Yazar "Filiz, Emel" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 11 / 11
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe 7-12 yaş çocuklarda piyüri sıklığının demografik özellikler, geçirilmiş üriner enfeksiyon ve okul tuvaletini kullanma ile ilişkisi(2011) Bodur, Said; Filiz, EmelAmaç: Bu araştırmanın amacı, 7-12 yaş çocuklarda piyüri sıklığının demografik özellikler, geçirilmiş üriner enfeksiyon ve okul tuvaletini kullanma durumu ile ilişkisini belirlemektir. Yöntem: Kesitsel tipteki saha çalışması Konya il merkezinde yapıldı. Sosyoekonomik yönden farklı semtlerdeki ilköğretim okullarından basit rasgele yöntemle seçilen ikişer okulun birinci kısım öğrencileri çalışma kapsamına alındı. Örneklem hacmi güç ve küme etkisi dikkate alınarak formülle hesaplandı. Öğrencilerin idrarları analizörle ve mikroskopik olarak incelendi. Bulgular: Çalışmaya alınan 7-12 yaştaki 1035 çocuğun erkek kız oranı 1 olup çocukların % 35’i sosyoekonomik düzeyi iyi, % 36’sı orta ve % 29’u düşük bölgelerdendi. Çocukların % 13’ünde lökositüri kritik değerin üzerindeydi. Bu oran erkeklerde % 2, kızlarda % 25 idi (P0.001). Piyüri ile cinsiyet, önceden üriner enfeksiyon geçirme ve okul tuvaletini kullanma durumu arasında ilişki bulundu. Ailelere göre çocukların % 22’sinde üriner enfeksiyon belirtisi hikayesi vardı ve kızlarda daha yüksek orandaydı (p0.001). Sonuç: Kız çocuklarda üriner enfeksiyon riski yüksektir ve tekrarlayıcıdır. Konuyla ilgili ileri araştırmaların daha erken yaşa kaydırılmasına gereksinim vardır.Öğe Domestic Violence Awareness and Prevention among Married Women in Central Anatolia(SPRINGER/PLENUM PUBLISHERS, 2016) Alan, Hacer; Yilmaz, Sema Dereli; Filiz, Emel; Arioz, AytenThis study examines domestic violence and aims at increasing women's awareness of it. The authors collected data from 1039 married women at 12 Family Health Centers (FHCs) in Konya, Turkey. Of all women, 39.9 % reported the type of violence given by their husbands as verbal, 31.7 % as emotional, 23.9 % as physical, 13.5 % as sexual and economic violence. While 33 % cited jealousy as a reason for domestic violence, 10.4 % reported to apply to a police station, and 12.2 % to a health center. After experiencing violence, 40 % were found to know how to apply to a state agency while only 1 % reported to know about183, the violence hotline in Turkey. Furthermore, only 9 % were detected to know about legal regulations protecting women and families, 6.2 % to be aware of the Turkish penal code, and 3.5 % to know about the Turkish civil code. However, only 2 % of participants responded correctly, but incompletely to the items in the questionnaire regarding legal changes.Öğe Ebelik ve hemşirelik son sınıf öğrencilerinin hasta güvenliği ve tıbbi hatalar konusundaki tutumu(2012) Bodur, Said; Filiz, Emel; Çimen, Ayşe; Kapçı, CananAmaç: Bu betimleyici çalışma, ebelik ve hemşirelik son sınıf öğrencilerinin hasta güvenliği ve tıbbi hatalar hakkındaki bilgi ve tutumlarının değerlendirilmesi amacıyla yapıldı. Yöntem: Araştırma, 2009 yılında Konya'da ebelik ve hemşirelik lisans son sınıf öğrencilerinde uygulandı. Veri toplama sürecinde okulda bulunan 45 ebelik, 50 hemşirelik öğrencisi örnekleme alındı. Veriler 24 soruluk anket formu kullanılarak toplandı. Bulgular: Araştırmaya katılan öğrencilerin