Yazar "Çimen, Derya" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 20 / 23
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Abducens nerve palsy in a girl with incomplete Kawasaki disease(SPRINGER HEIDELBERG, 2016) Emiroğlu, Melike; Alkan, Gülsüm; Kartal, Ayşe; Çimen, DeryaKawasaki disease (KD) is a systemic vasculitis that can involve the nervous system, including the cranial nerves. Central nervous system findings, especially irritability, lethargy, and aseptic meningitis, occur in 1-30 % of KD patients (1). Cranial nerve palsies are seen rarely, and abducens nerve palsy has been reported in only three children. We describe a 2.5-year-old girl with incomplete KD who developed transient abducens nerve palsy after intravenous immunoglobulin (IVIG) treatment.Öğe Beta-Blocker Treatment in an Adolescent With Amitriptyline Intoxication(2007) Baysal, Tamer; Oran, Bülent; Doğan, Mustafa; Çimen, Derya; Elmas, Şefika; Karaaslan, SevimAmitriptyline is one of the major tricyclic antidepressants (TCA) (1). Among the antidepressants, TCAs have been the most common poisons used in suicide (2). Tricyclic antidepressants poisoning results in hypotension, cardiac dysrhythmia, depression of the central nervous system (CNS) and seizures, and is a major cause of death by poisoning in the UK (3). The most common cause of death after TCA overdose is myocardial depression with refractory hypotension, ventricular tachycardia, or ventricular fibrillation (4). Current therapy includes vasopressors for hypotension, sodium bicarbonate for dysrhythmias, and benzodiazepines for seizures (3). We report a case of a child who was successfully treated with beta-blocker in severe amitriptyline intoxication.Öğe Cardiac Functions Evaluated with Tissue Doppler Imaging in Childhood Cancers Treated with Anthracyclines(Informa Healthcare, 2010) Baysal, Tamer; Köksal, Yavuz; Oran, Bülent; Şen, Metin; Ünal, Ekrem; Çimen, DeryaAim: The aim of this study was to assess the cardiac functions using conventional echocardiography and tissue Doppler imaging in childhood cancers treated with anthracyclines. Methods: The study group was selected from the patients admitted to the pediatric oncology department for a treatment protocol that included doxorubicin. Body surface area was calculated and complete 2-dimensional, M-mode, pulse wave Doppler and pulse wave tissue Doppler echocardiographic examinations were performed just before the first treatment and at least 6 months after the last treatment. Results: This study included 20 patients (12 males and 8 females). Mean cumulative antracycline dose was 189 +/- 102.90 mg/mÖğe Cardiovascular Adverse Effects of ActivityPromoting Video Games in Children with Heart Diseases(2013) Arslan, Derya; Oran, Bülent; Cøhan, Tuğba; Çimen, DeryaAmaç: Aktivite üreten video oyun sistemleri giderek daha popüler hale gelmektedir. Bu prospektif çalışmanın amacı kalp hastalığı olan çocuklarda, aktivite üreten video oyunlarının kardiyovasküler yan etkilerini araştırmaktır. Materyal ve Metot: Bu prospektif çalışma kalp hastalığı olan 20 çocuk ile yaş ve cinsiyet olarak uyumlu 20 sağlıklı kontrol bireyi ile gerçekleştirildi. Tüm hastalara elektrokardiyografi ve transtorasik ekokardiyografi yapıldı. Tüm hasta ve sağlıklı kontrol bireylerine 15 dakika boyunca aktivite üreten video oyunu oynatıldı. Katılımcıların video oyunu oynarken kalp hızı, solunum hızı ve kan basıncı ölçüldü. Bulgular: Video oyunu oynatılarak yüksek kalp ve solunum