Metalurji ve Malzeme Mühendisliği/Makale Koleksiyonu
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Güncel Gönderiler
Öğe 3 ve 5 kromlu çeliklerde tantalyum ve krom ilavesinin mikroyapıya ve çentik darbe direncine etkisi(Selçuk Üniversitesi, 2019) Arıcı, Gökhan; Acarer, Mustafa; Uyaner, MesutKrom molibden (tungsten) [Cr-Mo (W)] çelikleri yüksek sıcaklık ve basınçlı buharın geçtiği petrokimya endüstrisindeki, enerji santrallerindeki vb. kullanılan borularda tercih edilmektedir. Bu şartlarda gerekli mukavemetin sağlanması çelikteki alaşım elementlerine bağlıdır. Alaşım elementlerinin kompozisyonlarının değişmesi çeliğin mikroyapısal ve mekanik özelliklerini değiştirmektedir. Bu çalışmada, daha önce üretimi yapılan Cr-Mo (Cr-W) çeliklerine alternatif olabilecek, ağırlıkça % 3, % 5 Cr ve % 3 W ana alaşım elementlerini içeren düşük Cr’lu çelikler döküm yolu ile üretilip sıcak olarak haddelenmiştir. Bu çalışmada farklı oranlarda Cr ve Ta içeren çeliklerin mikroyapıları ve çentik darbe dirençleri incelenmiştir. 3 Cr’lu alaşımlarda mikroyapıda ferrit ve beynit gözlemlenirken, 5 Cr’lu alaşımlarda mikroyapıda beynit ve martenzit gözlemlenmiştir. Ayrıca, Cr ve Ta ilaveleri alaşımların sünekliklerinde azalmaya sebep olmuştur.Öğe Küresel grafitli dökme demirlerde aşılayıcıların mikroyapı ve mekanik özelliklere etkisi(Selçuk Üniversitesi, 2019) Aydoğuş, Abdullah; Acarer, Mustafa; Kara, MemduhKüresel grafitli dökme demirlerin alaşımlarından biri olan EN-GJS 400-15, yüksek darbe direnci, yüksek uzama kabiliyeti olan bir demir karbon alaşımıdır. Diğer küresel grafitli dökme demir çeşitlerine göre üretilebilirliği, maliyet ve üretim yöntemi açısından bakıldığında endüstride kullanımı oldukça yaygındır. Endüstride kullanımda olan farklı kimyasal bileşimlerde aşılayıcı malzemeler bulunmaktadır. Aşılayıcı malzemelerin endüstride, miktar ve kullanım yöntemleri farklılık göstermektedir. Bu sebeple bu çalışmada Baryum (Ba), Bizmut (Bi) ve Seryum (Ce) içerikli aşıların mikro yapısal ve mekanik özelliklere olan etkileri incelenmiştir. Kullanılan aşılayıcılar arasında Baryum (Ba) esaslı aşılayıcı malzemenin Kükürt (S) elementi kimyasal analizine ve mikro yapıya olan etkisi incelenmiştir. Mikroyapı karakterizasyonu optik mikroskop, mekanik özellikler ise sertlik değerleri sonuçları olarak incelenmiştir.Öğe NANOSİLİKA KATKILI CAM/EPOKSİ KOMPOZİTLERİN ÇEKME DAYANIMLARININ VE KIRILMA YÜZEYLERİNİN İNCELENMESİ(Selçuk Üniversitesi, 2019) Aydoğuş, Osman; Demirci, Mehmet TuranTeknolojinin gelişmesiyle birlikte kompozitlerin kullanımı artmaktadır. Cam/Epoksi kompozitler üretim maliyetlerinin düşük olması ve yüksek dayanım sergilemeleri sayesinde birçok endüstriyel alanda kullanılmaktadır. Dolayısıyla bu durum Cam/Epoksi kompozitlerden beklentilerin artmasına neden olmakta ve araştırmacıları da çalışmalarını bu yöne odaklamaktadır. Bu çalışmada el yatırma yöntemiyle 10 tabakadan oluşan ağırlıkça %4 nanosilika katkılı ve katkısız Cam/Epoksi kompozit levhalar üretilmiştir. ASTM D 3039/D 3039M standartlarına uygun olarak üretilen levhalardan çekme numuneleri hazırlanmıştır. Hazırlanan numunelerin çekme deneyleri sonrasında hasar analizleri yapılmıştır. Elde edilen sonuçlara göre nanosilika katkılı Cam/Epoksi kompozitlerin çekme dayanımlarında ve birim uzama miktarlarında sırasıyla ortalama %30 ve % 14.5’lik artış tespit edilmiştir.