Arşiv logosu
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
Arşiv logosu
  • Koleksiyonlar
  • DSpace İçeriği
  • Analiz
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
  1. Ana Sayfa
  2. Yazara Göre Listele

Yazar "Akandere, Osman" seçeneğine göre listele

Listeleniyor 1 - 20 / 22
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    11 Nisan 1920(1336) Tarihli Takvim-i Vekayi’de Kuva-yı Milliye Aleyhinde Yayınlanan Kararlar
    (Selçuk Üniversitesi, 2003) Akandere, Osman
    Damad Ferid Pasha, appointed to set up the government for the third time 5 April 1920, set out to demolish the National Struggle Action, under the leadership of Mustafa Kemal Pasha, which had been developing day by day. Damad Ferid Pasha and his government, who were cooperating fully with the English on the task and decisions against the National Struggle Action, had also obtained the support of them. Then, it was necessary that the Sultan reestablished his authority and the Act of National Force and leaders under the command of Mustafa Kemal Pasha had to be blamed and scorned. For this reason, even on the first days of the Government, some decisions leading to this aim were taken and published in Takvim-i Vekayi, the official newspaper of the age. The Act of National Force and leaders were blamed for Hatt-i Humayoun published on 11 April 1920, The Declaration of Damad Ferid Pasha Government Sheikhulislam Dürrizade Abdullah Efendi’s Fetva Sherif were blamed for acting as the rebels who violated the law an constitution, rebelled against the Sultan and the Haliphate and broke the peace in the country. These decisions published in order to affect the Turkish public relay destroyed our National Struggle Act. They caused the great rebellions against The National Struggle Act and escapes and betrayals in the National Forces.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    1929 Dünya Ekonomi Buhranı ve Türkiye
    (Selçuk Üniversitesi, 2001 Haziran) Semiz, Yaşar; Akandere, Osman
    Cumhuriyetin ilanından sonra Türkiye Cumhuriyeti Hükümetleri, 1929 yılına kadar Osmanlı döneminden kalan evrak-ı nakdiye miktarını artıramadı. Hatta reel anlamda para arzında bir gerileme bile söz konusuydu. Hükümetin 1923-1929 döneminde para politikası açısından pasif tutumu, özellikle tarımsal yapısı itibarıyla mevsimlik dalgalanmalarla karşı karşıya gelen Türkiye'de zaman zaman olumsuz etkilere sebep oldu. Buna ilave olarak Lozan Antlaşması gereği 1929'da uygulamaya konulacak yeni gümrük tarifesinin resimleri çok fazla yükselteceğini düşünen spekülatörlerin kişisel çıkarları için büyük oranda mal ithal ederek Türk parasını dışa akıtmaları, 1929 Dünya İktisadi Buhranı ile birleşince Türk parasının değerinde ciddi bir düşüş yaşandı. Bu sebeple aynı yıl içinde Türkiye'nin ödemeler bilançosundaki açığı birden bire iki katına çıkarak 101 milyona ulaştı. Bu çalışmada 1929 Dünya İktisadi Buhranı'nın Türkiye'deki etkileri, Türk parasının değer kaybetmesinde rol oynayan faktörler ve alınan önlemler değerlendirilmektedir.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    1939-1946 yılları arasında Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde bir denetleme ve kontrol organı olarak Müstakil Grup’un yapısı ve işlevi
    (Selçuk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, 2000) Akandere, Osman
