Endodonti/Makale Koleksiyonu
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Güncel Gönderiler
Öğe Quality and leakage of perforation repair-materials: A comparison of intracoronal and retrograde techniques(Selçuk Üniversitesi, 2014) Özçopur, Betül; Akman, Melek; Hakkı, Sema; Belli, SemaThe objective of this in vitro study was to evaluate the quality and leakage of repair materials when perforation sites were challenged from an orthograde or retrograde direction. Intentional perforations were created on the mesial and distal root surfaces of the extracted human molar teeth (below the CEJ) using a diamond bur at a 45 degree angle to the long axis. Mesial perforations were repaired intracoronally using the following materials (n=15): IRM (Dentsply), amalgam (Dentsply), Dyract (Dentsply), SuperBond C&B (Sun Medical) and MTA (Dentsply). After filling the access cavities with cement, distal perforations were repaired retrogradely using the same materials. The teeth were kept at humid conditions (100%, 24hrs), the perforation sites were stained with 2%methylene blue (24hrs), sectioned and examined under a stereomicroscope at 20x and 40x magnifications and scored as extruded, insufficient or adequate in combination with the dye penetration. The data was statistically analyzed (Kruskal-Wallis and Mann-Whitney U-tests). A significant difference was found among the restoration techniques (p<0.05). All the materials showed less leakage when used retrogradely (p<0.05). Repair of the perforation through the access cavity resulted in 86% extruded or insufficient restorations with leakage. IRM restoration showed 80% and MTA showed 60% adequate restoration without leakage when applied retrogradely. Repair of the perforations using the retrograde technique has significantly increased the number of the adequate restorations regardless the effect of the material factor. IRM showed the best sealing followed by MTA when applied retrogradely.Öğe Ozon uygulamasının devital ağartma yapılan dentinde rezin simanın shear bağlanma dayanımına etkisi(Selçuk Üniversitesi, 2014) Özçopur, Betül; Alkan, Özer; Eraslan, Öznur; Alkan, Eylem Ayhan; Eskitaşçıoğlu, GürcanOzon uygulanan ve uygulanmayan devital ağartma yapılmış dentine iki rezin simanın bağlanma dayanımının incelenmesi Gereç ve Yöntemler: : Seksen yeni çekilmiş sağlam insan maksiller kesici kuronları sekiz gruba ayrıldı (n=10): (G1, G2). Ağartmayı takiben ozon uygulanmayan (10% carbamide peroxide, Opalescence Boost %38 Hydrogen peroxide) veya uygulanan gruplar (G3, G4) (40%, 50 second, CR probe, Biozonix; High-Frequency Ozone Generator, Germany), ozonun ağartma yapılmadan uygulandığı gruplar (G5, G6) ve herhangi bir işlem uygulanmayan kontrol grupları (G7, G8). Kuronlar akrilik rezin içine dentin yüzeyleri açıkta kalacak şekilde yerleştirildi. Örneklerde iki rezin simandan biri kullanıldı: Secure Cement (Sun Medical) (G1, G3, G5, G7); Clearfil Esthetic Cement (Kuraray) (G2, G4, G6, G8). 3 x 3 boyutunda rezin siman oluturulan gruplar setleşme süresinden (37ºC, 100% nemli, 24 saat) sonra shear bağlanma dayanımı ile test edildi ( 0.5 mm/minute). Veriler MPa olarak hesaplandı ve Kruskal-Wallis testi ile analizler yapıldı (P < 0.05). Bulgular: Ağartma işleminin ozon uygulaması ile kombine kullanımı hem Secure siman (G3) hem de Clearfil Esthetic simanın (G4) bağlanma dayanımını artırdı (p > 0.05). Ozon uygulanan Secure siman örnekleri (G5), G1, G3, ve G7 gruplarından anlamlı derecede daha düşük bağlanma dayanımı gösterdi (P < 0.05). Clearfil Esthetic siman grubu (G4) kontrol grubundan (G8) anlamlı derecede daha yüksek bağlanma dayanımı gösterdi. Sonuç: Bonding işlemleri öncesinde ozon uygulaması ağartma sonrası geride kalan peroksitin etkisini azaltabilir. Devital ağartma sonrası ozon uygulaması rezin simanın dentin yüzeyine bağlantısını artırabilir.