Yazar "Yazar, Kevser" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 13 / 13
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe 41 B Asma Anacına In Vivo Kolhisin Uygulamalarının Morfolojik ve Sitolojik Etkileri(Selçuk Üniversitesi, 2018 Kasım) Kara, Zeki; Doğan, Osman; Yazar, Kevser; Sabır, AliEkonomik olarak geniş bir alanda yapılan bağcılık, filoksera zararlısının geniş alanlara yayılması nedeniyle neredeyse anaç kullanılmadan yapılamaz hale gelmiştir. Mevcut asma anaçları sektörün gereksinimlerini tam olarak karşılayamadığından anaç ıslahı da sürekli olarak önem arz etmektedir. Bu amaçla, vegetasyon süresi daha kısa, biyotik ve abiyotik stres koşullarına daha dayanıklı anaçların geliştirilmesi üzerine çalışılmaktadır. Bağcılıkta tetraploid üzüm çeşitlerinin yanı sıra anaçların da geliştirilmesi son yıllarda daha yoğun ilgi çekmektedir. Bu çalışmada, 41B anacına ait tek göz çelikleri serada köklendirilip hızlı büyümeye geçtikleri dönemde farklı sürelerde (24, 48, 72 ve 96 saat) ve farklı dozlarda (%0.1, %0.3, %0.5, %0.7, %0.9 ve %1.1) kolhizin uygulamalarının ploidiyi teşvik etme üzerindeki etkileri incelenmiştir. Kolhizin doz ve uygulama sürelerine göre morfolojik değişikliklere neden olmuştur. Stoma boyu, stoma genişliği ve stoma alanında artış, stoma sayısında ise azalma tespit edilmiştir. Ancak flow sitometri (FC) analizlerinde sitolojik değişiklik tespit edilememiştir. Sonuç olarak, 41B tek göz çeliklerinden gelen sürgünlere farklı doz ve uygulama süreleriyle yapılan kolhizin uygulamalarından elde edilen materyalin FC analizine göre mitotik oto poliploid bitkilere ulaşılamadığı anlaşılmıştır. 41B asma anacında kolhizinle poliploidi teşvikine yönelik tam mutasyon frekansının bu çalışmadan elde edilen bulgulara göre 1/240’tan daha düşük olduğu sonucuna varılmıştır. Bununla birlikte kolhizinle muamele edilmiş materyalde tespit edilen önemli morfolojik farklılıklar ve FC analizlerindeki sınırlı varyasyon nedeniyle materyalin bundan sonraki sürecinin takip edilmesi için araziye aktarılması planlanmaktadır.Öğe ‘Antep Karası’ Sofralık Üzüm Çeşidinde Hasat Öncesi Biopestisit ve Azotobacter Uygulamalarının Hasat Sonrasında Kalitenin Korunmasına Etkileri(Selçuk Üniversitesi, 2018) Kara, Zeki; Küçükbasmacı Sabır, Ferhan; Sabır, Ali; Yazar, Kevser; Günal, EceHasat sonrasında tane hasarı ve salkım iskeleti kuruması gibi zararlar ile Botrytis cinereabaşta olmak üzere mantari enfeksiyonlar sofralık üzümün pazarlamasını sınırlar. Sofralıküzüm kalitesinin hasattan sonra korunmasında SO2 yaygın olarak kullanılmaktadır. Bununla birlikte üründe sülfit birikimi riski vardır. Bu nedenle organik ürünlerin muhafazasındakullanımına izin verilmemektedir. Çürümeleri geciktirmek için SO2‘ye alternatif yöntemlerdenenmektedir. Bu çalışmada ‘Antep Karası’ (Vitis vinifera L.) sofralık üzüm çeşidindehasat sonrasında kalitenin korunması amacıyla Bacillus subtilis (Bs) QST 713 ile Azotobacter chroococum + Azotobacter vinelandii (Ac+Av) karışımı preparatların etkileri denenmiştir. Üretici bağında hasat öncesinde (24 saat) Bs 15 ml L-1, Bs 30 ml L-1, Ac+Av 10ml L-1, Ac+Av 20 ml L-1 omca üzerinde salkıma püskürtme şeklinde uygulanmıştır. Ürünhasattan 2 saat sonra soğuk hava deposuna (0 ±1 °C, %85 oransal nem) 500 gramlık poşetlerde konulmuştur. SO2 jeneratörü ped tek doz ile hiçbir uygulama yapılmayan örneklerkontrol olarak kullanılmıştır. 