Sosyal Hizmet/Makale Koleksiyonu
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Güncel Gönderiler
Öğe Engelli Bir Çocuğa Sahip Olmanın Getirdiği Yaşam Deneyimleri: Anneler Üzerinden Nitel Araştırma(Selçuk Üniversitesi, 2019) Karakuş, Özlem; Kırlıoğlu, MehmetBu araştırmanın amacı engelli çocuğa sahip annelerin engelli çocukları için ne tür desteklerden faydalandıklarını, sosyal yaşama katılımlarını ve endişelerini ortaya koymaktır. Araştırmada nitel araştırma deseni kullanılmıştır. Araştırmada nitel araştırma deseni kullanılmasının en önemli nedeni nitel araştırma deseninin bireylerin nasıl yaşadıklarını, nasıl davrandıklarını, nasıl konuştuklarını neye nasıl tepki verdiklerini anlamaya çalışan bir yöntem olmasıdır. Araştırma Eylül 2017- Mayıs 2018 tarihleri arasında Konya’da gerçekleştirilmiştir. Araştırma kapsamında kullanılan örneklem; kartopu örneklemdir. Araştırmaya, engelli çocuğa sahip 14 anne katılmıştır. Veriler yarı yapılandırılmış görüşme formu ile bireylerle derinlemesine görüşmeler yapılarak toplanmıştır. Anneler ile yapılan derinlemesine görüşmeler ortalama 45-60 dakika sürmüştür. Görüşmeler esnasında ses kayıt cihazı kullanılmıştır. Araştırma kapsamında elde edilen görüşmeler neticesinde alınan ses kayıtları yazıya aktarılmış ve yaklaşık olarak 60 sayfaya yakın veri seti elde edilmiştir. Araştırmacılar tarafından hazırlanan yarı yapılandırılmış görüşme formu ile toplanan veriler betimsel analize tabi tutulmuş olup sonrasında tematik kodlama gerçekleştirilmiştir. Araştırma sonucunda engelli bireye sahip anneler, çocuklarının bakımı konusunda aile büyüklerinden sosyal destek aldıklarını ancak toplumsal destek görmediklerini, bunun sebebi olarak toplumun engellilik konusunda yeterince bilinçli olmadıklarını belirtmişlerdir. Toplumdaki bireylerin rahatsız edici bakışlarının sosyal hayata katılım önündeki en büyük engellerden biri olduğu belirtilmiş ve bunun engellilik konusunda duyarlılık eğitimi ile çözülebileceği önerilmiştir. Anneler, gelecekte çocuklarının başına ne geleceği konusunda kaygı yaşadıklarını ifade etmişler ve söz konusu kaygıyı giderebilmek için devletin bu konuda oluşturacağı politikaların önemli olduğu vurgulanmıştır.Öğe The geriatric mistreatment scale: The validity and reliability of its Turkish adaptation(GUNES KITABEVI LTD STI, 2019) Daşbaş, Serap.; Koçoğlu Tanyer, Deniz.; Kesen, Nur Feyzal.Introduction: This study aims to assess the validity and reliability of the Turkish version of the 'Geriatric Mistreatment Scale', which was developed to identify elder abuse. Materials and Method: Random sampling methods were used to survey 776 elders over the age of 60 residing in various cities in Turkey in their own homes or with other family members (their children or relatives).The Geriatric Mistreatment Scale is a 22-item assessment designed to assess five categories of elder abuse; namely, physical abuse, psychological or emotional abuse, neglect, financial or material abuse and sexual abuse. To adapt the scale into Turkish, language validity and confirmatory factor analysis were performed to assess its validity and internal consistency, and item analyses to assess its reliability. Results: Among the 776 participants, 460 (59.3%) were female and 316 (40.7%) were male. The mean age of the participants was 71.68 years. For 22 items of the scale, a Cronbach's alpha coefficient of 0.80 was obtained, and item-total score correlations ranged from 0.27 to 0.58. Conclusion: The Turkish adaptation of the Geriatric Mistreatment Scale is a valid and reliable measurement tool that can be used in Turkish populations to determine rates of the five categories of elder abuse.