyon, önemli komplikasyonlarına karşın modern tıp uygulamasında önemli yere sahiptir. Ancak bu girişimi gerçekleştirecek olanlar, santral venöz kateterizasyon uygulamasında komplikasyonla karşılaşılabileceği konusunda duyarlı olmalıdır.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Sezaryen operasyonlarında intratekal bupivakain-morfin ve bupivakain-sufentanilin karşılaştırılması
    (2004) Çelik, Jale Bengi; Öğün, Cemile; Gezginç, Kazım; Kamaz, Atilla; Akyürek, Cemalettin
    Amaç: Çalışmamızın amacı sezaryen operasyonlarında %0.5'lik bupivakainin tek başına yada intratekal sufentanil (5g) veya morfinle (200 g) kombinasyonunun duyusal ve motor blok özellikleri, hemodinamik değerler, neonatal prognoz ve yan etkiler bakımından değerlendirilmesiydi. Çalışmanın Yapıldığı yer: Selçuk Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi. Materyal Metod: Bu çalışma randomize, prospektif ve çift kör olarak (n60, her grupta 20 hasta) planlandı. Üç grup, sadece %0.5'lik bupivakain, bupivakain ile beraber intratekal sufentanil (5g) ve bupivakain ile beraber morfinden (200 g) oluşmaktaydı. Bulgular: Kontrol grubunda, duyusal bloğun T{10} 'a yükselme zamanı ve motor bloğun başlama zamanı daha uzun (p0.05) ve duyusal bloğun T{10} 'a gerileme süresi diğer iki gruptan daha kısa idi (p0.05). Motor bloğun geri dönme zamanı morfin grubunda sufentanil ve kontrol grubuna göre daha uzun bulundu (p0.05). Postoperatif analjezi süresi kontrol grubunda sufentanil ve morfin grubuna göre daha kısa idi (p0.05) ve bu periyod morfin grubunda kontrol ve sufentanil grubuna göre belirgin olarak uzun bulundu (p0.05). Sonuç: Sezaryen operasyonlarında intratekal %0.5'lik bupivakaine (lOmg), sufentanil (5g) ve morfin (200g) eklenmesi yenidoğanda depresyon yapmaksızın ve annede hemodinamiği bozmadan yeterli ve uzun süreli analjezi süresi sağlamaktadır.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Sezaryen Operasyonu Sonrasında Gelişen Amniyon Sıvı Embolisi Olgusunun Peep ile Tedavisi
    (2003) Çelik, Jale Bengi; Gezginç, Kazım; Acar, Ali; Akyürek, Cemalettin
    Amniyotik sıvı embolisi ani başlangıçlı hipoksi, hipotansiyon ve şiddetli koagülopati ile birlikte olan ve henüz tam aydınlatılmamış obstetrik bir acildir. 35 yaşında tamamen sağlıklı, ilaç alımı ve allerji hikayesi olmayan hasta normal bir gebelik sonrası sezaryen ile doğum yapmak üzere kliniğimize başvurdu. Genel anestezi altında sezaryen operasyonu sonrasında ani dispne, hipoksi, hipotansiyon ve bradikardi gelişen hastaya dolaşım ve solunumsal yaşam desteği yapılması gerekti. Bu hastaya laboratuvar bulguları ile amniyotik sıvı embolisi tanısı kondu ve başarılı bir resusitasyon yapıldı. Bu vaka nedeniyle amniotik sıvı embolisinin epidemiyolojisi, kliniği, ayırıcı tanısı, patolojisi ve tedavisini tartışmayı amaçladık.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Sezeryan Operasyonlarında Postekstradural Titremenin Önlenmesinde Klonidin ve Meperidinin Karşılaştırılması