15 gün arayla alınan örneklerde kalite değişimi takip edilmiştir. Bs uygulamalarında ağırlık kaybı (%ak), depolama sürecinde, Azotobacter ve SO2uygulamalarının altında kalmıştır. Bs 15 ml L-1, ak, tane L değeri, olgunluk indisi (oi); Bs30 ml L-1, ak, °Brix, salkım iskeleti sararması (sk), saptan kopma direnci (kd), tat, görünümve titre edilebilir asitlik (ta) üzerine olumlu etkileri ile öne çıkmıştır. Bs ve Ac+Av uygulamaları 1 ay gibi kısa süreli sofralık üzüm muhafazasında SO2 uygulamalarına bir alternatif olabilir görünmektedir.Öğe Asmada poliploidi azot protoksitin (N2O) uygulanabilirliği(2018) Kara, Zeki; Özer, Ayşe; Sabır, Ali; Yazar, Kevser; Doğanay, OsmanDünyada 6.969.373 ha alanda üretilen 67.067.129 ton taze üzümün, %6.4’ünü sağlayarak Türkiye, Dünyakuru üzüm üretiminde ikinci ve sofralık üzüm üretiminde beşinci sırayı almaktadır. Ülkesel düzeyde üzümüretimi ve pazar payının sürdürülebilmesi için yeni ve özellikle de iri taneli üzüm çeşitlerine gereksinimduyulmaktadır. Poliploid bitkilerin oluşumu kolhisin, oryzalin, trifluralin, amiprophos–methyl gibidepolimerizasyon ajanı bazı bileşiklerle, hücre bölünmesine müdahale etmek suretiyle teşvikedilebilmektedir. Azot protoksit (N?O), 1970’lerden itibaren antimitotik ajan olarak poliploid bitkilerüretilmesinde, anormal mayotik hücre bölünmesi yoluyla indirgenmemiş gamet oluşumu çalışmalarındakullanılmaktadır. Bu çalışmada, poliploid asma ıslahında N?O’nun uygulanabilirliği irdelenmiştir. Ploiditeşviki maksadıyla kullanılan kimyasalların uygulandığı bitki kısımları, uygulama teknikleri, dozları veetkinliği türler ve hatta çeşitler düzeyinde farklılıklar arz etmektedir. N?O basınca dayanıklı bir kapta farklısürelerde aktif mitoz veya mayoz bölünmedeki dokulara (polen ve/veya yumurta kesesi ana hücresi)uygulanmaktadır ve bu şekilde 2n polen, poliploid fide ve/veya sürgün oluşumu teşvik edilmektedir. Asmaıslahında uygulanmasına yönelik çalışmaya rastlanılmamış olup birçok bitkinin gamet, zigot ve fidelerine,bir poliploidize edici madde olarak N?O uygulanabilmektedir. Genomik araçların uygulanması ve 2n–gametin teşvikinde rol oynayan genler ve mekanizmaların tanımlanması ve izolasyonu, farklı bitkitürlerinde artan kullanım sağlayarak bitki ıslahında yeni yollar açacaktır.Öğe Bitki büyümesini teşvik eden mikroorganizmaların 41B asma anacı çeliklerinde köklenme ve sürgün gelişmesine etkileri(2018) Kara, Zeki; Yazar, Kevser; Doğanay, Osman; Sabır, Ali; Özer, Ayşe; Çınar, SemihaBağcılıkta verim ve kalitede iyileşmenin sağlanması ve sürdürülebilir bir bağcılık uygulaması için çevreüzerine olumsuz etkileri olan üretim girdileri yerine asma anaçları ve üzüm çeşitleri ile başarılı simbiyotikilişkiler kurabilen mikroorganizmaların tespiti ve pratikte uygulamaya konulmaları giderek daha önemlihale gelmektedir. Kullanılan mikroorganizmaların etkinlikleri türler ve suşlar düzeyinde veuygulandıkları bitkisel materyale göre farklılıklar göstermektedir. 