Yazar "Topal, Ahmet" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 20 / 23
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Anestezi cihazı ortamı ve volatil anesteziklerin Candida albicans’ın üreme hızına etkileri(2004) Topal, Ahmet; Erol, AtillaAmaç: Maske, konnektör, tüp ve nemli solunum devreleri gibi anestezi ekipmanları infeksiyon vekontaminasyon için iyi bir ortam sağlarlar. Fakat volatil anesteziklerle anestetize edilen hastalarda kontaminasyon beklendiği kadar sık değildir. Biz bu çalışmada, halotan, izofluran ve sevofluranın ve anestezi cihazı ortamının in vitro şartlarda C. albicans üreme hızı üzerine olan etkilerini araştırmayı amaçladık. Yöntem: C. albicans ışık kırıcılığı, spektrofotometre ile 450 nµ’da ölçülerek giriş değeri olarak kaydedildi. Daha sonra C. albicans bir ve iki MAC (Minimum alveolar konsantrasyon) halotan, isofluran ve sevoflurana % 50 oksijenli anestezi cihazı ortamında bir, iki, üç ve dört saat süreyle maruz bırakıldı. C. Albicans’ın işlem sonundaki spektrofotometredeki ölçüm değeri çıkış değeri olarak kaydedildi. Sonuç: Volatil anestezikler ve anestezi cihazı ortamı C. albicans üreme hızını inhibe etti.Öğe Auditory function after spinal anaesthesia: the effect of differently designed spinal needles(LIPPINCOTT WILLIAMS & WILKINS, 2009) Erol, Atilla; Topal, Ahmet; Arbag, Hamdi; Kilicaslan, Alper; Reisli, Ruhiye; Otelcioglu, SerefBackground and objective Recurrent, bilateral or unilateral, persistent or transient, mild or profound hearing loss has been reported after spinal anaesthesia. We studied the effects of the needle type (Quincke, ballpen, pencil-point spinal needles) on hearing loss after spinal anaesthesia with the use of pure-tone audiometry. Methods Forty-five ASA physical status 1 patients scheduled for elective inguinal herniorraphy with spinal anaesthesia were enrolled in the study. The patients were randomly divided into three groups. Group Q (n = 15) patients received spinal anaesthesia through a 25-gauge (G) Quincke spinal needle, group B (n = 15) patients received the same through a 25-G ballpen spinal needle and those in group P (n = 15) received the same through a 25-G pencil-point spinal needle. Patients were interviewed about postoperative complaints such as postdural puncture headache, vertigo, nausea-vomiting, transient neurological symptoms and major neurological deficits. Pure-tone audiometry was performed by an audiologist at specific time intervals. Results The number of patients who had greater than 10 dB hearing loss in group Q was significantly more than that found in group B and group P at 250, 500, 4000 and 6000 Hz on postoperative day 1. When group B and group P were compared for change in hearing, no statistically significant difference was detected at any frequency tested. Conclusion Because the use of ballpen and pencil-point needles reduces hearing loss after spinal anaesthesia, these needles are preferred. Eur J Anaesthesiol 26:416-420 (c) 2009 European Society of Anaesthesiology.Öğe Bronkoalveolar lavaj (Bal) sıvısındaki nötrofillerin kemotaktik fonksiyonları üzerine sevofluran, desfluran ve propofal anestezisinin etkileri(2007) Acat, Cevdet; Erol, Atilla; Topal, Ahmet; Reisli, Rukiye; Resisli, İsmail; Otelcioğlu, ŞerefAmaç: Desfluran, sevofluran veya propofol ile gerçekleştirilen anestezi uygulamasının, bronkoalveolar lavaj (BAL) materyalindeki nötrofillerin kemotaktik fonksiyonları üzerine olan etkilerini akımsitometri yöntemi ile değerlendirmeyi amaçladık. Gereç ve Yöntem: ASA I grubu, 18-40 yaş arasında, 30 hasta rasgele üç gruba (Grup DDesfluran, Grup SSevofluran, Grup PPropofol) ayrıldı. Hastalar diazepam ve atropin ile premedike edildi. Hastaların sistolik ve diastolik arter basıncı, oksijen saturasyonu ve end-tidal CO2 değerleri ile desfluran ve sevofluranın minimum alveoler konsantrasyon ve % değerleri kaydedildi. Anestezi indüksiyonunda tüm hastalara 2-3 mg kg-1 propofol 1 mcg kg-1 fentanil ve 0.6 mg kg-1 rokuronyum bromür uygulandı. Anestezi idamesinde inhalasyon ajanları 1-1,5 MAC olacak şekilde, propofol infüzyonu ise, 12 mg kg-1 dozunda başlanıp 9, 6 ve sonunda 4 mg kg-1 dozuna düşürülerek uygulandı. Fiberoptik bronkoskopla indüksiyondan ve operasyon bitiminden hemen sonra bronkoalveolar lavaj yapıldı. Elde edilen BAL örneklerindeki nötrofillerin, bazal (BAHO) ve N-formil-met-leu-phe (fMLP) ile uyarılmış (UAHO) aktive hücre oranları akım sitometrik yöntemle ölçüldü. Bulgular: Hastaların demografik özellikleri, anestezi/cerrahi süreleri ve hemodinamik bulgular