Öğe Investigating the effects of DNA demethylation in chemotherapy resistance by ChIP-on-Chip method(KARE PUBL, 2019) Demirel Kars, Meltem.; Koygun, Gözde.OBJECTIVE This study aimed to determine the epigenetic basis of drug resistance mechanisms developed in MCF-7 breast cancer cell line that is resistant to an anticancer agent paclitaxel. Thus, we investigated the effects of the changes in DNA level on gene expression profile and proposed methods of inhibiting resistance by DNA modifications. METHODS We investigated the epigenetic basis of acquired drug resistance in whole genome by comparing chromosome immunoprecipitation in paclitaxel resistant MCF-7 (MCF-7/Pac) cells and in drug-sensitive (MCP-7/S) cells. For this analysis, DNA samples from both cell lines were immunoprecipitated and labeled with Cy3 and Cy5 fluorescent dyes. Hybridization and array scanning was performed with Agilent all-Genome Microarray platform that was designed to detect DNA methylation. Me obtained high-throughput information was analyzed with a bioinformatics analysis program. RESULTS The results showed that demethylation and epigenetic modulation of the DNA regions encoding 90 genes arc significant in the development of multiple drug resistance (MDR) in breast cancer. Some of these genes, ICAM4, COX6B2, ITGB8, SLC39A4, TUBB2C, COL6A1, DAPK1, RUNX3, SLC35F3, and MAP6, are important players in the development of drug resistance and cancer stem cells. CONCLUSION Studies on reversing multidrug resistance can be carried out by DNA modification or methylation of target genes regions on DNA. The results presented in this study may shed light on drug development studies to make DNA modifications.Öğe Damage behavior of filament winding pipes modified with carbon nanotubes under internal pressure(GAZI UNIV, 2015) Tasyurek, Mustafa; Tarakcioglu, NecmettinIn this study, damage behavior of filament winded glass-reinforced plastic (GRP) pipes that reinforcing material mixed in different proportions of under static internal pressure was examined. Multi-walled carbon nanotubes (MWCNT) are used as reinforcing material and the medium-viscosity epoxy are used as matrix material. Free-ended internal pressure test was applied to the experiment. Test specimens were produced with six layered and +/- 55 degrees winding angle. Reinforcement material was added as 0,5% and 1%. In addition, the wall thickness ratio of surface cracks on each kind of sample (w / t) was opened as 0.25 and 0.5 measure. Pure epoxy GRP pipes with same physical characteristics have been used as comparison sample. According to the geometry of the notch surface and different reinforcement ratios burst pressure values were determined and investigated.Öğe Karbon nanotüp ile modifiye edilmiş filaman sarım boruların iç basınç altındaki hasar davranışı(2015) Taşyürek, Mustafa; Tarakçıoğlu, NecmettinBu çalışmada, farklı oranlarda takviye edilmiş filaman sarım cam takviyeli plastik (CTP) boruların statik iç basınç altındaki hasar davranışları incelenmiştir. Takviye malzemesi olarak çok duvarlı karbon nanotüp (KNT), matriks malzemesi olarak da orta viskoziteli epoksi kullanılmıştır. Deneyde serbest uçlu iç basınç testi uygulanmıştır. Deney numuneleri 6 tabakalı ve 55 sarım açılı olacak şekilde üretilmiştir. Takviye malzemesi % 0,5 ve % 1 olarak ilave edilmiştir. Ayrıca her numune çeşidine yüzey çatlağının cidar kalınlığına oranı (a/t) 0,25 ve 0,5 ölçülerinde yüzey çatlağı açılmıştır. Saf epoksi ile üretilmiş aynı fiziki özelliklere sahip CTP borular karşılaştırma için kullanılmıştır. Farklı takviye oranlarına göre ve farklı yüzey çentiği geometrisine göre patlama basınç değerleri tespit edilmiş ve değişimi incelenmiştir.