41B asma anacı, kirece dayanımınınyüksek, vejetasyon süresinin nispeten kısa ve erkenciliği teşvik etmesi gibi özelliklerinin yanı sıraköklenme ve aşı başarısındaki düşüklük gibi nitelikleriyle bilinmektedir. Bu çalışmada, 41B asma anacıçeliklerinin farklı bakteri [OSU142 (Bacillus subtilis) 10? CFU ml¹, A18 (Agrobacterium rubi) 10? CFUml¹] ve mantar [Simderma (Trichoderma harzianum) 10? CFU ml¹] uygulamalarının köklenme (kök yaşağırlığı, kök kuru ağırlığı) ve sürgün gelişimi (sürgün boğum sayısı, sürgün çapı, sürgün uzunluğu, sürgünyaş ağırlığı, sürgün kuru ağırlığı) üzerine etkileri incelenmiştir. Mikroorganizma uygulamalarının 41Basma anacının vegetatif gelişmesini teşvik ettiği tespit edilmiştir. Sürgün boğum sayısı (10.60 adet/bitki)ve sürgün çapı (2.77 mm) değerlerinde OSU–142, sürgün uzunluğu (28.53 cm) ve klorofil içeriğinde(21.50 SPAD) A 18’in daha üstün değerler verdikleri belirlenmiştir. Asma fidan kalitesininiyileştirilmesinde mikroorganizmalardan faydalanılabileceği gösterilmiştir.Öğe Effects of Colchicine Treatments on Some Grape Rootstock and Grape Varieties at Cotyledon Stage(Selçuk Üniversitesi, 2018) Kara, Zeki; Sabır, Ali; Yazar, Kevser; Doğan, Osman; Şit, Mehmet MuratThe present study was conducted to polyploidy possibility induction of grapes in the experiment, apical meristem was treated by colchicine. The factorial experiment based on randomized completely design with tree replications. The factors including different colchicine concentrations (0 as control, 1 gL-1 , 2 gL1 , 3 gL-1 , 4 gL-1 , 5 gL-1 , 6 gL-1 ) and four diploid grape genotypes cv. ‘Gök Üzüm’ (Vitis vinifera L.) which came from conventional ancient time and have a perfect adaptation to the territory, and cv. ‘Trakya İlkeren’ (Vitis vinifera L.) was bred in last two decades in Turkey, and ‘Isabella’ (Vitis labrusca L.) and 41 grape rootstock [Chasselas (Vitis vinifera L.) x (Vitis berlandieri Planch.)] were used. With this purpose eight colchicine doses were dropped to meristematic part of young plantlets twice a day (at 8.30 am and 18:00 pm) during 3 days when first true leaves emerge in greenhouse (25°C during day and 20°C at night). The morphological and cytological parameters were evaluated 16 weeks after the polyploidization treatments. Based on the size and shape, and density of stomata, the number of chloroplasts in guard cells, and chromosome counting in the root tip-end indicated that these descendants were diploids 2n=2x=38 like their parents that colchicine-induced mutation was failed in tested grape genotypes for tetraploid induction. On the other hand, only in the cv. ‘Trakya İlkeren’ an aneuploidy was observed by 5 gL-1 colchicine treated plantlet. Aneuploid ‘Trakya İlkeren’ plantlet was identified as 2n = 2x = 40. It is seeming that grape genotypes hardly response to colchicine induction for genome doubling. This is the first report for colchicine-induced aneuploid in grapes.Öğe The Effects of Ortho Silicone Applications on the Acclimatization Process of Grapevine Rootstocks(Selçuk Üniversitesi, 2022) Kara, Zeki; Yazar, Kevser; Ekinci, Heydem; Doğan, Osman; Özer, AyşeMicropropagation is a tool for large-scale reproduction of planting material for viticulture sustainability. Successful micropropagation depends on the continued productivity of plantlets during the acclimatization phase. Due to high humidity in the culture container and free water in the environment, it causes rapid water loss and drying of plantlets