Arşiv logosu
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
Arşiv logosu
  • Koleksiyonlar
  • DSpace İçeriği
  • Analiz
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
  1. Ana Sayfa
  2. Yazara Göre Listele

Yazar "Tosun, Gül" seçeneğine göre listele

Listeleniyor 1 - 16 / 16
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Adeziv güçlendiricinin kompozitin daimi dişe mikrogerilim bağlanma dayanımına etkisi
    (Selçuk Üniversitesi, 2014) Altan, Halenur Onat; Göztaş, Zeynep; Tosun, Gül; Şener, Yağmur
    Bu çalışmanın amacı adeziv güçlendiricinin daimi diş dentinine bağlanma performansını değerlendirmektir. Gereç ve Yöntemler: Bu çalışmada on adet çürüksüz mandibular molar diş kullanıldı. Dişlerin okluzal yüzeyleri tüm mineyi ortadan kalkacak şekilde su soğutması altında elmas separe ile uzaklaştırılarak dentin yüzeyleri açığa çıkarıldı. Dentin yüzeyleri 600-800-1000-1200 grit zımparalarla su altında zımparalandı ve dişler rastgele iki gruba ayrıldı; Grup 1: Total etch (Adper Scotchbond Multi Purpose Plus, 3M ESPE, UK), Grup 2: Total etch + adezyon güçlendirici (Enhance, Reliance, USA). Kompozit rezin restorasyonlar 4-5 mm yükseklikte olacak şekilde yerleştirildi. Su içerisinde (37oC) 24 saat bekletilen dişler 1mm2'lik örnekler elde edilecek şekilde kesitler alındı ve 62 örnek elde edildi. Tüm örneklere mikrogerilim bağlanma testi 1mm/dak hız ile kırılma meydana meydana gelene kadar uygulandı. Kırılma yüzeyleri stereomikroskop altında incelendi. İstatistiksel analiz bağımsız t testi ile değerlendirildi. Bulgular: Grup 1 ve Grup 2’den elde edilen mikrogerilme bağlanma dayanımı değerleri sırasıyla 27,47 MPa ve 27,66 MPa olarak kaydedildi. Gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık bulunmadı (p > 0,05). Sonuç: Elde edilen sonuçlara göre Enhance adezyon güçlendirici kompozit rezinin daimi dişe bağlanma dayanımını geliştirmemiştir.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Apeced sendromu: Olgu bildirimi
    (2013) Yıldırım, Yasin; Şener, Sevgi; Botsalı, Murat Selim; Tosun, Gül
    TANITIM: Otoimmün poliendokrinopati-kandidiyazis- ektodermal distrofi (APECED) sendromu endokrin ve no- nendokrin organların otoimmün kökenli bozuklukları ile karakterize seyrek görülen bir sendromdur. En önemli komponentleri kronik mukokütanöz kandidiyazis, hipopa- ratiroidizm ve Addison hastalığıdır. Dişlerde mine hipo- plazisi ve sürme gecikmesi ağız içi bulgularındandır. Sendrom amelogenezis imperfekta, kandidiyazis ve yük- sek çürük riski ile ilişkili olabilmektedir. Ağız bulguları sen- dromun erken tanısında rol oynayabilmektedir. OLGU BİLDİRİMİ: Bu vaka takdiminde diş ağrısı, ağız kokusu ve diş eksikliği şikayetleriyle kliniğimize başvuran APECED sendromlu 12 yaşındaki erkek hastaya ait klinik ve radyo- lojik oral bulgular ile tedavi yaklaşımı sunulmaktadır. Ame- logenezis imperfekta, diş çürükleri, sürme gecikmesi ve zayıf ağız hijyeninin görüldüğü bu olgumuzda, gerekli pe- riodontal, restoratif, endodontik ve cerrahi işlemlerden sonra çocuk protezi yapılmıştır. Hastanın takibi devam et- mektedir. SONUÇ: Mine hipoplazisi nedeniyle çürük riski yüksek olan bu hastalarda ağız hijyeni eğitimi ve sık diş hekimi kont- rolleri önem arz etmektedir. Ayrıca hastalığın ilk bulguları oral kandida lezyonları olduğundan diş hekimlerinin erken teşhisteki rolü oldukça önem kazanmaktadır. Diş hekimle- rinin oral kandida lezyonuyla küçük yaş grubundaki çocuk hastalarında karşılaştıkları durumlarda APECED sendromu şüphesiyle hastalarını endokrinoloji bölümüne yönlendir- meleri erken teşhis açısından yararlı olacaktır.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    APF jel ve APF köpük ile topikal florid uygulamasının tükürük ve idrar flor düzeyleri üzerine etkisinin araştırılması
