Yazar "Öztürk, Rıdvan" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 15 / 15
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Afganistan Türkmencesi metinlerindeki eksiz ad tamlamaları(2010) Öztürk, RıdvanAfganistan Türkmencesi genel itibariyle Türkmenistan Türkmencesine uygundur. Ancak yazılı geleneğe ve standartlaşmaya henüz geçememiş olması, onun kendisine has bazı sıra dışı özellikleri eselere yansıtmasını sağlamıştır. Bu özelliklerden birisini eksiz ad tamlamaları oluşturmaktadır. Eksiz ad tamlamaları, Türkmence dil bilgisi kaynaklarında “goşma ad” (birleşik ad, birleşik kelime) başlığı altında kalıcı adlar oluşturmaları yönü ile incelenmiştir. İyelik üçüncü şahıs ekinin düşürülmesi ile oluşturulan ve kalıcı ad konumuna geçmemiş ad tamlamalarına ise temas edilmemiştir. Bu yazıda, Afganistan Türkmencesi ile yayımlanmış eserlerden tespit ettiğimiz eksiz ad tamlamaları incelenmiştir.Öğe Afganistan Türkmencesi yazımında Q-( ?) ?- ( ?) meselesi(2009) Öztürk, RıdvanDeğişen şartlar çerçevesinde bugün Afganistan’da arzu edilen ölçüde olmasa da Türkmence yazılı eserler yayımlanmaktadır. Afganistan’da konuşulmakta olan Dari, Tacikçe vb. diğer dillerde olduğu gibi Türkmence için de Arap menşeli alfabe kullanılmaktadır. Bu alfabe Türkmencenin genel özelliklerini yansıtmakla birlikte, bazı yönlerden eksiklik ve tutarsızlıklar göstermektedir. Bunların en başında, Oğuz grubu lehçelerini ayrıştıran ölçütlerden biri olan q-(A)?-( ?) yazımı gelmektedir. Bu çalışmada bu mesele üzerinde yoğunlaşmak suretiyle durum tespitine gidilmiştir.Öğe Afganistan Türkmencesinde standart Türkmence dışı şekiller(Selçuk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, 2010) Öztürk, RıdvanTürkmenistan’dan sonra Türkmence ile en fazla yazılı eser Afganistan’da verilmektedir. Ancak Afganistan’da verilen bu eserlerde standart Türkmenistan Türkmencesinde görülmeyen bir çok şekil bilgisi özelliği kullanılmaktadır. Bu şekillerin çoğu Oğuz grubu Türk yazı dillerinde görülmeyen şekiller olup, Çağatay-Özbek yazı dili koluna ait özelliklerdir. Standart dışı diye nitelendirdiğimiz bu şekiller, her eserde aynı sıklıkta geçmemektedir. Bu kullanım sıklığı, medrese eğitimi almış ve klasik edebî mahfillerde yetişmiş yazar ve şairlerde artarken, sözlü gelenekten yetişmiş olanlarda azalmaktadır. Bu çalışmada, Afganistan’da yayımlanmış Türkmence eserlerde geçen ve standart Türkmenistan Türkmencesine uymayan Çağatay-Özbek yazı dili koluna uygun şekiller ile Afganistan Türkmenlerinin ağız özelliklerinin metinlere yansıtılmış şekilleri tespit edilerek incelenmiştir.Öğe Afganistan Türkmencesinde Standart Türkmence Dışı Şekiller(2010) Öztürk, RıdvanTürkmenistan’dan sonra Türkmence ile en fazla yazılı eser Afganistan’da verilmektedir. Ancak Afganistan’da verilen bu eserlerde standart Türkmenistan Türkmencesinde görülmeyen bir çok şekil bilgisi özelliği kullanılmaktadır. Bu şekillerin çoğu Oğuz grubu Türk yazı dillerinde görülmeyen şekiller olup, Çağatay-Özbek yazı dili koluna ait özelliklerdir. Standart dışı diye nitelendirdiğimiz bu şekiller, her eserde aynı sıklıkta geçmemektedir. Bu kullanım sıklığı, med- rese eğitimi almış ve klasik edebi mahfillerde yetişmiş yazar ve şairlerde artarken, sözlü gele- nekten yetişmiş olanlarda azalmaktadır. Bu çalışmada, Afganistan’da yayımlanmış Türkmence eserlerde geçen ve standart Türkmenistan Türkmencesine uymayan Çağatay-Özbek yazı dili koluna uygun şekiller ile Afganistan Türkmenlerinin ağız özelliklerinin metinlere yansıtılmış şekilleri tespit edilerek incelenmiştir.