Yazar "Güzelbekteş, Hasan" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 19 / 19
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Acute phase proteins, clinical, hematological and biochemical parameters in dairy cows naturally infected with anaplasma marginale(2012) Coşkun, Alpaslan; Güzelbekteş, Hasan; Derinbay, Özlem Ekici; Aydoğdu, Uğur; Şen, İsmailBu çalışmanın amacı Anaplasma marginale ile doğal enfekte sığırlarda haptoglobin ve serum amyloid-A konsantrasyonlarında meydana gelen değişimleri belirleyerek akut faz cevabı değerlendirmektir. Çalışmanın ikinci amacı ise anaplazmozisli ineklerde gözlenen klinik, hematolojik ve biyokimyasal değişimleri belirlemektir. Araştırmaya anaplasmosis tanısı konulmuş 40 sütçü inek ve sağlıklı 10 sütçü inek dahil edildi. Çalışmada akut faz proteinlerin ölçümü, hematolojik ve biyokimyasal parametrelerin analizleri yapıldı. Enfekte gruptaki ineklerin serum haptoglobin ve serum amyloid-A konsantrasyonları kontrol grubundaki sığırlardan önemli ölçüde yüksek bulundu. Anaplasma marginale ile enfekte olan gruptaki tüm hayvanlar da anaplazmozisin klinik semptomları tespit edildi. Enfekte ineklerdeki serum aspartat aminotransferaz, alkalen fosfataz, kreatinin ve bilirubin konsatrasyonları kontrol grubuna göre önemli oranda yüksek tespit edilirken eritrosit sayısı, hematokrit değeri ve hemoglobin konsantrasyonu ise önemli oranda düşük olarak belirlendi. Sonuç olarak, anaplasmosisli sığırlarda, hematojik ve biyokimyasal değişiklikler aneminin ve doku hasarının bir göstergesi olabilir. Anaplasma marginale ile enfekte sığırlarda gelişen akut faz cevabın değerlendirilmesinde serum haptoglobin ve serum amyloid-A konsantrasyonları kullanılabilir.Öğe Atlarda uzun süreli fiziksel egzersizin hematolojik ve bazı biyokimyasal parametreler üzerine etkisi(2006) Güzelbekteş, Hasan; Ok, Mahmut; Şen, İsmail; Coşkun, AlparslanBu araştırmada, yetişkin atlarda yoğun fiziksel egzersizin hematolojik (RBC, WBC, Hgb, Ht) ve bazı biyokimyasal parametreler (T.P, albumin, glikoz, BUN, ALT, ALP, AST, LDH, GGT, CK, kreatinin, Na{} ve T.Ca{} ) üzerindeki etkileri araştinldı. Bu amaçla yaşları 7-10 arasında değişen toplam 34 dişi yarımkan İngiliz atı kullanıldı. Atlar 10 gün boyunca, günlük 4 saat (sabah iki, akşam iki) kuru kum zeminde antrenmana/egzersize tabi tutuldu. Egzersiz öncesi ve sonrası değerler karşılaştırıldığında, egzersiz sonrası WBC (p0.05), Ht (p0.05), TP (p0.05), albumin (p0.05), glikoz (p0.05), BUN (p0.05), AST (p0.05), LDH (p0.05), CK(p0.005) ve Na(p0.05) düzeyleri başlangıç değerlerine göre önemli derecede arttı. Sonuç olarak uzun süreli egzersizin bazı hematolojik ve biyokimyasal parametrelerde ciddi değişimlere neden olabileceği kanısına varılmıştır.Öğe Bir aylık köpekte gastrik dilatasyon ve kronik gastritis(2010) Maden, Mehmet; Öztürk, Aliye Sağkan; Güzelbekteş, HasanBu olgunun materyalini S.Ü. Veteriner Fakültesi İç Hastalıkları Kliniğine getirilen, yetişkin köpek maması ile beslendiği ve fazla miktarda mama tükettiği bildirilen bir aylık İngiliz Bulldog ırkı yavru köpek oluşturdu. Klinik, laboratuar, radyografik ve endoskopik bulgular ışığında gastrik dilatasyon ve kronik gastritis teşhis edilen olguda, teşhis ve tedavi yaklaşımları değerlendirildi. İştahsızlık, halsizlik, karında şişkinlik, kusma çabaları, sancı, kabızlık, gergin duruş ve sinirsel nöbet şikâyetleri olduğu öğrenilen köpeğin fiziksel muayenesinde bilateral abdominal gerginlik, kolik ve gastrik ağrı tespit edildi. Direkt ve kontrast radyografik incelemede, gastrik dilatasyon dışında