Dergi Yayın Koleksiyonu
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Güncel Gönderiler
Öğe Muhasebe Meslek Mensuplarının Mesleki Sorunları ve Meslek Odalarından Beklentilerinin Demografik Özellikler Ve Faaliyet Gösterilen Ekonomik Çevre Açısından Değerlendirilmesi: Ordu Örneği(Selçuk Üniversitesi, 2016) Deran, Ali; Erduru, İncilay; Keleş, DursunSerbest Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanunu’nun 1989 yılında yürürlüğe konulmasıyla birlikte muhasebecilik mesleği yasal bir zemine kavuşmuştur. Bu kanun, meslek mensuplarının faaliyetlerine yönelik ilke ve kuralları düzenlemenin yanında, mesleki sorunların çözümüne ve muhasebecilik mesleğinin toplumda saygınlık kazanmasına da katkıda bulunmuştur. Muhasebe meslek mensuplarının söz konusu kanun ile mesleki sorunlarının bir kısmı çözüm bulsa da, bazı güncel sorunları halen çözüm beklemektedir. Bu sorunların da tespit edilerek ortadan kaldırılmasına yönelik girişimlerde bulunulması gerekmektedir. Bu kapsamda yapılan çalışmanın iki temel amacı bulunmaktadır. Bunlardan birincisi, muhasebe meslek mensuplarının mesleki faaliyetleri sırasında karşılaştıkları sorunları tespit ederek, bu sorunların çözümü noktasında bağlı oldukları meslek odalarından beklentilerini ortaya koymaktır. İkincisi ise, muhasebe meslek mensuplarının karşılaştıkları sorunlara ve meslek odalarından beklentilerine ilişkin görüşlerinin, demografik özellikler ve faaliyet gösterilen ekonomik çevre açısından farklılık gösterip göstermediğini tespit etmektir. Bu amaçla hazırlanan anket formu Ordu ilinde faaliyet gösteren muhasebe meslek mensuplarına uygulanmış ve elde edilen verilere göre muhasebe meslek mensuplarının mesleki sorun ve beklentilere genellikle katıldıkları gözlemlenmiştir. Ayrıca, meslek mensuplarının söz konusu mesleki sorun ve beklentilere ilişkin görüşlerinde de bazı demografik değişkenlere ve faaliyet gösterilen ekonomik çevreye göre anlamlı farklılıklar tespit edilmiştir.Öğe Türkiye’de Kayıtdışı İstihdamın Bir Tetikleyicisi Olarak Vergi Takozu Sorunu Ve Maliyeti(Selçuk Üniversitesi, 2016) Buyrukoğlu, Selçuk; Kutbay, HüseyinBirçok dünya ülkesi gibi Türkiye’nin de önde gelen sorunlarından birisi olan kayıtdışı istihdam mikro anlamda işveren ve çalışanlar makro anlamda ise devlet adına ciddi bir politika aracı haline gelmiştir. İşverenlerin ödemek zorunda kaldıkları vergi takozu unsurları ile devletin çalışanlar üzerinden elde etme hakkı olan kamu gelirleri kayıtdışı istihdamı tetikleyerek kayıtdışı istihdamın maliyetini de artırır hale gelmiştir. Bu çalışma ile Türkiye’de esas işleri nedeniyle hiçbir sosyal güvenlik kuruluşuna kayıtlı olmayanlar dikkate alınarak kayıtdışı istihdam ve kayıtdışı istihdamın maliyeti tahmin edilmeye çalışılmıştır. Çalışmanın sonucunda kayıtdışı istihdamın maliyetinin artışında; kayıtdışı istihdam rakamları kadar vergi takozu rakamlarındaki artışın da önemli bir etken olduğu sonucuna ulaşılmıştır.Öğe Yeşil İnovasyon Kavramının Bibliyometrik Analizi: Scopus Veri Tabanında Bir Uygulama(2024) Odabaş, TuncayÖz Amaç - Bu Araştırmanın Amacı, “yeşil inovasyon” Konusunu işleyen Makalelerin içeriğinin Çeşitli Değişkenler Aracılığıyla incelenmesidir. Yöntem - Çalışmada işletmeler Adına Önem Arz Eden Ve Çevreye Karşı Duyarlı Bir işletmecilik Anlayışının Akademide Ne Derece Çalışıldığının Tespiti için Bibliyometrik Analiz Yapılmıştır. Araştırmada Veriler Scopus Veri Tabanında “green innovation” Anahtar Kelimesi ile Yapılan Tarama Sonucunda Elde Edilmiştir. Elde Edilen 414 Makale R Yazılımı Kullanılarak Yazar