Fen Bilimleri Enstitüsü Tez Koleksiyonu
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Güncel Gönderiler
Öğe Kütahya-Alayunt köyü tarım arazilerindeki su kaynaklarının sulama suyu kalitesi yönünden değerlendirilmesi(Selçuk Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, 2020) Kaplan, Gülşah; Yılmaz, MelihBu çalışma Kütahya- Alayunt köyündeki sulama kuyularının sulama suyu kalitesini ve bu sularla sulanan tarım arazilerinde tuzluluk ve sodyumluluk düzeyini belirlemek amacıyla yapılmıştır. Araştırma sonuçlarına göre mayıs, haziran, temmuz, ağustos, eylül aylarındaki sulama suyu örneklerinin pH değerleri 7,12-8,57 EC değerlerinin 563-1483 µmhos/cm arasında değiştiği belirlenmiştir. Su örnekleri, ABD Tuzluluk Laboratuvarı Sınıflandırma sistemine göre C2S1 ve C3S1 sulama suyu sınıfında olup, orta ve yüksek tuzlu sulama suyudur. Sulama periyodu boyunca su örneklerinde kalite kriterleri açısından farklılık bulunmamıştır. Araştırma alanı topraklarının killi-tınlı ve tınlı bünyede olduğu, pH değerlerinin 7,23-7,94 EC değerlerinin ise 485-1652 µmhos/cm arasında tespit edilmiştir.Öğe Bazı karpuz (Citrullus lanatus) genotiplerinin bitkisel özelliklerinin belirlenmesi, yemlik karakterdeki genotiplerin teksel seleksiyonla seçilmesi(Selçuk Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, 2020) Tokat, Mehmet; Acar, RamazanBu çalışma Konya ekolojik koşullarında farklı kaynaklardan sağlanan karpuz genotiplerinin bazı bitkisel ve tarımsal özelliklerin belirlenmesi ve yemlik bakımdan üstün genotiplerin seçilmesi amacıyla 2017 yılında yapılmıştır. Tohumlar serada saksılara ekilerek fideler oluşturulmuştur. Fideler deneme alanına Mayıs 2017'de 200 x 100 cm aralıklarla dikilmiştir. Hasat sırasında ve sonrasında yapılan gözlemlere göre incelenen özelliklerin en düşük, en yüksek ve ortalama skala değerleri sırasıyla yaprak ayası için; 3 – 7 ve 5.8, yaprak ayasının yarılma derinliği için; 3, 7 ve 4.8, meyve rengi için; 1, 3 ve 2.6, meyvenin uzunlamasına kesitinin şekli için; 1, 4 ve 2.1, meyvenin ana et (iç) rengi için; 1, 4 ve 2.2 olarak belirlenmiştir. Ölçümlere göre ise incelenen özelliklerdeki en düşük, en yüksek ve ortalama değerler sırasıyla bitki başına meyve sayısı için; 1, 8 ve 2.3 adet, bitki başına meyve verimi için; 0.9, 45.8 ve 11.5 kg, meyve boyu için; 10.6, 46.8 ve 24.7 cm, meyve çevresi için; 35.1, 111.2 ve 64.5 cm, meyve kabuk kalınlığı için; 1.0, 50.0 ve 19.45 mm, bin tane ağırlığı için; 57.8, 324.9 ve 150.7 g; meyvede suda çözünebilir kuru madde miktarı için; %2, %11 ve %5.4, tohum verimi için; 1.68, 263.0 ve 97.88 g/meyve olarak bulunmuştur. İncelenen tüm özellikler bakımından genotipler arasında büyük farklılıklar olduğu tespit edilmiştir. Denemede kullanılan genotiplerin sahip olduğu bu önemli varyasyondan dolayı; incelen popülasyonlarda ıslah çalışmalarına uygun bir genetik çeşitliliğin bulunduğu ve yem amaçlı kullanılabilecek nitelikte (yemlik tip) karpuzun seçilebilme potansiyelinin çok yüksek olduğu sonucuna varılmıştır. Aynı bitkide kendilenmiş ve açıkta tozlaşmış çiçekten elde edilen meyvelerin tohum verimleri kıyaslanmıştır. 40 genotipte kendilenmiş 20 genotipte ise açıkta tozlaşmış çiçekten elde edilen meyvelerin tohum verimi yüksek çıkmıştır. En uygun yemlik karpuz genotiplerinin seleksiyonu amacıyla 'Tartılı Derecelendirme' yöntemi kullanılmıştır. Çalışmada kullanılan genotiplerin aldığı toplam tartılı derecelendirme puanları 108 ile 714 arasında değişmiştir. Daha sonraki yemlik tip karpuz ıslah çalışmaları için toplam puanı 500'den daha yüksek olan ilk 105 karpuz genotipi seçilmiştir.