Dergi Yayın Koleksiyonu

Bu koleksiyon için kalıcı URI

Güncel Gönderiler

Listeleniyor 1 - 20 / 681
  • Öğe
    Zarar Sigortalarında “Lütuf Ödemesi” (Ex Gratia) Kavramı ve Halefiyet İlişkisi ile Reasürans Sözleşmeleri Açısından Başlıca Hukuki Sonuçları
    (Selçuk Üniversitesi, 2023 Ekim) Özdemir, Semih Sırrı
    Lütuf ödemesi, sigorta sözleşmesine yönelik parasal karşılığı olan bir talebin, yükümlülük altında bulunmamasına rağmen, bu yöndeki iradesine dayalı olarak, sigortacı tarafından karşılanması olarak tanımlanabilir. Kavramın sınırlarının tespiti, uygulamada hem sigorta hem de reasürans sözleşmeleri açısından yapılan tazminat ödemelerinin hukuki sonuçlarının anlaşılabilmesi için önemlidir. Belirtilen çerçevede çalışmanın ilk bölümünde, ex gratia kavramına ve lütuf ödemesinin tanımına yer verilmekte; bu çerçevede, oluşturduğu sonuçlar açısından, sigortacının iradesi, amaçları ve bu ödemenin görünüm biçimleri ayrı ayrı incelenmektedir. İkinci bölümde, kavramın hukuki niteliği, borç tanıması ve bağış ihtimalleri üzerinden irdelenmektedir. Son bölümde ise, lütuf ödemesine sigorta ve reasürans sözleşmesi açısından bağlanan sonuçlar, ilgili yargı kararlarının incelenmesi suretiyle açıklanmaktadır.
  • Öğe
    Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde Kullanılmasını Özendirme Suçunda (TCK M. 190/2) Güncel Durumun Değerlendirilmesi
    (Selçuk Üniversitesi, 2023 Ekim) Şentürk Tur, Melike
    5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 190. maddesinin 2. fıkrasında düzenlenen uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanılmasını özendirme suçu; madde kullanımının kişinin sağlığına ve genel ölçekte topluma verdiği zarar sebebiyle ve uyuşturucu ve uyarıcı maddelerin çeşitliliğinin hızlı bir şekilde artması, bunlara erişimin kolaylaşması, kullanımının yaygınlaşması neticesinde madde kullanılmasına karşı etkin mücadele yürütülmesi amacıyla ihdas edilmiş bir düzenleme olup devletin bu hususta gerekli tedbirleri alma yönünde pozitif yükümlülüğünün bir yansıması olarak karşımıza çıkmaktadır. Son yıllarda, özellikle teknolojinin gelişmesi ve sosyal platformlar aracılığıyla belirsiz ve çok sayıda kişinin hızlı bir şekilde bu mecralarda yayınlanan içeriğe erişiminin mümkün hale gelmesiyle; uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanımına yönelik ifadeler veya içerikler sebebiyle bu suç tipi sık sık gündeme gelmektedir. Çalışmamız kapsamında mevcut hukuki durum ışığında, daha açık ve detaylı bir norm gerekliliği ortaya konarak, yeni bir düzenlemeye ihtiyaç olup olmadığı tartışılacaktır.
  • Öğe
    Yapay Zekânın Şirket Yönetiminde Yer Almasına İlişkin Değerlendirmeler
    (Selçuk Üniversitesi, 2023 Ekim) Altaş, Alkan
    Hızla gelişen teknoloji, birçok yeni kavramı hayatımıza katmakta, insanlığı büyük bir dönüşümün içine sokmaktadır. Teknolojinin hayatımıza kattığı önemli kavramlardan birisi de, kullanımı neredeyse tüm alanlarda yaygınlaşan yapay zekâdır. Yapay zekâya hukuksal bir kişilik atanıp atanamayacağı, yapay zekânın hukuken sorumlu tutulup tutulmayacağı güncel hukuki sorunlardandır. Bu kapsamda, öğretide köle, eşya gibi statülere kıyas yapan görüşlerle beraber elektronik kişilik ve tüzel kişilik benzeri yaklaşımlar da öne çıkmaktadır. Günümüzde şirketlerin yönetiminde yapay zekâdan faydalanılması, hatta yapay zekânın yönetici olarak atanması dahi gündemdeyken, yapay zekânın kişiliği ve sorumluluğu meselesinin netleştirilmesi ve kodifiye edilmesi gerektiği açıktır. Çalışmamızda yapay zekâ, kişilik ve şirket yönetimi kavramlarına değinilmiş, yapay zekânın sorumluluğu ve şirket yönetimindeki yeri tartışılmıştır. Bu bağlamda, yapay zekâya tüzel kişilik benzeri soyut bir elektronik kişilik atanarak bu yolla kişilik sahibi ve sorumlu kılınmasının isabetli olduğu, şirket yönetiminde de yapay zekânın yeteneklerinden en üstteki yönetici konumunda değil de yardımcı/danışman olarak faydalanılmasının makul bir yol olduğu görüşüne ulaşılmıştır.