Sayısı, en Çok Yayın Yapan Yazarlar, Yayımlandığı Yıl, Yayımlandığı Ülke Ve Yayımlandığı Dergi Değişkenleri Çerçevesinde incelemeye Tabi Tutulmuştur. Bulgular - Yapılan inceleme Sonucunda Elde Edilen Verilere Göre Makalelerin %71’i iki, Üç Ve Dört Yazarlıdır. Makale Sayısında 2016 Yılından Sonra Önemli Bir Artış Görülmektedir. Makalelerin Yayımlandığı Ülke Bazında ise Başı Çin Çekmektedir. Sustainability Ve Strategy and the Environment Dergileri Alanda en Çok Yayın Yapılan Dergilerdir. Sonuç - Sonuç Olarak Ekolojik Krizin Topluma Yansımasının Gündelik Yaşamda Da Hissedilmeye Başlanmasıyla Birlikte Işletmelerin Toplumsal Sorumluluk Bağlamında Yeşil İnovasyona Yönelik İlgilerinin Arttığı Görülmektedir.Öğe Social Capital in Arab Countries: A Theoretical Perspective(2024) Saleh, DeenaÖz Amaç- Bu Çalışma, Arap Bölgesinin Ekonomik, Sosyal Ve Siyasi Yapısını Göz Önünde Bulundurarak Sosyal Sermayeyi Ve Bunun Bireyler, Topluluk Ve Ülkeler Üzerindeki Etkilerini incelemektedir. Metodoloji- Bu Teorik Makale, Sosyal Sermayenin Arap Dünyasında Nasıl Tezahür Edebileceğini, Köklü Teorik Çerçeveler Ve Dünya Değerler Araştırması'ndan Elde Edilen Verileri Kullanarak Analiz Etmektedir. Farklı Sosyal Sermaye Boyutlarını inceliyor Ve Bunların Arap Ülkelerinin Sosyal, Siyasi Ve Ekonomik Kalkınması Üzerindeki Etkilerini Tartışıyoruz. Sonuç- Ekonomik Teoriler Artık Eğitimli işgücü, Sosyal Kalkınma, Kültürel Yapı, Sosyal Etkileşimler, Sosyal Sermaye, Güven, işbirliği Ve Hoşgörü Gibi Geleneksel Üretimin Ötesindeki Faktörlere Odaklanmaktadır. Çalışmamız Orijinal Veri Toplamayı içermese De, Wvs'den Elde Edilen Güvenilir Verileri Kullanarak Değerli Bilgiler Sunmakta Ve Arap Bölgesinde Sosyal Sermaye Üzerine Gelecekte Yapılacak Araştırmalar için Zemin HazırlamaktadırÖğe Teoriden Pratiğe Yeşil Politika Üzerine Bir İnceleme(2024) Güngören, Cavit EmirÖz Amaç - Bu Çalışma Yeşil Örgütlerin, Temel Tezlerini Ne Boyutta Pratiğe Yansıttığını Ortaya Koymaya Çalışmaktadır. Yöntem – Çalışmanın Amacı Bağlamında Yöntem Olarak ilk Bölümde Yeşil Politikanın Teorik Kısmına ikinci Bölümde Pratik Kısmına Yer Verilerek Bir Çözümleme Yapılacaktır. Yeşil Politikanın Temel Tezlerinin Politik Ve Sivil Toplum Deneyimlerindeki Sürekliliklerine Ve Sınırlılıklarına Odaklanılmaktadır. Ayrıca Çalışmada Veri Toplamı Yöntemi Olarak Literatür Taraması Tercih Edilmiştir. Bulgular - Çalışmanın Vardığı Öncelikli Bulgu Yeşil Ideolojinin Temel Tezlerinin Pratikte Karşılık Bulmadığıdır. Örneğin Kalkınma Hedefi Her Zaman Sürdürülebilir Ekonomi Modellerinin Önünde Tutulmuştur. Sonuç - Yeşil Politika Temel Prensipleri Konusunda Pratik açıdan Radikal Davranmasa Da Paradigmalarını Dünya Kamuoyuna Kabul Ettirme De Başarılıdır.Öğe Kişi Başına Düşen Gelir, Enerji Tüketimi Ve Karbondioksit (Co2) Emisyonu Arasındaki İlişkinin Yapısal Kırılmalar Altında Analizi: Türkiye Örneği(Selçuk Üniversitesi, 2016) Uysal, Doğan; Yapraklı, HalilDünya nüfusundaki artışa paralel olarak artan enerji tüketimi de hızla artmaktadır. Artan enerji tüketiminin ise çevresel faktörlerle olan ilişkisi CO2 salınımı yoluyla her geçen gün daha fazla artmaktadır. Çevresel faktörlerle ekonomi arasında ilişki ise 1990‟lı yılların başından itibarenele alınmaya başlanmıştır. Bu ilişkiye temel olan teori ise gelir eşitsizliği ile büyüme arasındaki ilişkiyi inceleyen Kuznets‟in (1955), ekonomik büyüme ve gelir eşitsizliği arasında ters-U şeklinde bir ilişki olduğunu ileri sürdüğü hipotezinden türetilmiştir. Kuznets bu ilişki ile ilgili olarak, gelişmişlik düzeyinin ilk evresi ve sonraki