with watery stems and leaves, poorly developed cuticle, large intercellular space, and incomplete stomata. Acclimatization of in vitro grown plantlets is often difficult. Silicon is gaining in importance as a useful tool in coping with multiple stress factors in different plant species, due to its contribution to the formation of the cuticle of plants, its mechanical resistance to biotic and abiotic stress, and its contribution to the flow of water through stomata and plant surfaces. In this study, the effects of 500 and 1000 µL ortho silicon applications at the acclimatization stage on in vitro propagated plantlets of 41B, 110R and Fercal grapevine rootstocks were evaluated by examining their survival rates. In the in vitro propagation process, rooting rates were listed as Fercal (64%) and 110R (32%) and 41B (28%) according to rootstocks, while root numbers were listed as Fercal (11.8), 41B (8.5), 110R (3.6). Genotypic differences were determined in the effects of silicon on plantlets in the acclimation process. In 110R and Fercal control plantlets, all plantlets were lost during acclimatization. Of the plantlets treated with 1000 µL SiO2, 110R 66% Fercal 88% and in 41B, the control, 500 and 1000 µL SiO2 applied plantlets survived 100%, 66% and 66%, respectively. 1000 µL SiO2 dose was more effective on survival rates than 500 µL applications. In subsequent studies, it was found that 1000 µL SiO2 applications could be used for practical success in grapevine genotypes that had problems in acclimatization and in other in vitro propagation studies.Öğe Ekşİ kara ve narince üzüm (Vitis vinifera L.) çeşitlerinde anter kültürü(2018) Kara, Zeki; Yazar, Kevser; Ekinci, HeydemAnter kültürü, haploit bitki elde etmek amacıyla kullanılan bitki ıslahı yöntemlerinden birisidir. Birbitkiden izole edilen anterlerin uygun bir besin ortamında kallus gelişimi ve bitkiye dönüşümü esasınadayanmaktadır. Bu yöntemle üretilen haploit bitkilerden istenilen mutant tipler seçilebilmekte ve yenivaryetelerin geliştirilmesi mümkün olmaktadır. Türkiye’de halen üretimi lokal alanlarında alternatifsizolarak devam eden ‘Ekşi Kara’ ve ‘Narince’ üzüm çeşitlerinde anter kültürü çalışılmıştır. Kültüre başlamaiçin en uygun olduğu kabul edilen yaklaşık tek çekirdekli mikrospor aşamasındaki anterler (0.3–1.0 mmuzunlukta soluk yeşil renkli) kullanılmıştır. In vitro’da N&N besi ortamında, 25 sıcaklıkta, 6 haftakaranlık ortamda kallus gelişimi incelenmiştir. Korolla rengi koyu yeşilden hafif sarıya döndüğü ve henüzaçılmamış çiçek tomurcuklarında bulunan anterlerin daha uygun olduğu gözlemlenmiştir. Çeşitlerin N&Nbesi ortamına verdiği tepkiler farklı olup ‘Ekşi Kara’ üzüm çeşidinde %22.86 ve ‘Narince’ üzümçeşidinde %35.17 oranında kallus gelişimi tespit edilmiştir. Embriyonik indüksiyonun başlangıç eksplanttipi, gelişme düzeyi, kültür ortamı ve genotipten etkilendiğinden bu çalışmada farklı üzüm çeşitlerininaynı besi ortamına farklı tepkiler verdiği belirlenmiştir. ‘Ekşi Kara’ ve ‘Narince’ üzüm çeşitlerinde uygunbesin ortamı kullanıldığında çeşitler arasında farklı tepkiler bulunmakla birlikte anterlerinden kallus eldeedilebilmektedir.