Öğe Afganistandaki eski Türk idareleri ve bunların Özbek şairlerinin kimlik algılamalarındaki yeri(Selçuk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, 2015) Öztürk, RıdvanBugün içerisine Afganistan, Pakistan, Bangladeş ve Hindistan’ın belli bölümlerini alan bir coğrafyada milatlı yılların başından on dokuzuncu yüzyılın ortalarına kadar devam eden bir Türk hâkimiyeti olmuştur. Bu hâkimiyetin zaman zaman kesintiye uğradığı veya yeterince yazılı belgelerle sabitlendirilemediği dönemler de bulunmaktadır. Geçmişin günle bağdaştırılması bölgede dünün varisleri olanların kollektif şuurunda yansımalarını göstermektedir. Herat’tan Delhi’ye kadar uzanan bu bölgede yüzyıllar içinde kimlikleri asimile olmuş Türk toplulukları ile hâkimiyeti kaybedilmiş Türk bölgeleri de mevcuttur. Bunlar arasında kimliğini daha etkin biçimde koruyan bölge ve ahalisi olarak, Afganistan’ın kuzey bölgesi ile bu bölgede yaşayan Özbek Türkleri öne çıkmaktadır. Bu çalışmada kültürel kimliklerini ifade etmede Afganistanlı Özbeklerin tarihi dönem Türk hükümdarlarına bakışları, Afganistanlı Özbek şairlerinin şiirlerinden örneklerle yansıtılma yoluna gidilecektir. Onların şiirlerinde Afrasiyab gibi efsaneleşen isimlerle Sultan Mahmut, Cengiz Han, Emir Timur Küregen, Sultan Hüseyin Baykara ve Zahirüddin Babür Şah gibi bölgede hüküm sürmüş hükümdar isimlerinin çağrışım alanları belirlenerek, mensubiyet duygularının sebepleri üzerinde durulacaktır.Öğe Afganistanlı Özbek şairlerinde Fuzuli etkisi(Selçuk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, 2014) Öztürk, Rıdvan16. yüzyılda Bağdad’da yaşamış olan Fuzûlî; sadece Osmanlı sahasında değil, Balkanlardan Hindistan’a kadar uzanan coğrafyada meşhur bir şairdir. Onun şöhreti kendi zamanından günümüze kadar ulaşmıştır. Türkiye’de yayımlanmış birçok kaynakta Fuzûlî’nin Türkistan sahasındaki etkisinden genel ifadelerle bahsedilmiştir. Şairin Özbek edebiyatı üzerindeki etkisini de kısmen inceleyen bazı çalışmalar olmuştur. Ancak Afganistan Özbek edebiyatına etkisini ve Fuzûlî’nin bu bölgedeki nüfuzunu ele alan çalışmaya rastlanamamıştır. Fuzûlî, Afganistan Özbekleri arasında bu bölgenin meşhur şairlerinden biri olarak kabul edilmiş ve adı o şairlerle birlikte zikredilmiştir. Bu çalışmada, günümüzdeki Afganistanlı Özbek şairlerinin Fuzûlî’nin gazellerine yazdığı nazire ve tahmislerden örnekler verilmiştir. Ayrıca Fuzûlî’nin, Nevâî gazellerine yazdığı nazirelerin bazılarını, bölge şairlerinin asıllarından daha çok benimsedikleri ve Fuzuli’nin Nevâî’ye nazirelerini de zemin şiir olarak kullanıldıkları tespit edilmiştir. Yine bu çalışmada, Türk Dilinin lehçeleri arasındaki anlaşılırlığa şekil bilgisinin fazla engel olmadığı, şekil bilgisindeki farklılıkların söz varlığı ve söz dizimindeki ortaklıkların yüksekliği ile aşılabildiği, Fuzûlî örneği üzerinden ifade edilmiştir.