Felsefe ve Dini Bilimleri/Makale Koleksiyonu

Bu koleksiyon için kalıcı URI

Güncel Gönderiler

Listeleniyor 1 - 18 / 18
  • Öğe
    Der Vergleich Einiger Metaphysischer Begriffe Zwischen Mewlâna Dshcelâleddin Rûmi und G. W. F. Hegel
    (Selçuk Üniversitesi, 2008) Şahin, Naim
    Bu çalışmada, Doğu’nun en büyük mutasavvıf ve din filozoflarından birisi olan Mevlana C.Rumi ile Batı’nın idealizm ve uzlaşı felsefesinin zirvesindeki en büyük din filozofu G.W.F.Hegel’de bazı metafizik kavramların felsefi olarak karşılaştırılması yapılmaktadır. Bu kavramlar; Din, Vahiy, Mucize, Takdir, Kaza-Kader, Aşk, Varlığın Birliği ve Ölüm’dür. Her iki düşünür, dinlerin kaynağının aynı olduğunu kabul etmelerine rağmen, Mevlana’ya göre, evrensel din İslam, Hegel’e göre Hıristiyanlıktır. Onların aşk anlayışları bu dinler üzerine kurulmuş olup varlığın temeli maddi değil, ruhidir, yani aşk olan Tanrı’dır. Onlara göre, Tanrıâlem dualizminden bahsedilemez. Ancak bu birlikte, Mevlana’yı Vahdet-i Vücutçu, Hegel’i de ruhçu panteist olarak adlandırabiliriz. Her ikisine göre, ölüm bir son, yok oluş değil, yeni bir hayattır, yani Tanrı’ya kavuşmadır. Ancak her iki düşünür zikredilen konularda bazı noktalarda birleşseler de ayrıldıkları yerler de vardır. Yaşadıkları çağ itibariyle değerlendirecek olursak Mevlana’nın –Hegel’in belirttiği üzereHegel’e etkisi olmuştur diyebiliriz.
  • Öğe
    Hastalık ve Dua İlişkisine Yönelik Yapılan Çalışmalar Üzerine Literatür Değerlendirmesi (1990-2020)
    (Selçuk Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi, 2021) Dokur, Ayşe Selin; Duran, Mehmet Emrullah
    Son yıllarda artan din psikolojisi çalışmalarında din, dindarlık ve maneviyatın bedensel ve ruhsal hastalıkların üzerindeki etkisini inceleyen pek çok saha araştırmasının yapıldığı görülmektedir. Bu çalışmada hastalık ve dua konusunda 1990-2020 yılları arasında yapılmış çalışmaların taraması gerçekleştirilmiştir. Bu bağlamda çalışmamızda hastalık ve dua konusunda çalışma yapmak isteyen araştırmacılar için bir veri sağlanması ve ortaya çıkacak verilerin yapılacak araştırmalarda kaynak olması amaçlanmaktadır. Araştırmamızda nitel araştırma tekniklerinden durum çalışması deseni kullanılmıştır. Araştırmamız neticesinde şu sonuçlara ulaşılmıştır: Yapılan çalışmada yayımlanan çalışmaların yıllara göre dağılımı dikkate alındığında en çok 2007 (n=8) yılında, en az ise 2006 (n=1), 2014 (n=1), 2015 (n=1), 2016 (n=1) ve 2018 (n=1) yıllarında yayımlandığı görülmüştür. Aynı zamanda çalımaların incelenmesi sonucunda anket, deney, görüşme/mülakat, belge tarama/dökümantasyon ve gözlem şeklinde 5 başlık belirlenmiş ve çalışmalar buna göre sınıflandırılmıştır. İncelenen araştırmalar arasında en fazla anket tekniğinin (n=41) kullanıldığı saptanmıştır. İncelenen 87 lisansüstü tez ve makale çalışmasında örneklem olarak toplam 7 çalışma grubu tespit edilmiştir.