Öğe Torunlarına bakan büyükannelerin deneyimlerine ilişkin nitel bir araştırma(2019) Taşkın, Mervenur; Akçay, SinanBu araştırma torunlarının bakımını gerçekleştiren büyükannelerin bakım süreciyle ilgilideneyimlerini keşfetmek amacıyla nitel araştırma yöntem ve teknikleri kullanılarakgerçekleştirilmiştir. Kartopu örnekleme yöntemiyle ulaşılan 15 büyükanne ile derinlemesinegörüşmeler gerçekleştirilmiştir. Derinlemesine görüşmelerle oluşturulan veriler nitel verianaliz programı olan MAXQDA ile analiz edilmiştir. Analiz sonucunda büyükanneliğeatfedilen anlam, torun bakımına karar verme süreci, büyükannelerin torun bakım sürecineilişkin deneyimleri, baş etme ve sosyal destek olmak üzere dört temaya ulaşılmıştır.Katılımcıların büyükanneliğe yönelik algılarının olumlu olduğu ancak torunlarına baktıklarısüreçte birçok zorlukla karşılaştığı ortaya çıkmıştır. Büyükanneler zamanlarının büyük birçoğunluğunu torunlarına ayırmakta ve bakım süreci boyunca sosyal yaşamdan izoleolmaktadır. Büyükanneler torun bakım sürecinde zorluklarla baş etme noktasında destekmekanizmalarına duydukları ihtiyaca vurgu yapmıştır.Öğe Araçsal akıl ve sosyal hizmet: bürokrasi ve yönetimsellik bağlamında bir değerlendirme(2019) Başer, Doğa; Akçay, SinanAraçsal akıl, teknik olarak örgütlenmiş, amaçlardan çok araçlara ve verimliliğe odaklanan birdüşünce biçimini ifade eder. Bürokrasi ise insanlar arası ilişkilerde rasyonelleşme veformelleşmenin artışı ile anlam bulan bir yaşam biçimi olarak değerlendirilmektedir. Hesapkitapyapma, formelleşme, defter tutma, denetim ve mevzuata keskin bağlılık iki kavramın daortak noktalarını gösteren olgular olarak değerlendirilebilir. Araçsal aklın bürokrasi ilebağlantısının yanında verimliliğe ve ekonomiye yönelik bir vurgusu da özellikle 1980 sonrasıbaskın bir ideoloji haline gelen neo-liberalizmin uzantısı olan "yönetimsellik"tir. Yönetimsellik,işletmecilik mantığına dayalı denetim ve kalite kontrol gibi ifadelerin kamu sektörüne geçişiniifade etmektedir.Bu çalışmada araçsa lakıl ve sosyal hizmet perspektifinde bürokrasi-sosyalhizmet ve bürokrasi-yönetimsellik ilişkisi ele alınmış ve gelişen teknolojilerin bu iki farklıolgunun etki alanını nasıl arttırdığı üzerinde durulmuştur.Sonuç olarak gelişen ve kendisi debaşlı başına bir araçsal akıl ürünü olan yeni teknolojilerinin denetim, hesap kitap yapma ve verimliliği daha da baskın hale getirmesi bürokrasi ve yönetimselliğin etki alanına ivmekazandırarak sosyal hizmet eğitimi ve uygulaması açısından önemli soru işaretlerinigündeme getirdiğinin altı çizilmiştir.Öğe Sosyal hizmet uzmanlarının kişisel ve mesleki güç algıları ölçeğinin geçerlilik ve güvenirlik çalışması(2019) Kırlıoğlu, Mehmet; Karakuş, ÖzlemBu çalışma sosyal hizmet uzmanlarının sahip olduğu bireysel güç ve mesleki olarak kendinialgılamayı yansıtmak için tasarlanmış "Sosyal Hizmet Uzmanlarının Kişisel ve Mesleki GüçAlgıları Ölçeği"nin uyarlanması amacını taşımaktadır. Bu genel amaç doğrultusunda çalışmanıniki amacı bulunmaktadır. Araştırma, tarama modelinde yapılmıştır. Geçerlilik için üç farklı analizyapılmıştır. Bunlar: Kendall Uyuşum Katsayısı, Doğrulayıcı Faktör Analizi (DFA) ve PearsonMomentler Çarpımı Korelasyon Katsayısı Analizi'dir. Kendall Uyuşum Katsayısı Analizi için beşakademisyen uzman görüşü alınmıştır. DFA için toplamda 401 sosyal hizmet uzmanınaulaşılmıştır. Ölçüt geçerliliği için 104 sosyal hizmet uzmanına Sosyal Hizmet UzmanlarınınKişisel ve Mesleki Güç Algıları Ölçeği ile birlikte Yılmazlık Ölçeği uygulanmıştır. Güvenirlik içinmadde istatistikleri, testi yarılma, Cronbach Alpha Katsayısı ve test-tekrar test yöntemlerindenfaydanılmıştır. Çalışma kapsamında Frans (1993) tarafından geçerlik ve güvenirliği yapılmışSosyal Hizmet Uzmanlarının Kişisel ve Mesleki Güç Algısı Ölçeği’nin uyarlaması yapılmış olupölçeğin hem dil hem yapı hem de benzer ölçekler bakımından geçerli ve oldukça güvenilir olduğu, zamansal olarak değişim göstermediği saptanmıştır. Çalışma kapsamında uyarlananölçeğin sivil toplum kuruluşları gibi farklı örgütsel ortamlarda çalışan sosyal hizmet uzmanlarıgibi farklı örneklemlerde ve sosyal hizmet uzmanlarına yönelik eğitimsel çalışmalardakullanılması önerilmektedirÖğe Sosyal Hizmet Öğrencilerinin Alan Uygulamasına Yönelik Beklentileri ve Deneyimleri: Nitel bir Araştırma(2019) Başer, Doğa; Kırlıoğlu, MehmetSosyal hizmet eğitiminde alan uygulaması öğrenci gelişiminin ayrılmaz bir parçası ve