Hemşirelik/Makale Koleksiyonu
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Güncel Gönderiler
Öğe Smartphone Addiction and Sleep Status in Adolescents During COVID-19 Pandemic(Selçuk Üniversitesi, 2023 Nisan) Molu, Birsel; Baş, Melike Taşdelen; Özpulat, FundaAim: This descriptive study investigated smartphone addiction and daytime sleepiness in adolescents during the COVID-19 pandemic. Methods: The sample consisted of 1001 adolescents living in the Central Anatolia Region of Türkiye. Data were collected using a sociodemographic characteristics questionnaire, the Cleveland Adolescent Sleepiness Questionnaire (CASQ), and the Smartphone Addiction Scale-Short Version (for Adolescents) (SAS-SV). The data were analyzed using descriptive, comparative, and correlational statistics. Results: Most participants stated that they had spent much more time on their smartphones since the pandemic (87.2%). More than half of the participants noted that they had been on their smartphones for more than 90 minutes daily (63.1%). Less than half of the participants said they spent most of their time on Instagram (44.8%). More than half of the participants reported daytime sleepiness (55.7%). Less than half of the participants had a moderate-level sleep status (44.8%). There was a positive correlation between CASQ “sleep in school” and “sleep in the evening” subscale scores. Conclusion: During the COVID-19 pandemic, adolescents were at high risk of smartphone addiction, affecting daytime sleepiness. Therefore, we need interventions to reduce the risk of psychological problems and daytime sleepiness in adolescents.Öğe The Effect of Virtual Reality Application on Pain, Functional Independence, and Depression in the Older Adults: A Pilot Study(Selçuk Üniversitesi, 2023 Nisan) Ünver, Gamze; Tuna, Halil İbrahim; Alparslan, Güler BalcıPurpose: The aim of the study is to determine the effects of virtual reality (Kinect game called Dance Central) experience on pain, depression and functional ability in elderly adults living in nursing homes. Design and Methods: This study was carried out for a total of 3 weeks, by applying it twice a day, 15 minutes in the morning and 15 minutes in the evening, 3 days a week. Findings: A statistically significant difference (?2=13.455; p=0.001) was found between the depression scales of the elderly in the experimental group. In the pain scale, it was determined that there was a significant difference (t=2.317; p=0.039) between the experimental group and the control group in the 1st month. Practice Implications: Nurses creating appropriate interventions in long-term care facilities can have an impact on the pain and depression of older adults.Öğe Hemşirelik öğrencilerinin özgecilik, empatik ve sosyal öz yeterlilik eğilim düzeylerinin incelenmesi(2018) Keskin, Alev Yıldırım; Ozcan, Çiğdem BerkAmaç: Hemşirelik öğrencilerinin sosyal davranışlarından biri olan algılanan özgecilik, empatik öz-yeterlilikve sosyal öz yeterlilik düzeylerinin; yaş, cinsiyet, öğrenci ve anne-babaların eğitim, sosyoekonomik durumugibi demografik değişkenler açısından incelenmesidir. Gereç ve Yöntemler: Araştırma, Selçuk Üniversitesi AkşehirSağlık Yüksekokulu Hemşirelik Bölümünde okuyan, çalışmaya katılmayı kabul eden 150 öğrenci ile yürütülmüştür.Veriler demografik bilgi formu, Özgecilik Ölçeği ve Empatik Eğilim Ölçeği ile toplanmıştır. Verilerin değerlendirilmesindeyüzdelik