Öğe Farklı eğe sistemlerinin kök kanallarından kalsiyum hidroksiti uzaklaştırmadaki etkinliklerinin değerlendirilmesi(Selçuk Üniversitesi, 2015) Yusufoğlu, Selen İnce; Özçelik, Mine; Aydınbelge, Hale ArıTek köklü dişlerden farklı eğe sistemlerini kullanarak kanal içi ilaç olan kalsiyum hidroksit’in (KH) uzaklaştırılmasının değerlendirilmesidir. Gereç ve Yöntemler: Bu çalışmada 30 adet tek köklü çekilmiş insan dişi kullanıldı. Kök kanalları ProTaper F4 eğesine kadar genişletildi. KH patı kök kanallarına çalışma uzunluklarında yerleştirildi. Köklerin koronal kısımlarına pamuk pelet ve geçici bir dolgu maddesi konularak kapatıldı. Daha sonra dişler distile su içinde 37oC’de 7 gün boyunca bekletildi. Sonrasında geçici dolgular kaldırıldı. Kök kanallarındaki KH’ın uzaklaştırılmasında kullanılan yönteme göre örnekler rastgele dört deney grubu (ProTaper Universal F4, ProTaper Next X4, Reciproc 40, WaveOne Large) ve kontrol grubu olmak üzere toplam 5 gruba (n=12) ayrıldı. Kökler bukko-lingual olarak ikiye ayrıldı ve kanal içerisinde kalan artık KH miktarı x 15 büyütmede stereomikroskop altında değerlendirildi. Veriler SPSS programında Cronbach alpha yöntemi ile istatistiksel olarak değerlendirildi. Bulgular: KH’in kök kanallarından tamamen uzaklaştırılamadığı görüldü. Reciproc eğe sistemi ile istatistiksel olarak diğer gruplardan daha fazla KH’i uzaklaştırıldığı belirlendi (P < 0.05). Kontrol grubunda diğer gruplardan daha az KH uzaklaştırılmasına rağmen ProTaper Universal, ProTaper Next ve WaveOne eğe sistemleriyle aralarında istatistiksel olarak anlamlı bir fark görülmedi (P > 0.05). Sonuç: Reciproc eğe sisteminin NaOCl ile birlikte kullanımı kök kanallarından KH’i uzaklaştırmada yalnızca NaOCl kullanımından veya ProTaper Universal, ProTaper Next ve WaveOne eğe sistemlerinden daha etkili olduğu görülmüştür. Ancak, kullanılan tekniklerin hiçbiri kök kanallarından KH’i tamamen uzaklaştıramamaktadır.Öğe Üç kanallı ve fraktür hattına sahip üst birinci küçük azı dişin retreatment tedavisi: Olgu sunumu(Selçuk Üniversitesi, 2015) Bozkurt, Durmuş Alperen; Aydınbelge, Hale ArıBu vaka raporu ekstra bir kanal ve meziodistal fraktür hattına sahip üst birinci küçük azı dişinin başarılı bir kök kanal tedavisi yenilemesini sunmaktadır. Üst birinci küçük azı dişe kök kanal tedavisi yaptırmış olan 59 yaşında bayan hasta kliniğimize bu bölgesinden rahatsız olması ve ağız içi fistül nedeniyle başvurmuştur. Radyografik muayenesinde tespit ve tedavi edilememiş bir başka kök kanalından şüphelenilmiştir. Bu nedenle önceki kök kanal dolgusu söküldü (1 distobukkal kanal ve 1 palatinal kanal) ardından 2 bukkal ve 1 palatinal olmak üzere 3 kanala kök kanal dolgusu yapıldı. Tedavi sırasında kavitede meziodistal yönde seyreden fraktür hattı tespit edildi. Kanal dolgusu sonrasında kaviteye direk rezin restorasyon uygulandı. Devam eden takiplerde fistülün iyileştiği ve hastanın ağrılarının geçtiği görüldü. Hastanın 2 yıllık takibinde radyografik ve klinik açıdan asemptomatik olduğu izlendi. Başarılı bir endodontik tedavi için klinisyen kök kanalı morfolojik değişikliklerin farkında olmalıdır. Başarısız kök kanal tedavilerinde en önemli etkenlerden birisi fark edilemeyen ve tedavi edilemeyen ekstra kanallardır. Farklı açıdan alınan radyograflarla dişlerin kök yapılarının, sayılarının fark edilmesi ve fraktür hattının teşhis edilmesi tedavinin başarısı açısından önemlidir.Öğe Meziyobukkal kökünde üç kanal bulunan üst birinci büyük azı dişinin endodontik tedavisi: Bir olgu sunumu(Selçuk Üniversitesi, 2015) Kolcu, Mukadder İnci Başer; Özcan, ErhanÜst birinci büyük azı dişi, en karmaşık kök ve kanal anatomisine sahip dişlerden birisidir. Bu dişin meziyobukkal kökünde üç ayrı foramen ile sonlanan üç kanal bulunması ise oldukça nadir görülen bir olgudur. Böyle bir dişe endodontik tedavi uygulanacağı zaman, klinik ve radyografik anatomisinin farkında olunmalıdır. Klinikte nadir olarak karşılaşılan morfolojilerin, tam bir değerlendirilmesinin yapılabileceği en önemli tanı araçlarından biri konik ışınlı bilgisayarlı tomografidir. Bu makalenin amacı meziyobukkal kökünde ayrı foramenler ile sonlanan, üç kanal bulunan üst sol birinci büyük azı dişine ait bir olguyu sunmak ve kök kanal anatomisi hakkında tam bir bilgiye sahip olmanın önemini vurgulamaktır.Öğe Alveolar proses fraktürünün semi-rijid fiksasyon ile tedavisi: Bir olgu sunumu(Selçuk Üniversitesi, 2017) İrdem, Hatice Özlem; Canpolat, Naci; Yıldırım, GülsünAlveol proses kırıkları künt veya penetran travma sonucu oluşabilmektedir. Yetişkinlerde künt travmaların en yaygın etyolojileri yumruk kavgaları ve motorlu taşıt kazalarıdır. Yüz travmasının diğer nedenleri arasında atletik yaralanmalar, düşmeler ve endüstriyel kazalar bulunur. Alveol kret fraktürü olan bir hasta pratikte en kısa sürede tedavi edilmelidir. Alveolar proses kırıklarında kırığın redüksiyonu ve immobilizasyonu zorunludur. Bu olgu sunumunda mandibula anterior bölgede meydana gelen alveolar segmental kırığın redüksiyonu ve Ribbond ile tedavisi anlatılmaktadır.