Yazar "Erayman, İbrahim" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 14 / 14
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Akut tonsillofarenjitli hastalardan izole edilen beta hemolitik streptokokların tiplendirilmesi(Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi, 1997) Erayman, İbrahim; Bitirgen, MehmetStreptokoksik tonsillofarenjit vakalarının büyük bir kısmından A grubu beta hemolitik streptokoklar(AGBHS) sorumludurlar.Ancak diğer serogruplarda,özellikle C ve G grubu BHS larda akut bakteriyel farenjitin nedeni olabilmektedirler. Selçuk üniversitesi tıp fakültesi klinik bakteriyoloji ve infeksiyon hastalıkları polikliniğine ateş,boğaz ağrısı gibi şikayetlerle başvuran ve akut tonsillofarenjit düşünülen 256 hastanın boğaz kültürleri değerlendirildi.BHS saptanan 113 örneğin streptokok serogruplan lateks aglütinasyon(LA) metodu ile yapıldı ve %84.1 Agrubu, %4.4 B grubu, %7.1 Cgrubu ve %4.4 G grubu olarak tiplendirildi. İzole edilen suşlarm çeşitli antibiyotiklere duyarlılıkları saptandı.AGBHS'lar penisilin ve sefuroksime en yüksek oranda (%97.89) duyarlı bulundular.Amoksisilin ve klaritromisin duyarlılığı %94,73,ampisilin ve sulbaktam-ampisilin duyarlılığı %91.57, sefaleksin duyarlılığı %89.47 veSMX duyarlılığı %82.1 idi. AGBHS' larda eritromisin direnci ise %6.32 olarak belirlendi.AGBHS ların tamamı basitrasine duyarlı bulundu. Nongrup A BHS ların,özellikle C ve G grubu,basitrasine duyarlı olabileceği düşünülmektedir.Bu da basitrasine duyarlı ve dirençli tüm suşlarm tiplendirilmesi gerektiğini göstermektedir. Sonuç olarak;akut tonsillofarenjitli hastalarda erken tanı ve uygun tedavi dikkate alındığında izole edilen BHS ların tiplendirilmesinde LA testi, kültürle beraber kullanıldığında hızlı ve güvenilir bir test olarak göz önüne alınmalı;ayrıca AGBHS ların tedavisinde penisilin birinci seçenek olarak düşünülmelidir.Klaritromisin,eritromisin ve sefuroksim de alternatif tedavide düşünülmelidir.Öğe The effect of n-acetyl cysteine on serum glutathione, tnf-? and tissue malondialdehyde levels in the treatment of sepsis(2011) Gül, Mehmet; Ayan, Murat; Seydanoğlu, Abdüsselam; Cander, Başar; Girişgin, Sdık; Erayman, İbrahim; Erdem, SamiAMAÇ Bu çalışmada, sepsis tedavisinde antioksidan bir ajan olan N-asetilsistein’in (NAC) serbest oksijen radikalle ri düzeylerine olan etkileri araştırıldı. GEREÇ VE YÖNTEM Çalışmada ağırlıkları 180-200 gr arasında değişen 30 adet Sprague-Dawley cinsi dişi sıçan kullanıldı. Sıçanlar rastge le 10’arlı 3 gruba (Grup I: Sham, Grup II: Sepsis ve Grup III: Sepsis NAC) ayrıldı. Grup I’e yalnızca laparotomi yapıldı. Grup II ve Grup III’de çekal ligasyon perforasyon (ÇLP) yöntemiyle sepsis modeli oluşturuldu. Grup III’e oral yoldan 0., 8. ve 16. saatte 20 mg/kg/gün NAC verildi. 24. saatte eritrosit glutatyon (GSH), serum TNF-? değerle rinin tayini için kan örnekleri ile histopatolojik inceleme ve doku malondialdehid (MDA) tayini için akciğer, karaciğer ve böbrek doku örnekleri alındı. BULGULAR Grup III’de TNF-?, eritrosit GSH ve böbrek doku MDA de ğerleri diğer gruplarla karşılaştırıldığında istatistiksel açı dan farklılık saptandı (p0,05). Karaciğer doku MDA de ğerleri ve akciğer, karaciğer ve böbrek dokularının histo patolojik inceleme sonuçları açısından ise gruplar arasında farklılık bulunmadı (p0,05). SONUÇ Sepsis oluşturulan sıçanlara verilen NAC tedavisinin eritro sit GSH, serum TNF-? düzeylerine, akciğer fonksiyonları na, böbrek doku MDA seviyelerine olumlu etkileri saptan dı. Buna karşılık bu olumlu etkinin histopatolojik düzelmeye yansımadığı görüldü. NAC’nin sepsis tedavisinde olası yarar lı etkilerini ortaya koymak için yeni çalışmalara ihtiyaç vardır.