gruplar arasında benzerdi. Grup P’de propofol verilmeden önceki bazal aktive hücre oranları (BAHO), propofol uygulaması sonrası BAHO ile karşılaştırıldığında istatistiksel olarak anlamlı düzeyde yüksekti. Propofol anestezisi sonrasında N-formil-met-leu-phe (fMLP) ile uyarılmış aktive hücre oranları (UAHO), BAHO’na göre anlamlı olarak daha yüksekti. Grup D’de desfluran anestezisi sonrasında UAHO’ları, BAHO’larına göre anlamlı olarak daha yüksekti. Grup S’de sevofluran verilmesinden önce ve sonra, BAHO ve UAHO arasında istatistiksel olarak anlamlı fark yoktu. Sonuç: Bu çalışmanın sonuçları BAL nötrofillerinin kemotaksi fonksiyonu üzerine en az etkili ajanın sevofluran olduğunu göstermiştir.Öğe Caudal anesthesia for minor subumbilical pediatric surgery: a comparison of levobupivacaine alone and levobupivacaine plus sufentanil(ELSEVIER SCIENCE INC, 2008) Erol, Atilla; Tavlan, Aybars; Tuncer, Sema; Topal, Ahmet; Yurtcu, Mueslim; Reisli, Ruhiye; Otelcioglu, SerefStudy Objectives: To compare the postoperative analgesic efficacy and duration of analgesia after caudal levobupivacaine 0.20% with and without the addition of sufentanil 0.5 mu g kg(-1). Design: Prospective, randomized study. Setting: University teaching hospital. Patients: 40 ASA physical Status I pediatric Patients, aged one to 7 years, who were scheduled for elective minor subumbilical surgery. Interventions: Patients were divided into two groups to receive either a single caudal injection of one mL kg(-1) levobupivacaine 0.20% (Group L) or levobupivacaine 0.20% plus sufentanil 0.5 mu g kg(-1) (Group LS). Measurements: Analgesia (Children and Infants Postoperative Pain Scale score), motor block (Motor Blockade Scoring), and side effects were assessed at predetermined time points during the first 24 postoperative hours. Main Results: The Children and Infants Postoperative Pain Scale scoring at the first hour was significantly lower in Group LS than in Group L. No significant differences were found between the two groups for Pain scores at two, three, 4, 5 6 9 12, and 24 hours. Degree of motor block was comparable between the two groups. Conclusion: The effect of adding sufentanil to caudal levobupivacaine on postoperative pain scores is brief after elective minor subumbilical surgery in children. (C) 2008 Elsevier Inc. All rights reserved.Öğe Clinical Outcome Following the Use of Inadequate Solutions for Continuous Veno-Venous Hemodiofiltration(INFORMA HEALTHCARE, 2008) Celik, Jale Bengi; Topal, Ahmet; Kartal, Elmas; Yosunkaya, AlperBackgrounds. A short time ago, commercially available diafiltration and replacement fluids could be found o n the hospital in Turkey. Instead, peritoneal dialysis solution (PDS) for continue veno-venous hemodiafiltration (CVVHDF) therapy and normal saline as replacement fluid are used. In this retrospective study, we investigated the effects of PDS and bicarbonate-buffered hemofiltration solution (Bic-HFS). Methods. We did a retrospective chart review of 24 patients treated with continue renal replacement therapy (CRRT) between January 2004 and February 2008. Peritoneal dialysis solution (PDS) was used in 14 patients, and bicarbonate-buffered hemodialysis solution (bic-HFS) was used in 10 patients. Results. Demographic data, laboratory findings, and mortality rate were similar both groups. Blood glucose and lactate levels were higher in the PD group than the bic-HFS group (p 0.05). Hyperglycemia occurred more frequent in the PDS group than in the bic-HFS group (64% versus 30%, respectively; p 0.05). Metabolic acidosis occurred in eight patients (57%) in the PDS group and three patients (30%) in the bic-HFS group (p 0.05). Hypotension was higher in the PDS group (10, 71%) than in the bic-HFS group (3, 30%; p 0.05). Conclusion. Using PDS fluid as dialysate for CVVHDF therapy is not a preferable solution because of the metabolic disturbances that it can cause.