hızı, yüksek kan basıncı ortaya çıkarıldı. Video oyunu oynarken tahmin edilen kardiyovasküler yan etkiler gözlendi. En sık görülen semptomlar yorgunluk, baş dönmesi, bulantı ve göğüs ağrısı idi. Sonuçlar: Aktivite üreten video oyunlarının kalp hastalığı olan çocuklarda kardiyovasküler yan etkilerde artış gibi potansiyel bir dezavantajı olabilir. Bu video oyunlarını oynama süresi sınırlandırılmalıdır. Özellikle ciddi kalp yetmezliği ya da kardiyovasküler obstrüktif lezyonları olan çocuklar için ani ölüme neden olabileceği unutulmamalıdır.Öğe Carpenter sendromu ve çift çıkışlı sağ ventrikül birlikteliği(2017) Güvenç, Osman; Çimen, Derya; Arslan, Derya; Güler, İbrahimCarpenter sendromu (Akrosefalopolisindaktili tip 2, OMIM 201000), nadir görülen ve otozomal resesif olarak geçen bir hastalıktır. Akrosefali, kraniyosinostoz, fasiyal asimetri polidaktili ve sindaktili, obezite, hipogonadizm, mental gerilik ve kornea opasitesi gibi anomalilerin yanında en sık olarak ventriküler septal defekt, patent duktus arteriyozus ve pulmoner stenoz olmak üzere doğuştan kalp hastalıklarıyla da birlikte olabilir. Çift çıkışlı sağ ventrikül, her iki büyük damarın tamamen veya büyük oranda morfolojik sağ ventrikülden çıktığı bir hastalıktır. Bildiğimiz kadarıyla bu sendromla birlikte çift çıkışlı sağ ventrikül hastalığı literatürde tanımlanmamıştır. Bu yazıda, Carpenter sendromu ve çift çıkışlı sağ ventrikül birlikteliği olan bir hasta sunuldu.Öğe Çocuklarda Nadir Görülen Bir Hastalık: Goltz Sendromu(2016) Güvenç, Osman; Bilgiç, Özlem; Çimen, Derya; Aslan, Eyüp; Arslan, Derya; Oran, BülentGoltz sendromu (Fokal dermal hipoplazi), mezoektodermal dokuyu tutan ve çok nadir görülen bir hastalıktır. Deri lezyonları ile birlikte iskelet sistemi, dental ve oküler anomaliler, hastaların az bir kısmında da kalp ve böbrek anomalileri görülebilmektedir. Makalede, Goltz sendromu tanısı alan, biküspit aort kapağı ve buna bağlı aort kapak darlığı ve yetmezliği olan beş yaşındaki kız hasta olgu olarak sunuldu ve seyrek görülen bu hastalık, son literatür bilgileri eşliğinde tartışıldı.Öğe Çocuklarda perine ve periüretradaki AEROB bakteri kolonizasyonu üzerine saccharomyces boulardii'nin etkisi(Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi, 2002) Çimen, Derya; Karaaslan, Sevimİdrar yolu enfeksiyonları çocukluk çağının sık görülen hastalıklarındandır. Çocuklarda böbrek yetmezliği nedenleri arasında İYE'nın önemli bir yer tuttuğu göze çarpmaktadır. Son zamanlarda antibiyotik direncinin artmasından dolayı İYE'ından korunmada alternatif yollar aranmaktadır. İYE'nın patogenezinde perine ve periüretral bölgenin üropatojen bakteriler ile kolonizasyonu ilk adımdır. Üropatojen bakterilerin kaynağı ise barsak florasıdır. Çeşitli etkenlerle barsak florasındaki dengenin patojenler lehine kayması, hastalık oluşturmaktadır. Bu yüzden normal floranın devamlılığı çok önemlidir. Probiyotik olarak isimlendirilen, patojen olmayan canlı organizmalar, çeşitli mekanizmalar ile bozulmuş flora dengesini düzeltmektedirler. Yıllardır insanların beslenmesinde yerleri olmasına karşın, özellikle son zamanlarda, probiyotiklerin insan sağlığı ve hastalıklarının tedavisindeki önemi ile ilgili araştırmaların sayısı giderek artmaktadır. Araştırma sonuçlan, hem probiyotik içeren doğal ürünlerin, hem de probiyotik eklenerek güçlendirilmiş olan yoğurt, fermente süt gibi besinlerin tüketilmesinin, insan sağlığını olumlu etkileyeceğini göstermektedir. Probiyotiklerin tüm diyarelerde, başta