Pedodonti/Makale Koleksiyonu

Bu koleksiyon için kalıcı URI

Güncel Gönderiler

Listeleniyor 1 - 20 / 29
  • Öğe
    Kök ucu açık dişlerde sonlu elemanlar analizi kullanılarak farklı yönlerden gelen travmaların oluşturduğu streslerin değerlendirilmesi
    (Selçuk Üniversitesi, 2020) Özdemir, Selin Bilgin; Kahvecioğlu, Firdevs
    Amaç: Açık apeksli bir dişin farklı materyallerle yapılan endodontik tedavisi sonrasında oluşabilecek ikincil bir travmanın dişin hangi bölgesinde ve ne kadar yoğunlukta stres oluşturacağını sonlu elemanlar yöntemi kullanarak belirlemektir. Aynı zamanda meydana gelen stres yoğunluklarının kullanılan kök kanal dolum materyaline göre değişip değişmeyeceği ve hangi kök kanal dolum materyalinin dişi travmaya karşı daha dayanıklı hale getirebileceği konusunda fikir sahibi olmaktır. Gereç Ve Yöntemler: Çalışmamızda kök ucu açık santral dişin 3 boyutlu doku modeli oluşturularak 4 farklı diş grubu oluşturuldu. Grup 1; Sağlıklı diş modeli, grup 2; MTA ile kanal dolumu yapılmış diş modeli, grup 3; Biodentin ile kanal dolumu yapılmış diş modeli, grup 4; Güta-perka ile kanal dolumu yapılmış diş modeli olarak simüle edildi. Sonlu elemanlar analizi kullanılarak, gruplara 100 N, 500 N ve 800 N’luk kuvvetler horizontal, oblik ve vertikal yönlerde uygulandı. Uygulanan kuvvetler sonucunda diş dokularında meydana gelen von Mises stres ve deformasyon miktarları değerlendirildi. Bulgular: Vertikal kuvvetler karşısında en dayanıklı dişin, MTA uygulanmış diş olduğu bulundu. Dişte oluşan stres miktarları değerlendirildiğinde, MTA’nın kullanılan diğer materyallere gore dişi travmatik kuvvetlere karşı daha dayanıklı hale getirdiği görüldü. Horizontal ve oblik kuvvetlerde Biodentin’in dişi fraktür riskine karşı yeterince güçlendirmediği görülürken, vertikal kuvvetlerde iyi sonuçlar göstermiştir. Sonuç: Horizontal ve oblik kuvvetler uygulandığında ortaya çıkan sonuç, travmatik kuvvetler karşısında fraktüre en dayanıklı grubun sağlıklı diş grubu olduğudur.
  • Öğe
    Farklı yüzey hazırlama yöntemlerinin fissür örtücülerin bağlanma dayanımı üzerine olan etkisi
    (Selçuk Üniversitesi, 2015) Tosun, Gül; Altan, Halenur Onat; Göztaş, Zeynep; Kahraman, Kamil; Sarı, Tuğrul; Botsalı, Murat Selim
    Bu çalışmada amacı kurutma ajanı/ kurutma ajanı olmaksızın mine yüzeyinin hazırlanmasında asitle pürüzlendirme ve Er:YAG lazerin (QSP ve MSP mod) fissür örtücünün bağlanma dayanımı üzerine etkisini değerlendirmek amaçlandı. Gereç ve Yöntemler: Bu çalışmada 30 adet çürüksüz daimi diş kullanıldı. Dişler mine-sement sınırının 2 mm üstünden kesildi ve kökler uzaklaştırıldı. Dişler meziodistal olarak ikiye ayrıldı. Elde edilen 60 yarım diş akrilik reçine içine gömüldü. Mine yüzeyinde fissure örtücüler için 2 mm çapında alan oluşturuldu. Bütün gruplara Ultraseal XT plus (Fissür örtücü:FÖ) uygulandı. Örnekler randomize olarak 6 gruba ayrıldı (n:10); G1:% 37 fosforik asit + Prima Dry + FÖ, G2:% 37 fosforik asit + FÖ, G3: Er: YAG (MSP modu) + Prima Dry + FÖ; G4: Er: YAG (MSP modu) + FÖ; G5: Er: YAG (QSP modu) + Prima Dry + FÖ; G6: Er: YAG (QSP modu) + FÖ. Örnekler 24 saat distile su içinde bekletildikten sonra bağlanma kuvvetleri, üniversal test makinesi ile test edildi. Verileri karşılaştırmak için Kruskal-Wallis ve Mann-Whitney U-testi kullanıldı. Bulgular: Gruplara ait bağlanma dayanımları şöyledir (MPa) G1: 11.33, G2: 9.76, G3: 8.65, G4: 7.72, G5: 4.49, G6: 2.73. Gruplar arasında istatistiksel fark olduğu gözlendi (p < 0.05). Sonuç: Mine yüzeyine asit uygulaması, Er:YAG lazer QSP ve MSP moda göre daha iyi sonuçlar verdiği görülmüştür. Fissür örtücü uygulanmadan önce kurutma ajanı uygulanabilir.