dağılım, pearson korelasyon analizi, t testi ve One-way ANOVA testi kullanılmıştır.Bulgular: Araştırmaya katılan öğrencilerin %71,3’ü kadın, %28,7’si erkektir. Öğrencilerin yaş aralığı 17-26 yılolup, yaş ortalamaları 20,811,62 yıl’dır. Öğrencilerin algılanan empatik öz-yeterlilik eğilim puan ortalamalarıx56,25, özgecilik puan ortalamaları x69,60’dır. Algılanan empatik öz yeterlilik ve özgecilik düzeyi arasında pozitifyönde ve istatistiksel olarak anlamı bir ilişki saptanmıştır. Araştırmaya katılan öğrencilerin algılanan empatiköz yeterlilik eğilimleri ve özgecilik düzeyleri arasında pozitif yönde ve istatistiksel olarak anlamlı bir ilişkibulunmuştur (r0,34). Bu sonuç, öğrencilerin algılanan empatik öz yeterlilik eğilimleri yükseldikçe özgecilik düzeylerininde yükseldiğini ifade etmektedir. Erkek öğrencilerin özgecilik puan ortalamaları kız öğrencilerdendaha yüksek olduğu saptanmıştır (erkek öğrenci 71,4, kız öğrenci 69,2). Aralarında istatistiksel olarak anlamlı birfark saptanmıştır. Sonuç: Yaş, cinsiyet, sınıf düzeyi, anne ve baba eğitim ve çalışma durumu, aile tipi, yaşanılanyer, yakın arkadaş sayısı ve hemşirelik bölümünü seçme nedenlerinin özgecilik tutum, empatik ve sosyal öz yeterlilikdurumlarını etkilemediği saptanmıştır. Hemşirelik öğrencilerinin özgecilik, algılanan empatik ve sosyal özyeterlilik eğilimlerini geliştirici eğitim programlarının oluşturulması, düzenlenmesi, hemşirelik eğitiminde öğrencilereözgecilik gibi profesyonel değerlerin öğretilmesi oldukça önemlidir. Öğrencilere iş birliği, yardımlaşma,sorumluluk alma gibi özgeci davranışların eğitim-öğretim ortamlarında teşvik edilmesi; öğrencilerin özgeci davranışlarınıgeliştirecek etkinliklere katılmalarının desteklenmesi gerekmektedir.Öğe Bariatrik cerrahi ve perioperatif hemşirelik bakımı(2018) Güçlü, Aylin; Tuna, Pınar Tunç; Kurşun, ŞerifeBariatrik cerrahi; yaşam kalitesini artıran, obeziteyiazaltarak ya da ortadan kaldırarak kronik hastalıklarıve mortaliteyi azaltan uzun dönem kilo kaybı için biralternatif olarak son yıllarda uygulanmaya başlayanbir cerrahi girişimdir. Bu cerrahi girişim yalnızca diyetve egzersizle tedavi olamayan üçüncü derece obeziteve Morbid obez olan bireylerde sürekli kilo kaybısağlayan en etkili yöntem olarak kabul edilmektedir.Bariatrik cerrahinin başarılı olabilmesi için; ameliyatöncesi dönemde hasta hazırlığının uygun biçimdeyapılması, bariatrik cerrahi hakkında deneyimliameliyathane ekibinin olması ve ameliyat sonrasıdönemde kaliteli ve yeterli bakımın sunulmasıgerekir. Bu nedenle hemşirelerin bariatrik cerrahidehemşirelik bakımından haberdar olmalarıgerekmektedir. Bu makale bariatrik cerrahi vebariatrik cerrahideki perioperatif hemşirelik bakımınısunmak amacıyla hazırlanmıştır.Öğe Enerji içeceklerinin çocuk sağlığına olumsuz etkileri ve sağlık eğitimi(2018) Molu, Birsel; Baş, MelikeEnerji içecekleri içeriğinde şeker, kafein ve bazı bitkisel takviyeler bulundurmaktadır. Enerjiiçecekleri, çocuk, adolesan ve genç yetişkinlere enerji ve performans için pazarlanırlar; bununlabirlikte zihinsel ve fiziksel enerjinin arttırılması için destek sağlarlar. Bu derlemenin amacıçocuk, adolesan ve genç erişkinlerin enerji içeceklerine karşı bilgi ve tüketim özelliklerini,içeriklerinin etki ve beklenmeyen sonuçlarının eğitim faktörü ile değerlendirilmesidir. Enerjiiçeceklerinin sağlık üzerine etkilerine ilişkin yapılan taramalardan elde edilen bilgilerdoğrultusunda enerji içecekleri ve çocuk sağlığına etkileri değerlendirilmiştir. Enerji içeceklerikullanılırken dikkatli olunmalıdır. Sağlık eğitimcileri, çocuk ve gençlerin enerji içecekleriniuygunsuz kullanımı ve beklenmeyen tehlikeli sonuçlarına karşı uyanık olmalı ve aileleri aşırıdoz kullanım gibi potansiyel risklere karşı uyarmalıdır.