Öğe İtalya (Vitis vinifera L.) sofralık üzüm çeşidinde kısıtlı sulamanın yaprak ve stoma özelliklerine etkileri(2018) Kara, Zeki; Yazar, Kevser; Doğanay, Osman; Sabır, Ali; Özer, Ayşe; Koç, FatmaÜlkemizin tarım alanları şiddeti giderek artan bir kuraklık stresi sorunu ile karşı karşıyadır. Bölgemizdeyetersiz yağışa bağlı olarak tarımsal üretim yapılamayan ya da ekonomik gelir elde edilemeyen alanlaroldukça fazladır. Asma yapraklarının alt yüzeyinde (hypostomatic), epidermis tabakasında bulunanstomaların genotiplerin çevre koşullarına göre farklılaştıkları bilinmektedir. Bu çalışmada kap içerisindeyetiştirilen İtalya (Vitis vinifera L.) üzüm çeşidinin tam sulama (TS) ve kısıntılı sulama (KS) koşullarındayaprak alanı (cm²), klorofil miktarı ve yaprak sıcaklığı (IR, ), birim alandaki stoma sayısı (stomamm²), stoma uzunluğu (?m), stoma genişliği (?m), stoma alanı (?m²) değerlerinin değişimiincelenmiştir. İtalya üzüm çeşidinde TS ve KS koşullarında yaprak ve stoma özellikleri önemli ölçüdedeğişmiş olup sırasıyla yaprak alanı 125.692.89 ve 109.431.72 cm², klorofil miktarı 32.890.42 ve31.240.41 SPAD, IR 34.410.38 ve 31.260.43 aralığında, stoma yoğunlukları 149.283.58 ve138.092.61 stoma mm² yaprak alanı, stoma uzunlukları 25.630.32 ve 27.060.33 ?m, stomagenişlikleri 15.560.31 ve 17.390.29 ?m, stoma alanları 398.809.29 ve 470.5912.82 ?m² olarak tespitedilmiştir. KS koşulları yaprak alanı, klorofil miktarı ve IR değerlerini azaltmış, stoma özelliklerindenuzunluk, genişlik ve alan değerlerinde artış; stoma sayısı değerlerine ise azalmalar tespit edilmiştir. İtalyaüzüm çeşidinin sulamadaki kısıta bağlı olarak yaprak yapı ve fonksiyonlarında aktif değişim göstererektepki verdiği tespit edilmiştir.Öğe Kolhisin uygulamalarının 'Trakya ilkeren', 'Ekşi kara' ve 'gök üzüm' (Vitis vinifera L.) çeşitlerinde morfolojik ve sitolojik etkileri(Selçuk Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2018) Yazar, Kevser; Kara, ZekiSofralık üzüm (Vitis vinifera L.) dünya toplam üzüm üretiminin yaklaşık olarak %36'sını oluşturmaktadır. Ülkemizin mevcut pazarda yerinin tüketici, pazar talepleri doğrultusunda korunması ve geliştirilmesinde otokton üzüm çeşitlerimizin özelliklerinde iyileştirme yapılması, bulundukları ekolojilere iyi adapte olmuş yeni çeşitlerin ıslahı ve muhafazası önem taşımaktadır. Poliploidizasyon, bitki ıslahında yeni gen kaynaklarının oluşturulması için önemli bir araçtır. Ploidi seviyesi artırılan bitkiler tane iriliği, yaprak büyüklüğü, filokseraya dayanım gibi bazı özelliklerinde orijinal diploidlerine oranla daha iyi nitelik kazanabilmektedir. Ploidi, kolhisin de dahil olmak üzere birçok antimitotik ajan kullanılarak uyarılabilmektedir. Bu çalışmada geleneksel, antik dönemden gelen, İç Anadolu Bölgesinin karasal iklimi ve denizden yüksekliği 1000 metrenin üzerinde, iklim ekstremlerinin sıklıkla yaşandığı ekolojiye adaptasyonu mükemmel 'Ekşi Kara' ve 'Gök üzüm' çeşitleri ve Türkiye'de son yıllarda melezleme ile ıslah edilmiş 'Trakya İlkeren' çeşidinde kolhisin uygulamalarıyla poliploid genotiplerin elde edilmesi in vivo ve in vitro koşullarda incelenmiştir. Kolhisin uygulamalarının etkileri, uygulama yapılan genotiplerdeki morfolojik ve sitolojik değişikliklerin takibi ve tetraploid 'Kyoho' üzüm çeşidi ile karşılaştırılarak değerlendirilmiştir. In vivo birinci yıl uygulamalarında düşük konsantrasyonda kolhisin uygulamalarında, sürgün