  • Öğe
    Adeziv güçlendiricinin kompozitin daimi dişe mikrogerilim bağlanma dayanımına etkisi
    (Selçuk Üniversitesi, 2014) Altan, Halenur Onat; Göztaş, Zeynep; Tosun, Gül; Şener, Yağmur
    Bu çalışmanın amacı adeziv güçlendiricinin daimi diş dentinine bağlanma performansını değerlendirmektir. Gereç ve Yöntemler: Bu çalışmada on adet çürüksüz mandibular molar diş kullanıldı. Dişlerin okluzal yüzeyleri tüm mineyi ortadan kalkacak şekilde su soğutması altında elmas separe ile uzaklaştırılarak dentin yüzeyleri açığa çıkarıldı. Dentin yüzeyleri 600-800-1000-1200 grit zımparalarla su altında zımparalandı ve dişler rastgele iki gruba ayrıldı; Grup 1: Total etch (Adper Scotchbond Multi Purpose Plus, 3M ESPE, UK), Grup 2: Total etch + adezyon güçlendirici (Enhance, Reliance, USA). Kompozit rezin restorasyonlar 4-5 mm yükseklikte olacak şekilde yerleştirildi. Su içerisinde (37oC) 24 saat bekletilen dişler 1mm2'lik örnekler elde edilecek şekilde kesitler alındı ve 62 örnek elde edildi. Tüm örneklere mikrogerilim bağlanma testi 1mm/dak hız ile kırılma meydana meydana gelene kadar uygulandı. Kırılma yüzeyleri stereomikroskop altında incelendi. İstatistiksel analiz bağımsız t testi ile değerlendirildi. Bulgular: Grup 1 ve Grup 2’den elde edilen mikrogerilme bağlanma dayanımı değerleri sırasıyla 27,47 MPa ve 27,66 MPa olarak kaydedildi. Gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık bulunmadı (p > 0,05). Sonuç: Elde edilen sonuçlara göre Enhance adezyon güçlendirici kompozit rezinin daimi dişe bağlanma dayanımını geliştirmemiştir.
  • Öğe
    Süt dişleriyle ilişkili kompound odontoma: İki olgu
    (Selçuk Üniversitesi, 2014) Küçükyılmaz, Ebru; Savaş, Selçuk; Kalaycı, Abdullah; Yıldırım, Sibel
    Çenelerde görülen odontojenik kaynaklı tümörlerin % 22’sini oluşturan odontomalar, mine, dentin ve pulpa dokusu içeren hamartamatöz lezyonlardır. Odontomalar benign odontojenik tümörler olarak sınıflandırılmaktadır. Morfolojik olarak kompleks ve kompound odontoma olarak ikiye ayrılmaktadır. Kompound odontomalar yaygın olarak maksillada keser-kanin bölgesinde gelişmektedirler ve kompleks odontomalara göre iki kat daha fazla görülürler. Genellikle asemptomatiktirler ve rutin dental radyografi esnasında teşhis edilirler. Odontomalar diş sürme bozuklukları, komşu dişlerde konjenital eksiklik, rezorpsiyon ve malpozisyon gibi durumlarla ilişkilendirilmektedir ve sıklıkla daimi dentisyonda görülürken, nadir olarak süt dentisyonda da görülebilmektedir. Bu vaka raporunda; süt dişleriyle ilişkili iki kompound odontoma vakasının sunulması amaçlanmıştır.