  • Öğe
    Anayasa Hukuku Açısından Konut Hakkı
    (Selçuk Üniversitesi, 2023 Ekim) Doğan, Bayram
    Kişilerin insan olmanın onuruyla bağdaşır şekilde yaşamalarını sağlamak için devletin sağlaması gereken en temel haklar arasında konut hakkı bulunmaktadır. Bu hak Anayasa’daki çok sayıda hak açısından da vazgeçilmezdir. Zira bu hak yerleşme özgürlüğü, sağlıklı yaşam, çevre ve eğitim gibi haklarla ayrılmaz bir niteliğe ve ilişkiye sahiptir. 1982 Anayasası’nda sosyal haklar arasında sayılan konut hakkı Anayasa’nın 57. maddesindeki konut hakkı başlığının altın-da ele alınmıştır. Anayasa’daki düzenlemede, bu hak devlete yüklenen pozitif edim ödevi olarak ele alınmış ancak bu hakkın sınırlama sebeplerine yer verilmemiştir. Bu nedenlerle, konut hakkının sınırlanmasında Anayasa md. 65’teki genel sınırın dikkate alınması gerekmektedir.
  • Öğe
    Tasarruf Finansman Sözleşmesinin Feshi Sebebi ile Birikim ve Organizasyon Ücretinin İadesi
    (Selçuk Üniversitesi, 2023 Ekim) Uyumaz, Alper
    Tasarruf finansman sözleşmesi, belirli bir tasarruf tutarı ve dönemine bağlı olarak konut, çatılı işyeri veya motorlu araç edinimi için müşteriye, finansman kullanma hakkı veren isimli bir sözleşmedir. Bu sözleşme gereğince şirket müşteriye ait birikmiş tasarruf tutarını yönetme, geri ödeme ve finansman kullandırma yükümlülüğü altındadır. Şirketin bu hizmeti karşılığı organizasyon ücreti alma hakkı bulunmaktadır. Sözleşmenin tasarruf dönemi sonundan önce sona ermesi durumunda müşteriden tahsil edilen organizasyon ücreti ve birikimin iadesi hususunda uyuşmazlık çıkmaktadır. Sözleşmeden cayma hakkı yalnızca müşteriye tanınmıştır. Cayma durumunda, şirket müşterinin birikim miktarını ve organizasyon ücretini kesintisiz iade etmek zorundadır. Kural olarak sadece müşteriye tanınan sözleşmenin feshi durumunda ise, şirketin birikimi ödemesi gerekir. Ancak, konu organizasyon ücreti bakımından tartışmalıdır. Bu hususta, organizasyon ücretinin tasarruf dönemi esas almak suretiyle orantılı olarak iade edilmesi gerektiği kabul edilmelidir.