    (2002) Çelik, Jale Bengi; Tuncer, Sema; Çelik, Çetin; Ökeşli, Selmin; Akyürek, Cemalettin
    AMAÇ: Ekstradural anestezili sezaryen sonrası anestezi sonrası görülen titremenin tedavisinde klonidin ve meperidinin etkisini salin verilen kontrol grubu ile karşılaştırmayı amaçladık. GEREÇ VE YÖNTEM: Bu prospektif çift kör randomize çalışmada, sezaryen operasyonuna alınan 60 sağlıklı gebeye epidural blok uygulandı ve 3 gruba ayrıldı. Hastalara gruplara göre 1,5 g /kg klonidin, 0,5 mg /kg meperidin ve salin verildi. 10 dk. Sonra tüm hastalara ekstradural anestezi uygulandı. BULGULAR: Salin grubunda 20 hastadan 8 hastada titreme görüldü. Klonidin ve meperidin grubunda hiçbir hastada titreme görülmedi. SONUÇ: Biz 1,5 g /kg klonidin ve 1 mg /kg meperidinin önemli klinik yan etkiye neden olmaksızın post-ekstradural titremeyi azalttığı sonucuna vardık.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Spinal Anestezi ile Sezaryen Operasyonlarında Profilaktik Ondansetron ve Metoklopramidin Antiemetik Etkinliklerinin Araştırılması
    (2004) Çelik, Jale Bengi; Reisli, Ruhiye; Gezginç, Kazım; Tuncer, Sema; Ökesli, Selmin; Akyürek, Cemalettin
    Amaç: Spinal anestezi altında sezaryen operasyonu geçiren olgularda bulantı ve kusmanın profilaktik tedavisinde ondansentron ve metoklopramidin etkinliği araştırıldı. Gereç ve Yöntem: ASA I-II grubunda sezaryen operasyonu gerektiren 60 gebe rastgele 3 gruptan birine alındı (n20) ve çift-kür, plasebo kontrollü protokol uygulandı. Umbilikal kord klamplendikten sonra, 8 mgr ondansentron (grup I), 10 mgr metoklopramidin (grup II) ve %0.9 saline (grup III) intravenöz olarak verildi. Bulantı ve kusma epizodları, ek antiemetik gereksinimi ve yan etkileri kaydedildi. Bulgular: İntraoperatif bulantı insidansı Grup I, II ve III'te sırası ile %20.3, %46 ve %60 idi (p0.05). İntraoperatif kusma insidansı Grup I, II ve III'te sırası ile %6, %33 ve %53 olarak bulundu (p0.05). Postoperatif 24 saatlik dönemde kusma insidansı %6, %33 ve %53 iken (p 0.05) postoperatif 24 saatte bulantı insidansı Grup I ve II'de benzer fakat Grup III' te anlamlı derecede yüksekti (p0.05). Ek antiemetik gereksinimi Grup I'de Grup II ve III'e göre anlamlı derecede düşüktü (p 0.05). Yan etkileri bakımından gruplar arasında fark yoktu. Sonuç: Spinal anestezi altındaki sezaryen operasyonlarında intravenöz 8 mgr verilen profilaktik ondansentron intraoperatif bulantı ve kusma, postoperatif bulantının önlenmesinde 10 mgr intravenöz metoklopramidin veya plasebodan çok daha etkili bulundu. Bununla birlikte postoperatif kusmanın frekansında ondansentron ile metoklopramidin arasında fark bulunmadı.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Toxicity symptoms following hysteroscopic surgery: A case report
    (2004) Çelik, Jale Bengi; Gezginç, Kazım; Çelik, Çetin; Çapar, Metin