    [Abstract not Available]
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    20-26 Ekim 1931 tarihlerinde İstanbul’da toplanan İkinci Balkan Konferansı ve sonuçları
    (Selçuk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, 2003) Akandere, Osman
    Türkiye’nin Lozan sonrası Balkanlarda takip ettiği dış politika stratejisi “sınırları dışında bırakılmış olan Balkanlardaki eski toprakları üzerinde herhangi bir iddia ve talepte bulunmama ve Lozan Antlaşması ile belirlenmiş olan ‘statüko’nun korunması” olmuştur. Bu nedenle Lozan Antlaşması’ndan hemen sonra Balkan Devletleri ile olan ilişkilerini canlandırmak istemiş ve bu doğrultuda Arnavutluk, Bulgaristan ve Yugoslavya ile ikili dostluk antlaşmaları imzalamıştır. 1929 yılına doğru hemen hemen bütün Balkan Devletleri arasındaki ilişkiler düzeltilmiş ve Balkanlar’da bir işbirliği yapılması için gerekli ortam hazırlanmıştı. Nitekim Atina’da toplanan Birinci Balkan Konferansı, Balkan Birliği’ne gidişin ilk adımı olmuştur. Bu konferansta, İkinci Balkan Konferansının Türkiye’nin ev sahipliğinde İstanbul’da yapılması kararlaştırılmıştı. 20-26 Ekim 1931 tarihlerinde İstanbul’da yapılan İkinci Balkan Konferansı’na Türkiye’nin dışında Arnavutluk, Bulgaristan Romanya, Yugoslavya ve Yunanistan devletleri katılmıştır. Toplantılarını İstanbul ve Ankara’da yapan bu konferans; Balkan ülkeleri arasında, siyasî, sosyal, kültürel, ticarî ve ekonomik anlamda bir birliğin oluşması sürecinde önemli bir rol oynamıştır.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    3 Numaralı Konya İstiklal Mahkemesi'nin Konya İsyanı" ile İlgili Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı'na Sunduğu Raporu
    (2004) Akandere, Osman
    Millî Mücadele'nin en zorlu ve tehlikeli dönemi "İzmir'in işgal tarihi olan 15 Mayıs 1919'dan iç isyanların bitiş tarihi olan 10 Ocak 1921 'e kadar olan süreçtir. Konya ve çevresi de söz konusu bu süreçte bâzı isyan hareketlerine sahne olmuştu. Bunlardan Konya İsyanı, Konya ve çevresinde Millî Mücadele hareketine karşı çıkan en ciddî ve tehlikeli isyandır. Delibaşı Mehmet ve adamları tarafından çıkartılan isyan, millî kuvvetler tarafından bastırılarak bölgede asayiş sağlanmıştır. İsyandan sonra, Konya'da bir İstiklâl Mahkemesi kurulmuş ve isyanda rolü olanlar bu mahkemece yargılanarak, bazı cezalara çarptırılmışlardır. Çalışmamızın esas konusunu oluşturan bu rapor 3 Numaralı Konya İstiklâl Mahkemesi tarafından hazırlanmıştır. Rapor, Konya İstiklâl Mahkemesi üyelerinin, Konya İsyânı'nın içyüzü ve çıkış nedeni ile ilgili olarak yaptıkları araştırma ve incelemeler sonucunda ulaştıkları kanaat ve görüşleri ihtiva etmektedir.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Atatürk'ün İzmit basın toplantısı (16- 17 Ocak 1923) ve bu toplantıda verilen önemli mesajlar
    (Selçuk Üniversitesi İletişim Fakültesi, 2001) Akandere, Osman
    Mustafa Kemal Paşanın , saltanat ve hilafet konusunda alınan kararların halk üzerinde ne gibi etkiler yaptığını belirlemek amacıyla çıktığı Batı Anadolu Gezisi'nin en önemli bölümü, İzmit'te dönemin bazı İstanbul gazetelerinin başyazar ve yazar konumundaki gazetecilerle yaptığı “ basın toplantısı” oluşturmaktadır. Bu basın toplantısıyla Mustafa Kemal Paşa, günün tartışma konusu olan çeşitli konularda gazetecileri aydınlatmayı ve onların kafalarındaki soru işaretlerini dağıtmayı düşünmüştü. Çünkü