Türkçe ve Sosyal Bilimler Eğitimi/Makale Koleksiyonu

Bu koleksiyon için kalıcı URI

Güncel Gönderiler

Listeleniyor 1 - 20 / 81
  • Öğe
    Afgani?stan Özbek Edebi?yatında Önemli? Bi?r Şai?r: M. Âli?m Kûhken
    (Selçuk Üniversitesi, 2022 Aralık) Nar, Oktay; Saifi, Noorullah
    Afganistan çeşitli Türk boylarını bünyesinde barındıran bir coğrafyadır. Bu coğrafyada yaşayan halklar arasında Türkmen, Özbek, Kırgız, Kazak gibi Türk boyları bulunmaktadır ve bölgede yaşayan insanlar dil, kültür, edebiyat açısından önemli edebî eserler vermektedir. Afganistan Özbek edebiyatında aruz vezniyle şiir yazmakta olan şairlerimizden biri Muhammed Âlim Kûhken’dir. M. Âlim Kûhken diğer muasır Özbek şairleri gibi Özbek ve Fars dilinde şiir yazan Kuzey Afganistan, diğer bir tabirle, Güney Türkistan‘da yaşayan Özbek halkının tanınmış usta şairlerden biridir. Yıllarca gazetecilikle uğraşan M. Âlim Kûhken’in birkaç eseri ülkenin farklı yayınevlerinde basılmıştır. Çalışmamızda Türkiye’de pek bilinmeyen Kûhken’in hayatını ve eserlerini tanıtmaya, şiirlerinden örnekler vermeye çalışılmıştır.
  • Öğe
    Harezm Türkçesinde Nadir Kullanılan Fiilden İsim Yapma Ekleri
    (Selçuk Üniversitesi, 2021 Nisan) Aşcı, Menşure
    Söz yapımı, bir dilin zenginliğinin göstergelerinden biri kabul edilir. Dünyanın herhangi bir dili söz yapımı konusunda mahir ise o dilin “gelişmiş, üretken” olduğu söyleyebilir. Dildeki kavram ve eylemlerin, yardımcı ögelerin biçimsel olarak gösterilebilmesi sözlerle mümkün olduğundan, bir dil her dönemde yeni sözler türetmelidir. Eklemeli bir dil olan Türkçede söz yapımı için yapım ekleri ana karakterler durumundadır. Türkçe yapım ekleri açısından dünyanın en üretken dillerinden biridir. Türkçede söz türetmek için kullanılan dört türlü yapım eki vardır: İsimden isim yapma ekleri, isimden fiil yapma ekleri, fiilden isim yapma ekleri ve fiilden fiil yapma ekleri. Bu çalışmada, Türkçenin tarihî dönemlerinden olan Harezm Türkçesinde nadir kullanılan fiilden isim yapma ekleri incelenmiştir. Harezm Türkçesi, Türk dili tarihinde eserler açısından en şanslı dönemlerdendir. Bu dönem gerek mensur gerekse manzum ve sözlük hüviyetinde, dönemin dil hususiyetlerini, dil bilgisi özelliklerini, kelime hazinesini, cümle yapısını; kısacası bir dilin incelenmesi için gereken bütün malzemeye sahip bir dönemdir. Dönemin en hacimli ve kelime hazinesi olarak en zengin eserleri olan Nehcü’l-Ferâdis, Kısasü’l-Enbiyâ, Hüsrev ü Şîrîn ve Mu’înü’Mürîd üzerinde yürüttüğümüz çalışmamızda; bu eserlerde nadir kullanılan fiilden isim yapma ekleri tespit edilmiş, bu yapım eklerinin tarihî seyri ve eserlerde ne şekilde kullanıldıkları gösterilmiştir.
  • Öğe
    Sosyal Bilgiler Öğretiminde Probleme Dayalı Öğrenmeyi Kullanmanın Öğrencilerin Başarısına ve Tutumlarına Etkisi
    (Selçuk Üniversitesi, 2007) Çiftçi, Sabahattin; Meydan, Ali; Ektem, Işıl Sönmez
    Bu çalışmanın amacı, ilköğretim 6. sınıf Sosyal Bilgiler öğretiminde probleme dayalı öğrenmenin öğrencilerin, başarı ve tutumlarına etkisini incelemektir. Araştırma 2004-2005 öğretim yılının birinci yarıyılında Meram Sare Özkaşıkçı İlköğretim Okulunda toplam 40 öğrenci ve birbirlerine denk iki sınıf üzerinde yürütülmüştür. Ölçekler araştırmadan önce ön test uygulamadan sonrada son test olarak uygulanmıştır. Araştırmadan elde edilen verilerin çözümlenmesinde t test kullanılmıştır. Araştırma sonunda deney ve kontrol grubu öğrencilerinin, başarı ve tutumları arasında deney grubu lehine anlamlı bir farklılık bulunmuştur.
