Yazar "Kayaçetin, Ertuğrul" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 19 / 19
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Alterations of Serum Leptin Levels in Patients With Nonalcoholic Liver Cirrhosis(Lippincott Williams & Wilkins, 2006) Kayaçetin, Ertuğrul; Kısakol, Gürcan; Gönen, Sait; Dikbaş, Oğuz; Güngör, Kağan; Kayaçetin, Serra; Topcu, Cemile; Kaya, AhmetIn liver cirrhosis, nutritional status is quite impaired, and the current data has shown conflicting results in serum leptin levels of cirrhotic patients. In this study, we aimed to evaluate serum leptin levels in nonalcoholic liver cirrhosis and determine its relationship with anthropometric parameters and liver function. Thirty-three patients (13 males, 20 females) with nonalcoholic cirrhosis and 16 (9 males, 7 females) healthy control subjects were recruited for this study. Serum leptin values were measured in morning samples of both groups by enzyme-linked immunosorbent assay. The mean levels of leptin were not different in nonalcoholic cirrhotic patients when compared with the control group (P = 0.478). Serum leptin values were positively correlated with prothrombin (international normalized ratio) (P = 0.008, r = 0.64) and total bilirubin (P = 0.047, r = 0.488) and were negatively correlated with high-density lipoprotein (P = 0.025, r = 0.666) and albumin (P = 0.009, r = 0.615). No correlation was found between leptin levels and severity of the liver disease. These findings suggest leptin levels do not depend on the degree of liver damage in patients with nonalcoholic cirrhosis of the liver.Öğe Characterization of focal liver lesions: Use of mangafodipir trisodium (MnDPDP)-enhanced MR images(2006) Karabacakoğlu, Aydın; Adıgüzel, Yüksel; Karaköse, Serdar; Kayaçetin, Ertuğrul; Haykır, RahimeKaraciğer lezyonlarının saptanması ve karakterizasyonunda mangofodipir trisodyum kullanımının etkinliğini değerlendirmek. Yöntem: Karaciğerde lezyonu olan 51 hasta [13 he-patoselüler karsinom , 18 metastaz, 14 hemanjiom, 3 kolanji-oselüler karsinom , 2 kist hidatik ve 1 fokal noduler hiperplazi kontratsız ve mangofodipir trisodyum kontrastlı MRG ile incelendi. Bulgular: Yavaş intravenöz infüzyonla mangofodipir trisodyum sonrası MRG incelemeleri infüzyondan 15-30 dk ve 24 saat sonra yapıldı. Kontrastlanma tüm hepatoselüler lezyon-larda (hepatoselüler karsinom ve fokal noduler hiperplazi) ve normal karaciğer parankiminde görüldü. Hepatoselüler karsi-nomlu hastaların lezyonlarında inhomojen kontrastlanma pa-terni görüldü. Nonhepatoselüler lezyonlarda (hemanjiom, metastaz, kolanjioselüler karsinom) mangofodipir trisodyum kontrastlı MRG incelemede kontrastlanma olmadı, kolanjioselüler karsinomlu tüm hastalarda, 14 metastaz ve 11 hemanjiomlu hastada rim benzeri kontrastlanma paterni saptandı. Sonuç: Mangofodipir trisodyum kontrastlı MRG, hepatoselüler ve nan-hepatoselüler tümörlerin güvenli bir şekilde ayırt edilmesine olanak sağlar, mangofodipir trisodyum kontrastlı MRG hepatoselüler lezyonların fonksiyonları ve morfolojik durumlarını gösterebilir. Bazı nonhepatoselüler lezyonlar kontrastsız MRG ile tanımlanamaz iken, kontrastlı incelemede vizüalize edilebilirler. Rim tarzı kontrastlanma metastazlar için spesifik değildir, mangofodipir trisodyum kontrastlı MRG güvenilir ve iyi to-lere edilir, karaciğer lezyonlarının noninvaziv tanısında yardımcı olabilecek bir inceleme yöntemidir.