Karapınar Aydoğanlar Meslek Yüksekokulu Koleksiyonu

Bu koleksiyon için kalıcı URI

Güncel Gönderiler

Listeleniyor 1 - 17 / 17
  • Öğe
    The Effect of Exopolysaccharide Producer Pediococcus Damnosus 2.6 and Yoghurt Starter Cultures on Ethanol Content, Some Physicochemical and Sensory Properties of Oat Boza
    (Selçuk Üniversitesi, 2020) Göktepe, Çiğdem Konak; Elgün, Adem
    Cereal-based fermented beverages like boza are known functional and probiotic foods. Boza is manufactured by yeast and lactic acid bacteria fermentation of only ones or mixture of various cereals. In this research, the effects of sugar, different microorganisms and inoculum ratios on physicochemical, nutritional and sensory characteristics of oat based boza were investigated. For this purpose, oat based boza production was carried out by 3 different of inoculation rates (0, 3 and 5%) of 3 starter cultures (Pediococcus damnosus 2.6, Streptococcus thermophilus and Lactobacillus delbrueckii ssp. bulgaricus). The usage aim of Pediococcus damnosus 2.6 and yoghurt starter cultures was for the production of exopolysaccharide and lactic acid. As a result of using mixed culture and rising inoculation rates stimulated fermentation activity in formulation of boza. Thus, the amount of total solid matter was reduced and increased the contents of ash, protein and mineral matter of oat boza samples. Although the lowest viscosity was determined in Pediococcus damnosus 2.6 inoculation, the most uniform texture was provided. Raw oat had unpleasant odor and flavor but fermentation enhanced sensorial properties of oats. The highest overall acceptance score was observed in oat boza with 3% of yoghurt starter cultures.
  • Öğe
    Mi̇lli̇yetçi̇li̇k Teori̇si̇ni̇n Geli̇şi̇mi̇ ve Türk Mi̇lli̇yetçi̇li̇ği̇
    (Selçuk Üniversitesi, 2011 Mayıs) Turan, Erol
    1789 Fransız Devrimi ile birlikte ortaya çıkan milliyetçilik hızlı biçimde tüm Avrupa kıtasına yayılmıştır. Milliyetçi düşünceler ve hareketler 20. Yüzyılda Avrupa dışına taşmıştır. Birinci ve İkinci Dünya Savaşlarının en önemli nedenlerinden birisi milliyetçilik olmuştur. Milliyetçilik, ulusu ve ulusdevleti kurma, emperyalist politikaları meşrulaştırma, emperyalizme karşı ulusal bağımsızlık mücadelesini geliştirme gibi pek çok amaç için kullanılabilen bir ideoloji ve siyasal hareket haline gelmiştir. Milliyetçi ideolojilerin etkisi, halen günümüz dünyasında hem sosyo-kültürel hem de siyasal alanda devam etmektedir. Milliyetçilik meselesine odaklanan bu çalışma, ulus-devlet ve Türk Milliyetçiliği kavramlarının özelliklerini ve gelişimini incelemektedir.
  • Öğe
    Köpeklerde Midazolam-Ketamine ve Xylazine-Ketamine Anestezi?si?ni?n Arteri?yel Kan Basıncı ve Kan Gazları Üzeri?ne Etki?leri?
    (Selçuk Üniversitesi, 2002) Koç, Yılmaz; Kul, Mustafa; Alkan, Fahrettin; Oğurtan, Zeki
    Çalışmada, 12 adet köpekte midazolam-ketamine (M-K) xylazine-ketamine (X - K) anestezi kombinasyonlarının arteriyel kan basınçları ve kan gazlanı üzerine etkileri değerlendirildi. Bu anesteziklerin kan gazları ve kan basınçlanına etkileri anestezi öncesi ve anestezinin 15, 30, 60, 90 ve 120. dakikalarında belirlendi. Kalp atım ve solunum sayısının M-K grubunda arttığı, X-K grubunda ise azaldığı ve iki grup arasında bu değerler açısından farkın önemli olduğu (p < 0.05) görüldü. Sistolik ve diastolik kan basınçlarında her iki gruptaki farklar önemli bulunmazken, ortalama kan ba- Sincinda 90. ve 120. dakikalardaki farkın önemli olduğu ( p < 0 ^ epsilon ) belirlendi. Pa*O_{2} ve PaC * O_{2}' ise önemli fark göz- lenmezken, pH değeri bakımından 15. (p < 0.01) , 30. (p < 0.05) dakikalarda gruplar arasında farklılıklar önemli bulundu.
