Yazar "Polat, Hakkı" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 9 / 9
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe 62 Multipl Myelom Vakasının Retrospektif İncelenmesi(2002) Tigiz, Ethem; Ecirli, Şamil; Polat, HakkıAMAÇ: Bu çalışmanın amacı, 62 MM vakasının demografik ve laboratuvar verilerini tespit etmek ve bunun yaşam süresi ile ilişkisini araştırmaktı. GEREÇ VE YÖNTEM: S.Ü.T.F. İç Hastalıkları Hematoloji Bilim Dalına Ocak 1995-Ağustos 2000 tarihleri arasında yatırılarak tetkik edilen 62 MM hastasının dosyası retrospektif olarak incelendi. BULGULAR: Hastaların 32'si erkek olup yaş ortalaması 61.810.4 olarak bulundu. Erkek hastaların %46.9'u çiftçi idi. Hiçbir hastada ikinci bir habis hastalık hikayesi mevcut değildi. Soy geçmişte, bir hastanın üç kardeşininde MM'dan öldüğü öğrenildi. Vakaların %25.8'inde hipertansiyon tespit edildi. Hastaların %82.3'ü kemik ağrısı, %72.6'sı halsizlik, çabuk yorulma, efor dispnesi şeklinde anemi ile ilgili belirtilerle başvurmuşlardı. Tanı esnasında vakalarımızın %69.4'ünde solukluk, %32.3'ünde izole hepatomegali, %93.54'ünde anemi, %72.6'sında osteolitik kemik lezyonları, %61.2'sinde 100 mm/saat üzerinde eritrosit sedimantasyon hızı, %69.3'ünde periferik yayma preparatlarında eritrositlerde rulo formasyonu, %20.96'sında artmış serum kreatinin düzeyi (2 mg/dl), %33.87'sinde hiperkalsemi, %56.45'inde hipoalbuminemi, %33.87'snde Bence-Jones proteinürisi, protein elektroforezi çalışılan vakalardan biri hariç tümünde M-bantı bulundu. M-bantı vakaların %82.14'ünde gamma bölgesinde yer almıştı. Monoklonal proteinin vakaların %59.09'unda IgG, %36.36'sında IgA sınıfında olduğu görüldü. Durie-Salmon evreleme yöntemine göre hastaların 35'i 3. evredeki vakalardan oluşmakta idi. Vakaların 13 tanesi B alt evresinde yer almakta idi. SONUÇ: Hastaların %96.7'sine ilk tedavi olarak aralıklı melphalan-prednizolon verildiği takipte önde gelen ölüm nedenlerinin enfeksiyonlar ve böbrek yetersizliği olduğu görüldü. Takip sırasında iki vakada plazma hücreli lösemi gelişti. Bu vakalardan birinin 15 gün içinde vefat ettiği tespit edildi. Vakalarda ortalama yaşam süresi 32.093.42 ay olarak bulundu. Vakaların geliş şikâyetleri, fizik muayene bulguları, tam kan sayımı, biyokimya değerleri literatür ile uyumludur. Geliş şikayetleri ve laboratuvar değerleri içinde prognoza etkili en önemli faktörün böbrek tutulumu olduğu görüldü, diğer laboratuvar parametreleri ile prognoz arasında ilişki tespit edilmedi.Öğe Endoskopi Yapılan Olgularda Helicobacter Pylori Prevalansı, Tanı Metodları ve Hastalıklarla Olan İlişkisi(2002) Karataş, Ahmet; Polat, Hakkı; Aksoy, Faruk; Vatansev, CelalettinAMAÇ: Özefagogastroduodenoskopi yapılan hastalarda Helikobakter pilori (Hp) sıklığını, hastalıklarla olan ilişkisini ve Hp tanısında kullanılan testlerin duyarlılığını araştırmak. GEREÇ VE YÖNTEM: Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları ve Genel Cerrahi Endoskopi Ünitesine endoskopi yapılması için gönderilen 302 olguda Hp varlığı ve endoskopik tanılarla olan ilişkisi araştırıldı. Tüm olgularda antrumdan üç adet biyopsi ve 5 cc venöz kan alındı. Biyopsi örnekleri Giemsa ve Hematoksilen-Eosin ile boyanarak incelendi. Bir örnek üreaz testinde kullanıldı. Kan örneğinden ELİSA yöntemi ile spesifik IgG ve IgA tayini yapıldı. İstatistiki incelemeler SPSS 10.0 programı yardımıyla Ki-kare ve Mc Nemar testleri ile değerlendirildi. BULGULAR: Olguların yaş ortalaması 47.316.1 olup, kadınlar %58 erkekler %42 oranındaydı. Endoskopik tanıda ilk sırada %38.4 ile gastrit saptandı. Mide kanseri %5'di. Tüm olgularda Hp serolojik yöntemle %74.5, üreaz ve/veya histolojik metotla %67.5 müspet bulundu. Yaş grupları ve cinsler arasında anlamlı farklılık bulunmadı. Duodenal ülserli hastalarda Hp pozitifliği tüm yöntemlerde anlamlı olarak yüksek (p0.05) bulundu. Meslek guruplarında Hp varlığı yönünden anlamlılık yoktu. En yüksek sensitivite serolojik yöntemde(%83.2), en yüksek spesifite üreaz testinde saptandı. SONUÇ: Endoskopik tanılar ile patolojik tanılar arasında gözlenen uyum %76.8 olarak tespit edildi.