  • Öğe
    C. 74/F–4 Numaralı Şer’iye Siciline Göre 1827–1833 Tarihleri Arası Konya’nın Sosyal ve İdari Yapısına İlişkin Kayıtların Analizi
    (Selçuk Üniversitesi, 2007) Özger, Betül; İpçioğlu, Mehmet
    Şeriye Siciileri Osmanlı sosyo-ekonomik tarihi araştırmalarında birinci elden kaynaklardır. Defterler ait oldukları bölgenin sosyal yapısının yanında merkezi otoritenin bölgesel idarecilerle ilişkilerini göstermesi açısından idari ve siyasi tarih çalışmaları için de önem arz etmektedir. Bu açıdan incelediğimiz defter de Osmanlı Devletinin önemli kentlerinden biri olan Konya’nın gerek sosyal gerekse idari yapısı bakımından önemli veriler ihtiva etmektedir. Bu çalışmada bu veriler değerlendirilerek sosyal ve idari olarak sınıflandırılan bu verilerden tarihi gerçekler gün ışığına çıkarılmağa çalışılmıştır.
  • Öğe
    Kâzımkarabekir İlçesinde (Karaman) Tarım ve Hayvancılık
    (Selçuk Üniversitesi, 2008) Tapur, Tahsin
    Kâzımkarabekir, İç Anadolu Bölgesinin güneyinde Karaman iline bağlı bir ilçedir. KonyaKaraman yolu üzerinde bulunan ilçe, Karaman’a 23 km., Konya’ya 85 km uzaklıktadır. Güneyinde ve doğusunda, Karaman; kuzeyinde, Çumra; batısında, Güneysınır vardır. İlçe merkezi dışındaki yerleşim birimleri; Özyurt, Akarköy, Kızılkuyu, Sinci, Mecidiye ve Karalgazi köyleridir. 2007 yılı verilerine göre; ilçe nüfusu 4349’dur. İlçe genelinin ekonomisi % 90-95 oranında tarım ve hayvancılığa dayanmaktadır. Kâzımkarabekir toplam 34.604 hektar olan arazi varlığının %66’sı kültür arazisi, 18’i çayırmera arazisi, %15’i orman arazisi, %1’i ise tarıma elverişsiz arazi ve yerleşim alanıdır. Kâzımkarabekir’de çiftçi kayıt sisteminde 1.486 çiftçinin 208.648 dekar tarım arazisi kayıtlı olup, bu rakam toplam kültür arazimizin %90’nı teşkil etmektedir. Tarımsal ürün yelpazesinde ön plana çıkan ürünler; buğday, arpa, nohut, fasulye, ayçiçeği, kavun, karpuz, şeker pancarı, fiğ, kabak (çerezlik), üzüm, elmadır. Bu ürünler tarım alanlarının %71’ini kapsamaktadır. Hayvancılık açısından 2007 verilerine göre ilçede 15 167 koyun, 1431 kıl keçisi, 1387 sığır, 46 524 tavuk mevcuttur.
  • Öğe
    Tarih-i Osmanî Encümeni Konya Şubesi’nin Açılışı ve Vali Arifi Paşa’nın Nutku
    (Selçuk Üniversitesi, 2012) Taşer, Seyit
    Tarihi belge ve kaynakların araştırılması ve bunların yayın hayatına kazandırılması amacıyla ve tarihçiliği geliştirmek üzere Tarih-i Osmanî Encümeni 1909’da kurulmuştu. Tarih-i Osmanî Encümeni İstanbul’da kurulmuş, sonraki yıllarda şubeleri de tesis edilmişti. Encümenin şubelerinden biri, Konya’da Haziran 1911 tarihinde açılmıştı. Encümenin, Konya’da da şube açmış olması, tarih alanındaki çalışmalar kapsamında, Konya vilayetinin değerlendirildiğini ve vilayetin tarihsel ve kültürel zenginliğinin dikkate alındığını göstermektedir. Bu şubenin açılışında, Konya Valisi Arifi Paşa bir konuşma yapmıştır. Tarihi, bireysel olarak inceleyen tarihçi ve akademisyenlerin geçmişten günümüze ortaya koymuş oldukları bilimsel eserler bulunmaktadır. Diğer taraftan tarihin, bir grup tarafından sistemli ve koordineli bir şekilde incelenmesine, encümenin çalışmaları örnek gösterilebilir. Bu yönüyle, Tarih-i Osmanî Encümeni, tarihçilik alanında yapıla gelen çalışmaların önemli bir basamağını teşkil etmişti. Tarih-i Osmanî Encümeninin Konya şubesinin açılışı ve şube hakkında genel bilgilerle ilgili bir çalışmaya rastlanılmamış olup, konu hakkında bilgilere, Başbakanlık Osmanlı Arşivi belgelerinden ve dönemin gazetelerinden ulaşılmıştır.