Öğe Kolorektal cerrahisinde hızlandırılmış bakım protokolleri ve hemşirelik bakımı(2018) Tuna, Pınar Tunç; Kurşun, ŞerifeGeleneksel uygulamalar sonucu hastaların hastanede yatış sürelerinin uzun olması ve buna bağlı hastaların iyileşmelerinin olumsuz yönde etkilenmesi nedeniyle hastanede kalış sürelerini azaltmayı amaçlayan protokoller oluşturulmuştur. Avrupa'da ameliyat sonrası iyileşmenin hızlandırılması anlamında "ERAS-Enhanced Recovery After Surgery", Amerika'da ise hızlandırılmış cerrahi anlamında "fast tract surgery", ülkemizde ise "Hızlandırılmış Bakım Protokolleri-HBP" olarak adlandırılır. Hızlandırılmış Bakım protokolleri hemşirelik bakımında kanıta dayalı bir bakımın verilmesi hemşireliğin gelişimine, yeni politikaların ve prosedürlerin kullanılmasına olanak sağlamaktadır. İlk olarak kolorektal cerrahisi için protokollerin geliştirilmesi ve HBP'de ortak maddelere ulaşmada yaşanılacak aksaklıklar nedeniyle bu derlemede Kolorektal Cerrahisi İçin HBP ele alınmıştır. Kolorektal Cerrahisi İçin Hızlandırılmış Bakım Protokolleri'nde yer alan ve hemşirelerin görevlerini kapsayan ameliyat öncesi bilgilendirme, eğitim ve danışmanlık, ameliyat öncesi hastayı en iyi duruma getirme gibi bazı protokollerde hemşirelerin görevleri ele alınmıştır. Sonuç olarak protokolde yer alan maddelerin çoğunda hemşirelik uygulamalarının yer aldığı saptanmıştır. Bununla birlikte kanıt temelli bir uygulama olan Kolorektal Cerrahisi İçin Hızlandırılmış Bakım Protokolleri'nin geleneksel uygulamalardan çok daha farklı bir uygulama olduğu görülmektedir. Bu nedenle hemşirelere ve hemşirelik öğrencilerine HBP protokolleri hakkında bilgilendirme yapılması önerilmektedir. Ayrıca literatürde ülkemizde bu alana yönelik deneysel hemşirelik çalışmalarının az olduğu saptanmıştır. HBP protokollerinin hemşirelik bakımında kullanımlarına yönelik deneysel çalışmaların artırılması önerilmektedirÖğe Üniversite öğrencilerinin kan ve organ bağışına ilişkin düşünceleri(2017) Özpulat, FundaAmaç: Bu çalışma, üniversite öğrencilerinin kan ve organ bağışına ilişkin düşüncelerinin saptanması amacıyla planlanmış tanımlayıcı türde bir araştırmadır. Yöntem: 30.03.2015- 05.05.2015 tarihleri arasında yürütülen araştırmaya Selçuk Üniversitesine bağlı Sağlık Yüksekokulu, Meslek Yüksekokulu, İkdisadi ve İdari Birimler Fakültesi öğrencileri katılmış, örneklem seçimine gidilmeden araştırmaya gönüllü olarak katılmayı kabul eden öğrenciler ile (n400) çalışma yürütülmüştür. Elde edilen veriler SPSS 17.0 paket programı kullanılarak değerlendirilmiştir. Verilerin yüzdeler ve sayılar ile değerlendirilmesi yanı sıra, öğrencilerin cinsiyet ve okulları ile kan ve organ bağışına ilişkin özelliklerinin ve öğrencilerin kan ve organ bağışını isteme durumlarının karşılaştırılmasında Ki-Kare Testi kullanılmıştır. Bulgular: Araştırmaya katılan öğrencilerin yaşları 17 ile 25 arasında değişmektedir ve aritmetik ortalaması 20.591.27'dır. %72.6'lık bölümü kız öğrencilerinden oluşururken, %33.1'i Meslek Yüksekokulu öğrencisidir. Sonuç: Yapılan araştırma sonunda, kan bağışlama durumunun cinsiyete göre değiştiği saptanmıştır. Cinsiyet ile organ bağışlamayı isteme durumu arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki bulunmaktadır ve Sağlık Yüksek Okulu öğrencilerinin büyük çoğunluğu kan bağışlamayı istemektedir. Kan ve organ bağışının önemiyle ilgili eğitim, toplantı, sempozyum, konferans gibi etkinliklerin düzenlenmesi, gençlerin aktif olarak katılabileceği bağış kampanyalarının hayata geçirilmesi, üniversite gençliğinin ve toplumun kan ve organ bağışı hakkındaki duyarlılığını arttırmada etkili olabilir.