büyümesinin çeşitli oranlarda devam ettiği ve 10 g L-1 kolhisin uygulamalarında kotiledon döneminde toksik etki sonucu kör fide oluştuğu belirlenmiştir. Bitkilerde poliploid genotiplerin oluşmasıyla stoma boyutunun artması, stoma yoğunluğunun azalması bu çalışmada, in vivo ve in vitro kolhisin uygulamaları sonucu yapılan stoma özellik incelemeleriyle desteklenmiştir. In vivo kotiledon uygulamalarının birinci yılında, bitkilerin flow sitometri (FC) analizi sonucunda ploidi seviyelerinin orijinal diploidlerden farklı olmadığı anlaşılmıştır. In vivo çalışmalarının ikinci yılında 5 g L-1 kolhisin uygulanan 'Ekşi Kara' ve 2 g L-1 ve 6 g L -1 kolhisin uygulanan 'Trakya İlkeren' fidelerinde kloroplast sayımları ve FC analizi sonucunda ploidi seviyesinin değiştiği, tetraploid ve miksoploid genotipler oluştuğu tespit edilmiştir. In vitro kolhisin uygulamalarında 'Ekşi Kara' ve 'Gök üzüm' çeşitlerinde 10 mg L -1 ve 20 mg L -1 konsantrasyonlarının kloroplast sayılarını değiştirdiği tespit edilmiştir. Kloroplast sayısındaki önemli artışlar, üzerinde çalışılan genotipler de ploidi düzeyinin etkilediğini göstermiştir. Bu çalışmada, kolhisin uygulamalarının stoma özelliklerinde önemli değişikliklere neden oldukları belirlenmiştir Kolhisin uygulamaları sonucunda, stoma özellikleri orijinal diploidlerinden önemli farklılıklar gösteren asma genotiplerinde, poliploid ve miksoploid genotiplerin oluştuğu kloroplast sayımı, FC analizleri ve kromozom sayımları ile tespit edilmiştir. Poliploidi çalışmalarında, stoma gözlemlerinin yanısıra kloroplast sayımı, FC analizi ve kromozom sayımlarının doğrulanmış sonuçlara ulaşmada önemli araçlar olduğu düşünülmektedir.Öğe ‘Narince’ (Vitis Vinifera L.) Üzüm Çeşidinde Kolhisin Uygulamalarının Morfolo jik ve Sitolojik Etkileri(Selçuk Üniversitesi, 2017 Kasım) Kara, Zeki; Sabır, Ali; Yazar, Kevser; Doğan, Osman; Albanaa, Abdulrahman Shakir ShakorTürkiye sofralık üzüm üretimi, tüketimi ve uluslararası pazarda önemli ülkeler arasında yer almaktadır. Sofralık üzüm pazarı artan bir trend içerisindedir ve bu alandaki rekabet, geleneksel çeşitlerin geliştirilmesini ve yeni üzüm çeşitlerinin ıslahını gerektirmektedir. Bu çalışmada, 'Narince' üzüm (Vitis vinifera L.) çeşidine kolhisin uygulamalarıyla poliploidinin teşviki in vivo koşullarda denenmiştir. Bu çeşidin tek gözleri serada 1:1 torf:perlit ortamında köklendirilmiş ve gelişen sürgünlerin 7-10 cm'ye ulaştığı dönemde 4 farklı kolhisin dozu (%0, %0.25, %0.5, %0.75, %1) ve %5'lik gliserin ile iki farklı sürede (48 ve 96 saat) sürgün uçlarına uygulanmıştır. Uygulamanın ardından sürgün uçları alüminyum folyo ile kapatılmış ve açık bırakılarak sürgün ucu canlılık oranı, sürgün uzunluğu, stoma boyutları (uzunluk, genişlik, alan ve yoğunluk) ve FC analizleriyle değerlendirilmiştir. Morfolojik özellikler bakımından bazı değişimler tespit edilmiş olup, FC analizlerine göre ploidi seviyesinde önemli bir değişim belirlenememiştir. 'Narince' üzüm çeşidinde kolhisinle poliploidi teşvikine yönelik tam mutasyon frekansı, bu çalışmadan elde edilen bulgulara göre 1/120'den daha düşüktür. Tespit edilen morfolojik farklılıklar ve Flow sitometri (FC) analizlerindeki varyasyon nedeniyle materyal, takip edilmek üzere araziye aktarılarak izlenmeye alınmıştır.