  • Öğe
    İzole oligodonti: Olgu sunumu ve iki yıllık takip
    (Selçuk Üniversitesi, 2014) Yıldırım, Yasin; Botsalı, Murat Selim; Şener, Yağmur; Korkut, Emre
    Oligodonti, üçüncü molarlar hariç altı yada daha fazla dişin konjenital eksikliği olarak ifade edilmektedir. Oligodonti bazı sendromlarla birlikte görülebileceği gibi izole olarak da ortaya çıkabilmektedir. Bu hastaların rehabilitasyonunda ortodontik, cerrahi ve protetik açıdan interdisipliner tedavi yaklaşımlarına ihtiyaç duyulmaktadır. Bu olgu raporunda izole oligodonti izlenen hastanın klinik bulguları ile uygulanan tedavi yaklaşımlarının sunulması amaçlanmıştır.
  • Öğe
    Nanodoldurucu içeren beş farklı kompozitin yüzey sertliği ve pürüzlülüğü açısından değerlendirilmesi
    (Selçuk Üniversitesi, 2014) Göztaş, Zeynep; Tosun, Gül; Yıldız, Esma; Kahraman, Kamil
    Bu çalışmanın amacı bir nanofil (Filtek Supreme XT) ve dört nanohibrit kompozitin (İvoclar Tetric EvoCeram, Dentsply Ceram X, Voco Grandio, Bisco Ælite) polisaj sonrası yüzey sertliklerini ve pürüzlülüklerini değerlendirmektir. Gereç ve Yöntemler: Her test için her bir kompozitten on adet örnek hazırlandı ve üreticilerin talimatları doğrultusunda şeffaf bant altında polimerize edildi. Polimerizasyondan sonra tüm örnekler OptiDisc polisaj diskleri ile 10’ar sn polisajlandı. Yüzey sertliğinin değerlendirilmesinde Vicker’s sertlik testi ve yüzey pürüzlülüğü için ise yüzey profilometre testi kullanıldı. İstatistiksel analizde her test için örneklerin üç farklı bölgesinden elde değerlerin ortalamaları kullanıldı. Bulgular: Kompozitler arasında yüzey sertliği ve pürüzlülüğü açısından istatistiksel olarak anlamlı farklılıklar bulundu. En yüksek yüzey sertliği değeri Grandio ve Supreme XT gruplarından elde edilirken, en düşük yüzey pürüzlülüğü değeri Supreme XT grubundan elde edildi. Sonuç: Bu bilgiler ışığında kompozit rezin seçerken doldurucu içeriğinin ve yoğunluğunun da dikkate alınması gerektiği görülmüştür.
  • Öğe
    Kök ucu açık dişlerde sonlu elemanlar analizi kullanılarak farklı yönlerden gelen travmaların oluşturduğu streslerin değerlendirilmesi
    (Selçuk Üniversitesi, 2020) Özdemir, Selin Bilgin; Kahvecioğlu, Firdevs
    Amaç: Açık apeksli bir dişin farklı materyallerle yapılan endodontik tedavisi sonrasında oluşabilecek ikincil bir travmanın dişin hangi bölgesinde ve ne kadar yoğunlukta stres oluşturacağını sonlu elemanlar yöntemi kullanarak belirlemektir. Aynı zamanda meydana gelen stres yoğunluklarının kullanılan kök kanal dolum materyaline göre değişip değişmeyeceği ve hangi kök kanal dolum materyalinin dişi travmaya karşı daha dayanıklı hale getirebileceği konusunda fikir sahibi olmaktır. Gereç Ve Yöntemler: Çalışmamızda kök ucu açık santral dişin 3 boyutlu doku modeli oluşturularak 4 farklı diş grubu oluşturuldu. Grup 1; Sağlıklı diş modeli, grup 2; MTA ile kanal dolumu yapılmış diş modeli, grup 3; Biodentin ile kanal dolumu yapılmış diş modeli, grup 4; Güta-perka ile kanal dolumu yapılmış diş modeli olarak simüle edildi. Sonlu elemanlar analizi kullanılarak, gruplara 100 N, 500 N ve 800 N’luk kuvvetler horizontal, oblik ve vertikal yönlerde uygulandı. Uygulanan kuvvetler sonucunda diş dokularında meydana gelen von Mises stres ve deformasyon miktarları değerlendirildi. Bulgular: Vertikal kuvvetler karşısında en dayanıklı dişin, MTA uygulanmış diş olduğu bulundu. Dişte oluşan stres miktarları değerlendirildiğinde, MTA’nın kullanılan diğer materyallere gore dişi travmatik kuvvetlere karşı daha dayanıklı hale getirdiği görüldü. Horizontal ve oblik kuvvetlerde Biodentin’in dişi fraktür riskine karşı yeterince güçlendirmediği görülürken, vertikal kuvvetlerde iyi sonuçlar göstermiştir. Sonuç: Horizontal ve oblik kuvvetler uygulandığında ortaya çıkan sonuç, travmatik kuvvetler karşısında fraktüre en dayanıklı grubun sağlıklı diş grubu olduğudur.
