Arkeoloji/Makale Koleksiyonu

Bu koleksiyon için kalıcı URI

Güncel Gönderiler

Listeleniyor 1 - 20 / 62
  • Öğe
    Herakleia Pontika’dan Bir Portre
    (Selçuk Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Arkeloji Bölümü, 2022) Özgan, Ramazan
    Bu çalışmada, Herakleia Pontika’da bulunan ve Karadeniz Ereğli Müzesi’nde sergilenen bir portre ele alınmıştır. Envanter fişinde portrenin Kayabaşı mevkiinde bulunduğu ve 01.09.1999 tarihinde Alemdar İlköğretim Okulu yetkilileri tarafından müzeye teslim edildiği yazmaktadır. Nitelikli beyaz mermerden yontulmuş olan baş, bir yontu gövdesine yerleştirilecek biçimde ayrı yapılmıştır. Oldukça kötü korunarak günümüze ulaşan eserde kopmalar, kırıklar ve eksiklikler vardır. Neredeyse cepheden betimlenen kişinin saç-sakal ve özellikle de kaş, göz ve alın üstü kırışıklıkları, portrelenen kişinin olgun yaşlarda biri olduğunu göstermektedir. Portrenin fizyonomik görünümünün yanı sıra saç-sakal, yüz ve alın deri kırışıklıklarının biçimi, Zeus, Hades ve Poseidon gibi tanrı yontularından ve onların başlarının ideal görünümünden uzak olduğundan, yaşamış bir kişinin portrelendiği (privat) açıktır. Portreye cepheden bakıldığında, yüzün sol yanı sağına oranla daha geniş ve daha dışa taşkın olup, bu durum yontunun sergilenmesi ve esas görünüş yönüyle ilgili olmalıdır. Yani portre sahibi olasılıkla hafif sağına dönük ve sağına bakar biçimde portrelenmiştir. Ereğli Müzesi’nde korunan portre, stil özelliklerinin daha iyi anlaşılabilmesi için çağdaşı örneklerle karşılaştırılarak, Roma portre sanatındaki paralellikler ve etkileşimler belirlenmiştir. Bu doğrultuda eserin kronolojik olarak benzer örnekleri detaylıca irdelenmiş, Ereğli portresi ile çağdaşı örnekler arasındaki benzerlik ve farklılıklar ele alınarak, eserin yontulduğu tarih için öneride bulunulmuştur. Bunun yanı sıra portre, fizyonomik özellikleri bakımından da değerlendirilerek, ait olabileceği kişi belirlenmeye çalışılmıştır.
  • Öğe
    Mezar Steli Betimlemelerine Göre I?sauria Bölgesinde Bağcılık ve Bağbozumu Şenlikleri
    (Selçuk Üniversitesi, 1999) Yılmaz, Mustafa
    Genel hatları ile Konya, Antalya, Karaman ve Mersin il sınırlarının kesiştiği: merkezi Bozkır İlçesi olmak üzere Ahırlı, Yalıhüyük, Hadim, Taşkent, Sarıveliler, Ermenek, Mut, Akseki ve Gündoğmuş ilçelerini kapsayan bölge antik çağda İsauria olarak adlandırılmaktadır¹. Başkentleri de Bozkır'a 11 km. uzaklıktaki Ulupınar köyünün 3. km. doğusunda, bugün Zengibar Kale olarak bilinen İsaura'dır. Coğrafi yapı olarak Toros dağlarının kuzey yamacını kapsayan bölge, çok sayıdaki irili ufaklı ırmakların oyduğu derin vadiler arasında uzanmaktadır. Bu ırmaklardan kayda değer en büyük ve önemli olan ikisi Mut'un kenarından geçip Silifke üzeriden Akdeniz'e ulaşan Kalykadnos (Göksu) ve Bozkır'ın içerisinden geçip Apa Barajını besleyen Çarşamba Çayı'dır. Bölgede hem karasal, hem de Akdeniz iklimleri hüküm sürdüğünden, heriki iklimin ortak yansıması olan yazları sıcak ve kurak, kışları ise ılık ve yağışlı geçer. Bu coğrafya ile bölge antik çağdan bu yana üzüm üretiminde önemli role sahip olmuş, bugün dahi üretilen ve özellikle Aladağ Üzümleri adı verilen cinsi ile oldukça meşhurdur.