anormallik izlenmedi. Yavru köpeğin endoskopik muayenesinde kurvature majör rugal kıvrımlarında belirgin ödem ve kalınlaşma, mukus artışı, hiperemi, mukozal granülarite ve hassasiyet, peteşiyel kanamalar, safra kalıntıları gibi bulguların yanı sıra mukozal bütünlüğün bozulduğu gözlendi. Klinik, hematolojik, endoskopik ve radyolojik muayeneler ışığında, gastrik dilatasyon ve kronik gastritis teşhis edilen yavru köpeğin tedavisi yapıldı. Sonuç olarak, hatalı besleme sonucu gelişen gastrik dilatasyon ve kronik gastritis teşhis edilen yavru köpeğin tedavisinde, gastrik dekompresyon ve lavaj uygulaması yanında sedatif kullanımı ve parenteral beslemenin tedavi sürecine olumlu katkı sağladığı ve yavru köğeğin tamamen iyileştiği değerlendirildi.Öğe Comparison of the Effects of Intravenous Administration of Isotonic and Hypertonic Sodium Bicarbonate Solutions on Venous Acid-Base Status in Dehydrated Calves with Strong Ion Acidosis(AMER VETERINARY MEDICAL ASSOC, 2010) Coşkun, Alparslan; Şen, İsmail; Güzelbekteş, Hasan; Ok, Mahmut; Turgut, Kürşat; Canikli, ŞebnemObjective-To compare the effects of IV administration of isotonic (1.3%) and hypertonic (8.4%) sodium bicarbonate (NaHCO3) solutions on acid-base status in dehydrated calves with strong ion (metabolic) acidosis. Design-Randomized controlled clinical trial. Animals-50 calves with diarrhea and severe dehydration. Procedures-Calves were randomly assigned to receive isotonic NaHCO3 solution (65 mL/kg [29.5 mL/Ib], IV) over 3 hours (n = 30) or hypertonic NaHCO3 solution (10 mL/kg [4.5 mL/Ib], IV) over 20 minutes (20). Blood samples were collected at 0 hours (immediately prior to solution administration) and at 0.5, 1, 2, and 4 hours after administration began. Samples were submitted for blood gas analysis, serum biochemical analysis, and determination of blood Na+, K+, and Cl- concentrations and percentage change in plasma volume. Results Calves that received isotonic NaHCO3 solution had an increase in venous blood pH, HCO3 concentration, and base excess; a small, transient increase in PO2; and no change in PCO2 within 4 hours after administration began. Calves that received hypertonic NaHCO3 solution had an immediate increase in venous blood pH, HCO3 concentration, and base excess; a small, transient increase PCO2; and no change in PO2 within 0.5 hours after treatment began. Plasma volume increased to a greater extent following administration of isotonic solution than after administration of hypertonic solution. Conclusions and Clinical Relevance-IV administration of 8.4% NaHCO3 solution in small volumes provided fast and effective improvement of severe acid-base abnormalities in calves with severe strong ion acidosis but did not improve hydration status as well as administration of a larger volume of isotonic NaHCO3 solution.Öğe Evaluation of acute phase proteins, some cytokines and hemostatic parameters in dogs with sepsis(2015) Ok, Mahmut; Er, Cenk; Yıldız, Ramazan; Çöl, Ramazan; Aydoğdu, Uğur; Şen, İsmail; Güzelbekteş, HasanBu çalışmanın amacı; sepsisli köpeklerde akut faz proteinler, bazı sitokinler ve hemostatik sistem parametrelerin değişimlerini değerlendirerek, hastalığın tanısında bu parametrelerin önemini ortaya koymaktır. Bu çalışmanın materyalini 30 sepsisli ve 9 sağlıklı köpek oluşturdu. Sepsisli köpeklerde iştahsızlık, durgunluk, depresyon, vücut ısısında artış, mukoz membranlarda konjesyon, kapiller dolum zamanında uzama, taşikardi, takipnea, lökositozis veya lökopeni belirlendi. Bütün köpeklerin interlökin-1ß (IL-1ß), tümör nekroz