Öğe İntesttinal stomanin cinsel yaşam üzerine etkisi: Sistematik derleme(2017) Tuna, Pınar Tunç; Uslu, Esra; Kurşun, ŞerifeBu sistematik derlemenin amacı, intestinal stoması olan bireylerde stomanın cinsel yaşam üzerineetkisini etkisi belirlemektir. Çalışma, Pubmed, EBSCO Host, ProQuest Central, ULAKBİM Tıp Veri Tabanı, Türk Psikiyatri Dizini, Türk Medline veri tabanları taranarak yürütülmüştür. İngilizce anahtar kelimeler için “Medical Subject Headings” ve Türkçe anahtar kelimeler için ise “Türkiye Bilim Terimleri” dizinlerine bakılmıştır. Dahil edilme ölçütlerine uyan dört makale çalışmaya alınmıştır. Bu sistematik derleme kapsamında değerlendirilen makalelerin iki tanesi karma tip, bir tanesi randomize kontrollü çalışma (RKÇ), bir tanesi de tanımlayıcı tipte tasarlanmıştır. Yalnızca bir çalışma da hemşirelik bakımının etkinliği değerlendirilmiştir. Bu çalışma da Türkiye’de yürütülmüştür. Stomalı bireylerde stomanın; eş uyumunu, cinsel fonksiyonu, cinsel doyumu, cinsel aktivite sıklığını ve ereksiyonu olumsuz yönde etkilediği sonucuna ulaşılmıştır. Bu sistematik derleme, bu konuda yapılan çalışmaların sayısal sınırlılığını, stomanın cinsel yaşamı olumsuz etkilediğini ortaya koymuştur. Bu kapsamda, ülkemizde mevcut durumu ortaya koyan tanımlayıcı çalışmaların planlanması, RKÇ sayısının artırılması, cinsel aktiviteyi değerlendiren farklı girişimlerin etkisinin incelendiği çalışmaların yapılması ve hemşirelerin bu alanda güçlendirilmesi/ desteklenmesi önerilmektedir.Öğe Araştırma görevlisi hekimlerin hastane infeksiyonları konusundaki bilgi ve davranışlarının değerlendirilmesi(2016) Şahin, Tahir Kemal; İnfal, SelmaGiriş: Bu çalışma, bir üniversite hastanesinde hizmet veren araştırma görevlisi hekimlerin hastane infeksiyonları konusundaki bilgi ve davranışlarının değerlendirilmesi amacıyla yapıldı.Materyal ve Metod: Verileri toplamak için kullanılan anket formu; araştırmaya katılanların sosyo-demografik özellikleri ve çalışma durumlarını belirlemeye yönelik veri toplama formu ile ilgili soruları ve hastane infeksiyonları konusundaki bilgi ve davranışın saptanmasına yönelik soruları içeren iki bölümden oluşmuştur.Bulgular: Kullanılan forma göre araştırma grubuna katılan araştırma görevlisi hekimin hastane infeksiyonlarına ilişkin bilgi sorularından aldığı toplam puan ortalaması, toplam 100 puan üzerinden 32.0 puandır. Bu puan yetersiz olup beklenenin altında bulunmuştur.Sonuç: Hekimlerin hastane infeksiyonun önemini ve infeksiyonu önlemedeki rollerini kavraması için infeksiyonun ortaya çıkmasını önlemek amacıyla uygun önlemler almaya yönelik konu ile ilgili hizmet içi eğitim programlarının düzenlenmesi, eğitimin sürekliliğinin ve güncelliğinin sağlanması hastane infeksiyonun önlenmesi ve kontrolünde önemli rol oynayabilir.