yaş ortalaması 221 idi. Ebe ve hemşire adaylarınca, kendileriyle ilgili olarak, % 37'sinin stajları sırasında tıbbi hata yaptıkları, hataların yarıdan çoğunun (% 59) ilaç hataları olduğu, yapılan hataların % 12'sinde hastaların zarar gördüğü, ancak çoğunlukla (% 71) hataları rapor etmedikleri ifade edildi. Staj arkadaşları için ise bu oranları daha yüksek olarak bildirdiler. Tıbbi hataları en sık hekimlerin yaptığı (% 38) belirtildi. Sonuç: Ebe ve hemşire adaylarının tıbbi hata yapma oranı yüksek, hata bildirimi ise düşüktür. Tıbbi hataları önlemede müfredatta hasta güvenliği eğitiminin daha fazla yer alması, hasta güvenliğine katkı sağlayabilir.Öğe Gebe ve Gebe Olmayan Kadınlarda Sağlık Okuryazarlığı ve Sağlık Algısı İli??şki?si?ni?n Değerlendi?ri?lmesi?(Selçuk Üniversitesi, 2022 Mart) Filiz, Emel; Bodur, SaitÇalışmanın amacı, gebelerin sağlık okuryazarlığı ve sağlık algı düzeyinin belirlenmesi ve sağlık algısı ile sağlık okuryazarlığı düzeyi ilişkisinin değerlendirilmesidir. Yöntem: Kesitsel türdeki bu çalışmanın verileri Aralık 2013- Mayıs-2014 tarihleri arasında toplandı. Örneklem büyüklüğü formülle hesaplandı. Gebe olan ve gebe olmayan gruptan 133’er birey örnekleme alındı. Veri toplama aracı olarak bir anket ile üç farklı sağlık okuryazarlık ölçeği ve sağlık algı ölçeği uygulandı. Veriler ortalama, standart sapma ve yüzdelerle özetlendi. Kategorik verilerin karşılaştırılmasında Ki-kare testi kullanıldı. Ayrıca ölçek puanları arası ilişkinin belirlenmesinde Spearman korelasyon katsayısı kullanıldı. Bulgular: Çalışmaya alınan gebe olmayan kadınların %57’sinin ve gebelerin %50’sinin öğrenim düzeyi lise ve üzeri idi. Her iki grupta da Sağlık okuryazarlığı düzeyi benzer bulundu. Gebe olmayan kadınlarla gebe kadınların sağlık algısı benzerdi. Bu çalışmada sağlık algısı ile sağlık okuryazarlığı arasında pozitif yönde korelasyon belirlendi. Gebe olmayan grupta Sağlık Okuryazarlık puanları ile Sağlık Algısı Ölçeği toplam puanı, “kontrol odağı” alt boyutu ve “kesinlik” alt boyutu arasında anlamlı (p<0.01) ve orta derecede bir pozitif korelasyon vardı. Gebe grubunda Sağlık Algısı Ölçeğinin “kesinlik” alt boyutu ile NVS ölçek puanı arasında zayıf ve anlamlı (p<0.05) bir korelasyon bulundu. Sonuç: Gebelik dönemi kadının sağlık hizmetlerinden en sık yararlandığı ve sağlıkla ilgili bilgi ve davranışları öğrenmeye açık olduğu bir dönem olduğundan sağlık okuryazarlık düzeyini artırmada bu dönem fırsat olarak görülebilir.Öğe Hastanede hasta güvenliği kültürü algılamasının ve sağlık çalışanları ile toplumun hasta güvenliği hakkındaki tutumunun belirlenmesi(Selçuk Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2009) Filiz, Emel; Bodur, SaidÇalışmanın amacı, sağlık çalışanlarının ve toplumun hasta güvenliği konusundaki görüşlerini değerlendirmek ve kamu hastanelerindeki güvenlik kültürü algılama düzeyini belirlemektir. Araştırmanın örneklemini, sağlık çalışanı anketi için, Konya il merkezinde bulunan tüm kamu genel hastaneleri ve merkez ilçelere bağlı rastgele seçilen 12 sağlık ocağı personeli oluşturdu. Toplum örneklemi için aynı sağlık ocağı bölgesinde yaşayan yetişkinlere küme örnekleme yöntemiyle ulaşıldı. Çalışmaya 156 hekim, 183 hemşire ve 150 diğer sağlık çalışanı (ebe, sağlık memuru ATT) ile toplumdan 240 kişi alındı. Veri toplamada Sağlık Çalışanı