    (Selçuk Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2002-05-03) Tosun, Gül; Şener, Yağmur
    Bu çalışmanın amacı "APF jel ve köpük ile topikal florid uygulamalarını takiben tükürük ve idrar flor seviyelerinde meydana gelen değişiklikleri değerlendirmek" tir. Bu amaçla 60 kişiden oluşan çalışma grubu ikiye ayrılarak herbir gruba APF jel ve köpük uygulanmıştır. Uygulama yapılmadan önce her bireyden normal flor değerlerini tespit etmek amacıyla tükürük ve idrar örnekleri alınmıştır. Topikal florid uygulamaları tek kullanımlık kaşık sistemi ile yapılmıştır. Uygulamayı takiben 2 saat, 24 saat ve 1 haftanın sonunda idrar ve tükürük örnekleri alınmıştır. Toplanan örneklerin flor tayini Orion marka iyon analizöre bağlı Orion marka spesifik florid iyon elektrodu ile yapılmıştır. APF jel ve köpük uygulamaları sonunda 2 saat ve 24 saatin sonunda alınan tükürük örneklerin kontrol değerlerinden yüksek ve aralarında istatistiksel fark olduğu saptanmıştır. Bir haftanın sonunda ise tükürük değerlerinin normal seviyeye geri döndüğü gözlenmiştir. APF jel ve köpük gruplarının karşılaştırılmasında ise APF jelin hem 2 saat hem de 24 saatlik tükürük örneklerinin APF köpük grubundan daha yüksek flor konsantrasyonuna sahip olduğu bulunmuştur. Aynı zaman dilimlerinde her iki gruptan alman idrar örneklerinde ise 2 saat ve 24 saate ait değerler kontrol değerlerinden istatistiksel olarak farklı bulunmuştur. Bir haftanın sonunda idrar seviyeleri normal düzeyine geri dönmüştür. İdrar örneklerinde de tükürük örneklerinde olduğu gibi APF jel grubunun 2 saate ait flor konsantrasyonlarının köpük grubundan yüksek olduğu gözlenmiş ve aralarında istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmuştur. Her iki grubun 24 saat ve 1 haftaya ait flor konsantrasyonları arasında ise istatistiksel fark gözlenmemiştir.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Asidüle Fosfat Florid Jel ve Köpük İle Topikal Fluorid Uygulamasının İdrar Flor Düzeyleri Üzerine Etkisinin Araştırılması
    (2003) Tosun, Gül; Şener, Yağmur
    Bu çalışmanın amacı asidüle fosfat florid (APF) jel ve köpük ile topikal florid uygulamasını takiben idrar flor seviyelerinde meydana gelen değişiklikleri belirlemektir. Deney 60 gönüllüden oluşan çalışma grubuyla gerçekleştirildi. Bu çalışma grubu APF jel ve köpük uygulaması için ikiye ayrıldı. APF jel ve köpük uygulanmadan önce, her bireyden, kontrol flor değerlerini tespit etmek amacıyla idrar örnekleri alındı. Uygulamadan sonraki 2. saatte, 24. saatte ve 1. haftada da idrar örnekleri alındı. Toplanan örneklerin flor tayini iyon analizöre bağlı kombine flor elektrodu ile yapıldı. APF jel uygulamasını takiben kontrol flor değerleri ile 2 saat ve 24 saat sonra alınan idrar örneklerinin flor değerleri ara-sında istatistiksel olarak anlamlı fark olduğu saptandı (p0.05). Bir haftanın sonunda toplanan idrar örneklerinin flor değerleri ile kontrol değerleri arasında istatistiksel olarak anlamlı farkın olmadığı belirlendi (p0.05). APF köpük grubunda da kontrol flor değerleri ile 2 saat ve 24 saat sonrasın-da alınan idrar örneklerinin flor değerleri arasında istatistiksel olarak anlamlı fark olduğu gözlenirken (p0.05) l hafta sonra alınan idrar örneklerindeki flor değerleri ile kontrol grubundaki flor değerleri arasında