Yazar "Tuncer, İnci" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 20 / 32
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe 2002-2005 yılları arasında kan örneklerinden soyutlanan Candida türleri(2006) Arslan, Uğur; Uysal, Elif Bilge; Işık, Ferhat; Tuncer, İnci; Fındık, DuyguBu çalışmada, hastanemizde yatan hastaların kan kültürlerinden izole edilen Candida türlerinin dağılımlarının belirlenmesi amaçlanmıştır. Ocak 2002-Aralık 2005 tarihleri arasında laboratuvarımıza gönderilen 22.426 kan kültürü örneğinden toplam 241 (%1.07) adet kandidemi epizotu saptanmış olup çalışmaya 136'sı alınmıştır. Aynı hastanın birden fazla kan örneğinden elde edilen aynı tür izolatın yalnızca bir tanesi çalışmaya dahil edilmiştir. Toplam 136 Candida suşunun 70'i C. albicans (%51.5), 17'si C. sake (%12.5), 12'si C. inconspicua/norvegensis (%8.8), 9'u C. tropicalis (%6.6), 7'si C. parapsilosis (%5.1), 4'ü C. dubliniensis (%2.9) ve 17'si (%12.5) diğer Candida türleri olarak değerlendirilmiştir. Çalışmada non-albicans Candida oranı %48.5 olarak bulunmuştur. En sık rastlanan etkenin C .albicans olduğu görülmesine karşılık, non-albicans Candida türlerindeki oranın yüksek olması dikkat çekicidir.Öğe BORDETELLA TREMATUM’UN ETKEN OLDUĞU BİR KRONİK ORTA KULAK İNFEKSİYONU OLGUSU(2015) Çiftçi, Nurullah; Koç, Zeynep; Dağı, Hatice Türk; Demir, Nazlım Aktuğ; Tuncer, İnciBordetella trematum, kapsüllü, spor oluşturmayan, glikozu fermente etmeyen, katalaz pozitif, hareketli ve aerobik koşullarda 25-42C'de üreyen Gram negatif bir bakteridir. Optimal üreme sıcaklığı 35-37C olup, bu sıcaklıkta mikroaerofil olarak da üreyebilir. B.trematum'un insanlarda kulak, yara, diyabetik ülser ve kan akımı infeksiyonu etkeni olduğu gösterilmiştir. İlk izole edildiği 1996 yılından bugüne kadar 15 B.trematum infeksiyonu rapor edilmiştir. Bildiğimiz kadarıyla ülkemizde bildirilmiş B.trematum infeksiyonu olgusu bulunmamaktadır. Bu çalışmada B.trematum'un etken olduğu bir kronik orta kulak infeksiyonu olgusu sunulmuştur.Yirmibeş-otuz yıldır kulak akıntısı şikayeti olan 40 yaşındaki erkek hasta kulak burun boğaz (KBB) polikliniğine başvurmuştur. Fiziki muayenesinde sol kulaktan sarı renkli ve kötü kokulu akıntısı mevcut olan hastanın diğer sistem muayeneleri normal olarak değerlendirilmiştir. Hasta kronik otitis media tanısı ile yatırılıp alınan sol kulak akıntı örneği Tıbbi Mikrobiyoloji Laboratuvarı'na gönderilmiştir. Hastaya ampirik tedavi olarak piperasilin-tazobaktam (3x4.5 g) başlanmıştır. Örnekten hazırlanan yaymanın Gram boyamasında her alanda birkaç lökosit ve Gram negatif çomaklar görülmüştür. Akıntı örneği % 5 koyun kanlı agar ve Eosin Methylene Blue agar (EMB) besiyerlerine ekilmiştir. Kırksekiz saat inkübasyondan sonra kanlı agarda parlak, grimsi S koloniler; EMB besiyerinde ise laktoz negatif koloniler üremiştir. Koloniden yapılan Gram boyamada Gram negatif çomaklar görülmüştür. Bakteri VITEK 2 (bioMérieux, Fransa) ve Matriks Yardımlı Lazer İyonizasyon Kütle Spektrometresi (MALDI-TOF MS) (Bruker Daltonik GmbH, Almanya) otomatize sistemlerinde B.trematum olarak tanımlanmıştır. Antibiyotik duyarlılık testi E-test yöntemi ile yapılmıştır. Antibiyotik duyarlılık testi sonucuna göre piperasilin-tazobaktam, seftazidim, meropenem, kolistin ve amikasine duyarlı, sefepim ve sefotaksim orta duyarlı, siprofloksasine dirençli bulunmuştur. Antibiyotik duyarlılık testi sonucuna göre piperasilin-tazobaktam tedavisine devam edilmiştir. Akıntısı azalan hasta tedavisi 14 güne tamamlanıp şifa ile taburcu edilmiştir. Sonuç olarak, özellikle diyabetik hastalarda derin yumuşak doku infeksiyonlarında ve kronik orta kulak iltihabı olgularında B.trematum akla gelmelidir. B.trematum prevalansını, antibiyotik direnç oranlarını ve özellikle patojenitesini anlayabilmek için daha çok çalışmaya ihtiyaç vardırÖğe Çeşitli klinik örneklerden izole edilen Escherichia coli ve Klebsiella pneumoniae suşlarında plazmid aracılı AmpC tipi beta-laktamaz varlığının fenotipik olarak araştırılması(2013) Alp, Feyza; Türk, Hatice Dağı; Tuncer, İnci; Fındık, Duygu; Arslan, UğurBeta-laktamaz enzimlerinin sentezi, Gram negatif bakterilerde görülen direnç mekanizmalarının en sık nedenlerindendir. AmpC tipi beta-laktamaz genlerinin plazmidler aracılığı ile diğer bakterilere aktarılması ve sıklığının artmasına bağlı