  • Öğe
    Dataizm: Varlığın Veri Olarak Tasavvuru
    (Selçuk Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi, 2021) Başarslan, Burhan
    Çağların değişmesiyle birlikte insan, varlığa dair tasavvurlarını değiştirmiştir. Bu tasavvurların birçok farklı dönemde farklı şekillerde açığa çıktığını görmekteyiz. Varlık tasavvuru insanın varlık ile kurduğu ilişkilerini, eylemlerini, düşüncelerini ve inançlarını şekillendirerek insanın varlık karşısındaki konumunu belirler. Bu noktada dinlerin, düşünce sistemlerinin ve kültürel geleneklerin farklı varlık tasavvurları ile insanın âlem ile olan ilişkisini düzenleme yönünde öğretilere sahip olduğunu görmekteyiz. Bu öğretilerin insan-varlık ilişkisini düzenleyen ahlaki, siyasi, sosyal, dini, epistemolojik ve kültürel boyutları vardır. İnsanın varlığa dair tasavvuru onun gelecekte elde etmek istediği konumla da doğrudan alakalıdır. İnsan, tarih boyunca aklının ona sunduğu imkanlar nispetinde kendi dışındaki varlığı bilgi ile kayıt altına alarak onu kontrol etmeye ve tüketmeye dönük çabaların içinde kendini bulmuştur. Yine bu çabaların içinde insan günümüze gelindiğinde eski alışkanlıklarını devam ettirmekte ve kendi türünü bir adım ileriye taşımak maksadıyla varlığa ilişkin yeni bir tasavvurun etkisinde varlık ile olan ilişkisini tanzim etmektedir. Veri çağında insanın varlık ile olan ilişkisinde, varlığın veri olarak tasavvur edilmesi birçok yeni teknolojik atılımın önünü açmaktadır. Varlığın veri olarak tasavvuru özellikle ahlaki, epistemolojik ve sosyal anlamda insanın yeni ilişkiler kurmasına yol açmıştır. İnsanın ilişki ağlarını çeşitlendirip geliştirerek ürettiği veriler onun geleceğini şekillendirici rol oynayacaktır.
  • Öğe
    Değişen Birey Anlayışı Karşısında Müslüman Birey
    (Selçuk Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi, 2020) Sevim, Hasan
    İçinde yaşadığımız çağda olup bitenleri en iyi ifade eden temel kavramlardan biri de değişimdir. Tarih daha öncesinde olmadığı şekilde hızlı bir seyir içine girmiştir. Değişim rüzgarlarının en sert estiği alanlardan birinin de birey anlayışı olduğu bilinmektedir. Modernite, bireyi hayatın merkezine koymakta ve onu yetkinleşip geliştirmeye çağırmaktadır. Bu perspektifte birey, değer koyucu bir misyon kazanmakta ve neredeyse Tanrı’nın yerine konumlandırılmak istenmektedir. Bu tanımlamanın İslâmî anlayışta vahyin değer koyucu vasfının ve insanın kulluk için yaratılmış olma gerçeğinin tam karşısında olacak şeklide yapıldığı görülmektedir. Öte yandan İslâm’ın öngördüğü toplumu birey üzerinden oluşturmak istediği de bir gerçektir. İslâmî paradigmada birey, ilâhî emanetin ve sorumluluğun öznesidir. Bu dünyada en yüce amaçları gerçekleştirecek potansiyele ve ilâhî desteğe sahiptir. Kendisini temelini takvâ ve âhiret inancının şekillendirdiği bir ahlâk anlayışı ve bireysel sorumluluk bilinci üzerinden gerçekleştirir. Böylesine kilit bir rol biçilen bireyin, tarihî süreçte önemsizleştirilip, toplumsal vurgulara bir bakıma feda edildiği görülmektedir. Modernitenin birey projesi, aynı zamanda tehditler ve imkânlar içermektedir. Bu çalışma, modernitenin bireye yönelik yaklaşımlarının yanı sıra Kur’ân merkezli birey anlayışını ele alıp değerlendirmektedir. Tehditler konusuna dikkat çekip bir farkındalık oluşturmayı hedeflerken, İslâmî perspektifle çatışmayan vurgulardan faydalanmayı da önermektedir. Böylelikle bir yandan İslâm’ın temel hedefleri korunurken, diğer yandan da modern bireyin ihtiyaçları ve modern zamanların koşulları da gözetilmiş olacaktır