Öğe Characterization of focal liver lesions: Use of mangafodipir trisodium (MnDPDP)-enhanced MR images(2006) Karabacakoğlu, Aydın; Adıgüzel, Yüksel; Karaköse, Serdar; Kayaçetin, Ertuğrul; Haykır, RahimeBackground/aims: We evaluated the characterization and detection of liver lesions using mangafodipir trisodiutn. Methods: A total of 51 patients with liver lesions [13 hepatocellular carcinomas , 18 metastases, 14 hemangiomas, three cholangiocellular carcinomas, two hydatic cysts, and one focal nodular hyperplasia (FNH)] were examined by unenhanced and mangafodipir trisodium -enhanced MRI. Results: After administration of mangafodipir trisodium by slow intravenous infusion, mangafodipir trisodium -enhanced MRI was performed at 15-30 min and 24 h. The enhancement appeared in normal liver parenchyma and all of the hepatocellular lesions (HCCs and FNH). The lesions in hepatocellular carcinomas patients showed a non-homogeneous enhancement pattern. Non-hepatocellular lesions (hemangiomas, metastases, CCCs) had no enhancement on mangafodipir trisodium -enhanced MRI examinations. The rim-like enhancement pattern was demonstrated in all patients with cholangiocellular carcinomas, and in 14 metastases and 11 hemangiomas. Conclusions: Mangafodipir trisodium -enhanced MRI permits reliable distinction between hepatocellular and non-hepatocellular tumors. Mangafodipir trisodium -enhanced MRI can show more functional and morphologic features of hepatocellular lesions. Some non-hepatocellular lesions which went undetected on unenhanced MRI were visualized after contrast enhancement of the liver. The rim-like enhancement pattern is not specific for metastases. Mangafodipir trisodium -enhanced MRI is safe and well tolerated and may aid in noninvasive diagnosis of liver lesions.Öğe Demir Eksikliği Anemisi Saptanan Erkeklerde ve Postmenapozal Kadınlardaki Alt ve Üst Gastrointestinal Sistem Bulguları(2004) Kurtoğlu, Erdal; Kayaçetin, Ertuğrul; Uğur, AyşegülAmaç: Postmenopozal kadınlarda ve erkeklerdeki demir eksikliği anemisinin en önemli nedeni gastrointestinal sistemden kaynanlanan kronik kan kaybıdır. Demir replasmanının yanı sıra mutlaka endoskopik olarak kanama odağı araştırılmalıdır. Gereç ve Yöntem: Çalışmamızda gastrointestinal sistemden kronik kanaması olduğu düşünülen ortalama yaşı 534.5 (26-68) olan 72 olgu (33 kadın, 39 erkek) endoskopik olarak incelendi. Tüm olgulara alt ve üst gastrointestinal sistem endoskopisi uygulandı. Bulgular: Endoskopik inceleme sonucunda oniki (%16.6) olguda alt gastrointestinal, 44 (%61.1) hastada üst gastrointestinal patoloji saptandı. Onaltı (%22.2) olguda demir eksikliği anemisine yol açan bir neden bulunamadı. Onbeş (%20.9) olguda eroziv gastrit, onbir (%15.3) olguda doudenal ülser, altı (%8.4) olguda hiatal herni, altı (%8.4) olguda gastrik ülser, dört (%5.6) olguda hemoroid üç (%4.2) olguda gastrik tümör, üç (%4.2) olguda divertikül, iki (%2.7) olguda kolon polibi, iki (%2.7) olguda kolon tümörü, iki (%2.7) olguda gastrik polip, bir (%1.3) olguda ösofagus varisi ve 1 (%1.3) olguda anjiodisplazi saptandı. Toplam malignite oranı %6.9'du. Sonuç: Postmenopozal kadınlarda ve erkeklerde saptanan demir eksikliği anemilerinde standart gastrointestinal inceleme ile olguların 2/3'ünde bir kanama nedeni bulunmaktadır.