eğitiminkalitesinin önemli bir belirleyicisi olarak kabul edilmektedir. Bu çalışmada sosyal hizmet eğitimindeöğrencilerinin alan uygulamasından beklentileri ve deneyimleri nitel araştırma yaklaşımlarındanfenomenolojik yaklaşımın "tanımlayıcı fenomenoloji" biçimi çerçevesinde anlamlandırılmayaçalışılmıştır. İlk olarak katılımcılara "Sosyal Hizmet Ortamlarında Uygulama dersi kapsamındayapacakları sosyal hizmet uygulaması ile ilgili beklentilerinin neler olduğu", İkinci olarak "sosyalhizmet uygulamasının ilk üç gününde neler deneyimlediklerine" ilişkin soru sorulmuştur. Katılımcılar2017-2018 Akademik Yılı'nda Sosyal Hizmet Ortamlarında Uygulama dersi kapsamında çeşitlikuruluşlara giden 19 sosyal hizmet bölümü 4. sınıf öğrencisinden oluşmaktadır. Veri analizisonucunda alan uygulamasından beklentiler boyutunda bilgi, müracaatçı ile temas, sosyal hizmetuzmanı olmaya hazırlık, bürokrasi, teori-pratik, gözlem, kişisel gelişim, kurum danışmanı, meslekdışı kaygılar, müracaatçıya fayda sağlama ve mesleki kaygı temalarına ulaşılmış, alanuygulamasından edinilen deneyimler boyutunda ise müracaatçı ile temas, gözlem, sıcak bir ortam, teori-pratik, kurum danışmanı, heyecan, bürokrasi ve vakalardan etkilenme temalarına ulaşılmıştır.Sonuç ve öneriler bölümünde uygulamada öğrencilerin birebir müracaatçılarla karşılaşıp onlarınhayatlarına dokunabilecekleri kuruluşların tercih edilmesinin önemine, kuramların-kavramlarınuygulama ile vakaların da teori ile bütünleştiği bir eğitimin daha bütüncül bir öğrenmeyioluşturacağına, mesleki kaygıyı azaltacak uygulamaların gerekliliğine, kurum danışmanı seçimindeniteliğin ve motivasyonun dikkate alınmasına ve kuruluş ortamının öğretim elemanları tarafındanuygulama öncesinde gözlemlenmesinin yararına değinilmiştir.Öğe Suça sürüklenmiş erkek çocuklarda aile aidiyeti ve yaşam doyumu ilişkisi(2019) Gülel, Esin Açıkel; Daşbaş, SerapÇocukların istenmedik davranışları, çocukların gelişimlerine ve aile yaşamına zarar vermekteayrıca toplumsal olarak ciddi sorunlara da yol açabilmektedir. Bu nedenle, çocukları suça itenfaktörleri ortaya koymak, izlemek, bu konuda aileleri ve eğitimcileri işin içine katan hem önleyicihem de müdahale edici çalışmalar planlamak gerekmektedir.Bu araştırmada, suça sürüklenmiş çocukların aile aidiyeti ve yaşam doyumunun incelenmesiamaçlanmıştır. Bu doğrultuda İstanbul'da bulunan Maltepe Çocuk ve Gençlik Kapalı Ceza İnfazKurumu, Maltepe 2 Nolu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu ve Çocuk Eğitimevi’nde 15-18 yaşgrubunda bulunan 226 suça sürüklenmiş erkek çocuk çalışmaya dâhil edilmiştir. Araştırmanınamacı doğrultusunda Kişisel Bilgi Formu, Aile Aidiyeti Ölçeği ve Yaşam Doyumu Ölçeği kullanılarak veriler elde edilmiştir. Verilerin analizinde betimsel analizler, bağımsız örneklemler ttesti, tek yönlü varyans analizi ve pearson korelasyon analiz tekniği kullanılmıştır.Elde edilen bulgulara göre, araştırmaya dâhil edilen çocukların aile aidiyetinin yüksek düzeyde,yaşam doyumunun ise orta düzeyde olduğu görülmüştür. Çocukların aile aidiyetinin kardeş sayısı,ailenin birlikte yaşama durumu, anne veya babanın ceza evinde kalma durumu, evden kaçıpkaçmama durumu ve babanın madde kullanma durumuna göre anlamlı bir şekilde farklılaştığıgözlenmiştir (p0.05). Aile yapısı ve babanın alkol kullanma durumu ile aile aidiyeti arasında iseanlamlı bir farklılığa rastlanmamıştır. Ayrıca çocukların yaşam doyumu arttıkça aile aidiyetinin deartış gösterdiği ya da bir başka deyişle aile aidiyeti arttıkça yaşam doyumunun da arttığıbelirlenmiştir.