enflamatuvar barsak hastalıkları olmak üzere, enflamatuvar hastalıkların kontrolünde, atopi ve solunum yolu hastalıklarının proflaksisi ve kanser proflaksisinde kullanımının yaygınlaşacağı düşünülmektedir. Bu çalışmada çocuklarda perine ve periüretral bölgenin bakteriyel yapısı ile buradaki kolonizasyon üzerine, probiyotik özellik taşıyan, canlı maya mantarı olan Saccharomyces boulardii'nin etkisi incelendi. Çalışmaya, belirlediğimiz şartlara uygun 54 çocuk alındı. Her birinden elde edilen perine ve periüretral bölge kültürleri ayrı ayrı aerob kültürlere ekildi. Her çocuğa on gün süreyle ağızdan, günde tek doz 250 mg. S. boulardii içeren preparatın verilmesinden sonra kültürler tekrarlandı. İdrar yolu enfeksiyonundan en çok sorumlu olan E. coli 'nin S. boulardii verilmesinden sonra hem perine hem de periüretral bölge kültürlerinde üreme oranının anlamlı şekilde azaldığı bulundu. Diğer üropatoj enlerden klebsiella ve proteusda azalma tespit edilmedi. Perine ve periüretral floranın S. boulardii 32 verilmesinden etkilenmediği saptandı. Bu çalışma ile IYE'nın tekrarının önlenmesinde S. boulardii 'nin faydalı olabileceği sonucuna varıldı.Öğe Çocuklarda Salbutamol Zehirlenmesine Yaklaşım:Olgu Sunumu(2017) Güvenç, Osman; Çimen, Derya; Aslan, Eyüp; Arslan, DeryaKısa etkili inhale beta 2 mimetik bir ilaç olan salbutamol, bronkospazm ve solunum sıkıntısı durumlarında çok sık kullanılmaktadır ama ülkemizde intihar amaçlı alımı nadir görülen bir durumdur. Salbutamole bağlı komplikasyonlar iyi bilinmektedir ve terapotik dozlarda da ortaya çıkabilir. İlaca bağlı toksikasyon geliştiğinde hiperaktivite, tremor, konvülziyon, hiperglisemi, hipokalemi, hipomagnezemi, laktik asidoz, hipotansiyon, hipertansiyon, konjestif kalp yetmezliği, miyokard iskemisi, atriyal ve ventriküler ektopik atımlar, atriyal aritmiler, QT uzaması ve ventriküler taşikardi gibi aritmiler ile ani kardiyak ölüm ortaya çıkabilir. Bu makalede, intihar amaçlı olarak salbutamolün tablet formundan 200 mgr kullanan 15 yaşındaki bir hasta sunuldu ve literatür bilgileri eşliğinde çocuklarda salbutamol zehirlenmesine yaklaşım tartışıldıÖğe Diyabetik anne bebeklerinde kalp işlevlerinin doku Doppler ekokardiyografi ile değerlendirilmesi(2014) Çimen, Derya; Karaaslan, SevimAmaç: Diyabetik anne bebeklerinde geçici kalp hipertrofi olmaktadır. Olgu kontrol çalışması ile bu durumun kalp işlevlerine olan etkisi doku Doppler tekniği kullanılarak araştırılmıştır. Gereç ve Yöntemler: Bu çalışmada, 45 zamanında doğmuş diyabetik anne bebeği ve 50 sağlıklı zamanında doğmuş yenidoğanın, sağ ve sol ventrikül sistolik ve diyastolik işlevleri doku Doppler ekokardiyografi ile incelenmiştir. Bulgular: Diyabetik anne bebeklerinden 16sında (%36) septum kalın saptandı. Diyabetik anne bebeklerinde hem sol hem de sağ ventrikül mi- yokard velositeleri kontrol grubuna göre düşük saptandı. Bizim çalışma- mızda, sol ventrikülde kontrol grubundan farklı olarak yalnızca diyabetik anne bebeği grubunda Em/Am oranı birin altında bulunmuştur. Ayrıca diyabetik anne bebeği (grup 1, 2) ve kontrol grubunda septum ve sağ ventrikülde bakılan Em/Am oranı birin altında bulundu. Hesaplanan Tei indeksi interventriküler septumu kalın olan diyabetik anne bebeklerinde kontrol grubundan daha yüksek bulundu. Çıkarımlar: Diyabetik anne bebeklerinde interventriküler septal kalınlaş- ma her iki ventrikül diyastolik işlevlerini bozmaktadır. Bu durum doku Doppler ekokardiyografi ile gösterilebilir. Bu sonuçlar diyastolik