Öğe Farklı antiseptik taşıyıcı ve kalsiyum hidroksit kombinasyonlarının doku çözücü etkinliğinin incelenmesi(Selçuk Üniversitesi, 2017) Akbulut, Makbule Bilge; Güneşer, Mehmet Burak; Eldeniz, Ayçe ÜnverdiAmaç: Bu in vitro çalışmanın amacı farklı antiseptik taşıyıcı - kalsiyum hidroksit (KH) kombinasyonlarının sığır dokusu üzerindeki doku çözücü etkinliğini değerlendirmektir. Gereç ve Yöntemler: Yeni kesilmiş sığır damağından doku örnekleri elde edildi. Benzer şekilli 170 adet doku örneği hazırlandı. Örnekler önceden tartılan mikrosantrifüj tüplerine yerleştirildi ve 55 °C’de 18 saat kurutuldu. Başlangıç ağırlıkları hassas terazi ile ölçüldü. KH tozu; gliserin – distile su karışımı (7:1), Octenisept, Savlex, Klorheksidin (CHX) ya da sodyum hipoklorit (NaOCl) ile karıştırıldı. Hazırlanan kanal içi medikamentler (KM), doku örnekleri içeren tüplere yerleştirildi ve 20 sn vortekslendi. Örnekler 37 °C’de %100 nemlilikte KH+gliserin-distile su, KH+Octenisept, KH+Savlex, KH+CHX ya da KH+NaOCl karışımlarının içerisinde, 1, 3 ve 7 gün boyunca inkübe edildi, sonrasında 5 ml distile su ile yıkandı. Örnekler tekrar 55 °C’de 18 saat kurutuldu ve son kuru ağırlıkları ölçüldü. Doku ağırlık kaybı yüzdesi hesaplandı ve veriler tek yönlü varyans analizi ve Tukey testleri kullanılarak analiz edildi. Bulgular: KH+CHX, KH+NaOCl ve KH+Octenisept grupları, KH+Savlex ve KH+gliserin-distile su gruplarına göre sığır damak dokusunu daha iyi çözmüştür (P < 0.05). KH+Octenisept karışımı 3 günlük inkübasyon periyodunda daha iyi doku çözücü etkinlik sergilemiştir. Sonuç: KH’yi %5.25’lik NaOCl, %2’lik CHX ya da Octenisept ile karıştırarak kullanmak pulpa artıklarını çözmek bakımından klinisyenler için daha avantajlı olacaktır.Öğe Assessment of the sealing ability of resin based root-canal sealers using glucose leakage model(Selçuk Üniversitesi, 2017) Güneş, Betül; Aydınbelge, Hale ArıBackground: The objective of this study was to asses the sealing ability of resin based sealers. Methods: Fifty-five extracted human single-rooted teeth were used in this study. After removing the crowns of the teeth at cement-enamel junction, all roots were instrumented with a set of ProTaper Universal rotary instruments. The specimens were divided into three experimental group (n=15), ten roots were used as positive and negative controls (n=5). The root canals were filled by the single-cone technique with MM-SealTM, MetaSEALTM and AH Plus sealers. The sealing ability of the sealers was measured by glucose leakage model and samples were taken weekly four weeks. The glucose concentrations were analyzed using Kruskall-Wallis and Mann-Whitney U tests. Results: MetaSEALTM showed the most leakage during the test period. Along the three weeks there was no significant difference between MM-SealTM and AH Plus. At forth week MMSealTM showed the best sealing ability (P< 0 .01). Conclusion: Under the conditions of this in-vitro study, while considering the sealing ability MM-Seal is an alternative material to AH Plus when used with single-cone technique.Öğe Çeşitli antiseptik taşıyıcılarla karıştırılan kalsiyum hidroksitin Enterococcus faecalis üzerindeki antimikrobiyal etkinliği(Selçuk Üniversitesi, 2017) Akbulut, Makbule Bilge; Güneşer, Mehmet Burak; Eldeniz, Ayçe ÜnverdiAmaç: Bu in vitro çalışmanın amacı farklı antiseptik taşıyıcı - kalsiyum hidroksit (KH) kombinasyonlarının Enterococcus faecalis (E. faecalis) ile enfekte kök kanallarındaki antibakteriyel etkinliğini dentin blok modeli kullanarak test etmektir. Gereç ve Yöntemler: Altmış adet çekilmiş insan dişi örnekleri hazırlandı. Elli-beş tane kök segmenti E. faecalis ile 2 hafta boyunca enfekte edildi. Örnekler 5 deney grubuna ayrıldı (n=10) ve şu KH – antiseptik taşıyıcı karışımları uygulandı: Grup 1, KH + gliserin - distile su (7:1); Grup 2, KH + Octenisept; Grup 3, KH + %2’lik klorheksidin glukonat (CHX); Grup 4, KH + Savlex; Grup 5, KH + %5.25’lik sodyum hipoklorit (NaOCl). Antiseptik-KH karışımları 7 gün boyunca kök kanallarında bekletildi. Beş örnek sterilliği kontrol etmek için (negatif kontrol), beş örnek de pozitif kontrol olarak kullanıldı. Gates glidden frezler (# 3, 4, 5) yardımıyla kanal duvarlarından elde edilen dentin örnekleri fosfat-tamponlu salin (PBS) ve cam boncuk içeren şişelere aktarıldı ve 30 sn vortekslendi. Bakteri içeren PBS’ye seri dilüsyon yapıldı. Her bir dilüsyondan 25 ?L halinde damlalar tripton soya agar plakları üzerine ekildi ve 37°C’de 48 saat inkübe edildi. Görünür koloni sayıları incelendi ve log10 değerlerine dönüştürüldü. İstatistiksel analiz için Kruskal-Wallis ve Mann Whitney-U testleri kullanıldı. Bulgular: Negatif kontrol grubunda bakteri üremesi görülmezken pozitif kontrol grubunun bütün örneklerinde bakteri üremesi gözlemlenmiştir (log10 3,47 CFU ml-1 ). Deney grupları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmamıştır (p>0.05). KH + CHX ve KH + Savlex gruplarında E. faecalis biyofilmi tamamen elimine edilmiştir. Sonuç: Savlex, Octenisept ve NaOCl gibi çeşitli antiseptik ajanlar KH ile karıştırılarak kullanıldığında kök kanallarından E. faecalis’i elimine etmede etkili bulunmuşturÖğe Kanal dolgu patlarının cam fiber postun bağlanma dayanımına etkisi*(Selçuk Üniversitesi, 2018) Mutlu, Şeref Nur; Eldeniz, Ayçe ÜnverdiAmaç: Bu çalışmada cam fiber postun kök dentinine olan bağlanma dayanımına, iRoot SP, MetaSEAL ve Sealapex kanal patlarının etkisinin değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntemler: Bu deney için tek köklü 40 adet diş kullanıldı. Dişlerin kronları su soğutması altında mine sement sınırından kesildikten sonra çalışma uzunluğu belirlenerek kökler ProTaper döner aletleri ile F5 nolu eğeye kadar genişletildi. Her eğe arasında 2 ml % 0.5’lik sodyum hipoklorit (NaOCl) kullanıldı. Kök kanal enstrümantasyonu tamamlandıktan sonra 2 ml % 17’lik etilendiamin tetraasetik asit (EDTA) ile kök kanalları yıkandı. Örnekler rastgele dört deney grubuna ayrıldı (n=10). Grup1: Kontrol grubu; kanallar F5 güta perka ile dolduruldu, kanal patı kullanılmadı; Grup2: iRoot SP ve F5 güta perka; Grup3: MetaSEAL ve F5 güta perka; Grup4: Sealapex ve F5 güta perka ile kanal dolguları tamamlandı. Cam fiber post, Panavia F 2.0 simanla, hazırlanan post boşluğuna yapıştırıldı. Örnekler 1 hafta 37 °C ve % 100 nemli koşullarda bekletildi ve elmas separe kullanılarak köklerin koronal kısmından uzun eksene dik 0.6 mm kalınlığında kesitler alındı. Elde edilen disklere Universal test cihazında, 1 mm/dk hız ile bağlantıda başarısızlık oluşana kadar kuvvet uygulandı. Elde edilen mukavemet değeri Newton (N) olarak kaydedildi. One-way ANOVA testi kullanılarak istatistiksel analizleri yapıldı. Bulgular: Gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmadı (p>0.05). iRoot SP, MetaSEAL ve Sealapex benzer sonuçlar gösterdi. Sonuç: Rezin simanla yapıştırılacak olan cam fiber postların uygulanacağı dişlerde çalışmamızda kullanılan kök kanal dolgu patları kullanıldığında, rezin simanın bağlantısını etkilememektedir.Öğe Preoperatif analjezik ilaçların ve kombinasyonlarının, irreversibl pulpitisli mandibular molar dişlerde inferior alveoler sinir blok anestezisi başarısına etkisi: Klinik araştırma(Selçuk Üniversitesi, 2019) Terlemez, Arslan; Çobankara, Funda KontAmaç: İnferior alveolar sinir bloğu (İASB), mandibular molar dişlerin endodontik tedavisi için en sık kullanılan anestezi tekniğidir, fakat irreversibl pulpitisli hastalarda İASB anestezi başarısı önemli derecede azalmaktadır. Bu çalışmanın amacı, oral preoperatif analjezik ilaçların veya ilaç kombinasyonlarının uygulanmasının, irreversibl pulpitisli mandibular molar dişlerde İASB başarısı üzerine etkisini değerlendirmektir. Gereç ve Yöntem: Bu çift kör, plasebo kontrollü klinik çalışmada, 5 grupta toplam 150 hastaya (n=30) İASB anestezisinden 1 saat önce; plasebo veya 1000 mg asetaminofen, 8 mg lornoksikam, 1000 mg asetaminofen + 50 mg tramadol, 8 mg lornoksikam + 50 mg tramadol ilaçlarından biri verildi. Tüm hastalara 1:80.000 epinefrin içeren 1.8 ml %2'lik lidokain solüsyonu ile standart İASB uygulandı. Tüm hastalar Heft-Parker görsel analog skalasına (HPVAS); ilaç almadan önce (HPVAS-1), ilaç aldıktan 1 saat sonra (HPVAS-2), giriş kavitesi preperasyonu ve kök