O, kamuoyunun ve özelliklede İstanbul kamuoyunun aydınlatılması gerektiğine inanıyordu. Bunun için önce kamuoyunu etkileyecek en önemli araç olarak gördüğü gazetecilerle görüşmeyi, onlara ülkenin milletin gerçek durumunu tüm açıklığıyla anlatmak istemişti. İzmit basın toplantısında, o günlerin en önemli gündem meseleleri olan; “Lozan Barış Konferansı, yeni Türkiye devletinin temel esasları,hükümet ve yönetim şekli, Saltanat ve Hilafet meseleleri, toplum hayatının çeşitli alanlarında yapılacak inkılap,siyasî parti olarak bir “ Halk Fırkası'nın kurulması” gibi konularda görüşmeler yapılmıştı.. Bu toplantı aynı zamanda açıkladığı fikir ve görüşleriyle Mustafa Kemal Paşanın uzun vadede gerçekleştirmeyi düşündüklerini açıkladığı bir geleceği belirleme toplantısı olmuştur.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Atatürk’ün Konya’yı ikinci defa teşrifleri (1-4 Nisan 1922)
    (Selçuk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, 1999) Akandere, Osman
    [Abstract not Available]
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Bi?r Demokrasi? Beyannamesi? Olarak “dörtlü Takri?r’i?n” Amacı Ve Mahi?yeti?
    (Selçuk Üniversitesi, 2003) Akandere, Osman
    That the allied countries ended up the victory in the II nd World War(in other words the democracy side ended up the victory in the war), lead to the single-party systems to be disgraced and caused the free-election based democracy to appear and flourish. This new international atmosphere, that supported the political liberation, affected not only the party in power but also the opposition that had started to become evident. As a result of this progress a proposal, known as “Four Proposals” demanding a wider application of democratic methods in our country was given to CHP on 7. June 1945 by Celal Bayar, Adnan Menderes, Fuat Köprülü and Refik Koraltan, who were later to be the founders of the Democratic Party. This proposal, which was discussed in CHP on 12 June 1945 and was rejected by the vote of all members of the Grand National Assembly except from those four who had given it, gave the opposition in CHP a chance to become evident. Also these members (of the Grand National Assembly) who were considered as apposing had the opportunity to announce their point of view to the public opinion by means of the proposal. In the forthcoming period, these members having the proposal were to be dismissed or to separate from CHP and to found the Democratic Party.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Damat Feri?t Paşa Hükümetleri? Dönemi?nde Kuva-yı Mi?lli?ye Hareketi?ne Yönelti?len I?thamlar
    (Selçuk Üniversitesi, 2006) Akandere, Osman
    Millî Mücadele Dönemi’ne bakıldığı zaman Kuvâ-yı Milliyeciler, yalnız İtilaf Devletleri ile değil, Damat Ferit Paşa Hükümetleri ve Millî Mücadele’ye muhalif basın ile de mücadele etmişlerdir. Nitekim gerek Sultan Vahdettin gerekse de Damat Ferit Paşa Hükümetleri Anadolu’da düşmanla mücadele eden Kuvâ-yı Milliye’nin önüne geçebilmek için azamî derecede gayret sarf etmişlerdir. Kuvâ-yı Milliye Hareketi’ni, İttihatçılık, Bolşeviklik, asilik, dinsizlik vb. şekillerde suçlayarak halkın bu harekete katılmasının önüne geçmek ve bu suretle halk desteğinden mahrum olacak Kuvâ-yı Milliye Hareketi’ni kolayca tenkil edebilmek istemişlerdir. Fakat Kuvâ-yı Milliye aleyhinde yapılan bu propagandalar Anadolu’da kısmî kargaşaya sebebiyet verdiyse de nihaî olarak amacına ulaşamamıştır.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Damat Ferit Paşa Hükümetleri Tarafından Azledilen Kuvâ-yı Milliyeciler