  • Öğe
    Ali Ekecik’in Göçüyor Kalbim Adlı Kitabındaki Şiirlere Yönelik Bir Söylem Çözümleme Denemesi
    (Selçuk Üniversitesi, 2012) Solak, Ömer
    Bu çalışmada, şiirleri ile önce birtakım yerel ve ulusal dergilerde görünen, ardından yayımladığı iki şiir kitabı ile bu türdeki iddiasını devam ettiren Ali Ekecik’in Göçüyor Kalbim adlı ikinci şiir kitabından alınmış örnekler üzerinden şiirsel söylemine dair bir söylem analizi denemesi yapılmaktadır. Çalışmada önce dilin sosyal bağlamı çerçevesinde söylem ve söylem analizi yöntemi açıklanmaya çalışılmakta; ardından tarihsel ve sosyolojik bağlantıları ile onun şiiri betimlenmektedir. Takiben, örnekler ışığında, onun şiirinin söylemsel yapısının toplumsal ve düşünsel art alanla ilişkisi ele alınmaktadır. Nihayet Ekecik’in şiirinin hem tasavvufla hem de zamanının sosyo-politik iklimi ile zengin bağlantılara sahip olduğu sonucuna varılmaktadır.
  • Öğe
    EFENDİ KELİMESİNDEN HAREKETLE NASREDDİN HOCA’NIN KİMLİĞİ HAKKINDA GÖRÜŞLER
    (Selçuk Üniversitesi, 2007) Öztürk, Rıdvan
    Dildeki kelimeler toplumdilbilim açısından incelendiği zaman ilginç sonuçlar ortaya çıkmaktadır. Bu incelemeler, genelde kabul edilmiş ama delillendirilmesinde sıkıntı duyulan müphem konulara ışık tutabilmektedir. “efendi” kelimesi de bunun güzel örneklerinden biridir. Bu kelime Yunanca kökenlidir. Anadolu Selçukluları döneminde Bizans Yunancasından Türkiye Türkçesine geçmiştir. Türkiye Türkçesi kanalı ile de Türkmence, Özbekçe, Kırgızca ve Uygurca gibi Türk yazı dillerine yerleşmiştir. Türk dünyasının genelinde bilinen ve sevilen bir tip olan Nasreddin Hoca, özellikle Türkmenistan’da, Özbekistan’da, Tacikistan’da, Kırgızistan’da ve Çin’in Uygur bölgesinde “efendi” diye adlandırılmaktadır. Bu yazıda, “efendi” kelimesi ve anlamlarından hareketle, Nasreddin Hoca’nın nereli olduğu, yaşadığı dönem ve fıkralarının yayılma yönü üzerinde durulmuştur. Ayrıca Nasreddin Hoca’nın Ahi Evren olduğu iddiası da sorgulanmıştır.
  • Öğe
    ORTADOĞU İLE İLGİLİ AYRILIKÇI BASIN FAALİYETLERİ HAKKINDA SULTAN II. ABDÜLHAMİT’E SUNULAN BAZI LAYİHALAR
    (Selçuk Üniversitesi, 2007) Bayraktar, Hilmi
    Matbaanın gelişimine bağlı olarak doğan ve gelişen basın-yayın, XIX. Yüzyılda Avrupa’da daha âdil ve özgürlükçü bir toplum oluşturmak için kullanılırken, Osmanlı Devleti’nde ayrılıkçı fikirlerin ateşlendiği bir araç olarak kullanılmıştır. Avrupa destekli artan ayrılıkçı yayın faaliyetleri karşısında büyük sıkıntılar yaşayan Osmanlı Hükümeti konu ile ilgili olarak birçok kişiden layihalar hazırlamasını istemiştir. Bu layihaların bölgede daha önce görev yapmış, bölgeyi iyi tanıyan kişilere hazırlatılmış olması, tespit ve teşhislerin isabetli olmasını sağlamıştır. Layihalardaki tespitlerin başında bölge insanı ile Osmanlı Hükümeti arasında iletişim sağlayacak ve Arapça yayınlanacak gazete ve dergilerin eksikliği gelmektedir. Ancak bu gazetelerin bizatihi devlet tarafından değil, devletin maddi desteğini almış ve hükümetle koordineli çalışabilecek özel yayınlar olarak çıkartılması gerektiği ifade edilmektedir.