Öğe Familial Hiperlipidemik Bir Hastada Gebelikte Tekrarlayan Akut Pankreatit Olgusu(2002) Polat, Hakkı; Çetinkaya, Figen; Küçükkartallar, Fatih; Yeksan, Mehdi; Kaya, AhmetFamilial hipertrigliseridemili gebelerde lipitlerin biyokimyasal değerleri büyük oranda artmakta ve akut pankreatite yol açarak anne ve fetus için fatal sonuçlar doğurabilmektedir. Erken teşhis konulduğunda bu hastalarda diyet ve plazma exchange uygulamaları gibi yaklaşımlarla akut pankreatit gelişimine engel olmak mümkün gözükmektedir.1966 yılından bu yana 21 vaka bildirilmiştir. Nadir görülen böyle bir vakayı kliniğimizde ikinci kez tespit ederek, yayınlamayı uygun bulduk.Öğe Hodgkin Lenfomalı Olgularımızın Klinik Özellikleri. 73 Olgunun Sonuçları(2002) Ecirli, Şamil; Borazan, Ali; Güney, İbrahim; Tek, Banu; Polat, HakkıBu çalışmada; Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Ic Hastalıkları Anabilim Dah'nda Ocak 1993-Arahk 2000 tarihleri arasında teşhis ve tedavi edilen 73 Hodgkin hastalığı olgusunun dosyalan retrospektif olarak incelendi. Hastalann yaş ortalaması 39.9 16 (18-80) yıl idi. Erkek/kadın oram 1.5 bulundu. En sık başlangıç bölgesi. baş-boyun bölgesindeki lenf nodları idi (%80.8) Histolojik subtiplendirmede en sık karışık hücreli (%45.2) görülürken, nodüler sklerozis tip (%37.0) onu takip etti. B semptomları hastaların %78.1'inde vardı. Hastalann %84.9'u ileri evrelerde görüldü (evre 3 %26, evre 4 %58.9). Primer tedavi seçeneği olarak hastaların %76.7'sine sistemik kemoterapi uygulanırken, %12.3'üne radyoterapi ile birlikte kemoterapi ve %11'ine radyoterapi uygulandığı belirlendi. iki yıllık yaşam süresi 60 hastada %93 iken, 5yıllık yaşam süresi 27 hastada %74 olarak bulundu. Teşhis esnasında hastalığın evresinin yaşam süresi için önemli prognostik faktör olduğu görüldü.Öğe Kronik Idyopatik Ürtikerli Hastalarda Helikobakter Pilori(2003) Polat, Hakkı; Balevi, Şükrü; Güney, İbrahim; Hidayetoğlu, Taha; Kayaçetin, ErtuğrulAmaç: Kronik ürtiker sık görülen bir deri hastalığıdır ve prevalansı % 15-25'dir. Helikobakter pilori (Hp)'ye bağlı gastointestinal inflamasyonun kronik ürtiker etyolojisinde önemli rolü olabileceği çeşitli çalışmalarda öne sürülmüştür. Kronik idyopatik ürtikerli hastalarda helikobakter pilori sıklığını ve arasındaki ilişkiyi araştırmak amaçlanmıştır. Yöntem: Etyolojik nedeni belirlenemeyen 31 kronik ürtikerli hasta çalışma grubu, dispeptik şikâyetleri olan, ancak endoskopik görünümleri normal bulunan yaş ve cinsiyet bakımından uygun 24 hasta kontrol grubu olarak alındı. Endoskopik yöntem ile mide antrumundan alınan 2 adet biyopsiden birine üreaz (CLO) testi uygulandı, diğeri histopatolojik değerlendirmeye alındı. Hp ()'liği histolojik ve/veya üreaz () olanlar kabul edildi. Bulgular: Histopatolojik ve/veya üreaz testi ile ele alınan 31 hastanın 20'sinde Hp (), 11 'inde Hp (-) idi. 24 kişilik kontrol grubunda altı hastada Hp (), 18'inde Hp (-) bulundu. Sonuç: Kronik idyopatik ürtikerli hastalarda Hp sıklığı normal bireylere göre yüksektir.