faktör ? (TNF ?), interferon ? (INF- ?), C-reaktif protein (CRP), serum amiloid A (SAA) ve protrombin zamanı (PT), aktive edilmiş parsiyel tromboplastin zamanı (aPTT), antitrombin III (AT III), fibrinojen, protein C ve D-dimer seviyeleri ölçüldü. Sepsisli köpeklerde serum IL-1ß, TNF-?, INF-?, CRP ve SAA düzeylerinde önemli artış belirlendi. Sepsisli köpeklerde plazma PT ve APTT sürelerinde önemli uzama, fibrinojen, D-dimer ve protein C düzeylerinde önemli artış, AT-III düzeyinde ise önemli azalma tespit edildi. Sonuç olarak sepsisli köpeklerde SAA, IL-1ß ve TNF? paramterelerinin yangısel olaylarda önemli rol aldığı belirlendi. Sepsisli köpeklerde tespit edilen hemostatik anormallikler dissemine intravaskuler koagulasyon (DİK) gelişimi ile ilgili olabilir.Öğe Gezi?ci? Kli?ni?k Uygulamalarının Eği?ti?m ve Öğreti?m Faali?yetleri?ne Katkısının Değerlendi?ri?lmesi? ve Veteri?ner Heki?mli?k Hi?zmetleri?ni?n Geli?şti?ri?lmesi?ndeki? Etki?si?(Selçuk Üniversitesi, 2004) Maden, Mehmet; Birdane, F. Mehmet; Güzelbekteş, Hasan; Coşkun, AlparslanBu araştırmada, ambulans hizmetlerinin Veteriner Hekimlik mesleği ve eğitim-öğretim faaliyetlerine katkısı de ğerlendirildi. Türkiye'de ilk kez uygulamaya konulan bu sistemin değerlendirilmesinde, ambulans hizmetlerinden yararlanan hasta sahipleri, öğrenciler ve klinik öğretim üyelerinin ambulans hizmeti konusundaki gözlemlen ve görüşlerinden yararlanıldı. Araştırma için 1 çekici ve 2 servis ünitesinden (vantreyler) oluşan bir ambulans sistemi dizayn edildi. Maksimum 2 inek taşıyan veteriner ambulans, telefon veya şahsi müracaatlarla mahallinden hastanın getirilmesi, tedavi sonrasında tekrar nakledilmesi işlemlerini gerçekleştirdi. Ambulans ile gelen hastalann kabul, muayene, teşhis, hospitalizasyon ve tedavi uygulamalan klinik öğretim üyeleri ve öğrencilerle birlikte gerçekleştirildi. Araştırma materyalini, bir yıl boyunca Konya ili ve çevresinden telefon veya şahsi müracaatlaria Selçuk Üniversitesi, Veteriner Fakültesi Hayvan Hastanesine başvuran hasta sahipleri (n=71), kliniklerde eğitim gören 4-5. sınıf öğrencileri (n=153) ve klinik öğretim üyeleri (n=28) olmak üzere toplam 252 denek oluşturdu. Ambulans hizmeti, 3 grup halinde düzenlenen deneklerin anket sorulanna verdikleri cevaplara göre değerlendirildi. Ambulans hizmetlerinin kapsami, gözlenen ve beklenen yararlar ile eğitim-öğretim ve bilimsel araştırmalar üzerindeki etkiler incelendi. Sonuç olarak, Veteriner Ambulansın kliniklere gelen hasta sayısını olumlu etkilediği, hasta hayvanların hastaneye ulaş tinimasında çabukluk ve güvenlik sağladığı, hasta sahiplerinin hayvan hastanesine ilgisini artırdığı belirlendi. Kliniklerde eğitim alan öğrencilerin mesleği sevmeler ve tanımalanında yararlı olduğu, klinik öğretim üyelerinin klinik uygulamalardakı materyal eksikliğini azalttığı, klinik eğitimine giyi artırdığı tespit edildi. Ayrıca bilimsel araştırmaların yürütülmesi ve bölgedeki hayvan hastalıklanının değerlendirilmesine katkı sağlayabileceği değerlendirildi. Ambulans hizmetinin geliştirilerek devam etmesi, hizmetin süresinin uzatılması, ambulansta gerekli ekipmanlanın bulunması, ambulans ile birlikte bir Veteriner Hekim gitmesi konulanının yeniden değerlendirilmesi gerektiği sonucuna varıldı.