Öğe Sosyal hizmet öğrencilerinin eleştirel düşünme eğilimleri ile bilinçli farkındalıkları arasındaki ilişkilerin incelenmesi (Konya örneği)(2018) Babahanoğlu, Rasim; Mavili, AliyeSosyal hizmet mesleğinde olduğu gibi eğitiminde de eleştirel düşünme oldukça önemli birkavramdır. Eleştirel düşünme becerisinin yanında bilinçli farkındalık da özellikle son yıllarda önplana çıkmaktadır. Bir sosyal hizmet öğrencisi uygulama ve meslek hayatında çeşitli müracaatçısistemleri ile karşılaşacağı için eleştirel düşünme becerisini geliştirebildiği kadarıyla farkındalıkdüzeyinin de geliştirilmesi ve artırılması önemli hale geldiği düşünülmektedir. Bu araştırmaKonya'da bulunan Sosyal hizmet öğrencilerinin eleştirel düşünme eğilimleri ile bilinçlifarkındalıkları arasındaki ilişkiyi değişik açılardan incelenmeyi amaçlamaktadır. Bu çalışmanınevreni 2014-2015 Eğitim Öğretim yılında eğitim gören Konya'daki bütün sosyal hizmetöğrencilerinden oluşturmaktadır. Araştırma evreni 578 kişiden oluşmaktadır ve evrenin tamamınaulaşılması hedeflenmiş olup tamamına da ulaşılmıştır. Araştırmada elde edilen verilerin 510'udeğerlendirmeye uygun görülmüştür. Araştırma tanımlayıcı nitelikte olup nicel araştırma desenikullanılmıştır. Araştırmada yüz yüze anket yöntemi kullanılarak elde edilen veriler SPSS 20.0programında analiz edilmiş ve yorumlanmıştır. Araştırma kapsamında sosyal hizmetöğrencilerinin; "Eleştirel düşünme eğilimleri" ile "Bilinçli farkındalıkları" arasında anlamlı ilişkiolduğu ve bu anlamlı farklılığın, bilinçli farkındalık (Eleştirel düş. ort. 2,80 ve Bilinç. Farkın. ort.4,15) lehine olduğu tespit edilmiştir. Sosyal hizmet öğrencileri farkındalıkları daha yüksekçıkmasına rağmen eleştirel düşünme düzeyleri biraz daha az seviye dolduğu görülmüştür. Bubağlamda öğrencilerin eleştirel bakış açısını geliştirebilmek, analiz ve değerlendirmeleryapabilmek ve için sosyal hizmet eğitiminde daha da objektif ve eleştirel bakılmaya ağırlıkverilmesi önerilmektedir. Bu çalışma 2016 yılında Prof. Dr. Aliye MAVİLİ danışmanlığında yürütülmüş olan Yüksek LisansTezinden üretilmiştir ve 29-31 Mayıs 2017 tarihlerinde Hacettepe Üniversitesi tarafındandüzenlenen Uluslararası Sosyal Hizmet Kongresinde sözlü olarak sunulmuştur, özet kitapçıksayfa no:191.Öğe Terörizmin psikososyal etkileri ve sosyal hizmet uzmanıın rolleri(2018) Tuncay, Tarık; Akçay, SinanBu makalenin amacı, terörizmin psikososyal etkilerini gözden geçirmek ve terör olaylarında mikro-mezzo ve ekzo-makro düzeydeki müdahale süreçlerini içeren sosyal hizmet uygulamasının genel çerçevesini planlı değişim sürecinin aşamalarına referansla ortaya koymaktır. Bu amaca varmak için ilk önce terör ve terörizm kavramları açıklanmıştır. İkinci olarak, terör eylemlerinin psikososyal etkileri, bireysel etkiler, dezavantajlı gruplar üzerindeki etkiler ile aile ve toplum üzerindeki başlıkları altında tartışılmış. Daha sonra terör sorununda sosyal hizmet müdahalesinin nasıl yapılandırılması gerektiği ele alınmıştır. Makale, mevcut literatürden, ikincil veriler kullanılarak derlenmiştir. Genel değerlendirme ve önerilerle sonlandırılmıştır. Sosyal hizmet bir insan hakları mesleğidir. Temel insani gereksinimlerin giderilmesiyle başlar. Mağdurların psikososyal sorunlarını çözmeyle ilerler. Teröre karşı toplumsal birliği ve bilinci artırmayı sağlayan girişimlere kadar genişleyen bir sorumluluk yelpazesi vardır.Öğe Sosyal hizmet öğrencilerinin KPSS’ye hazırlık süreçlerinin sosyal hizmet eğitimine yansımaları : Nitel bir araştırma(2018) Başer, DoğaBu çalışmanın amacı Selçuk Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Sosyal Hizmet Bölümü 3. ve 4. sınıf Öğrencilerinin KPSS’ye hazırlık süreçlerinin sosyal hizmet eğitimi bağlamında ne anlam ifade ettiğinin belirlenmesidir. Çalışma nitel araştırma tasarımına uygun olarak şekillendirilmiş ve çalışmada fenomenolojik yaklaşımın “tanımlayıcı fenomenoloji” biçimi kullanılmıştır. Çalışma grubu olarak 2018 senesinde KPSS’ye girecek olan Selçuk Üniversitesi Sosyal hizmet bölümü 3. ve 4. sınıf öğrencileri dikkate alınmıştır. Veriler araştırmanın amacı doğrultusunda araştırmacı tarafından oluşturulan yapılandırılmış açık uçlu görüşme formu ile toplanmıştır. Verilerin değerlendirilmesinde içerik analizi tekniği kullanılmıştır. Sosyal hizmet öğrencileri KPSS’yi zorunluluk, garanti ve kısa yol olarak değerlendirmektedir. KPSS ile ilgili duygu boyutunda “umut”, “stres”, “korku” ve “hayal kırıklığı” temaları, düşünce boyutunda ise “zor”, “gereksiz” ve “ne yapacağız?” temaları vurgulanmıştır. KPSS’ye hazırlık sürecinin