istatistiksel olarak anlamlı farklığın olmadığı gözlendi (p0.05). APF jel ve köpük grupları karşılaştırıldığında APF jel grubuna ait 2. saat idrar flor değerlerinin APF köpük grubundaki değerlerden daha yüksek olduğu gözlendi (p0.05). Uygulamalardan 24 saat ve l hafta sonra toplanan örnekler arasında ise istatistiksel olarak fark gözlenmedi (p0.05). Bu çalışmanın sonucunda APF jel grubunun idrar flor değerlerinin APF köpük grubundan daha yüksek olduğu bulundu. Ancak idrar flor konsantrasyonlarında meydana gelen bu artışlar toksik etki oluşturacak seviyede değildir.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Çocuk Hastalarda İntraoperatif Analjezinin Genel Anestezi Altında Yapılmış Olan Diş Tedavilerinden Sonraki Ağrı Algısı Üzerine Etkisinin Değerlendirilmesi
    (Selçuk Üniversitesi, 2023 Aralık) Öntekin, Elif; Tosun, Gül; Arun, Funda
    Amaç: Genel anestezi (GA) altında diş tedavisi sırasında intraoperatif verilen parasetamolu?n postoperatif ağrı algısı u?zerine etkisini değerlendirmeyi amaçladık. Gereç ve Yöntem: Etik kurul onayı alındıktan sonra Selçuk Üniversitesi Diş Hekimliği Faku?ltesi Genel Anestezi ve Sedasyon Kliniği’nde 2020-2021 yıllarında gu?nu?birlik anestezi ile tedavileri yapılmış olan çocuk hastaların kayıtları kullanılmıştır. Hastaların anestezi dosyalarından demografik verileri, anestezi su?releri, dental tedavi su?releri, yapılan ağrılı işlemler, lokal anestezik kullanımı, intraoperatif parasetamol kullanımı, postoperatif 1. ve 2. saat kaydedilmiş ağrı skorları, servise çıkış su?releri, derlenme odasında ek ağrı kesici yapılıp yapılmadığı ile ilgili veriler taranmıştır. Çalışmanın istatistiksel analizleri için “Microsoft Excel 2016” ve “IBM SPSS Statistics 26” paket programları kullanılmıştır. Temel demografik tanımlayıcı istatistikler için sıklık ve oransal dağılım verilmiş ve birbirleriyle çaprazlamaları incelenmiştir. Bulgular: Çalışmaya dahil edilen 246 çocuk hastanın 136’sı erkek ve 110’u kız; en ku?çu?ğu? 3 ve en bu?yu?ğu? 15 yaşında idi. Bu hastaların anestezi kayıtlarının istatiksel değerlendirilmesiyle elde ettiğimiz sonuçlara göre; intraoperatif parasetamol uygulanmış grupla uygulanmamış grup arasında; postoperatif 1. saat ağrı skorlarında, taburculuk su?relerinde, postoperatif dönemde ek analjezik ihtiyaçlarında istatistiksel olarak anlamlı bir fark gözlemlenirken, postoperatif 2. saat ağrı skorlarında, vu?cut ağırlıklarında ve cinsiyet dağılımında anlamlı bir fark bulunmamıştır. Sonuç: İntraoperatif olarak uygulanan parasetamolu?n çocuk hastalara daha konforlu bir postoperatif süreç yaşattığını du?şu?nmekteyiz.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Comparative evaluation of apical sealing ability of different root canal sealers
    (ISTANBUL UNIV PRESS, ISTANBUL UNIV RECTORATE, 2018) Altan, Halenur; Göztaş, Zeynep; İnci, Gülsüm; Tosun, Gül
    Purpose The aim of this study was to compare the short and long term apical sealing ability of different root canal sealers. Materials and methods Fifty-five extracted human anterior single-root teeth were used. The coronal part of each tooth was removed and the root canals were prepared with NiTi rotary instruments. Teeth were divided into 5 study groups; Group I: MTA Fillapex (Angelus, Brazil); Group II: Sealapex (Sybron-Kerr, Romulus, MI, USA) and Group III: AH Plus (Dentsply, Konstanz, Germany) (n=15) and negative and positive control groups (n=5). The quality of root canal sealing was assessed by a fluid filtration method performed at 24 h and 180-day time intervals. Kruskal Wallis and Mann Whitney U tests were used to compare the groups. Results At 24 h evaluation, MTA Fillapex presented significantly less microleakage than the Sealapex and AH Plus (p<0.05). At long term interval (180-day), Sealapex and AH Plus presented significantly less microleakage than the MTA Fillapex (p<0.05). Conclusion Sealapex and AH Plus showed significantly better sealing abilities than MTA Fillapex in the long term.