Yazar "Toker, Mustafa" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 20 / 21
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Cümcümenâme'nin Çağatay Türkçesiyle yapılmış bir çevirisi(Selçuk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, 2017) Toker, Mustafa; Uygun, Muhsinİlk örneğini Harezm sahasında gördüğümüz Cümcümenâme, Anadolu sahasında Kesikbaş Hikâyesi veya Destanı olarak karşımıza çıkmaktadır. Muhteva olarak örtüşen bu eserlerin yazıldığı sahalara göre farklı dil özellikleri gösterdikleri bilinmektedir. Gerek Harezm sahasındaki ve gerekse Anadolu sahasındaki aynı konulu bu eserlerin manzum oldukları da bilinmektedir. Bu yazıyla tanıtmaya çalışacağımız Çağatay sahasına ait olan eser ise diğerlerinden farklı olarak mensur şekilde kaleme alınmıştır. Katalog kaydında 18. yüzyıl eseri olduğu belirtilen Çağatayca Cümcümenâme’nin kim tarafından yazıldığı veya istinsah edildiği, nerede ve ne zaman kaleme alındığı gibi hususlar bilinmemektedir. Paris’te Biblioteque Nationale’de muhafaza edilen yazma, Kâşgar sahasında istinsah edilmiş olmalıdır. Eser, 16 varaktan ibaret olup yukarıda da ifade edildiği üzere mensur olarak kaleme alınmıştır. Eserin konusunu, Cümcüme Sultan'ın Allahu Teala'ya iman etmemesi sonucu cehennemde şahit olduğu şeyler ve orada maruz kaldığı azaplar oluşturmaktadır. Eserin kahramanları Cümcüme Sultan ile Hz. İsa'dır. Eserde, ölüm, kabir hayatı ve cehennem hakkındaki tasvirler dikkat çekicidir. Eserin, dil özelliklerinden hareketle Çağatay Türkçesinin son dönemine, klasik sonrası döneme ait olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Ayrıca yazmada Yeni Uygur Türkçesine ait birtakım unsurların görülmesi, eserin son dönem Çağatay Türkçesine ait olduğunu göstermektedir.Öğe Derleme sözlüğü ve Mersin ağzı sözlüğü’ne Tarsus yöresinden katkılar(2011) Toker, MustafaKitle iletişim araçlarının insan hayatına girmesiyle yerel diller (ağızlar) hızla unutulmaya başladı. Bu durum, ağızları gerek ses (fonetik), gerek yapı (morfoloji), ve gerekse de söz varlığı (vocabulary) açısından derinden etkilemektedir. Türkiye Türkçesi ağızları bu kitle iletişim araçlarının etkisiyle yazı dilinin gramer kurallarına yakınlaşmakta, söz varlığı açısından da gün geçtikçe zayıflamaktadır. Başka bir ifadeyle, yerel diller yazı dilinin ağırlığı altında kendisini muhafaza edemeyerek yazı diline yaklaşmakta, söz varlığı da kullanılmaya kullanılmaya daralmaktadır. Ağızlardaki yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olan bu kelimelerin bir an önce kayda geçirilmesi gerekmektedir. Bu zamana kadar konuyla ilgili olarak ülkemizin çeşitli yörelerine ait pek çok çalışma yapılmıştır. Bu çalışma da bu çalışmalara bir katkı olmak üzere hazırlanmıştır.Öğe Divânü Lügâti't-Türk'teki tek heceli fiillerin Oğuz ve Kipçak grubu Türk lehçelerindeki durumuna istatiktiksel bir bakış(2010) Toker, MustafaBu çalışmada, Türkçenin en sağlam yapılarından birisi olan fiiller üzerinde karşılaştırmalı ve istatistiksel bir inceleme yaptık. Dîvânü Lügâti’t-Türk’te geçen tek heceli fiillerin bugünkü çağdaş Oğuz ve Kıpçak grubu Türk lehçelerindeki durumunu karşılaştırmalı olarak ele alarak istatistiksel sonuçlara ulaşmaya çalıştık. Çalışmamızın temelini Dîvânü Lügâti’t-Türk’teki tek heceli fiiller oluşturmuştur. Karşılaştırmada, Oğuz grubu lehçelerinden Türkmen ve Türkiye Türkçeleri, Kıpçak grubundan ise Tatar ve Başkurt Türkçeleri esas alınmıştır. Bu çalışma sonucunda, Dîvânü Lügâti’t-Türk’teki tek heceli fiillerin bugünkü lehçelerde %68-%76 oranında yaşadığı tespit edilmiştir. Türkiye Türkçesi, ağızlarda yaşayan kelimeler dikkate alındığında, tek heceli fiilleri muhafaza hususunda birinci sırayı alırken, ağızlarda yaşayan kelimeler dışarıda tutulduğunda sonuncu olabilmektedir.