işlevle- rin diyabetik anne bebeği grubunda her iki ventrikülde ve sağlıklı bebek- lerde sadece sağ ventrikülde bozulduğunu göstermektedir. Bu durumun yenidoğan döneminde var olan fizyolojik akciğer hipertansiyon sonucu gelişen sağ ventrikül işlev bozukluğu ile açıklanabileceği düşünülmüştür. Doku Doppleri ile saptadığımız subklinik sağ ve sol ventrikül diyastolik işlev bozuklukları, özellikle septumu kalın diyabetik anne bebeklerinin yakın olarak izlenmesi gerektiğini göstermektedir. (Türk Ped Arş 2014; 49: 25-9)Öğe Diyabetik anne bebeklerinde sağ ve sol ventriküln sistolik ve diyastolik fonksiyonlarının geleneksel ve doku Doppler yöntemi ile ölçümü(Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi, 2009) Çimen, Derya; Karaaslan, SevimBu çalışmada, 45 term diyabetik anne bebeği ve 50 sağlıklı term yenidoğanın, sağ ve sol ventrikül sistolik ve diyastolik fonksiyonları geleneksel ve doku Doppler teknikleri ile incelenmiştir. Diyabetik anne bebeklerinden 16'sında (% 36) septum kalın tespit edilmiştir. Çalışmamızda sol ventrikül EF ve FS değerleri diyabetik anne bebeği ve kontrol gruplarında normal sınırlarda bulunmuş olup bu iki grup arasında EF ve FS açısından anlamlı bir farklılık saptanmamıştır. Diyabetik anne bebeklerinde sağ ve sol ventrikül diyastolik fonksiyonlarının birlikte azaldığını düşündürecek şekilde kontrol grubundan farklı olarak hem mitral kapak hem de triküspid kapak diyastolik erken doluş peak velositesinin (E), diyastolik geç doluş peak velositesinden (A) daha düşük olduğu görülmüştür (E/A oranı <1). Diyastolik fonksiyon bozukluğunun erken dönem bulgularından birisi doku Doppler ile Em'de anlamlı derecede azalma ve Am'de artış bulunduğunun gösterilmesidir. Bunun göstergesi Em/Am oranının tersine dönerek 1'in altında olmasıdır. Bizim çalışmamızda da sol ventrikülde, kontrol grubundan farklı olarak yalnızca diyabetik anne bebeği grubunda Em/Am oranı< 1 bulunmuştur. Ayrıca diyabetik anne bebeği (grup 1,2) ve kontrol grubunda septum ve sağ ventrikülde bakılan Em/Am oranı< 1 bulunmuştur. Bu sonuçlar diyastolik fonksiyonların diyabetik anne bebeği grubunda her iki ventrikülde ve sağlıklı bebeklerde sadece sağ ventrikülde bozulduğunu göstermektedir. Bu durumun yenidoğan döneminde mevcut fizyolojik pulmoner hipertansiyon sonucu gelişen sağ ventrikül disfonksiyonu ile açıklanabileceği düşünülmüştür Miyokard fonksiyonları bozulduğunda ejeksiyon zamanının kısaldığı, izovolemik kontraksiyon ve izovolemik relaksasyon zamanının uzadığı bildirilmektedir. Çalışmamızda diyabetik anne bebeği grubunda her iki ventrikül fonksiyonlarının bozulmuş olduğunu gösteren ejeksiyon zamanında kısalma (CTm), izovolemik kontraksiyon zamanında uzama (IVCTm) gibi bulgular elde edilmiştir. Tei indeksi veya diğer adı ile miyokard performans indeksi sol ve sağ ventrikülün sistolik ve diyastolik fonksiyonlarını noninvaziv olarak ölçen bir parametredir. Her iki ventrikülün etkilenmesine bağlı olarak sistolik ve diyastolik fonksiyonların bozulmuş olduğunu destekler şekilde sol ve sağ ventrikülde doku Doppler yöntemi ile bakılan Tei indeksi septumu kalın diyabetik anne bebeklerinde kontrol grubundan daha yüksek bulunmuştur. Sağ ventrikülde bakılan IVCTm/CTm ve E/Em oranlarının septumu kalın diyabetik anne bebeği grubunda daha yüksek tespit edilmesi yine sağ ventrikül fonksiyon bozukluğunu desteklemektedir. Geleneksel ve doku Doppleri ile saptadığımız subklinik sağ ve sol ventrikül fonksiyon bozuklukları, özellikle septumu kalın diyabetik anne bebeklerinin yakın olarak izlenmesi gerektiğini göstermektedir.