    (Selçuk Üniversitesi, 2006) Akandere, Osman
    Damat Ferit Pasa took part in many activities to eliminate the National Struggle Movement which was organized rapidly after Mustafa Kemal Pasa’s landing on Samsun and acted to “eliminate the country from occupying forces”. The movement of The Nationalist Forces was accused of being the supporter of Committee of Union and Progress Party, Bolshevist, rebellious, false nationalist and irreligious in the period of Damat Ferit Pasa. In this way the public rebellion against The Nationalist Forces was aimed. Furthermore, a fatwa (opinion on a matter involving the Islamic religious law) was given which considered killing the members of the Nationalist Forces is a religious duty. In order to get rid of the Nationalist Forces, Damat Ferit Pasa discharged many members of the Nationalist Forces from their duty beginning with Mustafa Kemal Pasa. After the discharges didn’t help, the members of the Nationalist Forces were judged and punished after making some changes on Maritial Courts. Mustafa Kemal Pasa and the leader staff of the Nationalist Forces movement were sentenced to death in their absence. Many of them were judged for offenses like supporting the Nationalist Forces, sentenced to death and executed.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Damat Ferit Paşa'nın IV. hükümeti döneminde Kuvâ-yı Milliye ileri gelenleri hakkında verilen idam kararları
    (2009) Akandere, Osman
    Damat Ferit Paşa önceki dönemlerinde olduğu gibi IV. Sadaretinde de Kuvâ-yı Milliyecilerin tenkil edilmesi yönünde çalışmalar yürütmüştür. Öncesinde “İttihatçılık”, “Bolşeviklik”, “Yalancı Milliyetçilik”le itham ettiği Kuvâ-yı Milliyecileri, IV. Sadaretinde “Hükümetin Beyannamesi”, “Padişahın Hatt-ı Hümayunu” ve Şeyhülislam Dürrizâde Abdullah Efendi’ye çıkartmış olduğu “Fetvâyı Şerife” aracılığıyla etkisiz hale getirmeye çalışmıştır. Özellikle Dürrizâde’nin çıkardığı Fetvâ-yı Şerife aracılığıyla Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşları; “dinsizlik”, “devlete ve millete düşmanlık”la suçlanmış, nihayetinde de öldürülmelerinin “farz” olduğu Anadolu insanına duyurulmuştur. Böylelikle halkın dinî duyguları siyasî hesaplar uğruna kullanılmaya çalışılmıştır. Damat Ferit Paşa, bütün çabalarına rağmen üstesinden gelemediği Kuvâ-yı Milliye Hareketi’ni bu sefer hukukî yönden mahkûm etme yolunda çalışmalara girişmiştir. Öncelikle 1. Divân-ı Harbi Örfi’nin başına Nemrut Mustafa Paşa’yı getirmiş ve Kuvâ-yı Milliye Hareketi’nin lider kadrosu hakkında yargılama sürecini başlatmıştır. İlk olarak Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşları gıyaben yargılanmışlar ve “Mülkiye Ceza Kanunname-i Hümayunu” gereğince “idamlarına” karar verilmiştir. Ardından Fevzi Paşa, onun ardından da aralarında İsmet Bey, Rıza Nur ve Hamdullah Suphi gibi önemli simalarında bulunduğu 17 kişi yargılanmış ve “idama” mahkûm edilmişlerdir. Böylelikle Büyük Millet Meclisi’nin ilk İcra Vekilleri Heyeti üyeleri, başkanı Mustafa Kemal Paşa da dâhil olmak üzere 1. Divân-ı Harbi Örfi tarafından idama mahkûm edilmiştir. Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşlarının haricinde daha pek çok kişi Kuvâ-yı Milliye’ye mensubiyetleri dolayısıyla Divân-ı Harbi Örfice çeşitli cezalara çarptırılmıştır. Nihayetinde de Damat Ferit Paşa’nın “idam kararı” verdirme girişimleri başarılı olamamış, amacına ulaşamamıştır.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Fuad Köprülü ve Demokrat Parti’nin kurulmasındaki rolü