  • Öğe
    Stratonikeia' dan Unguentariumlar
    (Selçuk Üniversitesi, 1999) Baldıran, Asuman
    Burada ele alacağımız unguentariumlar Stratonikeia nekropol alanında yapılan kazılar sonucunda ele geçen ve tümü mezar buluntusu olan eserlerdir. Çalışmamızda çok sayıdaki unguentaria arasından küçük bir bölümünü örnek olarak verebildik. Unguentaria terimi ilk kez bu yüzyılın başlarında kullanılmıştır?. Unguentariumlar Arkeoloji literatüründe gözyaşı şişeleri olarak tanımlanmaktadırlar. Ötedenberi bunların koku şişesi ve mezar hediyesi olarak kullanıldığı görüşü çok yaygındır. Genellikle mezarlarda ve az miktarda olmak üzere yerleşim alanlarında bulunmuş olan bu kaplar, dönemlere göre farklı özellikler göstermektedir. Unguentariumlar İğ ve Torba formlu olmak üzere iki yaygın tipte karşımıza çıkmaktadır. İğ formlu unguentariumlar, ağızları yayvan ve kenarları aşağıya doğru hafifçe genişleyen bazen sarkan biçimli; uzun, silindirik boyunlu, geniş yumurta karınlı olup karın kısmı aşağıya doğru tedricen daralmakta ve çoğu zaman düz bir kaide ile bitmektedir. Torba formlu olanları ise dışa hafifçe taşkın dudaklı, silindirik, uzun boyunlu, torba karınlı, kaidesiz, düz tabanlı olarak tanımlayabiliriz.
  • Öğe
    Ereğli? Müzesi?'nden Pi?şmi?ş Toprak Heykelci?kler
    (Selçuk Üniversitesi, 1999) Baldıran, Asuman
    Önceki çalışmalarımızda, Stratonikeia Nekropol buluntuları arasındaki pişmiş toprak heykelciklerden Hellenistik döneme ait olanlar ve Konya Arkeoloji Müzesi'nde depoda bulunan heykelcikler tanıtılıp, incelenmişti. Ereğli Müzesi'ne yaptığımız ziyaretler sırasında bu müzede de, bir bölümü sergide, bir bölümü depoda korunan bir grup pişmiş toprak heykelcik dikkatimizi çekti.
  • Öğe
    Konya Arkeoloji? Müzesi?’ndeki? Îon Başlıkları
    (Selçuk Üniversitesi, 2002) Mert, İbrahim Hakan
    Konya Arkeoloji Müzesinde Konya civarındaki değişik yerlerden gelme toplam yedi ion başlığı bulunmaktadır. Çalışmamızın kapsamında, bu başlıklar katalog şeklinde tanımlanacak ve tipolojik bakımdan inceleneceklerdir. Ayrıca bezemelerinin stil özelliklerine göre tarihleneceklerdir.
  • Öğe
    Antalya Kıyıları Arkeolojik Sualtı Araştırmaları Üzerine Bir Değerlendirme
    (Selçuk Üniversitesi, 2016) Öniz, Hakan; Karademir, Murat
    Konumu itibariyle, Akdeniz 'in kuzey kıyısında yer alan Antalya, M.Ö.158 yılında Bergama hükümdarı II. Attalos tarafından kurulmuştur. Binlerce yıllık bir tarihi geçmişe sahip olan kent, ülkemizde en çok antik kenti barındıran bir yerleşim yeri olmasının yanında uzun sahil şeridi ile birçok batığa ve arkeolojik kalıntıya da ev sahipliği yapmaktadır. Arkaik dönemlerden itibaren deniz ticaretinin yapıldığı önemli bir yerleşim yeri olan bölgede, son yıllarda yapılan sualtı araştırmaları da bölgenin sualtı kültür varlığı envanterini ortaya çıkarmaktadır. Bu makalede Selçuk Üniversitesi Sualtı Araştırma Merkezi tarafından kentin belirli bölgelerinde yapılan sualtı araştırmaları kapsamında kıyı şeridi boyunca var olan Sualtı kültür varlıklarının tespiti ve değerlendirilmesi amaçlanmaktadır.