Öğe Echocardiographic evaluation of patients with subacute sclerosing panencephalitis(2014) Çimen, Derya; Yıldırım, Canan; Aldudak, BedriAmaç: Subakut sklerozan panensefalit (SSPE), santral sinir sisteminin yavaş virüs enfeksiyonu sonucu ortaya çı- kan kronik, progressif dejeneratif bir hastalığıdır. Bu hasta grubunun kalp fonksiyonları ile ilgili çalışmalar kısıtlı oldu- ğu için bu konuya ışık tutmak amacıyla farklı evrelerdeki hastaların kalp fonksiyonları değerlendirilmiştir. Yöntemler: Çalışma prospektif bir çalışma şeklinde olup, Çocuk Nörolojisi polikliniğinde takip edilen 49 SSPE olgusu (17 kız, 32 erkek) çalışmaya alındı. Hastalar evre 2(n29) ve evre 3(n20) olarak iki gruba ayrıldı. Ekokardiyografik veriler yaş ortalaması aynı olan 26 kontrol grubu ile karşılaştırıldı. M- mode, pulse Doppler ve doku Doppler ekokardiyografik incelemeler ve gruplara uygulandı. Bulgular: Sinüs taşikardisi (100 atım/dak üzeri)19 hastada ( %37,8) mevcuttu. Kalbin sistolik ve diyastolik fonksiyon parametreleri arasında anlamlı farklılık yoktu. Evre 2 SSPE grubunda, EF: 69.96.4, FS: 39.25.58, MPI(mitral):0.380.03, MPI(triküspid): 0.390.10, Evre 3 grubunda, EF: 68.57.00, FS: 37.85.34, MPI(mitral):0.370.09, MPI(triküspid):0.380.12, Kontrol grubunda EF:70.965.54, FS:39.965.05, MPI(mitral):0.350.06, MPI (triküspid):0,360,04 olarak bulundu. Farklı evrelerde bakılan hastaların ekokardiyografik verileri kontrol grubu ile karşılaştırıldığında istatistiki olarak anlamlı farklılık bulunmamıştır (p 0,05). Sonuç: Bu çalışma kalp fonksiyonlarının ileriki dönemlere kadar korunabileceğini, kronik ve yatağa bağımlı bir hastalık olan SSPE de bu durumun mortalite açısından önemli bir risk oluşturmayacağını göstermektedir.Öğe The future of activity- promoting video games in clinical practice: Is it the ultimate exercise test in pre-pubertal children?(2015) Oran, Bülent; Akkurt, Alper; Arslan, Derya; Çimen, DeryaÇocukların efor testileri çeşitli kilo ve yaş aralıklarını içermelidir. Oyunlar ve geleneksel koşu bandı efor testleri ergenlik öncesi çocuklarda bugüne kadar uygulanmamıştır. Çocuklar koşu bandına veya bisiklet ergometresine kolay adapte olamazlar. Bu nedenle ergenlik öncesi çocuklarda efor testlerinin çeşidi olarak video oyunlarını kullanmayı hedefliyoruz. 20 sağlıklı çocuk (yaşları 5 - 11 arasında, 10 kız ve 10 erkek) çalışmaya alındı. Fizik muayene, elektrokardiyografi ve ekokardiyografi yapıldı. Kalp hızı ve solunum hızı sistolik kan basıncı ile ölçüldü. Yapılan koşu bandı efor testinde; farklı zaman dilimlerinde yapılan Bruce Protokolünü içeren koşu ban dı testi ile aktive edici video oyununun (Nintendo Wii Boxing) her ikisinde de elektrokardiyografik değişiklikler incelenmiştir. Eforlar testleri hedeflenen kalp hızına ulaşılınca durduruldu. Bruce Protokolü ve Aktive Edici Video Oyununları ortalama 15 dak ika sürdü. Sağlıklı çocukların verileri (kalp hızı ve kan basıncının efor testine yanıtı), Bruce Protokolü kulllanan çeşitli ülkelerin sonuçları ile uyumlu olmasına rağmen; tüm gruplar için ortalama kalp hızı video oyunu ile elde edilenden biraz daha düşük tü. Bu yeni efor testinden elde edilen veriler ergenlik öncesi çocuklardaki kardiyovasküler hastalıkların tanısı ve aktivasyonunu belirlemek için kullanılabilir. Özellikle koşu bandı veya bisiklet ergometresi kullanamayan küçük çocuklarda efor testi olara k kullanılabilirÖğe Greig cephalopolysyndactyly syndrome: A family