olarak hastane epidemilerine yol açması klinik açıdan önemli bir sorundur. Bu çalışmanın amacı 2010-2011 yıllarında çeşitli klinik örneklerden izole edilen sefoksitin orta duyarlı veya dirençli Escherichia coli ve Klebsiella pneumoniae suşlarında plazmidik AmpC (pAmpC) tipi beta-laktamaz varlığının fenotipik yöntemlerle araştırılmasıdır. Çalışmada pAmpC tipi beta-laktamaz varlığını araştırmak için; Kirby-Bauer disk difüzyon yöntemiyle CLSInın Enterobacteriaceae için önerdiği zon çapı değerleri doğrultusunda sefoksitin (30 ?g) direnci incelenmiştir. Sefoksitine dirençli ( 14 mm) ve orta duyarlı (15-17 mm) olan suşlarda pAmpC beta-laktamaz varlığının araştırılması için, kombine disk testi ve Modifiye Hodge Testi (MHT) yapılmıştır. Kombine disk testi veya MHT ile pozitif bulunan suşlara sefotetan kloksasilin stripleri ile E-test (AB Biodisk, İsveç) yapılmış ve sefotetan kloksasilin MİK değeri kloksasilinsiz tarafa göre 8 kat azalma görülen suşlarda pAmpC varlığı fenotipik olarak doğrulanmıştır. Çalışmaya dahil edilen sefoksitine dirençli 42 E.coli suşundan dokuzunda MHT ile, sekizinde kombine disk testi ile AmpC beta-laktamaz pozitif bulunmuştur. Kombine disk testi ile pozitif olan sekiz E.coli suşu E-test ile de pozitif olarak saptanmıştır. MHT ile pAmpC beta-laktamaz pozitif bulunan bir E.coli suşu kombine disk testi ve E-test ile negatif olarak saptanmıştır. K.pneumoniae suşlarında ise pAmpC pozitifliği saptanmamıştır. Sonuç olarak, beta-laktam antibiyotiklerin sık kullanıldığı ülkemizde, pAmpC tipi beta-laktamaz yaygınlığının saptanması, bu dirence sahip etkenlerle oluşan infeksiyon hastalıklarının tedavisinde uygun ampirik tedavinin başlanmasında ve epidemiyolojik veri oluşturulmasında önemlidir. pAmpC beta-laktamaz varlığının fenotipik olarak hızlı ve doğru olarak ortaya çıkarılması klinik açıdan doğru ve etkin tedavi rejimlerinin uygulanmasını sağlayacaktır.Öğe Çeşitli klinik örneklerden izole edilen Pseudomonas aeruginosa suşlarında antibiyotik direnci(2008) Kalem, Fatma; Gündem, N. Seval; Feyzioğlu, Bahadır; Arslan, Uğur; Tuncer, İnciÇeşitli klinik örneklerden izole edilen 150 Pseudomonas aeruginosa suşunun sefoperazon-sulbaktam, imipenem, meropenem, siprofloksasin, amikasin ve piperasilin-tazobaktama direnci Kirby-Bauer disk difüzyon yöntemi ile araştırılmıştır. Dirençli suşların oranı sefoperazon-sulbaktama % 63.3, imipeneme % 57.3, meropeneme % 50.6, siprofloksasine % 46.6, amikasine % 33.3, piperasilin-tazobaktama % 31.3 olarak bulunmuştur. Sonuç olarak; hastanemizde P.aeruginosa’nın antibiyotiklere direnç oranı yüksektir. Dolayısıyla ampirik tedavi planlanırken direnç oranları göz önünde bulundurulmalıdır.Öğe Hastane İnfeksiyonu Etkeni Olan Gram-Negatif Bakterilerin Çeşitli Antibiyotiklere Duyarlılıkları(2001) Fındık, Duygu; Tuncer, İnci; Ural, Onur; Arslan, UğurBu çalışmada, Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Reanimasyon Ünitesi'nde yatmakta olan hastalara ait çeşitli klinik örneklerden izole edilen 222 Gram-negatif bakterinin antibiyotik duyarlılıklarının araştırılması amaçlanmıştır. Bu bakterilerin %43'ü üriner sistemden, %25'i cerrahi yara, drenaj ve yumuşak doku örnek/erinden, %23'ü solunum sisteminden ve %21'i kandan izole edilmiştir. Klasik yöntemlerle Gram-negatif olduğu saptanan suşların tür saptaması API 20E (bio Merieux-Fransa) ile yapılmıştır. Antibiyotik duyarlılıkları Kirby-Bauer disk difüzyon yöntemi ile araştırılmıştır, izole edilen türler sırası ile; 68 (%30.6) Escherichia coli, 62 (%28) Pseudomonas spp., 34(%15.3) K. pneumoniae, 31 (%14) Enterobacter spp., 12 (%5.4) Acinetobacter baumannii, 15 (%6.7) Enterobacteriaceae ailesine ait diğer bakterilerdir. Klebsiella pneumoniae suşlarında %50, E. coli suşlarında %19 genişlemiş spektrumlu beta-laktamaz aktivitesi saptanmıştır. Meropenem, arnikasın ve florokinolonlar Enterobactericeae ailesine ait bakterilere etkili bulunmuştur. Pseudomonas suşlarına %100 etkili bir antibiyotiğe rastlanmazken Acinetobacter suşlarında meropenem ve sefoperazon %100 etkili bulunmuştur.