Yazar "Ay, Mahmut" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 10 / 10
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe The effect of allopurinol and acetylsalicylate on ischemia-reperfusion related injury of liver(1999) Aköz, Mehmet; Dilsiz, Alaeddin; Gürbilek, Mehmet; Kaymakçı, Aytekin; Ay, Mahmut; Gültekin, FatihDokularda iskemi sırasında meydana gelen hasarın reperfüzyon sırasında arttığı, bu artışın da biyomembranlarda oksijen kaynaklı serbest radikallerin yol açtığı lipid peroksidasyonundan kaynaklandığı kabul edilir. Serbest radikaller çeşitli kaynaklardan oluşurlar. Bu kaynaklardan ikisi; ksantin oksidaz sistemi ve araşidonik asit yoludur. Bu çalışmanın amacı, bu sistemlerin lipid peroksidasyonu ve serbest oksijen radikalleri üretimi üzerine olan etkisini karaciğer iskemi-reperfüzyonu rat modeliyle değerlendirmektir. Bu maksat için 28 Wistar albino rat 5 gruba ayrıldı. Kontrol grubundaki ratlar üzerinde operasyon yapılmadı. İkinci grupta hepatik arterin sağ üst kolu ve portal ven 90 dakika süre ile klempe edilmek suretiyle iskemi oluşturuldu. Üçüncü grupta 90 dakikalık iskemi periyodu sonunda klampları açmak suretiyle 30 dakika süre ile reperfüzyon sağlandı. Aynı iskemi ve reperfüzyon işlemleri, allopurinol verilen dördüncü grup ve asetilsalisilat verilen beşinci grup ratlar üzerine uygulandı. Allopurinol ve asetilsalisilat oral yoldan işlemlerden önce üç gün süre ile verildi. Bütün gruplarda tiobarbitürat metodu kullanarak malondialdehit-tiobarbiturik asid (MDA-TBA) seviyelerini ölçmek suretiyle lipid peroksidasyonu değerlendirildi. İskeminin lipid peroksidasyonunu arttırdığı, bu artışın reperfüzyon sırasında fazlalaştığı görüldü. Lipid peroksidasyonu reperfüzyon grubu ile karşılaştırıldığında allopurinol grubunda anlamlı bir şekilde azaldığı (p0.001) görülürken asetilsalisilat grubunda değişmediği gözlendi. Bulgularımız, iskemi-reperfüzyon ile ilgili karaciğer hasarı üzerinde ksantin oksidaz sisteminin araşidonik asit yolundan daha etkili olduğunu, allopurinolün iskemi-reperfüzyon hasarı üzerine koruyucu bir etkiye sahip olduğunu göstermektedir.Öğe Effect of moderate alcohol intake on lipid peroxidation in plasma, erythrocyte and leukocyte and on some antioxidant enzymes(ELSEVIER SCIENCE BV, 1997) Akkuş, İdris; Gültekin, Fatih; Aköz, Mehmet; Çağlayan, Osman; Bahçacı, Sinan; Can, Ü. Gülsüm; Ay, Mahmut; Gürel, AhmetPlasma, erythrocyte and leukocyte lipid peroxidation, erythrocyte superoxide dismutase (SOD), glutathione peroxidase (GSH-Px) and plasma gamma-glutamyl transferase (GGT) levels were investigated in 36 healthy non-drinkers aged between 18-55 years (mean 38.7) and 72 alcohol drinkers aged between 20-48 years (mean 35.3) in order tb determine the oxidative effect of alcohol. Erythrocyte lipid peroxidation of the drinkers (measured in terms of MDA) was found to be significantly (P < 0.05) reduced compared to that of controls. However, when Tukey-HSD and F test with ANOVA were performed, that significance disappears in those who consume less than 140 g of alcohol per day and persists in those who consume more than 140 g of alcohol per day (P < 0.05). Plasma GGT level was significantly increased