  • Öğe
    Kelenderis Batı Nekropolünden Bir Mezarın Buluntuları Üzerine Değerlendirmeler
    (Selçuk Üniversitesi, 2012) Tekocak, Mehmet
    Kelenderis antik kenti, Doğu Akdeniz dünyasında yer alan ve antik çağda Kilikya Bölgesi olarak adlandırılan bölgenin, Orta Dağlık bölümündeki önemli liman şehirlerinden birisidir. 1989 yılında, kentin Batı Nekropolünde, defineciler tarafından kısmen tahrip edilmiş olan dromoslu bir yeraltı oda mezarı bulundu. Dromosu rampalı olan bu mezarın içerisinde iki bireye ait iskelet ele geçti. Bunlardan birinin ağzında yaprak biçimli bir altın levha bulunmaktaydı. Bu mezardaki asıl armağanlar ise, cam unguentariumlar, küresel gövdeli bir cam şişecik, Doğu Sigillataları A gurubuna ait bir lagynos, bir Geç Rodos Ticari Amphorası ve iki parça halinde ele geçen demir strigilisin oluşturduğu konteksttir. Mezarın tipi, Kelenderis’te öteden beri tanınan bir tiptir. Ancak konteksti oluşturan bu mezar armağanları, batı nekropolünde ilk kez görülen ve diğer mezarlardaki buluntulardan tamamıyla ayrılan farklı bir malzeme gurubu olarak karşımıza çıkar. Çünkü, hem Geç Rodos Amphorasının tipi, hem de lagynos ve cam ungentariumlar bu mezarın M.Ö. geç 1. yüzyıl ile M.S. 1. yüzyılın ortaları arasında kullanıldığına işaret etmektedir. Diğer bir ifade ile mezarda ele geçen buluntular Kelenderis’in en eski mezarlarına sahip olan Batı Nekropolü’nün uzun bir aradan sonra, yani geç Helenistik, erken İmparatorluk dönemde tekrar kullanılmaya başladığını açıkça ortaya koymuştur. İşte bu mezarın Kelenderis için olan tarihsel önemi de burada yatmaktadır. Çünkü bu buluntular Kilikya Korsanları dönemi sonrasına aittir. Böylece kentin, bölgede Büyük İskender’in ölümüyle başlayan ve korsanlık faaliyetleri ile doruk noktasına ulaşmış olan huzursuzluk döneminin ardından yeniden gelişmeye başladığını, diğer merkezlerle olan ilişkilerini tekrar canlandırma ve eski parlak günlerine dönme çabası içerisinde olduğunu, bunda da başarıya ulaştığını söyleyebiliriz.
  • Öğe
    Mimari Bloklar Işığında Isaurıa Bölgesinin Mimari Uygulamaları
    (Selçuk Üniversitesi, 2008) Baldıran, Asuman; Gider, Zeliha
    Antik dönemde Isauria Bölgesi sınırları içinde kalan Bozkır ilçesine bağlı Işıklar, Hacılar, Yazdamı köyleri ile Güneysınır ilçesine bağlı Ömeroğlu köyünde tespit edilen on üç mimari blok ışığında bölgenin mimari uygulamaları ve bölgesel etkileşimleri üzerinde durulmuş, stil kritik yolu ile ait oldukları zaman dilimleri belirlenmiştir. Jeopolitik konumu nedeniyle sürekli etkileşime açık olan bölgenin mimari bezemelerinde pek çok dış etkiyi tespit etmek mümkündür. Bölgenin mimari geleneği komşu bölgelerin, özellikle de Suriyeİsrail ve Pamphylia bölgelerinin etkisinde şekillenmiştir. Bazı mimari bezemelerde tespit edilen yerel unsurlar, dışarıdan gelen taş ustalarının yanı sıra yerel ustaların da bu alanda çalıştığını düşündürmektedir. Değerlendirdiğimiz mimari bloklar bölgede Hadrian Dönemi’nden Severuslar Dönemi’ne kadar devam eden imar faaliyetlerine işaret etmektedir. Bunların çoğunluğunun Antoninler Dönemi’ne tarihlenmesi, bu dönemde yaşanan siyasi istikrar ve refah düzeyi ile paralellik göstermektedir.