  • Öğe
    Doğal bir kollajen çapraz bağlayıcının kendinden bağlanabilen akışkan kompozitlerin dentin bağlanma dayanımına etkisi
    (Selçuk Üniversitesi, 2016) Can, Seda; Kahvecioğlu, Firdevs; Acar, Hamdi; Ülker, Mustafa
    Amaç: Bu in vitro çalışmanın amacı proantosiyanidinden zengin bir özütün (üzüm çekirdeği özütü), kendinden bağlanabilen akışkan kompozitlerin [VertiseFlow, Kerr; Fusio Liquid Dentin, Pentron; NovaCompo SF, Imicryl] dentin makaslama bağlanma dayanımlarına etkisini incelemektir. Gereç ve Yöntemler: Bu çalışmada 90 adet çürüksüz insan üçüncü molar dişi kullanıldı. Dişlerin tüberkülleri uzaklaştırılarak düz okluzal dentin yüzeyleri hazırlandı. Dentin yüzeyleri #600 grenli zımpara kâğıdı ile zımparalandıktan sonra rastgele 6 gruba ayrıldı (n=15). Deney gruplarına ait dentin yüzeylerine kompozitleri bağlamadan önce bu yüzeyler %20’lik üzüm çekirdeği özütü ile muamele edildi. Kompozitler silindirik şekilli plastik matrisler içinde uygulandı ve ışık ile sertleştirildi. Makaslama bağlanma dayanımı için her bir örneğin diş-kompozit ara yüzeyinde kırılma meydana gelinceye kadar 1 mm/dk hızda kuvvet uygulandı. Veriler One-Way ANOVA ve Tukey's HSD Post-hoc testleri ile analiz edildi. Bulgular: Nova Compo SF ve Vertise Flow için, üzüm çekirdeği özütü ile muamele edilen gruplar ile kontrol gruplarının dentin bağlanma dayanımları arasında fark yoktu (p>0.05). Ancak, dentinin üzüm çekirdeği özütü ile muamele edilmesi Fusio Liquid Dentin’in dentine bağlanma dayanımını düşürdü (p<0.05). Sonuç: Kollajen çapraz bağ ajanı olarak kullanılan %20’lik üzüm çekirdeği özütü, kendinden bağlanabilen akışkan kompozitlerin dentine bağlanma dayanımlarını arttırmadı. Bunlara ilaveten, Fusio Liquid Dentin’in, dentine bağlanma dayanımını olumsuz etkiledi.
  • Öğe
    Doğal bir kollajen çapraz bağlayıcının kendinden bağlanabilen akışkan kompozitlerin dentin bağlanma dayanımına etkisi
    (Selçuk Üniversitesi, 2016) Can, Seda; Kahvecioğlu, Firdevs; Acar, Hamdi; Ülker, Mustafa
    Amaç: Bu in vitro çalışmanın amacı proantosiyanidinden zengin bir özütün (üzüm çekirdeği özütü), kendinden bağlanabilen akışkan kompozitlerin [VertiseFlow, Kerr; Fusio Liquid Dentin, Pentron; NovaCompo SF, Imicryl] dentin makaslama bağlanma dayanımlarına etkisini incelemektir. Gereç ve Yöntemler: Bu çalışmada 90 adet çürüksüz insan üçüncü molar dişi kullanıldı. Dişlerin tüberkülleri uzaklaştırılarak düz okluzal dentin yüzeyleri hazırlandı. Dentin yüzeyleri #600 grenli zımpara kâğıdı ile zımparalandıktan sonra rastgele 6 gruba ayrıldı (n=15). Deney gruplarına ait dentin yüzeylerine kompozitleri bağlamadan önce bu yüzeyler %20’lik üzüm çekirdeği özütü ile muamele edildi. Kompozitler silindirik şekilli plastik matrisler içinde uygulandı ve ışık ile sertleştirildi. Makaslama bağlanma dayanımı için her bir örneğin diş-kompozit ara yüzeyinde kırılma meydana gelinceye kadar 1 mm/dk hızda kuvvet uygulandı. Veriler One-Way ANOVA ve Tukey's HSD Post-hoc testleri ile analiz edildi. Bulgular: Nova Compo SF ve Vertise Flow için, üzüm çekirdeği özütü ile muamele edilen gruplar ile kontrol gruplarının dentin bağlanma dayanımları arasında fark yoktu (p>0.05). Ancak, dentinin üzüm çekirdeği özütü ile muamele edilmesi Fusio Liquid Dentin’in dentine bağlanma dayanımını düşürdü (p<0.05). Sonuç: Kollajen çapraz bağ ajanı olarak kullanılan %20’lik üzüm çekirdeği özütü, kendinden bağlanabilen akışkan kompozitlerin dentine bağlanma dayanımlarını arttırmadı. Bunlara ilaveten, Fusio Liquid Dentin’in, dentine bağlanma dayanımını olumsuz etkiledi
  • Öğe
    Inhibition effects of different toothpastes on demineralisation of incipient enamel lesions
    (QUINTESSENCE PUBLISHING CO INC, 2019) Altan, Halenur; Göztaş, Zeynep; Kahraman, Kamil; Kuş, Mahmut; Tosun, Gül