compared to that of controls (P < 0.001). Also, there was a significant (P = 0.01) correlation between serum GGT level and the amount of alcohol. There were no significant differences between all the other parameters of both groups. Reduced lipid peroxidation of erythrocytes without any accompanying increase in the activities of antioxidant enzymes shows that another mechanism might be responsible for this finding. This mechanism was thought to be an alteration in lipid composition of erythrocyte membranes. (C) 1997 Elsevier Science B.V.Öğe Effects of Dietary Oils on Lipoproteins, Lipid Peroxidation and Thromboxane A2 Production in Chicks(Scientific Technical Research Council Turkey, 2000) Gökçe, Recep; Akkuş, İdris; Yöntem, Mustafa; Ay, Mahmut; Gürel, Ahmet; Çağlayan, Osman; Bodur, Said; Ergün, SerdarThe effects of some commonly consumed oils on plasma lipids, lipid peroxidation and thromboxane A(2) (TXA(2)) production in chicks were studied. A total of 150 1-day-old chicks were divided into 5 groups and selected as butter, margarine, sunflower oil. olive oil and corn oil groups. The oils were added to their chow as 5% (w/w) at the beginning and 7% at the end. After a period of 45 days, blood samples were obtained from the vena axillaris. Then, plasma levels of total cholesterol, HDL-C. HDL2-C, HDS-C. LDL-C, thiobarbutiric acid reactive substrates (TBARS) as malondialdehyde (MDA) and TxA(2) were measured, The results indicated that total cholesterol, HDL-C. HDL3-C and TxA(2) levels were highest in the butter group whereas HDL2-C was highest in the olive oil group. The lowest HDL2-C was in the margarine group and the second lowest level was in the butter group. TEARS levels were highest in the corn oil group, lowest in the butter group and increased in the order butterÖğe Effects of Dietary Oils on Lipoproteins, Lipid Peroxidation and Thromboxane A2 Production in Chicks(2000) Gökçe, Recep; Akkuş, İdris; Yöntem, Mustafa; Ay, Mahmut; Gürel, Ahmet; Çağlayan, Osman; Bodur, Said; Ergün, SerdarThe effects of some commonly consumed oils on plasma lipids, lipid peroxidation and thromboxane A2 (TxA2) production in chicks were studied. A total of 150 1-day-old chicks were divided into 5 groups and selected as butter, margarine, sunflower oil, olive oil and corn oil groups. The oils were added to their chow as 5% (w/w) at the beginning and 7% at the end. After a period of 45 days, blood samples were obtained from the vena axillaris. Then, plasma levels of total cholesterol, HDL-C, HDL2-C, HDL3-C, LDL-C, thiobarbutiric acid reactive substrates (TBARS) as malondialdehyde (MDA) and TxA2 were measured. The results indicated that total cholesterol, HDL-C, HDL3-C and TxA2 levels were highest in the butter group whereas HDL2-C was highest in the olive oil group. The lowest HDL2-C was in the margarine group and the second lowest level was in the butter group. TBARS levels were highest in the corn oil group, lowest in the butter group and increased in the order butter<margarine< olive oil< sunflower oil< corn oil. Our findings show that unsaturated fats added to the chow of chicks are more peroxidated in their blood than saturated ones. The effect