    Glisin entoksikasyonunıın neden olduğu solunum güçlüğü, letarji, ajitasyon, güçsüzlük, bulantı, baş ağrısı ve bilateral görme bozukluğu olan hasta yoğunbakım ünitesinde takip edildi ve tedavisi yapıldı. Glisin solüsyonunun kullanıldığı histeroskopik cerrahi sonrası glisin entoksikasyonu için siyanoz, solunum sıkıntısı, koma, letarji, nöbetler, körlük, konfüzyon, bulantı-kusma gibi semptomlara dikkat edilmelidir. CSlisin entoksikasyonu sonrası görülen komplikasyonlar uygun tedavi ve bakımla tedavi edilebilir.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Transüretral Mesane Tümörü Rezeksiyonu Sonrası Bacillus Calmette-guérin (Bcg) İmmünoterapisine Bağlı Nadir Bir Komplikasyon: Akut Solunum Yetmezliği ve Sepsis
    (Selçuk Üniversitesi, 2018 Aralık) Çiçekci, Faruk; Büyükcavlak, Mustafa; Bayraktar, Yeşim Şerife; Çelik, Jale Bengi
    Yüzeyel mesane kanserinde intravezikal BCG tedavisi güvenli ve etkili olarak kabul edilir. Sistemik komplikasyonlar nadir de olsa fark edilmediğinde yaşamı tehdit edici olabilir. Bu olgu sunumunda, intravezikal BCG tedavisinden sonra sistemik enfeksiyonun erken ve etkili tedavisinin önemini vurgulamak istedik. Olgu: 52 yaşında yüzeyel mesane kanseri teşhisi konulan ve 4 kez Trans Uretral Rezeksiyon-Mesane Tümörü(TUR-MT) operasyonu uygulanan erkek hastaya BCG tedavisi planlanmış. BCG'nin üçüncü kür tedavisinden 2 hafta sonra, hasta yüksek ateş, kırıklık, solunum sıkıntısı nedeniyle yoğun bakım ünitesine yatırıldı. Hastayahemen anti-tüberküloz tedavisi başlandı. Yoğun bakım ünitesinde genel durumu bozulan hasta mekanik ventilatöre bağlandı. Hastada pozitif inotropik tedaviye cevap vermeyen hipotansiyon ile birlikte akut böbrek yetmezliği gelişti ve hemodiyaliz tedavisi başlandı. Ancak 23. günde, kardiyak arrest geçiren hasta tüm müdahalelerecevap vermedi ve eksitus oldu. Sonuç: BCG tedavisinin sistemik yan etkileri nadirdir, ancak hızlı ve etkin bir şekilde tedavi edilmezse yaşamı tehdit eder. Bu nedenle, BCG tedavisinden sonra ateş, taşikardi gibi sistemik bulgular görüldüğünde, anti-tüberküloz tedavisi hızla başlatılmalıdır. Kortikosteroidlerin tedaviye eklenmesi yapılan çalışmalarda önerilmektedir.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Treacher-Collins Sendromu ve Anestezi (Olgu Sunumu)
    (2000) Çelik, Jale Bengi; Reisli, Ruhiye; Tavlan, Aybars; Ökesli, Selmin
    Treacher Collins sendromu kulaklarda, gözlerde, maksilla ve mandibulada deformiteler ile birliktedir. Treacher Collins sendromu olan olgularda havayolu açıklığının sağlanmasında güçlüklerle karşılaşılmaktadır, sunumuzda bu ve benzeri sendromların anestezi açısından önemini vurgulamayı amaçladık.
  • «
  • 1 (current)
  • 2
  • »

| Selçuk Üniversitesi | Kütüphane | Açık Erişim Politikası | Rehber | OAI-PMH |

Bu site Creative Commons Alıntı-Gayri Ticari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile korunmaktadır.


Selçuk Üniversitesi Kütüphane ve Dokümantasyon Daire Başkanlığı, Konya, TÜRKİYE
İçerikte herhangi bir hata görürseniz lütfen bize bildirin

DSpace 7.6.1, Powered by İdeal DSpace

DSpace yazılımı telif hakkı © 2002-2025 LYRASIS

  • Çerez Ayarları
  • Gizlilik Politikası
  • Son Kullanıcı Sözleşmesi
  • Geri Bildirim