evreleri hakkında farklı yorumlarda bulunmuştur. Başlangıç itibari ile gelişmekte olan ülkelerde sanayileşme ile birlikte gelir eşitsizliğinin ortaya çıkacağını belirtmiş, fakat bu olumsuzluğun ülkenin gelişimini tamamladıktan sonra telafi edileceği sonucuna ulaşmıştır. Bu hipotezden yola çıkılarak 1990‟lı yıllarda Grossman veKrueger (1991, 1995) ekonomik büyümenin ilk yıllarında çevresel kirliliğin artacağını ancak büyümenin ilerlemesiyle çevresel kirliliğin azalacağını savunmuşlardır. Başka bir ifade ile başlangıç itibariyle gelişmekte olan ülkelerde kalkınmanın ilk hamlelerinin yapılmaya başlaması ile birlikte çevresel faktörlerin olumsuz etkilenme oranının yüksek olacağını fakat bu olumsuzluğun ülkenin gelişimini tamamladıktan sonra telafi edileceğini değerlendirmektedir. Türkiye‟nin 1968 – 2011 yılları arasındaki verilerini ele alarak yapılan bu çalışmada, ülkelerin gelişmişlik düzeyini gösterenmakroekonomik değişkenlerin başında gelenkişi başına düşen milli gelir, çevre kirliliğinde etkili olan tüm sera gazlarının yüzde 58.8‟ini oluşturan karbondioksit emisyonu (CO2) ve kişi başına düşen enerji tüketimi değişkenleri kullanılarak uzun dönemli bir analiz yapılmıştır. Analizde yapısal kırılmaları dikkate alan Hatemi-J (2008) eşbütünleşme testi uygulanmış ve uzun dönemde ülkelerin büyümeleri için gereklilik arz eden enerji tüketimindeki artış, tüketim neticesinde ortaya çıkan karbondioksit salınımını yükseltmiştir. Bununla birlikte gelir düzeyindeki artışların ise karbondioksit salınımını azalttığı sonucuna ulaşılmıştır.Ulaşılan sonuçlar gelişmekte olan ülkelerde olduğu gibi Türkiye‟de de yatırım ve büyümenin en önemli faktörü olan enerji tüketiminin daha fazla çevresel kirlenmeye yol açacağı, artan gelir düzeyi ile birlikte ise bu olumsuz neticenin düzelme yolunda bir seyir izleyeceği görülmüştür.Öğe Türkiyede Katılım Bankacılığı Ve Bankacılık Sektöründeki Önemi(Selçuk Üniversitesi, 2016) Pehlivan, Pınarİslami bankacılık”, “İslami finans” ya da “faizsiz bankacılık” olarak adlandırılan katılım bankacılığı, son otuz yılda finansal sektörün ve bankacılık sisteminin hızla büyüyen ve gelişen bir parçası haline gelmiştir. Katılım bankaları özellikle faiz hassasiyeti nedeniyle bankacılık sistemine dahil olmayan atıl fonların ekonomiye kazandırılmasında ve benzer nitelikli yabancı kaynakların ülkeye çekilmesinde alternatif bir yol olarak kabul edilmektedir. Katılım bankalarının mevduat bankalarından işlevsel olarak çok önemli farklılıkları bulunmasa da ekonomideki tasarrufları toplamak ve yatırıma yönlendirmek görevini farklı modellerle yerine getirmektedirler. İslam dini açısından faizin haram kılınması nedeniyle kâr ve zarara katılma esasına göre faaliyet gösteren katılım bankaları, toplumda ekonomik ve sosyal işlevi birlikte üstlenmişlerdir. Bu çalışmanın amacı, ortaya çıkış nedenleri, tarihi ve hukuki gelişimleri, özellikleri, çalışma ilkeleri bazında katılım bankalarını irdelemek, katılım bankalarının ekonomiye katkıları, Türkiye‟deki mevcut durumu, katılım bankaları ile mevduat bankalarının karşılaştırılması ve bankacılık sektörü içindeki önemini ortaya koymaktır. Çalışmada, Türk bankacılık sektörü içerinde katılım bankalarının önemi, 2006-2014 dönemi için çeşitli büyüklükler (aktif toplamı, özkaynaklar, toplanan fonlar, kullandırılan fonlar, net kâr, personel ve şube sayısı) ve oranlar (kârlılık oranları, sermaye yeterlilik rasyosu vegelir-gider oranları) kullanılarak değerlendirilmektedir. Çalışmada katılım bankalarının bankacılık sektörü içerisinde giderek artan bir öneme ve paya sahip olduğu sonucuna ulaşılmaktadır.