Hemşirelik Bölümü/Makale Koleksiyonu
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Güncel Gönderiler
Öğe Opinions of Physicians and Nurses on the Postoperative Pain of Pediatric Patients Undergoing General Anesthesia: A Qualitative Study(Selçuk Üniversitesi, 2023 Haziran) Akkoyun, Sevinç; Arslan, Fatma Taş; Kara, İnciAim: It is aimed to determine the opinions of physicians and nurses on the evaluation of pain in the postoperative period of pediatric patients undergoing general anesthesia. Materials and Methods: Qualitative research method was used in the study. The study was carried out with a total of 13 physicians and nurses working voluntarily in the anesthesia and pediatric surgery clinic of Selçuk University Medical Faculty Hospital. Data were collected through individual in-depth interviews through a semi-structured questionnaire in October 2022. Individual interviews were held in a suitable meeting room within the hospital with the participation of two researchers. Note-taking technique was used in the interviews and a voice recorder was used. The qualitative data obtained were analyzed by the researchers with the content analysis method. Results: Qualitative findings were determined as four main themes: thoughts about pain, beliefs about pain management, the role of health professionals in pain management, and the role of family/parent in pain management. Conclusion: As a result of the study, it was determined that pain was followed, pharmacological methods were used, non-pharmacological methods were not in the clinical routine, teamwork was important in pain management, and the family/parent were with the child.Öğe Pnömoni Tanılı Çocuk Hastanın Gordon’un Fonksiyonel Sağlık Örüntülerine Göre Hemşirelik Bakımı: Olgu Sunumu(Selçuk Üniversitesi, 2023 Nisan) Tosun, Hüseyin Emre; Çelen, RaziyeGiriş: Gordon tarafından geliştirilen “Fonksiyonel Sağlık Örüntüleri” (FSÖ) hemşirelik modeli, hasta bakımının planlanması ve hemşirelik girişimlerinin bütüncül bir biçimde uygulanmasında hemşirelere yön vermektedir. Bu olgu çalışması, pnömoni tanısı olan ve çocuk yoğun bakım ünitesinde tedavi gören çocuk hastanın Gordon’un Fonksiyonel Sağlık Örüntüleri Modeline göre hemşirelik bakım yaklaşımları ve iyileşme sürecinin değerlendirilmesi amaçlandı. Olgu Sunumu: Sekiz yaşında olan hidrosefali ve epilepsi tanılı bir erkek çocuk hastada dört gün süren öksürük, hafif ateş ve nefes darlığı şikayetleri vardı. Acil servise yatışı yapılan hastanın klinik durumu ve oksijen satürasyon değerinin (<%95) düzelmemesi nedeni ile çocuk yoğun bakıma yatışı yapıldı. Klinik bulgular ve solunum yolu nazal sürüntü sonuçlarına göre pnömoni tanısı ile çocuğun tedavi ve bakımı planlandı. Veriler fonksiyonel sağlık örüntü modeli kullanılarak toplandı. Marjory Gordon'un 11 fonksiyonel örüntü modeli çerçevesinde değerlendirme gerçekleştirildi ve problemler saptandı. Problem saptanan alanlar ile ilişkili olarak 4 risk tanısı olmak üzere toplam 14 hemşirelik tanısı belirlendi. Çocuk yoğun bakımda ilaç, oksijen tedavisi ve Gordon’un Fonksiyonel Sağlık Örüntüsü Modeline göre hemşirelik bakımı doğrultusunda solunum sıkıntısı giderildi. Tedavi ve bakım sırasında herhangi bir komplikasyon gelişmedi. Sonuç: Olgu çıktılarına göre, Fonksiyonel Sağlık Örüntüsü Modelinin etkili olduğu düşünülmektedir. Bu doğrultuda, çocuk hastalara bütüncül bir bakım vermek için modele dayalı hemşirelik bakım uygulamalarının artırılması önerilir.Öğe Roper-Logan-Ti?erney Hemşi?reli?k Modeli?ne Temelli? Pedi?atri? Hemşi?reli?ği?: Olgu Sunumu(Selçuk Üniversitesi, 2023 Mart) Özkan, Sevil; Kılınçat, Beytullah; Yılmaz, Mineİntestinal obstrüksiyonlar ve herniler bağırsak hastalıklarında en sık cerrahi girişim gerektiren ve hastanın yaşam kalitesini etkileyen hastalıklardır. Çocuk hastaya verilecek hemşirelik bakımının temelinde; çocuğun sıvı-elektrolit dengesinin sürdürülmesi, ağrının kontrol edilmesi, düzenli ve dengeli beslenmesinin sağlanması, olası komplikasyonların (kanama, perforasyon, enfeksiyon riski vb.) önlenmesi-erken tanılanması-uygun tedavi ve bakımın sağlanması yer almaktadır. Olgu sunumunda ele alınan hastanın bakım ve tedavi açısından kompleks yapıda olması hem tanılama açısından hem de hemşirelik bakımının ilgili kurama göre çerçevesinin çizilmesi açısından önem arz etmektedir. Çalışmamızın amacı intestinal herni ve septisemi tıbbi tanıları ile çocuk yoğun bakım ünitesinde izlenen bir çocuk hastanın Roper-Logan-Tierney Hemşirelik Modeline (RLTHM) göre hemşirelik bakımının planlanması ve uygulanmasıdır. Olguda, Roper-Logan-Tierney Hemşirelik Modelinde (RLTHM) yer alan 12 günlük yaşam aktivitesine uygun olarak toplamda 14 hemşirelik tanısı tespit edilmiştir. Hemşirelik bakımında model kullanımının yaygınlaşması hastanın daha iyi değerlendirilmesi ve bakımın kalitesi açısından önemlidir.