kanalı enstrümantasyonu sırasında (HPVAS-3) olacak şekilde hissettikleri ağrı skorlarını işaretledi. Elde edilen veriler istatistiksel olarak analiz edildi. Bulgular: Hastaların; yaş, cinsiyet, başlangıç ağrısı ve diş dağılımı arasında istatistiksel olarak anlamlı fark olmadığı gözlendi (p> 0.05). Plasebo, asetaminofen, lornoksikam, asetaminofen + tramadol ve lornoksikam + tramadol için başarı oranları sırasıyla %60, %66, %54, %50 ve %54 idi. Deney gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı fark olmadığı bulundu. (p> 0.05). Sonuç: Bu çalışmanın limitasyonları dâhilinde preoperatif asetaminofen, lornoksikam, asetaminofen + tramadol veya lornoksikam + tramadol uygulamasının, irreversibl pulpitisli mandibular molarlar için İASB'nin başarı oranları üzerinde anlamlı bir etkisi yoktur. İrreversibl pulpitisli hastaların endodontik tedavi sırasındaki konforunu artırmak için farklı analjezik ve analjezik kombinasyonlarıyla ilgili daha fazla premedikasyon çalışması önerilmektedir.Öğe Endodontik sebeplerle çekilmiş dişlerin mineral içeriğinin SEM-EDX yöntemi ile incelenmesi(Selçuk Üniversitesi, 2016) Olcay, Keziban; Ataoğlu, Hanife; Belli, SemaAmaç: Bu araştırmanın amacı; endodontik tedavi sonrasında diş dokularının mineral içeriğinde meydana gelen değişikliklerin, dişin farklı bölgelerinde Taramalı Elektron Mikroskobu-Enerji Dağılımlı X Işını Analizi (SEM-EDX) yöntemi kullanılarak incelenmesidir. Gereç ve Yöntemler: Bu çalışmada başarısız olmuş kanal tedavili dişler arasından çekim endikasyonu konulan, 20 adet tek köklü insan daimi dişi ve 20 adet kök kanal tedavisi görmemiş, ortodontik veya periodontal nedenlerle çekilmiş, çürüksüz, restorasyonsuz, sağlam tek köklü insan daimi dişi olmak üzere toplam 40 adet diş kullanılmıştır. Dişler kanal tedavisi sonrasında yapılarındaki mineral miktarında olası değişikliklerin endodontik tedavide başarısızlık ile ilişkisinin araştırılması amacıyla SEM-EDX analizine gönderilmek üzere %10’luk formalin solüsyonunda bekletildi. SEM-EDX analizi sırasında, her dişin bir yarısı, apikal, orta ve koronal olmak üzere standardize edilmiş 3 ayrı noktadan, elementel içerik ve elementel dağılım açısından 300 büyütme altında analiz edildi. Dişin diğer yarısı ölçüm amacıyla kullanılmadı. Bu analiz sırasında, oksijen, karbon, kalsiyum, fosfor, magnezyum, sodyum, sülfür, çinko, alüminyum, klor ve Ca/P ile ilgili veriler değerlendirildi. SEM-EDX ile elde edilen verilerin istatistiksel analizi ise tek yönlü varyans analizi ile yapıldı. Bulgular: SEM-EDX analizinin sonuçlarına göre kök kanal tedavisi olan dişler ve kontrol grubu arasında karbon, kalsiyum, fosfor, alüminyum ve klor ile ilgili anlamlı fark bulunmuştur (p<0,01). İki grup arasında oksijen, magnezyum, sodyum, sülfür, çinko ve Ca/P miktarı ile ilgili anlamlı bir fark bulunamamıştır (p>0,05). Apikal, orta ve koronal bölgeler açısından hiçbir grupta anlamlı bir farklılık yoktur (p>0,05). Sonuç: Bu çalışmada, kök kanal tedavisi sonrasında, dişin farklı bölgelerinde bir fark gözlenmezken, diş dokusunda karbon, kalsiyum, fosfor, alüminyum ve klor mineralleri açısından anlamlı farklılıklar olduğu sonucuna varılmıştır.Öğe The effect of different irrigation protocols on elastic modulus of dentine and biomechanics of single-rooted premolar tooth: A nano-indentation and finite element analysis study(WOLTERS KLUWER MEDKNOW PUBLICATIONS, 2019) Durmus, B.; Hale, A. A.; Oğuz, E.; Sema, B.Aim: This study evaluated the effect of different irrigation protocols on elastic modulus and biomechanics of single-rooted premolar tooth using with nano-indentation and finite element analysis (FEA). Materials and Methods: Root canals of single-rooted human teeth were prepared, divided into eight groups, and irrigated with (1) 2.5% NaOCl + 17% EDTA; (2) 2.5% NaOCl + 17% EDTA + 2.5% NaOCl; (3) 2.5% NaOCl + SmearClear; (4) 2.5% NaOCl + 2% chlorhexidine; (5) 1.3% NaOCl + MTAD; (6) 5.25% NaOCl; (7) 17% EDTA; and (8) saline. The roots were vertically sectioned, and elastic modulus of the root dentine was measured using nano-indenter device at coronal, middle, and apical third. Data were recorded as megapascal and statistically analyzed (one-way analysis of variance, Tukey tests). Three-dimensional FEA model of a premolar tooth was created, and the