    (Selçuk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, 1997) Akandere, Osman
    [Abstract not Available]
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Hi?lâl-i? Ahmer Hastabakıcılık(Hemşi?reli?k) Okulunun Açılması ve I?lk Mezunları
    (Selçuk Üniversitesi, 2002) Akandere, Osman
    Hilâl-i Ahmer(Kızılay) Cemiyeti Genel Merkezi'nce alınan bir kararla 21 Şubat 1925 tarihinde Türkiye'nin ilk Hastabakıcılık(Hemşirelik) Okulu” İstanbul'da açılarak eğitim ve öğretime başlamıştır. Böylece ülkemizde uzun yıllardır sağlık alanında eksikliği hissedilen, eğitim görmüş, mesleki bilgi ve beceriye sahip hemşire ihtiyacı, bu okulun açılmasıyla karşılanmaya çalışılmıştır. Yatılı ve gündüzlü kız öğrencilerin öğrenim gördüğü bu okul, ilk açıldığı günden itibaren gerek yönetim ve öğretim kadrosuyla, gerekse bu mesleği gerçekten yapabilecek düzeyde ve nitelikte öğrencileriyle göz doldurmus, Cumhuriyetimizin kuruluş yıllarında güzide bir eğitim eğitim-öğretim müessesesi olmuştur. Bu calismada Hilal-i Ahmer Flastabakici/Hemsirelik) Okulunun açılış çalışmaları, id?ri ve akademik yapılanmasi, oğrenci kabulu ve eğitim-öğretim faaliyetleri ele alınmıştır. Ayrıca okulun ilk öğrencilerinin mezuniyetleri ile mezuniyet sonrası işe yerleştirilmeleri de bu bağlamda ele alınıp verilmeye çalışılmıştır.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    I?ki?nci? Dünya Savaşı'ndan Sonra Çok Partili Hayata Geçi?şte Kurulan I?lk Muhalefet Parti?si? "Milli Kalkınma Partisi"
    (Selçuk Üniversitesi, 1999) Akandere, Osman
    İkinci Dünya Savaşı sonrasında ülkede başlayan liberalleşme ve demokratikleşme çabalarının yoğunlaşması, Cumhuriyet Halk Partisi içinde ve Türkiye Büyük Millet Mecli- si'nde başlayan siyasal muhalefetin gün geçtik- çe kamuoyu ve basında destek bulması, Cum- huriyet Halk Partisi'ne karşı yeni bir partinin kurulacağı beklentisini de beraberinde getir- mişti. Beklenilen oydu ki, Cumhuriyet Halk Partisi içinde ve Türkiye Büyük Millet Mecli- si'nde başlayan muhalefet yakın bir zamanda partilileşme çabalarına girecek ve yeni bir siyasal parti kurulacaktı. Ancak Cumhuriyet Halk Partisine ve tek- parti yönetimine karşı ilk muhalefet partisi Cumhuriyet Halk Partisi'- nin ve Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin dışın- da gelişmiştir. Çok-partili hayata geçişimizin ilk muhalefet partisi olma özelliğini "Milli Kalkınma Partisi" adıyla anılacak olan parti kazanmıştır.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Lozan Mübadilleri İçin Gazetelerde Yayınlanan Yardım Çağrılarındaki Mesajlar
    (2003) Akandere, Osman