Öğe Sedir polenlerinden elde edilen sporopollenin ile kitosan-aljinat kaplı mikrokapsül hazırlanması ve kontrollü ilaç salınımında kullanımı(Selçuk Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, 2024) Gülhan, Hatice Nur; Arslan, GülşinBu çalışma 2023 yılı Kasım-Aralık ayında Selçuk Üniversitesi Alaeddin Keykubad yerleşkesinden toplanan Cedrus libani polenlerinden elde edilen sporopollenin aljinat ve kitosan ile mikrokapsüllenmesi ve hazırlanan mikrokapsüllerin antibiyotik olarak kullanılan meropenem ile kontrollü salınımı gerçekleştirilmiştir. Cedrus libani polenlerinden sporopollenin eldesi için demineralizasyon, deprotenizasyon, depigmentasyon işlemlerinde mikrodalga ışıma destekli kimyasal yöntem uygulanmıştır. Elde edilen sporopollenlere pasif yükleme tekniği kullanarak karbapenem grubu üyesi olan meropenem yüklenmiştir. Yüklenen meropenem miktarı UV-Görünür Alan Spektrofotometresi kullanılarak 295 nm'de ölçülmüştür. İlaç yüklemesi tamamlanan sporopollenlere kalsiyum klorür ortamında aljinat immobilize edilmiştir ve kitosan tabaka daldırma yöntemiyle ile kaplanmıştır. İn vitro meropenem salınım çalışmaları için zamana bağlı simüle edilmiş bağırsak sıvısı olarak PBS (pH 7.4) tamponunda ve simüle edilmiş olarak HCl (pH 1.2) içinde 37 C, 100 rpm'de 25 saat çalkalama sonucunda % 84.38 verimle meropenemin salındığı görünmüştür. Mikrokapsüllerin karakterizasyonunda, SEM ve FT-IR ile yüzey karakterizasyonları yapılmıştır. Sonuçta; Cedrus Libani sporopolenlerinin ilaç yüklenmesi ve kontrollü salınım çalışmaları için uygun bir taşıyıcı olduğunu görülmüştür.Öğe Türkiye'de yayılış gösteren Allium bourgeaui rech.f. subsp. bourgeaui (Amaryllidaceae) bitkisinden elde edilen ekstrenin antibakteriyel aktivitelerinin araştırılması(Selçuk Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, 2020) Hussaini, Ali Akbar; Yıldırım, MuratBitkiler ve biyouyumlu polimerler harmanlanarak oluşturulan nanoelyaf yara örtüleri, antibakteriyel ve biyouyumlu özellik sergileyerek, yara iyileştirme potansiyelini arttırmaktadır. Nanoelyaf üretim tekniklerinden en kolayı ve uygulama açısından en avantajlısı elektroeğirme yöntemidir. Elektroeğirme yöntemiyle geniş yüzey alanı/hacim oranı, gözeneklilik, hava geçirgenliği gibi arzu edilen özelliklere sahip ultra ince elyaflar üretilebilmektedir. Son zamanlarda antibiyotikler, enzimler, gümüş partikülleri, antimikrobiyal peptitler ve vitaminlerin nanofiberlerle birleştirilmesi ile terapötik ve antimikrobiyal ajanlar geliştirilmiştir. Bu nanoyapılı materyaller, yara sargıları, doku kültürü için yapı iskelesi ve ilaç salımı dahil olmak üzere çeşitli biyomedikal uygulamalarda kullanılmaktadırlar. Bu üretim tekniğinde biyolojik olarak aktif maddeler ve ilaçlar nanoliflere kolaylıkla eklenebilmektedir. Bu katkılardan bazıları ise doğal bitki ekstreleridir. Bitki ekstrelerinin içerdiği antibakteriyel ajanların yara iyileşme sürecini hızlandırdığı iyi bilinmektedir ve birçok ülkede geleneksel bitkisel ilaçları olarak kullanılmaktadır. Bu çalışmanın konusunu oluşturan Allium bourgeaui subsp. bourgeaui (sahil soğanı), nergisgiller familyasına ait bir bitki türüdür. Yunanistan ve Türkiye'ye özgüdür. Allium bourgeaui Rech.F. subsp. bourgeaui bulbları kurutularak toz haline getirilmiş daha sonra etanol eklenerek maserasyona bırakılmıştır. Maserasyon sonunda kurutularak bitki ekstresi elde edilmiştir. Allium bourgeaui subsp. bourgeaui'nin ekstresi, kütlece % 8 Polivinil alkol (PVA)/saf su polimerik solüsyona katılmış, solüsyon elektroeğirme işlemine tabi tutularak nanofiber yüzeyler elde edilmiştir. Üretilen nanofiberlerin çapları SEM ile tayin edilmiş ve ImageJ ve Origin uygulamalarıyla çapları analiz edilmiştir. Elde edilen nanofiberler, yara enfeksiyonunu teşvik eden ve kronik yaraların iyileşme süresini uzatan Staphylococcus aureus (Gram-pozitif), Escherichia coli (Gram-negatif) ve Pseudomonas aeuroginosa (Gram-negatif) bakterilere karşı antibakteriyel aktivitesi incelenmiş, in vitro testler ile inhibisyon bölgeleri ölçülerek karşılaştırılmıştır.