  • Öğe
    Hellenistik Dönem’e Ait Bir Mezar Steli
    (Selçuk Üniversitesi, 2016) Abay, Nizam
    Bu çalışmada, Konya Koyunoğlu Müzesi’nde sergilenen Manisa ili Salihli ilçesinde bulunmuş Helenistik Dönem'e ait bir mezar steli incelenmiştir. Mezar stelinde en üstte, ortada ve sağ yanda kabaca işlenmiş akroterler yer almaktadır. Bezeme alanında yer alan figürlerde hizmetçileri ile birlikte tasvir edilen bir aile bulunmaktadır. Bu tasvirde sol cephede ayakta, başı hafif sağa bakan ve khiton üzerinde manto giyen erkek figürü sol bacağını öne doğru atmış, sağ bacağı geride duruyor. Yine sağda sağ ayağını hafif sola ve geriye atmış olan kadın figürü khiton ve başının arkasını da örten bir himation giymiştir. Pudicitia tipinde betimlenen kadın figürünün kolu dirsekten kırılarak göğüs üzerinde sol kol ile mantosunun yakasını tutmaktadır. Erkek figürünün solunda, sağ ayağını öteki ayağının üzerine çapraz atmış bir şekilde durmakta olan hizmetçi erkek figürü betimlenmiştir. Kadının solunda ise ayakta başı hafif sağa bakar şekilde elleri arasındaki pyxisi hanımına sunan, üzerine khiton giymiş hizmetçi kız betimi bulunmaktadır. Envanter numarası 190 olan mezar steli işçiliği, kalitesi ve kompozisyonu bakımından Ephesos'un ve Smyrna'nın Helenistik Dönem mezar stelleri ve anıtlarındaki kendine özgü yerel stilini yansıtmaktadır. Figürlerin kökenleri yanında tipolojik ve stilistik özellikleri de ayrıntılı olarak ele alınmıştır. Buna göre Koyunoğlu Müzesi Helenistik Mezar Steli MÖ 2. yüzyılın ikinci yarısındaki (MÖ 130/120) mezar stellerinin özelliklerini yansıttığı söylenebilir.
  • Öğe
    Akşehir Müzesi’nde Bulunan Metal Bilezikler
    (Selçuk Üniversitesi, 2018) Gündüz, Ramazan; Tekocak, Mehmet
    Antik Çağ’da “Philomelion” olarak adlandırılan Akşehir, Strabon’a göre antik dönemde Phrygia Paroreia (Strabon XII, 62, 190) bölgesi sınırları içerisinde yer almaktadır. Tarihi boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmış olan Akşehir oldukça köklü ve zengin bir kültüre sahiptir. Söz konusu kültürlere ait ele geçen arkeolojik materyaller, burada yaşamış toplumların sosyal, teknolojik durumlarını anlamakta ve bu toplumların varlığına dair önemli kanıtlar sunmaktadırlar. Bu sebepten bölge tarihinin daha iyi anlaşılabilmesi adına Akşehir Müzesi koleksiyonunda bulunan arkeolojik eserlerin incelenmesi ve yayınlanarak bilim dünyasına tanıtılması büyük önem taşımaktadır. Bu çalışmanın amacı da çeşitli yollarla müzeye kazandırılan, takı/süs eşyaları grubu içerisinde değerlendirilen metal bilezikleri inceleyerek öncelikle tarihlendirmelerini yaparak kentin kültür tarihine yönelik yapılacak araştırmalara bir nebzede olsa katkı sağlamaktır. İnsanoğlu yaşam sürdüğü her dönemde bilezik, küpe, kolye, halhal vb. takıları farklı amaçlarla severek kullanılmıştır. Bu süs eşyaları bazen ritüel, bazen de dünyevi amaçlar için tercih edilmiştir. Bununla birlikte kullanılan objeler zamanla her iki amaca da hizmet eder olmuştur. Önceleri tılsım, büyü, uğur gibi kavramların etkisiyle başlayan süs eşyası takma geleneği dönem dönem bu anlamlarının yanı sıra, mezar hediyesi, tanrılara sunu, imtiyaz göstergesi, zenginlik ifadesi ve güzel görünmek gibi amaçlar içinde kullanılmıştır. Bu çalışmada müze envanterine kayıtlı sağlam halde bulunan on üç adet bilezik ele alınmış olup, bunlardan on bir adedi bronzdan, ikisi de pirinç malzemeden üretilmiştir. Bu bileziklerin yapımında genelde döküm tekniği, detayların işlenmesinde de kazıma tekniği kullanılmıştır. Bazı eserlerin baş kısımları ise dövme tekniği ile oluşturulmuştur. Çalışmaya konu olan bilezikler, form ve süslemelerine göre iki farklı grup altında incelenmiştir. Eser grubu içinde tespit edilen formlar; şerit-bant kesitli kilitlenebilir bilezikler, uçları birleşen bilezikler ve uçları açık hayvan başlı bileziklerdir. Bu bileziklerden sekiz adedi bezemeli ve halka uçları açıktır. Bunların dışında kalan beş bilezik ise bezemesiz ve halka uçları kapalıdır. Yapılan incelemeler Akşehir Müzesi bilezik koleksiyonunun Orta Demir Çağı’ndan Bizans Dönemi’ne kadar olan geniş bir zaman aralığına ait örneklerden oluştuğunu ortaya koymuştur.