Öğe Türkiye'de enerji talebini tahmin etmek için doğrusal form kullanarak GSA (Yerçekimi Arama Algoritması) ve IWO (Yabani Ot Optimizasyon Algoritması) tekniklerinin uygulanması(Selçuk Üniversitesi Mühendislik Fakültesi, 2018) Koç, İsmail; Nureddin, Refik; Kahramanlı, HumarBu çalışma, Türkiye'deki ekonomik göstergelere dayalı enerji talep tahmini ile ilgilidir. Enerji talebini tahmin etmek için Yerçekimi Arama Algoritması (GSA) ve Yabani Ot Algoritması (IWO) tekniklerine dayanan iki farklı model önerilmektedir. GSA yöntemi, Newton’un hareket ve yerçekimi kanunlarından esinlenerek geliştirilmiş sezgisel optimizasyon algoritmasıdır. IWO algoritması ise doğadaki yabani otların istilacı karakterlerinden esinlenen, evrimsel bir optimizasyon algoritmasıdır. GSA ve IWO yöntemlerine dayalı enerji talep modelleri, gayri safi yurtiçi hâsıla (GSYİH), nüfus, ithalat ve ihracat verilerini giriş parametresi şeklinde kullanan bir model olarak önerilmektedir. Önerilen yöntemler doğrusal regresyon modeli kullanılarak geliştirilmiştir. Türkiye’nin gelecekteki enerji talebi ise üç farklı senaryo altında tahmin edilmektedir. Önerilen tahmin modellerinden elde edilen deneysel sonuçlar karşılaştırmalı olarak verilmiştir. 1979 ve 2005 yılları arasındaki veriler kullanılarak gerçekleştirilen tahmin modelinde IWO literatürdeki diğer yöntemlerle de kıyaslanmış ve IWO yöntemi en yüksek performansı verdiği görülmüştür. 1979 ve 2011 yılları arasındaki tüm veri seti kullanılarak gerçekleştirilen tahmin modelinde ise GSA, IWO yöntemiyle karşılaştırılmış ve GSA daha iyi bir performans elde etmiştir.Öğe An axisymmetric contact problem for a bi-layered transversely isotropic slab resting on a rigid circular support(Selçuk Üniversitesi Mühendislik-Mimarlık Fakültesi, 2012) Bay, M. İlker; Dağhan, Behcet; Uyaner, MesutThis paper is concerned with the continuous contact problem of two transversely isotropic layers resting on a circular support. The external load is applied to the layers by a rigid cylindrical block. It is assumed that the contact between all surfaces is frictionless and body forces are not taken into account. The problem is formulated in terms of singular integral equations obtained from the continuous contact position. Equations are solved numerically by using the Gauss-Chebyshev integration method. Furthermore, numerical results as pressure distributions under the rigid cylindrical block are given for different material combinations.