of this peroxidation on the meat of chicks and on those who eat them is not known. On the other hand, in spite of the fact that the metabolism of lipids, lipoproteins and TxA2 might be somewhat different from those in humans, these findings can be regarded as a guide for humans. It may be speculated that although unsaturated fats do not contain cholesterol they constitute a risk factor for many diseases including atherosclerosis, due to their low resistance to lipid peroxidation. On the other hand, although saturated fats constitute a risk factor for atherosclerosis due to their high cholesterol and saturated fatty acids contents, they are beneficial for humans due to their high resistance to lipid peroxidation. Therefore, in evaluating the consumption of fats, these 2 points must be taken into account. In addition, olive oil is the most resistant oil to lipid peroxidation among unsaturated oils and the low level of HDL2-C in the margarine group is interesting with respect to atherosclerosis. Also, our unexpected finding which shows that TxA2 production is higher in animals fed saturated fats than in those fed unsaturated ones needs to be investigated.Öğe Hemşirelerin kariyerlerinde yaşadıkları sorunların değerlendirilmesi(Selçuk Üniversitesi, 29.08.2024) Özlük, Bilgen; Ay, MahmutAmaç: Bu çalışma hemşirelerin kariyerlerinde yaşadıkları sorunların değerlendirilmesi amacıyla gerçekleştirildi. Yöntem: Tanımlayıcı tipte olan bu çalışma, bir kamu hastanesinde çalışan 173 hemşireyle yapıldı. Veriler, hemşirelerin özellikleri ve kariyerlerine yönelik soruların yer aldığı Tanıtıcı Soru Formu ve Hemşirelikte Kariyer Sorunları Ölçeği ile toplandı. Verilerin analizinde tanımlayıcı istatistikler, bağımsız gruplarda t testi, tek yönlü varyans analizi ve Kruskal Wallis testleri kullanıldı. Bulgular: Hemşirelikte Kariyer Sorunu Ölçeği toplam puanının 72,02±26,10 ile orta düzeyde olduğu belirlendi. Ölçek alt boyutundan alınan en yüksek puanın stres ve tükenme, en düşük puanın ise çift kariyerlik sorunu alt boyutunda olduğu saptandı. Hemşirelerin %51,4’ünün “hemşirelikte kariyer yapmak sizce gerekli mi” sorusuna hayır yanıtını verdiği, %50,3’ünün ise bulunduğu pozisyondan memnun olmadığı görüldü. Hemşireler, çalıştıkları kurumda hemşirelerin terfilerinde dikkate alınan ölçütün %30,3 ile tanıdığının olması, %29,2 ile üst yönetimin önerisi olduğunu belirtti. Geleceğe yönelik kariyer planlarının ise %28,4 ile akademik alanda ilerlemek, %19,3 ile ise bölüm değiştirmek/hemşirelikten farklı bir meslekte çalışmak olduğunu ifade ettiler. Hedefledikleri kariyer planları için önemli eksiklikleri arasında %24,4 ile tanıdıklarının olmaması, %23,9 ile kurum desteğinin yetersiz olması, %22,3 ile zaman eksikliği ve yoğun çalışma temposu olduğu belirlendi. Sonuç: Çalışmada hemşirelerin kariyer sorunlarının orta düzeyde olduğu ve hemşirelerin kariyerlerinin hem bireysel hem de örgütsel olarak desteklenmesi gerektiği belirlendi.