  • Öğe
    Lykaonia Bölgesi’nde Roma Dönemi’ne Ait Bir Grup Koloni Iconium
    (Selçuk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi, 2018)
    Iconium is the center of today's Konya province. The city entered into the domination of Rome with the formation of Asia State by Augustus as a result of the death of Amyntas from Galatia in 25 BC. During the Augustus period, the city was exposed to colonization activities. Iconium City became a complete Roman colony in the Hadrian period. Iconium was important for trade, since it was situated at the junction of the roads from the north - south, east - west. That is why various coins were pressed in the city. Indeed, many ColonyIconium coins of the Roman period have been identified which were found in coin exhibitions and located in the storage. They had been brought to different archeological museums in Turkey via scientific excavations or purchasing or confiscation. The aim of the study is to have knowledge about the socio- economic life, belief system and political development in the region through these coins which are dated to the Roman period.
  • Öğe
    Seyitömer höyük akhaemenid dönem siyah firnisli gri hamurlu seramikleri
    (2019) Usta, Hüseyin
    Bu çalışmanın konusunu İç-Batı Anadolu’da yer alan Seyitömer Höyüğün Akhaemenid Dönem’e tarihlendirilen III.tabakasına ait siyah firnisli gri hamurlu seramikleri oluşturmaktadır. Akhaemenid Dönem’e ait yerleşmenin MÖ Geç6./Erken 5. yüzyılda başladığı ve MÖ 4.yüzyıl ikinci yarısına kadar varlığını sürdürdüğü tespit edilmiştir. MÖ 5.yüzyıla tarihli erken örneklerin, Attika’dan ithal edilen örnekler ile birlikte aynı kontekst içerisinde yer almış olmala rısöz konusu yerel üretim seramiklerin bir kısmının ithal ürünlerden esinlenerek üretilmiş imitasyon eserler olduğunugöstermesi açısından önemlidir. Attika’dan ithal edilen örnekler ve bu çalışmada incelenen söz konusu ürünlerintaklitleri/yerel üretimleri ile birlikte değerlendirildiğinde Seyitömer Höyüğün Kıt a Yunanistan ile doğrudan veyadolaylı olarak ticari-kültürel bir ilişki içerisinde olduğu anlaşılmaktadır. Siyah firnisli gri hamurlu seramikle rSeyitömer Höyük’te Akhaemenid Dönem’de kullanılmaya başlanmış olup Hellenistik Dönem’in ortalarına kadarvarlığını sürdürmüştür.