Öğe Detection of colonic masses with MR colonography(2006) Haykır, Rahime; Karaköse, Serdar; Karabacakoğlu, Aydın; Kayaçetin, Ertuğrul; Şahin, MustafaManyetik rezonansla görüntüleme temeline dayanan manyetik rezonans kolonografi kolon patolojilerinin teşhisinde yeni diagnostik bir metoddur. Bu çalışmada amacımız kolorektal kitlelerinin tanısında manyetik rezonansla kolonografinin tanısal etkinliğini değerlendirmektir. Yöntem: Klinikte, rektal kanama, gaitada gizli kan pozitifliği veya barsak alışkanlığında değişiklik gibi nedenlerle kolon patolojisinden şüphelenilen 33 olguya (20 erkek, 13 kadın; 28-85 yaşları arasında;yaş ortalaması 78,7) manyetik rezonans kolonografi ve konvansiyonel kolonoskopi yapıldı. Tüm olgulara uygun barsak temizliği yaptırıldı. Olgular manyetik rezonans masasına supin pozisyonunda yerleştirildi. 1000-1800 mi % 0,9 NaCl içerisine 15-20 mi 0,5 mmol gadopentetate dimeglumine ilave edilerek elde edilen karışım rektal lavman yoluyla verildi. Tüm olgularda kolon distansiyonu sonrası 3B GRE manyetik rezonans kolonografi ve tamamlayıcı manyetik rezonans imajları elde edildi. Bulgular: Manyetik rezonans kolonografinin kolorektal kitlelerde sensivitesi % 90 ve spesifitesi % 100 bulundu. Sedasyon ve analjezik gerekmeksizin iyi tolere edilen manyetik rezonansla kolonografinin tanıda doğruluk oranı % 94.3'tür. Sonuç: Manyetik rezonansla kolonografi kolonun görüntülenmesinde yeni bir tekniktir. Manyetik rezonans kolonografinin multiplanar görüntüleme yapabilmesi, az invaziv olması, kolorektal kanserlerin doğru evrelendirilmesinde etkin bir rolünün olması ve günlük kullanımda uygulanabilir olması gibi avantajları vardır. Manyetik rezonans kolonografi semptomatik hastalarda kolorektal kitlelerin görüntülenmesinde ve tespit edilmesinde umut vaat eden yeni bir tekniktir.Öğe Diabetik Hastalarda Karaciğer Fonksiyon Testleri ve Ultrasonografik Değerlendirmesi(2002) Kayaçetin, Ertuğrul; Kısakol, Gürcan; Ünler Kanat, GülhanAmaç: Adult Diabetes Mellituslu hastalarda anormal karaciğer fonksiyon testleri ile hepatomegali ve steatoz sıklığını araştırmayı amaçladık.. Yöntem: Selçuk Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Endokrinoloji polikliniğine başvuran ardışık 68 Diabetes Mellituslu hasta değerlendirmeye alındı. Bulgular: 34 hastada (%50) alanin aminotransferaz, aspartat aminotransferaz, gamaglutamil transpeptidaz ve alkalen fosfataz değerlerinden biri veya birkaçı yüksek bulundu. Bu vakaların 26'smda (%76,4) steatoz. Tinde (%2,9) siroz, 2'sinde (% 5,8) kronik viral hepatit saptandı. Sonuç: Diabetes Mellituslu hastalarda kan şekeri regülasyonu bozuksa ve hastalık 10 yılını doldurmuşsa karaciğer steatozu ve hepatomegali sıklığı artmaktadır.Öğe Dieulafoy lezyonu: Seyrek görülen bir gastrointestinal kanama nedeni(2003) Kayaçetin, Ertuğrul; Tek, BanuAmaç: Bu yazıda endoskopik skleroterapi ile başarıyla tedavi edilen iki dieulafoy lezyonu takdim edildi ve bu konu ile ilgili literatür gözden geçirildi. Olgu sunumu: Ciddi gastrointestinal kanama nedeni ile hastanemize müracaat eden iki dieulafoy lezyonu vakasını sunduk. Sonuç: Dieulafoy lezyonu nadir görülür, tanısı zordur, üst gastrointestinal sistem kanamalarında etyolojide göz önünde bulundurulmalıdır. Tedavisinde endoskopik skleroterapi etkili, ucuz ve güvenli bir yöntemdir.Öğe Gastric Emptying in Subclinical Hyperthyroidism(Maghira & Maas Publications, 2003) Kısakol, Gürcan; Kayaçetin, Ertuğrul; Sarı, Oktay; Kaya, AhmetINTRODUCTION AND AIM: About 15% of hyperthyroid patients suffer from gastrointestinal symptoms such as diarrhea, constipation, nausea and early satiety the problem. Published reports on the topic of gastric emptying in hyperthyroidism are rare and discrepant in their results. PATIENTS AND M ETHODS: Thirteen patients (8 women, 5 male; aged 41.92+/-1.491 SE yr) with a recently established diagnosis of subclinical hyperthyroidism