Öğe Hemşirelerin önem verdikleri motivasyon araçları(2011) İnfal, Selma; Bodur, SaidAmaç: Bu çalışma, bir Üniversite ve bir Sağlık Bakanlığı hastanesinde hemşirelik hizmeti verenlerin hangi motivasyon araçlarına önem verdiklerini belirlemek amacıyla yapıldı. Yöntem: Örneklem, her kliniği ve her vardiyayı temsil edecek şekilde belirlendi (n202). Veriler araştırmaya katılanların sosyo-demografik ve çalışma özelliklerini belirlemeye yönelik veri toplama formu ve Motivasyon Araçları Önem Derecesi Formu kullanarak elde edildi. Bulgular: Kullanılan forma göre genel olarak hemşirelerin en çok önem verdikleri motivasyon araçları “iş güvencesi”, “sosyal güvence” ve “yöneticilerinin değer vermesi” iken, en az önem verilen üç motivasyon aracı “rekabetin olduğu bir iş dalında çalışma”, “sendikal faaliyetlerin işletmece önemsenmesi” ve “iş dışında çalışma arkadaşlarıyla ortak yönlerinin olması” olarak tespit edildi. Sonuç: İş güvencesinin sağlanması ve yöneticilerce kendilerine değer verilmesi gibi araçlardan yararlanılarak hemşirelerin mesleki motivasyonlarının artırılabileceği önerilebilir.Öğe Karanlıkta kaybolan umutlar(2011) Koyun, Ayşe; Çiçekoğlu, PınarBu çalışma, “Türkiye’de Çocuk İşçiliğinin En Kötü Biçimlerinin Ortadan Kaldırılması Projesi” kapsamında, Çankırı’da Romanların yaşadığı bir gecekondu bölgesindeki 6-18 yaş arasındaki sokakta çalışan çocuklar (n2107) ve annelerinin (n148) sosyodemografik özelliklerini, sağlık durumlarını ortaya koymak amacıyla yapılmış tanımlayıcı bir araştırmadır. Veriler, Mart-Nisan 2007 tarihleri arasında araştırmacılar tarafından yüz yüze görüşme tekniği kullanılarak toplanmıştır. Araştırma kapsamına alınan çocukların yaş ortalamaları 12.024.0 olup, %48.6’sı kızdır. Üç ve üzeri çocuğa sahip olan ailelerin oranı %70.1, gecekonduda yaşayan ailelerin oranı %56.2 olarak tespit edilmiştir. Annelerin %37.5’inin okuma-yazma bilmediği, babaların çoğunun ilkokul mezunu olduğu ve yılın büyük bir bölümünde işsiz oldukları ortaya çıkmıştır. Çocukların %72.9’unun çalıştığı ve çalışan çocukların %42,3’ünün ailesinde başka bir çalışan çocuğun bulunduğu tespit edilmiştir. Okul yaşında olup, okula gitmeyen çocukların oranı %23.6’dır. Çocukların %8.4’ünün iş kazası geçirdiği, %96.3’ünün de sağlık güvencesinin olmadığı tespit edilmiştir. Ailelerin barındıkları mekanların %55.3’ü gecekondu olup, çoğunun fiziksel koşulları sağlık yönünden oturmaya elverişli değildir.Öğe Kronik Hastalığı Bulunan Adolesanlarda Sürekli Öfke ve Öfke İfade Tarzı ile İlişkili Faktörler(2010) Bodur, Said; İnfal, Selma; Kurt, Ayşe SonayAMAÇ: Kronik hastalığı olan ergenlerde sürekli öfke ve öfke ifade tarzı ile ilişkili faktörleri belirlemek. YÖNTEM: Araştırmaya 2008 yılında Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde daha önce diyabet, lösemi, kronik böbrek yetmezliği tanısı konulmuş ve izlenmekte olan 10-19 yaş arası 68 ergen alındı. Veri toplama aracı olarak, “demografik bilgi formu” ve “Sürekli Öfke-Öfke Tarz Ölçeği” kullanıldı. BULGULAR: Araştırmaya 33’ü erken adolesan (%48,5), 23’ü orta adolesan (%33,8) ve 12’si de geç adolesan (%17,7) olmak üzere toplam 68 ergen katıldı. Sürekli Öfke puan ortalaması 23,17,2, İçte Tutulan Öfke puan ortalaması 15,95,1, Dışa Vurulan Öfke puan ortalaması 17,05,8, Kontrol Altına Alınmış Öfke puan ortalaması 19,65,9 olarak hesaplandı. Anne-babanın tutumu, hastalığının tedavisi hakkındaki bilgi düzeyi ve okul başarı durumu ile öfke düzeyi arasında anlamlı ilişki bulundu. SONUÇ: Kronik hastalığı olan ergenlerde, anne-baba tutumunun iyileştirilmesi, ergenin çalışması/ okul başarısının yükseltilmesi ve hastalığının tedavisi hakkında bilgilendirilmesinin öfke kontrolüne yardımcı olabileceği kanaatine varıldı.