Öğe Üzüm (Vitis vinifera L.) çekirdeği yağının sofralık üzüm muhafazasına etkileri(Selçuk Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2013-01-08) Yazar, Kevser; Kara, ZekiTane çatlaması, çürüme ve sap kuruması hasat sonrasında sofralık üzümlerin pazarlanmasını sınırlandıran önemli bazı faktörlerdendir. Sofralık üzümlerde Botrytis cinerea Pers.’in neden olduğu kurşuni küf ekonomik öneme sahip en önemli hastalıktır. Kurşuni küf hastalığının Kontrol edilmesinde yaygın olarak kükürt dioksit kullanımı söz konusu iken; bunun hem bazı avantajları hem de dezavantajları bulunmaktadır. SO2 uygulamaları üzümlerde sülfit kalıntıları bırakabilmekte ve bu kalıntılar insanlarda alerjik etkilere yol açabilmektedir. Organik ürerimde hasat sonrası uygulamalarda SO2 kullanımına izin verilmemektedir. Bu nedenle, çürümelerin geciktirilmesi amacıyla SO2’e alternatif yöntemler kullanılmaktadır. Bu çalışma ‘Alphonse Lavallée’ ve ‘Antep Karası’ üzüm çeşitlerinin soğukta muhafazası üzerine farklı dozlardaki üzüm çekirdeği yağı (ÜÇY) uygulamalarının (0.5 g L-1, 1 g L-1, 2 g L-1) etkilerinin, ticari olarak kullanılan SO2 (SO2-1, SO2-2) jeneratörleri ile karşılaştırılması amacıyla 2011-2012 yıllarında Selçuk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümünde yürütülmüştür. Deneme salkım ve tanelenmiş olacak şekilde tesadüf blokları deneme desenine göre kurulmuş ve deneme sürecinde uygulamaların etkileri salkımlarda 15, tanelerde 10 gün arayla bazı kalite ve duyusal analizler ile izlenmiştir. Muhafaza sürecinde incelediğimiz parametrelere göre SO2 uygulamaları ağırlık kaybına, Titre edilebilir asitlik, pH, renk ve görünüm değerlerine yapmış olduğu etkiler bakımından en etkili uygulamalar olmakla birlikte farklı dozlardaki ÜÇY uygulamaları da etkili sonuçlar vermişlerdir. Çeşitlere ve muhafazaya alınan örnek tipine göre değişmekle birlikte 0.5 g L-1 uygulaması ağırlık kaybını azaltma, parlaklığın korunması, Titre edilebilir asitlik ve pH değerlerinin muhafaza sürecinde korunmasında diğer ÜÇY dozlarından daha etkilidir. 1 g L-1 ÜÇY uygulaması ‘Alphonse Lavallée’de salkımların çürümesinin Kontrolünde ve ‘Antep Karası’ tanelerinin görünümünün korunmasında; 2 g L-1 ÜÇY ise ‘Alphonse Lavallée’ tanelerinde tadın korunmasında en etkin uygulama olmuştur. Tüm ÜÇY uygulamaları ‘Alphonse Lavallée’ sofralık üzüm çeşidinde 45 gün, ‘Antep Karası’ sofralık üzüm çeşidinde 1 g L-1 uygulaması ile 60 gün SO2 uygulamaları ile aynı kalite düzeyinin korunmasını sağlamışlardır. ÜÇY dozları her iki çeşidin tanelenmiş örneklerinde ise 40 günlük muhafaza sürecinde ağırlık kaybı ve incelenen diğer kalite özellikleri bakımından SO2 uygulamaları ile aynı kalite düzeyinin korunmasını sağlamışlardır.Öğe VINE GROWTH AND YIELD RESPONSE OF ALPHONSE LAVALLE (V-vinifera L.) GRAPEVINES TO PLANT GROWTH PROMOTING RHIZOBACTERIA UNDER ALKALINE CONDITION IN SOILLESS CULTURE(WYDAWNICTWO AKAD ROLNICZEJ W LUBLINIE, 2017) Sabir, Ali; Karaca, Ummuhan; Yazar, Kevser; Sabir, Ferhan K.; Yazici, M. Atilla; Dogan, Osman; Kara, ZekiHigh carbonate content in soil negatively affect plant growth, because the availability of nutrients is restricted due to high pH. The present investigations were carried out to reveal possible alleviating effects of the exogenous root inoculation PGPRs on