  • Öğe
    The Change Caused by the Transition of Ash'ari to Ahl-i Sunnah in the Religious Paradigm
    (Selçuk Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi, 2020) Aydın, Hüseyin
    One of the theologians who had the greatest influence in the history of Islamic thought is Ash’arî. He successfully applied Mu‘tazilah's rational method to Salaf's views. The transition of a strong scholar like Ash’arî from Mu’tazilah to Ahl-i Sunnah increased the dialogue between the two schools. This dialogue is based on the kalam method. People of the submissive narration who refused this rational method started to lose the area. Considering the results of Ashari's taking place in the Ahl al-Sunnah side, it has gone down in history as the first and biggest paradigm change in Islamic thought. As well as adopting the views of the Ahl-i Sunnah, he added the intellectual examination to it without abandoning cosmology and theological method, centered on the concept of cawhar-arad. Both his method in “Lüma” and the quotations of Ibn Fûrak from other books reveal his different aspects and method from Mu‘tazilah and Salafiyya. In general, he put forward a third way between the understanding of Mu‘tazilah and Salafi’s usuluddin in the region where he lived
  • Öğe
    Clifford Geertz, İki Kültürde İslam: Fas ve Endonezya’da Dinî Değişim
    (Selçuk Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi, 2020) Başarslan, Burhan
    Çalışma, Clifford Geertz'in Islam Observed adıyla 1968 yılında yayınladığı eserin içerik yönünden incelemesini sunmaktadır. Buna ek olarak çalışmada, kitabın içeriğine dayanan birtakım tespitlere ve eserin önemine dair kanaatlere yer verilmektedir. Çalışmanın amacı Geertz'in eserinin incelenerek tanıtımının yapılmasıdır.
  • Öğe
    Özel eğitim ve DKAB öğretmenlerine göre otizmlilerde din-ahlak eğitimi ve DKAB dersleri
    (İlahiyat Bilimleri Araştırma Vakfı, 2019) Bilecik, Sümeyra
    Autism is a developmental disorder that is characterized by insufficiency in social communication, inability in showing emotional reactions, and repetitive obsessive behaviors. Autism symptoms appear in early years of life. This may be considered as an advantage in that it allows authorities to start the education of autistic children at early ages. The education of individuals who are diagnosed with autism is continued both in special education schools and with the Inclusive Education Method. The education of autistic individuals on religion and moral values has always been a matter of discussion. Studies were conducted in the past arguing that autistic individuals cannot make sense of religious concepts and phenomena. However, there were also some other studies that reported positive results. It is also possible to encounter studies reporting similar contrasting results on ethics and values education. Although there are no scientific studies conducted on religious and moral education in individuals with autism in our country, the inclusion of the RCMK courses in the curriculum of the education of individuals with autism in 2010 as compulsory courses brought the issue to the agenda.
  • Öğe
    Ebü’l-Berekât el-Bağdâdî ve İbn Sînâ bağlamında nefislerin bireyselleşmesi
    (ILAHIYAT BILIMLERI ARASTIRMA VAKFI, 2019) Yıldırım, Ömer Ali.