Öğe Hipofosfatemili sığırlarda bazı biyokimyasal ve hematolojik bulgular ve fosforun tedavideki etkisi(2008) Ok, Mahmut; Güzelbekteş, Hasan; Şen, İsmail; Coşkun, Alparslan; Öztürk, Aliye Sağkan; Canikli, ŞebnemBu çalışmanın amacı hipofosfatemili sığırlarda hematolojik ve bazı biyokimyasal parametrelerdeki oluşan değişikleri belirlemek ve hastalığın tedavisinde fosforun etkisini ortaya koymaktır. Bu araştırmada materyal olarak hipofosfatemili 19 inek kullanıldı. Hayvanlara fosfor tedavisi yapıldı. İneklerde serum fosfor düzeyi (2.61 mg/dl) çok düşük iken, tedavi sonrası normal değerlere (5.74 mg/dl) ulaştı. Total protein (P0.05), ALT (P0.005), Fe (P0.05), RBC(P0.005), PCV(P0.005) ve Hb (P0.05)düzeylerinde tedavi öncesi ve sonrası farklılık belirlendi, ancak bu değerler normal sınırlar içerisindeydi. Sonuç olarak ineklerde kan fosfor düzeyi 1.5 mg/dl altına düştüğünde hemoglobinuri ve anemi, kan fosfor düzeyi 2.5 mg/dl’nin altında olan hayvanlarda iştahsızlık, süt veriminde azalma ve hafif halsizlik gözlenebilir. Hastalığın tedavisinde fosforun uygulamasının etkili olduğu ortaya kondu.Öğe Köpeklerde osefageal ve gastrik lezyonların endoskopik muayenesi(Selçuk Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2002) Güzelbekteş, Hasan; Aslan, VeysiBu çalışmada, köpeklerdeki özefageal ve gastrik anormalliklerin teşhisinde klinik, laboratuvar ve endoskopik muayenelerin yaran araştırılmıştır. Bu amaçla, 4 akut gastritis, 14 kronik gastritis, 5 gastrik ülserasyon olmak üzere toplam 23 adet üst gastrointestinal sistem semptomları gösteren ve 10 adet sağlıklı köpek kullanıldı. Farklı yaş (1-5 arası) ve cinsiyetlerdeki 33 adet kangal melezi sokak köpeğinin klinik muayeneleri, dışkı ve hematolojik kontrollerinin yanı sıra, endoskopik muayeneleri yapıldı. Endoskopik muayene sırasında tüm köpeklerden mukus ve biyopsi örnekleri alındı. Hematolojik muayeneler sonucunda eritrosit (RBC) ve hemoglobin (Hb) konsantrasyonları kronik gastritis grubunda kontrol grubuna göre önemli oranda (sırasıyla p<0,01, p<0,05) düşük olarak belirlendi. Dışkı muayenelerinde, köpeklerin 8'inde hafif şiddetli (kronik gastritis grubu), 5 'inde şiddetli pozitif (gastrik ülserasyon grubu) gizli kan tespit edildi. Mukus örnekleri spiral mikroorganizmalar yönünden incelendi, hasta köpeklerin % 60,9, sağlam köpeklerin de % 60'ında spiral mikroorganizma tespit edildi. Endoskopik ve histopatolojik bulgular karşılaştırıldığında, akut gastritis grubunda % 75, kronik gastritis grubunda % 78,5, gastrik ülserasyon grubunda % 80 ve kontrol grubunda % 70 uyum belirlendi. Özefageal ve gastrik anormalliklerin teşhisinde klinik, laboratuar, endoskopik ve histopatolojik muayenelerin birlikte değerlendirilmesinin yararlı olduğu belirlendi. Akut gastritiste endoskopik muayene bulgularının spesifik olmadığı, kronik gastritis ve ülserlerin endoskopik muayeneyle teşhis edilebileceği, ancak kronik gastritislerin tipi ve ülserlerin şiddetinin belirlenmesinde endoskopik bulguların mutlaka histopatolojik verilerle birlikte değerlendirilmesi gerektiğine karar verildi.Öğe Kuzularda Deneysel Oluşturulan Akut Solunum Si?stemi? Enfeksi?yonlarının Teşhi?si?nde Arteri?yal Kan Gazlarının Önemi?(Selçuk Üniversitesi, 2005 Aralık) Ok, Mahmut; Güzelbekteş, Hasan; Şen, İsmail; Coşkun, AlparslanBu araştırmada, kuzularda deneysel oluşturulan solunum sistemi enfeksiyonlarının teşhisinde arteriyal ve venöz kan gazlanının önemini belirlemek ve hangi parametrelerin hastalığın teşhisinde daha güvenilir olduğunu ortaya koymak amaçlanmıştır. Kuzular deneme (7 kuzu) ve kontrol (6 kuzu) grubu olmak üzere 2 gruba ayrıldı. Kuzulara Pastorella hemolitica (8x108 bakteri/ml), Klebsiella pnömoni (8x108 bakteri/ml) ve Parainfluenza 3 virus şuşları traka içi verilerek enfeksiyon oluşturuldu. Kontrol grubundaki kuzulardan bir kez arteriyal ve venöz kan örnekleri alınırken, deneme grubundaki