Öğe Electrical Storm Associated with H1N1 Infection(Elsevier Ireland Ltd, 2010) Doğan, Umuttan; Can, İlknur; Arıbaş, Alpay; Düzenli, Mehmet Akif; Yazıcı, Mehmet; Erayman, İbrahimA 47-year old male was admitted to the emergency department with the complaint of recurrent shocks from his ICD. The monitorization of the patient with the ECG showed that he was experiencing recurrent ventricular tachycardia (VT) attacks which resolved successfully with the shocks of the ICD. Due to repetetive shocks at the first evaluation in the emergency department, the patient was sedated. His past medical history was remarkable for an inferior myocardial infarction 2 years ago and a cardiopulmonary arrest and a subsequent implantation of an ICD after the electrophysiologic study in which VT had been documented. He had not received any shocks after the implantation of ICD and no signs or symptoms of either acute coronary syndrome or heart failure were present at the time of presentation. No other pathologies other than a body temperature of 37.5 was found at the physical examination. The patient stated that he had been suffering from high body temperature, nasal flow, a sore throat and myalgia in the past three days. He was on aspirin, atorvastatin, ramipril and 5 mg/d bisoprolol treatments, intravenous amiodarone infusion was added to these treatments and the dose of bisoprolol was increased to 10 mg/d. The patient was hospitalized in the cardiology intensive care unit and it was documented that he had received 89 electrical shocks due to repetetive VT attacks in the last 6 hours. The frequency of the attacks subsided after the infusion of amiodarone and electrical shocks completely resolved after 8 hours of the treatment. The transthoracic echocardiography showed that left ventricular ejection fraction was 40%. Hemogram, serum electrolyte levels, kidney, liver and thyroid functions were in normal ranges, however the blood analyses showed that he had HINI infection. Coronary angiography was performed at the 10th day of treatment to rule out any ischemia which might lead to VT. Distal segments of the circumflex and right coronary arteries were totally occluded whereas LAD was patent. These findings were consistent with the coronary an- giogram which was performed 6 months ago. As new onset ischemia, heart failure, thyrotoxicosis, anemia and electrolyte disturbances were ruled out, repetetive VT attacks were thought to be associated with H1N1 infection. Ventricular tachycardia attacks are known to be associated with infectious diseases under some circumstances. To the best of our knowledge, our patient is the first case report of an electrical storm associated with HINI infection.Öğe Hastane infeksiyonu etkeni acinetobacter suşlarının çeşitli antibiyotiklere duyarlılıklarının araştırılması(2009) Özdemir, Mehmet; Erayman, İbrahim; Gündem, N. Seval; Baykan, Mahmut; Baysal, BülentAcinetobacter suşları, Gram negatif bakteriler içerisinde çoklu antibiyotik dirençli olmaları ve hastane infeksiyonlarından sıklıkla izole edilmeleri nedeniyle önem kazanmaktadır. Bu çalışmada hastanemizde 2008 yılında prospektif ve aktif sürveyans yöntemi ile izlenen ve Centers for Disease Control and Prevention (CDC) kriterlerine göre hastane infeksiyonu tanısı alan hastaların çeşitli klinik örneklerinden izole edilen Acinetobacter suşlarının antibiyotiklere duyarlılıkları incelenmiştir. 