Öğe Çocukların premedikasyonunda intranazal midazolam ve midazolam-sufentanilin karşılaştırılması(2008) Topal, Ahmet; Erol, Atilla; Tavlan, Aybars; Kılıçaslan, Alper; Yalçın, NaimeAmaç: Çocuklarda premedikasyonda intranazal uygulanan midazolam ve düşük doz midazolam-sufentanil kombinasyonunun sedasyon, hemodinami ve derlenme üzerine olan etkilerinin karşılaştırılması amaçlandı. Gereç ve Yöntem: Elektif tonsillektomi ve/veya adenoidektomi operasyonu planlanan 50 çocuk randomize olarak iki gruba ayrıldı. Olgulara Grup M (n25): 0,2 mg kg-1 midazolam, Grup M/S (n25): 0,1 mg kg-1 midazolam 0.75 µg kg-1 sufentanil premedikasyon amacıyla anestezi indüksiyonundan 20 dk. önce intranazal olarak uygulandı. Premedikasyon uygulanmadan önce ve sonra ortalama kan basıncı (OKB), kalp hızı (KH), periferik oksijen satürasyonu (SpO2) ve Ramsey sedasyon skorları değerlendirildi. Olguların ailelerinden ayrılmaları ve operasyon masasında venöz kanülasyona yanıtları değerlendirildi. Anestezi indüksiyonu % 50 O2 - % 50 N2O içinde % 8 sevofluran, 10 µg kg-1 alfentanil ile sağlandı. Yüz maskesine yanıt (kabul/ret) şeklinde değerlendirildi. Anestezi uygulaması % 50 O2 - % 50 N2O karışımı içinde % 2-3 sevofluran ile sürdürüldü. Operasyon sonrası görülen ajitasyon Davis skorlaması, ağrı seviyeleri “postoperative pain score” (POPS) skorlaması ile değerlendirildi. Bulgular: Gruplar arasında hemodinamik ölçümlerde anlamlı farklılık gözlenmedi (p0.05). Aileden ayrılma, yüz maskesine yanıt, postoperatif 30. dk.’daki POPS ve Davis skoru Grup M’de, venöz kanülasyona yanıt, Grup M/S’de daha iyi saptandı (p0.05). Postoperatif 10. dk.’daki Davis ve POPS skorları benzerdi (p0.05). Sonuç: Midazolam-sufentanil kombinasyonunun, tek başına midazolam kullanılmasına iyi bir alternatif oluşturamadığı kanısına varıldı.Öğe A COMPARISON OF RECOVERY CHARACTERISTICS OF SEVOFLURANE AND PROPOFOL-REMIFENTANIL ANESTHESIA IN GERIATRIC PATIENTS(GUNES KITABEVI LTD STI, 2011) Celik, Jale Bengi; Topal, Ahmet; Erol, Atilla; Guven, Selcuk; Kara, InciIntroduction: In this study we aimed to compare the recovery characteristics of propofol/remifentanil and sevofluran/remifentanil anesthesia in 100 geriatric patients undergoing urological procedures. Materials and Method: The patients were randomized to receive either propofol-remifentanil (group P) or sevoflurane-remifentanil (Group S) anesthesia. Recovery characteristics, the time to post-anesthetic discharge scoring system (PADSS) score and Aldrete score of 9 point, Digit Symbol Substitution Test (DSST) and Trieger Dot Test (TDT) values were compared between two groups. Results: Extubation time was significantly shorter in group P than in group S (5.3 +/- 2.9 min vs 7.8 +/- 3.8 min, p=0.038). The times of first eye opening, response to verbal commands and orientation were similar in both groups. The time of Aldrete score of 9 points (grup P: 14.2 +/- 3.6 min, group S: 16.3 +/- 4.5 min) and PADSS of 9 points (group P: 19.3 +/- 5.7 min, group S: 22.1 +/- 4.2 min) were also similar (p > 0.05). Time to return to the normal value of DSST was significantly shorter in Group P compared with Group S, and TDT was similar in both groups (p > 0.05). No significant differences were observed in the incidence of postoperative complications and VAS score (p > 0.05). Conclusion: Both propofol-remifentanil and sevoflurane-remifentanil appears to be an adequate anesthesia in geriatric patients.Öğe A comparison of the effects of caudal anesthesia with constant dosage of levobupivacaine in different volumes and concentrations in children(2013) Çelik, Jale Bengi; Apilioğulları, Seza; Kara, İnci; Topal, Ahmet; Yüceaktaş, AliAmaç: Sabit dozda kullanılan levobupivakainin iki farklı volüm ve konsantrasyonunun çocuklarda kaudal blok kalitesi ve postoperatif analjezi üzerine etkileri kıyaslandı. Gereç ve Yöntemler: Ürogenital cerrahi geçirecek 3-8 yaş arası 40 çocuğa kaudal blok için 2 mg/kg levobupivakain, yüksek (1 mL/kg; Grup Y; n20) veya düşük (0,5 mL/kg; Grup D; n20) hacimde uygulandı. İnspiratuar sevofluran konsantrasyonunu artırmayı gerektiren intraoperatif hemodinamik yanıtlar ve postoperatif analjezi süresi değerlendirilen öncelikli parametrelerdi. Bulgular: Her iki grupta da inspire edilen sevofluran konsantrasyonunu artırmayı gerektirecek hemodinamik yanıt gözlenen hasta yoktu. Analjezi süresi Grup Y de Grup D’ye göre anlamlı olarak uzundu (sırasıyla 825103 dk ve 58798 dk; p0,029). Operasyon sonrası ilk saatte hastaların hiçbirinde motor blok bulgusu gözlenmedi. Sonuç: Levobupivakainin yüksek volüm/düşük konsantrasyonu ile uygulanan kaudal blok, düşük volüm/yüksek konsantrasyonu kıyaslandığında daha uzun süre postoperatif analjezi sağlar.