kuzulardan enfeksiyonun 1., 2., 3. ve 4. günlerinde arteriyal ve venöz kan örnekleri alındı. Deneme grubu kuzuların WBC sayısı (p<0.001), beden isisi (p<0.001), kalp (p<0.01) ve solunum sayıları (p<0.001) kontrol grubuna göre önemli oranda yüksekti. Arteriyal kan gazlarında sadece pCO2'de farklılık (p<0.01) gözlenirken, venöz kan gazlarında pH (p<0.01), pCO2 (p<0.01), pO2(p<0.05) ve O2SAT (p<0.0 düzeylerinde kayda değer farklılık tespit edildi. Histopatolojik muayenede deneme grubu kuzuların akciğerlerinde intertisiyal ve apseli pnömoni gözlendi. Sonuç olarak, kuzuların akut akciğer enfeksiyonlarında arteriyal kan gazların çok fazla etkilenmediği ve çoğunlukla venöz kan gazlarının etkilendiği, bu yüzden hastalığın teşhisinde venöz kan gazlarının değerlendirilmesi ile daha sağlıklı sonuç alınabileceği kanısına varıldı.Öğe Metabolic indicators and risk factors of left displaced abomasum in dairy cattle(Selçuk Ünivesitesi Veterinerlik Fakültesi, 2015) Wittek, Thomas; Şen, Ismail; Güzelbekteş, HasanSığırlarda sola abomazum deplasman vakaları çoğunlukla doğum sonrası görülmektedir. Sola abomazum deplasmanlarının insidansı çiftliklere göre farklılık gösterebilir. Laktasyonun ilk haftasında görülen abomazum deplasmanı vakaları genellikle kuru dönemin iyi yönetilememesinden kaynaklanabilir. Fakat daha geç dönemlerde görülen abomazum deplasman vakaları ise kuru dönem ve/veya doğumu takiben ilk 2 ile 4 haftalık dönemde ki sığırların yönetimi ile ilgili olabilir. Bu derleme sığırlarda abomasum deplasmanları ile ilgili çeşitli risk faktörlerini, metabolik indikatörlerini ve önlenmesini içermektedir.Öğe Metabolic indicators and risk factors of left displaced abomasum in dairy cattle(2015) Şen, İsmail; Wittek, Thomas; Güzelbekteş, HasanSığırlarda sola abomazum deplasman vakaları çoğunlukla doğum sonrası görülmektedir. Sola abomazum deplasmanlarının insidansı çiftliklere göre farklılık gösterebilir. Laktasyonun ilk haftasında görülen abomazum deplasmanı vakaları genellikle kuru dönemin iyi yönetilememesinden kaynaklanabilir. Fakat daha geç dönemlerde görülen abomazum deplasman vakaları ise kuru dönem ve/veya doğumu takiben ilk 2 ile 4 haftalık dönemde ki sığırların yönetimi ile ilgili olabilir. Bu derleme sığırlarda abomasum deplasmanları ile ilgili çeşitli risk faktörlerini, metabolik indikatörlerini ve önlenmesini içermektedir.Öğe Sağlıklı, ishalli ve prematüre buzağılarda eritromisin ve betanekolün abomazal boşalma oranına etkisi(Selçuk Üniversitesi Veterinerlik Fakültesi, 2017) Güzelbekteş, HasanAmaç: Bu araştırmada sağlıklı, ishalli ve prematüre buzağılarda, prokinetik ajanlardan olan eritromisin ve betanekolün abomazal boşalma oranı üzerine etkisini belirlemek amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem: Araştırmada 5 adet sağlıklı, 12 adet ishalli ve 12 adet prematüre buzağı kullanıldı. Bu üç gruptaki buzağılar da kendi aralarında da gruplandırılarak, bir gruba IM 10 mg/kg dozunda eritromisin verildi, bir gruba IM 0,07 mg/kg dozunda betanekol verildi, bir diğer gruba ise herhangi bir ilaç uygulaması yapılmadı ve ardından tüm gruplara süt ikamesi içirildi. Gastrointestinal motiliteyi asetaminofen ve glikoz absorbsiyon testleri ile değerlendirmek amacıyla, içirilen her süt ikamesi içerisine 50 mg/kg asetaminofen ve 25 gram/L glikoz ilavesi yapıldı. Süt ikamesi içirilmeden önce (0. değer) ve içirildikten sonra ki 30, 60, 90, 120, 180, 240 ve 300. dakikalarda kan örnekleri toplandı. Ayrıca deneme süresince buzağıların solunum sayıları ve kalp atım sayıları da kayıt edildi. Bulgular: Tüm