Hasta Güvenliği Anket Formu, Toplum Hasta Güvenliği Anket Formu ve Hastane Hasta Güvenliği Kültürü Anketinin Türkçesi kullanıldı. Veriler, ortalama, standart sapma ve yüzdelerle özetlendi. Katagorik verilerin gruplar arası karşılaştırılmasında Ki-Kare testinden yararlanıldı. Güvenlik kültürü ile ilgili skor ortalamalarının karşılaştırılmasında tek yönlü varyans analizi ve varyansların homojenliğine göre post hoc testlerinden yararlanıldı. Karşılaştırılacak ortalamanın iki tane olması halinde t testi uygulandı. Sağlık çalışanlarının % 23'ü ve toplumdaki bireylerin % 22'sinin kendisi veya ailesinden birinin tıbbi hataya maruz kaldığı belirlendi. Hata sonucu ciddi zarar görenlerin oranı sağlık çalışanlarında % 27 ve toplumda % 36 idi. Sağlık çalışanları (% 38) ve toplum (% 33) tıbbi hatadan dolayı hatayı yapan kişiyi sorumlu tutmaktaydı. Daha güvenli bakım almada hastaların da sorumluluğu olduğu görüşü sağlık çalışanlarında daha yüksek bulundu (sağlık çalışanı % 78; toplum % 63). Tıbbi hata sebebi olarak sağlık çalışanları ?uzun çalışma saatleri nedeniyle yorgunluk ve stresi? gösterirken (% 77), toplum için ?hekimlerin hastalara yeterince vakit ayırmaması? (% 73) en önemli sebepti. Hasta güvenliği alt alanlarına tüm sağlık çalışanlarının verdiği olumlu cevap yüzdeleri, ?birimler içinde ekip çalışması? (% 75), ?güvenliğin kapsamlı algılanması? (% 63) için yüksek bulunurken, ?hataların raporlanma sıklığı? (% 15), ?hataya karşı cezalandırıcı olmayan yanıt? (% 19) alanlarında düşük bulundu. Alt alan olumlu skor yüzdeleri benchmark skorla karşılaştırıldığında 12 alt alandan dokuzunda daha düşük bulundu. Hekimlerin % 78'i, hemşirelerin % 86'sı ve diğer sağlık personelinin % 89'unun hatalı olayları hiç rapor etmedikleri saptandı. Çok sayıda kişi önlenebilir tıbbi hatalar sebebiyle zarar görmektedir. Hasta güvenliği konusunda tüm sağlık çalışanları ve hastalar sorumluluk almalı, hasta güvenliği kültürünü geliştirmek kurumların öncelikli konusu olmalıdırÖğe Impact of Covid-19 Pandemic on Health System in Somalia(Selçuk Üniversitesi, 2022 Eylül) Hassan, Kowthar Isak; Filiz, EmelSomalia is one of the least developed countries in Africa with a fragile and unstable status, experiencing protracted conflicts, long-running wars and political unrest, all of which lead to a weakening of the country's health care system. In Somalia, the first case of COVID-19 was found in March 2020; at that time the country was facing two other challenges, which were the attack of desert locusts and flooding (river and flash floods) in 2019. In March 2020 after the first verified COVID -19 pandemic, Somali health institutions took extraordinary precautions such as; closing borders and schools, restricting travel, and banning most group events. The total confirmed cases in Somalia have reported 26.675 cases with 1,361 deaths in June 2022. According to the distribution of Somalia regions, Somaliland become the region that was reported the most cases and deaths. Somalia has grappled to control and successfully take action against the COVID-19 epidemic on its own due to the country's poor and underdeveloped health care system. In this manner, the WHO Country Office (WCO) in Somalia began the preparations for COVID-19 in January 2020, even before the first case was verified on March 16, 2020. Also, the Federal Government of Somalia, in cooperation with the United Nations and others, has established a toll-free contact center, water points to wash the people their hands with soap, providing the people with personal protective equipments (such as masks and gloves), screening travelers, increase vaccination coverage and etc. to limit the extend of COVID-19.