    The mutually exchanging of the Greek in Turkey and Turkish in Greece was discussed at Lausanne Peace Conference, and the problem was formulated and solved in a way by signing "The agreement and protocol concerning the mutually exchanging of Turkish and Greek population" on 30 th January, 1923. However, the problem was not ending but starting. According to this signed agreement and protocol, it was estimated that over five hundred thousand Muslims would be affected. The new Turkish State, which had just ended the war and whose national existence and independence were accepted in Lausanne was not ready for such a great migration movement. Because everywhere in the east and west of the country was ruined. During the National Struggle years, most of the settlement areas were burnt and destroyed and the whole country became a ruin. Many articles and news on the emigrants who would migrate to Turkey as a mutually exchanging plan were issued in the press then. These kinds of articles and news increased when the emigrants began to arrive in Turkey. These articles about the emigrants in the press caused a great excitement in the public opinion, and the press became the mediator to reflect this excitement. An intensive sentimentality stood out especially in the news and articles issued in the newspapers. The nation was asked to help the emigrants through the sentimental messages used in the news and articles on the emigrants. The newspapers were closely interested in the aid campaigns initiated by the public opinion and even some newspapers contributed to these campaigns. The newspapers caused people to take part in the aid campaigns for the emigrants greatly issuing sentimental news and articles.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Milli Mücadele Yıllarında Marmara Bölgesinde Faaliyet Gösteren, Müfrezeler, Milis Kuvvetleri ve Çeteler(1918–1922)
    (Selçuk Üniversitesi, 2008) Akandere, Osman
    Mondros Mütarekesi’nin imza edilmesiyle birlikte, Mütareke hükümlerine dayanarak İtilaf Devletleri Anadolu’yu işgale başlamışlardır. Mütareke ile birlikte ülkede asayiş giderek bozulmuştur. Asayişin bozuk olması nedeniyle de ülke genelinde özellikle de Marmara Bölgesi’nde çete hareketlerinin önü açılmış, Rum ve Ermeni çetelerinin Müslüman-Türk tebaaya yaptıkları mezalim dayanılmaz bir hal almıştır. Rum çeteleri “Megali İdea” etrafında siyasî emeller peşinde koşmuşlar ve İstanbul merkezli bir Bizans-Yunan İmparatorluğu’nun oluşması için büyük çaba göstermişlerdir. Bu hedefleri doğrultusunda Ermeni çeteleri ile de işbirliği içerisinde olmuşlardır. Gerek İngilizler gerekse de Patrikhane ile Yunanlılar Rum ve Ermeni çetelerinin kurulması, silah ve cephane ihtiyaçlarının karşılanması hususlarında azamî destek sağlamışlardır. Rum ve Ermeni çeteleri Marmara Bölgesi’nde Müslüman-Türk köylerini basmışlar, halkın para ve değerli eşyalarını gasp etmişler, evleri yakıp yıkmışlardır. Yine, birçok Müslümanı katletmişler, pek çok kadın ve kıza da tecavüz etmişlerdir. Rum ve Ermeni çetelerinin zulümleri neticesinde bölgede yaşayan halk, Karakol Cemiyeti ve Trakya-Paşaeli Cemiyeti gibi teşkilatların teşvikleri ve yardımlarıyla millî milis kuvvetleri oluşturmak suretiyle Rum ve Ermeni çetelerinin zulümlerinden korunmaya çalışmışlardır. Oluşturulan milis kuvvetleri bölge halkını Rum ve Ermeni çetelerinden korumuş, birçok Rum ve Ermeni çetesinin de imhasına muvaffak olmuştur. Bu milis kuvvet ve müfrezeleri, düşman silah depolarına yaptıkları baskınlardan elde ettikleri silahları Anadolu’ya göndermek suretiyle Anadolu’da yürütülen Kuvâ-yı Milliye Hareketi’ne önemli oranda destek vermişlerdir. Yine bu milis kuvvet ve müfrezeleri Anadolu’ya giriş ve çıkışların kontrol altında tutulması ve Kuvâ-yı Milliye