report(2010) Alp, H.; Alp, E.; Çimen, Derya; Oran, B.Greig cephalopolysyndactyly syndrome (GCPS) is an autosomal dominant condition characterized by distinct combination of craniofacial, hand and food malformations. It is caused by mutations of the gene GLI3, located on 7p13. The clinical features consistent with GCPS are typical craniofacial findings, post or preaxial polysyndactyly of the hands and feet. In this report we describe clinical and radiological findings of a Turkish family in which five members of three generations could be examined. Dysgenesis of the corpus callosum is diagnosed in one of the patients. A rare clinical manifestation, pectus excavatum, is also seen in two of the cases. Copyright © 2010 by Türkiye Klinikleri.Öğe Growth-differentiation Factor-15 and Tissue Doppler Imaging in Detection of Anthracycline-induced Cardiomyopathy During Therapy of Childhood Cancers(LIPPINCOTT WILLIAMS & WILKINS, 2016) Kaya, Fatma; Arslan, Derya; Vatansev, Hüsamettin; Köse, Doğan; Çimen, Derya; Akyürek, Fikret; Oran, BülentObjectives:The aim of this study was to evaluate the importance of growth-differentiation factor-15 (GDF-15) levels and tissue Doppler imaging (TDI) in the early detection of anthracycline-induced cardiomyopathy during the treatment of childhood cancers.Patients and Methods:Twenty patients (13 males and 7 females) newly diagnosed with childhood cancer whose treatment protocol included anthracycline were included in the study. Echocardiography, including M-mode, pulse Doppler, and TDI, was performed after the first anthracycline treatment at cumulative doses of 100, 200, and 300 mg/m(2) and at least 6 months after the last treatment. GDF-15 and troponin-I were also measured at these time points.Results:The median age of the patients was 14 years (range, 3 to 18 y). The median cumulative anthracycline dose was 220 mg/m(2) (range, 60 to 400 mg/m(2)). Conventional pulse wave and pulse wave tissue Doppler methods revealed significant differences in the right ventricular myocardial performance indices of the patients who received cumulative anthracycline doses of 300 mg/m(2) compared with their indices at least 6 months after the last treatment. The serum GDF-15 levels after the cumulative anthracycline dose of 200 mg/m(2) were also higher than the patients' pretreatment levels.Conclusions:Doppler/TDI and GDF-15 levels may be used in the early determination of anthracycline-induced cardiomyopathy during the treatment of childhood cancers.Öğe Is Myocardial Performance Index Useful in Differential Diagnosis of Moderate and Severe Hypoxic-İschaemic Encephalopathy? A Serial Doppler Echocardiographic Evaluation(Cambridge Univ Press, 2012) Karaarslan, Sevim; Alp, Hayrullah; Baysal, Tamer; Çimen, Derya; Örs, Rahmi; Oran, BulentIntroduction: The aim of this study was to investigate the importance of myocardial performance index as an additive criterion to Sarnat criteria in differential diagnosis of newborn babies with moderate and severe hypoxic-ischaemic encephalopathy. Methods: Our study group included 50 healthy term newborn babies and 20 newborn babies with hypoxic ischaemic encephalopathy. The 20 newborn babies with hypoxic-ischaemic encephalopathy were scored using Sarnat grades. Left and right ventricular functions were determined on the first day and thereafter in the 1, 3-4, 6-7, and 11-12 months of life by M-Mode and pulsed Doppler. Results: Myocardial performance indexes of the left ventricle were