Öğe The Evaluation of Cash Waqf Linked Sukuk (CWLS) Retail Implementation and Its Potential Effects on Socioeconomic Development(Selçuk Üniversitesi, 2023 Ekim) Khalifah, Mohamad Handi; Aslan, HakanPurpose - The study aims to evaluate the potential of the CWLS Retail instrument to promote socioeconomic development in Indonesia in the Islamic social finance system. Methodology - Qualitative descriptive approaches are used in this study to investigate government papers, scientific publications on the subject, and the outcomes of previous studies. Findings – Indonesia expands its Islamic finance investor base, particularly among the millennial generation (Gen-Y), CWLS. Indonesia's commitment to advancing the National Waqf Movement, encouraging social investment, and growing productive waqf in Indonesia is demonstrated by the issuance of CWLS Retail. It was found that CWLS had a significant impact on the socioeconomic development of Indonesia. Conclusion – Indonesia needs to expand its investor base and promote CWLS Retail product innovation, considering divergent opinions among scholars. CWLS Retail innovation can be further developed using various models to adjust a region's or country's social and economic structure.Öğe İş Yerinde Sosyal Medya Bağımlılığı, Gelişmeleri Kaçırma Korkusu ve Görev Performansı Arasındaki İlişki: Kamu Çalışanları Üzerine Bir Araştırma(Selçuk Üniversitesi, 2023 Ekim) Çetinceli, Koray; Acar, Ömer FarukAmaç - Bu çalışmanın amacı, çalışanların sosyal medya bağımlılığının, gelişmeleri kaçırma korkusu (FOMO) ve görev performanslarına olan etkisini bir model çerçevesinde test etmek ve incelemektir. Yöntem –Çalışmada kullanılan örneklemi, Süleyman Demirel Üniversitesi’nde idari personel olarak çalışan 206 katılımcı oluşturmaktadır. Toplanan verileri incelemek için SPSS 26 ve AMOS 23 programları kullanılmıştır. Katılımcılar ile ilgili betimleyici istatistikler, ölçeklerin güvenirlikleri, normallik dağılımı ve korelasyon analizi SPSS programı aracılığı ile yapılmıştır. Doğrulayıcı faktör analizleri ve yapısal eşitlik modellemesinde AMOS programından yararlanılmıştır. Bulgular – Yapılan korelasyon analizi sonuçlarına göre katılımcıların sosyal medya bağımlılıkları ile gelişmeleri kaçırma korkuları ve görev performansı arasında anlamlı ilişkiler olduğu tespit edilirken, gelişmeleri kaçırma korkuları ile görev performansı arasında bu ilişkinin anlamlı olmadığı belirlenmiştir. Sonuç – Kurulan model çerçevesinde yapılan YEM analizi sonuçlarına göre katılımcıların sosyal medya bağımlılığı düzeylerinin, görev performansı düzeylerine negatif yönlü anlamlı bir etkisi olduğu belirlenmişken, sosyal medya bağımlılığı düzeylerinin gelişmeleri kaçırma korkusu düzeyleri üzerinde pozitif yönlü anlamlı bir etkisi olduğu görülmüştür.Öğe Gelir Dağılımı Adaleti Sağlama Aracı Olarak Verginin Türk-İslam Literatüründeki Yeri(Selçuk Üniversitesi, 2023 Ekim) Başaran, NurgülAmaç – Makro planda toplumun tüm kesimlerini kalkındırma ve gelirin ikincil dağılımını sağlama aracı olarak vergi sistemi, tarihin her döneminde önemli bir yöntem olarak kabul görmüştür. Bu çalışmada Türk-İslam literatüründe verginin yeri, kaleme alındığı dönemlerden günümüze etkisini yitirmeyen Siyasetnameler ve Mukaddime gibi kadim eserlerin ışığında incelenmeye çalışılmıştır. Yöntem – Çalışmada, mevcut literatür incelenmiş, bahsi geçen eserlerin ilgili içerikleri analiz edilerek yorumlanmıştır. Bulgular– İncelenen eserlerde; kendi menfaatinin ödediği vergiden daha az olduğunu tespit ettiği durumlarda, halkın üretmekten vazgeçeceği, dolayısıyla vergi gelirlerinin azalacağı, toplumsal refahın kötüye gideceği ve nihayetinde devletin zayıflayacağı çıkarımının eserlerin kaleme alındığı farklı tarihlerde aynıyla yapıldığı tespit edilmiştir. Sonuç – Türk-İslam tarihinin önemli eserlerinde, devlet gelirlerinin önemli bir kalemi olan verginin, adil bir şekilde halka geri döndürüldüğünde toplumsal kalkınma ve sosyal barışın sürdürülebilmesinde kilit rolünün dile getirildiği saptanmıştır.