Öğe Beşparmak olgusu ve Kıbrıs(Selçuk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, 2001) Öztürk, RıdvanKıbrıs, Akdeniz’in üçüncü büyük adasıdır. Bu adanın kuzeyinde Girne dağlarının Girne Boğazı ile Mersinlik Boğazı arasında bulunan kısmına Beşparmak Dağları denir. Girne Dağları üzerinde beş parmağa benzeyen görüntüsü ile taç gibi duran Beşparmak Dağı, Kıbrıs coğrafyasındaki yeri gibi, Kıbrıs Türk kültüründe de belirgin bir yer tutmaktadır. Beşparmak adı Ortaasya’dan Kafkasya’ya, Kafkasya’dan Anadolu’ya, Anadolu’dan Kıbrıs’a uzanan coğrafyada birçok yerde kullanılmıştır. Kıbrıs’ta da bir dağa verilen bu ad, Türk kültürünün ortaklığını göstermesi açısından önemlidir. Bu yazıda, Beşparmak Dağının genelde Türk kültürü, özelde Kıbrıs Türk kültüründeki yeri üzerinde durularak, çağdaş Kıbrıslı Türk şairlerinin eserlerinde kazandığı anlamlara dikkat çekilmiştir.Öğe EFENDİ KELİMESİNDEN HAREKETLE NASREDDİN HOCA’NIN KİMLİĞİ HAKKINDA GÖRÜŞLER(Selçuk Üniversitesi, 2007) Öztürk, RıdvanDildeki kelimeler toplumdilbilim açısından incelendiği zaman ilginç sonuçlar ortaya çıkmaktadır. Bu incelemeler, genelde kabul edilmiş ama delillendirilmesinde sıkıntı duyulan müphem konulara ışık tutabilmektedir. “efendi” kelimesi de bunun güzel örneklerinden biridir. Bu kelime Yunanca kökenlidir. Anadolu Selçukluları döneminde Bizans Yunancasından Türkiye Türkçesine geçmiştir. Türkiye Türkçesi kanalı ile de Türkmence, Özbekçe, Kırgızca ve Uygurca gibi Türk yazı dillerine yerleşmiştir. Türk dünyasının genelinde bilinen ve sevilen bir tip olan Nasreddin Hoca, özellikle Türkmenistan’da, Özbekistan’da, Tacikistan’da, Kırgızistan’da ve Çin’in Uygur bölgesinde “efendi” diye adlandırılmaktadır. Bu yazıda, “efendi” kelimesi ve anlamlarından hareketle, Nasreddin Hoca’nın nereli olduğu, yaşadığı dönem ve fıkralarının yayılma yönü üzerinde durulmuştur. Ayrıca Nasreddin Hoca’nın Ahi Evren olduğu iddiası da sorgulanmıştır.Öğe Kazak millî şairi Abay (İbrahim) Kunanbayev’in pedagojik görüşleri üzerine bir inceleme(Selçuk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, 2017) Öztürk, Rıdvan; Sembi, NurbolatXIX. yüzyılın ikinci yarısında, Çarlık Rusyası´nın sömürgesi altında yaşayan Kazaklar arasında yetişen büyük mütefekkir, millî şair Abay (İbrahim) Kunanbayev, içinde doğup büyüdüğü toplumun geri kalmışlığına kafa yormuş ve bu konuda çözüm üretmeye çalışmıştır. Toplumun topyekûn yeniden inşasının ancak eğitim seferberliği ile mümkün olacağını tespit etmiş ve toplumun her kesiminde ne tür bir eğitim yapılanmasının gerektiğini şiirlerinde ve hikâyelerinde dile getirmiştir. Yaşadığı dönemdeki medreselerde verilen eğitim onun amaçlarından uzaktaydı. O, toplumda gerçekleşmesini istediği değişiklikleri uygulamak için, boy beyi olan babası ile ters düşmekten bile çekinmemiştir. Bu çalışmada, Abay´ın hayatı özetlendikten sonra, edebî yönü, eserlerinin içeriği ve Abay´ın düşünce dünyasında etkili olan şahsiyetler üzerinde durulmuştur. Daha sonra Abay´ın pedagojik düşünceleri, genç kuşakların eğitiminde dikkat edilmesi gereken hususlar, dostluk ve arkadaşlık ilişkilerine bakışı, aile içinde anne ve babanın eğitimle ilgili sorumlulukları ile eş seçiminde dikkat edilmesi gereken hususlar ele alınmıştır.