  • Öğe
    Konya koyunoğlu müzesi'nde bulunan pişmiş toprak kandiller
    (2019) Abay, Nizam; Oz, Cüneyt
    Çalışmada Konya Koyunoğlu Müzesi envanterindebulunan pişmiş toprak kandiller değerlendirilmiştir. Müzekoleksiyonunda yer alan sekiz adet kandil beş tipe ayrılarak incelenmiştir. Bu kandillerden iki tanesi HellenistikDönem’e ait iken, diğer altı kandil Roma Dönemi’ne tarihlenmektedir. Kandillerden en erken tarihli olanı MÖ III.yüzyılın ortalarına, en geç tarihli olanı ise MS I. yüzyılınikinci yarısı ile II. yüzyılın ilk yarısına tarihlenmiştir. Makalede incelenen kandillerin dört tanesi üzerinde figüratifve bitkisel bezeme bulunmaktadır. Bu bezemelerin çoğudiskus üzerine yapılmıştır. Bitkisel bezeme olarak meyvelisarmaşık motifi görülür. Aslan ve katırın mücadelesi ilekoşarken betimlenmiş ayı yavrusu motifi figüratif bezemeler olarak karşımıza çıkmaktadır. Bunlar dışında bir kandilin diskusunda ise rozet bezemesi vardır. Tamamına yakınımüzenin kurucusu tarafından satın alınarak müzeye bağışlandığı için kandillerin bulunduğu yerler hakkında bilgisahibi değiliz. Olası atölye tespitleri analoji yöntemiyle aşılmaya çalışılmıştır. Bunun sonucunda özellikle DemlikForm (tea-pot) tipine ait kandillerin Anadolu üretimli olabileceğini düşünüyoruz. Konya Koyunoğlu Müzesi pişmiştoprak kandillerinin incelendiği bu makalede, küçük birgrup da olsa, kandillerin farklı tiplerden oluşması müzeninkandil koleksiyonunun oldukça zengin olduğunun birgöstergesidir. Değerlendirilen bu kandiller bölgenin kandilçeşitliliğinin anlaşılması açısından yararlı olacaktır.
  • Öğe
    Kindos liman duvarları
    (2019) Büyüközer, Aytekin
    Knidos, Datça Yarımadası’nın en uç noktasında, güneye bakan ve denize doğru alçalan eğimli bir arazi ilehemen önündeki küçük ada üzerine kurulmuştur. Topoğrafik yapısından kaynaklı bu özelliği nedeniyle Strabon tarafından çifte şehir olarak adlandırılan kentin yaklaşık olarak 4 km’lik uzunluğa sahip bir savunma hattıvardır. Kent surları planlanırken stratejik düşünce ve arazinin sağladığı imkanlardan faydalanılmış, arazinin şeklisurların yapımında belirleyici olmuştur. Topoğrafya dikkate alınarak araziye oturtulan surlarda doğal tahkimliuçurum veya kayalık gibi bölümler akılcı bir şekilde surhattına dahil edilmiştir. Surlar arazinin jeomorfolojik yapısına bağlı olarak yerel kireç taşı bloklardan örülmüştür.Bununla birlikte yer yer konglamera blokların kullanıldığı bölümler de bulunmaktadır. Kulelerin tamamı, surbedenlerinin bir kısmı rektogonal bloklardan isodomosteknikte örülmüştür. Sur bedenlerinin büyük bir bölümünün ise polygonal bloklardan örüldüğü görülmektedir.Bu çalışmada, Knidos kent surlarının bir parçası olan ticari ve askeri liman çevresindeki duvarlar ve kuleler elealınacaktır. Antikçağda Strabon’un aktarımlarından bildiğimiz kadarıyla ana karadan Kap Krio’ya doğru inşaedilen bir mendirekle ada ile ana kara birleştirilmiş aradaise dar bir kanal bırakılmıştır. Ana kara ve Kap Krio’nunbirleştirilmesi ile kıstağın doğusunda ve batısında iki koymeydana gelmiştir. Oluşan koyların ağız kısımlarındayapılan düzenlemelerle koylar koruma altına alınarakbirer liman elde edilmiştir. Söz konusu limanlar MÖ IV.yüzyılın 2. çeyreğinde başlayan imar faaliyetleri çerçevesinde planlanan savunma sisteminin içine dahil edilmiştir. Özellikle Askeri Liman çevresindeki ve girişindekikulelerle “limen kleistos” olarak bilinen “kapalı veya kapatılabilen liman” olgusunun en iyi örneklerinden biridir.