gruplarda, ilaç uygulamasını takiben solunum sayıları, nabız sayıları ve genel durumlarında bir değişiklik gözlenmedi. Buzağıların bazılarında dışkının hafif sulu kıvama geldiği, prematüre buzağılarda genellikle 180 dk sonra dışkılama şekillendiği gözlendi. Prematüre gruptaki buzağılarda eritromisin uygulaması sonrasında asetaminofen ve glikoz Cmax, Tmax ile AUC değerleri kontrol grubu ile karşılaştırıldığında, daha yüksek Cmax (P<0,05), daha kısa Tmax (P>0,05) ve daha büyük AUC değerlerine (P>0,05) ulaştığı belirlendi. Öneri: Klinik ve laboratuvar bulgular temelinde prematüre buzağılara 10 mg/kg dozunda eritromisin IM uygulamasının daha hızlı abomazal boşalma sağlayabileceği ifade edilebilirÖğe Sağlıklı, ishalli ve prematüre buzağılarda eritromisin ve betanekolün abomazal boşalma oranına etkisi(Selçuk Üniversitesi Veterinerlik Fakültesi, 2017) Güzelbekteş, Hasan; Engin, Şebnem Canikli; Sevinç, MutluAmaç: Bu araştırmada sağlıklı, ishalli ve prematüre buzağılarda, prokinetik ajanlardan olan eritromisin ve betanekolün abomazal boşalma oranı üzerine etkisini belirlemek amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem: Araştırmada 5 adet sağlıklı, 12 adet ishalli ve 12 adet prematüre buzağı kullanıldı. Bu üç gruptaki buzağılar da kendi aralarında da gruplandırılarak, bir gruba IM 10 mg/kg dozunda eritromisin verildi, bir gruba IM 0,07 mg/kg dozunda betanekol verildi, bir diğer gruba ise herhangi bir ilaç uygulaması yapılmadı ve ardından tüm gruplara süt ikamesi içirildi. Gastrointestinal motiliteyi asetaminofen ve glikoz absorbsiyon testleri ile değerlendirmek amacıyla, içirilen her süt ikamesi içerisine 50 mg/kg asetaminofen ve 25 gram/L glikoz ilavesi yapıldı. Süt ikamesi içirilmeden önce (0. değer) ve içirildikten sonra ki 30, 60, 90, 120, 180, 240 ve 300. dakikalarda kan örnekleri toplandı. Ayrıca deneme süresince buzağıların solunum sayıları ve kalp atım sayıları da kayıt edildi. Bulgular: Tüm gruplarda, ilaç uygulamasını takiben solunum sayıları, nabız sayıları ve genel durumlarında bir değişiklik gözlenmedi. Buzağıların bazılarında dışkının hafif sulu kıvama geldiği, prematüre buzağılarda genellikle 180 dk sonra dışkılama şekillendiği gözlendi. Prematüre gruptaki buzağılarda eritromisin uygulaması sonrasında asetaminofen ve glikoz Cmax, Tmax ile AUC değerleri kontrol grubu ile karşılaştırıldığında, daha yüksek Cmax (P<0,05), daha kısa Tmax (P>0,05) ve daha büyük AUC değerlerine (P>0,05) ulaştığı belirlendi. Öneri: Klinik ve laboratuvar bulgular temelinde prematüre buzağılara 10 mg/kg dozunda eritromisin IM uygulamasının daha hızlı abomazal boşalma sağlayabileceği ifade edilebilir.Öğe Septik şok şüpheli buzağılarda bazı hematolojik ve biyokimyasal parametrelerdeki değişiklikler(2003) Irmak, Kemal; Güzelbekteş, HasanBu çalışmada, septik şok şüpheli buzağılarda bazı hematolojik ve biyokimyasal parametre- lerdeki değişiklikler araştırılmıştır. Bu araştırmada septik şok şüpheli 26 (Grup I) ve klinik olarak sağlıklı 10 (Kontrol Grubu, Group II) baş farklı yaş (5-29 günlük) ve cinsiyetlerde, Holstein ırkı buzağı materyal olarak kullanılmıştır. Birinci gruptaki buzağılar ortalama 1-3 günük hastaydı ve yapılan kapsamlı tedaviye rağmen bu buzağıların 10'u öldü. Grup I'deki buzağıların venöz kan pH'sı, BE, HCO_3{-} ve PLT konsantrasyonları kontrol grubuna göre önemli (sırasıyla p0,001, p0,01, p0,001, p0,001) oranda düşük, Kseviyesi ve total WBC sayısı ise, önemli (sırasıyla p0,05, p0,01) oranda yüksekti. Serum Kreatinin, T. CPK, glikoz, T. Bilirubin, AST ve GGT düzeyleri, deneme grubu buzağılarda kontrol grubuna göre önemli (sırasıyla p0,001, p0.001, p0,05, p0,001, p0,01, p0,05) oranda yüksekti. Septik şok şüpheli buzağılarda bazı hematolojik ve biyokimyasal parametrelerde önemli değişikliklerin şekillenebileceği, bu durumun teşhis, tedavi ve prognozda göz önünde bulundurulması gerektiği sonucuna varıldı.