Hareketi’ne katılacak olan subay ve gönüllülerin güvenli bir şekilde Anadolu’ya geçişlerinin sağlanabilmesi noktasında da büyük hizmetler yapmışlardır. Bu milis kuvvet ve müfrezeleri, çalışmaları boyunca Kuvâ-yı Milliye, daha sonrasında da Ankara Hükümeti ile sıkı ilişkiler içerisinde olmuşlardır. Zaten bu milis kuvvet ve müfrezelerinin bir kısmı Kuvâ-yı Milliye Hareketi’nin çabasıyla oluşturulmuştur. Milis kuvvet ve müfrezeleri, Marmara Bölgesi’nde Rum ve Ermeni çetelerine ve işgal kuvvetlerine karşı kararlı bir mücadele sergilemiş, Millî Mücadele’nin başarıya ulaşmasına önemli katkı sağlamışlardır.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Millî mücadelenin başlarında Mustafa Kemal Paşada sine-i millet düşüncesi ile askerlikten istifası öncesi ve sonrası kendisine gösterilen bağlılıklar
    (Selçuk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, 2002) Akandere, Osman
    “Mübârek vatan ve milleti parçalanmak tehlikesinden kurtarmak, Yunan ve Ermeni emellerine baş eğmemek için açılan millî mücadele uğrunda” her türlü fedakârlığı göze alarak yola çıkan Mustafa Kemal Paşa, Ordu Müfettişliği görevinden alınıp, askerlikten çıkartılacağını öğrendiğinde hiç tereddüt etmeden, kendi ifadesiyle “pek âşıkı olduğu askerlik mesleğinden” istifa ederek milletin sinesinde bir fert olmuştur. Böylece kendisinin de Nutuk’ta ifade ettiği gibi, Türk milletinin asaletinden doğan yüksek ve manevî kuvvete, millî kuvvete yani Türk milletine dayandığını ve ona güvenerek millî gâye için çalışacağını ilân etmiştir. Müfettişlik görevinden ayrılması ve askerlikten istifası onu, sinesine sığındığı milleti nezdinde daha da yüceltmiştir. Nitekim, gerek askerî makamlar gerekse sivil kuruluşlar kendisine bağlılık göstermişler, Mustafa Kemal Paşayı, bu mücadelenin vazgeçilmez lideri olarak görmüşler ve kabul etmişlerdir.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Mustafa Kemal Paşanın milli mücadele lehine kamuoyu oluşturma çabaları: bazı İstanbul gazeteleri muhabirleriyle yaptığı mülakat ve verdiği demeçler
    (Selçuk Üniversitesi İletişim Fakültesi, 2002) Akandere, Osman
    Milli hâkimiyet esasına dayanan yeni bit Türk devleti kurmak gibi bir gayeyle Samsun'a çıkmış olan Mustafa Kemal Paşanın öncelikle ele aldığı konu, vatan bütünlüğünü ve milli istiklâlini kaybetme noktasına gelmiş olan Türk Milletini karşı karşıya kaldığı tehlikenin büyüklüğü konusunda uyarmak, dağınık, çekingen ve bölgesel kurtuluş çabalarını topyekün bir Milli Mücadele hareketine yöneltmek olmuştu. Bunun için, Kamuoyu oluşturmak istemişti. Basının kamuoyu oluşturmadaki etkisini çok iyi bilen Mustafa kemal Paşa, gerek İstanbul ve gerekse Anadolu basımyla yakından ilgilenmiş, bilhassa İstanbul basınını Milli Mücadeleye destek vermesini sağlamaya çalışmıştı. Sivas Kongresini takıp eden günlerde İstanbul basınıyla yoğun bir temasa giren Mustafa Kemal Paşa, bazı Gazetelerin başyazar ve muhabirleri ile telgrafyazışmaları yapmış, demeçler vermiştir. Yine bazı Gazetelerin Sivas'a ve Amasya ya gönderdiği muhabirleriyle "mülâkatlar" yaparak İstanbul basınının ve kamuoyunun Milli Mücadele hakkında bilgi sahibi olmasını sağlamıştır.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    (Nemrut) Mustafa Paşa Di?van-i Harbi?’nde Yargılanarak I?dam Edi?len Bi?r Kuva-yi Mi?lli?yeci?: Dramalı Rıza Bey ve Mi?llî Mücadele’deki? Hi?zmetleri?