  • Öğe
    Şeriye Sicil Kayıtlarına Göre 1748-1749 Yıllarında Konya’da Aile
    (Selçuk Üniversitesi, 2009) Altan, Mehmet; İpçioğlu, Mehmet
    Şer’iye sicilleri Osmanlı topraklarında meydana gelen içtimaî, hukukî ve iktisadî olayları gün yüzüne çıkarması açısından çok önemli belgelerdir. 1748 – 1749 yılını kapsayan 57 numaralı şer’iye sicilinde 672 adet belge bulunmaktadır. Bu belgeler Miras davaları, aile, vesayet, adlî olaylar, görevli tayinleri ve vergi vb. iktisadî ve sosyal olayları içermektedir. 57 numaralı şer’iye sicili kısa bir zaman dilimini kapsamasına rağmen dönemin Konya sosyal tarihine ait önemli ipuçları vermektedir. Bu çalışmanın sonucunda Osmanlı toplumunda ailenin önemli bir kurum olduğu anlaşılmaktadır. Toplumda bekar sayısının çok az olduğu, yetişkin nüfusun hemen hepsinin evli olduğu nikah, mehir boşanma gibi konularda kadınların da erkekler kadar söz sahibi olduğu görülmektedir. İncelenen dönem Osmanlı Konya’sında çok evlilik yok denecek kadar azdır. Ailelerin ortalama dört çocuk yaptıkları görülmektedir.
  • Öğe
    CAHİT ZARİFOĞLU’NUN MENZİLLER ŞİİRİNE BİR BAKIŞ
    (Selçuk Üniversitesi, 2007) Ceran, Dilek
    Menziller, Cahit Zarifoğlu’nun üçüncü şiir kitabına adını veren şiiridir. “Menziller” şiiri muhtevası ve şairin şiir anlayışını yansıtması bakımından önemlidir. Şiirin en dikkati çeken özelliği, son iki mısradan önce eğik bir düşünce çizgisinin çizilmesidir. Şiiri orijinal kılan bu çizgidir. Bu çalışmada, hem şiir tahlil edilmeye hem de söz konusu çizginin şiire kattığı manâ belirlenmeye çalışılmıştır.
  • Öğe
    II. Meşrutiyet Dönemi Romanında “Türk” ve Türklük
    (Selçuk Üniversitesi, 2009) Solak, Ömer
    Batılılar nezdinde Türk imajına odaklanan çalışmalarda genelde Avrupalıların Türkleri; tarihten kaynaklanan, eksik bilgilenmeden doğan ve bugünkü Türkiye gerçeklerine tam olarak uymayan bir takım önyargılarla değerlendirdiği sonucuna varılır. Gerek Türk edebiyatında yabancıların; gerekse yabancı edebiyatlarda Türklerin imajı ile ilgili çalışmalarda aynı önyargıdan söz edilir. Bu çalışmada ise bizzat Türk edebiyatındaki Türk’ün imgesi söz konusu edilmiştir. Bu amaçla siyasal ve toplumsal hayatımızın hızlı değişimler yaşadığı II. Meşrutiyet (1908–1912) döneminde Türk'ün nasıl bir toplumsal tipi temsil ettiği; bir Osmanlı/Türk aydını olan yazarlarımızın imparatorluğun aslî unsuru Türkleri nasıl bir kimlik içinde düşündükleri ortaya konulmaya çalışılmıştır. Çalışmada incelenen altı eser, dönemin tarihsel arka planı ve yazarların bu konuda benimsedikleri ideoloji ile de ilişkilendirilerek incelenmiştir.
  • Öğe
    Konya Ovası ve Çevresinde Yeraltı Sularının Obruk Oluşumlarına Etkisi
    (Selçuk Üniversitesi, 2009) Bozyiğit, Recep; Tapur, Tahsin
    Araştırma sahası, İç Anadolu Bölgesi’nin orta ve güney kesiminde yer alır. Konya Ovası ve çevresinin alt yapısını metamorfik ve kristalen kütleler ile Kretase yaşlı ofiolitik seriler ile bunlar üzerinde Miosen ve Pliosen yaşlı formasyonlar oluşturur. Sahada dikkati çeken yeryüzü şekilleri arasında dağlık sahalar, ovalar ve platolar bulunmaktadır. Bu çalışmanın amacı, Konya ovası ve çevresinde oluşan ve son yıllarda oluşum süreleri hızlanan obrukların oluşumu ile obruk oluşumunda etkili olan unsurları coğrafi açıdan inceleyerek bunlara dikkati çekmektir. Çalışmanın hazırlanmasında öncelikle değişik dönemlerde Konya ovası ve çevresinde arazi çalışmaları, gözlemler ve gerekli görüşmeler yapılmıştır. Bu esnada gerek araziden