Öğe Serum Amyloid A and Haptoglobin Concentrations and Liver Fat Percentage in Lactating Dairy Cows with Abomasal Displacement(Wiley, 2010) Güzelbekteş, Hasan; Şen, İ.; Ok, Mahmut; Constable, P. D.; Boydak, Murat; Coşkun, A.Background: There has been increased interest in measuring the serum concentration of acute phase reactants such as serum amyloid A [SAA] and haptoglobin [haptoglobin] in periparturient cattle in order to provide a method for detecting the presence of inflammation or bacterial infection. Objectives To determine whether [SAA] and [haptoglobin] are increased in cows with displaced abomasum as compared with healthy dairy cows. Animals Fifty-four adult dairy cows in early lactation that had left displaced abomasum (LDA, n = 34), right displaced abomasum or abomasal volvulus (RDA/AV, n = 11), or were healthy on physical examination (control, n = 9). Materials and Methods Inflammatory diseases or bacterial infections such as mastitis, metritis, or pneumonia were not clinically apparent in any animal. Jugular venous blood was obtained from all cows and analyzed. Liver samples were obtained by biopsy in cattle with abomasal displacement. Results [SAA] and [haptoglobin] concentrations were increased in cows with LDA or RDA/AV as compared with healthy controls. Cows with displaced abomasum had mild to moderate hepatic lipidosis, based on liver fat percentages of 9.3 +/- 5.3% (mean +/- SD, LDA) and 10.8 +/- 7.7% (RDA/AV). [SAA] and [haptoglobin] were most strongly associated with liver fat percentage, r(s) = +0.55 (P < .0001) and r(s) = +0.42 (P = .0041), respectively. Conclusions and Clinical Importance An increase in [SAA] or [haptoglobin] in postparturient dairy cows with LDA or RDA/AV is not specific for inflammation or bacterial infection. An increase in [SAA] or [haptoglobin] may indicate the presence of hepatic lipidosis in cattle with abomasal displacement.Öğe Sistemik yangısal cevap sendromlu buzağılarda hematolojik parametreler ve serum demir düzeyindeki değişimler(2018) Aydoğdu, Uğur; Çoşkun, Alparslan; Yıldız, Ramazan; Güzelbekteş, Hasan; Şen, İsmailAmaç: Bu çalışmanın amacı, sistemik yangısal cevap sendromlu yenidoğan buzağılarda serum demir seviyesi ve hematolojik parametrelerdeki değişimlerin ortaya konulmasıdır.Gereç ve Yöntem: Bu araştırmada hayvan materyali olarak, sistemik yangısal cevap sendromlu 19 buzağı ile kontrol amaçlı 8 sağlıklı buzağı kullanıldı. Tüm buzağıların rutin klinik muayeneleri yapıldı. Hematolojik analizleri ve serum demir seviyeleri belirlendi.Bulgular: Sistemik yangısal cevap sendromlu buzağılarda kontrol grubuna göre kan demir seviyesi ve ortalama eritrosit hemoglobin konsantrasyonu (MCHC) önemli oranda (P0.05) düşük belirlenirken, akyuvar (WBC) ve ortalama eritrosit hacmi (MCV) ise önemli oranda (P0.05) yüksek tespit edildi,Öneri: Buzağılarda serum demir seviyesinin sistemik yangısal cevabın bir belirteci olabileceği değerlendirilmiştir.Öğe Stress responses of stallions during transport period: The variations of complete blood count and serum biochemistry(Ataturk Universitesi, 2017) Haydardedeoğlu, Ali Evren; Yağci, Buğrahan Bekir; Ural, Kerem; Güzelbekteş, HasanIn the present study the objective was to determine the effect of one transport journey on some stress indicators in horses. 