Öğe Hastane kaynaklı metisiline dirençli Staphylococcus aureus suşları arasında klonalitenin ve Panton-Valantin lökosidin toksininin araştırılması(2009) Kırdar, Sevin; Arslan, Uğur; Tuncer, İnci; Fındık, Duygu; Bozdoğan, BülentMetisiline dirençli Staphylococcus aureus (MRSA) suşları, hastanede yatan hastalarda morbidite ve mortalitenin en önemli nedenlerinden biridir. Bu çalışmada, hastane kaynaklı enfeksiyonlardan izole edilen MRSA suşları arasındaki genetik ilişkinin belirlenmesi ve bu suşlarda virülans faktörü olan Panton-Va-lentin lökosidin (PVL) toksin geninin varlığının araştırılması amaçlanmıştır. Çalışmaya, 2006-2007 yılları arasında hastanemizin çeşitli cerrahi, dahili ve yoğun bakım ünitelerinde yatmakta olan hastalardan alınan 31 'i cerrahi yara, ikisi abse ve dördü drenaj örneğinden İzole edilen toplam 37 MRSA susu dahil edilmiştir, izolatlar arası klonalite PFGE (Pulsed-Field Gel Electrophoresis) yöntemiyle, PVL gen varlığı ise luk-PV-1 ve luk-PV-2 primerleri kullanılarak polimeraz zincir reaksiyonu ile araştırılmıştır. Suşların %83.8'inin (31/37) A tipi pulsotip ve varyantlarına ait olduğu, diğer altı sustan üçünün B, üçünün ise C pulsotipi olduğu görülmüştür. Pulsotip A'nın, göğüs kalp damar cerrahisi başta olmak üzere diğer cerrahi ve yoğun bakım ünitelerinde, pulsotip B'nin ortopedi ve pulsotip C'nin nöroloji ve beyin cerrahisi bölümlerinde yatan hastalara ait örneklerden izole edildiği belirlenmiştir. Çalışılan izolatların hiçbirisinde PVL toksin geni bulunamamıştır. Sonuç olarak; hastanemizde izole edilen MRSA suşları arasında yaygın bir klonun (pulsotip A) varlığı belirlenmiş, ancak bazı cerrahi kliniklerde farklı pulsotiplerin egemen olabildiği de gösterilmiştir. Sürekli yapılacak sürveyans çalışmaları ile, hastanelerde yaygın olan klonların zaman içindeki değişiminin izlenmesi ve nozokomiyal MRSA suşlarında PVL varlığının araştırılması değerli klinik ve epide-miyolojik bilgiler sağlayacaktır.Öğe İdrar kültürlerinden izole edilen Escherichia coli suşlarının antibiyotik duyarlılığı ve genişlemiş spektrumlu beta-laktamaz oranı(2013) Uğur, Ayşe Rüveyda; Türk, Hatice Dağı; Tuncer, İnci; Fındık, Duygu; Arslan, UğurBakteriyel infeksiyonların ilk sıralarında üriner sistem infeksiyonları yer almaktadır ve bu infeksiyonlardan en sık Escherichia coli izole edilmektedir. Antibiyotiklere karşı gelişen direncin artması ve yayılması bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de büyük bir sorundur. Genişlemiş spektrumlu beta-laktamaz (GSBL) üretimi, E.coli’nin de içinde bulunduğu Enterobacteriaceae üyelerinin geliştirdiği en önemli direnç mekanizmalarından biridir. Bu çalışmanın amacı üriner sistem infeksiyonu ön tanılı hastaların laboratuvarımıza gönderilen idrar örneklerinden izole edilen E.coli suşlarında GSBL üretimini araştırmak ve GSBL üreten ve üretmeyen suşlar arasındaki antibiyotik direnç profilini karşılaştırmaktır. İdrar örneklerinden izole edilen E.coli suşlarının antibiyotik duyarlılık profili ve GSBL üretimi retrospektif olarak değerlendirilmiştir. Bakteri identifikasyonu konvansiyonel yöntemlerle yapılmış, suşların antibiyotik duyarlılıkları Clinical and Laboratory Standards Institute önerileri dikkate alınarak Kirby-Bauer disk difüzyon yöntemi ile saptanmıştır. GSBL üretimi, çift disk sinerji testi ile belirlenmiştir. Poliklinik hastalarından 276, yatan hastalardan 135 olmak üzere toplam 411 anlamlı E. coli üremesi belirlenmiştir. GSBL üretimi, yatan hastalarda % 44, poliklinik hastalarında % 26 ve toplam % 32 olarak saptanmıştır. En etkili antibiyotiklerin GSBL üreten suşlarda sırasıyla meropenem (% 95), nitrofurantoin (% 82), amikasin (% 77) ve netilmisin (% 72); GSBL üretmeyen suşlarda ise meropenem, sefepim, seftriakson, seftazidim, ve sefotaksim (% 100), amikasin (% 99), netilmisin (% 97) ve piperasilin-tazobaktam (% 96) olduğu belirlenmiştir. Tüm suşların en yüksek direnç gösterdiği antibiyotikler ise ampisilin, sefalotin ve sefuroksim olarak saptanmıştır. Duyarlılık sonuçları GSBL üretimi açısından karşılaştırıldığında, GSBL üreten E.coli suşlarında direnç oranlarının üretmeyen suşlara oranla daha yüksek olduğu görülmüştür (p0.05). Sonuç olarak artan direnç gelişiminin izlenmesi ve elde edilen sonuçlara göre ulusal düzeyde antibiyotik kullanım politikalarının yeniden düzenlenmesi gerekmektedir.