Öğe Filaman sarım kompozit boruların düşük hızlı darbe davranışının simülasyonu(Selçuk Üniversitesi Mühendislik-Mimarlık Fakültesi, 2011) Uyaner, Mesut; Güvensoy, SerdarBu çalışmada düşük hızlı darbeye maruz E-camı/epoksi filaman sarım kompozit boruların dinamik cevabı araştırılmıştır. Uygulanacak yöntem Sonlu Elemanlar Yöntemi olup bu çalışma bilgisayar analizi sonuçlarının yorumlanmasına dayanmaktadır. Filaman sarım kompozit boru ve darbe olayı modellenmiştir. Benzeşim için ANSYS-LSDyna ticari yazılımı kullanılmıştır. Benzeşimde kullanılacak vurucu 24 mm çapında, küresel uçlu bir geometriye sahiptir. Vurucu kütlesi 6,35 kg’ dır. İnceleme 2, 2,5 ve 3 m/s’lik çarpma hızlarında yapılmıştır. Çalışmalarda [+55°,?55°]3, [+55°,?55°]4, ve [+55°,?55°]5 olmak üzere 6, 8 ve 10 tabakalı E-camı/epoksi malzemeden 72 mm iç çapında, bir V-yatağında dönmeden durabilen kompozit borular kullanılmış ve her bir borunun enine darbe yapılmıştır. Elde edilen bu veriler doğrultusunda, malzeme üzerine darbe esnasındaki kuvvet-zaman diyagramı, darbe enerjisi-yutulan enerji değişimi, hız-zaman değişimi grafikleri elde edilmiştir.Öğe Amorf/nanoyapılı Mg-esaslı ince filmlerin hidrojen depolama uygulamaları için çok elementli kaynaklardan üretimi(Selçuk Üniversitesi Mühendislik-Mimarlık Fakültesi, 2013) Akyıldız, Hasan; Öztürk, TayfurBu çalışmada, Mg-esaslı amorf/nanoyapılı ince filmler ısıl buhar çöktürme yoluyla üretilmiştir. Tüm filmler, toz metalurjisi yöntemleri ile hazırlanmış çok elementli kaynakların buharlaştırılması ile elde edilmiştir. Hazırlanan kaynaklar Mg-Cu, Mg-Cu-Ni, Mg-Cu-Al, Mg-Cu-Al-Ni şeklindedir. Üretilen kaynakların, sinterlendikleri sıcaklıktaki denge fazlarını ve serbest halde elementleri içerdikleri görülmüştür. Buharlaştırma sonrası ise sistemdeki fazların büyük oranda zayıflaştığı/amorflaştığı, hidrürlemenin ise incelmeyi daha da fazla artırdığı tespit edilmiştir. Çalışma, önerilen yöntemin ısıl buharlaştırma ile amorf/nanoyapılı film oluşturmaya uygun olduğunu göstermekle birlikte, bu tarz filmlerde, hidrojen depolama davranışının takibinde, X-ışınları kırınımından farklı yöntemlerin kullanılması gerekliliğini ortaya koymaktadır.Öğe PMN-PT [Pb(Mg1/3Nb2/3)O3-PbTiO3] esaslı seramiklerde kompozisyonun yapısal ve elektriksel özelliklere etkisi(Selçuk Üniversitesi Mühendislik Fakültesi, 2016) Aydın, Hurşit Sefa; Kalem, VolkanBu çalışmada, çok kristalli (1-x)PMN-(x)PT [Pb(Mg1/3Nb2/3)O3-PbTiO3] (x=0,30-0,39) piezoelektrik seramikleri katı-hal reaksiyon yöntemi kullanılarak üretilmiştir. Üretim aşamasında istenilmeyen piroklor fazının oluşumunu engellemek için literatür çalışmalarından faydalanılarak %5 mol ekstra MgO tozu kullanılmıştır. Mikroyapı ve kompozisyon analizleri; taramalı elektron mikroskobu (SEM) ve X-ışınları kırınımı (XRD) ile, elektriksel karakterizasyon ise empendans analizörü ve Berlincourt d33-piezometre kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Ekstra MgO ve tek kalsinasyon adımı kullanılarak piroklor faz oluşumunun büyük oranda engellendiği görülmüştür. XRD sonuçları PT miktarının artışı ile birlikte rombohedral fazdan tetragonal faza bir dönüşüm olduğunu ortaya koymuştur. Ayrıca, değişen PMN-PT kompozisyonunun dielektrik ve piezoelektrik özellikler üzerindeki etkisi de incelenmiştir. Deneysel sonuçlar, 0,30Öğe Metal tabakalı kompozitlerin düşük hızlı enine darbeye karşı davranışlarının incelenmesi(Selçuk Üniversitesi Mühendislik Fakültesi, 2016) Kara, Memduh; Uyaner, MesutBu çalışmada metal kompozit levhaların düşük hızlı enine darbe davranışları incelenmiştir. 1 mm kalınlığında St37 DKP çelik ve 1050-H14 alaşımlı alüminyum plakalar kullanılarak dört farklı yerleşim düzeninde oluşturulan üç katmanlı kompozit levhalar farklı enerji seviyelerinde düşük hızlı darbe testlerine maruz bırakılmışlardır. 