Öğe Hiperbilirubinemili Yenidoğanlarda Fototerapinin Serbest Radikaller Üzerine Etkisi(1999) Koç, Hasan; Aköz, Mehmet; Gürbilek, Mehmet; Ak, Mehmet; Ay, Mahmut; Gürel, Ahmet; Çalışkan, ÜmranAmaç: İndirekt hiperbilirubinemili yenidoğanlarda fototerapinin serbest radikallere etkisinin araştırılması amaçlandı. Yöntem: Total bilirubinleri 15 mg/dl'nin üzerinde olan ve ortalama 44 saat fototerapi uygulanan 25 bebekte (fototerapi grubu) fototerapi öncesi ve sonrası bilirubin, hematokrit ve reaktif oksijen metabolitleri (ROM) düzeyi ölçüldü. Fototerapi uygulanmayan ve total bilirubin seviyeleri 10-15 mg/dl olan 25 bebek de (kontrol grubu) takibe alındı. Bulgular: Bebeklerin gebelik yaşları, ağırlıkları ve numune alındığı zamanki yaşam süreleri bakımından iki grup arasında önemli fark yoktu. Total bilirubin, direkt bilirubin, hematokrit ve ROM değerleri sırasıyla; fototerapi grubunda fototerapi öncesi 16.6 1.2 mg/dl, 0.5 0.1 mg/dl, % 56.8 4.8, 322 81 car unit. Fototerapi sonrası 8.1 1.5 mg/dl, 0.4 0.2 mg/dl, % 53.9 5.4, 240 64 car unit, kontrol grubunda ise 1. numunede 11.6 2.6 mg/dl, 0.4 0.1 mg/dl, % 55.0 4.8, 307 92 car unit, 2. numunede 11.8 1.9 mg/dl, 0.4 0.1 mg/dl, % 51.5 4.8, 314 80 car unit idi. Bilirubin değerleri yüksek olan ve fototerapi uygulanan grubun bilirubin ve ROM değerleri fototerapi sonrasında fototerapi öncesine göre anlamlı olarak düşüktü. Kontrol grubunda ise ilk ve ikinci ölçümler arasında fark yoktu. Sonuç: Fototerapi ile bilirubin değerleri düşerken ROM değerlerinde azalma olmaktadır.Öğe Plevra Sıvılarının Transuda-Eksuda Ayrımında Glutatyon Peroksidaz Enzim Aktivitesinin Tanısal Değeri(1997) Uzun, Kürşat; Özer, Faruk; Çağlayan, Osman; Ay, Mahmut; İmecik, OktayAmaç: Bu çalışmada plevra sıvısı serumundaki glutatyon peroksidaz (GSH-Px) enzim aktivitesinin transuda-eksuda ayırımındaki değerinin araştırılması amaçlanmıştır. Yöntem: Çalışmaya alınan 52 plörezili olgunun (34 erkek ve 18 kadın) Light kriterlerine göre 44'ü eksuda (%85), 8'i transuda (%15) vasfındaydı. Bulgular: Plevra sıvısında GSH-Px eksudalı olgularda 5109 869 U/L, transudalı olgularda 4766 365 U/L olup aralarında istatistiksel açıdan fark yoktu. Plevra sıvısında GSH-Px’ı 5500 U/L sınır değer aldığımızda spesifite %87, sensitivite %36 olarak saptandı. Plevra sıvısı GSH-Px değerinin serum değerine oranı eksudalı olgularda 0.96 0.04, transudalı olgularda 0.88 0.07 idi ve aralarında önemli bir farkyoktu. Plevra sıvısı/serum oranının 1.00 olması sınır değer kabul edilirse spesifite %75, sensitivite %36 idi. Sonuç: Bu bulgular eksudalı olgularda oksidatif stresin ve buna bağlı olarak GSH-Px'in arttığını göstermektedir. GSH-Px değerinin 5500 U/L'den, plevra sıvısı/serum oranının 1.00’den fazla olması plörezinin eksuda olabileceğini ifade edebilir. Transuda-eksuda ayırımında GSH-Px enzim aktivite tayininin faydalı bir yöntem olamayacağı kanısına varıldı.Öğe The relationship between serum total testosterone and 24-hour urinary sodium excretion in never-treated stage 1 essential hypertensive patients(2012) Afşar, Barış; Ay, Mahmut; Burucu, Rukuye; Kırkpantur, AlperAmaç: Hiç tedavi edilmemiş ve böbrek fonksiyonları normal olan evre 1 esansiyel hipertansiyon hastalarında serum total testosteron (TT) ve 24 saatlik idrar sodyum atılımı arasındaki ilişki değerlendirildi. Çalışma planı: Çalışmaya 80 yeni tanı konmuş, hiç tedavi görmemiş, evre 1 hipertansif hasta alındı. Çalışmaya katılan