due to Graves-Basedow disease and as control group 10 age-matched healthy subject (7 women, 3 male; 39.6+/-2.918 SE yrs) participated in this study. Scintigraphic method (food labeled with Tc-99m sulfur colloid) was used for measurement of gastric emptying. RESULTS: Gastric emptying time was similar in both subclinical hyperthyroid and control groups (p=0.413). DISCUSSION: There are few studies on the subject of gastric emptying in hyperthyroidism with either delayed emptying or with emptying time similar to controls. In the only one study in subclinical hyperthyroidism, gastric emptying was found to be delayed. We also found that gastric emptying was delayed in subclinical hyperthyroidism. On the basis of this and other studies, we may suggest that in subclinical hyperthyroidism, gastric emptying of solids were similar to that in age-matched healthy control subjects and gastrointestinal dysfunction is dependent on severity of the hyperthyroid state and might be a result of impaired neuro-hormonal regulation. Yet the data must be supported on larger groups.Öğe Hirschsprung's disease as a cause of severe iron deficiency anemia in an adult: Case report and review of the literature(2004) Kayaçetin, Ertuğrul; Kayaçetin, Serra; Karabacakoğlu, AydınAmaç: Hirschsprung hastalığı erişkinlerde nadir olarak görülür.Konstipasyon , bulantı, kusma, kilo kaybı ve halsizlik semptomları olabilir. Hirschsprung hastalığı uzun dönemde hayat süresini kısaltır. Bu hastalarda dirençli anemi nadiren görülür. Bu olguda demir eksikliği anemisinin nadir bir nedeni olan adult Hirschsprung hastalığını sunmayı amaçladık. Olgu Sunumu: Ciddi demir eksikliği anemisi olan, 19 yaşında erişkin Hirschsprung hastası takdim edildi. Sonuçlar: Kronik konstipasyon ve demir eksikliği anemisi saptanan hastalarda adult Hirschsprung hastalığından şüphe edilmelidir. Tomografi ve manyetik rezonans bulguları bu hastalık için spesifik olmadığından kesin tanı için rektal biopsi gereklidir.Öğe Karın ağrılarının nadir sebeplerinden birisi: Chiliaditi sendromu, 2 olgu sunumu(2004) Kayaçetin, Ertuğrul; Gök, Mehmet; Karaaslan, HayriTomografi ve akciğer grafisi ile teşhis edilen Chiliaditi sendromlu iki hastayı sunduk. Hastalardan her ikisi de karın ağrısından şikayet ediyordu ve semptomları konservatif tedavi ile düzeldi.Öğe Kronik Idyopatik Ürtikerli Hastalarda Helikobakter Pilori(2003) Polat, Hakkı; Balevi, Şükrü; Güney, İbrahim; Hidayetoğlu, Taha; Kayaçetin, ErtuğrulAmaç: Kronik ürtiker sık görülen bir deri hastalığıdır ve prevalansı % 15-25'dir. Helikobakter pilori (Hp)'ye bağlı gastointestinal inflamasyonun kronik ürtiker etyolojisinde önemli rolü olabileceği çeşitli çalışmalarda öne sürülmüştür. Kronik idyopatik ürtikerli hastalarda helikobakter pilori sıklığını ve arasındaki ilişkiyi araştırmak amaçlanmıştır. Yöntem: Etyolojik nedeni belirlenemeyen 31 kronik ürtikerli hasta çalışma grubu, dispeptik şikâyetleri olan, ancak endoskopik görünümleri normal bulunan yaş ve cinsiyet bakımından uygun 24 hasta kontrol grubu olarak alındı. Endoskopik yöntem ile mide antrumundan alınan 2 adet biyopsiden birine üreaz (CLO) testi uygulandı, diğeri histopatolojik değerlendirmeye alındı. Hp ()'liği histolojik ve/veya üreaz () olanlar kabul edildi. Bulgular: Histopatolojik ve/veya üreaz testi ile ele alınan 31 hastanın 20'sinde Hp (), 11 'inde Hp (-) idi. 24 kişilik kontrol grubunda altı hastada Hp (), 18'inde Hp (-) bulundu. Sonuç: Kronik idyopatik ürtikerli hastalarda Hp sıklığı normal bireylere göre yüksektir.