Öğe Dîvânü Lügâti't-Türk'teki Tek Heceli Fiillerin Oğuz ve Kıpçak Grubu Türk Lehçelerindeki Durumuna İstatistiksel Bir Bakış(2010) Toker, MustafaBu çalışmada, Türkçenin en sağlam yapılarından birisi olan fiiller üzerinde karşılaştırmalı ve istatistiksel bir inceleme yaptık. Dîvânü Lügâti’t-Türk’te geçen tek heceli fiillerin bugünkü çağdaş Oğuz ve Kıpçak grubu Türk lehçelerindeki durumunu karşılaştırmalı olarak ele alarak istatistiksel sonuçlara ulaşmaya çalıştık. Çalışmamızın temelini Dîvânü Lügâti’t-Türk’teki tek heceli fiiller oluşturmuştur. Karşılaştırmada, Oğuz grubu lehçelerinden Türkmen ve Türkiye Türkçeleri, Kıpçak grubundan ise Tatar ve Başkurt Türkçeleri esas alınmıştır. Bu çalışma sonucunda, Dîvânü Lügâti’t-Türk’teki tek heceli fiillerin bugünkü lehçelerde %68-%76 oranında yaşadığı tespit edilmiştir. Türkiye Türkçesi, ağızlarda yaşayan kelimeler dikkate alındığında, tek heceli fiilleri muhafaza hususunda birinci sırayı alırken, ağızlarda yaşayan kelimeler dışarıda tutulduğunda sonuncu olabilmektedir.Öğe Dîvânü Lügâti’t-Türk’teki tek heceli fiillerin Oğuz ve Kıpçak grubu Türk Lehçelerindeki durumuna istatistiksel bir bakış(Selçuk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, 2010) Toker, MustafaBu çalışmada, Türkçenin en sağlam yapılarından birisi olan fiiller üzerinde karşılaştırmalı ve istatistiksel bir inceleme yaptık. Dîvânü Lügâti’t-Türk’te geçen tek heceli fiillerin bugünkü çağdaş Oğuz ve Kıpçak grubu Türk lehçelerindeki durumunu karşılaştırmalı olarak ele alarak istatistiksel sonuçlara ulaşmaya çalıştık. Çalışmamızın temelini Dîvânü Lügâti’t-Türk’teki tek heceli fiiller oluşturmuştur. Karşılaştırmada, Oğuz grubu lehçelerinden Türkmen ve Türkiye Türkçeleri, Kıpçak grubundan ise Tatar ve Başkurt Türkçeleri esas alınmıştır. Bu çalışma sonucunda, Dîvânü Lügâti’t-Türk’teki tek heceli fiillerin bugünkü lehçelerde %68-%76 oranında yaşadığı tespit edilmiştir. Türkiye Türkçesi, ağızlarda yaşayan kelimeler dikkate alındığında, tek heceli fiilleri muhafaza hususunda birinci sırayı alırken, ağızlarda yaşayan kelimeler dışarıda tutulduğunda sonuncu olabilmektedir.Öğe Gülhanî; Darbü’l-Mesel adlı eseri ve eserde geçen Türkçe atasözleri(Selçuk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, 2006) Toker, MustafaBu çalışmada, Çağatay edebiyatının son dönem ediplerinden Gülhanî ve onun Darbü’l-Mesel adlı eseri hakkında bilgi verilmiştir. Bu bilgiler yanında, eserin konusu üzerinde durularak eserde geçen Türkçe atasözleri tespit edilmiştir.Öğe Halid Said’e göre Osmanlı, Özbek, Kazak lehçelerinde şekil/zaman ekleri ve bu eklerin şu andaki durumu(Selçuk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, 2004) Toker, MustafaBu makalede, Halid Said tarafından 1926 yılında yazılan Osmanlı, Özbek, Kazak Dillerinin Mukayeseli Sarfı adlı eserde verilen Görülen Geçmiş Zaman, Duyulan Geçmiş Zaman, Şimdiki Zaman, Geniş Zaman, Gelecek Zaman ile Şart, İstek, Gereklilik ve Emir çekimlerinin bugünkü Türkiye Türkçesi, Özbek Türkçesi ve Kazak Türkçesindeki durumlarını karşılaştırmalı olarak inceledik. Bu inceleme sonucunda, Halid Said’in verdiği şekillerin büyük bir kısmının bugün de kullanıldığını; ancak, bu lehçelerde bugün kullanılmakta olan pek çok şekilden yazarın söz etmediğini tespit ettik. Yazıldığı dönem ve şartlar göz önünde bulundurularak eserdeki eksiklikler mazur görülmelidir. Sovyet Türkolojisinin ilk karşılaştırmalı gramer kitabı olmakla birlikte; yazar, imkânlar dahilinde elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışmıştır.Öğe Haydi, hadi, hayda kelimeleri üzerine(2011) Toker, MustafaTürkçede zaman içerisinde bazı kelimelerin ses, yapı, anlam ve tür bakımından değişikliklere uğradıkları görülür. Bu yazıyla incelediğimiz haydi kelimesi ve fonetik türevleri de bize göre fiil iken edata dönüşmüş kelimelerimizdendir. Kelimenin kökeni hakkında dört görüş ileri sürülmüştür: 1. Yabancı kökene dayanır. 2.haydi- yapısından ortaya çıkmıştır.3. haydi yapısından oluşmuştur. 4.hayda- fiiline dayanır. Kelime hakkında daha önce ileri sürülen görüşlerde kelimenin diğer Türk topluluklarında kullanılıp kullanılmadığı üzerinde durulmaksızın, Türkiye Türkçesindeki şekli üzerinden sonuca ulaşılmaya çalışılmıştır. Bu araştırmada diğer Türk lehçelerindeki şekilleri de göz önünde bulundurularak kelimenin hayda- fiiline dayandığı ispat edilmeye çalışılmıştır.Öğe “Haydi, Hadi, Hayda” kelimeleri üzerine(Selçuk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, 2011) Toker, MustafaTürkçede zaman içerisinde bazı kelimelerin ses, yapı, anlam ve tür bakımından değişikliklere uğradıkları görülür. Bu yazıyla incelediğimiz haydi kelimesi ve fonetik türevleri de bize göre fiil iken edata dönüşmüş kelimelerimizdendir. Kelimenin kökeni hakkında dört görüş ileri sürülmüştür: 1. Yabancı kökene dayanır. 2.hay+di- yapısından ortaya çıkmıştır.3. hay+di yapısından oluşmuştur. 4.hayda- fiiline dayanır. Kelime hakkında daha önce ileri sürülen görüşlerde kelimenin diğer Türk topluluklarında kullanılıp kullanılmadığı üzerinde durulmaksızın, Türkiye Türkçesindeki şekli üzerinden sonuca ulaşılmaya çalışılmıştır. Bu araştırmada diğer Türk lehçelerindeki şekilleri de göz önünde bulundurularak kelimenin hayda- fiiline dayandığı ispat edilmeye çalışılmıştır.Öğe IN WHAT ELSE FORM CAN "BAR MU NE" EXPRESSION - MENTIONED ON TONYUKUK MONUMENT-BE READ?(SELCUK UNIV, INST TURKISH STUDIES, 2018) Toker, MustafaMany epigraphy reading studies have been made on Orhun Monuments until today. Epigraphy reading studies that started by Vilhelm Thomsen and Wilhelm Radloff are sustained nowadays too by the domestic and foreigner Turkologs. The foundation of these readings are based on Thomsen who first deciphered the runic alphabet and on Radloff who first read the inscription. After Radloff's and Thomsen's readings its last form with new comments emerged in several publications. In this paper, we will dwell on the expression read as "bar mu ne" by the sources and mentioned on Tonyukuk Monument. After giving different readings and interpretations by different scientists we will present our own comments.Öğe İsmail Gaspıralı ve “dilde birlik” fikri üzerine(Selçuk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, 2004) Toker, MustafaBu çalışmada, Rusya’daki Türkçülük hareketinin babası olarak kabul edilen İsmail Gaspıralı’nın kısa bir hayat hikâyesi verildikten sonra, temel olarak “dilde birlik” fikri üzerinde durulmuştur. Onun bu konuyla ilgili amacı, “bütün Türklerin birbirlerini kolaylıkla anlayabilecekleri ortak bir Türk dili oluşturabilmek” şeklinde özetlenebilir. Bu yolda çok çetin mücadeleler vermiş; konunun uzun süre gündemde kalmasını sağlamıştır. Ancak, zaman içerisinde ortaya çıkan çeşitli engeller, bu mücadelenin tam anlamıyla başarıya ulaşmasını engellemiştir. Ancak, bütün Türklerin ortak bir Türkçeyle konuşmaları fikri onun ölümüyle birlikte yok olmamıştır. Onun yolundan giden aydın bilim adamları bu fikrin yılmaz savunucuları olmuşlar ve bu uğurda mücadeleye devam etmişlerdir.