hastaların tıbbi öyküleri alındı ve fizik muayeneleri, kan basıncı ölçümleri, 12 derivasyonlu elektrokardiyografik incelemeleri, idrar analizi ve biyokimyasal analizler yapıldı, 24 saatlik idrar toplanarak idrar sodyumu, idrar protein atılımı ve kreatinin klirensi hesaplandı. Bulgular: Tek değişkenli Pearson korelasyon analizinde logaritmik olarak çevrilen 24 saatlik idrar sodyum atımı yaş (r-0.399, p0.0001), beden kütle indeksi (r0.304, p0.006), sistolik kan basıncı (r0.394, p0.0001), potasyum (r0.233, p0.037), kreatinin klirensi (r0.600, p0.0001) ve logaritmik olarak çevrilen serum TT ile (r:-0.272, p0.015) ilişkili bulundu. Çok değişkenli lineer regresyon analizinde yaş (p0.0001), kreatinin klirensi (p0.015), sistolik kan basıncı (p0.0001), potasyum (p0.021) ve serum TT (p0.002) logaritmik olarak çevrilen 24 saatlik idrar sodyum atılımının bağımsız öngördürücüleri olarak bulundu. Sonuç: Bu çalışmamızda, serum TT seviyelerinin 24 saatlik idrar sodyum atılımı ile bağımsız ilişkili olduğunu gösterdik.Öğe Senil Kataraktlı Olguların Lens Nükleusu ve Serumlarında Askorbik Asit Düzeylerinin Araştırılması(1998) Kıreşi, Bülent; Özbayrak, Nilgün; Gündüz, Kemal; Zengin, Nazmi; Okudan, Süleyman; Ay, MahmutAskorbik asit düzeyinin senit katarakt ile ilişkisini saptamak amacıyla değişik tiplerde senil kataraktı bulunan 60 hastanın serum ve lens nükleuslanndaki, lensleri şeffaf olan yaş ve cins olarak eşlenik 20 sağlıklı kontrolün sadece serumlarındaki askorbik asit düzeyleri karşılaştırıldı. Senil kataraktlı grup ile kataraktsız grup serum askorbik asit düzeyleri arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı değildi (p0.05). Tüm olgular cinsiyete göre ayrıldığında, serum ve lens nükleusu askorbik asit düzeylerindeki fark da istatiksel olarak anlamlı bulunmadı (p0.05). Senil kataraktlı hastalar katarakt tiplerine göre değerlendirildiğinde serum askorbik asit düzeyleri arasındaki farklar istatistiksel olarak anlamlı değildi (p0.05). Sadece matür katarakt grubunun lens nükleuslanndaki askorbik asit düzeyleri diğer gruplardan istatistiksel olarak anlamlı olacak şekilde farklı bulundu (p0.05). Sonuç olarak bu çalışma, kataraktın ilerlemiş dönemlerinde lenste askorbik asit düzeylerinin düştüğünü, ancak bunun serum askorbik asit düzeyleri ile ilişkisinin olmadığını göstermektedir.Öğe Tüberküloz menenjitte beyin omurilik sıvısı adenozin deaminaz düzeyinin tanı değeri(1997) Arıbaş, Türk Emel; Özcan, Mehmet; Ay, Mahmut; Sünbül, Mustafa; Bitirgen, MehmetAdenozin deaminaz (ADA) aktivitesi, tüberküloz menenjitli 14, bakteriyel menenjitli 20 ve menenjit bulgusu olmayan 20 kontrol olgusunun beyin omurilik sıvılarında çalışıldı. En yüksek ADA aktivitesi tüberküloz menenjitli hastalarda (ort 17.95 U/L) gözlendi. Ortalama ADA aktiviteleri, kontrollerde 0.99 U/L ve bakteriyel menenjitli hastalarda 4.31 U/L olarak bulundu. Tüberküloz ve bakteriyel menenjitli hastalarda beyin omurilik sıvısı (BOS) ADA aktivitesi kontrol grubundakine kıyasla istatistiksel olarak anlamlı derecede yüksek bulundu. Ayrıca tüberküloz menenjitli hastaların ADA değerleri bakteriyel menenjitli hasta grubundakine göre de istatistiksel olarak anlamlı derecede yüksek bulundu.