2008 yılında farklı kliniklerden hastane infeksiyonu düşünülen hastalardan alınan örnekler Selçuk Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Merkez Mikrobiyoloji Laboratuvarı’nda incelenmiştir. Tüm örnekler kanlı agar ve EMB agara ekim yapılarak 37C’de 18-24 saat inkübe edilmiştir. Kültürde üreyen mikroorganizmalara konvansiyonel yöntemlerle ve otomatize sistemle (Phoenix Becton Dickinson, ABD) tanı konmuştur. İzole edilen suşların in-vitro antibiyotik duyarlılıkları Kirby-Bauer disk difüzyon yöntemi ve otomatize sistem ile belirlenmiştir. Kolistine % 100, tigesikline % 99, netilmisine % 75, sefoperazon/sulbaktama % 40, imipeneme % 30, amikasine % 24, gentamisine % 18, siprofloksasine % 14, seftazidime % 11, piperasilin/tazobaktama % 10, sefepime % 7 ve sefotaksime % 4 oranında duyarlılık saptanmıştır. Sonuç olarak kolistin, tigesiklin, netilmisin ve sefoperazon/sulbaktam diğer antibiyotiklere göre daha duyarlı bulunmuş, bu antibiyotiklerin hastane infeksiyonlarının tedavisinde daha etkin olacağı ve ampirik tedavide tercih edilmesi gerektiği düşünülmüştür.Öğe Hastane infeksiyonu etkeni pseudomonas suşlarının antibiyotiklere duyarlılıkları(2009) Özdemir, Mehmet; Erayman, İbrahim; Dağı, Türk Hatice; Baykan, Mahmut; Baysal, BülentBu çalışmada 2008 yılında prospektif ve aktif sürveyans yöntemi ile izlenen ve hastane infeksiyonu tanısı alan hastaların klinik örneklerinden izole edilen 159 Pseudomonas suşunun antibiyotiklere duyarlılıkları belirlenmiştir. Kolistine % 100, piperasilin/tazobaktama % 77, amikasine % 76, sefoperazon/sulbaktama % 68, seftazidime % 64, netilmisine % 62, sefepime % 57, siprofloksasine % 56, aztreonama % 52, levoşoksasine % 50, gentamisine % 48, imipeneme % 46 ve sefotaksime % 17 oranında duyarlılık saptanmıştır. Buna göre kolistin, piperasilin/tazobaktam, amikasin, sefoperazon/sulbaktam ve seftazidim diğer antibiyotiklere göre daha etkili bulunmuştur. Antibiyotik direncinin hastaneden hastaneye hatta servisten servise değişiklik gösterebilmesi nedeniyle, özellikle ampirik tedavi gereken durumlarda bu tür dirençli bakterilerin duyarlılık oranlarının bilinmesi gereklidir.Öğe Interferon-alpha treatment in patients with chronic viral hepatitis C: The incidence of major depression and changes in quality of life(2008) Şahingöz, Mine; Uğuz, Faruk; Erayman, İbrahim; Kaya, Nazmiye; Arıbaş, Emel TürkGiriş: Bu çalışmanın ilgili üç amacı vardır: 1) Kronik hepatit C virus infeksiyonlu hastalarda interferon alfa tedavisine bağlı majör depresyon insidansını araştırmak 2) İnterferon alfa (IFN-a) tedavisine bağlı majör depresyonla sosyodemografik ve klinik özellikleri arasındaki ilişkiyi araştırmak 3) Kronik hepatit C virus infeksiyonlu hastalarda IFN-a tedavisinin yaşam kalitesine olan etkilerini araştırmaktır. Yöntem: Kronik hepatit C virus infeksiyonlu 36 hasta interferon alfa tedavisinden önce ve tedaviden 8 hafta sonra DSM-IV İçin Yapılandırılmış Klinik Görüşme, Hamilton Depresyon Derecelendirme Ölçeği HDÖ), Hamilton Anksiyete Derecelendirme Ölçeği (HAÖ) ve Dünya Sağlık Örgütü Yaşam Kalitesi Ölçeği Kısa Formu (WHOQOL-BREF) ile değerlendirildi. Bulgular: IFN-a tedavisi sırasında 10 (%27.8) hastada majör depresyon gelişti. IFN-a tedavisi süresince, HDÖ ve HAÖ puanları anlamlı ölçüde arttı ve WHOQOL-BREF'in fiziksel sağlık, psikolojik sağlık ve çevre alanları puanları anlamlı ölçüde azaldı. IFN-a tedavisi alan hastalarda tedaviden 8 hafta sonra majör depresyon gelişmese bile HDÖ puanlarının anlamlı ölçüde arttığı bulundu. IFN-a'ya bağlı majör depresyon, tedavi öncesi daha yüksek HDÖ ve HAÖ ve daha düşük WHOQOL-BREF puanları ile ilişkiliydi. Sonuç: Kronik hepatit C virus infeksiyonlu hastalarda IFN-a tedavisi majör depresyon riskindeki artışla ilişkilidir ve bu hastaların yaşam kalitesi üzerinde olumsuz etkiye sahiptir. Bütün hastaların ruhsal durumu IFN-a tedavisinden önce ve sonra değerlendirilmelidir.