Öğe Muhtemel Hipertrigliseridemi Zemininde Gelişen Bir Akut Ödematöz Pankreatit Olgusu: Olgu Sunumu(2010) Kayaçetin, Ertuğrul; Kutlu, Ruhuşen; Demir, AyşeHipertrigliseridemi, akut pankreatitin nonbiliyer, gözden kaçabilen önemli sebeplerindendir. Bu tür hastalarda halen standart bir tedavi protokolü yoktur. Hastamız, hipertrigliseridemi zemininde bir akut ödematöz pankreatit olup sonrasında gelişen pankreasta psödokist ve bilateral plevral effüzyonun birlikte görüldüğü bir olgu sunumudur. Amacımız muhtemel hipertrigliseridemi zemininde gelişen bu akut pankreatit olgusunu, komplikasyonlarını ve komplikasyonlarına yönelik tedavi yaklaşımlarını sunmaktır.Öğe Otoimmün hepatit: Farklı klinik özellikleri olan iki olgu sunumu(2012) Sümer, Şua; Dikici, Nebahat; Kayaçetin, Ertuğrul; Katlanır, Eda; Ural, OnurOtoimmün hepatit, kronik progresif bir karaciğer hastalığıdır. Otoimmün hepatitin kliniği genellikle viral hepatite benzemekle birlikte, bazen kolestazla karakterize atipik seyirli olabilir. İlk olgu kolestatik özelliklerin ön planda olduğu bir hasta olup, başvuru şikayetleri ve bulguları nedeniyle tanısında kolestaza neden olan hastalıklar ön planda düşünüldü. Olgunun takibinde tedavi yanıtsızlığı sonrası ayırıcı tanıya yönelik tetkikler sırasında otoimmün hepatit tanısı konuldu. İkinci olgu ise viral hepatiti taklit eden bulgularla başvurdu ve tanıya yönelik tetkikler sırasında otoimmün hepatit tanısı konuldu.Öğe Posthepatitik Karaciğer Sirozlu Hastalarda Osteoporoz ve Kemik Metabolizması(2004) Kayaçetin, Ertuğrul; Kısakol, GürcanGiriş ve amaç: Osteoporoz, özellikle alkolik ve kolestatik kronik karaciğer hastalarında uzun süreden beri tarif edilmektedir. Viral etiyolojili karaciğer sirozunda osteoporoz ve kemik metabolizması ile ilgili çalışmalar yetersizdir. Bu çalışmada posthepatitik karaciğer sirozlu hastalarda osteoporoz şiddeti ve sıklığı ile hastalığın evresi ile korelasyonunu saptamayı amaçladık. Gereç ve yöntem: Çalışmaya posthepatitik karaciğer sirozu tanısı konulan 39 hasta (25 erkek, 14 kadın, ortalama yaş 52.3 11.2) ile aynı yaş grubunda 24 sağlıklı kontrol olgusu (14 erkek, 10 kadın, ortalama yaş 50.112.3) alındı. Hastalardan 12’si Child A, 13’ü Child B ve 14’ü Child C grubunda idi. Kemik mineral dansitesi dual enerji x-ray absorbsiyometrisi (DEXA) ile lomber vertebra ve femur boynunda ölçüldü. Kemik metabolizması ile ilgili biyokimyasal parametreler ve hormon düzeyleri araştırıldı. Bulgular: Kemik mineral dansitesi lomber vertebrada karaciğer sirozlu olgularda kontrol grubuna göre hem T hem de Z skoru açısından anlamlı olarak düşüktü (sırasıyla, p0.001, p0.001). Femur boynunda ise yalnızca T skoru açısından anlamlı düşüktü (p0.046). Osteoporoz, lomber vertebrada T skoru açısından %28.2, Z skoru için ise %17.9 bulundu. Hastalığın süresi ve Child evresi ile kemik mineral yoğunluğu arasında ilişki yoktu. Albümin düzeyi ile lomber vertebra kemik mineral dansitesi, T skoru açısından ilişkili idi (p0.09). Hastalarda osteokalsin ve parathormon düzeyi kontrol grubuna göre belirgin olarak düşüktü (sırasıyla p0.001, p0.027). Yine hastalarda idrar deoksipridinolin ve alkalen fosfataz düzeyi, kontrol grubuna göre belirgin olarak yüksekti (sırasıyla p0.002, p0.05). Sonuç: Viral etiyolojili karaciğer sirozu osteoporozun önemli nedenlerinden birisidir. Hastalığın süresi ve child evresi ile kemik mineral dansitesi arası nda ilişki yoktu. Kronik karaciğer hastalığında osteoporoz tedavisi yararlı olabilir.