Öğe Karamanoğlu Mehmet Bey Üniversitesi Farklı Bölüm Öğrencilerinin Anatomi Dersine Olan Öz-Yeterlilik Durumlarının Karşılaştırılması(Selçuk Üniversitesi, 2009) Lök, Sefa; Taşğın, Özden; Lök, Neslihan; Yıldız, MustafaBetimleyici türdeki çalışma Karamanoğlu Mehmet Bey Üniversitesi 2008–2009 Eğitim-Öğretim yılı güz döneminde yapılmıştır. Karamanoğlu Mehmet Bey Üniversitesinde Sağlık Yüksekokulu Hemşirelik bölümü ve BESYO Beden Eğitimi ve Spor Öğretmenliği bölümlerinin 2, 3 ve 4. sınıflarında öğrenim gören ve anatomi dersi almış olan 264 üniversite öğrencinin tamamı araştırmanın evrenini oluşturmuştur. Araştırmaya 106 Beden Eğitimi ve Spor Öğretmenliği öğrencisi ile 158 hemşirelik öğrencisi olmak üzere toplam 264 öğrenci katılmıştır. Öğrencilerin %58.8’i Hemşirelik bölümünde eğitim görmekte , % 41.2’si ise Beden Eğitimi ve Spor Öğretmenliği bölümünde eğitim görmektedir. Hemşirelik bölümünde öğrenim gören öğrencilerin anatomi dersine olan öz-yeterlilikleri Beden Eğitimi ve Spor Öğretmenliği bölümünde öğrenim gören öğrencilerin anatomi dersine olan öz-yeterliliklerinden daha yüksek bulunmuştur.Öğe The Effects of Nursing Interventions Based on Mishel’s Theory of Uncertainty in Illness on the Caregivers of Children Diagnosed with Cancer: A Randomized Controlled Trial(Selçuk Üniversitesi, 2022) Ozkan, Sevil; Arslan, Fatma TasAim: To investigate the effects of nursing interventions based on Mishel’s Uncertainty in Illness Theory (MUIT) on uncertainty, hopelessness, coping with and adaptation for caregivers of children diagnosed with cancer. Materials and Methods: The study was a randomized controlled experimental design study, which had repeated measures (pretest-posttest-follow up) and parallel group (intervention-control), and it included measures of uncertainty (PPUS), hopelessness (BHS), coping with and adaptation (CAPS). The study was conducted in January-July 2019 with the caregivers of 46 (Intervention Group: 23; Control Group: 23) children diagnosed with cancer and followed in paediatric oncology-haematology clinics. Intervention Group (IG) was given 6 modules education and consultancy according to protocol that was developed based on theory. The CONSORT guideline was performed in the study. The data of the research were evaluated by using descriptive statistics, Chi-squared test, independent samples t-test, repeated measures two-way analysis of variance (ANOVA). Results: PPUS post-test mean score of IG was lower than CG (p<0.05), and perceptions of uncertainty decreased significantly over time depending on the caregivers being in the IG and CG (p<0.05). It was determined that BHS post-test and follow-up mean scores of IG was lower (less hopelessness perception) than the CG (p<0.05). CAPS’ post-test and the follow-up mean scores were similar in IG and CG. Also, Group*time effect on hopelessness, coping and adaptation perception was statistically similar, too. Conclusion: Nursing interventions based on MUIT can positively support caregivers’ uncertainty, hopelessness and coping adaptations.Öğe Hasta ve Hekim İletişimi: Özel Hastane Örneği(Selçuk Üniversitesi, 2022) Güzel, Şerife; Dömbekci, Hilal Akman; Arı, Ayşeİnsan hayatının her yerinde önemli olan iletişim kavramı, sağlık kurumları için de oldukça önemlidir. Özellikle çeşitli sağlık problemlerinin getirdiği stres ve sıkıntı durumu sebebiyle hasta ve hekim arasındaki iletişim sorunlarına sıkça rastlanmaktadır. Bu çalışmada hasta ve hekim arasındaki iletişimin incelenmesi amaçlanmaktadır. Bu bağlamda hem hasta hem de hekim bakış açısı ile karşılaştırmalı değerlendirmeler yapılmıştır. Bu çalışma nitel araştırma özelliği taşımaktadır. Araştırma verileri yüz yüze görüşme yöntemi ile toplanmıştır. Katılımcılar Konya’da bir özel hastanede çalışan 10 hekim ile bu hekimlerden hizmet alan 10 hastadan oluşmaktadır. Katılımcılara öncelikle demografik bilgiler edinmeye yönelik sorular, daha sonra hasta hekim iletişimi sorunları ve bu sorunları tespit etmeye yönelik açık uçlu sorular yöneltilmiştir. Araştırmada elde edilen veriler öncelikle sistematik şekilde düzenlenmiş, benzer noktalar bir araya getirilerek kodlar ve temalar oluşturulmuştur. Metnin analizi için MAXQDA 2020 nitel veri analizi programından yararlanılmıştır. Veriler tematik ve betimsel analiz ile analiz edilmiştir. Çalışmada hekimlerin hastalara nazaran empati kurma konusunda daha başarılı olduğu, iletişim sorunlarının hem hasta hem de hekim kaynaklı olabildiği, iletişim sorunlarının hastaların eğitim ve kültürel düzeyleriyle ve hekimlerin tıbbi terminolojiyi kullanmaları ile ilgili olduğu, iletişim sorunlarının çözümleri için hem hastaların hem de hekimlerin saygılı davranmaları gerektiği gibi sonuçlara ulaşılmıştır.