Öğe Konya Bölgesi'nde İzole Edilen Shigella Türleri ve Shigella Suşlarının Antimikrobiyal Duyarlıkları(1996) Bitirgen, Mehmet; Ural, Onur; Türk Arıbaş, Emel; Erayman, İbrahimDışkı kültüründen izole edilen 77 Shiaella susunun disk difüzyon yöntemiyle antimikrobiyal duyarlığı araştırıldı. En sık Shiaella sonnei (% 46.8) izole edilirken, bunu sırasıyla S. flexneri (% 32.4), S. boydii (% 18.2) ve S. dvsenteriae (% 2.6) izledi. Ampisilin, kloramfenikol, sulbaktam-ampisilin, klavulonik asit-amoksisilin, trimetoprim-sulfametoksazol (TMP-SMK), siprofloksasin, ofloksasin, tetrasiklin, seftiakson ve seftotaxim olmak üzere 10 antibiyotik test edildi. İncelenen Shiaella suşlarında kloramfenikole % 27.3, ampisiline % 32.5, TMP-SMX'e % 46.8 ve tetrasikline % 59.6 oranında direnç saptandı. Tüm Shiaella suşları siprofloksasin ve ofloksasine duyarlı bulundu.Öğe Multipl Bölge Tutulumu Gösteren Hidradenitis Süppürativa Olgusu(2011) Kandemir, Bahar; Arıbaş, Emel Türk; Erayman, İbrahim; Ulu, AyşeHidradenitis süppürativa deri ve deri altı dokuyu tutan kronik seyirli, relapslarla seyreden ve skatrisle sonlanmaya eğilimli bir hastalıktır. Vücudun apokrin bez içeren bölgelerinde; daha çok aksiller, inguinal ve anogenital bölgelerde ağrılı inflame lezyonlar ile karakterizedir. Hastalığın kliniği değişkendir. Hafif olgular rekürren izole nodüller şeklinde ortaya çıkabilirken ağır seyreden olgularda kronik inflamasyon skar dokusu, fonksiyonel yetersizlik ve nadiren de squamöz hücreli karsinoma sebep olabilir. Tedavi seçenekeleri topikal ve sistemik antibiyotikler, oral retinoidler, cerrahi girişim, hormonal tedavi ve immunsupressif tedaviyi içerir. Bu yazıda topikal ve sistemik antibiyotik tedavisine yanıt vermeyen 34 yaşındaki erkek hastada ortaya çıkan ve multipl tutulum gösteren bir hidradenitis süppürativa olgusu sunulmuşturÖğe Nozokomiyal Acinetobacter Baumannii Suşlarının Antibiyotik Duyarlılığı(2010) Balcı, Mehmet; Bitirgen, Mehmet; Kandemir, Bahar; Türk Arıbaş, Emel; Erayman, İbrahimSelçuk Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Hastanesi’nde yatan hastalardan Eylül 2005-Mart 2007 arasında İnfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı Laboratuvarı’na gönderilen, çeşitli klinik örneklerden izole edilen ve hastane infeksiyon etkeni olarak tanımlanan 79 Acinetobacter baumannii suşu çalışmaya alınmıştır. Suşların % 63’ü yoğun bakım ünitelerinde yatan hastalardan izole edilmiştir. Anestezi ve Reanimasyon Yoğun Bakım Ünitesi % 25 ile A.baumannii’nin en sık izole edildiği klinik olarak tespit edilmiştir. Bu çalışmada suşların % 43’ü solunum sistemi, % 24’ü yara yeri, % 14’ü idrar, % 11’i kan, % 6’sı beyin omurilik sıvısı ve % 1’i kateter örneğinden izole edilmiştir. Kirby-Bauer disk difüzyon tekniği ile üçünçü kuşak sefalosporinlere % 95’in üzerinde direnç saptanmıştır. Tetrasikline % 92, piperasilin/tazobaktama % 84, siprofloksasine % 82, ampisilin/sulbaktama % 81, trimetoprim/sulfametoksazole % 78, levofloksasine % 76, tobramisine % 71, amikasine % 66, meropeneme % 63 ve imipeneme % 49 direnç bulunmuştur.