Öğe İdrar Örneklerinden İzole Edilen Escherichia Coli Suşlarında Antimikrobiyal Duyarlılığı(2008) Kalem, Fatma; Gündem, N. Seval; Arslan, Uğur; Tuncer, İnciEscherichia coli idrar yolu infeksiyonlarında en çok izole edilen patojendir. Çalışmamızda idrardan izole edilen 178 E.coli suşunun CLSI kriterleri temel alınarak Kirby-Bauer disk difüzyon yöntemi ile ampisilin, trimetoprim/sülfametoksazol, ampisilin/sulbaktam, sefuroksim, siprofloksasin, nitrofurantoin, amikasin, gentamisin ve imipeneme duyarlılıkları araştırılmıştır. İmipeneme 178 (% 100), amikasine 157 (% 88.2), nitrofurantoine 151 (% 84.8), gentamisine 129 (% 72.5), sefuroksime 124 (% 69.7), siprofloksasine 111 (% 62.4), ampisilin/sulbaktama 92 (% 51.7), trimetoprim/sülfametoksazole 79 (% 44.4) ve ampisiline 39 (% 21.9) suş duyarlı bulunmuştur.Öğe Kan kültürlerinden izole edilen acinetobacter baumannii suşlarında antibiyotik direnci(2011) Dağı, Türk Hatice; Arslan, Uğur; Tuncer, İnciAcinetobacter baumannii suşlarında sık kullanılan antibiyotiklere karşı oluşan yüksek direnç oranları tedavi seçeneklerini sınırlamaktadır. Bu çalışmanın amacı, hastanemizde yatan hastaların kan kültürlerinden izole edilen A.baumannii izolatlarının çeşitli antibiyotiklere direncinin belirlenmesidir. Çalışmada 2008-2009 yıllarında kan kültürlerinden izole edilen 224 A.baumannii suşunun antibiyotiklere direnci retrospektif olarak incelenmiştir. Bakteri identifikasyonu konvansiyonel yöntemler ve Phoenix 100 BD otomatize sistemi (Becton Dickinson Diagnostic Systems, Sparks) kullanılarak yapılmıştır. Bakterilerin antibiyotiklere duyarlılıkları, Clinical Laboratory Standards Institute (CLSI) önerileri dikkate alınarak Kirby-Bauer disk difüzyon yöntemi ile saptanmıştır. Suşlarda kolistine direnç saptanmamış, amikasine % 59, tetrasikline % 67, imipenem, sefoperazon-sulbaktam ve siprofloksasine % 75, gentamisine % 79, seftazidime % 80, piperasilin-tazobaktama % 81, sefepime % 86 ve sefotaksime % 96 oranında direnç saptanmıştır. Kolistin ve amikasinin diğer antibiyotiklere göre daha etkili olduğu belirlenmiştir. Sonuç olarak, özellikle ampirik tedavi gerektiren durumlarda bu tür dirençli bakterilerin duyarlılık oranlarının bilinmesi gereklidir.Öğe Kan kültürlerinden izole edilen enterokok suşlarının daptomisine duyarlılığı(2012) Türk, Hatice Dağı; Arslan, Uğur; Uğur, Ayşe Rüveyda; Alp, Feyza; Fındık, Duygu; Tuncer, İnciSon yıllarda dirençli Gram-pozitif bakteriler tüm dünyada artmaya başlamıştır. Çoklu dirençli Gram pozitif patojenlerin tedavisindeki sorunlar, daha potent antibiyotiklere gerekliliği ortaya koymuştur. Daptomisin Gram pozitif bakterilere etkili olan, insanda kullanılan ilk lipopeptid antibiyotiktir. Bu çalışmanın amacı vankomisine duyarlı ve dirençli enterokoklarda daptomisin MİK değerlerinin araştırılmasıdır. Laboratuvarımızda kan kültürlerinden izole edilen toplam 100 enterokok suşu çalışmaya alınmıştır. Daptomisin ve vankomisin duyarlılığı E-test yöntemi ile çalışılmıştır. Sonuçlar Clinical and Laboratory Standards Institute önerilerine göre değerlendirilmiştir. Çalışılan tüm suşların MİK aralığı 0.25-4 ?g/ml, MİK 50 değeri 1.5 ?g/ml ve MİK 90 değeri 3 ?g/ml olarak belirlenmiştir. Enterococcus faecalis suşlarının MİK 50 ve MİK 90 değerleri, Enterococcus faecium suşlarından daha düşük olarak saptanmıştır. Vankomisine dirençli enterokokların MİK aralıkları, MİK 50 ve MİK 90 değerleri vankomisine duyarlı suşlardan daha yüksek bulunmuştur. Sonuç olarak tüm suşların daptomisine duyarlı olduğu görülmüş ve bu antibiyotiğin enterokokların etken olduğu infeksiyonlarda güvenle kullanılabileceği düşünülmüştür.Öğe Kan kültürlerinden izole edilen Klebsiella pneumoniae suşlarında genişlemiş spektrumlu beta-laktamaz varlığı ve antibiyotik duyarlılıkları(2008) Işık, Ferhat; Arslan, Uğur; Tuncer, İnciBu çalışmada, hastanede yatan hastaların kan kültürlerinden izole edilen Klebsiella pneumoniae suşlarında genişlemiş spektrumlu beta-laktamaz (GSBL) sıklığının tespiti ve izolatların antimikrobiyal duyarlılıklarının araştırılması amaçlanmıştır. Çalışmaya çeşitli kliniklerde yatan hastalara ait kan kültürü örneklerinden izole edilen 102 K.pneumoniae suşu dahil edilmiş, izolatlarda GSBL varlığı ve antibiyotiklere [amikasin, gentamisin, imipenem, siprofloksasin, amoksisilin/klavulonat (AMX/CA), seftazidim, seftriakson, trimetoprim/sülfametoksazol (TMP-SMX), piperasilin/tazobaktam (PIP/TAZ), kloramfenikol] karşı direnç E-test (AB Biodisk, İsveç) yöntemi ile araştırılmıştır. Çalışmamızda suşların 65'inin (%63.7) GSBL ürettiği tespit edilmiş, tüm suşlar imipeneme duyarlı