Öğe Kadınların Gebelik, Doğum ve Yenidoğan Bakımına İlişkin Geleneksel İnanç ve Uygulamaları(2010) Koyun, Ayşe; Çamuroğlu, Canan; Korkmaz, Gülçin; Ocak, Fatma; Menteşe, NergisProblem durumu: Sağlık, toplumsal çevreden etkile- nen bir olgudur. Modern görüşe göre, birey toplumsal çevresi ile bir bütün olarak ele alınmaktadır. Toplumsal çevreyi etkileyen en önemli faktörlerden biri de o toplumun kültürüdür. Her toplumun kendine özgü inanç ve gelenek- leri vardır. Sağlık hizmetlerinin topluma götürülmesinden önce toplumu iyi tanımak, sağlık alanındaki ihtiyaçlarını, beklentilerini ve götürülen hizmete karşı gösterdikleri tep- kilerin nedenlerini ortaya çıkarmak gereklidir. Araştırmanın amacı: Bu çalışma kadınların gebelik, doğum ve yeni doğan bakımına ilişkin geleneksel inanç ve uygulamalarının saptanması amacıyla planlanmıştır. Yöntem: Çankırı Devlet Hastanesi’ne 2008 yılının Ocak-Şubat aylarında gelen 150 kadına anket formu uygulanmıştır. Verilerin analizi SPSS 15.0 programında yapılmıştır. Bulgular ve sonuçlar: Araştırma kapsamına alınan kadınların yaş ortalaması 32.26.8 olup, %90.7’si ev hanı- mı, %52.7’sinin ilkokul mezunu olduğu tespit edilmiştir. Örneklem kapsamına alınan kadınların %74.7’si bebeğini kundaklamış, %31.8’i toprağa sarmış, %76.7’si tuzlamış, %74.0’ı bebeğinin yüzüne sarı tülbent örtmüş, %46.7’si bebeğini hocaya yada bilen birine okutmuş, %69.3’ü kırk çıkarmak amacıyla anne ve bebek birlikte yıkanmış olduk- ları tespit edilmiştir. Öneriler: Toplumda var olan zararlı inanç ve uygula- maları ortaya çıkartmak için farklı desenlerde araştırmalar yapılmalı ve zararlı uygulamaların sonuçları hakkında toplum bilinçlendirilmelidir.Öğe Breast-Feeding Behaviours of the Mothers(2009) Onay, Didem; Akman, Mehmet; Akdeniz, Şengül; Vicdan, Ayşe KaçaroğluBreast-feeding is the most useful nutrient due to the facts that its contents change according to the requirements of the newly-born, it protects them against the infections and it meets all the physiological and psychological needs of the baby in the fist six months and it is economical. In the following months, the infants getting breastmilk could be supported by additional nutrients so that they can make a healthy start in life being far away from the malnutrition and infection risks. This study was conducted at the local hospitals of Aksehir, Konya, with an aim to determine the breast-feeding behaviors of the volunteered 345 mothers who had 0-24-month-old babies. The ratio of the mothers who had breastfed their babies in wake of the birth was found to be 50.1%, while the ratio of the ones who did that in the first two hours was 35.9%. It was also found that 14.0% of the mothers hadn't breastfed their babies in the first three or more hours. Another finding in the study was that 89.0% of the mothers had given colostrums, while 7.2% of them hadn't. The other 3.8% said that they didn't remember if they had done that or not. The relationship between giving colostrums and the education level was found to be significant (p<0.05). It was also found that 79.7% of the mothers had chosen breast-feeding as the first nutrient to their babies in wake of the birth. The frequency of breast-feeding was found to vary as follows: 45.8 % of the mothers breastfed when their babies needed, 40.3% of