Öğe Covid-19 Döneminde Dijital Pazarlama ve E-Lojistik Faaliyetlerine Yönelik Lojistik Sektöründe Bir Araştırma(Selçuk Üniversitesi, 2023 Ekim) Oktaykaan, Sena; Başaran Alagöz, SeldaAmaç – Covid-19 salgınından en çok etkilenen sektörlerden birisi lojistik sektörüdür. Teknolojiden en çok faydalanan bu sektörün dijital pazarlama ve e-lojistik faaliyetlerinin incelenmesi bu çalışmanın amacını oluşturmaktadır. Ayrıca teknolojiden en çok faydalanan lojistik sektörünün dijital pazarlama ve e-lojistik faaliyetlerinin incelenmesi amaçlanmıştır. Yöntem - Çalışmada Kocaeli ilinde faaliyet gösteren işletmeler üzerinde anket çalışması yapılmış olup, online olarak 270 geçerli veri toplanmıştır. Bulgular - İşletmeler birden fazla dijital pazarlama faaliyeti kullanmaktadır. E-lojistik faaliyetleri hakkında ise yeterli bilgiye sahip olunmadığı sonucuna ulaşılmıştır. İşletmeler e-lojistik kanallarını kullanmamaktadır. Sonuç - İşletmenin faaliyette bulunduğu süreye göre pandemi döneminde dijital faaliyetleri ve e-lojistik faaliyetleri, işletmenin çalışan sayısına göre pandemi döneminde dijital faaliyetleri ve elojistik faaliyetleri farklılaşmaktadır. Ayrıca işletmenin pandemi dönemindeki dijital faaliyetleri e-lojistik faaliyetlerini etkiler, sonuçlarına ulaşılmıştır.Öğe Dünya Ti?careti?nde Tari?fe Dışı Engeller: 2008 Kri?zi? Sonrası Yaşanan Geli?şmeler(Selçuk Üniversitesi, 2015 Ekim) Alagöz, Mehmet; Ceylan, Onur2008 küresel krizinin ortaya çıkmasıyla birlikte serbest ticaret ve korumacılık üzerindeki tartışmalar yeniden ortaya çıkmıştır. Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler krizin kendi ekonomileri üzerinde oluşturduğu negatif etkilerden kurtulmak amacıyla ithalatı kısıtlamaya ya da kendi yerel sektörlerini daha güçlü yapabilmek için çeşitli politikaları uygulamaya başladılar. 2008 krizi sonrası korumacılık uygulamalarının farkı ise tarifeler yerine tarife dışı araçların daha yoğun biçimde kullanılmasıdır. Gelişmiş ekonomiler finansal yeterlilikleri nedeniyle daha çok teşvik ve sübvansiyon uygulamalarına ağırlık verirken, bu tarz destekleri finanse edemeyecek durumda olan gelişmekte olan ekonomiler ise teknik engeller, kotalar ya da tarifeler gibi ithalatı azaltan politikaları uygulamaya başladılar. 2008 Eylül-2014 Kasım aralığında toplam 3314 ticareti engelleyici etkisi net olan uygulamalar ülkeler tarafından devreye sokulmuştur. Bu durum 1929 krizi sonrasında olduğu gibi misilleme ihtimallerini güçlendirmekte; Dünya Ticaret Örgütü’nün ticareti serbestleştirme çalışmalarını zorlaştırmakta ve etkinliğinin tartışılmasına neden olmaktadır. Ticarette teknik engellerin ya da diğer bir ifadeyle görünmez engellerin gerek tespiti, gerekse bu engellere ilişkin verilerin toplanmasındaki güçlükler nedeniyle ülkeler bu uygulamalardan serbestçe yararlanmaktadırlar. Diğer taraftan Dünya Ticaret Örgütü bünyesindeki birtakım anlaşmaların yapısı da yeni korumacılık uygulamalarının yaygınlaşmasına zemin hazırlar niteliktedir.