significantly higher in the severe hypoxic ischaemic encephalopathy group than in the control group during the first, second, and third analyses (p = 0.01, p = 0.02, p = 0.02, respectively) and only during the first analysis (p = 0.01) in the moderate hypoxic-ischaemic encephalopathy group. In addition, the myocardial performance indexes of the right ventricle were significantly higher during the first, second, and third analyses in both severe and moderate hypoxic-ischaemic encephalopathy groups than in the control group (p = 0.01, all). Hypoxia-induced alterations last longer in the right ventricle than in the left ventricle in the moderate group, as during the second and third analyses myocardial performance index continues to be higher than the control group. Conclusion: Myocardial performance indexes for the left and right ventricles were significantly higher in both severe and moderate hypoxic-ischaemic encephalopathy groups than in the control group during the first analysis, and myocardial performance index greater than or equal to 0.5 can be used in order to distinguish moderate and severe hypoxic-ischaemic encephalopathy babies according to Sarnat grades as a discriminative additive criterion.Öğe KOLŞİSİN VE DÜŞÜK DOZ STEROİD KULLANAN AKUT ROMATİZMAL KARDİT: OLGU SUNUMU(2015) Güvenç, Osman; Arslan, Derya; Çimen, Derya; Oran, BülentAkut romatizmal ateş, sıklıkla eklemleri ve kalbi tutan, A grubu ? hemolitik Streptokokların romatojenik suşlarının yol açtığı üst solunum yolu enfeksiyonundan sonra gelişen, siste-mik bir hastalıktır. Gelişmekte olan ülkelerde edinilmiş kalp hastalıklarının en önemli ne-denidir. Hastalığın mortalitesini ve morbiditesini kalp tutulumu belirler. Hastalığın spesifik bir bulgusu yoktur, tanıda modifiye Jones kriterleri kullanılır. Burada, üç aydır şikâyetleri devam eden bir akut romatizmal ateş olgusu sunuldu. Hastalığın teşhisinde ve hastaya uygun tedavinin verilmesinde hala zorluklar yaşandığı vurgulanmak istendi.Öğe The myocardial performance index in children with isolated left-to right shunt lesions(2005) Baysal, Tamer; Oran, Bülent; Doğan, Mustafa; Çimen, Derya; Karaaslan, SevimAmaç: Miyokard performans indeksi (MPİ) izovolümik zaman aralıklarının ejeksiyon zamanına bölünmesi ile elde edilir. Ventriküllerin ön ve art yük değişikliklerinde bu indeksin nasıl etkilendiği araştırılmalıdır. Bu çalışma izole soldan sağa şantların neden olduğu ön yük değişikliklerinde sağ ve sol ventriküler miyokard performans indeksinin nasıl etkilendiğini araştırmak amacı ile planlandı. Yöntem: Yaşları 6 ay ile 148 ay arasında 17 atriyal septal defekt’li olguda, yaşları 2 ay ile 160 ay arasında 23 ventriküler septal defekt’li hastada ve yaşları 3 ay ile 160 ay arasında 24 sağlıklı çocukta sol ve sağ ventrikül için miyokard performans indeksi ölçüldü. Tüm çalışma grubuna MPI hesaplaması için gerekli iki-boyutlu ve Doppler ekokardiyografi ölçümleri hem sağ ventrikül, hem de sol ventrikülden yapıldı. Bulgular: Sol ventrikül için miyokard performans indeksi atriyal septal defekti ve ventriküler septal defekti olan hastalarda ve kontrol grubundaki sağlıklı çocuklarda sırası ile 0.38, 0.37 ve 0.32 iken sağ ventrikül için MPİ sırası ile 0.24, 0.21 ve 0.20 olarak bulundu. Gruplar arasında sol ve sağ ventrikül MPİ yönünden istatistiksel açıdan anlamlı bir fark yoktu. Sonuç: Bu çalışma ile ventrikül fonksiyonlarını ölçmeye yarayan miyokard performans indeksinin ön yük değişikliklerinden bağımsız olduğu gösterildi.