    Purpose: To evaluate the inhibitory effects of different toothpastes on demineralisation of incipient enamel lesions using a toothbrush simulator. Materials and Methods: Fifty enamel specimens were prepared from extracted human molars. The specimens were randomly assigned to the following groups (n = 10/group): 1. no treatment (control); 2. toothpaste containing arginine (ProRelief, Colgate;); 3. fluoride toothpaste (Pronamel, Sensodyne GlaxoSmithKlein); 4. tooth mousse containing casein phosphopeptide-amorphous calcium phosphate (CPP-ACP) (Recaldent, GC); 5. toothpaste (Restore, Dr. Collins) containing bioactive glass (NovaMin, GlaxoSmithKlein). All specimens were exposed to pH cycling. The remineralising agents were applied to the samples with a toothbrush simulator for 2 min twice a day for five days. The weight percentage of mineral changes for the elements calcium (Ca), phosphorus (P), sodium (Na) and silica (Si) were measured by SEM energy-dispersive x-ray spectroscopy (SEM-EDX). SEM revealed properties of treated enamel surfaces. The data were analysed using one-way ANOVA. Results: Statistically significantly higher levels of Ca and P were found in all groups compared to the control (p < 0.05). Conclusions: The toothpastes' efficacy of inhibiting demineralisation depended on the active ingredients in the respective toothpaste. The demineralisation inhibition efficacy of the tested toothpastes depended on the active ingredients in the toothpaste.
  • Öğe
    Depth of cure and microhardness of a new composite vs. bulk-fill composites
    (AMBER PUBLICATION, 2019) Cetin, Ali Riza.; Hataysal, Ahmet Ercan.; Kaplan, Taibe Tokgoz.; Botsali, Murat Selim.
    Aim: To compare the depth of cure of new composite with bulk fill resin composites through using Vickers hardness profiles (VHN). Materials and Methods: New composite and four bulk fill composite materials were examined: Tetric N Ceram (R) Bulk Fill, X-tra base, Compon, Filtek Posterior Bulk Fill, Sonic FiIITM. Eight specimens of each material type were prepared in teflon molds which contained a slot of dimensions (8 mm x 4 mm x 2 mm), and a top plate. The molds were irradiated from one end. All specimens were stored at 37 degrees C for 24 h, before measurement. The Vickers hardness was measured as a function of depth of material, at 1 mm intervals. Data were analyzed by one-way ANOVA using Turkey post hoc tests (p=0.05). Results: The maximum VHN ranged from 46.7 to 68.1, whilst the 80% of max. WIN ranged from 374 to 54.5. The depth corresponding to 80% of maximum VHN ranged from 5.5 to 7 mm. This was taken as the depth-of cure. Discussion: In this study, VHN, 80% VHN and depth profile properties of different Bulk Fill resin composites were measured and compared with the new composite by the determination of their VHN/depth profiles. There were statistically significant differences between different bulk fill composite materials in terms of max. VHN and depth of cure, corresponding to 80% of max. VHN. Depth of cure is related to the clinical success of restoration. When a more extensive polymerization and crosslinking occurs,greater VHN results are obtained. According to the manufacturer's claims bulk fill composites can be applied up to 4 mm, or even 5 mm in one time. In general, adequate polymerization along the recommended depth in bulk fill composites is critical to the long-term stability of restorations. According to the results of our research, the manufacturers' claim was approved for these materials. Conclusion: New composite can be cured to an acceptable post-cure depth as Bulk fill resin composites, according to the manufacturers' claims. X-tra base had the greatest depth of cure among the composites examined.