Öğe Comparison of the Effects of Intravenous and Thoracic Epidural Patient-Controlled Analgesia With Morphine After Upper Abdominal Surgery(VSP Bv, 2003) Yosunkaya, Alper; Tavlan, Aybars; Tuncer, Sema; Reisli, Ruhiye; Topal, Ahmet; Ökesli, SelminOur purpose was to compare the effects of patient-controlled analgesia (PCA) with intravenous (i.v.) and epidural morphine on pulmonary function and their analgesic efficacy and side effects after upper abdominal surgery. In a prospective study, patients were randomly allocated to receive either thoracic epidural (n = 20) or intravenous (n = 20) patient-controlled analgesia with morphine. Preoperatively and at 24 and 48 h after surgery, arterial blood-gas analysis, forced vital capacity (FVC), and forced expiratory volume in 1s (FEV1) were measured, and chest X-ray films were taken from all patients. Pain (at rest), morphine consumption, nausea and vomiting, pruritus, and respiratory rate were recorded during the first 48 postoperative hours. In this period, the amount of morphine that was used in the epidural PCA group (28.5 +/- 7.4 mg) was significantly lower than in the i.v. PCA group (49.4 +/- 27.0 mg). Pain scores were similar in the two groups. Throughout the study no differences were found in pH(a), PaCO2, PaO2, FVC or FEV1 between epidural and i.v. morphine groups. When compared with preoperative data, at 24 and 48 h after surgery, FVC, FEV1, and PaO2 decreased significantly in both groups (p < 0.05). Except pruritus, incidence of side effects occurred similarly in the two groups. In this study, we found no difference between the effects of epidural and i.v. administration of morphine with PCA on pulmonary function and analgesic efficacy.Öğe A COMPARISON OF TWO DIFFERENT SEDATION TECHNIQUES IN GERIATRIC PATIENTS FOR ENDOSCOPIC UROLOGICAL SURGERY(GUNES KITABEVI LTD STI, 2012) Celik, Jale Bengi; Topal, Ahmet; Erdem, Tuba Berra; Kara, InciIntroduction: In this study, we evaluated the effectiveness and safety of intravenous propofol-fentanyl and ketamine-midazolam combinations for procedural sedation and analgesia in elderly patients undergoing urological endoscopic surgery. Materials and Method: This prospective study enrolled 80 patients aged 60-80 years ASA I-III requiring endoscopic urological procedures. Patients received intravenous bolus doses of either fentanyl 1 mu g.kg-1 and propofol 1-2 mg.kg-1 in group P or ketamine 1-1.5 mg.kg-1 and midazolam 0.1 mg.kg-1 in group K titrated according to Ramsay sedation scale in the range of 3-4. Results: There were no differences in vital signs, operating times and demographic variables. Time to Aldrete score >= 8 was similar in two groups. Time to PADSS >= 9 was significantly longer in group K than group P (p<0.05). The frequency of vertigo, nausea, vomiting, visual disturbances, laryngeal spasm and hallucinations were higher in group K (p<0.05). But pain of injection and respiratory depression were more frequent in group P (p<0.05). Excessive salivation, tachycardia, bradycardia, hypotension, hypertension were similar in both groups. Conclusion: Hemodynamic changes and degrees of sedation showed that propofol-fentanyl and ketamine-midazolam combinations can safely be used in geriatric patients undergoing endoscopic urological procedures. However, in the propofol-fentanyl group the incidence of side effects were lower and the recovery period was shorter than the ketamine-midazolam group.Öğe A comparıson of recovery characterıstıcs of sevoflurane and propofol–remıfentanıl anesthesıa ın gerıatrıc patıents(2011) Çelik, Jale Bengi; Topal, Ahmet; Erol, Atilla; Güven, Selçuk; Kara, İnciGiriş: Bu çalışmada ürolojik cerrahi girişim geçirecek 100 ileri yaş hastada propofol-remifentanil kullanılarak uygulanan total intravenöz anestezi ile sevofluran-remifentanil anestezisinin derlenme özelliklerinin karşılaştırılması amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem: Hastalar propofol-remifentanil (grup P) veya sevofluran-remifentanil (grup S) anestezisi verilmek üzere rasgele ayrıldı. Derlenme özellikleri, anestezi sonrası gönderme skor sistemi (PADSS) ve Aldrete derlenme skorunu 9 olma zamanı, Digit Symbol Substitution Test (DSST), Trieger Dot Test sonuçları kaydedildi. Bulgular: Ekstubasyon zamanı grup P'de grup S'e göre belirgin olarak kısa bulundu (5.32.9 dk ve 7.83.8dk, p0.038). İlk göz açma, verbal uyarılara cevap ve oryantasyon gruplar arasında benzerdi. Aldrete skorunun 9 olma zamanı (Grup P: 14.23.6 dk, Grup S: 16.34.5 dk)ve PADSS'in 9 olma zamanı (Grup P: 19.35.7 dk, Grup S: 22.14.2 dk) iki grupta benzer bulundu (p0.05). DSST'in normale dönmesi grup P'de grup S ile karşılaştırıldığınd belirgin olarak hızlı idi (p0.05) ve TDT iki grupta benzerdi (p0.05). Bulantı/kusma, titreme, göğüs duvarında sertlik ve VAS ağrı skoru değerlerinde belirgin fark yoktu (p0.05).