  • Öğe
    Küresel İşletmecilikte Ülkelerin Sosyo-Kültürel Yapılarından Kaynaklanan Sorunlar
    (Selçuk Üniversitesi, 2008) Temizel, Handan; Turan, Erol; Temizel, Metehan
    Bu çalışmada özellikle küreselleşmeyle birlikte gündeme daha çok gelmeye başlayan çokuluslu işletmelerin tarihsel gelişimleri incelenmiş daha sonra dünya genelinde yer alan ulus-devletlerin farklı kültürel anlayışlarından dolayı bu işletmelerin karşılaştıkları yerel sorunlar analiz edilmiştir. Bunun yanında söz konusu işletmelerin çok büyük ekonomik güce ve tekelci bir yapıya sahip olmalarında dolayı faaliyette bulundukları ülkelerde neden oldukları problemlerde çalışmanın kapsamı içindedir.
  • Öğe
    Rasyonel İlaç Kullanımının Hasta Güvenliğine Etkileri: Hekimlerin Rasyonel İlaç Kullanımına Etki Eden Faktörlerin Belirlenmesi
    (Selçuk Üniversitesi, 2008) Özata, Musa; Aslan, Şebnem; Mete, Mustafa
    Bu çalışmanın amacı, Konya’da görev yapan hekimlerin hasta güvenliği bağlamında rasyonel ilaç kullanımına yönelik tutumlarının araştırılması ve reçete yazma davranışlarına etki eden faktörlerin belirlenmesidir. Çalışma, tanımlayıcı nitelikte olup, 2004 yılı Nisan ve Mayıs aylarında Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi, Konya Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Numune Hastanesi ve altı farklı sağlık ocağında; 207 hekim ile yüz yüze görüşme yapılarak gerçekleştirilmiştir. Araştırmadan elde edilen bulgulara göre; hekimlerin ilaç reçete ederken sırasıyla; etkililik, ilacın yan etkisi, mesleki tecrübe ve deneyim, bilimsel araştırma ve makaleler, hastanın sosyal güvencesi, ilacın fiyatı gibi faktörleri göz önünde bulundurdukları anlaşılmıştır. Bulgular, hekimlerin hasta güvenliğine önem verdiklerini ve rasyonel ilaç kullanımı kuralları çerçevesinde ilaç yazdıklarını ortaya koymaktadır.
  • Öğe
    İn vitro et (kültür et) üretimi
    (Selçuk Üniversitesi, 2021) Akkemik, Yasin; Güner, Ahmet
    Nüfus artışı, küresel ısınma, sığır yetiştiriciliğinin ozon tabakasına olumsuz etkisi, hayvancılık işletmeleri için ormanların tahrip edilmesi, gıda kaynaklı hastalıklar, kirlilik vb. durumlar geleneksel et üretimine alternatif yöntemlerle insanların protein ihtiyacının karşılanması yönünde çalışmalara yol açmıştır. Alternatif protein kaynaklarından üretilen et ikameleri, genetiği değiştirilmiş organizmalar ve klonlanmış hayvan üretimi bu çalışmaların bir yansımasıdır. İn vitro et (kültür et-IVM) bu amaçla son yıllarda ortaya konulan ve bu konuda yapılan bütün çalışmaları bir arada barındırabilecek et üretim yöntemidir. Bu yöntem, doku mühendisliği tekniklerinin kullanımıyla laboratuvar ortamında et üretmek amacıyla geliştirilmiştir. IVM ile tüketicilere daha sağlıklı, güvenli ve hastalıksız et sağlanabilir ve geleneksel et üretimiyle ilişkili olumsuz çevresel etkiler en aza indirilebilir. 2013 yılında üretilen ilk IVM maliyeti 330.000 dolar iken günümüzde bu maliyet 11,36 dolara kadar düşmüştür. 2015 yılından itibaren üretim ortamları ve ekipmanları konusunda geleneksel et ile rekabet edebilecek seviyeye gelen IVM’nin çözülmesi gereken başlıca sorunu, bu ete tüketicinin vereceği tepkidir. Tüketici tepkisinin IVM’nin taze et olarak tüketilmesine karşı olumlu bir şekilde yansımasının uzun bir süre alabileceği düşünülse de, IVM kullanılarak üretilmiş et ürünlerinin yakın bir zamanda market raflarına yerleşmesi kaçınılmaz görünmektedir. Bu makale, IVM üretim teknikleri, avantajları, sonuçları ve potansiyeli hakkında bilgi vermektedir.