Öğe Real-time sonography for screening of gallbladder motility in diabetic patients: Relation to autonomic and peripheral neuropathy(MAGHIRA & MAAS PUBLICATIONS, 2003) Kayaçetin, Ertuğrul; Kısakol, Gürcan; Kaya, Ahmet; Akpınar, ZehraOBJECTIVES: Diabetes mellitus is known as one of the factors causing the cholesterol gallstone. Gallstone incidence is about 30% in diabetic patients over 20 years of age. Pathophysiology is still not clear. The aim of the present study was to investigate gallbladder (GB) functions in diabetic patients and determine its relationship with peripheral and autonomic neuropathy. DESIGN: Study was performed between October 2001 and may 2002 in fifty-one diabetic patients of similar age and weight. Diabetic patients (n=51) were chosen randomly among diabetic patients, who were being followed in Diabetes Out-patient clinics of Selcuk University, Meram Medical Faculty. Twenty-eight control subjects were chosen from healthy volunteers. We measured fasting and post-prandial gallbladder volumes and ejection fractions by real-time ultrasonography. The patients were divided into three groups; group A (n=18) had no diabetic autonomic and peripheral neuropathy, group B (n=13) had diabetic peripheral neuropathy, group C (n=13) had diabetic autonomic neuropathy. RESULTS: No significant difference in any biochemical parameters between diabetic and control group could be found. Fasting gallbladder volume was significantly higher in the diabetic group (5.31 +/- 0.28 cm(3)) compared to control group (4.19 +/- 0.25 cm(3), p<0.01). But there was no difference within diabetic subgroups. Gallbladder ejection fraction was significantly reduced in diabetic patients in groups B and C (29.7 +/- 1.43%, 28.7 +/- 1.28%) compared to group A (44.8 +/- 2.4%; p < 0.05, p < 0.025 respectively). CONCLUSIONS: Cholesterol crystal formation as a result of increased gallbladder volume and decreased ejection fraction in diabetic patients may result from hypotonicity and stasis and thus this may lead to gallstones.Öğe Sistemik Lupus Eritematosis ve Crohn Hastalığı Birlikteliği(2007) Kayaçetin, Ertuğrul; Tunç, RecepCrohn Hastalığı ve Sistemik Lupus Eritematosis kronik inflamatuar ve multisistemik hastalıklardır. Gastrointestinal sistem bulguları başta olmak üzere, bazı radyolojik, klinik ve laboratuar bulguları birbiriyle örtüşebilir. Her iki hastalığın birlikteliği oldukça nadirdir, 42 yaşında Sistemik Lupus Eritematosis ve Diabetes Mellitus nedeniyle takip edilirken son 6 yıldır Crohn hastalığı tanısı da alan bir vakayı takdim ettik.Öğe Subklinik Hipotiroidide Mide Boşalma Zamanı(2003) Kısakol, Gürcan; Sarı, Oktay; Kayaçetin, Ertuğrul; Kaya, AhmetGiriş: Çalışmamızda, subklinik hipotiroidi tanısı konan hastalarda solid gıdaların mideden boşalmasında sağlıklı bireylere göre farklılık olup olmadığını araştırmayı amaçladık. Materyal ve metod: Subklinik hipotiroidi tanısı konmuş 20 hasta çalışmaya alındı. Aynı yaş grubunda on sağlıklı birey kontrol grubunu oluşturdu. Tüm bireylerde 250 uCi 99mTc-sülfür kolloid ilave edilmiş solid gıda ile mide boşalma yarılanma zamanı hesaplandı. Bulgular: Her iki grupta da serum serbest T3 ve T4 değerleri normal sınırlar arasında olup istatistiksel fark bulunmamaktadır. Ancak serum TSH düzeyi subklinik hipotiroidili grupta belirgin olarak yüksektir. Mide boşalma yarılanma zamanı subklinik hipotiroidi grubunda 123.9418.58 dk, kontrol grubunda 101.8025.56 dk bulunmuştur. İki değer arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmamaktadır (P0.455). Sonuç: Subklinik hipotiroidili hastalarda ötiroid bireylere göre mide boşalma zamanının değişiklik göstermemesi, gastrointestinal disfonksiyonun hipotiroidinin şiddetine bağlı olduğunu düşündürmüştür.