development and physiology of soilless-grown grapevines cultivated under alkaline stress in controlled glass house. pH of growth medium was increased from 7.5 to the values ranging from 7.9 (control) to 8.1 (A18) according to the bacterial inoculations by NaHCO3 supplementations. Bacteria inoculations did not result in statistically significant differences in pH values of growth media. The bacterial population density found in the rhizosphere of grapevines ranged from 6 x 108 CFU mL(-1) (M-3) to 9 x 108 CFU mL(-1) (Ca-637). The highest value of shoot thickness was obtained from Ca-637 (5.3 mm), followed by A18 (5.2mm), while M3 did not significantly affected the shoot thickness. The greatest pruning residue per vine was obtained from A18 treatment (81.5 g), followed by Ca-637 (80.8 g) while the lowest value was determined in control. Vine yield was the greatest with A18 (1128 g) treatment and was followed by Ca 637 (1059 g). Considering the general observations, root inoculation of PGPRs A18 and Ca-637 may be recommended in enhancing bioremediation of alkali growth media.Öğe Vine growth, yield, berry quality attributes and leaf nutrient content of grapevines as influenced by seaweed extract (Ascophyllum nodosum) and nanosize fertilizer pulverizations(ELSEVIER SCIENCE BV, 2014) Sabir, Ali; Yazar, Kevser; Sabir, Ferhan; Kara, Zeki; Yazici, M. Atilla; Goksu, NihalEnvironmental stress factors such as drought, salinity, and temperature extremes can reduce the yield of major crops and limit agricultural production worldwide. Therefore, research into developing sustainable methods to alleviate such stresses should be a priority. However, experimental studies to detect evidence and the effects of macro- and micro-element deficiencies in grapes are still insufficient to match necessity of clear knowledge to solve problems related with vineyard nutrition practice under stress conditions. This study was thus conducted on the investigation of the physiological, growth, mineral acquisition, yield and quality responses of grapevine, grown on alkaline soil, to seaweed extract (Ascophyllum nodosum) and nanosize fertilizer over two years. Leaf investigations revealed that the existence of nano-size Ca-based fertilizer led to remarkable enhancements in foliar development and chlorophyll concentration of the vines cultivated on alkaline soil. Seaweed also enhanced the leaf Zn chlorophyll content of the grapes. Most of macro- and micro-elements determined across the vines were in, or near, normal levels, except for Zn which varied around questionable levels. The treatments, particularly nano-fertilizer, considerably increased the Zn acquisition. Certain berry characteristics and the yield also increased with especially nano-fertilizer alone or with sea weed (A. nodosum) plus nano-fertilizer treatment. Overall investigations revealed that nano-fertilizer had particular contribution to improvement of vine growth, yield, berry quality attributes and leaf nutrient content of grapevines (cv. 'Narince') grown under alkaline soil condition. Therefore this product would be recommended to use for alleviating the adverse effects of such abiotic stress condition for sustainable grape production. (C) 2014 Elsevier B.V. All rights reserved.