Öğe Konya il merkezinde sağlıkta dönüşüm öncesi ve sonrası gebe ve bebek izlemleri(2012) Durduran, Yasemin; Bodur, Said; Çakıl, Enver; Filiz, EmelAmaç: Bu çalışmada, gebe izlemlerinin gebelik haftasına ve bebek izlemlerinin bebeğin ayına uygun olarak yapılıp yapılmadığının sahada değerlendirilmesi amaçlandı. Gereç ve yöntem: Bu tekrarlayan kesitsel araştırma, Konya il merkezinde yapıldı. 2006 yılında gebeler için örnek büyüklüğü, kentsel toplumda bilinen doğum öncesi bakım alma oranı dikkate alınarak hesaplandı (n175). Bebekler için de aynı örnek büyüklüğü temel alındı. Kümelerin alınacağı mahalleler, rasgele belirlendi. 2011 yılında da aynı örnek hacmi ve aynı süreç uygulandı. Veriler, gebe ve bebek anneleriyle yüz yüze görüşülerek toplandı. Bulgular: Araştırmaya alınan gebelerin gebelik haftası ortalaması 259 idi. 2006 yılında izlenmeyen gebe oranı % 23 iken 2011’de % 7 idi (P0.001). 2006 ve 2011 yıllarında ortanca gebe izlem sayısı sırasıyla 2 ve 3’tü (P0.001). Gebelerin, Sağlık Bakanlığının protokollerine göre, vaktinde ve uygun sayıda izlenme oranı 2006’da % 51, 2011’de % 79 idi (P0.001). Hekim ve ebe-hemşire izlemleri birlikte ele alındığında antenatal bakım alma oranı 5 yıl içinde % 91’den % 99’a yükselmişti (P0.01). Araştırmaya dâhil edilen bebeklerin yaş ortalaması 63 ay idi. Hiç izlenmeyen bebek oranı 2006’de % 6, 2011’de % 2’ydi (P0.01). Ortanca bebek izlem sayısı 2006’da 3 iken 2011’de 4’tü (P0.01). Protokolde belirtilen aralıklara uygun izlenme oranı % 33’den % 18’e düştüğü hesaplandı (P0.01). Sonuç: Kentsel toplumda gebe ve bebek izlem parametrelerinin çoğu artış gösterirken, bebeklerin vaktinde izlem oranında sağlıkta dönüşüm sonrasında gerileme olmuştur.Öğe Sağlık okuryazarlığının gebelik ve sağlık algısı ile ilişkisi(Selçuk Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2015) Filiz, Emel; Bodur, A. SaidÇalışmanın amacı, gebelerin sağlık okuryazarlığı ve sağlık algı düzeyinin belirlenmesi, sağlık okuryazarlığını etkileyen faktörlerin belirlenmesi, sağlık algısı ile sağlık okuryazarlığının ilişkisinin belirlenmesidir. Bilinen halk sağlığı okuryazarlığı puanı (13,8±2,5) yönünden çalışmanın iki grubu arasındaki en az % 10'luk bir farkı (1,4 puan) % 90 güçle gösterebilecek örnek büyüklüğü formülle bulundu. Gebe olan ve gebe olmayan gruptan 133'er birey örnekleme alındı. Veri toplama aracı olarak bir anket ile üç farklı sağlık okuryazarlık ölçeği ve sağlık algı ölçeği uygulandı. Veriler ortalama, standart sapma ve yüzdelerle özetlendi. Kategorik verilerin karşılaştırılmasında Ki kare, nümerik verilerin karşılaştırılmasında t testi veya Mann-Whitney U testi kullanıldı. Ayrıca skor ya da puanlar arası ilişkinin belirlenmesinde veya Spearman korelasyon katsayısı kullanıldı. Çalışmaya alınan gebe olmayan kadınların % 57'sinin ve gebelerin % 50'sinin öğrenim düzeyi lise ve üzeri idi. Gebe kadınların, Sağlık Okuryazarlık ölçeğine göre % 29'u, NVS ölçeğine göre % 64'ü ve Halk