bulunmuştur. GSBL pozitif suşlarda amikasine %27.7, kloramfenikole %41.5, TMP-SMX'e %49.2, siprofloksasine %55.4 ve PIP/TAZ'a %60 oranında direnç saptanırken; GSBL negatif suşlar için bu oranlar sırasıyla %2.7, %5.4, %5.4, %2.7 ve %13.5 olarak belirlenmiştir. İmipenem dışındaki antimikrobiyal ajanlara karşı, GSBL üreten izolatların direnç oranları ve MİK değerleri (MİK50ve MİK90), GSBL üretmeyenlere göre istatistiksel olarak anlamlı düzeyde yüksek bulunmuştur (p0.05). Sonuç olarak çalışmamızda, diğer yurtiçi ve yurtdışı yayınlarda rapor edilen oranlara paralel olarak, GSBL üreten K.pneumoniae izolatlarının yüksek oranda bulunması ve bu suşların antimikrobiyal ajanlara karşı direnç oranlarının da yüksek olması, klinik mikrobiyoloji laboratuvarlarında GSBL saptama testlerinin yapılmasını ve her hastanenin kendi verilerini değerlendirerek antibiyotik protokollerini belirlemesini gerektirmektedir.Öğe Kan Kültürlerinden İzole Edilen Klebsiella Pneumoniae Suşlarında Genişlemiş Spektrumlu Beta-Laktamazların Belirlenmesinde Üç Yöntemin Karşılaştırılması(2007) Işık, Ferhat; Arslan, Uğur; Tuncer, İnciYatan hastaların kan kültür örneklerinden soyutlanan Klebsiella pneumoniae suşlarında GSBL sıklığı, GSBL saptanmasında çift disk sinerji testi (ÇDST), kombine (modifiye) disk sinerji testi ve CT/CTL E-testin karşılaştırılması amaçlanmıştır. Laboratuvarımızda izole edilen 102 Klebsiella pneumoniae suşunda kombine (modifiye) disk sinerji testi ile % 63.7 oranında GSBL varlığı tespit edilmiştir. ÇDST ve E-test yöntemlerinin kombine disk yöntemine göre seçicilikleri % 100, duyarlılıkları ise çift disk sinerji testinde % 96.9, CT/CTL E-test yönteminde ise % 93.9 olarak saptanmıştır. Üç yöntemin tutarlılık analizlerinde istatistiksel olarak birbirleriyle uyumlu olduğu görülmüş, gözlenen tutarlılıkları % 95’in üzerinde bulunmuştur (p0.05). GSBL tespitinde, rutin antibiyogramda disk dizilimleri değiştirilerek uygulanan ÇDST; hızlı, ucuz ve güvenilir bir yöntem olarak değerlendirilmiş ve kuşkulu suşlara ek olarak kombine (modifiye) disk sinerji testinin de uygulanması ile duyarlılığın daha da yükselebileceği sonucuna varılmıştır.Öğe KAN KÜLTÜRLERİNDEN İZOLE EDİLEN KOAGÜLAZ NEGATİF STAFİLOKOKLARIN TÜR TAYİNİ VE ANTİBİYOTİKLERE DİRENÇ ORANLARI(2016) Çiftçi, Nurullah; Dağı, Hatice Türk; Demircan, Aslıhan; Tuncer, İnciKoagülaz negatif stafilokoklar insan derisinde mikrobiyota elemanı olarak bulunurlar. Bu bakteriler son yıllarda çok sayıda hasta örneğinden izole edilmekte ve bazılarında etken olarak kabul edilmektedirler. Antibiyotik kullanımına bağlı seçici baskıdan dolayı özellikle stafilokoklarda birçok antibiyotiğe karşı direnç gelişmiştir. Bu çalışmanın amacı kan kültürlerinden izole edilen koagülaz negatif stafilokokların tür düzeyinde tanımlanması ve antibiyotik direnç oranlarının araştırılmasıdır. Mikrobiyoloji laboratuvarına 1 Haziran 2013-31 Mayıs 2014 tarihleri arasında çeşitli kliniklerden gönderilen kan kültürleri BACTEC otomatize kan kültür cihazında takip edilmiştir. Üreme sinyali veren şişelerden Gram boyama yapılmış ve % 5 koyun kanlı Columbia agar ve Eozin Metilen Mavisi Agar besiyerlerine pasajlanmıştır. Besiyerinde üreyen Gram pozitif, katalaz pozitif ve koagülaz negatif bakterilerin tür tayini ve antibiyotik duyarlılık testi VITEK 2 (bioMérieux, Fransa) otomatize sistemi kullanılarak yapılmıştır. Toplam 236 koagülaz negatif stafilokok suşunun % 49u Staphylococcus epidermidis, % 42si Staphylococcus hominis, % 9u Staphylococcus haemolyticus olarak tanımlanmıştır. Tüm suşlarda metisiline direnç oranı % 82 olarak saptanmıştır. Vankomisin, teikoplanin, daptomisin, tigesiklin ve linezolide direnç tespit edilmemiştir. Penisiline % 95, eritromisine % 81, tetrasikline % 66, klindamisine % 61, gentamisine % 42, levofloksasine % 38, moksifloksasine % 35 ve trimetoprim- sülfametoksazole % 20 oranında direnç saptanmıştır. Koagülaz negatif stafilokokların antimikrobiyal ajanlara direnç oranları yıllar içerisinde değişiklik göstermektedir. Bu bakterilerde artan direnç oranlarının izlenmesi antibiyotik kullanım politikalarının belirlenmesine katkı sağlayacaktır.