elde edilen arazi verileri (fotoğraf, istatistikî bilgi ve görüşme notları), gerekse ilgili literatür çalışmaları ve toplanan istatistikî veriler yorumlanarak obrukların oluşumu ve gelişimi coğrafi açısından değerlendirilmiştir. Konya Ovası ve çevresinde, yarı kurak birinci dereceden mezotermal su eksiği yaz mevsiminde ve çok kuvvetli, nispeten deniz etkisine yaklaşan karasal iklim etkili olmaktadır (Bozyiğit, 2000:26). Araştırma sahasında özellikle son on yıllık periyotta küresel iklim değişikliğine bağlı olarak ortaya çıkan kuraklık ve fazla su kullanımı yeraltı su seviyesinin düşmesine sebep olmuştur. Yeraltı su seviyesi değişimi yıl içersinde de yıllar arası dönemlerde de görülmektedir. Yeraltı su seviyesindeki bu hızlı seviye düşüşünün somut örneklerine Akgöl (Ereğli), Acıgöl (Karapınar), Meke Tuzlası ve Timraş Obruğu’nda rastlanmıştır. Konya Ovası ve Çevresi’nde günümüze yakın tarihlerde oluşmuş ve oluşmakta olan çok sayıda obruk bulunmaktadır. Bunlar arasında: Nebili Obruk (1972), Akviran Obruğu (1977), Sekizli Obruk (1983), Çoban Şamil Obruğu (Nisan 1995), Yavşan Obruğu (Aralık 2000), May Obrukları (2002), Çakıllı Obruk (Ekim 2005), Hacı Seyit Yaylası Obrukları (2000, 2006, 2007 ve 2008), İnoba Obruğu (Ekim 2008), Yarımoğlu Obruğu (7 Şubat 2009) dikkati çekmektedir.
  • Öğe
    Fen ve Teknoloji Dersinde Verilen Ödevlerin Öğrenci Görüşlerine Göre Değerlendirilmesi
    (Selçuk Üniversitesi, 2009) Aladağ, Caner; Doğu, Süleyman
    Bu çalışma, ilköğretim okullarının II. kademesindeki öğrencilerin Fen ve Teknoloji derslerinde verilen ev ödevlerine ilişkin görüşlerini değerlendirmek amacıyla yapılmıştır. Araştırmada, survey (tarama) yöntemi kullanılmıştır. Araştırmanın evreni, Konya il merkezinde bulunan ilköğretim okullarının II. kademesinde öğrenim görmekte olan öğrencilerdir. Bu araştırmanın örneklemini, Konya il merkezinde bulunan ilköğretim okullarında II. kademede öğrenim gören 426 öğrenci oluşturmuştur. Araştırmada veri toplama aracı olarak 23 anket sorusu uygulanmıştır. Anket formu geliştirilirken, İlköğretim Okulu Programı incelenmiş ve program geliştirme ve değerlendirme ile ilgili literatür taranmıştır. Ayrıca, olası anket maddeleri için uzman görüşlerine başvurulmuştur. Hazırlanan anket, fen eğitimcileri tarafından incelenerek araştırmanın amacına uygun olduğuna ve araştırma konusunu kapsadığına, yani kapsam geçerliliği olduğuna karar verilmiştir. Anket, çalışma grubuna uygulanmadan önce, örnekleme uygun bir alt gruba uygulanarak anketin güvenilirlik katsayısı Cronbach alfa formülünden yararlanılarak 0.81 olarak bulunmuştur. Anket sonucunda elde edilen bulgular istatistik metotlarla kodlanarak SPSS paket programında değerlendirilmiştir. Öğrencilerin her bir soruya vermiş oldukları cevapların frekans (f) ve yüzde (%) değerleri Tablo 1’de verilmiş ve yorumlanmıştır. Araştırma sonucunda elde edilen bulgular şu şekilde özetlenebilir; Verilen ev ödevlerinin fen ve teknoloji konularını anlamada ve öğrenilenleri pekiştirmede önemli bir rölü olduğu görüşü hakimdir. Öğretmelerin ev ödevlerini kontrol etmelerinin öğrencilerin ödevlere daha fazla önem vermelerini sağladığı görüşü ağırlıkta olup, öğrenci-öğretmen etkileşimini geliştirdiği görülmektedir. Öğrencilerin grup çalışması şeklinde yaptıkları ödevlerin öğrenmede kalıcılığı artırdığı belirlenmiştir. Ödevlerin güncel konularla ilgili olması, öğrencileri ödev yapmada istekli kılmakta ve güncel konuları yorumlamada katkı sağlamaktadır.