    Aristoteles De Anima (Nefs Üzerine) adlı eserinde nefsi bitkisel, hayvani ve insani olarak üç türe ayırır. Bu tasnif aynıyla İslam dünyasına aktarılmış ve orada da bu tasnife sadık kalınmıştır. Bununla birlikte nefse dair ortaya konulan teoriler Aristoteles’in teorisinden oldukça farklılaşmıştır. Bu teori, İslam Felsefesi içerisinde sadece zenginleştirilmekle kalmayıp hem felsefe ve kelam hem de tasavvufi düşüncede bilgi, nübüvvet ve ahiret gibi konuların işlenmesinde vaz geçilmez bir müracaat noktası haline gelmiştir. İbn Sînâ, nefis konusuna kendinden önceki Müslüman Meşşâîlerden çok daha fazla bir önem verdi. O, nefislerin ilk var olduklarında bireysel bir mahiyete sahip olduklarını kabul etmemiş; aksine nefislerin ilk aşamada bitkisel, hayvani veya insani olmak üzere türsel bir mahiyete sahip olduklarını benimsemiştir. Ancak bu durumda nefislerin bireysel kimliklerini nasıl kazandıkları bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu çalışmada nefislerin bireysel kimliklerini nasıl kazandıkları sorusunu hem İbn Sînâ’nın hem de ondan ciddi ölçüde farklılaşan Ebü’l-Berekât el-Bağdâdî’nin görüşleri doğrultusunda inceleyeme çalıştım. İbn Sînâ’nın nefislerin türsel mahiyet bakımından ortaklığını kabul ederken Ebü’l-Berekât’ın bunu reddetmesinin neden ve sonuçları üzerinde durdum. Ayrıca her iki filozofun teorisinde nefislerin bireyselleşmesine etki eden faktörlerin neler olduğu burada üzerinde durulan diğer bir konu oldu.
  • Öğe
    Kültürel din pedagojisi
    (Cumhuriyet Üniversitesi, İlahiyat Fakültesi, 2019) Okumuşlar, Muhiddin; Bilecik, Sümeyra
    Pedagojik yaklaşımların tespit edilmesinde, toplumsal yapı, ülkenin politik durumu ve sosyal yapısı gibi pek çok faktör etkilidir. Bunlardan biri de kültürdür. Bireyin yaşam biçimi üzerinde etkili olan kültür, düşünme ve öğrenme biçimlerini de etkilemektedir. Bu durum kültür-pedagoji ilişkisinin incelenmesini gerekli kılmaktadır. Pedagoji-kültür ilişkisinde, kültürel, çok kültürlü ve kültürlerarası pedagojik yaklaşımlardan bahsedilebilir. Pedagoji-kültür ilişkisini belirleyen ve bunun pratikte eğitim sistemlerine yansımasına vesile olan şey ise yine ülkenin sosyo-politik durumudur. Bu durumda kültür-pedagoji ilişkisinin ülkelerin kendi eğitim felsefeleri doğrultusunda yorumlanması gerekliliği ortaya çıkar. Kültür, genel pedagojiyi etkilediğinden din pedagojisi üzerinde de doğal olarak etkisi vardır. Buna ilaveten kültür ve dinin ayrılmaz bütünlüğü dikkate alındığında kültürel din pedagojisi olgusunun önemi ortaya çıkmaktadır. Bu çalışmayla kültür ve din pedagojisi ilişkisinin Türkiye açısından yorumlanarak daha etkili bir din pedagojisinin oluşturmasına kapı aralamak amaçlanmıştır. Bu amaç doğrultusunda, kültürel pedagoji ve kültürel din pedagojisi kavramları tanıtılmış ve Türkiye’de kültürel din pedagojisi geliştirmede temel meseleler tespit edilmeye çalışılmıştır.
  • Öğe
    Mâtürîdî'nin Kur'an yorumuna ilişkin tercihlerinde akıl kriteri
    (ILAHIYAT BILIMLERI ARASTIRMA VAKFI, 2019) Narol, Süleyman.