  • Öğe
    Evaluation of temperature changes in the pulpal chamber of the primary tooth during curing of colored compomers
    (Cumhuriyet University Faculty of Dentistry, 2018) Altan, Halenur; Goztas, Zeynep; Tosun, Gül; Sari, Tuğrul
    Purpose: To investigate the temperature changes in the primary teeth pulp chambers during the curing of different colored compomers Materials and Methods: Class II cavities were prepared in primary mandibular second molars (n=5). Gold, blue, green, berry, and tooth (control group) colored compomers were tested in two steps (aproximal and occlusal). Measurement of pulp chamber temperature changes during curing was performed with a J type thermocouple. The data including differences between the highest and initial temperature values were recorded and analyzed by two-way ANOVA and Mann-Whitney U tests Results: There were statistically significant differences temperature changes in groups (p < 0.05). Cümle yeniden kurulabilir. Gold colored compomer Demonstrate the highest temperature increase in both proximal and occlusal surfaces. Tooth colored compomer (A2) Demonstrate the lower temperature increase. The temperature increase in aproximal cavities was found higher than the temperature increase in occlusal cavities. Conclusions: Colored compomer can be an alternative restorative materials in superficial class I and II cavities in primary teeth. Dark coloured compomers should be used in deep cavities. Running Title: Temperature Changes During Curing of Colored Compomers. © 2018 Cumhuriyet University Faculty of Dentistry.
  • Öğe
    Comparative evaluation of apical sealing ability of different root canal sealers
    (ISTANBUL UNIV PRESS, ISTANBUL UNIV RECTORATE, 2018) Altan, Halenur; Göztaş, Zeynep; İnci, Gülsüm; Tosun, Gül
    Purpose The aim of this study was to compare the short and long term apical sealing ability of different root canal sealers. Materials and methods Fifty-five extracted human anterior single-root teeth were used. The coronal part of each tooth was removed and the root canals were prepared with NiTi rotary instruments. Teeth were divided into 5 study groups; Group I: MTA Fillapex (Angelus, Brazil); Group II: Sealapex (Sybron-Kerr, Romulus, MI, USA) and Group III: AH Plus (Dentsply, Konstanz, Germany) (n=15) and negative and positive control groups (n=5). The quality of root canal sealing was assessed by a fluid filtration method performed at 24 h and 180-day time intervals. Kruskal Wallis and Mann Whitney U tests were used to compare the groups. Results At 24 h evaluation, MTA Fillapex presented significantly less microleakage than the Sealapex and AH Plus (p<0.05). At long term interval (180-day), Sealapex and AH Plus presented significantly less microleakage than the MTA Fillapex (p<0.05). Conclusion Sealapex and AH Plus showed significantly better sealing abilities than MTA Fillapex in the long term.
  • Öğe
    Evaluation of mechanical and fluoride release properties of a bioactive glass added glass ionomer based fissure sealant
    (2018) Korkut, Emre; Botsalı, Murat S.; Şener, Yağmur
    Aim: Bioactive glass has a wide range of medical anddental applications and is a potential filler componentfor dental restorative materials. The aim of this studywas to examine the influence of adding bioactive glassto glass ionomer based fissure sealant on itsmechanical properties and fluoride releasing ability.Material and Methods: Two experimental groupswere prepared with BAG added to the powdercomponent of the material at different ratios of %30(BAG30) and %10 (BAG10) by weight. The glassionomer based fissure sealant material without theaddition of BAG was determined as the control group.Cylindrical shaped specimens (8mm x 2mm) wereprepared from each group. Fluoride release, surfaceroughness and surface microhardness of thespecimens were measured and the data werestatistically analyzed using one way ANOVA andWilcoxon Signed Rank tests.Results: There was no difference between fluoridereleases of the materials except the first two days.BAG30 showed the highest surface microhardness andsurface roughness values. There was no significantdifference between surface microhardness values ofBAG30 and BAG10.Conclusion: The results of the study showed thatadding BAG did not adversely affect the mechanicaland fluoride release properties of glass ionomer basedfissure sealants.
  • Öğe
    Diş hekimliğinde fotodinamik tedavi
    (2014) Onat, Halenur; Tosun, Gül
    Bu derlemede, antibiyotik tedavileri sonucu oluşan "direnç" sorununa çözüm olarak gösterilen antimikrobiyal fotodinamik tedavi (FDT)' nin tarihçesi, etki mekanizması, diş hekimliğinde kullanım alanları ve yan etkileri literatür ışığında incelenmiştir.