Öğe The Problems and Cost-Effectiveness Analysis of Diabetic Foot Infections(Turkiye Klinikleri, 2012) Gönen, Mehmet Sait; Çakır, Mehtap; Gönülalan, Gülsüm; Öztürk, Mine; İpekçi, Süleyman Hilmi; Köşker, Ali; Karalezli, Mustafa Nazım; Erayman, İbrahim; Durgul, Kadir; Keskin, Mustafa; Seyhan, NevraObjective: Hospitalization in patients with diabetic foot infection usually increases costs due to required long-term medical treatments and surgical managements. We aimed to investigate the ethiological factors of diabetic foot infections, frequency of osteomyelitis and amputation and the cost of diabetic foot infection treatments. Materials and Method: Patients with DM and diabetic foot infections that was admitted to our Endocrinology clinic between January 2009 and January 2010 was reviewed retrospectively. Demographic properties, phisical examinations, laboratuary tests, treatments, hospitalization time and cost informations of patients were investigated. Results: The mean age of 80 patients with 59 males and 21 females was 62±11 years. All patients were diagnosed as Type 2 DM except four patients (5%) with Type 1 DM. The mean duration of DM in our study group was 15.6 years, the mean hospitalization time was 22.1 days and mean cost per patient was 2573 $. Discussion: Diabetic foot infection is an important complication of DM due to impaired quality of life, loss of work, developement of psychosocial trauma, increased frequency and duration of hospitalization, increased cost of treatment recently. Daily foot care and examination by patients seem an important factor to reduce cost of diabetic foot infections.Öğe The Role of Procalcitonin, C-Reactive Protein, Interleukin-6, Interleukin-8 and Endotoxin in the Early Diagnosis and Follow-up of Local Infections(NOBEL ILAC, 2012) Sümer, Sua; Erayman, İbrahim; Türk Arıbaş, EmelObjective: Infectious diseases are one of the leading cause of mortality and morbitidy in developed as well as in developing countries. Local infections, uriner tract and wound infections are most frequently seen. In this study the role of procalcitonin (PCT), C-reactive protein (CRP), interleukin-6 interleukin-8 (IL-8) ye endotoxin is investigated in the early diagnosis and follow-up of local infections. Material and Method: A total of 67 patients (33/34 patients with urinary tract and wound infections) between May 2006-June 2007 at various departments and intensive care units of Selcuk University Meram Medical School Hospital were evaluated. The control group consisted of 20 healthy individuals. The patients over the age of 18, with no history of antibiotic therapy were included in the urinary tract infection group if they were symptomatic and had a positive urine test. The patients who were monitored with the diagnosis of decubitus / diabetic foot ulcers or surgical zone infection who had positive wound culture tests were included in the wound infection group. The patients with negative culture results were excluded regardless of data indicating infection. Results: In the wound infection group changes of PCT, CRP IL-6, IL-8 and endotoxin levels were from baseline to day 7 respectively 0.12/4.74-0.05/0.94 ng/ml, 11.3/203-4.17/200 mg/dl, 2.70/22.79-1.07/10.25 pg/ml, 0.19/5-0.1/4.8 pg/ml, 0.01/6.25-0.01/0.86 pg/ml (p <= 0.001). In the urinary tract infection group changes of CRP, IL-6, IL-8 and endotoxin levels were detected from baseline to day 7 respectively 3.17/200-2.1/126 mg/dl, 1.26/14.25-0.8/6.85 pg/ml, 0.49/4.6-0.07/3.2 pg/ml, 0.07/9.65-0.01/3.65 pg/ml (p <= 0.001). Changes in PCT level was statistically significant in the wound infection group (p <= 0.001) but was not statistically significant in the urinary tract infection group (p=0.004). Conclusion: PCT, CRP and endotoxin levels are useful tools for clinicians to differantiate local infections from the healthy people. CRP, IL-6, IL-8 and endotoxin levels are useful tools for follow-up urinary tract and wound infections.