inner root dentine was modified to simulate the effect of irrigation protocols on root dentine. The elastic properties of inner root dentine layer in the FEA models were modified for each group according to the data obtained with nano-indentation. A 300-N load was applied at the buccal cusp and central fossa of the models with a 45 degrees angle. The stresses were calculated using von Mises stress criteria. Results: All irrigation protocols affected the elastic modulus of root dentine. Groups 2 and 3 showed similar elastic modulus values (P 0.05), whereas the lowest values were obtained in group 7 (P < 0.05). No statistically significant differences were found between groups 4, 5, and 8 (P 0.05). Conclusion: Despite the effect of different clinically used irrigation protocols on elastic modulus of the inner dentine, this does not affect the biomechanics of the roots.Öğe The effect of antioxidant treatment on the shear bond strength of different bonding systems to bleached enamel(JOURNAL EVOLUTION MEDICAL & DENTAL SCIENCES, 2019) Cetin, Ali Riza.; Yildirim, Cihan.; Unlu, Nimet.; Cobankara, Funda Kont.BACKGROUND Nowadays, teeth whitening has become an important procedure in dental practice. According to results of previous studies, the bond strength values of bonded restorations are decreased when the teeth have been whitened with an office or home bleaching technique. The aim of this in-vitro study is to explore the effect of antioxidant implementation on enamel after whitening on the shear bond strength to enamel surface. METHODS The buccal enamel surfaces of 100 extracted teeth were divided non randomly into two groups for bonding with Single Bond [Group A] (3M ESPE) or Clearfil SE [Group B] (Kuraray). Each group was then divided into five random subgroups: 1. the negative control group (NC) received no whitening treatment [Group Al and Group B1]; 2. whitened with 15% carbamide peroxide and that received no antioxidant agents [Group A2 and Group B2]; 3. whitened with 15% carbamide peroxide and implemented 10% sodium ascorbate (SA) [Group A3 and Group B3]; 4. whitened with 35% hydrogen peroxide and that received no antioxidant agents [Group A4 and Group B4]; 5. whitened with 35% hydrogen peroxide and implemented 10% sodium ascorbate [Group A5 and Group B5]. After the restorations were done with a composite (Clearfil ST, Kuraray), they were shear-tested until failure. Two-way analysis of variance (ANOVA) test and Tukey's multiple comparisons test were used to check shear bond strength data at a significance level of p= 0.05. RESULTS Shear bond strength values of used bonding systems immediately after bleaching to whitened enamel, were significantly lower than those of non-whitened enamel (p<0.05). No statistically significant differences in shear bond strengths were found for two adhesive systems, when the antioxidant implemented groups were compared with the non-whitened group (Control) (p>0.05). Thus, the enamel bond strengths of the bonding systems were reversed following sodium ascorbate treatment. CONCLUSIONS It was concluded that the antioxidant sodium ascorbate application could fully neutralize the destructive actions of whitening agents on shear bond strength.Öğe In vitro antimicrobial activity of different electrochemically-activated solutions on enterococcus faecalis(ISTANBUL UNIV PRESS, ISTANBUL UNIV RECTORATE, 2019) Akbulut, Makbule Bilge; Eldeniz, Ayce UnverdiPurpose The aim of this in vitro study was to assess and compare the antimicrobial efficacy of different electrochemically-activated solutions (ECA) and contemporary irrigants, in root canals infected with Enterococcus faecalis, used with or without EndoActivator (EA). Materials and methods A hundred single-rooted human teeth were prepared. Ninety of the root segments were infected with E. faecalis for four weeks, and divided into eight test groups (n = 10) (four with and four without EA sonication) and a positive control (n = 10). The irrigants tested were electrochemically-activated solutions produced by the Medilox (R) (ECA-MX) and Envirolyte (R) devices (ECA-EN), 2% CHX and 2.5% NaOCl. The root specimens were irrigated with 5 mL of the test solution, with additional sonic agitation applied to the EA groups. The dentine samples that were obtained from the walls were cultured, and the antibacterial efficacy was evaluated by counting the colony-forming units. Results The ECA-EN, 2.5% NaOCl and 2% CHX were more effective than the ECA-MX (p < 0.05) with the addition of EA sonication, showing no statistical difference in the elimination of E. faecalis. Conclusion The ECA-EN shows potential as an endodontic irrigant, while EA usage gives no benefit in reducing bacteria from root canals.