them did that when their babies cried and the other 13.0% did breast-feeding according to a scheduled timetable. The ratio of the mothers who did not breast-feeding was 0.9%. The relationship between that frequency and mother education level was found to be significant statistically (p<0.05), but the relationship between breast-feeding frequency and other variables such as mother age, the order of the child in family and the number of children was found to be insignificant (p>0.05). The period in which the babies were fed by only breast milk without any additional nutrient was found to vary as follows: 69.1% of the babies were breastfed during 4-6 months, 27.0% were breastfed less than 4 months, 4.1% of them 7-12 months. The average breast-feeding period without any additional nutrient intake was found to be 4.5±0.8 months. 73.6% of the mothers who started giving the additional nutrient did that in the 4-6 months after the birth, while 17.2% of them did that before the fourth month and the other 9.2% of them did that after the sixth month following the birth. © Asian Network for Scientific Information, 2009.Öğe Rivermead Mobilite İndeksi (RMİ) Türkçe Formunun Yaşlılarda Geçerlilik ve Güvenilirliği(2007) Akın, Belgin; Emiroğlu, Oya NuranGiriş: Bu çalışmanın amacı Rivermead Mobilite İndeksi'ni Türkçe'ye uyarlama ve geçerlilik ve güvenilirliğini test etmektir. Yöntem ve Gereç: Çeviri sürecinin ardından, güvenilirlik ölçümlerin değişmezliğini test etmeye yönelik olarak (Pearson's) test-tekrar test tekniği ile değerlendirilmiştir. Ayrıca güvenilirlik iç tutarlılığı test etmek üzere KR-20 güvenilirlik katsayısı kullanılarak değerlendirilmiştir. Geçerlilik student t testi kullanılarak bilinen grupla karşılaştırma ile ve yine yapı geçerliliğini incelemek üzere Pearson's korelasyon katsayısı kullanılarak bilinen yetiyitimi ölçüm aracıyla karşılaştırma ile değerlendirilmiştir. Çalışma birisi sağlıklı ve bağımlı yaşlıların bir arada yaşadığı kurum ve diğeri evde yaşayan yaşlılara hizmet sunan sağlık ocağı bölgesinde olmak üzere iki farklı alanda yapılmıştır: kurumda yaşayan dolaşabilen (n112) ve yatağa bağımlı (n 37) yaşlılar ve toplum içinde yaşayan rastgele seçilmiş (n245) yaşlılar. Bulgular: Test-tekrar test güvenilirlik katsayısı (r0.98) (p0.001) ve KR-20 güvenilirlik katsayısı (r0.91) (p0.001) yüksek ve bilinen grup güvenilirliği istatistiksel olarak anlamlıdır (p0.001) ve RMI puanları ile Kısa Yetiyitimi Anketi puanları korelasyonu (r0.66) (p0.001) önemlidir. Sonuç: RMİ'nin Türkçe formu evde yaşayan yaşlıların mobilitede yetiyitimini ölçmede geçerli ve güvenilir görünmektedir.Öğe Evde ve Kurumda Yaşayan 60 Yaş ve Üzeri Bireylerin Günlük Yaşam Aktivitelerini Sürdürme ve Yalnızlık Yaşama Durumu(2006) Tel, Hatice; Tel, Havva; Sabancıoğulları, SelmaGiriş: Araştırma evde ve kurumda yaşayan 60 yaş ve üzeri yaşlıların günlük yaşam aktivitelerini sürdürme ve yalnızlık yaşama durumlarını belirlemek amacıyla yapılmıştır. Gereç-Yöntem: Tanımlayıcı olarak planlanan bu çalışmaya evde yaşayan 105 yaşlı ve kurumda yaşayan 105 yaşlı olmak üzere 210 birey alınmıştır. Çalışmada verilerin toplanmasında, Sosyo-demografik Bilgi Formu, UCLA yalnızlık ölçeği, Katz' ın Günlük Yaşam Aktiviteleri İndexsi ve Lawton ve Brody' nin Enstrümental Günlük Yaşam Aktiviteleri İndexsi kullanılmıştır. Verilerin değerlendirilmesinde t testi, Kruskall Wallis Varyans Analizi, Mann Whitney U testi kullanılmıştır. Bulgular ve Sonuçlar: Çalışmada evde yaşayan yaşlıların %55.2'ninn temel günlük yaşam aktivitelerinde %11.4' ünün enstrümental günlük yaşam aktivitelerinde bağımlı, kurumda yaşayan yaşlıların %50.5'inin temel günlük yaşam aktivitelerinde, % 14.3'ünün enstrümental günlük yaşam aktivitelerinde bağımlı, kurumda yaşlıların yalnızlık puanlarının evdeki yaşlılardan daha yüksek olduğu belirlenmiştir.