11 adult stallion (all stallion) age 3-12 years including 7 Thoroughbred, 2 Arabian, 1 Dutch Warmblood, and 1 Friesian were enrolled. White blood cell counts and other relevant parameters were determined by an automated cell counter before and after transportation. Serum activities of relevant biomarkers were determined by use of an autoanalyzer. Serum cortisole level was detected by a microplate immunoassay technique. Sodium (Na), Potassium (K) and Clor (Cl) and Calsium (Ca) levels were also measured by use of autoanalyser. Mean Platelet (PLT), and Mean corpuscular hemoglobin concentration (MCHC) White Blood Cell (WBC) counts did not exhibit a variation for healthy horses during the study whereas RBC, Hb and Hct levels exhibited significant increases after transportation (P<0.05). Mean daily glucose concentration showed an increase after transportation (P< 0.05). Mean total protein, albumine, AST and CK levels presented increases on day 2, after transportation (P< 0.05). Mean blood urea nitrogen, creatinine, total bilirubine, ALT, ALP, LDH and GGT did not show significant changes throughout the study. Mean Sodium (Na), Potassium (K) and Clor (Cl) levels showed alterations after transportation (P< 0.05), whereas Calsium (Ca) levels showed significant decreases after transportation (P< 0.05).Öğe Sütçü İnek ve düvelerde postpartum dönem serum IgG ve biyokimyasal parametrelerin karşılaştırılması(2018) Aydoğdu, Uğur; Güzelbekteş, HasanBu araştırmada, sütçü inek ve düvelerde doğum sonrası serum immunoglobulin G (IgG), makromineraller vebazı biyokimyasal parametreler karşılaştırıldı. Yirmidört baş yeni doğum yapan düve ve 24 baş iki veya daha fazla doğumyapan inek olmak üzere 48 inekten doğumdan hemen sonra kan örnekleri alındı. Serum IgG seviyesi ELISA metoduile makromineral ve biyokimyasal parametreler ise otoanalizör kullanılarak belirlendi. Düve ve ineklerin serum biyokimyasalparametreleri ve IgG seviyeleri karşılaştırıldığında; düvelerde serum alkalen fosfataz (ALP), laktat dehidrogenaz(LDH) ve fosfor seviyeleri ineklere göre önemli oranda (P0.05) yüksek, IgG ve magnezyum (Mg) seviyeleri iseönemli oranda (P0.05) düşük bulundu. Sonuç olarak, doğum sonrası düve ve inekler arasında serum immunoglobulinG, makromineral ve bazı biyokimyasal parametrelerde önemli farklılıkların olduğu ve sütçü sığırlarda postpartum dönemdebu değişimlerin göz önünde bulundurulmasının yararlı olacağı kanısına varılmıştır.Öğe Yatalak ineklerde kan gazları, hematolojik ve bazı biyokimyasal değişiklikler(2006) Güzelbekteş, Hasan; Coşkun, Alparslan; Öztürk, Sağkan Aliye; Şen, İsmail; Ok, MahmutBu çalışmanın amacı yatalak ineklerde'kan gazları, hematolojik ve bazı biyokimyasal paremetrelerdeki oluşan değişikleri belirlemektir. Materyal olarak 9 yatalak ve 5 sağlıklı inek kullanıldı. Deneme grubunda serum Mg (p0.005) ve Alb (p0.05) düzeylerinde kontrol grubuna göre önemli azalma, CPK (p0.005) ve AST (p0.005) düzeylerinde ise önemli artış belirlendi. Deneme grubunda venöz kan pH (p0.05), pCO2 (p0.05), HCO3-(p0.05) ve BE (p0.05) düzeylerinde kontrol grubuna göre önemli artış, K (p0.05) düzeyinde ise azalma tespit edildi. He-motolojik değerlerde deneme grubunda WBC sayısında (p0.05) kontrol grubuna göre artış belirlendi. Sonuç olarak yatalak hayvanlarda serum magnezyum düzeylerinde önemli oranda azalma ve metabolik alkaloz saptandı. Yatalak hayvanların tedavisinde kalsiyum, fosfor ile birlikte magnezyum uygulamasının faydalı olabileceği kanısına varıldı.