  • Öğe
    Çekte Düzenleyen Tarafından Def’ilerin İleri Sürülmesi
    (Selçuk Üniversitesi, 2023 Ekim) Bingöl, Muhammet Emin
    Bu çalışmada çekte düzenleyenin sahip olduğu def’ileri ne şekilde dermeyân edebildiği ya da karşılığı bulunan bir çek bakımından düzenleyenin def’ileri ileri sürmek hakkının bulunup bulunmadığı incelenmiştir. Sorunun çözümü için ilk olarak çekin hukukî niteliği ile düzenleyenin def’ilerini ileri sürmesi bakımından önem arz eden muhatap ile düzenleyen arasındaki ilişkinin niteliği irdelenmiştir. Ardından muhatap bakımından öngörülen ve düzenleyenin def’ilerini ileri sürmesi bakımından engel olarak nitelendirilebilecek yükümlülük olan, muhatabın ödeme yükümlülüğü değerlendirilmiştir. Ayrıca muhatabın ödeme yapmama yükümlülüğü kısaca açıklanmıştır. Son olarak, kıymetli evrak bakımından öngörülen def’i sistemi, çekte düzenleyen tarafından def’ilerin ileri sürülmesi açısından ve herhangi bir şekilde hamile karşı ileri sürebileceği def’iye sahip olan düzenleyenin muhataba yönelik ödememe talimatı verip veremeyeceği, muhatabın bu şekilde bir talimat karşısında ne şekilde hareket etmesi gerektiği hususları mütalâa edilmiştir.
  • Öğe
    Legal Status and Indemnity, Veterinaryepidemiological and Psychological Context of Stray Dogs in the Legal System of Bosnia and Herzegovina
    (Selçuk Üniversitesi, 2023 Ekim) Suljević, Lejla; Katıca, Muhammed; Bajrić, Belma; Kapo, Safet; Kapo, Nadža; Kapo-Gurda, Anida; Bajrić, Amela
    Attacks by dogs, primarily stray dogs, are a very common problem faced by both underdeveloped and developed local goverments. The damage caused by attacks from stray dogs has multiple, and often long-lasting, harmful consequences for their victims, which are also reflected on members of their families. This manuscript provides a veterinary-epidemiological definition of the concept of dogs, as well as their legal definition in the context of „dangerous things“, and the psychological aspect that is regularly manifested in victims. Analyzing the legislation of Bosnia and Herzegovina, with a comparative presentation of the regulations of the EU member states, systematic overviews and answers are given, which are important for the improvement of existing regulations and harmonization of law and jurisprudence.
  • Öğe
    İlaç ve Biyolojik Ürünlerin Klinik Araştırmalarına Katılacak Çocuklardan Olur (Rıza) Alınması
    (Selçuk Üniversitesi, 2023 Temmuz) Uyumaz, Alper
    Çocuk klinik araştırmaları, yeni bir tıbbî yöntemin, bir ilacın ya da tıbbî cihazın bu konuda uzman araştırmacı hekimler (araştırma ekibi) tarafından çocuklar üzerinde denenmesini gerektiren, henüz olağan hale gelmemiş tıbbî uygulamalar ve bu uygulamalara yönelik araştırmalardır. Aslında, klinik araştırmaların çocuklar üzerinde yapılması istisnai bir durumdur. Zira, mevzuat gereği, klinik araştırma konusunun doğrudan çocukları ilgilendirdiği veya sadece çocuklarda incelenebilir klinik bir durum söz konusu ise çocuklar üzerinde araştırma yapılabilir. Ayrıca, yetişkinler üzerinde yapılmış araştırmaların sonucunda elde edilmiş verilerin çocuklarda da geçerliliğinin kanıtlanmasının zorunlu olduğu durumlarda çocuklar üzerinde klinik araştırma yapılabilir. Klinik araştırmalar, araştırma ekibinin kurduğu hipoteze göre kimi zaman sağlıklı, kimi zaman da hasta çocuklar üzerinde yapılabilmektedir. Dahası, klinik araştırmalarda, karşılaştırmalı olarak hem hasta hem de gönüllü çocuklar birlikte incelenebilir. Klinik araştırmalarda evrensel olarak kabul edilen temel ilke, insan hayatının, sağlığının ve kişilik hakkının korunmasıdır. Klinik araştırmanın konusu çocuk olduğu zaman ise çocuğun üstün yararının korunması ilkesi gereği çocuğa, açık rızası olsa bile zarar verilmemesi esastır. Çocuklar üzerinde yapılacak klinik araştırmanın en önemli şartı, klinik araştırmaya başlanmadan önce çocuktan ve yasal temsilcisinden aydınlatılmış olur (rıza) alınmasıdır. Bu evrensel kurala aykırı yapılan araştırmalar, hem ceza hukuku bakımından suç olur hem de hukukî sorumluluk anlamında araştırma ekibinin tazminat sorumluluğunu doğurur. Bu arada, rıza alınsa bile ortaya çıkacak zararlardan dolayı hukukî sorumluluğun devam ettiği belirtilmelidir.