Öğe The Effects of 3 Different Intra-abdominal Pressures on the Thromboelastographic Profile During Laparoscopic Cholecystectomy(LIPPINCOTT WILLIAMS & WILKINS, 2011) Topal, Ahmet; Celik, Jale Bengi; Tekin, Ahmet; Yuceaktas, Ali; Otelcioglu, SerefObjective: The aim was to determine the influence of the pneumoperitoneum at 10, 13, and 16mm Hg on thromboelastograph (TEG) in laparoscopic cholecystectomy. Methods: Sixty patients were randomly allocated to 3 groups. The abdomen was insufflated with carbon dioxide to 10mm Hg (group 1), 13mm Hg (group 2), and 16mm Hg (group 3) intra-abdominal pressures. We evaluated changes in the TEG values [ reaction time (R), maximum amplitude (MA), alpha-angle, K time] preoperatively, intraoperatively, and postoperatively. Results: In the postoperative 24th hour, the R-value was significantly lower in group 3 than that in group 1 and group 2 (P< 0.05). We found increased values of MA intraoperative 30th minute and postoperative 24th hour in group 3 with respect to group 1 (P< 0.05) and postoperative 24th hour, and the MA value in group 3 was significantly higher than those of group 2 (P< 0.05). In group 3, the alpha-angle was significantly higher than that of group 1 and group 2 at intraoperative 30th minute and postoperative 24th hour (P< 0.05). In postoperative 24th hour, the K-value was significantly lower in group 3 than in group 2 and group 1 (P< 0.05). Conclusions: Laparoscopy with pneumoperitoneum at pressures of 10 and 13mm Hg did not alter the TEG values and low intra-abdominal pressure must be used for peritoneal insufflation.Öğe Genel anestezi ve genel anestezi ile birlikte uygulanan epidural levobupivakain veya bupivakain anestezisinin karşılaştırılması(2008) Çalımlı, Semra; Topal, Ahmet; Erol, Atilla; Tavlan, Aybars; Otelcioğlu, ŞerefAmaç: Cerrahi travmaya karşı oluşacak stres yanıtın baskılanması, intraoperatif hemodinami ve postoperatif analjezi kalitesi yönünden; genel anesteziye eklenen epidural bupivakain veya levobupivakain anestezisi ile genel anesteziyi karşılaştırılmayı amaçladık. Gereç ve Yöntem: Çalışmaya total abdominal histerektomi bilateral salpingoooferektomi (TAH-BSO) planlanan 54 vaka kabul edildi. Olgular genel anesteziepidural bupivakain (Grup I), genel anesteziepidural levobupivakain (Grup II) ve genel anestezi (Grup III) uygulanan grup şeklinde randomize olarak 3 gruba ayrıldı. Monitorizasyon sonrası Grup I ve Grup II’ye lomber epidural kateter yerleştirilerek, duyusal blok seviyesi T6 dermatomuna ulaştığında 2 mg kg-1 propofol, 1 µ kg-1 dk-1 remifentanil, 0.6 mg kg-1 rokuronyum ile genel anestezi uygulandı. Grup III’e de monitorizasyon sonrası aynı şekilde indüksiyon sağlandı. Anestezi idamesi tüm gruplarda % 50 O2-% 50 hava karışımı içinde %1 sevofluran ve 0.1 µg kg-1 dk-1 remifentanil infüzyonu ile sağlandı. Glukoz, kortizol, insülin, C reaktif protein (CRP) analizi için preoperatif, postoperatif 1. ve 24. saatlerde kan örnekleri alındı. Olgular; hemodinami, duyusal ve motor blok seviyeleri, kullanılan anestezik miktarları, anesteziden derlenme, postoperatif ağrı ve yan etkiler açısından takip edildi. Postoperatif ağrı tedavisi için; Grup I’e epidural bupivakainmorfin, Grup II’ye epidural levobupivakain morfin ile hazırlanan hasta kontrollü analjezi (HKA), Grup III’e iv morfin HKA uygulandı. Bulgular: Grup I ve II arasında duyusal bloğun T6 dermatomuna ulaşma zamanı, duyusal blok üst seviyesi ve motor blok açısından farklılık tespit edilmedi (p0.05). Perioperatif kullanılan remifentanil ve sevofluran toplam dozları ve ilave kas gevşetici gereksinimi Grup III’te, Grup I ve II’ye göre anlamlı olarak daha yüksekti (p0.05). Spontan solunum zamanı, ekstübasyon zamanı, göz açma zamanı, Aldrete derlenme skoru 9 olma zamanı Grup III’te, Grup I ve II’ye göre anlamlı olarak uzun idi (p0.05). Gruplar arasında glukoz, insülin ve CRP değerleri bakımından tüm zamanlarda anlamlı farklılık görülmedi (p0.05). Kortizol değeri, postoperatif 1. saatte Grup III’te, Grup I ve II’ye göre anlamlı olarak daha yüksek idi (p0.05). Visual analog skala (VAS) değeri 0. dk.’da Grup III’te en yüksek idi, diğer ölçüm zamanlarında anlamlı bir farklılık tespit edilmedi. Bulantı-kusma ve kaşıntı, Grup III’te daha fazla gözlenmesine rağmen, gruplar arasında anlamlı fark yok idi (p0.05). Sonuç: Epidural bupivakain veya levobupivakainin etkileri açısından benzer olduğu, epidural genel anestezinin, genel anesteziye kıyasla intraoperatif olarak daha iyi hemodinamik stabilite sağladığı, özellikle postoperatif ilk saatlerde daha iyi analjezi sağladığı ve stres yanıtı daha iyi baskılayabildiği kanaatine varıldı.