teorik derslerine etkisine yönelik öğrencilerin “sınav haftası”, “etkilemedi” “yoğunluk”, “vicdan azabı”, “derste test” ve “odaklanamama” temalarına odaklandıkları görülmektedir. KPSS’ye hazırlık sürecinin sosyal hizmet uygulaması sürecine etkisine yönelik ise “yoğunluk”, “önce staj”, “odaklanamama”, “test çözme” temalarının vurgulandığı görülmektedir. Sonuç ve tartışma bölümünde KPSS dışı alternatif kariyer olanakları, sosyal hizmet uzmanı istihdam imkanlarının araştırılması, KPSS sürecinde olan sosyal hizmet öğrencilerine danışmanlık verilmesi ve psikolojik destek noktasında yönlendirilmesi, mesleki bilgiyi ölçecek soruların KPSS sınavına dahil edilmesi konularına değinilmiştir.Öğe Eğitim, yoksulluk ve kadına yönelik şiddet(2018) Babahanoğlu, Rasim; Kesen, Nur Feyzal; Daşbaş, SerapAmaç: Kadınların kadın sığınma evine gelme nedenlerinin eğitimdurumu ve gelir durumuna göre dağılımını incelemektir.Yöntem: Araştırma kartopu örnekleme yöntemi kullanılarakyapılan tarama modelinde tanımlayıcı bir araştırmadır.Araştırmanın çalışma grubunu 2013 yılında kadın sığınma evindekalmış ve sığınma evinden ayrılmış 210 kadın oluşturmaktadır.Veriler araştırmacılar tarafından oluşturulan kişisel bilgi anketikullanılarak elde edilmiştir. Araştırmanın sonuçları SPSS programıkullanılarak değerlendirilmiştir.Bulgular: Araştırmaya katılan 210 kadının yaş ortalaması31.44'dir (ss:10.56). Bu kadınların sadece %4,8'inin bir mesleğivardır. %55,1'i 18 yaş öncesinde ilk beraberliğini yaşamıştır.%31,9'unun kronik sağlık sorunları vardır. %38,1'inin sosyalgüvencesi yoktur. Ayrıca kadınların gelir seviyeleri arttıkça kadınsığınma evine gelme oranlarında düşüş saptanmıştır.Sonuç: Kadınların ve eşlerinin gelir ve eğitim seviyeleri ailesisteminin sağlıklı bir şekilde devamının sağlanması açısından sonderece önemlidir. Yapılan ve uygulanan sosyal politikalarda eğitimseviyesini yükseltmeye ve eğitim seviyesi gözetilmeksizin meslekedindirmeye ağırlık verilmesi, ayrıca alkol ve madde bağımlılığıkonusunda farkındalık geliştirilmesi büyük önem taşımaktadır.Öğe Sosyal hizmet bölümü öğrencilerinin ruhsal hastalığa yönelik inançlarının belirlenmesi(2017) Küçükkaraca, Nilgün; Akçay, SinanSosyal hizmet öğrencilerinin ruhsal hastalıklara yönelik inançlarını belirlemek amacıyla yapılan bu araştırmaya 279 sosyal hizmet lisans öğrencisi katılmıştır. Veri toplama aracı olarak araştırmacılar tarafından oluşturulan soru kağıdı ve Ruhsal Hastalıklara Yönelik İnançlar Ölçeği (RHYİÖ) kullanılmıştır. Verilerin analizi sonucunda yaş, ailenin geliri, öğrencinin bulunduğu sınıf, Tıbbi ve Psikiyatrik Sosyal Hizmet dersini alma durumu, ruh sağlığı ile ilgili bilimsel etkinliklere katılma durumu, ruh sağlığı alanında çalışmak isteme durumu, arkadaş ve yakın çevrede ruhsal hastalık ve tedavi öyküsünün varlığı ile öğrencilerin kendisinde ruhsal hastalık ve tedavi öyküsü bulunma durumu değişkenlerinin öğrencilerin ruhsal hastalıklara yönelik inançları üzerinde etkileri olduğu sonucuna ulaşılmıştır.Öğe Çocuk yuvası ve yetiştirme yurdu deneyimi olan yetişkinlerde şiddet eğilimi üzerine bir araştırma(2015) Kesen, Nur Feyzal; Daşbaş, SerapGeçmişte çocuk yuvası ve yetiştirme yurdunda kalan bireylerin şiddet eğilimlerini ölçmektir. Yöntem: Araştırma tarama modelinde kesitsel olarak yapılan bir araştırmadır ve Şubat-Mayıs 2013 tarihleri arasında gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın örnekle Yöntem: Araştırma tarama modelinde kesitsel olarak yapılan bir araştırmadır ve Şubat-Mayıs 2013 tarihleri arasında gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın örnekle- mini yetiştirme yurdu ve çocuk yuvasından çıkmış sosyal paylaşım sitelerindeki gruplara üye olan 170 kişi oluşturmaktadır. Verilerin toplanmasında kişisel bilgi anketi ve Şiddet Eğilim Ölçeği kullanılmıştır. Araştırmanın sonuçları SPSS programı kullanılarak değerlendirilmiştir. Verilerin normal dağılı- ma uyduğu görülmüş, bu nedenle bağımsız gruplar için "t" testi ve "tek yönlü varyans analizi" yapılmıştır. Bulgular: Araştırmaya katılan 170 kişinin yaş