  • Öğe
    Bir İçtihadı Birleştirme Kararı Işığında Mernis Adresine Yapılan Doğrudan Tebligat (Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu, E. 2019/2, K. 2020/3, T. 20.11.2020)
    (Selçuk Üniversitesi, 2023 Ekim) Ünal Kaya, Hilal
    Yargılama işlemleri dâhil olmak üzere, kişilerin kendilerini ilgilendiren hukuki işlemlerden zamanında haberdar olarak yasal haklarını kullanabilmelerine imkân tanıyan tebligat, gördüğü bu işlev sayesinde hukukun önemli ve güncelliğini hiç yitirmeyen konuları arasında yerini almıştır. İçtihadı birleştirme kararları ise Yargıtay daireleri arasındaki görüş ayrılıklarına son vererek benzer konularda bağlayıcı nitelik taşımaları nedeniyle hukuk düzenin önemli kaynakları arasında yer alırlar. Çalışmamıza konu olan içtihadı birleştirme kararı, muhatabın bilinen en son adresine çıkarılan tebligatın iade edilmesi ve adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresinin bilinen adresten farklı olması hâlinde; adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine Tebligat Kanununun 21/2 maddesi uyarınca doğrudan tebligat çıkarılmasının yeterli olup olmadığı hususunda uygulamada yaşanan belirsizliğe (şimdilik) bir son vermiş gibi görünse de, verilen kararın halen tartışmaya açık pek çok yönü bulunmaktadır. Kurul’un ancak üçüncü görüşmede oy çokluğu ile karara varabilmiş olması ve alınan karar hakkında çoğu etraflıca yazılmış olmak üzere toplam beş adet muhalefet şerhinin bulunması konuda bir sonuca ulaşmanın hiç de kolay olmadığını göstermiştir.
  • Öğe
    İş Yeri Dışında Kurulan Kefalet Sözleşmesinin Tüketici İşlemi Niteliğine ve Kefilin Kefaletten Cayma Hakkında İlişkin Alman Federal Mahkemesi Kararının Alman ve Türk Hukuku Bakımından Değerlendirilmesi
    (Selçuk Üniversitesi, 2023 Ekim) Sadioğlu, Fikriye Ceren
    Bir kişisel teminat türü olan kefalette kefil, alacaklıya, borçlunun borcunu ifa etmemesinin sonuçlarından sorumlu olmayı üstlenmektedir. Kefalet sözleşmesinin bir tüketici işlemi olarak kabul edilip edilemeyeceği ve dolayısıyla kefilin tüketici hukukunun tüketiciyi koruyucu mekanizmalarından yararlanıp yararlanamayacağı Alman hukukunda tartışmalıdır. Alman hukukunda tüketici hukukuna ilişkin hükümlerin uygulama alanı BGB § 312’de belirtilmiştir. Alman Federal Mahkemesi’nin güncel kararına göre kefalet sözleşmesi, kanunun aradığı anlamda karşılıklı borç yükleyen bir tüketici sözleşmesi olmadığından kefilin kefaletten caymasından söz edilemez. Konu Türk hukuku bakımından da tartışmalı olmakla birlikte kefil, ticarî veya meslekî olmayan amaçlarla kefil olmuşsa tüketici sıfatına sahip olur ve kefalet sözleşmesi tüketici işlemi olarak kabul edilebilir. Ancak bu kabul, tüketici kefilin tüketiciyi koruma amacıyla getirilen tüm imkanlardan yararlanabileceği anlamına gelmemektedir. Cayma hakkı, tüketiciyi koruyan önemli bir hak olmakla birlikte, bütün tüketici işlemlerinde tüketiciye tanınmamıştır. Kefalet sözleşmesinde kefilin bu hakka sahip olması için çabalamak, hem cayma hakkına ilişkin hükümle korunmak istenen menfaate hem de kefalete ilişkin hükümlere uygun düşmemektedir.