Öğe Push-out bond strength and SEM evaluation in roots filled with two different techniques using new and conventional sealers(MDPI, 2018) Dabaj, Pervin.; Kalender, Atakan.; Eldeniz, Ayce Unverdi.The aim of this study was to evaluate the influence of calcium-silicate-based sealer (Endosequence-BC-Sealer) in roots, filled with thermo-plasticized injectable technique aided by Calamus-Flow-Delivery-System, on bond strength to radicular dentin, in comparison with conventional epoxy-resin-based sealer (AH-Plus) along with cold-lateral-compaction technique. Root canals of mandibular-premolar teeth (n = 80) were instrumented using Protaper Universal rotary files and were randomly divided into four experimental groups (n = 20) as follows: (1) AH-Plus + cold-lateral-compaction technique; (2) Endosequence-BC-Sealer + cold-lateral-compaction technique; (3) AH-Plus + thermo-plasticized injectable technique; and (4) Endosequence-BC-Sealer + thermo-plasticized injectable technique. Horizontal disc shaped samples from each group (n = 60/group) were obtained and push-out bond strength testing was performed at a cross-head speed of 0.5 mm/min. Data were analyzed statistically using nonparametric Kruskal-Wallis analysis and Mann-Whitney test (p < 0.001). The statistical analysis revealed a significant difference amongst the groups (p < 0.001). The highest bond strength values were found in group 1 compared with all the other experimental groups (p < 0.001), whereas the lowest bond strength values were found in group 4 (p < 0.001). It was concluded that thermo-plasticized injectable technique with Calamus-Flow-Delivery-System lowered the bond strengths of the sealers, especially Endosequence-BC-Sealer. Therefore, this technique is not recommended to calcium-silicate-based sealers. Further studies are needed to confirm the findings of this study.Öğe Evaluation of related factors in the failure of endodontically treated teeth: a cross-sectional study(ELSEVIER SCIENCE INC, 2018) Olcay, Keziban.; Ataoglu, Hanife.; Belli, Sema.Introduction: The aim of this study was to review the factors related to the failure and extraction of unsuccessful endodontically treated teeth. Methods: A total of 1000 teeth treated with nonsurgical root canal therapy were analyzed, and the following information was recorded for each patient: reasons for failure and extraction, type of tooth, presence and type of coronal restoration, smoking status, age, gender, and level of education. One main reason was recorded for each failed tooth. The associations between reasons for failure, patient, and tooth were tested by using chi(2) analysis. Results: Of the 1000 endodontically failed teeth analyzed in this study, 28.1% (n = 281) were extracted, 66% (n = 660) were re-treated, and 5.9% (n = 59) were treated with apical surgery. Among the reasons for failure, restorative and endodontic reasons were seen most frequently (43.9%, n = 439), whereas orthodontic reasons were seldom seen (0.1%, n = 1). The most common reason for extraction was for prosthetic reasons (40.8%), and perforation/stripping was the least common (2.9%). The mandibular first molars were the most frequently extracted teeth (27.4%, n = 77). Conclusions: The most common reason for the extraction of endodontically treated teeth was for prosthetic reasons. Among the reasons for failure, restorative and endodontic reasons were the most frequently seen, and orthodontic reasons were the most seldom. The teeth that failed most frequently were mandibular first molars, and the teeth that failed least frequently were maxillary third molars. The most common reason for the extraction of failed endodontically treated teeth was for prosthetic reasons.