Öğe Adil Savai ve Irak Savaşı: Anakronik Bir Öğretiyi 21. Yüzyılda Yeniden Okumak(Selçuk Üniversitesi, 2015 Ekim) Özlük, ErdemTarihi Ve Felsefi Açıdan Derin Köklere Sahip Adil Savaş Öğretisi, Soğuk Savaş?ın Sona Ermesiyle Birlikte Felsefeciler, Hukukçular Ve Siyaset Bilimciler Tarafından Yeniden Tartışılmaya Bağlamıştır. Özellikle De 11 Eylül Saldırılarından Sonra ABD Dış Politikasının Refleksleri, Konunun Tartışıldığı Platformun Genişlemesine Yol Açmıştır. ABD'nin “önleyici Savaş” İlkesini Dış Politikasının Bir Ayağı Haline Getirmesi, Afganistan Ve Irak Müdahaleleri, İnsani Müdahale Konusundaki Gelişmeler Pratikte Adil Savaş Konusunun Ne Kadar Tartışmalı Olduğunu Ortaya Koymuştur. Bu Çalışmanın Temel Amaçlarından Biri Bu Konudaki Tartışmalara Atıfta Bulunmaktır. Ayrıca Tarihsel Olarak Nasıl Evrim Geçirdiği Ve Temel İlkeleri 21. Yüzyılın Dünyasına Nasıl Uyarlanmaya Çalışıldığı Tartışılmıştır. Adil Savaşın Tanımından, İlkelerine, Teorilerine Ve Tabiri Kullanan Aktörlerin Niyetlerine Dair Tartışmalı Unsurların Daha Ayrıntılı Analiz Edilmesi Adına Irak Savaşı (2003) Birçok Açıdan Oldukça İyi Bir Kılavuz Konumundadır. Bu Nedenle Çalışma Bu Savaş Üzerinden Adil Savaş Konusundaki Tartışmaları Da Ele Almaktadır. Adil Savaş Doktrini, Daha Çok Spesifik Durumlar İçin Kullanılabilecek Bir Meşruiyet Aracıdır. Bir Devletin Dış Politikasının Temeli Ya Da Sürekli Bir Unsuru Olamaz. Ancak Özellikle 20. Yüzyılın Sonundan Itibaren, Adil Savaş Hem Bir Dış Politika Stratejisi Hem De Uluslararası Hukukun Bir Öğesi Olarak Gösterilmeye Çalışılmaktadır. Kavramın Özünün, Tarihsel Geçmişinin Ve Gerçek Anlamının Suiistimali, Bir Bakıma Yeni Bir Uluslararası Hukuk Anlayışı İhdas Etmenin Bilinçaltındaki Dürtüsüdür.Öğe The Perceived Proactivity Level of Industrial Organizations Against Potential Crises: A Practical Study(Selçuk Üniversitesi, 2016) Demirsel, M. Tahir; Öğüt, AdemGünümüzde işletmelerin faaliyette bulundukları küresel rekabet ortamındaki pek çok unsur, onları beklenmedik tehdit ve fırsatlarla karşı karşıya bırakmaktadır. İşletmelerin varlıklarını devam ettirebilmeleri de söz konusu tehditlerden korunmalarına bağlıdır. İşletmelerin karşılaşabildiği ve varlıklarını tehdit eden beklenmedik gelişmeler (krizler), onları değişime zorlamakta, değişime uyum sağlayamayanlar ise yok olma tehlikesiyle yüzleşmektedirler. Gerek teknolojik gelişmeler ve pazarda oluşan belirsizlikler, gerekse küreselleşmeyle gelen yoğun rekabet, işletmelerin krizle karşılaşma ihtimalini her geçen gün artırmaktadır. Dolayısıyla proaktif davranarak krizi öngörmek, kriz sinyallerini algılamak ve buna bağlı olarak gerekli önlemleri alarak krize hazırlıklı olmak, işletmeler için büyük önem arz etmektedir. Bu bağlamda bu araştırmada, işletmelerin pratik yaşamda kriz sinyallerini ne düzeyde algıladıkları ve olası krizlere karşı gerçekte ne düzeyde hazırlıklı olduklarının ortaya konulması amaçlanmıştır. Araştırma, ülkemizin büyük organize sanayi bölgelerinden biri olan Konya Organize Sanayi Bölgesi’nde (KOS) faaliyet gösteren 222 firmanın yöneticileri üzerinde gerçekleştirilmiştir. Bulgular tanımlayıcı istatistiksel yöntemlerle analiz edilmiştir. Elde edilen sonuçlar, işletmelerin kriz sinyallerini yeterince algılayamadıklarını ve potansiyel krizlere karşı hazırlıklı olmadıklarını göstermektedir. Bu bir ön çalışmadır. Konuyla ilgili araştırma ve analizler geliştirilecektir.Öğe Feldstein-horioka Hipotezinin Görünürde İlişkisiz Regresyon Yöntemiyle Analizi: Gelişen Ekonomiler (E7) Üzerine Bir İnceleme(Selçuk Üniversitesi, 2016) Tunçsiper, Bedriye; Biçen, Ömer FarukBu çalışmanın amacı, gelişen yedi ekonomi (E7) için Feldstein-Horioka Hipotezinin geçerliliğini incelemektir. 