Öğe Halotan, izofluran ve sevofluranın anestezi cihazı ortamında psodomonas aeruginosa, staphylococcus aureus ve escherichia colinin üreme hızlarına etkileri(Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi, 2002) Topal, Ahmet; Duman, AteşAnestezi cihazlarında kullanılan maske, konnektör, hortum ve nemli solunum devreleri, enfeksiyon ve kontaminasyon için iyi bir ortam sağlarlar. Ancak klinik uygulama sırasında kontaminasyon beklendiği kadar sık görülmemektedir. Volatil anesteziklerle anestetize edilen hastalarda postoperatif pulmoner enfeksiyon beklenenden daha az ortaya çıkmaktadır. Bu durum, "volatil anesteziklerin antibakteriyel etkileri olabilir mi?" sorusunu akla getirmektedir. Bu çalışmada, volatil anesteziklerden halotan, izofluran ve sevofluranın, P. aeruginosa, S. aureus ve E. Coli'nin üreme hızı üzerine, anestezi cihazı ortamında, in vitro şartlarda, etkilerini araştırmayı amaçladık. Buyyon içindeki P. aeruginosa, S. aureus ve E. colfnin, spektrofotometrede 450 nu. dalga boyunda ışık kırıcılığı okunup giriş değeri olarak kayıt edildi. Mikroorganizmalar, anestezi cihazında, %50 oksijenli ortamda, halotan, izofluran ve sevoflurana, bir, iki, üç ve dört saat süreyle, 1 MAC ve 2 MAC'da üçer defa maruz bırakıldı. Sürelerin sonunda tekrar mikroorganizmaların ışık kırıcılığı okunup çıkış değeri olarak kayıt edildi. Kontrol grubu için, P. aeruginosa, S. aureus ve E. coli, buyyon içinde, %50 oksijen konsantrasyonunda, bir, iki, üç ve dört saat süreyle, anestezi cihazı ortamında, üremesi için bekletildi. Bu deneyde üç kez tekrarlandı. Girişte ve süre sonlarında spektrofotometrede ışık kırıcılığı okundu ve giriş, çıkış değerleri olarak kayıt edildi. Bulunan giriş ve çıkış değerlerinin yüzde değişimleri hesaplanarak kontrol grubu yüzde değişim değerleri ile istatistiksel olarak karşılaştırıldı. İstatistiksel yöntem olarak tek yönlü varyans analizi ve tukey HSD testi kullanıldı, p <0.05 değerleri anlamlı kabul edildi. Halotan, izofluran ve sevofluranın, 1 MAC ve 2 MAC'da, bir saat, iki saat, üç saat ve dört saat sürelerde, anestezi cihazı ortamında P. aeruginosa, S. aureus ve E. coli suşlarmın üreme hızları üzerine inhibe edici etkileri gösterildi. Bakteri üreme hızını baskılayıcı etki, halotan ve sevofluranda fazla iken, izofluranda bu etki halotan ve sevoflurana göre daha azdı. Volatil anesteziklerin bakteri üreme hızını baskılayıcı etkilerine en duyarlı mikroorganizma, P. aeruginosa ve E. coli idi. S. aureus ise bu etkiye en dirençli mikroorganizma idi.Öğe İleri Yaş Hastalarda Ürolojik Endoskopik Girişimlerde İki Farkli Sedasyon Yönteminin Karşılaştırılması(2012) Çelik, Jale Bengi; Topal, Ahmet; Erdem, Tuba Berra; Kara, İnciIntroduction: In this study, we evaluated the effectiveness and safety of intravenous propofol- fentanyl and ketamine-midazolam combinations for procedural sedation and analgesia in elderly patients undergoing urological endoscopic surgery. Materials and Method: This prospective study enrolled 80 patients aged 60-80 years ASA I-III requiring endoscopic urological procedures. Patients received intravenous bolus doses of either fentanyl 1 ?g.kg-1 and propofol 1-2 mg.kg-1 in group P or ketamine 1-1.5 mg.kg-1 and midazolam 0.1 mg.kg-1 in group K titrated according to Ramsay sedation scale in the range of 3-4. Results: There were no differences in vital signs, operating times and demographic variables. Time to Aldrete score ?8 was similar in two groups. Time to PADSS ?9 was significantly longer in group K than group P (p<0.05). The frequency of vertigo, nausea, vomiting, visual disturbances, laryngeal spasm and hallucinations were higher in group K (p<0.05). But pain of injection and respiratory depression were more frequent in group P (p<0.05). Excessive salivation, tachycardia, bradycardia, hypotension, hypertension were similar in both groups. Conclusion: Hemodynamic changes and degrees of sedation showed that propofol-fentanyl and ketamine-midazolam combinations can safely be used in geriatric patients undergoing endoscopic urological procedures. However, in the propofol-fentanyl group the incidence of side effects were lower and the recovery period was shorter than the ketamine-midazolam group.