Sağlığı Okuryazarlığına göre % 19'unun okuryazarlık düzeyi düşüktü. Sağlık okuryazarlık düzeyi her iki grupta da öğrenim düzeyi, kadınların çalışma durumu, ekonomik durumla ilişkiliydi. Kadınların bazı sağlık davranışlarının sağlık okuryazarlık düzeyleri ile ilişkisi kullanılan ölçeğe göre farklılık gösterdi. Gebe kadınların gebelikleriyle ilgili bazı konular sağlık okuryazarlık düzeyleriyle ilişkili bulunmuştur. Anemisi olmayanlarda, Demir-Folikasit-D vitaminin düzenli kullananlarda ve tetanoz aşısını zamanında yaptıranlarda Sağlık Okuryazarlık düzeyi daha yüksekti. Gebe olmayan kadınlarla gebe kadınların sağlık algısı benzerdi. Her iki grupta da sağlık algı ölçeğinin bazı alt alanları kadınların öğrenim düzeyi, çalışma durumu, ekonomik durumu ve bazı sağlık davranışlarıyla ilişkiliydi. Bu çalışmada sağlık algısı ile sağlık okuryazarlığı arasında pozitif yönde korelasyon belirlendi. Gebelik dönemi kadının sağlık hizmetlerinden en sık yararlandığı ve sağlıkla ilgili bilgi ve davranışları öğrenmeye açık olduğu bir dönem olduğundan sağlık okuryazarlık düzeyini artırmada bu dönem fırsat olarak görülebilir. Bu nedenle gebe kadının sağlık okuryazarlık düzeyinin ve gebeliğin sağlık okuryazarlığını nasıl etkilediğinin bilinmesi önemlidir.Öğe Sağlık personeli ve toplumun tıbbi hatalar ile ilgili görüşlerinin karşılaştırılması(2011) Bodur, Said; Filiz, Emel; Durduran, YaseminAmaç: Çalışmanın amacı, sağlık personelinin ve toplumun tıbbi hatalar konusundaki görüşlerini değerlendirmek ve karşılaştırmaktır. Yöntem: Araştırmanın örneklemini, sağlık çalışanı anketi için, Konya il merkezindeki tüm kamu hastaneleri ve rasgele seçilen 12 sağlık ocağının personeli oluşturdu. Toplum örneklemi için de üç merkez ilçeden dörderden toplam 12 mahalle rastgele seçildi ve küme örnekleme yöntemiyle adreslerinde ulaşıldı. Çalışmaya 156 hekim, 333 hemşire ile toplumdan 240 kişi alındı. Veri toplamada araştırıcılar tarafından geliştirilen Hasta Güvenliği Anketinin sağlık çalışanı ve toplum formları kullanıldı. Bulgular: Sağlık Personelinin % 23’ü ve toplumdaki bireylerin % 22’sinin kendisi veya ailesinden birinin tıbbi hataya maruz kaldığı belirlendi. Tıbbi hataya maruz kalanların sağlık çalışanlarında % 27, toplum % 36’sı ciddi zarar gördüğünü ifade etti. Sağlık çalışanları ve toplumun yarısı tıbbi hatadan dolayı hem hatayı yapan kişiyi hem de kurumu sorumlu tutmaktaydı. Daha güvenli bakım almada hastaların da sorumluluğu olduğu görüşü, sağlık çalışanlarında daha yüksek bulundu. Tıbbi hata sebeplerinin çoğunda hemfikir olmalarına karşılık sağlık çalışanları “uzun çalışma saatleri”ni toplum ise “hekimlerin hastalara yeterince vakit ayırmaması”nı öne çıkarmaktaydı. Sonuç: Sağlık çalışanları ve toplumun önemli bir kısmı önlenebilir tıbbi hatalar sebebiyle zarar görmektedir. Tıbbi hataların sebepleri konusunda toplumun görüşlerinden de yararlanılabilir.