  • Öğe
    Abanoz Yaylası (Mersin)
    (Selçuk Üniversitesi, 2009) Tapur, Tahsin
    Abanoz yaylası, Taşeli platosu üzerinde Anamur-Ermenek karayolunun 52. km.sinde Mersin ili Anamur ilçesi Çukurabanoz köyü sınırları içinde yer alır. Bu çalışmanın amacı, Anamur’un önemli bir sayfiye yaylası olan Abanoz yaylasının kurulmasında ve gelişmesinde etkili olan coğrafi unsurları belirleyerek yaylanın tanıtımına katkıda bulunmaktır. Çalışmada yaylanın gelişiminde etkili olan fiziki, beşeri ve ekonomik coğrafya unsurları, yerel verilerle desteklenerek, Abanoz yayla yerleşmesi ile ilgili sonuç ve öneriler ortaya konmaya çalışılmıştır. Abanoz yaylasının kurulması ve gelişmesinde coğrafi unsurlar birinci derece etkilidir. Çünkü Abanoz karstik oluşumlu bir polye üzerinde kurulmuştur. Akdeniz iklim bölgesindeki yaylanın, kıyı bölgesine göre yüksekte (1450 m.) olması yazın elverişli bir yaşam alanıdır. Tarihi geçmişi olan yaylada nüfusla ilgili düzenli bir sayım yapılmamaktadır. Ancak yayladaki elektrik ve su abone sayısına ve muhtarlık kayıtlarına göre her yıl ortalama 7000-7500 kişinin yaylacılık faaliyetine katıldığı söylenebilir. Yaylada yaylacıların ihtiyacın karşılayan sosyal ve ticari kurumlar mevcut olup, elektrik, ulaşım, su, telefon gibi altyapı problemi yoktur. Abanoz yaylasında eskiden konutlar yaylanın doğal şartlarına uygun geleneksel konutlar iken, bugün yaylanın doğal güzelliğini yansıtmayan ve giderek şehir görüntüsü oluşturan betonarme tipi konutlara dönüşmektedir. Abanoz yaylasında dinlenme ve rekreasyon amaçlı yaylacılık yapıldığı için yaygın bir ekonomik faaliyet yoktur. Ancak yaylada küçük de olsa ticari işyerleri, hayvancılık, tarım, arıcılık gibi ekonomik faaliyetler yapılmaktadır. Abanoz yaylasının yaylacılık fonksiyonu hayvancılığa dayalı yaylacılıktan, dinlenme ve rekreasyon amaçlı yaylacılık haline dönüşmesi bazı değişiklikler ve sorunları da ortaya beraberinde getirmiştir. Bunların başında; yılda ortalama 7500 nüfusun yaşadığı Abanoz yaylasının köy muhtarlığınca idare edilmesi hizmet karşılamada yer yer yetersiz kalmaktadır. Geleneksel dokumacılık ve göçebe yaylacılık kültürü terk edilmiştir. Nüfusun artması düzensiz yerleşme, yayla doğasına uygun olmayan betonarme konutlar, içme suyu yetersizliği ve çevre kirliliği gibi problemleri beraberinde getirmiştir. Abanoz yaylasında tarihi, doğal, kültürel değerlerin korunduğu bir yayla planı hazırlanmalıdır. Bu planlamada öncelikle yayla turizm bölgesi ilan edilmelidir. Daha sonra yayla yerleşme ve konut alanları doğal güzellikleri bozmayacak şekilde düzenlenmelidir. Böylece yayla, daha düzenli, daha iyi yaşam koşullarına uygun doğal bir dinlenme ve rekreasyon alanı olacaktır.
  • Öğe
    Gertrude Bell’in Anılarında Konya
    (Selçuk Üniversitesi, 2009) İpçioğlu, Mehmet
    Gertrude Bell Yirminci yüzyılın ilk çeyreğinde Dünya siyasi tarihinde iz bırakmış önemli bir şahsiyettir. Bell yüzyılın başlarında Dünyayı iki kez dolaşmış, arkeolojik kazılar yapmış, gezip gördüğü yerlerdeki tarihi eserlerin envanterini çıkarmış, bunları fotoğrafları ve planlarıyla birlikte yayınlamıştır. Ayrıca Bell gittiği yerlerde günlükler tutmuş, ailesine naşından geçen olayları anlatan mektuplar yazmış, bunlar da günümüze tarihi bir görgü tanığının kaleminden o dönemi aydınlatan vesikalar olarak intikal etmiştir. Bu çalışmada Gertrude Bell’in Konya’daki çalışmaları sırasında burada yaşadıklarını anlatan günlük ve mektuplarla ilgili örnekler verilerek, daha kapsamlı bir çalışmanın önü açılmaya çalışılacaktır. Burada tanıtılacak olanlar Bell’in kitaplarından ve onun adına kurulmuş olan web sitesinden alınmıştır. Bunlar fotoğraflar, günlükler ve mektuplardan meydana gelmektedir.