Öğe Kemal Tahir'in Devlet Ana Romanından Hareketle Göre Edatının Söz Dizimindeki Kullanılışı Ve Anlam Özellikleri(Selçuk Üniversitesi, 2016) Uygun, Muhsin; Toker, MustafaEdatlar (çekim edatları), Türkçenin ilk yazılı kaynaklarından beri cümle kuruluşuna katılan, kelimeler arasında çeşitli anlam ilişkileri kuran görevli kelimelerdir. Yazıda edat terimi dar anlamıyla, çekim edatı (ilgeç) karşılığında kullanılmıştır. Edatlar (çekim edatları), cümle içinde "edat grupları"nı oluşturmakta ve cümlede zarf, sıfat ve isim görevi üstlenirler. Anlamsal olarak bakıldığında bu kelime türünün (çekim edatının) cümleye sebep, miktar, durum vb. anlamlar kattığı görülür. Bu çalışmada, Kemal Tahir'in Devlet Ana adlı romanından hareketle, göre edatının kullanımı ve cümle içindeki anlam özellikleri ortaya konulmaya çalışılacaktır.Öğe Köktürkçede yön bildiren kelimeler ve bunların okunuşuna farklı bir bakış(Selçuk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, 2013) Toker, MustafaKöktürkçe metinlerde “bir, ?ur, yır” veya “biri, ?urı, yırı” şekillerinde okunan yön bildiren kelimeler, Köktürkçeden sonraki dönem metinlerinde bulunmamaktadır. Bu sebeple bu kelimelerin köklerinin “bir, ?ur, yır” şeklinde mi, yoksa “biri, ?urı, yırı” şeklinde mi olduğu kesin olarak bilinememektedir. Bu çalışmada sözü edilen kelimelerin köklerinin “bir, ?ur, yır” şekillerinde oldukları iddia edilmekte ve bu iddia ispat edilmeye çalışılmaktadır.Öğe Köktürkçede yön bildiren kelimeler ve bunların okunuşuna farklı bir bakış(2013) Toker, MustafaKöktürkçe metinlerde bir, ?ur, yır veya biri, ?urı, yırı şekillerinde okunan yön bildiren kelimeler, Köktürkçeden sonraki dönem metinlerinde bulunmamaktadır. Bu sebeple bu kelimelerin köklerinin bir, ?ur, yır şeklinde mi, yoksa biri, ?urı, yırı şeklinde mi olduğu kesin olarak bilinememektedir. Bu çalışmada sözü edilen kelimelerin köklerinin bir, ?ur, yır şekillerinde oldukları iddia edilmekte ve bu iddia ispat edilmeye çalışılmaktadır.Öğe A PRAYER BOOK WRITTEN IN KAZAN TATAR(SELCUK UNIV, INST TURKISH STUDIES, 2016) Toker, MustafaThis work is about a handwritten prayer book that we suppose it is one of the first samples of Kazan Tatar. This prayer book is among the Holy Korans and prayer books at Prospekt Mir Mosque in Moscow. Any information is not available about the name, the author, the scribal, the place and date of the book. The work consists of 150 pages i.e. 75 leaves. In the book some knowledge about fiqh (salaah, fasting, alms charity, imamate) along with Arabic surats and prayers are included. Moreover some hadiths of Hadhrat Mohamed are also mentioned. The parts that make the book important in the view of Turkish Language is the parts written in Turkish. The book was written by using vowel points. The fact that the book was written by using vowel points enables us to comment more precisely about the Turkish in which the book was written. We can fairly Introduce the book among the first keepsakes of Tatar Turkish because of its orthography and certain grammatical characters. The book in which the traces of Chagatay (we name Common Middle Asian Turkish) are noticeable, must be one of the first samples of the initial term of Kazan Tatar.Öğe “Şecere-i Terâkime” yayını üzerine(Selçuk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, 2001) Toker, MustafaEbü'l-Gâzî Bahadır Han'ın Secere-i Terâkime adlı eseri, Zuhal Kargı Ölmez tarafından "Transkripsiyonlu Metin-Gramer-Dizin" bölümleriyle 1996 yılında yayınlanmıstır. Eserde bazı eksiklikler göze çarpmaktadır. Bu yazıda, eksikliklerin neler oldugu ve bu eksikliklerin nasıl giderilebilecegi üzerinde duruldu. Çalısmada, önce eserin kısa bir tanıtımı yapıldı. Bize göre hatalı olan kısımlar maddeler hâlinde verildi. Ardından da kendi görüslerimiz ifade edildi.