    (Selçuk Üniversitesi, 2003) Akandere, Osman; Ata, Feridun
    Dramalı Rıza Bey, Sadrazam Damat Ferit Paşaya suikast teşebbüsünde bulunmak suçuyla yargılanmış ve 12 Haziran 1920’de asılarak idam edilmiştir. Kendisi bir komitacı ve “Teşkilât-ı Mahsusa” elemanıdır. Milli Mücadelenin başlarında ise bir Kuva-yı Milliyeci olarak ülkesi ve milleti için mücadele eden değerli bir şahsiyettir. Millî direniş ve teşkilâtlanmanın ilk öncülerinden olmuştur. Onu cephelerde bir müfreze kumandanı olarak görmekteyiz. Birinci Anzavur İsyanı’nda ise isyanın bastırılmasında önemli rol oynayan bir “Takip Müfrezesi” kumandanıdır. Millî kuvvetlerin ihtiyacı olan silah ve cephanenin temini için Akbaş Cephaneliği’nin basılmasında başrol oynamıştır. Damat Ferit Paşayı öldürme planının tetikçiliğini de yine o üstlenmiştir. Oldukça kısa sayılabilecek ömrü hep fırtınalı ve dağdağalı olarak geçmiş, ülkesi ve milleti için mücadele etmiş ve bu uğurda ölmüştür.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Oğlu Emin Akif Ersoy’un Anlatımlarıyla Mehmet Akif Ersoy’un Millî Mücadeleye Katılması ve Bazı Hususiyetleri
    (Selçuk Üniversitesi, 2008) Akandere, Osman
    İstiklâl Marşı Şairimiz Mehmet Akif Ersoy, İstanbul’un İtilaf Devletleri tarafından 16 Mart 1920 de işgal edilmesi üzerine Anadolu’ya geçmeye karar vermiştir. Mustafa Kemal Paşa önderliğinde başlatılan Türk Millî Mücadele hareketine katılmak amacı taşıyan bu geçişte yanında oğlu Emin Akif Ersoy’da yer almıştır. Mehmet Akif’in oğlu Emin Akif o tarihlerde 13(on üç) yaşındadır. İstiklâl mücadelesine katılmak için babasıyla birlikte Anadolu’ya geçmiş ve zafere kadar da yanında kalmıştır. Bilahare de birlikte Mısır’a gitmişlerdir. Daha sonra Türkiye’ye dönen Emin Akif Ersoy, Milli şairimiz Mehmet Akif’in bilinmeyen taraflarını ortaya koyan hatıralarını anlatmıştır. Emin Akif Ersoy, Millî Mücadele yıllarında babası Mehmet Akif tarafından “büyük bir gaza” olarak telakki edilen bu savaşa babası ile hangi şartlar altında katıldığını, Anadolu’ya geçtikleri ilk günlerde neler yaptıklarını anlatmıştır. Bu anlatımları arasında özellikle de babası Mehmet Akif’in az bilinen hususiyetlerini belirtmeye çalışmış, bu hususiyetlerle ilgili çarpıcı örnekler vermiştir.
  • «
  • 1 (current)
  • 2
  • »

| Selçuk Üniversitesi | Kütüphane | Açık Erişim Politikası | Rehber | OAI-PMH |

Bu site Creative Commons Alıntı-Gayri Ticari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile korunmaktadır.


Selçuk Üniversitesi Kütüphane ve Dokümantasyon Daire Başkanlığı, Konya, TÜRKİYE
İçerikte herhangi bir hata görürseniz lütfen bize bildirin

DSpace 7.6.1, Powered by İdeal DSpace

DSpace yazılımı telif hakkı © 2002-2025 LYRASIS

  • Çerez Ayarları
  • Gizlilik Politikası
  • Son Kullanıcı Sözleşmesi
  • Geri Bildirim