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Diş hekimliğinde fotodinamik tedavi
    (2014) Onat, Halenur; Tosun, Gül
    Bu derlemede, antibiyotik tedavileri sonucu oluşan "direnç" sorununa çözüm olarak gösterilen antimikrobiyal fotodinamik tedavi (FDT)' nin tarihçesi, etki mekanizması, diş hekimliğinde kullanım alanları ve yan etkileri literatür ışığında incelenmiştir.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Diş hekimliğinde ozon ve kullanım alanları
    (2013) Yeğin, Zeynep; Tosun, Gül
    Modern diş hekimliğinin amacı, diş çürüklerinin tedavisinde gereksiz madde kaybını önlemek amacıyla invaziv tedavi tekniklerinden çok non-invaziv ve koruyucu yaklaşımların geliştirilmesidir. Günümüzde kabul edilen tedavi yaklaşımı, çürüklerin erken teşhis edilebilmesi, ilerlemesinin önlenebilmesi ve remineralizasyonun sağlanabilmesidir. Bu amaçla kullanılan koruyucu ve önleyici yaklaşımlardan biri de ozon (O3) uygulamasıdır. Uzun yıllardır güçlü antioksidan etkisinden dolayı tıpta geniş kullanım alanı bulan ozon, son yıllarda diş hekimliğinde de kullanılan güçlü bir antimikrobiyal ajandır. Bu derlemenin amacı ozonun tanıtılması ve diş hekimliğinde çeşitli alanlarda kullanımı hakkında bilgi vermektir.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Evaluation of temperature changes in the pulpal chamber of the primary tooth during curing of colored compomers
    (Cumhuriyet University Faculty of Dentistry, 2018) Altan, Halenur; Goztas, Zeynep; Tosun, Gül; Sari, Tuğrul
    Purpose: To investigate the temperature changes in the primary teeth pulp chambers during the curing of different colored compomers Materials and Methods: Class II cavities were prepared in primary mandibular second molars (n=5). Gold, blue, green, berry, and tooth (control group) colored compomers were tested in two steps (aproximal and occlusal). Measurement of pulp chamber temperature changes during curing was performed with a J type thermocouple. The data including differences between the highest and initial temperature values were recorded and analyzed by two-way ANOVA and Mann-Whitney U tests Results: There were statistically significant differences temperature changes in groups (p < 0.05). Cümle yeniden kurulabilir. Gold colored compomer Demonstrate the highest temperature increase in both proximal and occlusal surfaces. Tooth colored compomer (A2) Demonstrate the lower temperature increase. The temperature increase in aproximal cavities was found higher than the temperature increase in occlusal cavities. Conclusions: Colored compomer can be an alternative restorative materials in superficial class I and II cavities in primary teeth. Dark coloured compomers should be used in deep cavities. Running Title: Temperature Changes During Curing of Colored Compomers. © 2018 Cumhuriyet University Faculty of Dentistry.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Farklı yüzey hazırlama yöntemlerinin fissür örtücülerin bağlanma dayanımı üzerine olan etkisi
    (Selçuk Üniversitesi, 2015) Tosun, Gül; Altan, Halenur Onat; Göztaş, Zeynep; Kahraman, Kamil; Sarı, Tuğrul; Botsalı, Murat Selim