Öğe Migren ve Helikobakter Pilori İlişkisi(2005) Polat, Hakkı; Demir, Orhan; Güney, İbrahim; Koçak, SedatAmaç: Helikobakter pilori (Hp) sıklıkla gastrit ve peptik ülser nedeni olmakla birlikte çeşitli hastalıklarla ilişkisi tartışılan bir mikroorganizmadır. Son zamanlarda migren ile Hp arasında ilişki olduğuna dair çeşitli yayınlar vardır. Bu çalışmada migren ile Hp birlikteliğinin anlamlı olup olmadığı araştırıldı. Yöntem: Selçuk Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Nöroloji Kliniği tarafından migren tanısı ile takip edilen 23 hasta ile kontrol grubu olarak gastroenteroloji kliniğine dispeptik şikayetlerle müracaat eden ve endoskopi planlanan 24 hasta çalışmaya dahil edildi. Çalışma ve kontrol grubunda, hem endoskopik biyopsi materyallerinde histolojik olarak, hem de hızlı üreaz testi (CLO test) ile Hp varlığı araştırıldı. Sonuçlar istatistiksel olarak değerlendirildi. Bulgular: Çalışma grubunda 19 hastada Hp () [% 82.6], 4 hastada Hp (-) [% 17.4] bulundu. Kontrol grubunda 6 hastada Hp () [% 25], 18 hastada Hp (-) [% 75] bulundu. Cinsiyet ve yaş farkı yoktu. Sonuç: Migrenli hastalarda Hp ()’liği kontrol grubuna göre anlamlı şekilde yüksek bulundu. Bu sonuç migren etyolojisinde Hp’nin rolünün daha geniş popülasyonlarda ve daha ileri yöntemlerle araştırılması gerektiğini ortaya koymuştur.Öğe Pansitopeni Tespit Ettiğimiz 198 Erişkin Olgunun Klinik Değerlendirilmesi(2002) Ecirli, Şamil; Borazan, Ali; Polat, HakkıAmaç: Pansitopeni; hemoglobin seviyesinin kadınlarda 11.5 g/dL, erkeklerde 12 g/dL'nin altındaki anemi, lökosit sayısının 4 x 10 9/ L'nin altında olan lökopeni ve trombosit sayısının 150 x 10 9/L'nin altındaki trombositopenin birlikte olmasıdır. Biyolojileri ve prognozları oldukça farklı olabilmektedir. Yöntem: Bu çalışmada; Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi iç Hastalıkları Servisi'nde Ocak 1996-Aralık 2000 tarihleri arasında teşhis ve tedavi edilen 198 erişkin pansitopeni olgusunun dosyaları retrospektif olarak incelendi. Bulgular: En sık erişkin pansitopeni nedeni olarak hipersplenizm (%23.2) tespit edildi ve onu megaloblastik anemi (%22.2) ve aplastik anemi (%13.7) takip etti. Kemik iliği aspirasyonu 159 (%80.3) olguda normo veya hiperselüler idi. Yorum: Sonuç olarak, pansitopenili hastaların tanısında fizik muayene ve periferik yaymanın önemli olduğu görüldü.Öğe Sağ Kol Başlangıçlı ve Cilt Tutulumlu Hızlı Seyirli Bir Non-Hodgkin Lenfoma Vakası(2001) Ecirli, Şamil; Borazan, Ali; Polat, Hakkı; Yeksan, MehdiAmaç: Primer ekstranodal lenfomamn iskelet kaslarından başlangıcı nadirdir. Biz primer olarak iskelet kas başlangıçlı ve deri tutulumlu bir lenfoma vakası tanımladık. Literatürü gözden geçirmeyi amaçladık. Olgu sunumu: 75 yaşında erkek hasta. Hasta sağ kol başlangıçlı ve cilt tutulumlu hızlı seyirli bir non-Hodgkin lenfoma vakası idi. Histolojisi agresif büyük B hücreli lenfoma idi. Sonuç: Yumuşak doku lenfomaları malign tümörlerin diğer tiplerinden ayrılmalıdır.Öğe Üst Gastrointestinal Sistem Kanamaları: 52 Vakanın İncelenmesi(2003) Kayaçetin, Ertuğrul; Polat, HakkıAmaç: Kliniğimizde üst gastrointestinal sistem kanaması nedeniyle takip edilen hastaların yakınmalarını, endoskopik bulgularını ve risk faktörlerini değerlendirmeyi amaçladık. Yöntem: Selçuk Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Gastroenteroloji Bilim dalında, 2001 - 2002 yılında üst gastrointestinal sistem kanaması ile yatan 52 hasta anamnez, kanama şekli, kaçıncı kanama olduğu, kanamayı kolaylaştıran ilaç alımı, yandaş hastalığı, endoskopik bulguları, hastanede yatış süresi ve verilen kan miktarı yönünden değerlendirildi. Hastalara ilk 24 saat içinde Pentax marka, FG 29 V model endoskopi cihazı ile acil endoskopik girişim yapıldı. Bulgular: Kanamanın en sık nedenleri peptik ülser (% 30.8), özefagus varisleri (% 21.2) ve akut eroziv gastrit (% 19.2) idi. Hastaların 20'sinde (% 38.5) non-steroid antiinflamatuar ilaç kullanma öyküsü mevcuttu. Sonuç: Peptik ülser, eroziv gastrit ve özefagus varis kanaması, hastalarımızda en önemli gastrointestinal kanama sebepleri olarak bulunmuştur. Nonsteroid antiinflamatuar ilaçların gastrointestinal kanamalarda önemli bir risk faktörü oldukları gösterilmiştir.