Öğe A survey on patient safety culture in primary healthcare services in Turkey(OXFORD UNIV PRESS, 2009) Bodur, Said; Filiz, EmelObjective. To evaluate the patient safety culture in primary healthcare units. Design. A cross-sectional study, utilizing the Turkish version of the Hospital Survey on Patient Safety Culture developed by the Agency for Healthcare Research and Quality and a demographic questionnaire. Setting. Twelve primary healthcare centers in the center of the city of Konya, Turkey. Participants. One hundred and eighty healthcare staff, including general practitioners (GPs), nurses, midwives and health officers. Intervention. None. Main Outcome Measure(s). The patient safety culture score including subscores on 12 dimensions and 42 items; patient safety grade and number of events reported. Results. Fifty-four (309/6) of the participants were GPs, 48 (27%) were nurses, 51 (28%) were midwives and 27 (15%) were health officers. The mean overall score for positive perception of patient safety culture in primary healthcare units was 46 +/- 20 (43-49 CI). No differences were found by staff members' profession. Among the dimensions of patient safety, those with the highest percentage of positive ratings, were teamwork within units (76%) and overall perceptions of safety (59%), whereas those with the lowest percentage of positive ratings were the frequency of event reporting (12%) and non-punitive response to error (18%). Reporting of errors was infrequent with 87% of GPs, 92% of nurses and 91% of other health staff indicating that they did not report or provide feedback about errors. Conclusions. Improving patient safety culture should be a priority among health center administrators. Healthcare staff should be encouraged to report errors without fear of punitive action.Öğe Validity and reliability of Turkish version of "Hospital Survey on Patient Safety Culture" and perception of patient safety in public hospitals in Turkey(BIOMED CENTRAL LTD, 2010) Bodur, Said; Filiz, EmelBackground: The Hospital Survey on Patient Safety Culture (HSOPS) is used to assess safety culture in many countries. Accordingly, the questionnaire has been translated into Turkish for the study of patient safety culture in Turkish hospitals. The aim of this study is threefold: to determine the validity and reliability of the translated form of HSOPS, to evaluate physicians' and nurses' perceptions of patient safety in Turkish public hospitals, and to compare finding with U. S. hospital settings. Methods: Physicians and nurses working in all public hospitals in Konya, a large city in Turkey, were asked to complete a self-administrated patient safety culture survey (n = 309). Data collection was carried out using the Turkish version of HSOPS, developed by Agency for Healthcare Research and Quality (AHRQ). Data were summarized as percentages, means, and SD values. Factor analysis, correlation coefficient, Cronbach's alpha, ANOVA, and t tests were employed in statistical analyses. Items on patient safety were categorized into 10 factors. Factor loadings and internal consistencies of dimension items were high. Results: Most of the scores related to dimensions, and the overall patient safety score (44%) were lower than the benchmark score. "Teamwork within hospital units" received the highest score (70%), and the lowest score belonged to the "frequency of events reported" (15%). The study revealed that more than three quarters of the physicians and nurses were not reporting errors. Conclusion: The Turkish version of HSOPS was found to be valid and reliable in determining patient safety culture. This tool will be helpful in tracking improvements and in heightening awareness on patient safety culture in Turkey.