    Al-Maturidi who combined the revelation (an-nakl) with the reason (al-'akl) in his exegesis of Koran contributed to systematization of kalam of Ahlu's-Sunnah. In his exegesis, using in balance the revelation and the reason, he accomplished to build a more moderate system of thought between that of Mu'tazila that is regarded as symbol of rational approach to Koran and that of the scholars of first generations (as-Salaf) who adhere strictly to the revelation. This accomplishment of him breathed new life into koranic exegesis of Ahlu's-Sunnah. In Te'vilatu'l-Kur'an making interpretation of verses of Koran on the basis of reason as explaining his own opinions, al-Maturidi used reason as criterion as choosing the most correct among the interpretations, as well. Because, according to him, interpretation is an al-ictihad and reasoning. This can be seen in his distinction between the concept of exegesis and the concept of interpretation and in his thought that the revelation endorses what is put forward by reason. Moreover, according to him Koran is a light (an-noor) and enlightens reasons. Enlighting reason like a light, which makes things visible, it uncovers the veracity of all things, the doubts in hearts and secrets. In this paper I will discuss thoughts of Maturidi, who contributed to the systematization and the establishment of the method of reason (ad-dirayah) in koranic exegesis, about interpretation of Koran and place of the reason that is an important criterion, in these thoughts with in the frame of his Te'vilatu'l-Kur'an. I will try to present the opinions, which are conveyed by him, or what result he came to after examining possible different meanings of verses of Koran and to what extent these results are accurate.
  • Öğe
    Otizmli Çocuklar için İlköğretim Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersi Öğretim Programı: Otizmlilerde Din ve Din Eğitiminin İmkânı Tartışmaları Çerçevesinde Bir İnceleme
    (2019) Bilecik, Sümeyra
    Otizm, sosyal davranış, iletişim bozukluğu ve tekrarlanan takıntılı davranışlarla kendisini gösteren bir gelişim bozukluğudur.Nedeni tespit edilemeyen bu bozukluk, bireyin yaşamı içerisinde azalabilmekte hatta etkileri tamamen ortadankalkabilmektedir. Otizmli bireyler otizm ve gelişim düzeylerine göre eğitim alabilmektedirler ve bu sayede otizmin olumsuzetkileri en aza indirilebilmektedir. Otizmli bireylerin diğer alanlardaki eğitiminin imkânı tartışmaya mahal vermeyecekbiçimde açıkken din algıları ve din eğitiminin imkânı tartışılmıştır. Türkiye’de 2010 yılında özel eğitim programlarında DKABdersinin yer almasıyla konu gündeme gelmiştir. Bu çalışmada otizmlilerde din ve din eğitiminin imkânı, literatürde farklısonuç veren araştırmalar ışığında tartışılmış ve otizmli bireyler için hazırlanmış DKAB programı bu sonuçlar kapsamındaincelenmiştir. Böylelikle otizmli bireyler için daha etkili olabilecek programların niteliklerine ışık tutmak amaçlanmıştır.