  • Öğe
    The effect of litter size and gender on immunoglobulins and oxidative stress in Damascus goats
    (Selçuk Üniversitesi Veterinerlik Fakültesi, 2017) Aköz, Mehmet; Aydın, İbrahim; Çitil, Özcan Barış
    Amaç: Bu çalışmada, keçilerde yavru sayısı (tek-ikiz) ve cinsiyetin immunoglobulin seviyesi ile oksidatif stres üzerine etkisinin araştırılması amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem: Tek ve ikiz yavru doğuran Halep keçilerinden doğum sonrası ilk 20 dakika içinde, kontrol grubu olarak ise gebe olmayan Halep keçilerinden kan örnekleri alındı ve elde edilen kan plazmalarından immunoglobulin G (IgG), immunoglobulin M (IgM), malondialdehid (MDA), nitrik oksit (NO) ve total antioksidan durum (TAS) değerleri ölçüldü. Bulgular: İkiz gebelerde IgG ile IgM düzeylerinin gebe olmayanlara göre yüksek olduğu belirlenirken (P<0.05), ikiz gebelerin MDA düzeyleri gebe olmayanlardan düşük belirlendi (P<0.05). İkiz doğum yapan keçilerin NO düzeyi ise kontrol grubundan ve tekiz gebelerden daha yüksek olarak belirlendi (P<0.05). Parametreler arasında yapılan korelasyon değerlendirmesinde ise IgG ile IgM arasında pozitif ilişki belirlenirken (r=0.946, P<0.001), diğer parametreler arasında korelasyon belirlenmedi (P<0.05). Erkek yavru doğuran keçilerde IgG, IgM, MDA, TAS ve NO değerleri dişi yavru doğuran keçilere göre daha yüksek belirlenmesine rağmen istatistiki olarak fark görülmedi (P<0.05). Öneri: Sonuç olarak, ikizliğin immunoglobulin seviyelerinde artışa sebep olduğu, doğan yavru cinsiyetinin ise immunoglobulin seviyeleri ve oksidatif stres üzerinde etkisinin olmadığı belirlendi.
  • Öğe
    The effect of the stabilizer mixture containing konjac gum on the some quality properties of Kahramanmaraş type ice cream
    (Selçuk Üniversitesi Veterinerlik Fakültesi, 2017) Tekinşen, Kemal Kaan; Biçer, Yusuf; Akkemik, Yasin
    Amaç: Araştırma, konjak sakızı içeren stabilizatör karışımlarının Kahramanmaraş tipi dondurmanın bazı kalite niteliklerine etkisini belirlemek amacıyla yapıldı. Gereç ve Yöntem: Araştırmada, salep karışımı (% 0.7) kullanılan bir kontrol grubu ve konjak sakızını % 10, 15 ve 20 oranında içeren stabilizatör karışımının % 0.55 düzeyinde kullanıldığı 3 deneme grubu oluşturuldu. Dondurma karışımları üretimden önce, dondurma numuneleri ise üretimden sonra muhafazalarının 1., 15. ve 30. günlerinde analizlere tabi tutuldu. Bulgular: Dondurma karışımlarında konjak sakızının viskozite değerlerini katılma oranına paralel olarak arttırdığı (P<0.05) belirlendi. Konjak sakızını % 10 oranında içeren stabilizatör karışımının, dondurma karışımının hacim genişlemesini salep içeren karışıma göre önemli düzeyde (P<0.05) yükselttiği, konjak sakızını % 15 ve 20 oranında içeren stabilizatör karışımlarında ise hacim genişlemesinin salep içeren karışımla benzer düzeyde olduğu tespit edildi. Dondurma numunelerinin tamamen erime süreleri incelendiğinde konjak sakızını % 20 oranında içeren stabilizatör karışımının salepli gruba göre yaklaşık 3 dakika daha geç eridiği, % 15 düzeyinde bulunmasının ise salep içeren karışımla benzer duruma getirdiği saptandı. Duyusal analizler sonucunda toplam puanlar değerlendirildiğinde, konjak sakızını % 15 oranında içeren stabilizatör karışımıyla yapılan grubun salep karışımı içeren grup ile diğer gruplardan önemli düzeyde (P<0.05) iyi olduğu belirlendi. Öneri: Kahramanmaraş tipi dondurma üretiminde % 0.55 düzeyinde, konjak sakızını % 15 oranında içeren sodyum karbosimetil selüloz, keçiboynuzu sakızı ve karragenan kombinasyonu stabilizatör karışımı kullanımının salep karışımına alternatif olabileceği kanaatine varıldı.