Öğe KAZIM EMİNİ’NİN ŞİİRLERİNDEN HAREKETLE AFGANİSTAN ÖZBEK ŞİİRİNDE “BADARGA” TEMASI(Selçuk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, 2020) Öztürk, RıdvanBugün Afganistan olarak bilinen bölgedeki Türklerin yüzyıllardır süren hakimiyeti, on sekizinci yüzyılın ikinci yarısından itibaren sona ermiştir. Bunun sonucunda yeni yöneticilerin bölgedeki Türk halkları ve dilleri üzerindeki baskıları da zamanla arttı. Baskılara son zamanlarda Afganistan’ın içine düştüğü dâhili ve harici zor şartlar da eklenince, ahalinin pek çoğu yabancı ülkelere muhacir olarak sığınmak zorunda kalmıştır. Göç edenlerin arasında onlarca yazar ve şair de bulunmaktaydı. Bu kişiler, mensubu bulunduğu toplumun duygu ve düşüncelerini eserlerine yansıtmışlardır. “badargalık” olarak da bilinen muhacirlik ile ilgili duygu ve düşüncelerini eserlerine en iyi yansıtanların birisi de Özbek şairi Muhammed Kazım Emini’dir. Bu duygu ve düşünceler özelde Afganistan Özbek edebiyatının önemli yazar ve şairlerinden birisi olan Muhammed Kazım Emini’nin, genelde ise onun mensubu bulunduğu Özbek halkının duygu ve düşünceleridirÖğe Kültür Bağının Bir Göstergesi: “Uçraşkanda” Şiiri(Selçuk Üniversitesi, 2021 Ağustos) Öztürk, RıdvanModern Uygur Türk edebiyatı ve Türkiye Türk edebiyatı ortak bir kültürel kaynaktan beslenmiştir. Ancak bu iki edebiyat aynı zamanda kendilerine özgü bazı yerel özellikler de göstermektedirler. Bu edebiyatların ürünü olan bazı eserlerde ise, hem ortak kültür öğelerini hem de yerel öğeleri bir arada bulabiliriz. İncelememizin konusu olan “uçraşkanda” şiiri bunun güzel bir örneğidir. Günümüz Uygur edebiyatının önemli temsilcilerinden Abdurehim Tileşup Ötkür’ün 1947 yılında kaleme aldığı “uçraşkanda” şiiri, ilk örneğini Divanü Lügati’t–Türk’te gördüğümüz “müşaare (deyişme)” tarzındadır. Şiir; yaklaşık bin yıllık bir geleneğin devam etmekte olduğunun ve iki bölge arasındaki kültürel bağın kopmadığının bir göstergesidir. Abdurehim Tileşup Ötkür’ün “Uçraşkanda” şiirini, Erzurumlu Emrah’ın “yok yok” adlı şiirinden hareketle yazdığı görülmektedir. Bu makalede iki şiir arasındaki ilişki ve benzerlikler tespit edilerek değerlendirmeler yapılmıştır.Öğe Kıbrıs Rumcasındaki Türkçe ve Türkçe yolu ile girmiş alıntı kelimeler(Selçuk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, 2005) Öztürk, RıdvanTürkçe ile Rumca arasındaki dil etkileşimi genellikle tek merkezli olarak işlenmiştir. Yapılan çalışmalarda özellikle Anadolu coğrafyasındaki Rumcadan Türkçeye girmiş kelimeler değerlendirilmiştir. Kıbrıs coğrafyasındaki Türkçe Rumca dil ilişkisi üzerinde pek durulmamıştır. Dört yüzyılı aşkın bir süre bir arada yaşamış olan iki toplumun birbirinin dilini etkilemesi elbette kaçınılmazdır. Kıbrıs’ta bu dil etkileşimi günümüze yaklaştıkça Türkçenin aleyhine bir durum göstermiştir. Özellikle Türk nüfusunun ve Türkçe nüfuzunun azaldığı bölgelerde Rumcanın artan etkisiyle, konuşma dili olarak Türkçenin yerine Rumcayı tercih etme ve eserleri Rumca olarak verme ortaya çıkmıştır. Bu çalışmada, Kıbrıs Rumcasındaki Türkçe ve Türkçe yoluyla girmiş olan alıntı kelimeler tespit edilerek, onların genel özellikleri üzerinde durulmuştur.