Öğe The Effect of the Education about the Practices Supporting Oral Feeding in Preterm Infants on the Knowledge Levels of Health Professionals(Selçuk Üniversitesi, 2022) Çelen, Raziye; Soylu, Hanifi; Arslan, Fatma TaşAim: The study was conducted to investigate the effect of an education program about evidencebased interventions for oral feeding supporting practices in preterm infants on the knowledge levels of neonatal nurses and physicians. Materials and Methods: The study is a single group study with a pretest-posttest pre-experimental design. It was conducted on 44 healthcare professionals (nurses and physicians) at a medical faculty hospital in Turkey. Data were collected using the Demographic Characteristics Form and the Preterm Infant Feeding Knowledge Form. The participants were divided into groups of 8 to 10 and each education was completed in a single session lasting for about 45 minutes, in a total of five days. The participants completed the pretest prior to the education program. The posttest was administered two weeks after the completion of the education. The data were analyzed using the McNemar test and the paired t test. Results: The average age of the participants is 26.14±4.81. Of the 44 participants, 86.4% are nurses, 13.6% are physicians, and 88.6% are female. While 63.6% of the healthcare professionals had a Neonatal Resuscitation Program certificate, 70.5% did not have the neonatal intensive care nursing certificate. It was found that 40.9% of the participants did not receive education about preterm infant feeding, while those who received training before were found to have breast milk training in the context of in-service training. The mean pretest rate of correct answers was 58.69%, while the mean posttest rate of correct answers was 78% (p<0.001) Conclusion: It has been revealed that the education on oral feeding supporting practices in preterm infants improves the knowledge levels of the healthcare professionals.Öğe The Effect of Continuing Nursing Care Applied with a Coaching Strategy for Patients with Total Knee Replacement on Some Patient Outcomes: A Randomized Controlled Study Protocol(Selçuk Üniversitesi, 2022) Kural, Şerife Kurşun; Durmaz, MelikeAim: This study aims to determine the effects of continuous nursing care applied with a preand postoperative coaching strategy to patients with total knee replacement on some patient outcomes (pain control, anxiety level, self-care power, activities of daily living, patient satisfaction, hospital readmission status, and use of painkillers). Materials and methods: This research was a parallel group (experiment-control) randomized controlled clinical trial. Data were obtained from patients who underwent 72 knee replacement surgeries between January 20, 2021, and October 28, 2021, using the Patient Identification Form, the Visual Analog Scale, the Self-Care Scale, the Newcastle Nursing Satisfaction Scale, the State Anxiety Inventory, and the Barthel Daily Living Activity Index. The patients were followed up preoperatively and postoperatively. This study is registered in the Clinical Trials database (NCT04683588). Results: Statistical analysis of the data obtained from this research was calculated using the SPSS 25 package program in the computer environment. Number, percentage, mean and standard deviation were used for descriptive statistics, and chi-square analysis was used to compare the similarity/homogeneity of the groups regarding descriptive characteristics. Obtained results were evaluated at a p<0.05 significance level. Conclusion: As a result of the research, it was concluded that the patients in the experimental group had a positive effect on pain, analgesic use, anxiety, self-care power, activities of daily living and patient satisfaction compared to the patients in the control group.