Öğe Kan kültürlerinden izole edilen Pseudomonas aeruginosa suşlarının antibiyotiklere direnç oranları(2011) Türk, Hatice Dağı; Arslan, Uğur; Fındık, Duygu; Tuncer, İnciPseudomonas aeruginosa ciddi hastane infeksiyonlarına yol açabilen ve yaygın olarak kullanılan birçok antibiyotiğe karşı dirençli önemli bir patojendir. Bu çalışmanın amacı, hastanemizde yatan hastaların kan kültürlerinden izole edilen P.aeruginosa izolatlarının çeşitli antibiyotiklere direncinin belirlenmesidir. Çalışmada 2008-2009 yıllarında kan kültürlerinden izole edilen 92 P.aeruginosa suşunun antibiyotiklere direnci retrospektif olarak incelenmiştir. Bakteri identifikasyonu konvansiyonel yöntemler ve Phoenix 100 BD Otomatize Sistemi (Becton Dickinson Diagnostic Systems, Sparks) kullanılarak yapılmıştır. Bakterilerin antibiyotiklere duyarlılıkları, Clinical Laboratory Standards Institute (CLSI) önerileri dikkate alınarak Kirby-Bauer disk difüzyon yöntemi ile, kolistin duyarlılığı ise otomatize sistem (Phoenix Becton Dickinson ID) ile belirlenmiştir. Direnç oranları amikasine ve piperasilin/tazobaktama % 18, piperasiline % 25, siprofloksasine % 28, imipeneme % 30, seftazidime % 32, gentamisine % 35, sefepime % 41 ve sefotaksime % 91 olarak saptanmıştır. Kolistine direnç tespit edilmemiştir. Kolistin, amikasin ve piperasilin/tazobaktamın diğer antibiyotiklere göre daha etkili olduğu belirlenmiştir.Öğe Kan kültürlerinden izole edilen Staphylococcus aureus suşlarının antibiyotiklere duyarlılıkları(2011) Türk, Hatice Dağı; Arslan, Uğur; Tuncer, İnci2007-2009 yıllarında yatan hastaların kan kültürlerinden izole edilen Staphylococcus aureus suşlarının antibiyotiklere duyarlılık oranları retrospektif olarak incelenmiştir. Bakteri identifikasyonu konvansiyonel yöntemler ve Phoenix 100 BD Otomatize Sistemi (Becton Dickinson Diagnostic Systems, Sparks) kullanılarak yapılmıştır. Bakterilerin antibiyotiklere duyarlılıkları, Clinical Laboratory Standards Institute (CLSI) önerileri dikkate alınarak Kirby-Bauer disk difüzyon yöntemi ile saptanmıştır. 287 S.aureus suşunun 165’i (% 57.5) metisiline duyarlı S.aureus (MSSA) ve 122’si (% 42.5) metisiline dirençli S.aureus (MRSA) olarak belirlenmiştir. MSSA ve MRSA suşlarında gentamisine duyarlılık sırasıyla % 99 ve % 21, tetrasikline % 98 ve % 53, siprofloksasine % 97 ve % 12, trimetoprim/sülfametoksazole % 96 ve % 84, eritromisine % 87 ve % 29 olarak bulunmuştur. Bu farklar istatistik olarak anlamlı bulunmuştur (p0.01-0.001). Vankomisin ve linezolide ise suşların tümü duyarlı bulunmuştur. MRSA’nın etken olduğu bakteremilerde mortalite oranı MSSA’ya göre oldukça yüksektir. Ampirik tedaviye yol gösterici olması ve antibiyotik kullanım politikalarının belirlenmesi açısından, bakteremiye yol açan bu tür etkenlerin ve antibiyotiklere duyarlılıklarının belirlenmesi önemlidir.Öğe Kan kültürlerinden izole edilen stenotrophomonas maltophilia suşlarının antibiyotik direnci(2011) Dağı, Türk Hatice; Arslan, Uğur; Tuncer, İnciSon yıllarda, fırsatçı patojen olan ve nozokomiyal infeksiyon etkeni olarak izole edilen Stenotrophomonas maltophilia suşlarının çoklu ilaç direnci nedeniyle önemi artmaktadır. Bu çalışmada 2007-2010 yıllarında kan kültürlerinden izole edilen S.maltophilia suşlarının antibiyotiklere direnç oranları incelenmiştir. Bakteri identifikasyonu konvansiyonel yöntemler ve Phoenix 100 BD Otomatize Sistemi (Becton Dickinson Diagnostic Systems, Sparks) kullanılarak yapılmıştır. Bakterilerin antibiyotiklere duyarlılıkları, Kirby-Bauer disk difüzyon yöntemi ile saptanmıştır. S.maltophilia infeksiyonlarının en sık pediyatri kliniğinde görüldüğü ve suşlara en etkili antimikrobiyal ilaçların trimetoprim-sulfametoksazol ve levofloksasin olduğu tespit edilmiştir.Öğe Kan kültürlerinden izole edilen vankomisine dirençli enterococcus faecium suşlarının MLST tipleri(2013) Arslan, Uğur; Demir, Esra; Oryaşın, Erman; Türk, Hatice Dağı; Tuncer, İnci; Fındık, Duygu; Bozdoğan, BülentEnterokoklar, özellikle de tedavi seçenekleri sınırlı olan vankomisine dirençli enterokoklar (VDE), önemli nozokomiyal patojenlerdir. Enterokoklar penisilinlere ve aminoglikozidlere düşük düzey dirence sahiptir ve sefalosporinlere intrensek olarak dirençlidir. Ayrıca beta-laktam antibiyotiklere, aminoglikozidlere ve glikopeptidlere yüksek düzey direnç kazanabilir. Bu çalışmanın amacı 2003-2009 yılları arasında kan kültürlerinden izole edilen vankomisine dirençli E.faecium suşlarının glikopeptid direnç mekanizmalarını ve moleküler epidemiyolojik yöntemlerle genetik