  • Öğe
    Different properties of chicken and turkey breast fillets marinated with fruit juices
    (DEUTSCHER FACHVERLAG GMBH, 2020) Ünal, Kübra; Alp, Halime; Babaoğlu, A. Samet; Karakaya, Mustafa
    This research determined the effects of three different dark coloured marinades containing black mulberry (MJ), grape (GJ) and pomegranate juices (PJ) on pH value, water holding capacity (WHC), cooking loss (CL) and colour (L*, a*, b*) properties of chicken and turkey breast meats. Lipid oxidation (Thiobarbituric acid value-TBA), antioxidant activitiy (DPPH-2,2-diphenyl-1-picrylhydrazyl), textural properties (Meullenet-Owens razor shear force and energy) and sensory analyses of the samples were also performed. Fruit juices generally decreased the pH and WHC values compared to control. The meat samples treated with MJ had the highest a* value and the marination with PJ increased the b* values of samples. Turkey breast samples marinated with GJ were determined to be the most tender. Marinating with fruit juices significantly inhibited lipid oxidation and increased (p < 0.01) the DPPH values in chicken and turkey meats. These natural marinades should be recommended to develop consumer acceptability of chicken and turkey breast meat samples.
  • Öğe
    Characterization of physico-chemical and bioactive properties of oils of some important almond cultivars by cold press and soxhlet extraction
    (SPRINGER INDIA, 2020) Özcan, Mehmet Musa; Al-Juhaimi, Fahad Y.; Ghafoor, Kashif; Babiker, Elfadil E.; Özcan, Mustafa Mete
    The oleic acid composition of almonds oils expressed by cold press varied from 73.56% in Cristomorto cultivar to 76.59% in Tuono while oleic acid in oils extracted by soxhlet method ranged from 71.86% in Cristomorto and 75.63% in Tuono cultivars. Also, oil from cold press extraction contained 19.51% and 21.86% linoleic acid for Ferragnes and Tuono almond cultivars, respectively, while 18.74 and 20.51% linoleic acid was recorded in Soxhlet extracted oil from Ferragnes and Tuono almonds, respectively. In addition, alpha-tocopherol contents of the oil samples varied significantly (p<0.05) from 14.18 to 16.86 mg/100 g in Tuono and 15.71-17.96 mg/100 g in Ferragnes for cold-press and soxhlet extracted oils, respectively. beta-Sitosterol composition of the oil obtained by cold press ranged from 157.94 (Tuono) and 171.68 mg/100 g (Cristomorto) while beta-sitosterol content varied from 148.91 (Tuono) and 159.68 mg/100 g (Cristomorto) for oil extracted by Soxhlet method.
  • Öğe
    Immature wheat grain as a potential prebiotic ingredient in set-type yoghurts: impact on antioxidative, textural properties and survival of different probiotics
    (SPRINGER INDIA, 2019) Demirci, Talha; Negis, Hale İnci Öztürk; Orac, Aysun; Göktepe, Çiğdem Konak; Atik, Didem Sözeri; Aktaş, Kübra; Demirci, Sümeyye; Sert, Durmuş; Akın, Nihat
    The aim of this study was to investigate the effect of immature wheat grain (IWG) on the survival of Lactobacillus acidophilus NCFM (LNCFM), Lactobacillus casei 431 (L431) and Lactobacillus acidophilus 20079 (L20079) in yoghurts under cold storage. Furthermore, the impact of IWG on physicochemical, textural and antioxidative properties of yoghurts was evaluated. Fortification of yoghurt with IWG positively affected LNCFM and L20079 counts during cold storage whereas no statistical improvement was observed in the viability of L431. The addition of IWG clearly supported the antioxidative activity and total phenolic content in yoghurt. No statistical differences were discovered regarding syneresis and water holding capacity in all probiotic applications. Although, enrichment with IWG enhanced the firmness of probiotic yoghurts, it simultaneously reduced the cohesiveness and viscosity index. This study demonstrated that IWG may be used as a food additive for enhancing probiotic LNCFM and L20079 survival and providing functional aspects in yoghurt.