Öğe İleri yaş hastalarda ürolojik endoskopik girişimlerde iki farklı sedasyon yöntemının karşılaştırılması(2012) Çelik, Jale Bengi; Topal, Ahmet; Erdem, Tuba Berra; Kara, İnciGiriş: Bu çalışmada, ürolojik endoskopik cerrahi girişim geçirecek yaşlı hastalarda analjezi ve sedasyon için intravenöz propofol- fentanil ve ketamin-midazolam kombinasyonunun güvenilirli- ğini ve etkinliğini araştırdık. Gereç ve Yöntem: Bu prospektif çalışma, endoskopik ürolojik girişim gerektiren ASA I-III , 60-80 yaşlarında 80 hastada yapılmıştır.Grup P (n40) hastalara, 1-2 mg.kg-1 propofol ve1 ?g.kg- 1 fentanil, Grup K (n40) hastalara 1-1.5 mg.kg-1 ketamin ve 0.1 mg.kg-1 midazolam Ramsay sedasyon skalası 3-4 olacak şekilde titre edilerek verildi. Bulgular: Demografik veriler, vital bulgular, sedasyon ve operasyon zamanları arasında fark bulunamadı. Aldrete skoru 8 olma zamanı iki grupta benzerdi. PADSS 9 olma zamanı grup K’da grup P’den belirgin olarak uzundu (p0.05). Baş dönmesi, bulantı, kusma, görme bozuklukları, larinks spazmı ve halusinasyon grup K’da daha sıktı (p0.05). Enjeksiyon ağrısı ve solunum depresyonu grup P’de daha sık bulundu (p0.05). Sekresyon artışı, taşikardi, bradikardi, hipotansiyon ve hipertansiyon iki grupta benzer bulundu. Sonuç: Endoskopik ürolojik girişim geçirecek geriatrik hastalarda propofol-fentanil ve ketamin- midazolam kombinasyonu güvenle kullanılabilir. Propofol-fentanil kombinasyonunda ketamin- midazolam kombinasyonuna göre yan etki insidansı daha düşük ve ayılma süresi daha kısa bulunmuştur.Öğe İntrakarniyal kitle cerrahisinde desfluran ve izofluran anestezisinin hemostalik sistem üzerine olan etkilerinin tromboelstografi yöntemi ile değerlendirilmesi(2008) Dursun, Murat; Tavlan, Aybars; Topal, Ahmet; Erol, Atilla; Otelcioğlu, ŞerefAmaç: İntrakraniyal kitle cerrahisinde izofluran ve desfluran anestezisinin, hemostatik sistem üzerine olan etkilerini TEG yöntemi ile karşılaştırmayı amaçladık. Gereç ve Yöntem: ASA I-III, supratentoriyal kraniyotomi planlanan kırk olgu çalışmaya dahil edildi. Kalp atım hızı, ortalama arteriyal basınç, periferik oksijen saturasyonu, PaCO2, ETCO2 basıncı, periferik vücut ısıları monitörize edildi. Anestezi indüksiyonunda tüm olgulara 1 µg kg-1 remifentanil 60 sn.’de iv bolus uygulandı. Remifentanil uygulamasını takiben 2 mg kg-1 iv bolus propofol verildi. Bilinç kaybı geliştikten sonra 0,5 mg kg-1 iv atrakuryum verilmesini takiben endotrakeal entübasyon yapıldı. Anestezinin idamesi için Grup I’de 0,5 minimum alveolar konsantrasyon (MAK) izofluran, Grup D’de 0,5 MAC desfluran kullanıldı. Anestezi indüksiyonu öncesi, indüksiyondan 1 sa. sonra ve postoperatif 24. sa’te TEG (tromboelastografi) yöntemi ile parametreler değerlendirildi. Bulgular: Grup içi ve gruplar arasında reaksiyon zamanı, koagülasyon zamanı, alfa açısı ve maksimum amplitüd değerlerinde ölçüm zamanlarında istatistiksel olarak anlamlı fark yoktu (P0,05). Sonuç: İntrakraniyal kitle cerrahisinde desfluran ve izofluran anestezilerinin, hemostatik sistem üzerine olan etkilerini tromboelostografi yöntemi ile karşılaştırdığımız bu çalışmada; her iki ajanında TEG parametrelerini değiştirmediği, hemostatik sistem üzerine olumsuz etkilerinin olmadığı ve intrakraniyal kitle cerrahisinde güvenle kullanılabileceği kanısına varıldı.Öğe İntrakraniyal kitle cerrahisinde propofol-remifentanil ile desfluran-remifentanil anestezisinin karşılaştırılması(2006) Tavlan, Aybars; Erol, Atilla; Topal, Ahmet; Dayıoğlu, Mürüvvet; Kara, İnci; Otelcioğlu, ŞerefAmaç: Elektif intrakraniyal kitle cerrahisinde propofol-remifentanil ve desfluran-remifentanil ile gerçekleştirilen anestezi uygulamalarının hemodinami ve derlenme üzerine olan etkilerini karşılaştırmayı amaçladık. Gereç ve Yöntem: ASA I-III grubu, 18-65 yaşları arasında 40 olgu rasgele iki gruba (Grup I Propofol, Grup II Desfluran) ayrıldı. Tüm olgulara premedikasyonda 0,03 mg kg-1 midazolam, anestezi indüksiyonunda 1 mg kg-1 lidokain, 1 µg kg-1 remifentanil (60 saniyede) intravenöz uygulandı. Eş zamanlı remifentanilin 0,5 µg kg-1 dak-1 infüzyonuna başlandı. Remifentanil uygulamasını takiben 2 mg kg-1 intravenöz propofol verildi. Dura açılmasından sonra remifentanil infüzyonu % 50 azaltıldı. Anestezinin idamesinde birinci grupta 6 mg kg-1st-1 propofol infüzyonu, ikinci grupta % 3 konsantrasyonda desfluran ortalama arter basıncı 60-100 mmHg olacak şekilde kullanıldı. Olgular kalp atım hızı (KAH), ortalama arter basıncı (OAB), derlenme kriterleri, peroperatif komplikasyonlar açısından değerlendirildi. Bulgular: Grup I'de entübasyondan 2 dakika sonra (t3), 10 dakika sonra (t4) ve çivili başlık takılınca (t5) başlangıca göre OAB artış oranı Grup II'ye göre fazlaydı (sırasıyla; p0.008, p0.008, p0.013). Çivili başlık takıldıktan 10 dakika sonra (t7) ve dura insizyonunda (t8) ise, başlangıca göre OAB artış oranı Grup II'de yüksekti (p0.030, p0.037). Gruplar KAH yönünden karşılaştırıldığında entübasyondan 2 dakika sonra (t3) ve 10 dakika sonra (t4) başlangıca göre Grup II'deki azalma daha fazlaydı (sırasıyla; p0.001, p0.001). Çivili başlık takılınca (t5), çivili başlık takıldıktan 10 dakika sonra (t7) ve dura insizyonunda (t8) ise, Grup I'deki azalma oranı Grup II'ye göre fazlaydı (sırasıyla; p0.002, p0.010, p0.007). Grup II'de göz açma ve ekstübasyon zamanları daha kısaydı (sırasıyla; p0.005, p0.001). Sonuç: İntrakraniyal kitle cerrahisinde, remifentanil ile kombine edilen desfluran ve propofol anestezisinin intraoperatif hemodinamik yanıtı etkin olarak baskıladığı, fakat desfluran ile kombinasyonun daha kısa sürede derlenme sağladığı kanısına varıldı.