  • Öğe
    Kalsiyum silika içerikli pulpa kaplama materyalinin ışık kaynağının üç farklı modu ile polimerizasyonu esnasında oluşan ısı artışının incelenmesi
    (2014) Küçükyılmaz, Ebru; Sarı, Tuğrul; Botsalı, Murat S; Savaş, Selçuk; Özkan, Bülent
    Işık ile sertleşen dental materyallerin polimerizasyonu esnasında ortaya çıkan ısı artışı, pulpa hasarına yol açabilmektedir. Amaç: Bu çalışmanın amacı, 3 farklı polimerizasyon moduna sahip bir LED ışık kaynağının, rezin modifiye kalsiyum silikat içerikli pulpa kaplama ajanının polimerizasyonu esnasında pulpa odasında oluşturduğu ısı değişikliğinin değerlendirilmesidir. Gereç ve Yöntem: Çekilmiş molar dişin, okluzal yüzeyinde pulpa üzerinde 1 mm kalınlığında dentin tabakası kalacak şekilde düz bir kesim yapıldı. Klinik durumu yansıtmak için, belirli bir basınçla suyun pulpa içerisinde dolaşması sağlanarak pulpal sirkülasyon taklit edildi. Pulpa kaplama materyalinin (TheraCal, Bisco Inc.,USA) ışıkla sertleşmesi esnasındaki ısı artışı ölçüldü. Materyallerin polimerizasyonu için ışık kaynağının üç farklı modu kullanıldı; hızlı polimerizasyon (HP), yavaş artan polimerizasyon (YAP) ve soft polimerizasyon (SP). Oluşan ısısal değişiklikler, bir veri kaydedici ile kaydedildi. Veriler istatiksel olarak tek yönlü ANOVA testi ile değerlendirildi. Bulgular: ANOVA testi pulpa odasında oluşan ısı değişimlerinin ışık kaynağının farklı modlarından etkilendiğini göstermiştir. Tüm gruplar kendi aralarında istatiksel olarak anlamlı fark göstermiştir (p0.05). Farklı modlardan kaynaklanan ısı değişimleri şöyledir: HP için (7.190.44C), YAP için (6.620.34C), SP için (6.100.37C). Sonuç: Aşağıdaki sonuçlar bulunmuştur; Farklı ışık modlarından kaynaklı intrapulpal ısı değişimleri yüksekten düşüğe doğru şöyle sıralanmaktadır: HP, YAP, SP. Işık kaynağının tüm modları kendi aralarında istatiksel olarak anlamlı fark göstermiştir. TheraCal'in aynı ışık kaynağının farklı modlarıyla polimerizasyonu esnasında 5.5oC'den fazla intrapulpal ısı artışı gözlenmiştir.
  • Öğe
    Diş hekimliğinde ozon ve kullanım alanları
    (2013) Yeğin, Zeynep; Tosun, Gül
    Modern diş hekimliğinin amacı, diş çürüklerinin tedavisinde gereksiz madde kaybını önlemek amacıyla invaziv tedavi tekniklerinden çok non-invaziv ve koruyucu yaklaşımların geliştirilmesidir. Günümüzde kabul edilen tedavi yaklaşımı, çürüklerin erken teşhis edilebilmesi, ilerlemesinin önlenebilmesi ve remineralizasyonun sağlanabilmesidir. Bu amaçla kullanılan koruyucu ve önleyici yaklaşımlardan biri de ozon (O3) uygulamasıdır. Uzun yıllardır güçlü antioksidan etkisinden dolayı tıpta geniş kullanım alanı bulan ozon, son yıllarda diş hekimliğinde de kullanılan güçlü bir antimikrobiyal ajandır. Bu derlemenin amacı ozonun tanıtılması ve diş hekimliğinde çeşitli alanlarda kullanımı hakkında bilgi vermektir.