  • Öğe
    Otoriteye Muhalefet: şehristânî'nin ibn sînâ'ya muhalefeti ve gazzâlîci muhalefet tavrını dönüştürmesi
    (2018) Yıldırım, Ömer Ali
    Muhâlefet terimi günümüzde çoğunlukla siyasi bir anlamda kullanılmakla birlikte bu terim daha geniş bir anlamda belirli bir alandaki güç sahibine karşı yapılan her türlü itiraz anlamında kullanılabilir. Bazen otoriteyi uyarmak, sarsmak, ele geçirmek ya da ortadan kaldırmak için yapılabildiği gibi bazen de onu sağlamlaştırmaya yönelik yapılabilir. İslam felsefesinin önde gelen otoritelerinden biri olan İbn Sînâ da farklı muhalefetlerle kar-şılaşmıştır. Bu makalede İbn Sînâ’ya yönelik müstakil bir eleştiri kitabı yazan Şehristânî’yi ve onun eleştirilerinin özelliklerini ele almaya çalıştım. Musâra‘atü’l-felâsife adlı bu eserinden hareketle onun İbn Sînâ muhalifli-ğinin mahiyetini, bu muhalefetin gerçek nedenini ve amacını değerlendir-meye çalıştım. Bu amaç doğrultusunda bu eseri Gazzâlî’nin Tehâfütü’l-felâsife ile karşılaştırarak ele almaya gayret ettim. Bu sayede İbn Sînâ ve felsefesine yönelik muhalif tavrın Gazzâlî’den sonraki yönüne dair bir bakış yakalamak istedim. Gazzâlî’nin bu muhalif tavrının kendinden sonra ka-leme alınmış bir eserde devam mı ettirildiği yoksa dönüştürülmeye mi ça-lışıldığını ve bu dönüşümün yönünün ne olduğunu tespit etmeye gayret ettim
  • Öğe
    Farabi felsefesinde din, yasa (şeriat) ve yorum
    (2018) Yıldırım, Ömer Ali
    Siyaset, Fârâbî felsefesinin en önemli kavramlarındandır. Ona göre, gerçekmutluluğa ancak erdemli bir toplum içinde ulaşılabilir. Erdemli bir toplum iseancak kendisine ilk başkanın liderlik ettiği bir yönetim biçimiyle ortaya çıkar.İlk başkanın en önemli özelliği ise Faal Akıl’la iletişim halinde olmasıdır. Din,Fârâbî tarafından erdemli toplumda ilk başkanın uyguladığı yönetim biçimi vehayat tarzı olarak kabul edilir. Bu çalışmanın amacı, dinin Fârâbî tarafındanfelsefi olarak nasıl anlaşıldığı ve toplumsal yaşamda ihtiyaç duyulan yasala-rın oluşturulmasında dine duyulan ihtiyacın ne olduğunu ortaya koymaktır.Buradan hareketle din ve yasa ilişkisinin boyutlarına ulaşılmaya çalışılmış-tır. Ayrıca yasaların metafizik temeli ve yasaların oluşturulmasında filozof vepeygamberin rolü de ele alınmıştır. Bu yüce ereğe götürecek olan yasalarınne tür özellikleri olduğu ve kimler tarafından yapılması gerektiği ve tarihselsüreç içerisinde de nasıl uygulanıp değiştirilebileceği konuları da araştırmayadahil edilmiştir. Son olarak Fıkıh ilminin, erdemli toplumdaki yeri de incelen-miştir.
  • Öğe
    İslam estetiğinin hadis temeli
    (2011) Yıldırım, Mustafa; Güzel, Emine
    Bu çalışmada, hadislerde geçen güzellikle ilgili sekiz konu ele alınmıştır. Bunlar, “Güzel Giyinme”, “Güzel Koku”, “Her İşin Güzel Yapılması”, “Güzel Söz”, “Güzel Ses”, “Güzel İsim”, “Güzel Muamele” ve “Güzel Ahlak”tır. Her bir konuya ait hadisler ana kaynaklarından verilmiştir. Güzellik konusunda Hz. Peygamberin uygulamaları, onun zamanında cereyan eden hadiseler ve sözleri ile ilgili rivayetler, çalışma konumuzun kaynağını oluşturmaktadır. Hz. Peygamberin “en güzel örnek” olarak gönderilmiş olması zaten bütün güzelliklerin öğreticisi olduğu mesajını vermektedir. Dolayısıyla ondan gelen haberler güzellik medeniyeti inşa etme hedefini de açıkça ortaya koymaktadır. Ayrıca sonuç ve değerlendirme kısmında da görüşlerimiz ifade edilmiştir.