Öğe N-Terminal-Pro Brain Natriuretic Peptide Levels in Children With Allergic Rhinitis(Wiley-blackwell, 2012) Artaç, Hasibe; Vatansev, Hüsamettin; Çimen, Derya; Arslan, Derya; Kaya, Fatma; Kayış, Seyit Ali; Oran, BülentAllergic rhinitis (AR) is the most common chronic disease induced by an immunoglobulin E (IgE)-mediated reaction to environmental aeroallergens (1). Although this condition is not fatal, it is associated with many comorbidities, such as asthma, sinusitis, dermatitis, and conjunctivitis, which may accompany the disease at different ranges (2,3). In addition, allergic rhinitis is one of the frequent causes of persistent upper airway obstruction by nasal blockage in childhood. Persistent upper airway obstruction may lead to increased pulmonary arterial pressure (PAP). Previous studies have shown that obstruction of the upper airways is related to pulmonary arterial hypertension (PAH) in some patients with AR (4?6).Öğe Nöral tüp defektleri ve doğuştan kalp hastalığı birlikteliği: Ekokar- diyografi yapılması mutlaka gerekli mi?(2013) Kaya, Fatma; Güvenç, Osman; Çimen, Derya; Oran, Bülent; Arslan, DeryaBu retrospektrif çalışma nöral tüp defekti olan çocuklardaki doğuştan kalp hastalığı sıklığını belirlemek için yapılmıştır. Yöntem: Bu çalışmada, Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Etik Kurulu'ndan onay alındıktan sonra nöral tüp defekti tanısı olan vakaların ekokardiyografi verileri üç yıl için retrospektif olarak incelendi. Bulgular: Çalışma, yaşları ortalama 21.723.5 ay olan 82 hastayı içermektedir. Nöral tüp defekti olan çocuklardaki doğuştan kalp hastalığı sıklığı %17.1 idi. En sık görülen nöral tüp defekti meningomyelosel (%73) iken, en sık görülen doğuştan kalp hastalığı ise atriyal septal defekt idi (%6.3). Sonuç: Yazarlar nöral tüp defektinde doğuştan kalp kusurlarının rapor edildiğinden daha sık olduğunu bildirmektedirler ve tarama ekokardiyografi gerekmektedir. Bu nedenle, bu durum özellikle hastalardaki küçük veya büyük cerrahi prosedürlerde akılda tutulmalıdırÖğe Normal M mode values in healthy Turkish children(2014) Oran, Bülent; Bodur, Abdurrahman Said; Arslan, Derya; Çimen, Derya; Güvenç, OsmanAim: Evaluation of cardiac structures requires a large study group for accurate data on normal values. The aim of the study was to obtain normal M mode echocardiographic values in a substantial sample of healthy term neonates and children to develop centile charts. Materials and methods: Data were obtained over 2 years from a single center in Turkey, from 1200 healthy infants and children aged 1 day to 17 years. Using echocardiographic investigation, measurements were obtained of the following: left ventricular dimension at end diastole and end systole; thickness of interventricular septum and posterior wall of the left ventricle; aortic and pulmonary root diameter; and left atrial dimension. The influence of systematic errors as statistical noise in this large sample was decreased using thirddegree polynomial curves. Results: Measurements are presented graphically as curved lines of centiles with respect to body weight for healthy term neonates and children. The values showed a good correlation with body weight and allowed the construction of percentile curves (5%, 25%, 50%, 75%, and 95%). Higher values were observed in boys during adolescence. Conclusion: The presented charts and tables make it possible to judge the echocardiographic measurements of a particular patient as normal or abnormal.