  • Öğe
    İlköğretim 6. ve 7. Sınıf Sosyal Bilgiler Öğretim Programının Öğrenci Görüşlerine Göre Değerlendirilmesi (Konya İli Örneği)
    (Selçuk Üniversitesi, 2009) Akdağ, Hakan
    Bu araştırmada 2005 sosyal bilgiler programının öğrenci görüşlerine göre değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Araştırmanın evreni, Türkiye Cumhuriyeti Millî Eğitim Bakanlığı’na bağlı Konya ilindeki ilköğretim okullarında sosyal bilgiler dersini alan 6. ve 7. sınıf öğrencilerinden oluşmaktadır. Araştırmada nitel araştırma yöntemlerinde kullanılan kolay ulaşılabilirlik (convenient sampling) örneklemesi yöntemi ile açık uçlu – soru formu uygulaması yapılmıştır. Nitel verilerin analizinde ise kuramsal anlamda belirgin olmayan temalar ve eğer varsa alt temaların oluşturulması ile yapılan içerik analizi yöntemi kullanılmıştır. Araştırma sonucunda; proje ve performans görevleri hakkında 6. sınıf öğrencilerinin olumlu – olumsuz eşit oranda görüşe sahip olduğu, 7. sınıfların olumsuz buldukları, 6. ve 7. sınıf öğrencilerinin ders ve çalışma kitabı konusunda olumsuz görüşe sahip olduğu, 7. sınıf öğrencilerinin ders ve çalışma kitabı hakkında 6. sınıf öğrencilerine göre daha çok olumsuz görüş bildirdikleri, etkinlikler konusunda 6. sınıfların olumlu, 7. sınıfların ise olumlu ve olumsuz ve etkinlik yapmama da eşit oranda katılım gösterdikleri belirlenmiştir.
  • Öğe
    Silifke’de Yer Şekilleri İle Bitki Örtüsünün Küçükbaş ve Büyükbaş Hayvan Varlığının Dağılışına Etkisi
    (Selçuk Üniversitesi, 2009) Sarıbaş, Mustafa; Pınar, Adnan
    İnsanların zirai faaliyetlerden sonra yerleşik hayata geçerek uğraşmaya başladığı en eski ekonomik faaliyetlerden biri de hayvancılıktır. Bu faaliyet türü yapıldığı yerin coğrafi özelliklerine göre şekillenip, gelişmektedir. Ülkemizde yer şekilleri ile bitki örtüsü, küçükbaş ve büyükbaş hayvan varlığının dağılışını etkileyen en büyük iki etmendir. Bilindiği gibi yer şekillerinin engebeli ve dağlık, tarım arazilerinin sınırlı olduğu ve maki bitki örtüsünün bulunduğu alanlarda genellikle kıl keçisi yetiştiriciliği yaygındır. Engebeli ve eğimli arazilerde daha atik hareket eden ve çabuk uyum sağlayabilen kıl keçisi bu alanlarda yoğunlaşmaktadır. Yer şekillerinin hafif engebeli olduğu, bozkır bitki örtüsüne sahip alanlarda koyun yetiştiriciliği yaygındır. Ancak kıl keçilerinin orman örtüsüne zarar vermesinin önlenmesi için kıl keçisi yerine koyun türlerinin beslenmesi teşvik edilmektedir. Bu durum ülkemizde kıl keçisi sayısını azaltırken koyun sayısını arttırmaktadır. Ülkemizde yer şekillerinin engebesiz olduğu, bitki örtüsü çayır ve otlaklardan oluşan sahalarda büyükbaş hayvancılık özellikle de sığır yetiştiriciliği yaygındır. Tarım arazilerinin parçalı ve küçük olduğu, makineli tarımın gelişmesine müsait olmayan alanlarda sayıları giderek azalsa da binek hayvanlarının beslenmesine devam edilmektedir. Bu makalede Silifke’de bulunan küçükbaş ve büyükbaş hayvan varlığının köylere dağılışı incelenerek; yer şekillerinin ve bitki örtüsünün küçükbaş ve büyükbaş hayvan varlığının dağılışı üzerindeki etkileri ele alınmıştır. Araştırma sahasında 74 köy yerleşmesi bulunmaktadır. Silifke’de, küçükbaş ve büyükbaş hayvan varlığı, yer şekilleri ile bitki örtüsünün etkisi altında şekillenerek dağılış göstermiştir. İlçede yer şekillerinin engebeli ve eğimli, tarım arazilerinin sınırlı olduğu, maki bitki örtüsü bulunan sahalarda genellikle kıl keçisi yetiştiriciliği yaygındır. Orman içi, orman kenarı ve dağ eteği köylerinde ormana zarar verdiği için yasaklanan kıl keçisi, kademeli olarak azaltılırken; koyun sayısı artmaktadır. Göksu Ovası gibi engebenin ve eğimin az olduğu, çayır ve otlakların bulunduğu alanlarda küçükbaş hayvan sayısı az iken büyükbaş hayvan besiciliği ön plana çıkmaktadır. İlçede engebenin ve eğimin fazla, tarım arazilerinin küçük ve parçalı olduğu, makineli tarım yapmaya müsait olmayan, ulaşımda sıkıntı çekilen alanlarda binek ve yük hayvanları beslenmektedir.