  • Öğe
    Kekova adası'nda bulunan kandiller
    (2019) Erdoğan, L. Ufuk
    Günümüz Antalya ilinin Demre ilçesi içinde yer alanKekova Adası üzerinde yapılan araştırmalarda adanın üçfarklı bölgesinde üç ayrı kıyı yerleşimi bulunmaktadır. Buyerleşim alanlarından biri adanın batı ucundaki TersaneKoyu Yerleşimi, diğeri adanın kuzey yamacında bulunanKuzey Yerleşim, sonuncusu ise adanın doğu ucunda bulunan Fener Yerleşim Alanıdır. 2012 – 2018 yılları arasındaAda üzerinde yapılan araştırmalarda yok denecek kadar azsayıda seramik buluntu ele geçmiştir. Buna karşın Adaçevresinde yapılan sualtı araştırmalarında ise çok fazlasayıda değişik form ve dönemlere ait seramik parçaları ilekarşılaşılmıştır. Bunların bir kısmı adadan atılmış seramikparçalarıyken bir kısmı da bu ticaret güzergâhını kullanangemilere ait seramiklerdir. Bu seramikler içinde Ada üzerinde altı, sualtında ise üç adet olmak üzere tüme yakın veparça halinde toplamda dokuz adet kandil tespit edilmiştir. Çalışmamızı oluşturan bu kandiller hem benzerleri ilekarşılaştırılıp hem de buluntu yerleri ile değerlendirilmişve tarihlendirilmişlerdir. Değerlendirilmesi yapılan kandillerden altısının Ada’nın yoğun yerleşime tanıklık ettiğiGeç Antik Dönem’e, birinin ise daha erken bir tarihe aitolduğu görülmüştür.
  • Öğe
    Kekova’da bulunan bir grup rhodos amphorası
    (2018) Aslan, Erdoğan; Erdoğan, L. Ufuk; Orhan, Uğurcan; Kılıç, Yusuf
    Kekova Adası, günümüz Antalya ili, Demre ilçesi sınırları içerisinde yer almaktadır. Antikçağda Lykia Bölgesi sınırları içinde, Merkezi Lykia’da bulunmaktadır. Kıyıya paralel olarak uzanan Kekova Adası konumu itibariyle Mısır’dan Roma’ya kadar uzanan deniz ticaret güzergâhı üzerindedir. Kekova bölgesinde yapılan çalışmalarda sualtında tespit edilen çok sayıdaki ticaret amphorası, bu bölgenin denizaşırı ticaret yoğunluğunu açıkça ortaya koymaktadır. Tarafımızca 2012-2017 yılları arasında yapılmış olan sualtı yüzey araştırmalarında tespit edilen amphoraların bir grubunu oluşturan Rhodos amphoraları çalışmamızın materyalini oluşturmaktadır. Bu çalışmada Rhodos amphoraları özelinde, uzun yıllar boyunca deniz aşırı bölgelerle ticarette bulunmuş Lykia’nın, Rhodos ile arasındaki ticari ilişkileri değerlendirilmiştir.
  • Öğe
    Anadolu'dan Roma Cumhuriyet Dönemi'ne ait kadın portreleri
    (2017) Sağlan, Suhal
    Anadolu'da bulunmuş olan ve sayıca çok az örnekle temsil edilen Roma Cumhuriyet Dönemi portreleri içerisinde tespit edilmiş olan yedi adet kadın portresi bu çalışmanın konusunu oluşturmaktadır. Roma Cumhuriyet Dönemi portreciliğinin karakteristik özelliklerini yansıtan bu portreler, Dorylaion, Nicomedia, Sinope, Smyrna ve Ephesos'ta bulunmuşlardır. Sadece, Kopenhag Müzesinde sergilenen bir örneğin buluntu yeri kesin olarak bilinmemekle birlikte, müze envanter kayıtlarında İstanbul'dan satın alınmış olduğu belirtilmektedir. Anadolu'da Hellenistik geleneğin mirasçısı Anadolulu ustalar tarafından şekillendirilmiş olan bu portrelerin ne yazık ki çok azı bilimsel kazılarda bulunmuştur. Orjinal kontekstlerinden uzakta, epigrafik delillerden yoksun olarak bulunmuş bu portreler, daha once yayımlanmış olmakla birlikte, bu çalışma ile yeniden ele alınmış, daha önceki yayınlarda elde edilmiş olan sonuçlar, yeni bulgular ışığında revize edilmiştir.