Öğe Being a Nursing Student in a Pandemic: Fear of COVID-19 and Clinical Practice(Selçuk Üniversitesi, 2022) Tuna, Pınar Tunç; Tuna, Halil İbrahim; Molu, Birsel; Keskin, Alev YıldırımAim: This research was conducted to examine the views of nursing students on fear of COVID-19 and clinical practice training during the pandemic process. Methods: It is a descriptive study. Students studying in the 2nd, 3rd and 4th grades of a university providing undergraduate nursing education in Turkey were included in the study. Subjects were recruited from a population of 235 students. The data of the research; the data were collected using the Introductory Information Form prepared by the researchers by scanning the literature and the “COVID-19 Fear Scale”. Number, percentage, and Kruskal Wallis H test were used to evaluate the data. Results: The mean age of the students participating in the study was found to be 20.65 ± 1.36. Students; a significant difference was found between their attitudes towards patient care in clinical practice, their thoughts on the impact of their clinical practice on their social lives, students’ thoughts about going to clinical practice, and their thoughts about experiencing pain, and their COVID-19 fear levels p<0.05. Conclusion: It was concluded that students with high COVID-19 fear levels did not want to take part in patient care in clinical practice, were afraid of being excluded from social life, and preferred school practice instead of clinical practice. In line with these results, it may be recommended to provide psychological support to eliminate fears of COVID-19 to encourage students to clinical practice.Öğe Pender’in Sağlığı Geliştirme Modeline Göre Tip 1 Diyabet Tanılı Çocuk ve Ailenin Değerlendirilmesi: Kavram Haritası(Selçuk Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi, 2022) Demirdağ, Seda NurGiriş: Tip 1 diyabet kandaki glukoz oranın yüksek seyretmesiyle karakterize metabolik bir hastalıktır. Bütün yaş gruplarını etkilediği gibi çocuk ve adölesanlarda da oldukça fazla görülmektedir. Yaşam kalitesinin düşmesini engellemek ve komplikasyon oluşumunu en aza indirmek için sürecin yönetimi oldukça önemlidir. Diyabet yönetim sürecinde diyet, egzersiz, kan şekeri ölçümü ve ilaç uygulama gibi sağlık gereksinimleri yer almaktadır. Çocuk ve ailelerin hastalığın yönetimini sağlayabilmesi için hemşireler eğitim ve danışmanlık rolleriyle hasta ve ailesini desteklemelidir. Hemşirelerin bakımlarını uygularken model ve kuramları kullanması mesleğin profesyonelleşmesine katkı sağlamaktadır. Pender’in sağlığı geliştirme modeli doğrultusunda diyabetin değerlendirilmesi sağlık davranışındaki eksikliklerin belirlenmesi ve bu davranışların doğru bir şekilde kazanılmasına katkı sağlayacaktır. Olgu sunumu: Bu olgu sunumunun amacı Pender’in Sağlığı Geliştirme Modeli’ne göre yeni tanı almış Tip 1 Diyabet (DM)’e sahip çocuk ve ailesinin değerlendirilmesi ve Kuzey Amerika Hemşirelik Tanıları Birliği (North American Nursing Diagnosis Association-International-NANDA-I) tanıları ile verilen hemşirelik bakımını kavram haritası ile sunmaktır. Sonuç: Çocuk ve ailesinin bütüncül olarak değerlendirildiği olguda hemşirelik tanıları Pender’in Sağlığı Geliştirme Modeli kapsamında “Bireysel Özellikler ve Deneyimlere Yönelik Hemşirelik Tanıları, Davranışa Özgü Bilişsel Süreçler ve Etkilere Yönelik Hemşirelik Tanıları ve Davranış Çıktılarına Yönelik Hemşirelik Tanıları” başlıkları altında gruplanmış ve biri risk tanısı dördü mevcut tanı olmak üzere toplam beş hemşirelik tanısı belirlenmiştir.Öğe Duodenal ve Jejunoileal Atrezili Yenidoğanın Bakımı: Kavram Haritası Örneği(Selçuk Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi, 2022) Yahşi, BüşraIntroduction: Duodenal atresia and jejunoileal atresia affect feeding and excretory control, which are basic vital activities of the newborn. It manifests itself with symptoms such as inability to make meconium in the infant, biliary/non-bilious vomiting, and abdominal distention. Intestinal atresia, which has a critical place in pediatrics, is very important in terms of managing the nursing care process and child / family care. Concept maps are used as a guide in planning interventions for departments such as nursing care, education, training, management and research. Concept maps are a learning technique that allows the learner to know the basic concepts, display them graphically and make connections by organizing and analyzing the information. Since the use of this teaching technique by nurses will combine theoretical and practical knowledge, it contributes to both better understanding of the disease and better