  • Öğe
    İnsan Haklarının Korunmasında İdari Yargının Rolü
    (Selçuk Üniversitesi, 2023 Ekim) Yıldırım, Ramazan; Bilgin, Hüseyin; Çoban Atik, Ayşegül
    İnsan hakları insanların insan olmasından kaynaklı haklarıdır. Bu hakların korunması da devletlerin en önemli görevidir. Devletin bu görevini yerine getirmesinin denetimi sadece iç hukuk yoluyla olmamaktadır. Aynı zamanda uluslararası sözleşme hükümleri ile de insan haklarının korunması sağlanmaya çalışılmaktadır. Devletlerin insan haklarını ihlalleri, iki şekilde gerçekleşmektedir. Bunlar yatay insan hakları ihlali ve dikey insan hakları ihlalleridir. İdari yargı yerleri de insan hakları ihlaline neden olan yargılamalar yapabilmektedir. Ülkemizden AİHM önüne giden dosya sayısına bakıldığında insan hakları ihlallerinde idari yargı yerlerinin de önemli bir yeri olduğu görülmektedir. Makalede, öncelikle insan hakları kavramına ve ihlallere genel bir bakışa ve insan haklarının ihlal biçimlerine yer verilmiştir. Sonrasında idari yargı yerlerince ihlal edilen ve AİHM önüne gelmiş olan insan hakları konusuna değinilmiştir. İdari yargı yerlerince insan hakları ihlallerine neden olunmasının sebeplerine yer verdikten sonra idari yargı hakimlerinin insan hakları ihlaline neden olmaması için taşıması gereken özelliklere bentler halinde ifade edilmiştir.
  • Öğe
    Kendi Hesabına Çalışan (Esnaf) Kuryelerin Hukuki Statüleri ve Sendikalaşma Hakları
    (Selçuk Üniversitesi, 2023 Ekim) Erol, Abdullah
    Günlük hayatın içerisindeki hız, karmaşa ve sürekli bir yerlere yetişme kaygısı, geçmişte ihtiyaç duyulmayan pek çok hizmeti, temel bir ihtiyaç haline getirmiştir. Kuryelik de bunlardan bir tanesidir. Kuryeler, bir ürünü kısa zaman içerisinde alıcıya ulaştırabilmekte, bu sayede kişiler daha öncelikli işlerine yönelebilmektedirler. Kuryelik sistemi, salgın döneminde de görüldüğü üzere, o kadar “iyi” işlemektedir ki, bu sistem içerisinde en önemli rolü üstlenen kuryelerin çalışma şartlarının ne olduğu, hangi sıkıntılarla uğraşmak zorunda kaldıkları hususunda herhangi bir gündem oluşmamıştır. Bununla birlikte salgının kuryelerin önemini ortaya çıkarması, kuryelerin de zor çalışma şartlarını ve maruz kaldıkları hak kayıplarını seslendirmelerini kolaylaştırmıştır. Son zamanlarda sıklıkla yaşanan kurye eylemleri bunu göstermektedir. Kuryeler, işçilerden/bağımlı çalışanlardan daha yoğun ve zor çalışma şartlarına tabi olsalar da, işçilerin/bağımlı çalışanların sahip oldukları haklardan faydalanamamaktadırlar. Bu çalışmada, kuryelerin yaşadıkları sorunlardan yola çıkılarak, bağımlılık unsurundaki aşınmanın genel olarak çalışma hayatında ne tür sorunlar ortaya çıkarttığına değinilecektir.