ortalaması, 32,38 dir (ss:7.82). Katılımcıların 46 (%27.1)'sı kadın, 124 (%72.9)'ü erkek; 98 (%57.6)'i evli, 72 (%42.4)'si bekârdır. Katılımcıların şiddet eğilim puan ortalamaları 43'tür. Ayrıca yapılan istatistik analizlerinde;"çocukluk çağında travma geçirme", bireylerin "eğitim durumu","aile tutumu", "aylık gelir" "yuva ve yurtta kalma süresi" değişkenlerine göre şiddet eğilimleri puan ortalamaları arasında anlamlı düzeyde bir farklılaşma bulunmuştur. Sonuç: Çocuk yuvası ve yetiştirme yurdu deneyimi olan yetişkinlerin şiddet eğilimlerinin fazla olduğu ve bazı değişkenlerin bu eğilimi arttırdığı görülmüştür. Araştırma bulguları- nın da desteklediğine göre, eğitim seviyesini artırmak, çocukların demokratik bir aile ortamında büyümelerini sağlamak, ekonomik refahlarını artırmak, çocukluk çağında çocukların ağır bir şekilde etkilenebilecekleri ortamlardan uzak tutmak, yurt ve yuvalarda kalma yerine alternatif bakım modellerini geliştirmek şiddet eğilimlerini azaltacaktır.Öğe Koruyucu aile hizmetinin koruyucu aileler ve biyolojik çocukları üzerindeki etkisi(2015) Daşbaş, SerapKoruyucu aile hizmeti, çeşitli nedenlerle öz ailesi yanında bakılamayan çocukların, kısa veya uzun sureli olarak bakımlarını üstlenen aile ya da kişilerin yanında, devlet denetiminde yetiştirilmeleri olarak tanımlanmaktadır. Bu araştırmada koruyucu aile bakımının hem koruyucu aile hem de koruyucu ailenin biyolojik çocukları tarafından nasıl değerlendirildiğini anlamaya çalışmak amaçlanmıştır. Bunu yaparken de koruyucu ailelerin ve koruyucu ailelerin biyolojik çocuklarının deneyimlerinden yararlanılmıştır. Araştırmanın çalışma grubunu 6 koruyucu aile ve bu ailelerin 10 biyolojik çocuğu oluşturmaktadır. Araştırma nitel bir araştırma olarak tasarlanmış olup katılımcıların kişisel deneyimleri üzerinde odaklanılmıştır. Araştırmada veri toplama aracı olarak yarı yapılandırılmış görüşme formları kullanılmıştır. Araştırmacı tarafından literatür taraması sonucunda hazırlanan görüşme formları (Ebeveyn Bilgi ve Görüşme Formu-Çocuklar İçin Görüşme Formu) koruyucu ailelere ve koruyucu ailelerin biyolojik çocuklarına ayrı ayrı uygulanmıştır. Sonuç olarak araştırmada, koruyucu aileliğin zor ancak bir o kadar da güzel bir deneyim olduğu; koruyucu ailelerin biyolojik çocuklarının yaşam becerilerini geliştirici bir özelliğe sahip olduğu ve çocukların olgunlaşmasına katkıda bulunduğu görülmüştür. Ayrıca katılımcıların (koruyucu ailenin biyolojik çocuklarının) çoğunluğunun koruyucu aile olduktan sonra ebeveynleriyle ilişkilerinin değişmediği, değiştiğini belirtenlerin ise bunun olumlu yönde bir değişme olduğunu vurguladıkları ve koruyucu ailenin biyolojik çocuğuyla korunma altındaki çocuğun aynı yaş aralığı ve cinsiyette olmasının çocukların birbirleriyle ilişkilerini olumsuz etkilediği görülmüştür.Öğe Ergenlikte kendini ifade etme biçimi olarak duvar yazıları: Sosyal hizmet perspektifinden nitel bir çalışma(2014) Başer, Doğa; Kırlıoğlu, Mehmet; Aktaş, Aliye MaviliBu araştırmanın amacı kamusal alandaki duvar yazılarını sosyal hizmetin temeli olan “çevresi içinde birey” perspektifinin yanında psiko-sosyal gelişim kuramlarından da faydalanarak analiz etmektir. Literatürde duvar yazısı yazma davranışı ile gençlik dönemlerine ve kimlik oluşumuna odaklanan çalışmalar mevcuttur. Araştırma Türkiye’de Konya il merkezi Selçuklu ilçesi Bosna Hersek mahallesinde yapılmıştır. Araştırmada nitel araştırma tasarımı kullanılmıştır. Verilerin toplanmasında fotoğraf makinesi kullanılmış, duvar yazılarının fotoğrafı çekilmiş, 904 fotoğraf elde edilmiştir. Fotoğraflar kelimesi kelimesine kelime işlem programına aktarılarak 886 ifadeye ulaşılmış ve söz konusu ifadeler temalar halinde başlıklandırılmıştır. Kodlamalar sonucu aşk ifadeleri (%17), dayanışma (%5), nitelemeler (%15), isim yazımı (%43), fanatizm (%5), siyaset (%9), müstehcen ifadeler (%2), rap kültürü ifadeleri (%4), temalarına ulaşılmıştır. Yazılan yerler Bahçe Duvarları (%74), Elektrik Trafo Binaları (%11), Okul Duvarları (%4), Elektrik direkleri (%3), Yol-Kaldırım (%5), Diğer (Çöp Kutuları, Parklar, Araba, Apartmanlar vb.) (%3) olarak sınıflandırılmıştır. Bu çalışmada duvar yazılarının vandalizme, kendini ifade etmeye, aidiyete, kimlik oluşumuna, karşı cinsle ve arkadaş grubu ile ilişkilere yönelik mesajları içerdiği bulunmuştur. Sonuç olarak ergenlikte kendini ifade etme kültürünün yaratıcı kanallara yönlendirilmesinde kentsel çalışmalar ve gençlik merkezleri önem kazanmakta, okul ve sokak sosyal hizmeti de geliştirilmesi gereken alanlar olarak ön plana çıkmaktadır. Ergenlikte şiddetin ifade edilmesinin yetişkinlikte eylemsel boyuta ulaşabilme olasılığından hareketle önleyici çalışmaların bu döneme yönelmesinin gerekliliği vurgulanmıştır.Öğe Yetiştirme Yurdunda Kalmakta Olan Ergenlerin Anne-Baba Algıları: Nitel Bir Çalışma(2013) Karakuş, Özlem; Kırlıoğlu, Mehmet; Başer, Doğa; Batı, BurcuBu araştırmanın amacı yetiştirme yurdunda kalmakta olan ergenlerin anne-baba algılarına yönelik betimlemelerde bulunmaktır. Ergenlerin anne-baba algılarına ulaşmak için metaforların yardımına başvurulmuştur. Araştırma nitel araştırma yöntemine göre dizayn edilmiştir. Veri toplama aracı olarak, yarı yapılandırılmış görüşme formu oluşturulmuş, ergenlerin özlük niteliklerine ait bilgiler doküman analizi yapılarak elde edilmiştir. Araştırmanın örneklemini gönüllü 39 ergen oluşturmakta olup, ergenlerin yaş aralığı 13-20 arasında değişmektedir. Araştırmada elde edilen veriler üç başlık altında analiz edilmiştir. Birincisi, ergenlerin aileyi nasıl tanımladıkları; ikincisi, ailenin nasıl olması gerektiği; üçüncüsü ise anne-baba algılarına ilişkin görüş ve düşünceleridir. Yapılan araştırma sonucunda ergenler “aile nedir?” sorusuna daha çok olumlu ifadelerle cevap vermişlerdir. Ergenlerin “Olması gereken aile/ideal aile nasıl olmalıdır?” sorusuna ailenin destek mekanizması işlevini, ailede paylaşım ve açık iletişimin olması gerektiğini, ailede birliktelik olgusunu vurgulayarak cevap vermişlerdir. Ayrıca “anne- babanızı tanımlamak isteseydiniz hangi mecazları kullanırdınız” sorusunda ergenlerin anneye ilişkin algıları daha çok annenin melek ve cadı olması üzerine yoğunlaşmış; babaya ilişkin algıları ise babanın sorumsuzluğu, şiddet uygulaması, kuvvetli-çalışkan olması ve yetkinliği üzerine odaklanmıştır.Öğe Özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerinde ailelere yönelik sosyal hizmet uygulaması: Bir değerlendirme araştırması(2013) Daşbaş, SerapBu araştırma, işitme engelli çocuklara ve ailelerine hizmet veren bir işitme ve konuşma engelliler özel eğitim ve rehabilitasyon merkezinde yapılmıştır. Araştırmanın amacı, özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerinde ailelere yönelik sosyal hizmet uygulamalarında ne ölçüde başarı sağlandığını ve bu uygulamaların başarısını etkileyen etmenleri değerlendirmektir. Araştırmada önce, merkezden hizmet alan ve ilköğretime devam eden 12 işitme engelli çocuk ve aileleriyle sosyal hizmet uygulaması yürütülmüş, izleyen aşamada mesleki uygulamanın sonuçları değerlendirilmiştir. Bu kapsamda çalışmanın ilk aşamasında görüşmeler yoluyla ailelerin ihtiyaç ve sorunları belirlenmiştir. Daha sonra bu ihtiyaçlar önceliklerine göre sıralanmış ve öncelikli üç ihtiyacın karşılanmasına yönelik üç amaç belirlenmiştir. Araştırma sürecinde ailelerle bu amaçlara ulaşmaya yönelik mesleki çalışma yürütülmüştür. Ailelerin amaçlara ulaşmadaki başarısı Amaca Ulaşma Ölçeği ile değerlendirilmiştir. Ailelerle yürütülen mesleki çalışmanın sonucunda, ailelerin çalışmaya katılma konusundaki motivasyonları, araştırmacının mesleki becerileri ve mesleki çalışmanın yürütüldüğü merkezin koşulları mesleki çalışmanın başarısına etki eden etmenler olmuştur. Ailelerin amaca ulaşmadaki başarısı sosyal hizmet uygulamalarının da başarılı olduğunu göstermektedir. Ayrıca bu çalışma, özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerindeki sosyal hizmet uygulamalarının işitme engelli çocuk ve ailelerine yarar sağladığını göstermektedir.