ilişkilerini belirlemektir. Çalışmaya kan kültürlerinde üreyen 38 VDE suşu alınmış; bakterilerin tanımlanması konvansiyonel yöntemler ve Phoenix 100 BD otomatize sistemi (Becton Dickinson Diagnostic Systems, ABD) ile yapılmış ve 16S rRNA amplikon dizi analizi ile doğrulanmıştır. Antibiyotik duyarlılık testi CLSI önerileri doğrultusunda Kirby-Bauer disk difüzyon yöntemi ile çalışılmıştır. Vankomisine direnç saptanan suşlarda E-Test (AB Biodisk, İsveç) yöntemi ile vankomisin MİK değerleri belirlenmiştir. Vankomisin direnç genlerinden vanA, vanB, vanC ve vanD varlığı polimeraz zincir reaksiyonu (PCR) yöntemiyle araştırılmıştır. Suşlar arasındaki klonal ilişki değişken alanlı jel elektroforezi (PFGE) ve multilokus dizi tiplendirme (MLST) yöntemleri ile belirlenmiştir. Kan kültürlerinden izole edilen 38 enterokok suşu fenotipik yöntemlerle E.faecium olarak tanımlanmış ve 16S rRNA dizi analizi ile doğrulanmıştır. Suşların vankomisin MİK değeri E test ile 256 ?g/ml olarak saptanmıştır. Tüm suşlarda vanA geni pozitif olarak bulunmuştur. VanA geni taşıyan 38 E.faecium izolatının klonal ilişkisi PFGE yöntemiyle araştırılmış; her pulsotip ve alttiplerden MLST için seçilen örneklere dizi analizi yapılmıştır. PFGE ile dört pulsotip (A-D) ve bir adet sporadik izolat saptanmıştır. Bu suşlardan 29’unun A pulsotipine, üçünün B pul-sotipine, ikisinin C pulsotipine ve üçünün ise D pulsotipine ait olduğu belirlenmiştir. A pulsotipindeki 29 izolattan sekizi A1, dokuzu A2, altısı A3, ikisi A4 ve dördü A5 olarak tanımlanmıştır. MLST ile dört farklı dizi tipi (ST) saptanmış; 29 (%76.3) pulsotip A ve alttiplerinin ST117, üç (%7.9) pulsotip B’nin ST280, iki (%5.2) pulsotip C’nin ST18 ve üç (%7.9) pulsotip D’nin ST17 olduğu belirlenmiştir. Sonuç olarak hastanemizde VDE’nin etken olduğu kan dolaşımı enfeksiyonlarının ST117 tipinde hastaneye egemen bir suştan kaynaklandığı görülmüştür. Ancak bu suşun farklı pulsotiplerinin bulunması, uzun süreden beri hastanede mevcut olan suşun genetik farklılıklar oluşturduğunu göstermektedir. Bunun yanında minör pulsotiplere ait enfeksiyonlar da belirlenmiştir. Bu nedenle VDE’lere bağlı hastane enfeksiyonlarının yayılımının önlenmesinde ve kontrolünde direnç paternlerinin belirlenmesi ve klonal ilişkinin gösterilmesi önemlidir.Öğe Kan kültürlerinden soyutlanan non- fermentatif bakterilerin dağılımlarının ve antibiyotik duyarlılık oranlarının incelenmesi(2018) Ateş, Fatih; Ciftçi, Nurullah; Tuncer, İnci; Dağı, Hatice TürkAmaç: Non fermentatif gram negatif bakteriler ciddi nozokomiyal enfeksiyon etkeni olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu çalışmanın amacı, kan kültürlerinden izole edilen non fermentatif Gram negatif bakterilerin dağılımlarının ve antibiyotik duyarlılık oranlarının incelenmesidir.Gereç ve Yöntem: Çalışmamızda, Ocak 2010-Aralık 2016 tarihleri arasında kan kültürlerinden izole edilen 134 Acinetobacter baumannii, 77 Pseudomonas aeruginosa, 9 Stenotrophomonas maltophilia ve 2 Burkholderia cepacia izolatlarının çeşitli antibiyotiklere duyarlılıkları retrospektif olarak değerlendirilmiştir. Saptanan bakterilerin tür tayini ve antibiyotik duyarlılık testi VITEK 2 (bioMérieux, Fransa) otomatize sistemi kullanılarak yapılmıştır. Test sonuçları 2010-2015 tarihleri arasında CLSI (Clinical Laboratory Standards Institute); 2016 tarihinde ise EUCAST (European Committee on Antimicrobial Susceptibility Testing) kriterlerine göre değerlendirilmiştir.Bulgular: İzole edilen suşlarda antibiyotiklere en yüksek duyarlılık oranları A. baumannii için kolistin (%97.0), P. aeruginosa için kolistin (%97.4), gentamisin (%90.9) ve seftazidim için (%88.3) saptanmıştır. A. baumannii ve P. aeruginosa suşlarında kolistin en etkili antibiyotik olarak saptanmıştır.Sonuç: Yüksek morbidite ve mortaliteye sahip bu enfeksiyonlarda bu tip çalışmaların her merkezde belirli aralıklarla yapılması ve kan kültürü laboratuvarlarının sonuçlarını hızlı bir şekilde ilgili kliniklere bildirmesi gerekmektedirÖğe Karbapeneme dirençli acinetobacter baumannii izolatlarına karşı sulbaktam ile imipenem, meropenem ve sefoperazon kombinasyonlarının in vitro sinerjistik aktivitesi(2014) Türk, Hatice Dağı; Kuş, Halit; Arslan, Uğur; Tuncer, İnciAcinetobacter baumannii nozokomiyal epidemilere yol açan, fırsatçı bir patojendir. Antibiyotiklere