Öğe Tatar Türkçesi üzerine bir bibliyografya denemesi(Selçuk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, 2002) Toker, MustafaBu çalısma, Tatar Türkçesine ait sözlükleri, gramer kitaplarını, terim sözlüklerini ve makaleleri içine alan bir bibliyografya denemesidir. Çalısma üç bölümden olusmaktadır: Giris, Tatar Türkçesi Hakkında Genel Bilgi, Bibliyografya. Giris bölümünde bibliyografyanın tanımı, bilimsel çalısmalardaki gerekliligi ve çalısmanın amacı ve yöntemi üzerinde durulmustur. Tatar Türkçesi hakkında Genel Bilgi bölümünde, Tatar Türkçesinin, Türk lehçelerinin hangi grubuna girdigi, yazı dili olarak hangi agzının esas alındıgı konularında kısa bilgiler verilmistir. Bibliyografya kısmında ise, Tatar Türkçesiyle ilgili yazılan kitaplar ve makaleler, Tatar Türkçesiyle Yazılanlar ve Rus Diliyle Yazılanlar olmak üzere iki baslık hâlinde sıralanmıstır.Öğe Tonyukuk bengü taşında geçen “Bar mu ne?” ibaresi başka ne şekilde okunabilir?(Selçuk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, 2018) Toker, MustafaOrhun bengü taşları üzerinde bugüne gelinceye kadar pek çok okuma çalışması yapılmıştır. Vilhelm Thomsen ve Wilhelm Radloff’la başlayan abideleri okuma çalışmaları bugün de yurt içi ve yurt dışındaki Türkologlar tarafından sürdürülmektedir. Bu okumaların temeli abideleri ilk çözen Thomsen’e ve ilk okuyan Radloff’a dayanmaktadır. Radloff’un ve Thomsen’in okumaları ardından yeni görüşlerle birlikte bugün elimizde bulunan çeşitli yayınlardaki hâli ortaya çıkmıştır. Bu bildiride, Tonyukuk abidesinde geçen ve kaynaklar tarafından “bar mu ne?” şeklinde okunan ibare üzerinde durulacaktır. İbarenin değişik bilim insanları tarafından okunuşu ve anlamlandırılışı verildikten sonra konuyla ilgili kendi görüşümüz ortaya konulacaktır.Öğe A TRANSLATION OF CUMCUMENAME IN CHAGATAI TURKISH(SELCUK UNIV, INST TURKISH STUDIES, 2017) Toker, Mustafa; Uygun, MuhsinCumcumename, that we saw the first sample in Harezm area, appears as Kesikbas story or epic. It is known that these literary Works that overlap as content shows different language features according to fields they have been written. It is known that these the same subject literary Works whether at Harezm area or Anatolian area are written in verse. This work, that Chagatai area belongs, is written as more different than others as prosaic. It is not known that Cumcumename belongs to Chagatai area in catalog record in 18th century by whomever is written or is editted when and where is written. The manuscript that is kept in that is editted Biblioteque Nationale of Paris must be that editted in Kasgar area. The manuscript that is 16 foils, as it mentioned above is written as prosaic the content of the literary work is: perditions Cumcume sultan has been exposed and things she witnessed in the hell as a result of not believing in god the heroes of literary work is Cumcume Sultan and prophet Isa depiction of death life of grave and hell in the work is striking. Considering the language characteristics of the work it is not incorrect that the last period of Chagatai Turkish belongs to the period after classical. Visualization of some elements that belongs to New Uigur Turkish in the manuscript shows that this literary work belongs to last term Chagatai Turkish.Öğe W. Radloff`un "Opit Slovarya Tyurkskih Nareçiy" adlı eseri ve eserde geçen Tatar lehçesine ait kelimelerin incelenmesi (3 cilt)(Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2003) Toker, Mustafa; Karasoy, Yakup