Öğe Serebral Malarya: Olgu Sunumu(2010) Tokgöz, Serhat; Eruyar, Esra; Öğmegül, Ayşegül; Erayman, İbrahimSerebral malarya Plasmodium infeksiyonunun ender görülen bir komplikasyonudur. İnfekte eritrositlerin yaptığı kapiller blokaj, sitokinlerin parankime sızması sonucu oluşan mikroglial aktivasyon ve astrositlerin apopitozu etyopatogenezde suçlanan ana nedenlerdir. Son zamanlarda metabolik değişikliklerin de ensefalopati ve epilepsi patofizyolojisinden sorumlu olabileceği belirtilmektedir. Yirmi beş yaşında erkek hasta epileptik nöbet ve ensefalopati kliniği ile başvurdu. Serebral malarya tanısı konan hastanın kliniği antiödem, antiepileptik ve antimalaryal tedavi ile düzeldi. Literatür eşliğinde hastalığın patofizyolojisi, kliniği ve laboratuvar özellikleri tartışıldı.Öğe Serratia Marcescens Sepsis Outbreak in a Neonatal Intensive Care Unit(Wiley, 2010) Arslan, Uğur; Erayman, İbrahim; Kırdar, Sevin; Yüksekkaya, Şerife; Çimen, Ömer; Tuncer, İnci; Bozdoğan, BülentBackground: Contaminated parenteral nutrition (PN) is an important source of infection in neonates. Many organisms have been reported to cause contamination resulting in outbreaks in intensive care units. The aim of the present study was to investigate an outbreak caused by Serratia marcescens in a neonatal intensive care unit (NICU). Methods: This was a descriptive study of an outbreak of sepsis in an NICU of a university teaching hospital. The outbreak was detected in seven patients from 10 to 12 December 2005 following the administration of PN. Extensive environmental samplings for culture were performed. The clonal relationship among isolates was tested using pulsed-field gel electrophoresis, random amplification of polymorphic DNA-polymerase chain reaction and plasmid DNA typing. Results: Serratia marcescens was found in blood cultures from infected newborns and from in-use PN solutions. Gestational age of the seven babies ranged from 28 to 34 weeks (median, 32 weeks), birthweight ranged from 1000 g to 2190 g (median, 1469 g), and postnatal age ranged from 8 to 22 days. The mortality rate was 14.3%. All these strains of S. marcescens had the same antibiotic susceptibility pattern and the same genomic DNA profile. Plasmid typing, as well as RAPD-PCR showed that all isolates had the same profile. Conclusion: The source of the nosocomial sepsis in seven neonates was the PN solution. Contamination may occur during storage or repeated handling during PN preparation.Öğe Tüberküloz menenjit: 38 olgunun değerlendirilmesi(1999) Arıbaş, Türk Emel; Yılmaz, Abdullah; Erayman, İbrahim; Bitirgen, MehmetTüberküloz menenjit ekstrapulmoner tüberküloz formları arasında hızlı gidiş, yüksek mortalite ve kalıcı nörolojik sekeller nedeniyle önemini koruyan bir santral sinir sistemi enfeksiyonudur. Bu nedenle erken tanı ve tedavi oldukça önemlidir. Bu çalışmada 1993-1998 yılları arasında kliniğe yatırılarak izlenen 38 tüberküloz menenjit olgusu; öykü, klinik ve laboratuar bulguları yönünden retrospektif olarak değerlendirildi. Olguların %28.9'u 15-25, %44.7'si 25-45 yaş grubunda iken, %26.3'ü 45 yaş üzerindeydi. Kliniğe kabul edildikleri sırada olguların %13'ü evre I, %52. 6'sı evre II ve %34. 2’si evre III tüberküloz menenjit olarak değerlendirilmiştir. 38 olgunun 15'inde (%39.4) şikayetler yatışından 2 hafta veya daha önce başlamış iken, 9'unda (%23.6) 3-7 gün önce başlamış idi. Beyin Omurilik Sıvısı (BOS)'nın Erlich-Ziehl-Nielsen (EZN) yöntemi ile boyanarak direk mikroskopik incelemesinde 13 olguda (%34.2) asidorezistan basil görülürken, sadece 2 olguda Mycobacterium tuberculosis kültürde üretilebilmiştir. Olguların 4'ünde (%10.5) aktif veya geçirilmiş tüberküloz ile ilgili bulgulara rastlandı. 38 olgunun 5'inde (%13.1) kalıcı sekel gelişirken 5'i (%13.1) ölmüştür.