  • Öğe
    Anayasa Mahkemesi’nin E. 2022/48 K. 2022/93 Sayılı Kararı Uyarınca İdari Yargıda İstinaf Dilekçesi Üzerinde ilk İnceleme
    (Selçuk Üniversitesi, 2023 Ekim) Seçkin, Sinan
    İdari yargıda istinaf kanun yolu, 20.07.2016 tarihinden itibaren uygulanmaya başlamıştır. 6545 sayılı Kanunla, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nda istinaf kanun yoluna ilişkin yapılan düzenlemeler uyarınca istinaf, temyizin şekil ve usulüne tabi kılınmıştır. Dolayısıyla istinaf dilekçeleri üzerinde de temyiz dilekçelerinde olduğu gibi bir ilk inceleme yapılması gerekmektedir. Buna göre ilk inceleme, ilk olarak istinaf başvurusuna konu olan kararı veren idare veya vergi mahkemesince yapılmalıdır. Bu inceleme neticesinde ilk inceleme konuları bakımından bir eksiklik tespit edilmezse dosya istinaf mercii olan bölge idare mahkemesine gönderilmelidir. Bölge idare mahkemesi de ilk inceleme konuları bakımından inceleme yapmaya yetkilidir. Ancak İYUK’ta ilk incelemeye ilişkin yer alan konular ile ilk incelemenin usulü bakımından birtakım eksiklikler bulunmaktadır. Bunun yanında ilk inceleme neticesinde verilecek kararların niteliği, ilk incelemenin yapıldığı aşamaya göre değişmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin 20.07.2022 tarih ve E. 2022/48 K. 2022/93 sayılı kararı ise istinaf dilekçeleri üzerinde ilk inceleme yapılması ile bu inceleme neticesinde verilecek kararlara karşı başvuru yolları bakımından yeni bir hukuki durum ortaya çıkarmıştır. Bu çalışmada da idari yargıda istinaf dilekçeleri üzerinde ilk inceleme ile bu inceleme neticesinde verilebilecek kararlar ve bu kararlara karşı başvuru yolları, mahkemeye erişim hakkı ve etkili başvuru hakkı ekseninde incelenmiştir.
  • Öğe
    Çatılı İşyeri Kira Sözleşmelerine Yüksek Enflasyonun Etkisi
    (Selçuk Üniversitesi, 2023 Ekim) Küçükdağlı, Ayşegül
    Ani fiyat artışları, paranın değerinde meydana gelen azalma ve dolayısıyla enflasyonun yüksek seyretmesi kira bedellerinin kısa sürede artmasına neden olmuştur. Türkiye İstatistik Kurumu Mart 2023 verileri uyarınca on iki aylık ortalamalara göre Tüketici Fiyat Endeksi değişim oranı yüzde 70,20 olarak belirlenmiştir. Buna karşılık çatılı işyeri kira sözleşmeleri, 8 Haziran 2022 tarihli 7409 Sayılı Kanun’a eklenen 4’üncü maddesi ile 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’na eklenen geçici maddenin öngördüğü yüzde 25’lik kira artış sınırlandırmasının kapsamı dışındadır. Ayrıca uygulamada kira bedellerinin tüketici fiyat endeksini dahi aşar şekilde işyeri kiracısına dayatıldığı bilinmektedir. Bu çalışmada, enflasyon oranındaki aşırı artışın mevcut çatılı işyeri kira sözleşmelerine olası etkileri değerlendirilmektedir. Böylece hukuk uygulamasına katkı sağlamak amaçlanmaktadır. Çalışma kapsamında yüksek enflasyonun çatılı işyeri kira sözleşmelerine etkisi; kira bedeli artışı, sözleşmenin uyarlanması ve kira sözleşmesinin önemli sebeple olağanüstü feshine ilişkin hükümler uyarınca incelenmektedir. Sudden price increases, the devaluation of the currency and therefore the high course of inflation have caused rental prices to increase in a short period of time. According to the Turkish Statistical Institute March 2023 data, the rate of change in the Consumer Price Index according to twelve-month averages was determined as 70.20 percent. On the other hand, roofed business premises lease contracts are outside the scope of the 25 percent rent increase limitation stipulated by the provisional article added to the Turkish Code of Obligations No. 6098 with Article 4 added to Law No. 7409 dated June 8, 2022. In addition, it is known that in practice, rental prices are imposed on business premises lessees even exceeding the consumer price index. In this study, the potantial effects of the excessive increase in the inflation rate on existing roofed business premises lease contracts are evaluated. Thus, it is aimed to contribute to the legal practice. Within the scope of the study, the effect of high inflation on roofed business premises lease contracts is analysed in accordance with the provisions on rent increase, adjustment of the contract and extraordinary termination of the lease contract for significant reasons.