Öğe Comparison of the sealing ability of biodentine, iroot bp plus and mineral trioxide aggregate(Cumhuriyet University Faculty of Dentistry, 2016) Aydemir S.; Cimilli H.; Gemi P.M.; Bozkurt A.; Orucoglu H.; Chandler N.; Kartal N.Objective: The aim of this study was to compare the sealing ability of two new root repair materials, Biodentine and iRoot BP Plus against ProRoot MTA when used as root-end fillings. Methods: The root canals of 45 extracted maxillary anterior teeth were prepared with Pro Taper instruments. After apical resection and ultrasonic root-end cavity preparation, the teeth were divided into three groups. The cavities in the first group of 15 were filled with Biodentine, the second with iRoot BP Plus and the third with ProRoot MTA. A computerized fluid filtration method assessed the seal at 2, 10 and 28 days. Results: Significant differences were found between Groups 1-2, Groups 1-3 and between Groups 2-3 at all-time intervals (P < 0.05). Leakage was not significantly different at 10 and 28 days for Biodentine and iRoot BP Plus (P > 0.05). Conclusion: The two new root repair materials showed good performance and both offered improved handling properties compared to MTA. © 2016, Cumhuriyet Dent J. All rights reserved.Öğe Effect of bioaggregate thickness on the apical sealing of root-end filling(2013) Bayram M.; Bayram E.; Bozkurt A.Objectives: The purpose of this study was to compare the ability of different cavity thickness of Bioaggragate to prevent microleakage using computerized fluid filtration method. Materials and Methods: Fifty single- rooted human teeth were selected for this study. The root canals were prepared with Ni-Ti rotary files with 5% Sodium hypocloride (NaOCl) solution as the irrigant. Then sealed with gutta-percha points(DiaDent®GuttaPercha Points, Seul, SouthCorea) and AH Plus (Dentsply Maillefer, Ballaigues, İsviçre). After root end resection, fifty theeth were randomly selected into 1 of 4 test groups containing 10 teeth each, and positive and negative control groups containing 5 teeth each. Group 1: 1mm, Group 2: 2mm, Group 3: 3mm, Group 4: 6mm cavity thickness. And then all prepared root-end cavities filled with Bioaggregate. Leakage was evaluated using with a computarized fluid filtration model. Results: Statistical analysis showed that group 1 leaked more than all other groups (p<0.001). There was a significant difference between group 1 and group 3(p<0.001),and also there was a significant difference between group 2 and group 3. In contrast there was no significant difference between group 3 and group 4 (p>0.001). Conclusions: According to this study, the thickness of root end cavity must be minimum 3mm and more when Bioaggregate root end filling material is used.Öğe Bioaggregate ile kapatılan kök ucu dolgularının kalınlığının apikal sızdırmazlığa etkisi(2013) Bayram, Melike; Bozkurt, Alperen; Bayram, EmreAmaç: Bu çalış manın amacı, Bioaggregatein farklı kalınlıklarda uygulayarak bilgisayarlı sıvı filtrasyon yöntemiyle sızıntı miktarlarını belirlemektir. Gereç ve Yöntem: Bu çalış ma için 50 adet tek köklü insan diş i seçildi. Kök kanalları Ni-Ti aletler yardımıyla ş ekillendirildi, irrigasyon ajanı olarak %5 Sodyum hipoklorit (NaOCl) solüsyonu kullanıldı. Daha sonra diş ler guta perka ve AH plus kanal patı ile dolduruldu. Kök ucu rezeksiyonunu ardından diş ler her biri 10 örnek içeren 4 deney grubuna, her biri 5 örnek içeren pozitif ve negatif kontrol gruplarına ayrıldı. Kök ucu kavite derinlikleri sırasıyla; Grup 1: 1mm, Grup 2: 2mm, Grup 3: 3mm, Grup 4: 6mm. Kök ucu kaviteleri irrige edildi ve kurulandı. Sonrasında bütün kök ucu kaviteleri Bioaggregate ile dolduruldu. Sızıntı miktarı, bilgisayarlı sıvı filtrasyon modeli kullanılarak belirlendi. Bulgular: Pozitif kontrol grubunda yüksek balon hareketi gözlendi. Negatif kontrol grubunda ise herhangi bir hareket gözlenmedi. İ statistiksel analiz sonuçlarına göre; grup 1 diğ er tüm gruplardan daha fazla sızıntı gösterdi (p0.001). Grup 1 ile grup 3 arasında istatistiksel fark bulunmazken, grup 2 ile grup 3 arasındaki fark ise istatistiksel olarak anlamsız bulundu. Ayrıca, grup 3 ve grup 4 arasında da istatistiksel olarak fark bulunamadı (p0.001). Sonuç: Bu çalış maya göre Bioaggregate kök ucu dolgu materyali kullanıldığ ında, kök ucu kavitesi kalınlığ ı minimum 3mm ve üstü olmalıdır.