  • Öğe
    Kutadgu Bilig'in teorik yapısı
    (2010) Taş, İsmail
    Kutadgu Bilig Yusuf Has Hacib tarafından yazılan ve Karahanlılar dönemine ait bir eserdir. Eserin başlığı “Mutluluk Veren Bilgi” anlamına gelir. Bu anlamda eser Yusuf’un ve döneminin inançlarını, duygularını ve düşüncelerini yansıtması bakımından önemlidir. Eser birbiriyle alakalı dört temel temsilî karakter üzerine kurulmuştur. Bu karakterler ve temsilleri şunlardır: Kün Togdı (Adalet), Ay Toldı (Mutluluk), Ögdülmiş (Akıl/Bilgi), Odgurmış (Akıbet). Bunlar eserin teorik yapısı bakımından oldukça önemlidir. Söz konusu karakterler teorik yapının birbirini tamamlayan unsurları olarak ortaya çıkmaktadır. Eser bu gözle bakıldığında geleneksel İslam Felsefesinin teorik yapısını yansıtmaktadır.
  • Öğe
    Ami?ş Ai?lesi?nde Kadının Rolü ve Bu Rolün Beli?rlenmesi?nde Di?ni?n Etki?si?
    (2010) Öztürk, Nermin
    Amişler XVI. yüzyılda Avrupa'daki reformist hareketler sırasında ortaya çıkan Anabaptist gruplardandır; daha sonraki yıllarda kilisenin baskılarına dayanamayarak Amerika'ya göç etmişlerdir. Teknolojiyi reddetmeleri ve farklı yaşam tarzlarıyla tanınan bu Hristiyan grubun en değer verdiği şeylerin başında aile gelir. Ailede kilit bir pozisyonda olan kadının hayatı dini düzenlemeler üzerine kuruludur; bu yüzden onun yaşamında kutsal ve seküler ayrımı yapmak neredeyse imkânsızdır. O, aynı topraklarda yaşadığı modern Amerikan kadınından, sadece yüzyıllar öncesinde yaşıyormuş izlenimi veren görüntüsüyle değil, değer yargıları ve yaşam pratikleri açısından da farklıdır.
  • Öğe
    Konya’nın geleneksel eğlence kültürü
    (Selçuk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, 2005) Çakır, Vedat
    Kuruluşu tarih öncesi çağlara dayanan Konya’nın yaşayan kültürü şüphesiz geçmişin izlerini taşımaktadır. Konya’nın bugün yaşayan kültürünün iki temel ayırt edici özelliği bulunmaktadır. Bunlardan biri, Konya ile özdeşleşmiş muhafazakârlık, diğeri de, bu muhafazakârlıkla oldukça önemli zıtlıklar içeren eğlence hayatıdır. Modern kültür geleneksel kültür etkileşiminde geleneksel kültürün en önemli taşıyıcısı olan eğlence kültürünün örneklerinin bir bir kaybolduğu ya da kaybolmaya yüz tuttuğu da bir gerçektir. Konya’nın geleneksel eğlence kültürü incelenirken Konya üzerine yazılmış sınırlı sayıdaki kaynaklar derlenmiş, gazetelerde yayınlanan yazılardan, konferanslarda sunulan tebliğlerden yararlanılmıştır.
  • Öğe
    Analyse des motifs etrangers dans le "Menakıb" de Hadji Bektach Veli
    (Selçuk Üniversitesi Selçuklu Araştırmaları Merkezi, 1987) Aydın, Mehmet
    Hacı Bektaş-ı Veli'nin menakibnamesinde bulunan yabancı motiften eski Türk inançlarının izlerini taşımaktadır. Bugün bir anlam veremediğimiz bu inanç kalıntıları, aslında, eski Mısırlıların, Sümerlerin, Babillilerin, eski Yunan ve Roma'nın en derin inanç izlerini teşkil ediyordu. Bizim Hacı Bektaş-ı Veli'nin menakıbnamesinde bulunan kültler üzerinde yaptığımız analizler, Türklerin İslamiyeti samimiyetle benimsediklerini ve bununla birlikte eski inanç izlerinden de bazılarını muhafaza ettiklerini göstermektedir. Şüphesiz Türkler, bu ata inançlarını İslamiyetin yanında bilinçsiz şekilde nesilden nesile aktarmışlardır.