  • Öğe
    TTK M. 1468 Kapsamında Kısmi? Si?gortanın Özelli?kleri? Ve Si?gortacıların Sorumlu Olduğu Mi?ktarın Hesaplanması
    (Selçuk Üniversitesi, 2024 Mart) Yolal, Oğuz
    Öz Birden çok sigorta, TTK m. 1465 ilâ 1468 hükümleri arasında yer almıştır. TTK m. 1465’te birden çok sigortaya ilişkin genel kural, 1466’da müşterek sigorta, 1467’de çifte sigorta ve 1468’de kısmi sigorta düzenlenmiştir. Kısmi sigorta ile sigorta ettiren, sigorta konusu menfaatin değerini, önceki sözleşme ile teminat altına alınmamış ise, geri kalan değerine kadar sigorta ettirebilmektedir. Bu durumda sonraki sigortacılar, sigorta sözleşmesinin yapıldığı tarihe göre sorumlu olmaktadırlar. Kanun koyucu kısmi sigorta ile birden fazla sigorta yaptırılarak, sigorta konusu menfaatin tam değerine kadar sigorta ettirilebilmesine izin vermiştir. Birden çok sigorta yaptırılmışsa, söz konusu sigortanın kısmi, müşterek veya çifte sigorta olduğunun tespit edilmesi gerekmektedir. Zira kısmi veya müşterek sigortada sigortacıların sorumlu olduğu tazminat miktarı farklı olmakta; çifte sigortada ise, TTK m. 1467’de sayılan istisnai hâller haricinde, sonraki yapılan sigorta sözleşmesi geçersiz olmaktadır.
  • Öğe
    Gifting in the Court of the Qadi: An Overview on Judicial Ethics in Islamic- Ottoman Law
    (Selçuk Üniversitesi, 2024 Mart) Aydın, Melikşah
    Abstract Regulations were made in Islamic law and Ottoman Empire so that judges could decide independently, impartially and fairly. In this article, the limits of the judge’s giving and receiving gifts from the parties or potential parties of the case will be examined. The boundaries of gift-giving and receiving, which are among the most significant manifestations of the integrity qualities of judges, constitute one of the main topics of the article in this regard. The differences between the concepts of gift and bribe will be tried to be stated. It will be seen that Ottoman practice was not different from Islamic law. In the codes enacted in the Tanzimat period, it was tried to prevent judicial bribery by counting which gifts the judges could receive one by one. From this perspective, the aim of the article is to convey the boundaries of gift-giving and receiving by judges, which even today do not have definite limits, as found in Islamic and Ottoman law, in order to shed light on possible regulations that could be made in this regard.
  • Öğe
    Vakıf Senedi?ni?n Unsurları Ve Vakıf Senedi?ndeki? Noksanlıkların Tamamlanması
    (Selçuk Üniversitesi, 2024 Mart) Ege, Önder
    Öz Türk Medeni Kanunu (TMK) m 101 hükmünde vakıf, “gerçek veya tüzel kişilerin yeterli mal ve hakları belirli ve sürekli bir amaca özgülemeleriyle oluşan tüzel kişiliğe sahip mal toplulukları” olarak tanımlanmıştır. Vakıf senedinde TMK m 106 hükmüne göre, vakfın adı, amacı, bu amaca özgülenen mal ve haklar, vakfın örgütlenme ve yönetim şekli ile yerleşim yeri (ikametgâhı) gösterilmelidir. Vakfın bu unsurlarının vakıf senedinde yer alması zorunludur. Vakfın zorunlu unsurları bakımından senette bulunan noksanlıklar TMK m 107 hükmüne göre tamamlanır. Vakıf senedinin tamamlanması tescilden önce veya sonra yapılabilir. Vakıf senedinin zorunlu unsurundaki noksanlıkların giderilmemesi halinde ise, kural olarak vakfın tescili talebi mahkeme tarafından ret edilecektir.
  • Öğe
    Mecelle’de I?spat Hukuku
    (Selçuk Üniversitesi, 2024 Mart) Akman, Ahmet
    Öz Mahkemelerdeki hak arayışlarının belli bir yargılama usulüne tabi olması ve hukuki bir iddia ve talepte bulunan kişinin yargılama sürecinde bunları ispat etmesi gerekir. İslam hukukunda kabul edilen davacıya ispat ve davalıya da yeminin gerekmesi evrensel bir hukuk prensibi haline gelmiştir. Yargılama sürecinde mahkemelerde geçerli olan bazı ispat vasıtaları vardır. Osmanlı klasik döneminde kadı mahkemelerinde var olan yargılama usulü ve ispat araçları Tanzimat sonrasında usul hukuku bakımından bazı değişimlere uğramıştır. Her iki alanda da ağırlıklı Fransız hukuku kaynaklı kanunlaştırmalar yapılmıştır. Mecelle’nin son dört kitabında yargılama usulü düzenlenmiş ve bu hükümler nizami ve şer’i yargıda uygulanmıştır. Konu Mecelle ile ve dolayısıyla özel hukuk alanı ile sınırlı olmak üzere ispat vasıtalarını ele almaktadır.