1990-2014 dönemini kapsayan yıllık verilerin kullanıldığı çalışmada, hipotezin geçerliliği Zellner tarafından geliştirilen Görünürde İlişkisiz Regresyon yaklaşımıyla incelenmiştir. Elde edilen bulgulara göre; Brezilya, Meksika, Rusya ve Türkiye’de Feldstein-Horioka Hipotezi geçerli değildir. Bunun yanında Çin, Hindistan ve Endonezya’da ise Feldstein-Horioka Hipotezinin geçerli olduğu belirlenmiştir.Öğe İşletmelerde Stratejik İnsan Kaynakları Yönetimi Sürecinde Performans Değerlendirme Ve Kariyer Yönetimi Uygulamaları(Selçuk Üniversitesi, 2016 Nisan) Soysal, Abdullah; Kılınç, ErhanGünümüz iş dünyasında insan kaynakları yönetiminde performans ölçütlerinin ve kariyer hedeflerinin daha rasyonel belirlenmesi için stratejik bir yaklaşım ortaya konulması zorunlu hale gelmiştir. Bu çalışma, yöneticilerin stratejik İKY, performans değerlendirmesi ve kariyer yönetimi hakkında görüşlerini, işgörenleri değerlendirdikleri öncelikli kriterlerini ve işyerlerinde uyguladıkları performans değerlendirme yöntemleri belirlemek ve bu yöntemlerin sonuçlarını hangi alanlarda kullandıklarını saptamak için yapılmıştır. Bu amaçla, Gaziantep ilinde faaliyet gösteren 4 ve 5 yıldızlı oteller, özel hastaneler ve büyük ölçekli üretim işletmeleri araştırma kapsamına alınmıştır. Bu işletmelerde genel müdür/müdür yardımcısı, İK departman müdürü/şefi görevlerinde bulunan kişilere anket uygulanmıştır. Araştırmaya katılan yöneticilerin stratejik insan kaynakları uygulamaları, performans değerlendirme ve kariyer yönetimi unsurlarına büyük oranda (%88,5) katıldıkları saptanmıştır. Yöneticilerin konumları ile işgörenlerini değerlendirdikleri kriterler arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık söz konusu iken, yöneticilerin konumları ve yöneticilerin eğitim düzeyleri ile performans değerlendirme sonuçlarını işyerinde kullanma alanları arasında anlamlı bir farklılık saptanmamıştır. İKY performans değerlendirme ve kariyer yönetimi adil, ölçülebilir, nesnel ve uzun vadeli bir yaklaşımla yürütmek işletmenin geleceği oluşturmada en önemli adımlardan biri olacaktır. Bunun için de işletmenin stratejik planlarını ve bu planlara uyumlu insan kaynakları planlarını yapması gerekir.Öğe Fi?nansal Varlıkları Fi?yatlama Modeli? ve Beta Katsayısının Düzenlemeye Tabi? Pi?yasalarda Kullanımı(Selçuk Üniversitesi, 2016 Nisan) Kulalı, İhsanFinansal Varlıkları Fiyatlama Modeli (FVFM), herhangi bir menkul kıymetin beklenen getirisi ve risk derecesi arasındaki ilişkiyi göstermektedir. FVFM, firmaların sermaye maliyetinin hesaplanmasında sıklıkla kullanılan yöntemlerden birisidir. Sermaye maliyetinin borç ve öz sermaye şeklinde iki temel unsuru bulunmaktadır. Öz sermayenin maliyeti FVFM benzeri modeller kullanılarak hesaplanmaktadır. Sermaye maliyeti, aynı zamanda, düzenleyici işlemler için de temel girdi konumundadır. Bu çerçevede FVFM ve beta yalnızca yatırımcı ya da firmalar için değil, düzenleyiciler bakımından da merkezi bir öneme sahiptir. Bu nedenle, FVFM, bazı farklılıklar olmakla birlikte, düzenlemeye tabii fiyatın bulunmasında sıklıkla kullanılmaktadır.Öğe Bağımsızlık Sonrası Türk Cumhuriyetlerinde Yabancı Sermayenin Temel Belirleyicileri ve Ekonomik Büyüme İlişkisi(Selçuk Üniversitesi, 2016) Özel, BilalOrta Asya; 1917 yılında dönemin Çarlık Rusya?sının Bolşevik ihtilali ile Sovyetler Birliği olarak tarih sahnesine gelmesi ile birlikte Demir Perde adı verilen blok oluşmuştur. Türk Cumhuriyetleride bu perdenin en kapalı kısımlarından birini oluşturmaya başlamıştır. Asya stepleri bu karanlık dönem bitene kadar ekonomik olarak incelenme fırsatını hiç yakalayamamıştır. 