150x150 mm ebatlarında kesilen metal levhalar üç alüminyum, üç çelik, aliminyum+çelik+alüminyum ve çelik+alüminyum+çelik olacak şekilde dizilerek dört tarafı ankastre olacak şekilde bağlanmıştır. Deneylerde kullanılan vurucu kütlesi 6,35 kg olup 24 mm yarı küresel geometriye sahiptir. Hazırlanan her bir deney numunesinin ortasına 10J, 20J, 30J, 40J ve 50J enerji seviyelerinde darbe testleri yapılmıştır. Darbe testleri sonucu elde edilen kuvvet-zaman, hız-zaman ve kuvvet-yer değiştirme değişimleri grafikler halinde incelenmiştir. Her bir deney numunesinde meydana gelen hasarların boyutları ve hasar şekilleri değerlendirilmiştirÖğe PMN-PT-PMS seramiklerinde sinterleme sıcaklığı etkisiyle yapısal ve elektriksel özelliklerin optimizasyonu(Selçuk Üniversitesi Mühendislik Fakültesi, 2017) Düzen, Osman; Kalem, VolkanPMS [Pb(Mn1/3Sb2/3)O3] ile katkılanmış PMN-PT [Pb(Mg1/3Nb2/3)O3-PbTiO3] üçlü piezoelektrik seramikleri (PMN-PT-PMS) 1100–1250 °C aralığında farklı sinterleme sıcaklıklarının kullanıldığı katı-hal reaksiyon yöntemi ile üretilmiştir. Sinterleme sıcaklığının kristal fazlar, mikroyapı ve elektriksel özellikler üzerindeki etkisi sistematik olarak incelenmiştir. Mikroyapı ve kompozisyon analizleri taramalı elektron mikrosko u SEM ve X-ışınları kırınımı XRD ile, elektriksel karakterizasyon ise indüktans-kapasitans-direnç ölöer LCR metre , empedans analizöru ve Berlincourt d33-piezometre kullanılarak gerçekleştirilmiştir. XRD ve SEM sonuçları, saf perovskit yapının ve homojen ir mikroyapının elde edilmesinde sinterleme sıcaklığının etkili olduğunu ortaya koymuştur. 1150 °C ve altındaki sinterleme sıcaklıklarında yoğunlaşma yetersiz olmakta ve saf perovskit yapı elde edilememekte, 1200 °C’nin üstündeki sıcaklıklarda ise kurşun oksitin uçuculuğu nedeniyle heterojen ir mikroyapı oluşmaktadır. Uygun sinterleme sıcaklığında elde edilen yüksek yoğunluk ve homojen mikroyapı; PMN-PT-PMS seramiklerinin yüksek piezoelektrik ve dielektrik davranış sergilemesini sağlamaktadır. Deneysel sonuçlar, 1175 °C’de 2 saat süre ile sinterlenmiş numunelerin optimum elektriksel özellikler d33=265 pC/N, KT=4745, kp=0,417, tan?=%2,5 ve Qm=222) sergilediğini göstermiştir.Öğe Sıvı-sıvı arayüzey adsorbsiyonu ve kompleks oluşumunun gerekliliği ve yeterliliği üzerine tarama-inceleme(Selçuk Üniversitesi Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu, 2016) Taşyürek, MustafaBu çalışmada, katı-sıvı, sıvı-sıvı arayüzey adsorpsiyonları ile ilgili bilgiler verilerek, sıvı/sıvı arayüzey adsorpsiyonu ve kompleks oluşumu üzerinde durulmuştur. Sıvı-sıvı arayüzey absorpsiyonu üzerine yapılan çalışmalar taranarak derlenmiştir. Sıvısıvı arayüzey adsorpsiyonda gerçekleştirilen uygulamalara yapılan çalışmada yer verilerek membran destekli sıvı ekstraksiyonu, petrol kazanımı, sıvı doğal iyileştirme gibi uygulamalardan bahsedilmiştir. Bununla birlikte sıvı-sıvı arayüzeyi adsorpsiyonu uygulama sahasında geniş bir yelpaze çizerek metal, yarı-iletkenlerin ve oksit nanokristallerin fonksiyonel hale getirmek için de kullanıldıkları tespit edilmiştir. Yapılan tarama derleme çalışmasında sıvı-sıvı arayüzey adsorpsiyonlarının nano teknolojideki yerinden bahsedilerek literatür çalışmaları ile desteklenmiştir. Nanopartiküllerin hidrofobik gibi özellik kazandırılmasında sıvı arayüzeylerinde adsorpsiyon prosesinin etkin olduğu görülmüştür.