  • Öğe
    Sinope'den hellenistik döneme ait iki mezar steli
    (2017) Çam, Fatma Bağdatlı; Sağlan, Suhal
    Güney Karadeniz kıyı şeridinin merkezinde, Anadolu'nun en kuzey noktası olan Sinop Burnu üzerinde yer alan Sinope antik kenti (modern Sinop), bir Miletos kolonisi olarak kurulmuştur. Kentte, Arkaik Dönem'den itibaren kesintisiz olarak stel üretiminin varlığını, Sinop Arkeoloji Müzesinin zengin stel koleksiyonu açıkça göstermektedir. Ne yazık ki Sinope stelleri, Geç Arkaik ve Klasik Dönemlere tarihlenen erken örnekler dışında henüz yayınlanmamıştır. Bu çalışmanın konusunu, Sinop ve çevresinde bulunmuş, Hellenistik Dönem'e ait iki mezar steli oluşturmaktadır. Steller, korunabilen yazıtlarına göre, Sabeinos ve Straton(?) stelleri olarak adlandırılmıştır. Naiskoslu stel grubunda yer alan stellerin üzerinde "dexiosis" sahnesi yer almaktadır. Her iki stelde de iki figürlü kompozisyon tercih edilmiştir. Straton(?) Steli'nde, buna ilaveten, kadın figürünün yanında küçük boyutlu bir hizmetçi figürü de eklenmiştir. Stellerin sahne kısmındaki kompozisyonlar ve figürler incelendiğinde, işçilik ve stil özellikleri açısından, iki stelin aynı usta tarafından olmasa da yakın dönemlerde, aynı atölyede üretilmiş olduğu anlaşılmaktadır. Sabeinos ve Straton(?) stelleri üzerinde, stil ve konu olarak her ne kadar Smyrna stellerinin etkisi yoğun olsa da, işçilik ve stil özellikleri açısından Byzantion stelleri ile daha yakın ilişkiler kurulabilir. Stilistik karşılaştırmalar ışığında, Sabeinos Steli'nin MÖ 2. yüzyılın ilk yarısında, Straton(?) Steli'nin de MÖ 2. yüzyıl ortalarından önce yapılmış olması gerekir
  • Öğe
    Aizanoi kuzey nekropolis'te bulunan bir mezarı anlamak,okumak ve yorumlamak: herakleslimezar
    (2017) Özer, Elif; Doksanaltı, Ertekin Mustafa
    Aizanoi antik kenti, Kütahya ilinin 48 km güneybatısına konumlanmıştır. Bu makalede Aizanoi kuzey nekropolis'te bulunan MÖ I. yüzyıl ortaları ile Tiberius dönemi arasına tarihlenen bir askerin mezarı anlatılacaktır. Aizanoi nekropolis'i yerleşimin doğusuna, batısına, kuzeyine ve güneyine konumlandırılmıştır. Kuzey nekropolis'te kazılar 2012 yılında, arazi problemleri çözümlendikten sonra başlamıştır. 2012-2014 yılları arasında yapılan kazılarda ise 41 mezar, 97 birey tespit edilmiştir.
  • Öğe
    Ikonıum'dan akanthus'lu paye kaidesi
    (2016) Söğüt, Bilal; Giderbüyüközer, Zeliha; Büyüközer, Aytekin
    Bu çalışmada Konya merkezde bulunan ve bezemeunsurları ile sıra dışı özelliğe sahip olan bir mimari blokele alınmıştır. Çalışma kapsamında öncelikle mimaribloğun başlık olarak mı, yoksa kaide olarak mı kullanıldığı sorgulanmıştır. Çünkü dört cephesi de akanthusyaprakları ile kaplı olan bu blok hem biçimi hem de cephe dizaynı ile normal korinth başlıklarından ayrılmaktadır. Bunun yanı sıra korinth başlıklarında görmeye alışkın olduğumuz kaulis ile heliks gibi bölümler yerine bezeme alanının tamamen büyük boyutlu tek akanthusyaprağı ile kaplanması da farklı bir uygulamadır. Bloğunüst kısmının büyük oranda tahrip edilmiş olması, hemvolütler hem de abakus'un varlığına dair bir iz tespit edilmesini güçleştirmektedir. Köşelere yerleştirilen alt sıraakanthus yapraklarının kavislendirilmesi suretiyle sekizgen bir form elde edilen bezemeli blok biçimi, bezemeşeması ve oranları bakımından korinth başlıkları ile karşılaştırılmış, özellikle bloğun biçimi ve bezeme şemasından hareketle de bunun korinth başlığından ziyade Anadolu'da Hellenistik Dönem'den itibaren varlığı bilinenakanthus bezemeli paye kaidesi olduğu sonucuna varılmıştır. Yapılan değerlendirmeler, kaidenin AugustusDönemi'nin ikinci yarısına ait stil özelliklerine sahip olduğunu göstermektedir.