çoklu direnç geliştirdiği için direnç oranları yüksek ve tedavisi zordur. Bu çalışmanın amacı, hastanemizde yatan hastalardan izole edilen A.baumannii izolatlarının sulbaktam, imipenem, meropenem ve sefoperazon MİK değerlerinin saptanması ve imipenem, meropenem ve sefoperazonun sulbaktam ile kombinasyonlarının in vitro sinerjistik etkilerinin belirlenmesidir. Çalışmaya, çeşitli klinik örneklerinden izole edilen ve disk difüzyon yöntemi ile karbapenemlere dirençli bulunan 40 A.baumannii suşu dahil edilmiştir. İzolatlar, konvansiyonel yöntemler ve VITEK2 (bioMerieux, Fransa) otomatize sistemi kulla- nılarak tanımlanmıştır. Sulbaktam, imipenem, meropenem ve sefoperazon MİK değerleri CLSI önerileri doğrultusunda mikrodilüsyon yöntemi ile araştırılmış; in vitro sinerji testi ise dama tahtası mikrodilüsyon yöntemi ile çalışılmıştır. İlaç kombinasyonlarının sinerjik, aditif, farksız (indiferan) ve antagonist etkileri fraksiyonel inhibitör konsantrasyon (FİK) indeksi ile değerlendirilmiştir. FİK indeksi 0.5 ise sinerjik, 0.5-1 arasında ise kısmi sinerjik; 1 ise aditif; 1-4 arasında ise farksız ve 4 ise antagonistik olarak kabul edilmiştir. Mikrodilüsyon yöntemi ile 40 A.baumannii izolatının hepsi imipenem ve sefoperazona dirençli iken, ikisi meropeneme duyarlı, yedisi orta duyarlı ve 31’i dirençli bulunmuştur. Sulbaktam MİK değerleri, izolatla- rın ikisinde 4 ?g/ml, beşinde 8 ?g/ml, üçünde 16 ?g/ml, 13’ünde 32 ?g/ml, üçünde 64 ?g/ml, altısında 128 ?g/ml ve sekizinde 128 ?g/ml olarak tespit edilmiştir. FİK indeksine göre, imipenem/sulbaktam kombinasyonunda, izolatların 18 (%45)’inde sinerjik, 4 (%10)’ünde kısmi sinerjik ve 2 (%5)’sinde farksız etki; meropenem/sulbaktam kombinasyonunda, izolatların 19 (%48)’unda sinerjik, 3 (%7.5)’ünde kısmi sinerjik ve 3 (%7.5)’ünde farksız etki; sefoperazon/sulbaktam kombinasyonunda ise, 10 (%25) izolatta sinerjik, 2 (%5)’sinde kısmi sinerjik ve 2 (%5)’sinde farksız etki saptanmıştır. Hiçbir kombinasyonda antagonistik etki izlenmemiştir. Sonuç olarak çalışmamızda, karbapenemlere dirençli A.baumannii izolatlarında sulbaktam MİK değerlerinin de genellikle yüksek olduğu ve izolatların yaklaşık yarısında, karbape- nem-sulbaktam kombinasyonunun sinerjik etki gösterdiği saptanmıştır. Ancak bu veriler, ampirik tedavi ve klinik etkinliği belirlemede yetersiz olduğundan, ileri klinik çalışmalarla desteklenmelidirÖğe Karbapenemlere dirençli Acınetobacter baumannıı suşlarında metallo-beta-laktamaz varlığının araştırılması(2012) Türk, Hatice Dağı; Kuş, Halit; Keyik, Şerafettin; Arslan, Uğur; Tuncer, İnci; Fındık, DuyguAcinetobacter türleri antibiyotiklere karşı çoğul direnç geliştirmeleri nedeniyle önemli hastane infeksiyonu etkenleridir. Acinetobacter kökenlerinde beta-laktam antibiyotiklere karşı olan direnç büyük oranda beta-laktamaz üretimine bağlıdır. Metallo-beta-laktamaz (MBL) aktivitesi gösteren IMP ve VIM enzimleri aztreonam dışındaki tüm beta-laktam antibiyotikleri hidroliz edebilme yeteneğindedir. Bu çalışmanın amacı, karbapenemlere dirençli A.baumannii suşlarında MBL enzimlerinin varlığının araştırılmasıdır. Çeşitli klinik örneklerden izole edilen karbapenemlere dirençli A.baumannii suşları çalışmaya alınmıştır. Bakteri identifikasyonu konvansiyonel yöntemler, Phoenix 100 BD (Becton Dickinson, Sparks) ve VITEK 2 (bioMerieux, Fransa) otomatize sistemleri kullanılarak yapılmıştır. Antibiyotik duyarlılık testi Clinical Laboratory Standards Institute önerileri dikkate alınarak Kirby-Bauer disk difüzyon yöntemi ile çalışılmıştır. MBL varlığını araştırmak için kombine disk yöntemi (KDY) uygulanmıştır. KDY ile MBL ürettiği saptanan suşlarda blaIMP ve blaVIM genlerinin varlığı polimeraz zincir reaksiyonu (PCR) ile araştırılmıştır. Karbapenem dirençli 202 A.baumannii suşunun 139’unda (% 69) KDY ile MBL üretimi saptanmıştır. PCR ile 139 suşun hiçbirinde blaIMP ve blaVIM genleri tespit edilmemiştir. Bu sonuçlar hastanemizdeki A.baumannii suşlarında karbapenem direncinden sorumlu enzimlerin IMP ve VIM olmadığını göstermiştir. MBL üreten bakterilerin aztreonam dışında tüm beta-laktamlara dirençli olması ve tedavide kullanılabilecek bir MBL inhibitörünün bulunmaması epidemiyolojik açıdan MBL varlığının tespit edilmesini önemli kılmaktadır. Bundan sonraki amacımız diğer MBL enzimlerinin varlığını araştırmak olacaktır.