Öğe Evde Yaşayan Yaşlılarda Sosyal Destek Yapısı, Sağlık Durumu ve Yetiyitimi İlişkisi(2006) Akın, Belgin; Emiroğlu, Oya N.Giriş ve Amaç: Sosyal destek kaybının sağlıkla güçlü bir bağlantısı vardır. Sosyal destek yapısının sıklık ve kalitesinde değişim yaşlılarda diğer yaş gruplarına göre daha fazla yaşanır. Bu tanımlayıcı çalışmanın amacı yaşlıların sağlık ve yetiyitimi ile ilişkili olarak sosyal destek yapısını incelemektir. Yöntem ve Gereç: Rastgele seçilmiş, 65 yaş ve üzeri 245 yaşlı çalışmada yer almıştır. Sosyal destek yapısını ve yetiyitimi durumunu değerlendirmek için Sosyal Atom Ölçeği (SAÖ), Rivermead Mobilite İndeksi (RMİ) ve Kısa Yetiyitimi Anketi (KYA) kullanılmıştır. Sosyal destek yapısı ile sağlık ve yetiyitimi durumunun ilişkisinin incelenmesinde Kruskal Wallis varyans analizi, t testi ve Mann Whitney U testi kullanılmıştır. Bulgular: Kadın olma ve dul olma sosyal destek yapısı ile ilişkili iken yaş, eğitim, yalnız yaşama, sosyal güvencesi olma ilişkili değildir. Bunun yanında kendi sağlını algılama, kronik sağlık sorunu olma ve mobilitede yetiyitimi düşük sosyal destek yapısı puanı ile ilişkili iken fizikselsosyal yetiyitimi ve hastaneye yatma ilişkili değildir. Sonuç: Sonuç olarak hemşireler ve diğer sağlık çalışanlarının yaşlılarda sosyal destek yapısının sağlık üzerine etkileri konusunda daha dikkatli olmaları önerilmiştir.Öğe Pediatri hemşireliğinde ilaç yönetimi(2006) Çetinkaya, Şenay; Tengir, TülayÇocuğun gelişimsel özellikleri, ilaç uygulamalarında kullanılan teknikleri ve yaklaşımları etkiler. Bu makalede, yetişkin ve çocuk arasındaki farmakokineti farklılığı gözönüne alınarak; ilaç uygulamalarında hemşirenin sorumlulukları, ilaçların uygulanma yöntemleri ve bu yöntemlerin çocukluk dönemlerine göre dikkat edilmesi gereken unsurları vurgulanmıştır. Hemşire ilaçların hazırlanması, uygulanması ile ilaçlara ilişkin güvenlik önlemleri ve ilaçların farmakolojik özellikleri konusunda bilgi sahibi olmalıdır.Öğe Gebelikte Beslenmenin Değerlendirilmesi(2005) İrge, Emel; Timur, Sermin; Zincir, Handan; Oltuluoğlu, Hatice; Dursun, SelvihanBu çalışma gebelikte beslenmeyi değerlendirmek amacıyla kesitsel olarak planlanmıştır. Bu çalışmaya 15-49 yaş grubunda Malatya il merkezinde yaşayan 202 gebe kadın alınmıştır. Veriler Statistical Package for Social Sciences (SPSS) 10.0 programında yüzdelik, ortalama, student t test ve tek yönlü varyans analizi ile değerlendirilmiştir. Araştırmada beden kitle indeksinin sonuçlarına göre, gebelerin yüzde 17.3'ü hafif şışman, yüzde 9.9'u şışman ve yüzde 4.5'i zayıf bulunmuştur. Gebelerin gebelik ve doğum sayısı ile beden kitle indeksi arasında anlamlı bir ilişki saptanmıştır. Çalışmada gebelerin yüzde 81.2'sinin gebelikte beslenme sorunu yaşadığı belirlenmiştir. Ayrıca gebelerin yüzde 53.5'i vitamin ve mineral almamaktadır. Ek olarak, gebelerin yüzde 14.9'u kil, toprak ya da sıva alçı yeme eğilimleri olduğunu belirtmişlerdir. Gebe kadınların yüzde 20.8'inin gebelikleri sırasında sigara kullandıkları saptanmıştır.