    Bu çalışmada amacı kurutma ajanı/ kurutma ajanı olmaksızın mine yüzeyinin hazırlanmasında asitle pürüzlendirme ve Er:YAG lazerin (QSP ve MSP mod) fissür örtücünün bağlanma dayanımı üzerine etkisini değerlendirmek amaçlandı. Gereç ve Yöntemler: Bu çalışmada 30 adet çürüksüz daimi diş kullanıldı. Dişler mine-sement sınırının 2 mm üstünden kesildi ve kökler uzaklaştırıldı. Dişler meziodistal olarak ikiye ayrıldı. Elde edilen 60 yarım diş akrilik reçine içine gömüldü. Mine yüzeyinde fissure örtücüler için 2 mm çapında alan oluşturuldu. Bütün gruplara Ultraseal XT plus (Fissür örtücü:FÖ) uygulandı. Örnekler randomize olarak 6 gruba ayrıldı (n:10); G1:% 37 fosforik asit + Prima Dry + FÖ, G2:% 37 fosforik asit + FÖ, G3: Er: YAG (MSP modu) + Prima Dry + FÖ; G4: Er: YAG (MSP modu) + FÖ; G5: Er: YAG (QSP modu) + Prima Dry + FÖ; G6: Er: YAG (QSP modu) + FÖ. Örnekler 24 saat distile su içinde bekletildikten sonra bağlanma kuvvetleri, üniversal test makinesi ile test edildi. Verileri karşılaştırmak için Kruskal-Wallis ve Mann-Whitney U-testi kullanıldı. Bulgular: Gruplara ait bağlanma dayanımları şöyledir (MPa) G1: 11.33, G2: 9.76, G3: 8.65, G4: 7.72, G5: 4.49, G6: 2.73. Gruplar arasında istatistiksel fark olduğu gözlendi (p < 0.05). Sonuç: Mine yüzeyine asit uygulaması, Er:YAG lazer QSP ve MSP moda göre daha iyi sonuçlar verdiği görülmüştür. Fissür örtücü uygulanmadan önce kurutma ajanı uygulanabilir.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Inhibition effects of different toothpastes on demineralisation of incipient enamel lesions
    (QUINTESSENCE PUBLISHING CO INC, 2019) Altan, Halenur; Göztaş, Zeynep; Kahraman, Kamil; Kuş, Mahmut; Tosun, Gül
    Purpose: To evaluate the inhibitory effects of different toothpastes on demineralisation of incipient enamel lesions using a toothbrush simulator. Materials and Methods: Fifty enamel specimens were prepared from extracted human molars. The specimens were randomly assigned to the following groups (n = 10/group): 1. no treatment (control); 2. toothpaste containing arginine (ProRelief, Colgate;); 3. fluoride toothpaste (Pronamel, Sensodyne GlaxoSmithKlein); 4. tooth mousse containing casein phosphopeptide-amorphous calcium phosphate (CPP-ACP) (Recaldent, GC); 5. toothpaste (Restore, Dr. Collins) containing bioactive glass (NovaMin, GlaxoSmithKlein). All specimens were exposed to pH cycling. The remineralising agents were applied to the samples with a toothbrush simulator for 2 min twice a day for five days. The weight percentage of mineral changes for the elements calcium (Ca), phosphorus (P), sodium (Na) and silica (Si) were measured by SEM energy-dispersive x-ray spectroscopy (SEM-EDX). SEM revealed properties of treated enamel surfaces. The data were analysed using one-way ANOVA. Results: Statistically significantly higher levels of Ca and P were found in all groups compared to the control (p < 0.05). Conclusions: The toothpastes' efficacy of inhibiting demineralisation depended on the active ingredients in the respective toothpaste. The demineralisation inhibition efficacy of the tested toothpastes depended on the active ingredients in the toothpaste.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    An Investigation of the Effects of Topical Fluoride Applications With Acidulated Phosphate Fluoride Gel and Foam on Saliva Fluoride Levels
    (Int Amer Assoc Dental Researchi a D R/a a D R, 2003) Tosun, Gül; Şener, Y.; Koyuturk, A. E.