care. Case Report: The aim of this case report is to present as a concept map of the nursing care given with the North American Nursing Diagnosis Association-International- NANDA-I diagnosis of a infant diagnosed duodenal and jejunoileal atresia in the newborn intensive care unit in accordance with the Functional Health Patterns. Conclusion: In the conducted case, nine nursing diagnoses were identified, 2 of which were risk diagnoses related to the problem areas. Diagnosing the newborn with duodenal atresia and ileal atresia in the postoperative period according to the Functional Health Patterns Model, using NANDA-I classification systems, and presenting these diagnoses with a concept map contributed to the provision of systematic nursing care.Öğe Yenidoğan Sarılığına İlişkin Annelerin Kaygısı: İlişkisel Tanımlayıcı Çalışma(Selçuk Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi, 2022) Ünver, Fulya; Arslan, Fatma TaşAraştırma, yenidoğan sarılığı nedeniyle hastaneye yatırılan term yenidoğanların annelerinde kaygı düzeyi ve ilişkili faktörlerin belirlenmesi amacıyla yapılmıştır. Yöntem: Araştırma ilişkisel tanımlayıcı tasarımda olup, bir devlet hastanesinin Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesinde yürütülmüştür. Yenidoğan sarılığı nedeniyle tedavi gören sağlıklı term yenidoğana sahip ve çalışmaya katılmaya gönüllü anneler (N:120) çalışma kapsamına alınmıştır. Araştırmanın verileri, tanımlayıcı bilgi formu ve Durumluk Kaygı Ölçeği (STAI-1) ile annelerle yüz yüze görüşülerek toplanmıştır. Verilerin analizinde One-Way ANOVA testi, bağımsız gruplarda t testi ve pearson korelasyon testi kullanılmıştır. İstatistiksel anlamlılık p< 0,05 olarak kabul edilmiştir. Bulgular: Çalışmada annelerin durumluk kaygı puan ortalaması 48,33±15,636 olarak bulunmuştur. Araştırmada; gelir düzeyi, gebelik süresi, doğum şekli, sağlık çalışanları desteği, bebeğin yenidoğan sarılığı olmasına yol açabilecek neden, bebeğin ışık tedavisi almasının ve bebekten kan alınması gibi uygulamaların anneyi kaygılandırma durumu ile durumluk kaygı puan ortalaması arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark olduğu belirlenmiştir (p<0,05). Uygulamada Kullanım: Araştırma bulguları sonucunda annelerin hafif kaygı düzeyinde olduğu ve bazı faktörlerin annelerin kaygı düzeyini etkilediği belirlenmiştir. Yenidoğan sarılığı tedavisinde annelerin kaygılarının dikkate alınması ve bu duruma yönelik girişimler planlanması önerilir. Yenidoğan sarılığına ilişkin ebeveynlerin ve sağlık profesyonellerinin farkındalığının artması ve yenidoğan sarılığına ilişkin gelişmelerin takip edilerek uygulamaya aktarılması önerilmektedir.Öğe Hemşirelik Öğrencilerinin Öğrenilmiş Güçlülük Düzeyi ve İlişkili Faktörler(Selçuk Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi, 2021) Çiçeksoy, Gizem; Uyaroğlu, Arzu KoçakAmaç: Bu çalışma, hemşirelik öğrencilerinin öğrenilmiş güçlülük düzeyini ve sosyodemografik değişkenler ile ilişkisini belirlemek amacıyla yapıldı. Yöntem: Çalışma tanımlayıcı ilişki arayıcı türde yapılmış olup Konya il merkezinde bulunan bir üniversitenin hemşirelik fakültesinde öğrenim gören öğrenciler çalışmanın evrenini oluşturmuştur. Evreni bilinen örneklem sayısı hesaplamasına göre minimum 261 öğrenci çalışma örneklemini oluşturmuştur. Çalışmaya katılmayı kabul eden 289 öğrenci ile çalışma tamamlandı. Verilerin toplanmasında "Kişisel Bilgi Formu" ve "Rosenbaum Öğrenilmiş Güçlülük Ölçeği" kullanıldı. İstatistiksel analizler için ortalama, standart sapma, bağımsız gruplarda t testi, tek yönlü varyans analizi ve pearson korelasyon analizi kullanıldı. Bulgular: Hemşirelik öğrencilerinin öğrenilmiş güçlülük puan ortalaması 117,50±17,75 olarak bulundu. Öğrencilerin sosyodemografik değişkenler ile öğrenilmiş güçlülük puan ortalaması arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark saptanmamıştır (p>0,05). Uygulamada Kullanım: Hemşirelik öğrencilerinin öğrenilmiş güçlülük puan ortalamasının orta düzeyde olduğu ve sosyodemografik özellikler ile öğrenilmiş güçlülük düzeyi arasında anlamlı bir ilişki olmadığı bulundu. Hemşirelik öğrencilerinin öğrenilmiş güçlülük düzeyini yükseltmeye yönelik önleyici programlar ve derslerin müfredata eklenmesi önerilmektedir.