Öğe Rumca-Türkçe mülemma mani tarzı söylenmiş şiirler üzerine(Selçuk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, 2003) Öztürk, RıdvanTürkçe ile Rumca arasındaki dil etkileşimi üzerine yapılmış olan çalışmalar Türkiye ve Yunanistan merkezli çalışmalar olup, daha çok kelime hazinesi ile ilgili olarak kaleme alınmışlardır. Bu çalışmada dil etkileşiminin farklı bir boyutunu yansıtmak üzere, Rumca-Türkçe mülemma mâniler işlenmiştir. Mülemma tarzında yazılmış şiirlere Türk edebiyatında eskiden beri rastlanmaktadır. Arapça ve Farsça başta olmak üzere iki dilli yazılmış birçok şiir, dil ve edebiyat etkileşimi açısından pek incelenmemiştir. Daha çok gazellerde karşımıza çıkan bu özelliğin mânilerde görülmesi, Kıbrıs’taki Rumca ile arasındaki etkileşimin yönünü ve derinliğini göstermesi bakımından da ayrıca bir önem arz etmektedir. Rumca- mülemma mâniler Kıbrıs coğrafyasında özellikle Rum nüfusunun ve Rumcanın nüfuzunun artığı bölgelerde tespit edilmiştir. Bu mülemma mâniler Türkçenin aleyhine, Rumcanın lehine bir dil erimesini göstermektedir. Türk kültür unsurlarını taşıyan ve Türk kökenli olan mülemma mâniler, zaman içerisinde tamamen Rumca söyleyişlere yerini bırakabilmiştir.Öğe Tura Oyunu(2003) Öztürk, RıdvanÇocuk oyunlar›m›z millî folklorun önemli unsurlar›ndand›r. Folklorumuzun zenginli¤ine uygun olarak, çocuk oyunlar›nda da bir zenginlik göze çarpar. Bir çok “tura” oyunu oldu¤u hâlde, burada tan›t›lan oyun di- ¤erlerinden farkl› özellik göstermektedir. Konya’n›n Sarayönü ilçesinin Kuyulusebil Köyünde tespit edilen bu oyun, k›zlar aras›nda oynanm›flt›r. Oyun, safhalar› itibariyle “çelik” oyununa benzemektedir.Öğe Yeni Uygur Türkçesinde “+lAr” ekinin farklı bir işlevi üzerine(Selçuk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, 2018) Öztürk, RıdvanTürk Dilinde çokluk ifadesi için; +An, +GUn, +t gibi kısa soluklu eklerin yanı sıra, yazılı ilk dönemlerden beri varlığını gördüğümüz ve günümüze kadar da varlığını sürdürmüş olan +lAr eki de kullanılmıştır. +lAr çokluk eki, çokluk işlevinin yanında buna bağlı olarak bazı farklı işlevler de üstlenmiştir. Ekin Türkiye Türkçesindeki işlevlerinden daha farklı olarak Yeni Uygur Türkçesinde nezaket formu ile birlikte grup oluşturduğu kelimelerin sonuna gelerek “ve” bağlacı görevini de yerine getirdiği örnekler mevcuttur. Dil içi aktarımlarda dikkat edilmesi gereken önemli bir özellik olan bu işleve kaynaklarda açıklık getirilmemiştir. Yeni Uygur Türkçesi ile yayımlanmış olan “Üç Padişahliq Heqqide Qisse” isimli tarihi romanın birinci (Guencung 2012a) ve dördüncü cildinden (Guencung 2012b) tarayıp aldığımız örneklerden hareketle sözü edilen “bağlama” işlevini ortaya koymaya çalışacağız.