  • Öğe
    Evaluation of fatty acid waste in the synthesis of oligo(ether-ester)s
    (HINDAWI LTD, 2019) Kocaman, S.; Cerit, A.; Soydal, U.; Marti, M. E.; Ahmetli, Gülnare
    In this study, the waste of sunflower oil refinement was converted to a fatty acid glycidyl ester (FAGE). An unsaturated oligo(ether-ester) (OEE) was synthesized by ring-opening polymerization using propylene oxide (PO) and FAGE. Oligo(ether-ester) production was achieved with a high yield of 80% at 5 h and 0 degrees C when the mole ratio of PO : FAGE was 1 : 1. Synthesized OEE was characterized by FTIR and several chemical analysis methods. According to the TGA results, T-5, T-10, and T-50 values of OEE-styrene copolymers increased up to a 7 : 3 mole ratio then decreased. The weight losses of these copolymers changed in the range of 3-5%. The data of longitudinal and transversal wave velocities showed that copolymers with styrene had better elastic properties and impact resistances compared to those with pure polystyrene.
  • Öğe
    Determination of antioxidant activity, phenolic compound, mineral contents and fatty acid compositions of bee pollen grains collected from different locations
    (RESEARCH INST POMOLOGY FLORICULTURE, DIV APICULTURE, 2019) Özcan, Mehmet Musa; Al Juhaimi, Fahad Y.; Babiker, Elfadil E.; Uslu, Nurhan; Ceylan, Durmuş Ali; Ghafoor, Kashif; Özcan, Mustafa Mete; Dursun, Nesim; Ahmed, Isam A. Mohamed; Jamiu, Fadimu Gbemisola; Alsawmahi, Omer N.
    The objective of the present work was to investigate the influence of locations on bioactive propertiest, phenolic compounds and mineral contents of bee pollens. The oil content of pollen grains changed between 3.50% (Alanya) and 6.85% (Russia-Perm Region). The highest total phenolic content (720 mg/100g) and antioxidant activity values (81.4%) were observed in pollens obtained from the Russia-Perm Region and Alanya districts, respectively. Additionally, the highest carotenoid was found in a pollen sample collected from Karaman (Sanveliler) (98.6 mg/g). The major phenolic compounds were (+)-catechin (66.75-337.39 mg/100g) and quercetin (61.2-1221.7 mg/100g) in all pollen samples. The pollen samples were observed to be a significant source of potassium (3846-6287 mg/kg), phosphorus (2947-5010 mg/kg), calcium (1022-2424 mg/kg) and sulfur (1744-2397 mg/kg). All of the analysis results were significantly affected by supplying locations. The antioxidant activity values of pollens were found partly similar and varied depending on locations. The content of saturated fatty acid (palmitic) was high (20-30%) in the tested pollen samples but did not exceed the content of linoleic acid.
  • Öğe
    Comparison of the fatty acid compositions of six cornelian cherry (Cornus mas L.) genotypes selected from Anatolia
    (SPRINGER, 2019) Ersoy, Nilda; Kalyoncu, İsmail Hakkı; Çitil, Özcan Barış; Yılmaz, Serpil
    This study was carried out on 6genotypes (K-1, K-2, K-3, K-4, K-5, K-6) which have superior characteristics determined by selective breeding method from naturally-grown cornelian cherry in Konya Province. Differences among genotypes were revealed by determining fatty acid contents in samples obtained from experimented cornelian cherry. The fatty acid compositions of the samples were determined by Shimadzu15-A Gas Chromatography. According to the results, fatty acid composition of the cornelian cherry samples is significantly varied depending on genotypes.
  • Öğe
    Is There a Relationship Between Beginning Time and Efficiency of Octreotide in the Treatment of Experimental Acute Pancreatitis?