  • Öğe
    Ayfer Tunç Öykülerinde Sevgisizlik Teması
    (Selçuk Üniversitesi, 2010) Harmancı, Abdullah; Solak, Ömer
    1989’dan itibaren yayımladığı kitaplarla öykücülüğümüzün önemli isimlerinden biri olan Ayfer Tunç, Saklı (1989), Mağara Arkadaşları (1996), Aziz Bey Hadisesi (2000), Taş-Kağıt-Makas (2003), Evvelotel (2006) adlı öykü kitapları yayımlamıştır. Klasik öykü anlatımını benimseyen yazar, sağlam bir kurgu ile ördüğü öykülerinde Osmanlı Türkçesi kökenli kelimelerin zengin çağrışımlarından yararlanmıştır. Ayfer Tunç, 1980 sonrasında ülkemizde yazılan öykülerdeki yoğun biçim kaygıları ve avangart tutumdan uzakta durmasıyla dikkati çekmiştir. Ayfer Tunç’un öykülerini, öykü türünün iç şartlarını zedelemeden oluşturduğu, insanın değişen yaşam koşulları içindeki tükenişini bütünsellik içinde yansıttığı ifade edilmiştir. Kurgu ve içerik yönünden çağdaş arayışların dışında kalmamakla birlikte, özgün görünme adına insan öğesini ihmal etmediği, tam tersine bütün çabasını insanı sanatsal bir varlık olarak yaratma yolunda gösterdiği belirtilmiştir. Daha ilk kitabından itibaren öykülerindeki ustalıktan ve sahicilikten söz edilmiştir. Ayfer Tunç’un böylesine başarılı bir yazar, bir öykücü olmasının altında, şüphesiz onun edebiyatımızın birikiminden yeterince faydalanmış olması, edebiyatımızın geçmişinde yer alan ustaların eserlerini özümsemiş olması yatmaktadır. Bu makalede, Ayfer Tunç öykülerindeki sevgi arayışı, gerçek sevgiden mahrum oluş teması, tek tek öykülerin olay örgüleri özetlenerek örneklenmeye çalışılmıştır. Yazar hangi konuyu anlatırsa anlatsın, öykünün derinine inildiğinde, öykü kişilerinin temel probleminin sevgiden mahrum kalış olduğu gözlemlenmektedir. Zengin çağrışımlı diliyle, sağlam kurgusuyla, edebiyatımızın birikiminden yararlanarak kendine ait bir üslup çıkarabilmesiyle, sevgiden mahrum kalış, sevgi arayışı temasını derinlemesine ve sahici bir biçimde işleyişiyle ön plana çıkan Ayfer Tunç edebiyatımızın kalıcı isimlerinden olmaya adaydır.
  • Öğe
    Konya Darülmuallimini’nde Eğitim Yönetimi ve Denetimi
    (Selçuk Üniversitesi, 2010) Taşer, Seyit
    Günümüzde eğitim fakültelerinin Osmanlı Devleti’ndeki karşılığı olan kurumlar, darülmuallimin ve darülmuallimatlar olup, darülmuallimin “erkek öğretmen okulu” manasına gelmektedir. Öğretmen yetiştiren bu kurumların kuruluşu ve gelişmesi XIX. yüzyıla tesadüf etmekteydi. Bu asırda her alanda gelişme ve ilerleme sağlanılması için çareler aranmaya başlanmış ve bunun için somut adımlar atılmış, atılan bu adımlar, eğitim alanına da yansımıştır. XIX. yüzyıl ortalarında 1848 senesinde, Sultan Abdülmecid zamanında Darülmuallimin-i Rüşdiye açılmış ardından, 1868’de sıbyan mekteplerine öğretmen yetiştirmek amacıyla darülmuallimin-i ibtidâîye şubesinde eğitim verilmeye başlanmıştı. Öğretmen yetiştiren kurumların İstanbul dışındaki merkezlerde açılma süreci ise Sultan Abdülaziz döneminde başlamıştı Bu süreçte Konya, darülmuallimin kurulan ilk vilayetler arasında yer alır. Eğitim yönetimi kavramı; öğrenci, öğretmen, okul, sınıf, sınavlar, bütçe gibi eğitimin işleyişine yönelik birçok unsuru kapsamaktadır. Çalışmamızda, Konya Darülmuallimin mektebi bu maddeler açısından değerlendirilmiştir. Aynı zamanda bu kurumda yapılan teftiş veya denetim sırasında, üzerinde durulan meselelere yer verilmiştir. Bu hususlar, arşiv belgeleri ışığında incelenmiş ve Konya’da öğretmen yetiştiren kurumun işleyişi ayrıntılı bir şekilde ele alınmıştır.