Öğe Cerrahi Girişim Geçiren Yaşlı Hastaların Hemşirelik Bakım Kalitesini Algılaması(Selçuk Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi, 2021) Özcan, Gülsüm; Kurşun, ŞerifeAmaç: Bu çalışma, cerrahi girişim geçiren yaşlı hastaların hemşirelik bakım kalitesi algılarını incelemek amacıyla yapılmıştır. Yöntem: Tanımlayıcı ve kesitsel türde bir araştırmadır. Araştırma, bir üniversite hastanesinin cerrahi kliniklerinde yatan ve cerrahi girişim geçiren 134 yaşlı hasta ile gerçekleştirilmiştir. Verilerin toplanmasında, “Tanıtıcı Bilgi Formu’’ ve ‘‘Bakım Davranışları Ölçeği-24’’ kullanılmıştır. Veriler, sayı, yüzde, ortalama ve standart sapma olarak özetlenmiştir. Verilerin analizinde bağımsız gruplarda t testi, tek yönlü varyans analizi, Mann Witney U, Kruskal Wallis ve pearson korelasyon analizi kullanılmıştır. Bulgular: Bu çalışmaya katılan yaşlı hastaların %85,8’i aldığı hemşirelik bakımını yeterli bulmuştur. Hastaların, Bakım Davranışları Ölçeği-24 toplam puan ortalaması 5,07±0,74 olup iyi düzeydedir. Alt boyutlardan alınan puanlar ise 4,56±1,14 (bağlılık alt boyutu) ve 5,31±0,84 (bilgi-beceri alt boyutu) arasındadır. Hastaların ekonomik durumu, aldığı tanı, hastaneye yatış şekli ve hemşirelik bakımını yeterli bulma durumuna göre hemşirelik bakım kalitesini algılaması arasında istatistiksel olarak anlamlı fark olduğu belirlenmiştir (p<0,05). Sonuç ve Öneriler: Hastaların hemşirelik bakım kalitesi algısı yüksek düzeyde bulunmuştur. Bu çalışmanın sonuçları hastaların periyodik aralıklarla bakım kalitesi algılarının belli standartlarla ölçülmesi, olumlu ve olumsuz algıların belirlenmesine neden olabilir. Ayrıca hastaların yatış sürecinin daha iyi değerlendirilmesi için bakım standartları oluşturulabilir.Öğe The effect of kangaroo mother care, provided in the early postpartum period, on the breastfeeding Self-efficacy level of mothers and the perceived insufficient milk Supply(LIPPINCOTT WILLIAMS & WILKINS, 2020) YIlmaz, Fatma; Küçükoğlu, Sibel; Özdemir, Aynur Aytekin; Ogul, Tanju; Aski, NesrinThe aim of this study was to determine the effect of kangaroo mother care, provided in the early postpartum period, on the breastfeeding self-efficacy level and the perceived insufficient milk supply. This study was conducted as the quasi-experimental design. The population of the study consisted of the mothers and their infants, to whom they gave birth in a university hospitals located in either eastern or western Turkey, between December 2016 and June 2017. In this study, mothers and their infants were randomly assigned to the experimental group (kangaroo mother care, n = 30) and the control group (n = 30). This study included 2500 to 4000 g birth weight infants who had no serious health problems and no sucking problems. The Introductory Information Form, the Breastfeeding Self-Efficacy Scale, and the Perception of Insufficient Milk Questionnaire were used to collect the data. In this study, kangaroo mother care was provided as a nursing intervention for the mothers in the experimental group twice a day until they were discharged. Any other application was not performed in the control group's mothers apart from the routine application. Ethical principles were adhered in all stages of the study. The breastfeeding self-efficacy mean score (65.50 +/- 3.95) of the mothers who performed kangaroo mother care was higher than the mean score of the mothers who did not perform kangaroo mother care (55.50 +/- 7.00) (P < .001). In addition, mothers in the experimental group (46.60 +/- 3.40) perceived their milk more sufficiently than mothers in the control group (30.17 +/- 11.37) (P < .001). In the study, a statistically significant correlation was determined between breastfeeding self-efficacy levels of mothers in the experimental group and the perceived insufficient milk supply (P < .05). In the study, kangaroo mother care increased breastfeeding self-efficacy perception of the mothers and reduced the perceived insufficient milk supply. This shows that kangaroo mother care can potentially have an important effect on breastfeeding perceptions.Öğe The effect of kangaroo care on maternal attachment in preterm infants(WOLTERS KLUWER MEDKNOW PUBLICATIONS, 2020) Kurt, F. Y.; Kucukoglu, S.; Ozdemir, A. A.; Ozcan, Z.Aim: The study was conducted to determine the effect of kangaroo care on maternal attachment in preterm infants in Turkish mothers. Subjects and Methods: The study was conducted a quasi-experimental research design between October 2015 and February 2016 in the neonatal intensive care units (NICU) of two state hospitals located in the east and west of Turkey. The study population consisted of preterm infants hospitalized in the NICU at the time of the research and met the study-group selection criteria. The study