    (Korean Surgical Society, 2012) Kafalı, M. Ertuğrul; Gül, Mehmet; Alptekin, Hüsnü; Şahin, Mustafa; Toy, Hatice; Aköz, Mehmet
    Purpose: The efficacy of octreotide in the treatment of acute pancreatitis is controversial. Octreotide treatment for acute pancreatitis often shows poor correlation between results obtained in experimental studies and results of clinical trials. In a clinical setting, there is always a delay between the onset of the disease and initiation of the octreotide treatment. The aim of this study is to investigate the relationship between the beginning of treatment and alteration in effectiveness of octreotide. Methods: Acute pancreatitis was induced by pancreatic duct ligation in 50 rats. The rats were randomly divided into five groups. Octreotide was not used in group 1 (control group). Only single dose (4 mu g/kg) octreotide was administered subcutaneously to rats in group 2, having induced pancreatitis. Octreotide treatment was begun at different times (8th, 24th, 48th hour) in three other groups and continued treatment at a dosage of 4 mu g/kg t.i.d. The animals were sacrificed at the end of the 72nd hour and blood and tissue samples were collected. Results: Leukocyte count and plasma amylase values were less in groups 2 and 3. Hemorrhagic focuses were encountered less at pancreas tissues in group 3. Pancreatic necrosis and alveolar capillary basal membrane damage were lower in groups 3 and 4. No difference was found in fasting blood glucose, calcium and hematocrit. Conclusion: Octreotide had benefical effects in acute pancreatitis when octreotide treatment was begun in the first 24 hours.
  • Öğe
    Bazı Türkiye Yerli Irk Koyunlarında Entansif Besi Süresince Vücut Ölçülerinin Değişimi
    (2010) Karabacak, A.; Boztepe, S.; Dağ, B.; Şahin, Ö.
    Bu araştırma, Akkaraman, Dağlıç, Kıvırcık, Malya ve Karacabey Merinosu (KM) ırkı kuzuların entansif besideki vücut gelişimlerini karşılaştırmak amacıyla yapılmıştır. Araştırmada her ırktan 10 baş olmak üzere toplam 50 baş erkek kuzu kullanılmıştır. Kuzular ortalama 20 kg canlı ağırlıkta ve yaklaşık 2.5 aylık yaşta besiye alınarak 68 gün süreyle entansif şartlarda beslenmiştir. Araştırmada kullanılan Akkaraman, Dağlıç, Kıvırcık, Malya ve KM?lerin sırasıyla cidago yüksekliğindeki artış 9.8, 5.9, 11.2, 10.5 ve 10.2 cm, sağrı yüksekliğindeki artış 13.0, 10.9, 8.6, 12.5 ve 12.2 cm, vücut uzunluğundaki artış 13.1, 8.6, 8.6, 13.8 ve 14.4 cm, göğüs çevresindeki artış 20.2, 15.6, 16.5, 23.9 ve 20.7 cm, but çevresindeki artı? 22.9, 16.5, 16.2, 21.1 ve 20.5 cm olarak bulunmuştur. Entansif besi süresince Akkaraman, Malya ve KM genotiplerinin vücut gelişimi birbirine benzer seyir takip etmiş ancak Kıvırcık ve Dağlıç genotiplerinin vücut gelişiminden üstün oldukları görülmüştür.
  • Öğe
    Sığır Eti Emülsiyonlarının Bazı Özelliklerine Sodyum Kazeinatın ve Yağsız Süt Tozunun Etkisi
    (2000) Karayel, İbrahim; Karakaya, Mustafa
    Araştırmada sığır eti emülsiyonlarına farklı seviyelerde (%0.0, %2.0 ve %4.0) ilave edilen Na-Kazeinat ve Yağsız Süt Tozunun emülsiyon kapasitesi, emülsiyon vizkozitesi, emülsiyon stabilitesi, emülsiyondan ayrılan su ve emülsiyondan ayrılan yağ oranı gibi çeşitli emülsiyon 'parametreleri üzerindeki etkisi belirlenmiştir. Na-Kazeinat'ın %4.0 oranında ilavesi; emülsiyon vizkozitesi ve emülsiyon stabilitesini önemli (p 0.05) ölçüde arttırırken, emülsiyondan ayrılan su oranını düşürdüğü tesbit edilmiştir.