Öğe Three-dimensional MR and axial CT colonography versus conventional colonscopy for detection of colon pathologies(BAISHIDENG PUBLISHING GROUP INC, 2006) Haykır, Rahime; Karaköse, Serdar; Karabacakoğlu, Aydın; Şahin, Mustafa; Kayaçetin, ErtuğrulAIM: To evaluate the sensitivity and specificity of MR colonography (MRC) and CT performance in detecting colon lesions, and to compare their sensitivity and specificity with that of conventional colonoscopy. METHODS: Forty-two patients suspected of having colonic lesions, because of rectal bleeding, positive fecal occult blood test results or altered bowel habits, underwent the examinations. After insertion of a rectal tube, the colon was filled with 1000-1500 mL of a mixture of 9 g/L NaCl solution, 15-20 mL of 0.5 mmol/L gadopentetate dimeglumine and 100 mL of iodinized contrast material. Once colonic distension was achieved, three-dimensional gradient-echo (3D-GRE) sequences for MR colonography and complementary MR images were taken in all cases. Immediately after MR colonography, abdominal CT images were taken by spiral CT in the axial and supine position. Then all patients were examined by conventional colonoscopy (CC). RESULTS: The sensitivity and specificity of MRC for colon pathologies were 96.4% and 100%, respectively. The percentage of correct diagnosis by MRC was 97.6%. The sensitivity and specificity of CT for colon pathologies were 92.8%, 100%, respectively. The percentage of correct diagnosis by CT was 95.2%. CONCLUSION: In detecting colon lesions, MRC achieved a diagnostic accuracy similar to CC. However, MRC is minimally invasive, with no need for sedation or analgesics during investigation. There is a lower percentage of perforation risk, and all colon segments can be evaluated due to multi-sectional imaging availability; intramural, extra-intestinal components of colonic lesions, metastasis and any additional lesions can be evaluated easily. MRC and CT colonography are new radiological techniques that promise to be highly sensitive in the detection of colorectal mass and inflammatory bowel lesions. (c) 2006 The WJG Press. All rights reserved.Öğe Üst Gastrointestinal Sistem Kanamaları: 52 Vakanın İncelenmesi(2003) Kayaçetin, Ertuğrul; Polat, HakkıAmaç: Kliniğimizde üst gastrointestinal sistem kanaması nedeniyle takip edilen hastaların yakınmalarını, endoskopik bulgularını ve risk faktörlerini değerlendirmeyi amaçladık. Yöntem: Selçuk Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Gastroenteroloji Bilim dalında, 2001 - 2002 yılında üst gastrointestinal sistem kanaması ile yatan 52 hasta anamnez, kanama şekli, kaçıncı kanama olduğu, kanamayı kolaylaştıran ilaç alımı, yandaş hastalığı, endoskopik bulguları, hastanede yatış süresi ve verilen kan miktarı yönünden değerlendirildi. Hastalara ilk 24 saat içinde Pentax marka, FG 29 V model endoskopi cihazı ile acil endoskopik girişim yapıldı. Bulgular: Kanamanın en sık nedenleri peptik ülser (% 30.8), özefagus varisleri (% 21.2) ve akut eroziv gastrit (% 19.2) idi. Hastaların 20'sinde (% 38.5) non-steroid antiinflamatuar ilaç kullanma öyküsü mevcuttu. Sonuç: Peptik ülser, eroziv gastrit ve özefagus varis kanaması, hastalarımızda en önemli gastrointestinal kanama sebepleri olarak bulunmuştur. Nonsteroid antiinflamatuar ilaçların gastrointestinal kanamalarda önemli bir risk faktörü oldukları gösterilmiştir.