1990?lardan sonra bağımsızlıklarına kavuşmayı başaran ve daha sonraları literatürde Bağımsız Devler Topluluğu olarak adlandırılacak olan bu ülkeler; planlı bir ekonomik sistem ile büyüyen yeni yöneticilerinin Serbest Piyasa ekonomisi ?ne adapte olmak için geliştirdikleri politika denemelerine şahit olmuştur. Yeni baştan düzenlenen ekonomik yapıları ve yetersiz yatırım kabiliyetleri bu ülkeleri yabancı sermayeyi temin etmeye itmiş ve dünyada gelişmiş ülkeler tarafından paylaşılan pastadan pay alabilmek için türlü reformları hayata geçirmişlerdir. Çalışmanın amacı ekonomik büyümeyi temel alan yeni kurulun bu Türk Devletlerinin bağımsızlıklarının ardından bu hedefe ulaşmada Yabancı Sermayenin temel belirleyicilerini tespit etmek ve gelen bu yabancı yatırımların diğer geçiş ekonomilerinden ziyade Türk Cumhuriyetleri olan Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan ve Türkmenistan ekonomilerine etkilerini analitik olarak incelmektir. Granger nedensellik testi kullanılarak 1990 ile 2010 yıllarını kapsayarak yapılan analiz sonucunda doğrudan yabancı sermaye yatırımları ile ekonomik büyüme arasındaki ilişki durumları incelenen Türk Cumhuriyetlerinde Azerbaycan dışında herhangi bir nedenselliğe rastlanmamıştır.Öğe Türkiye’nin Finansal Risk Haritası(Selçuk Üniversitesi, 2016 Nisan) Altan, Mikail; Şekeroğlu, Gamze; Karahan, Nebi SalihFinansal risk parayla ilgili her türlü riski kapsar. Ülke düzeyinde oldukça önemli olan finansal riskin unsurları ise; düşük GSMH, döviz kurlarındaki dalgalanma, yüksek borç oranı, yüksek işsizlik oranı, yüksek enflasyon oranı ve sorunlu kredi oranlarındaki yüksekliktir. Çalışmada bu unsurlar esas alınarak Türkiye’nin finansal risk haritası çıkarılmak amaçlanmıştır. Bu amaç doğrultusunda 2008-2014 yılları arasında kesintisiz olarak yayımlanan işsizlik oranları, enflasyon oranları ve sorunlu krediler analize dahil edilmiştir. Analizde kullanılan veriler ?BBS-2 (İstatistiki Bölge Birimleri Sınıflaması) düzeyindeki 26 bölge için ayrı ayrı toplanmıştır. Verilere göre her bir bölge; hem tüm yıllar için ayrı ayrı, hem de 7 yılın ortalamasındaki en yüksek, en düşük, ortalama ve standart sapma değerlerine göre yüksek, orta ve düşdük riskli olarak gruplandırılmıştır. Sonuçta tüm veriler göz önünde bulundurularak, Türkiye’nin yüksek, orta ve düşük riskli bölgelerinin belirlendiği bir finansal risk haritası oluşturulmuştur.Öğe Alternati?f Para Poli?ti?kası Strateji?si? Olarak Nomi?nal İsyi?h Hedeflemesi?: Karşılaştırmalı Bi?r Anali?z(Selçuk Üniversitesi, 2016 Nisan) Mangır, Fatih; Ertem, Cemil2008 kriz sonrası ortaya çıkan ekonomik konjonktür, enflasyon hedeflemesi rejiminin başarısının sorgulanmasına ve alternatif para politikalarının tartışılmasına neden olmuştur. Bu tartışmalar içinde yer alan Jeffery A. Frankel?in de içinde olduğu birçok iktisatçının önerisi, Nominal GSYİH hedeflemesidir. Finansal istikrarsızlık, yüksek işsizlik, durgunluk vb. sorunların çözümünde enflasyon hedeflemesi politikası etkisiz kalmış ve enflasyonun yanında başka ekonomik hedeflerinde kontrol edilebildiği para politikası rejimlerine ihtiyaç artmıştır. Bu nedenden dolayı bu çalışmada, enflasyon hedeflemesi rejimine kadar para politikasının tarihsel gelişimi incelenecektir. Son olarak, enflasyon hedeflemesi rejiminin avantajları ve dezavantajları tartışılacak, Nominal GSYİH hedeflemesiyle karşılaştırmalı analizi yapılacaktır.