  • Öğe
    Vital Pulpa Tedavilerinde Protein ve Gen Terapileri
    (2007) Yıldırım, Sibel; Alaçam, Alev
    Vital pulpanın tamir edilmesinde ideal bir tedavi anti-inflamatuar ve antibakteriyel olmalı, pulpa kök hücrelerini uyarmalı ve iyileşme potansiyelinin arttırılması ve dentin formasyonunun hızlandırılması için bu hücrelerin odontoblastlara diferansiyasyonlarını indüklemelidir. Büyüme faktörlerini de içeren çeşitli biyoaktif moleküllerin tanımlanması dentin-pulpa kompleksinin tedavisinde heyecan verici alternatiflere yol açmıştır. Fakat proteinlerin yarı ömürleri sınırlı olduğundan ve doku rejenerasyonunun indüklenmesi için yüksek konsantrasyonlara ihtiyaç duyulduğundan, proteinin direkt olarak pulpaya uygulanmasından çok morfojenin pulpa dokusu tarafından üretilmesi çok daha avantajlı olabilecektir. In vivo gen terapisi ile gerçekleştirilebilecek böyle bir tedavi ile protein tedavilerinin bu kısıtlamalarının üstesinden gelinebilecektir. Transforming Growth Factor ß (TGFß) super-ailesi, hücre büyümesi, diferansiyasyonu ve fonksiyonunun düzenlenmesinde önemli rollere sahip bir büyüme faktörleri ailesidir. Bu ailenin üyelerinin diş gelişimi ve yaralanmadan sonra dental dokuların tamirinde yer aldıkları gösterilmiştir ve TGFß izoformlarının odontoblast diferansiyasyonu üzerinde farklı ve özgün etkilere sahip olabilecekleri düşünülmektedir.
  • Öğe
    Detection and Quantification of Herpesviruses in Kostmann Syndrome Periodontitis Using Real-Time Polymerase Chain Reaction: A Case Report
    (Wıley, 2006) Yıldırım, S.; Yapar, M.; Kubar, A.
    Background/aims: Kostmann syndrome, or severe congenital neutropenia, is an autosomal recessive disease of neutrophil production and is associated with severe periodontal pathology. The aim of this study was to determine whether human cytomegalovirus (HCMV) and Epstein-Barr virus (EBV) contribute to the pathogenesis of Kostmann syndrome periodontitis. Methods: Supragingival plaque and saliva samples were taken from a 6-year-old boy and his 3-year-old sister suffering from Kostmann syndrome, and from two age- and gender-matched healthy children serving as controls. The samples were taken before and 24 months after periodontal treatment. Real-time polymerase chain reaction (TaqMan Real-Time PCR) assay was used to quantify HCMV and EBV DNA. Results: EBV was detected in baseline samples from the Kostmann syndrome patients but not in samples from the healthy control subjects. HCMV was only detected in the saliva of the boy with Kostman syndrome at baseline. Herpesviruses numbers decreased dramatically in the post-treatment samples. Conclusion: EBV and HCMV were detected in the two subjects with Kostmann syndrome periodontitis. The results of the study indicate that nonsurgical treatment of Kostmann syndrome periodontitis can reduce supragingival and salivary herpes viral loads.
  • Öğe
    Conventional and High-Intensity Halogen Light Effects on Polymerization Shrinkage of Orthodontic Adhesives
    (E H Angle Education Research Foundation, Inc, 2006) Şener, Yağmur; Uysal, Tancan; Başçiftçi, Faruk Ayhan; Demir, Abdullah; Botsalı, Murat Selim
    The objectives of this study were to compare the polymerization shrinkage of three orthodontic adhesives. In addition we wanted to determine the effectiveness of the high-intensity quartz tungsten halogen (HQTH) in curing orthodontic adhesives on polymerization shrinkage with that of the quartz tungsten halogen (QTH). A total of 120 glass ring molds were prepared using a low-speed saw. The internal surface of the glass rings were roughened and etched. Adhesive pastes were placed into the glass molds, which were sandwiched between two glass slides. Samples were divided into six groups according to the combination of three orthodontic adhesives (Kurasper F, Light Bond, and Transbond XT) and two light intensities. One half of each 40 samples of three adhesive pastes was polymerized for 20 seconds by a QTH (Hilux 350), and the other half was polymerized for 10 seconds by a HQTH (Optilux 501). The volumetric polymerization shrinkage for each system was measured through the specific density method modified by Puckett and Smith. Statistical analysis was performed using two-way analysis of variance for intergroup comparisons. The HQTH-curing unit resulted in a more polymerization shrinkage than did the QTH for all investigated adhesives. However, no statistically significant differences were found. The highest shrinkage was observed for Light Bond cured with HQTH (1.59 +/- 0.82%), and the lowest value was observed for Transbond XT cured with QTH (1.23 +/- 0.60%). There are no significant differences in polymerization shrinkage of the three investigated orthodontic adhesives when polymerized with a QTH or a HQTH.