    [Abstract not Available]
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Kompozit rezinin mineye bağlanma dayanımı üzerine farklı saklama solüsyonlarının etkisi
    (2005) Tosun, Gül; Şener, Yağmur; Şengün, Abdülkadir
    Amaç: İn vitro araştırmalarda dişler deneylerde kullanılacağı ana kadar dehidrate olmaması ve mikroorganizmaların ürememesi amacıyla, çeşitli saklama solüsyonlarında saklanmaktadır. Bu çalışmanın amacı çekilmiş dişleri saklamak için kullanılan üç farklı solüsyonun, mine yüzeyine uygulanan bir kompozit rezin dolgu maddesinin bağlanma dayanımı üzerine etkilerini araştırmaktır. Gereç ve Yöntem: Çalışmada 60 adet çürüksüz daimi molar diş çekimden hemen sonra 3 gruba ayrılarak % 0.1'lik timol, %10'luk formol, distile su içine konuldu. Saklama ortamlarında 24 saat bekletilen dişlerin bukkal mine yüzeylerine kompozit rezin dolgular (%36 fosforik asit, Prime&BondNTSpectrumTPH) yapıldı. Daha sonra dişler yeniden aynı saklama ortamına taşınarak 37C deki etüvde 24 saat bekletildi. Su soğutması altında düşük devirdeki elmas separe ile kesilen dişlerden, yaklaşık 1 mm2 lik bağlanma yüzeyine sahip çubuk şeklinde örnekler elde edildi. Örneklere lmm/dk hızda makaslama kuvveti uygulandı. Bulgular ve sonuçlar: Kompozit rezin dolguların mikro-makaslama kuvvetlerine karşı bağlanma dayanımları timol grubunda 7.352.28 MPa, formol grubunda 8.482.38 MPa, distile su grubunda ise 9.242.57 MPa olarak belirlendi. İstatistiksel değerlendirme sonucunda; timolde bekletilen dişlerin bağlanma dayanımının distile suda bekletilen dişlerden daha düşük olduğu (p0.05) bulundu. Formol solüsyonunda bekletilen dişler ile distile suda bekletilen dişlerin ve timolde bekletilenler ile formol solüsyonunda bekletilen dişlerin bağlanma dayanımları arasında ise istatistiksel olarak anlamlı fark olmadığı (p0.05) belirlendi. Sonuç olarak, saklama solüsyonlarının kompozitin mineye bağlanma dayanımı üzerinde farklı etkilere neden olabileceği görüldü.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Konya İli ve Çevresinde Yaşayan 6-12 Yaş Grubu Çocuklarda Daimi Birinci Büyük Azı ve Daimi Kesici Dişlerin Klinik Kayıtlarının Değerlendirilmesi
    (Selçuk Üniversitesi, 2022 Aralık) Koçaslan, İlkay; Tosun, Gül
    Amaç: Daimi birinci büyük azı ve daimi kesici dişlerin tedavi ihtiyaçlarının ve bu dişlere uygulanan tedavilerin otomasyon kayıtları kullanılarak incelenmesi amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntemler: Bu çalışma 2016-2020 yılları arasında Selçuk Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Pedodonti Anabilim Dalına başvurmuş 6-12 yaş arası hastaların daimi birinci büyük azı ve kesici dişlerine ait kayıtların incelenmesiyle yapılmıştır. Çalışmamızda, hastaların klinik kayıtlarının toplanmasında Selçuk Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi’nin mevcut olarak kullandığı TURCASOFT Hastane Bilgi Yönetim Sistemi (HBYS) programından faydalanılmıştır. Elde edilen verileri analiz etmek için “IBM SPSS 26” paket programları kullanılmıştır. Değişkenlerin karşılaştırılmasında parametrik ve parametrik olmayan testler kullanılmıştır. Bulgular: Bu çalışmada incelenen hastaların %55’ini kız hastaların oluşturduğu tespit edilmiştir. Kız hastalarda etkilenme oranı ve uygulanan tedavi oranlarının erkeklere göre daha yüksek olduğu bulundu. İncelenen hastaların yaş ortalaması 10.68’dir. Yaş arttıkça uygulanan tedavi oranları ve girişimsel tedavi uygulama sıklığının arttığı bulunmuştur. Bu çalışmada, daimi birinci büyük azılarda alt çenede uygulanan dolgu, kanal ve çekim tedavilerinin üst çeneye göre daha fazla olduğu tespit edilirken; kesici dişlerde üst çenedeki oranların alt çeneye göre daha yüksek olduğu bulunmuştur. Çenelerin sağ ve sol tarafı arasında uygulanan tedavi sıklığı açısından anlamlı bir fark bulunmamıştır(p=0.096). Sonuç: Tedavilerin %95 oranında daimi birinci büyük azılara, %5 oranında daimi kesici dişlere uygulandığı, yaşla birlikte tedavi ihtiyacının arttığı, uygulanan tedavileri %47.3 oranında oklüzal dolgunun, %30 oranında aproksimal dolgunun, %10.2 oranında kanal tedavisinin, %7.3 oranında topikal flor uygulamasının, %3.9 oranında fissür örtücü uygulamasının, %1.4 oranında çekim tedavisinin oluşturduğu sonuçlarına ulaşılmıştır.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Nanodoldurucu içeren beş farklı kompozitin yüzey sertliği ve pürüzlülüğü açısından değerlendirilmesi