population was divided into two groups as an experimental and control group. Kangaroo care (n = 30) was provided to the infants in the experimental group by their mothers. No intervention was applied to the infants in the control group (n = 30) other than the routine practice. Data were collected by the researcher using the 'Introductory Information Form' and the 'Maternal Attachment Inventory'. Data analysis was performed with SPSS (Statistical Package for Social Sciences) 18 software package. The data were analyzed using percentile distributions, mean, standard deviation, t-test, and Chi-square test. Official permissions and ethical approval were obtained to conduct the study. Results: It was determined that the experimental and control group included in the study were similar in terms of the characteristics of the baby and the mother (P> 0.05). In the study, the mean maternal attachment scale score (MAS) of the group in which the kangaroo care was provided was higher than the control group with a statistically significant difference between the groups (P < 0.05). Conclusion: As a result of the study, it was concluded that kangaroo care positively affects maternal attachment and it is suggested that further studies should be conducted to evaluate the effect of kangaroo care on mother-infant attachment in Turkey.Öğe Comparison of upper limb burn injury versus simulated pathology in terms of gait and footprint parameters(ELSEVIER IRELAND LTD, 2020) Özkal, Özden.; Erdem, Melek Merve.; Kismet, Kemal.; Topuz, Semra.Background: Little is known about whether a simulated upper limb condition reflects a real (burn-injury) upper limb pathology in terms of gait/footprint parameters. Research question: The main aim of this study was to investigate the differences in these parameters between two conditions (real-simulation). Methods: The study included burn patients (n = 30) and a control group of 30 healthy subjects. Gait and footprint parameters were evaluated using the GAITRite electronic walkway. Kinesiophobia and pain were assessed with the Tampa Kinesiophobia Scale and Visual Analog Scale, respectively. Gait evaluation of the control group was performed randomly in two conditions:1. Normal arm swing (control group) 2. Elbow flexed at 90 degrees with a bandage (simulated group). Results: Step and stride length in the burn group were significantly shorter than in the other groups (p < 0.05). Stance phase was significantly higher while swing phase, velocity and cadence were lower in the burn group (p < 0.05). Peak time in the midfoot for both sides were significantly higher in the burn group (p < 0.05). Peak time in the hindfoot for the affected side was significantly lower while peak time in the hindfoot for the intact side was significantly higher in the burn group compared to the simulated group (p < 0.05). There were significant correlations between pain, kinesiophobia and velocity, and cadence in the burn group (p < 0.05). Significance: Compared to the other groups, patients with burn injury have different gait/footprint parameters due to increased pain and kinesiophobia. To determine the effects of upper limb injury and arm swing on gait parameters, a real pathology should be considered rather than a simulated pathology.Öğe The Family-Centered care assessment scale: Development and psychometric evaluation in a Turkish sample(W.B. Saunders, 2019) Taş Arslan, Fatma; Geçkil, Emine; Aldem, Muradiye; Çelen, RaziyePurpose: The purpose of this study was to develop a family-centered care assessment scale for the parents of hospitalized children and to evaluate the psychometric characteristics of the new scale. Method: This is a methodological study carried out in three phases. The study was conducted between on September 2017 and February 2018 with the parents of 360 children treated at the pediatric clinics of two medical faculty hospitals in Konya. Design/Methods: The study was conducted with parents (n = 360). The data was collected via the Socio-demographic Information Form, the Family-Centered Care Scale (parallel form) and the draft scale developed by the researcher. Data was analyzed by construct validity index, exploratory and confirmatory factor analyses. End of the exploratory factor analysis FCCAS consisted of 21 items and three sub-dimensions. The content validity index was 0.92. The internal consistency coefficient (Cronbach's Alpha) was 0.94 for the total scale. The strong correlations was found between test and re-test (r = 0.90, p < .001). Confirmatory factor analysis has confirmed the three-factor structure. Conclusion: In this study developed family-centered care assessment scale (FCCAS) is a valid and reliable measurement tool. Practice implications: This scale can be used to evaluate family-centered care in pediatric clinics (excluding neonatal care units). It can be used as a measurement tool in descriptive and intervention studies examining family centered care.