Öğe İntraoperatif tramadol ve ketaminin tonsillektomi uygulanan hastalarda ameliyat sonrası ağrı üzerine etkilerinin karşılaştırılması(2013) Sizer, Çiğdem; Kara, İnci; Topal, Ahmet; Çelik, Jale BengiAmaç: Çocukluk çağında sıklıkla uygulanan tonsillektomi ameliyatlarında intraoperatif ketamin ve tramadol uygulamasının ameliyat sonrası ağrı ve analjezik ihtiyacı üzerine etkilerini karşılaştırmayı amaçladık. Gereç ve Yöntem: Çalışmaya tonsillektomi ameliyatı planlanan, 5-15 yaş arası, ASA I-II sınıfında 90 hasta alındı. Standart genel anestezi sonrası olgular üç gruba ayrıldı. Kanama kontrolü sırasında ketamin grubuna 0.5 mg.kg-1 ketamin, tramadol grubuna 2 mg.kg-1 tramadol ve kontrol grubuna ise SF i.v. olarak uygulandı. Anestezi ve ameliyat süreleri ile derlenme odasın- da kalış zamanları kaydedildi. Ameliyat sonrası ağrı değerlendirmesinde NRS ve CHEOPS skalaları kullanıldı. NRS 3den, CHEOPS 8den büyük olduğunda; ilk 6 saatte rektal, sonrasında oral 15 mg.kg-1 parasetamol uygulandı. İlk analjezik zamanı, uygulanan toplam doz ve komplikasyonlar kaydedildi. Bulgular: Olguların demografik verileri, anestezi ve ameliyat süreleri ile derlenme odasında kalış süreleri istatiksel olarak ben- zerdi (p0.05). Kontrol grubunda, tramadol ve ketamin grubuna göre ek analjezik gerektiren hasta sayısı anlamlı olarak yük- sekti (p0.05). Tramadol ve ketamin grupları arasında ise fark bulunamadı (p0.05). Ek analjezik verilme zamanı kontrol grubunda tramadol ve ketamin gruplarına göre anlamlı olarak kısa bulunurken (p0.05), tramadol ve ketamin gruplarında ek analjezik verilme süreleri benzer olarak hesaplandı (p0.05). Ek analjezik olarak kullanılan parasetamol dozu kontrol grubun- da tramadol ve ketamin grubuna göre anlamlı olarak fazla (p0.05) iken, tramadol ve ketamin grubunda ise benzerdi (p0.05). Tramadol ve ketamin gruplarında kontrol grubuna göre bulantı-kusma anlamlı olarak yüksek bulundu (p0.05). Sonuç: Pediatrik dönem tonsillektomi ameliyatlarında 2 mg.kg-1 tramadol ve 0.5 mg.kg-1 ketamin uygulaması ile etkili ame- liyat sonrası ağrı sağaltımı sağlanmıştır.Öğe Remifentanil-Sevofluran-Azotprotoksit Anestezisinde Propofol ve Tiyopenton'un Orta ve İleri Yaştakİ Kadınlarda Derlenmeye ve Erken Kognitif Fonksiyonlara Etkisi(2002) Öğün, Öztin Cemile; Topal, Ahmet; Duman, Ateş; Erol, Atilla; Ökeşli, SelminBu çalışmada, anestezi idamesinde sevofluran-remifentanil-N2O kullanılan, total abdominal histerektomi geçiren orta ve ileri yaşlardaki kadın hastalarda tiyopenton veya propofol indüksiyonunun erken postoperatif kognitif fonksiyonlar ve derlenmeye etkileri araştırıldı. ASA l-III sınıf, 67 kadın hastada (yaş:40-75) anestezi indüksiyonu Grup PR'de (n31) 2 mg/kg propofol, grup TR'de (n36) 5 mg/kg tiyopenton ile sağlandı. Kas gevşetici olarak mivakuryum kullanıldı. Tüm gruplarda anestezi idamesi, 0.25 \mug/kg/saat remifentanil -0.5 MAC sevofluran -(60:40) N2O:O2 ile sağlandı. KAH, OAB, solunum sayısı ve SpOg kaydedildi. Tüm hastalarda mini-mental test (MMT), Postanestezi Aldrete skorlaması (PAS) uygulandı. Sedasyon düzeylerinin değişim zamanları ve eş zamanlı VAS ile ağrı skorları kaydedildi. Grup PR'de KAH ve OAB indüksiyonda azaldı (p0.05). MMT skorları Grup PR de preoperatif 23.13.7 iken postoperatif 17.15.7; Grup TR'de preopratif 23.34.9 iken postoperatif 14.06.0 olarak ölçüldü (p0.05). MMT uygulanabilme zamanı grup TR'de daha uzundu ve ekstübasyondaki sedasyon skoru daha yüksekti, ancak PAS skorları Grup PR'ye göre düşüktü (Grup TR için; 7.21.3 ve 9.00.9; Grup PR için 8.31.3 ve 9.60.5) (p0.05). VAS skorları Grup TR'de daha yüksekti (p0.05). Postoperatif bulantı kusma sıklığı Grup PR'de daha azdı (p0.05). Sonuçta; orta ve ileri yaştaki kadın hastalarda, azotprotoksit- remifentanil-sevofluran anestezisinden önce tiyopenton ile indüksiyon yapılması propofol ile indüksiyon yapılan gruba göre, erken dönem kognitif fonksiyonların dönüşünü ve derlenmeyi belirgin olarak uzattığı görüldü.