    (Selçuk Üniversitesi, 2014) Göztaş, Zeynep; Tosun, Gül; Yıldız, Esma; Kahraman, Kamil
    Bu çalışmanın amacı bir nanofil (Filtek Supreme XT) ve dört nanohibrit kompozitin (İvoclar Tetric EvoCeram, Dentsply Ceram X, Voco Grandio, Bisco Ælite) polisaj sonrası yüzey sertliklerini ve pürüzlülüklerini değerlendirmektir. Gereç ve Yöntemler: Her test için her bir kompozitten on adet örnek hazırlandı ve üreticilerin talimatları doğrultusunda şeffaf bant altında polimerize edildi. Polimerizasyondan sonra tüm örnekler OptiDisc polisaj diskleri ile 10’ar sn polisajlandı. Yüzey sertliğinin değerlendirilmesinde Vicker’s sertlik testi ve yüzey pürüzlülüğü için ise yüzey profilometre testi kullanıldı. İstatistiksel analizde her test için örneklerin üç farklı bölgesinden elde değerlerin ortalamaları kullanıldı. Bulgular: Kompozitler arasında yüzey sertliği ve pürüzlülüğü açısından istatistiksel olarak anlamlı farklılıklar bulundu. En yüksek yüzey sertliği değeri Grandio ve Supreme XT gruplarından elde edilirken, en düşük yüzey pürüzlülüğü değeri Supreme XT grubundan elde edildi. Sonuç: Bu bilgiler ışığında kompozit rezin seçerken doldurucu içeriğinin ve yoğunluğunun da dikkate alınması gerektiği görülmüştür.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Orginal reseach article Effects of adhesive systems applied under fissure sealants to microleakage and shear bond strength
    (2015) Botsalı, Murat Selim; Küçükyılmaz, Ebru; Tosun, Gül; Altunsoy, Mustafa; Şener, Yağmur
    The aim of this study was to examine the effectof bonding agents under fissure sealants on bond strengthand microleakage.MATERIALS ANDMETHOD: A total of 210 freshly extracted noncarious human third molar teeth were used (105 teeth forshear bond strength and 105 teeth for microleakage assessment). The teeth were randomly assigned to 14groups, with 15 teeth in each group. Fissurit FX was applied to the etched enamel in the control groups. In the experimental groups, the self-etch adhesives: Clearfil SEBond, G Bond, Clearfil DC Bond and the total-etch adhesives: Prelude, Adper Single Bond and Optibond S wereapplied and light-cured followed by the subsequent application and light-curing of Fissurit FX. Shear bond strengthwas tested to failure in a universal testing machine with a1 mm/min crosshead speed. The shear bond strength datawas analyzed by using One Way ANOVA and Tukey HSDtests. Microleakage was evaluated by using a dye penetration method after mechanical loading and thermocycling. The microleakage data was analyzed by using theKruskal-Wallis and Tamhane tests.RESULTS: The microleakage of the Adper Single Bond Plusgroup was significantly less than that of the control group(p<0.05). However, the shear bond strength value of theAdper Single Bond Plus group was significantly less thanthat of the control group, again. The shear bond strengthvalue of Clearfil SE Bond was significantly greater thanthat of the control group (p<0.05).CONCLUSION: Clearfil SE Bond improved the shear bondstrength, and Adper Single Bond Plus decreased the mi

| Selçuk Üniversitesi | Kütüphane | Açık Erişim Politikası | Rehber | OAI-PMH |

Bu site Creative Commons Alıntı-Gayri Ticari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile korunmaktadır.


Selçuk Üniversitesi Kütüphane ve Dokümantasyon Daire Başkanlığı, Konya, TÜRKİYE
İçerikte herhangi bir hata görürseniz lütfen bize bildirin

DSpace 7.6.1, Powered by İdeal DSpace

DSpace yazılımı telif hakkı © 2002-2025 LYRASIS

  • Çerez Ayarları
  • Gizlilik Politikası
  • Son Kullanıcı Sözleşmesi
  • Geri Bildirim