  • Öğe
    I?skoç Savcısının Cezai Uyuşmazlığı Soruşturma Evresi?nde Sonlandırma Yetki?leri
    (Selçuk Üniversitesi, 2024 Mart) Erbaş, Rahime
    Öz İskoç savcısının cezai uyuşmazlığı soruşturma evresinde sonlandırma yetkileri, oldukça kapsamlıdır. Savcı, adeta soruşturma evresindeki hâkim konumundadır. İskoç ceza muhakemesi örneğini ile bu çalışma, yargının olağanüstü iş yükünün güncel bir mesele olduğu Türk hukukuna katkı sunmayı hedeflemektedir. Birçok ülkede olduğu gibi Türkiye’de de yargının iş yüküne çözüm üretilmesinde genellikle yetkileri gözden geçirilen ilk basamak, savcılık makamı olmaktadır. Türk hukukunda savcıların artan yetkileri karşısında, itham- tahkik skalasında Türk ceza muhakemesi ile taban tabana zıt bir anlayışı temsil eden İskoç savcısının örnek olarak incelenmesinde fayda görülmüştür. Buna göre çalışmada; İskoçya’da ceza muhakemesinin metodolojisine ile (I) İskoç savcısının İngiltere ve Galler’den farklılıklarına (II) ve savcılık teşkilatına (III) yer vereceğiz. Sonrasında bazı vaka örnekleriylesavcının geniş yetkilere sahip oluşu (IV) ele alındıktan sonra savcının soruşturmayı nihayetlendirmesinde ilk aşama (V) ile maslahata uygunluk değerlendirmesi aşamasını (VI) ortaya koyacağız. Nihayetinde savcının, kamu davasının alternatiflerini (direct measures) uygulama yetkisi ile onarıcı adalet gibi diversiyonlara yönlendirme yetkilerinden (VII) bahsedeceğiz.
  • Öğe
    Mi?lletlerarası Özel Hukuk Ve Usul Hukuku Hakkında Kanun Kapsamında Tenfi?z Di?lekçesi?ne Eklenecek Belgelerde Onay Gerekli?li?ği?ne I?li?şki?n Değerlendi?rme
    (Selçuk Üniversitesi, 2024 Mart) Sezişli, Vildan
    Öz Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 224’üncü maddesinde yabancı resmî belgelerin yetkili makamlar tarafından onaylanması zorunluluğuna ilişkin düzenleme yapılmıştır. Kanun’un aynı maddesinde yabancı resmî belgelerin onaylanması ile ilgili Türkiye’nin taraf olduğu milletlerarası sözleşme hükümlerinin saklı olduğu belirtilmiştir. Yabancı ülke mahkemeleri tarafından verilen kararların Türkiye’de kesin hüküm etkisinin kabulü için, bu kararların kural olarak mahkemeye başvurularak tanıma ya da tenfizinin talep edilmesi ve mahkeme tarafından bu talebin kabul edilmesi gerekmektedir. Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun’un 53’üncü maddesinde ise bu yönde talepler için hazırlanan dilekçeye eklenecek belgelerle ilgili düzenleme yapılmıştır. Kanun’un 1(2)’inci maddesinde Türkiye Cumhuriyeti’nin taraf olduğu milletlerarası sözleşme hükümleri saklı tutulmuştur. Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun’un 53’üncü maddesinde aranan onay zorunluluğu ile ilgili hüküm, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 224’üncü maddesinde aranan onay zorunluluğuna ilişkin hükümle karıştırılabilmektedir. Bu durumun nedenlerinden biri yabancı ülke makamı ifadesinden ne anlaşılması gerektiğinin açık olmamasıdır. Diğeri ise her iki düzenlemede yer alan hükümler arasında uyumsuzluk bulunmasıdır. Çalışmada konuyla ilgili değerlendirmeler yapılarak, çözüm önerileri getirilmesi amaçlanmaktadır.