Öğe Sosyal hizmet mesleğinin bir uygulama alanı olarak toplum temelli ruh sağlığı sistemi ve güncel değişimler(2013) Başer, Doğa; Kırlıoğlu, Mehmet; Mavili, Aliye AktaşBu çalışmada Türkiye’de toplum temelli ruh sağlığı hizmetlerindeki mevcut gelişmeler çerçevesinde sosyal hizmet mesleğinin rolü değerlendirilmiştir. Bu anlamda “Ulusal Ruh Sağlığı Politikası”nın (URSP), “Ulusal Ruh Sağlığı Eylem Planı”nın (URSEP) ve psikiyatri ile ilgili makalelerin sosyal hizmet perspektifinden okuması yapılmış tır. Türkiye’de “ruh sağlığı alanında sosyal hizmet sunumunun eksiklikleri nedir?” ve “Toplum temelli ruh sağlığı sistemine geçiş sürecinde sosyal hizmet ne gibi bir konum alabilir?” gibi sorulara cevaplar aranmıştır. Bu perspektifte ruh sağlığı alanında Türkiye’de koruyucu-önleyici hizmetlerin gerekliliğine, bilgilendirme, güçlendirme ve damgalama ile mücadele çalışmalarına değinilmiştir. Sonuç bölümünde ise ruh sağlığı alanında sosyal hizmetin gelişimi için ekip çalışması ve kurumlar arası koordinasyon anlayışının gerekliliğine dikkat çekilmiştir Ayrıca ruh sağlığı alanında uzmanlaşmış bir sosyal hizmet eğitimine ve meslek yasasına olan ihtiyacın aciliyeti belirtilmiştir.Öğe Childhood Abuse and Attachment Styles of Adolescents(2012) Karakuş, ÖzlemIntroduction: The fact that emotional and social experiences in early childhood period within the family influence the experiences in adolescence and adulthood (communication skills, interpersonal relations) is not a new case. Therefore, the aim of this study is to examine the relationship between childhood abuse and attachment styles. Method: The sample of this study consists of 490 freshmen studying at different faculties of Selcuk University. In this study, while collecting necessary data, Relationships Scale Questionnaire and Childhood Trauma Scale. In order to establish a positive or negative relationship between the childhood abuse experiences of adolescents and the attachment styles, Pearson Product- Moment Correlation Technique is applied. Results: When the findings are taken into consideration, it is observed that there is a negative significant relationship between secure attachment style and emotional abuse (p<0.05); a positive significant relationship between preoccupied attachment style and physical abuse (p<0.01) and a positive significant relationship between dismissing attachment style and emotional abuse (p<0.05) as well as a positive significant relationship fearful attachment style and physical abuse (p<0.05). Studies carried out highlight that traumas experienced during the childhood develop insecure attachment style. Individuals exposed to abuse in their families, especially the ones exposed to emotional and physical abuse, cannot develop a secure attachment style is coherent with the main assumption of attachment theory. © Education & Psychology I+D+i and Editorial EOS (Spain).Öğe Ergenlerde bağlanma stilleri ve yalnızlık arasındaki ilişki(2012) Karakuş, ÖzlemBu araştırmanın amacı ergenlerin bağlanma stilleri ile yalnızlıkları arasındaki ilişkiyi incelemek ve bağlanma stillerinin ergenlerdeki yalnızlığı açıklama gücünü ortaya koymaktır. A raştırmanın örneklemi, Konya ili merkez ilçelerinde ortaöğretime devam eden 581 öğrenciden oluşmaktadır. Araştırmanın örneklemi, öğrenim görmekte olan öğrenciler arasından tesadüfi olarak seçilmiştir. Araştırma örneklemini oluşturan öğrencilerin 371'i kız (%63.9) ve 210'u erkek (% 36.1) öğrencidir. Veri toplama aracı olarak İlişki Ölçekleri Anketi ve Ucla Yalnızlık Ölçeği kullanılmıştır. Ergenlerin bağlanma stilleri ve yalnızlıkları arasındaki pozitif veya negatif ilişkinin ortaya konulmasında Pearson momentler çarpımı korelasyon tekniği kullanılmıştır. Bağlanma stillerinin ergenlerin yalnızlıklarını anlamlı düzeyde açıklayıp açıklamadığı ise regresyon analizi ile test edilmiştir. Araştırma sonucunda güvenli bağlanma stili ile yalnızlık arasında negatif yönlü anlamlı bir ilişki, korkulu bağlanma stili ile yalnızlık arasında pozitif yönlü anlamlı bir ilişki bulunmuştur. Bağlanma stillerinden güvenli bağlanma stili yalnızlığı önemli düzeyde açıkladığı bulunmuştur.