Öğe The effect of reminiscence therapy on cognitive functions, depression, and quality of life in Alzheimer patients: Randomized controlled trial(WILEY, 2019) Lök, Neslihan; Bademli, Kerime; Selçuk-Tosun, AlimeBackground Alzheimer is a disease leading to various neuropsychiatric behavioral disorders, and the most common symptom observed during the prognosis of Alzheimer's disease is dysmnesia. The aim of the present study is to investigate the effect of reminiscence therapy on cognitive functions, depression, and quality of life in Alzheimer's patients. Methods The present study was a randomized controlled single blind study with two groups, which was designed in the experimental pretest-posttest pattern in the city of Konya, Turkey. It was decided to include a total of 60 elderly individuals. Information form that evaluated socio-demographic characteristics and disease history of individuals in intervention and control groups and was developed by the researcher. Standardized Mini-Mental State Examination (SMMSE), Cornell Scale for Depression in Dementia, and the Quality of Life in Alzheimer's Disease (QOL-AD) Scale were used to collect the data. Reminiscence therapy was applied once a week and lasted for 8 weeks. Every session took 60 minutes. Groups consisted of six people. Results Mini-Mental Test, depression, and quality of life mean scores of the elderly in intervention group before reminiscence therapy program increased after the administration, and the difference was statistically significant (P < 0.05). In the intergroup comparison, a significant difference was found between elderly individuals' posttest Mini-Mental Test, depression, and quality of life mean scores (P < 0.05). Conclusions Our results suggest that regular reminiscence therapy should be considered for inclusion as routine care for the improvement of cognitive functions, depressive symptoms, and quality of life in elderly people with Alzheimer.Öğe Investigation of stress and nursing support in mothers of preterm infants in neonatal intensive care units(WILEY, 2019) Akkoyun, Sevinç; Arslan, Fatma TaşBackground The birth and hospitalisation of a premature infant in a neonatal intensive care unit (NICU) are stressful experiences for the mother and the family. The support of neonatal nurses is necessary to control and reduce the stress of mothers. And nurse-parent support may play a role in effective stress management and make a positive contribution to the health of mothers. Aim To determine the correlation of stress and nurse-parent support levels with mothers' age and educational status, number of children, gestational week of the infant and the hospitalisation period of the infant among mothers of premature infants hospitalised in the NICU. Methods This descriptive and cross-sectional study was conducted in the NICUs of two medical faculties. The study was conducted between March and June 2017 with the participation of 106 mothers with hospitalised premature infants. The data of the study were collected using a 'mother information form', Parental Stressor Scale: Neonatal Intensive Care Unit and Nurse-Parent Support Tool. Number, percentage, mean, standard deviation, t-test, analysis of variance test, Pearson's correlation and multiple regression analysis were used to analyse the data. Results It was determined that the stress levels were high in mothers regarding their PSS: NICU parental role subscale. The stress levels of mothers with infants connected to mechanical ventilation and fed parenterally were high (p < 0.05). The nurse support levels of mothers with middle- and low-income status were high. Multiple regression analysis, mechanical ventilation was determined to be effective in the use of the PSS:NICU total score (p < 0.05). Conclusions As a result, it was determined that mechanical ventilation and parenteral nutrition of the infant increased the stress level of mothers. Furthermore, in the study, the Nurse-Parent Support score of the mothers with middle- and low-income status was higher.