Öğe Fren balatalarında kullanılan lastik tozunun boyutunun etkisi ve tribolojik özelliklerinin deneysel araştırılması(Selçuk Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, 2023) Kaya, Damla; Ciniviz, MuratOtomotiv sektörü 19. Yüzyılda enerji kaynağı olarak buhar gücünün kullanılması ile başlar ve içten yanmalı motorların keşfi ile devam eder. Günümüzde alternatif enerji kaynakları ile çalışan otomotivlerin üretimi yerini almıştır. Dünden bugüne insanoğlunun hayatını kolaylaştırmada büyük bir faktörü bulunmaktadır. Otomobil parçaları içerisinde fren tertibatı güvenlik sistemidir ve enerji kaynağı fark etmeksizin her araçta bulunmak zorundadır. Fren sisteminin bir parçası olan balata, frenlemeyi sağlayan en büyük parçalardan birisidir. Bu neden ile gösterdiği davranışlar oldukça önem sarf etmektedir. Sürtünme kuvvetinin yüksek olması ve dolayısıyla frenleme kuvvetinin güçlü olması beklenir. Bu araştırmada, 425, 250, 106, 75 μm ve eleğin en alt tavasında çok küçük mikron boyutlarına sahip lastik tozunun fren balatalarında yarattıkları davranışlar, Krauss test düzeneğinde 15,2 Bar sabit basınç ve 130-240-250 Nm sabit tork altında sürtünme katsayısı incelenmiştir. 100 Kn kesme kuvveti ile balata ile sacın tutunumu ve karışımın homojen dağılımı incelenmiştir. Sertlik değeri 100 kg.f kuvvet altında Rockwell sertlik cihazı ile incelenmiştir. Yapılan deneyler sonucunda, 25 μm boyutunda lastik tozuna sahip balatanın sürtünme değerlerinin, diğer balatalara oranla düşük olduğu belirlenmiştir. Lastik boyutu büyüdükçe sürtünme katsayısının düşmesinin sebebi fırınlama esnasında büyük boyutlu olanların tam olarak pişmemesidir. Böylece balatanın disk üzerinde lastik özelliğinden dolayı daha kolay kayması ile sürtünme katsayısı düşük çıkmaktadır.425, 250, 106, 75 ve Pan μm boyutlarındaki lastik tozuna sahip balatalara ait kesme testi sonuçları incelendiğinde, 250, 106, 75 ve Pan μm boyutuna sahip balataların kesme test sonuçları birbirine yakın iken, 425 μm boyutuna sahip balataların kesme testi sonucunun düşük olduğu belirlenmiştir. Bunun sebepleri lastik tozlarının boyutuna göre fırınlama süresinin değişmemesi ve yapıştırıcı malzemenin yüzeyde tam tutunum sağlayamadığı düşünülmektedir.Öğe Radyasyonun bazı psikolojik ilaçlara etkilerinin EPR tekniğiyle araştırılması ve bu ilaçların dozimetrik özelliklerinin belirlenmesi(Selçuk Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, 2024) Çömü, Ayşe; Sayın, Ülkü; Ece, EmelBu tez çalışmasında, psikolojik rahatsızlıkların tedavisinde yaygın olarak kullanılan Faverin ve Laroxyl ilaçları ile içeriklerinde etken ve yardımcı madde olarak bulunan Fluvoksamin maleat, Mannitol, Amitriptilin ve Laktoz molekülleri Elektron Paramanyetik Rezonans (EPR) tekniği ile incelenmiştir. Numuneler 10 Gy ile 25 kGy olarak belirlenen oldukça geniş bir doz aralığında oda sıcaklığında 60Co kaynağı ile ışınlanmıştır. Ardından, radyasyon maruziyeti öncesinde ve sonrasında numunelerin EPR spektrumları farklı spektrometre koşullarında kaydedilmiş ve spektral desenin çözünürlüğünün en iyi olduğu optimum spektrometre parametreleri belirlenmiştir. EPR tekniğiyle mikrodalga güç çalışması, doz-cevap çalışması ve kinetik çalışmalar yapılarak gama radyasyonunun bu numunelerde indüklediği radikallerin karakteristik özelikleri ve kararlılığı belirlenmiş ve olası bir nükleer kaza durumunda geriye dönük (kaza, acil durum) radyasyon dozimetresi olarak kullanılabilirlikleri araştırılmıştır. İncelenen doz bölgesi nedeniyle ilaçların radyosterilizasyon çalışmaları için de değerli bilgiler elde edilmiştir.Öğe Nano-silika katkılı cam/pet sandviç kompozitlerin eğilme ve basma kuvvetleri altında hasar davranışlarına olan etkilerinin incelenmesi(Selçuk Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, 2024) Uzkalan, Mertcan; Demirci, Mehmet TuranSandviç yapılar sağlamış oldukları dayanım/ağırlık performanslarından dolayı hava, deniz, uzay ve kara ulaşım araçlarında kullanımları oldukça yaygındır. Bununla birlikte, bu sandviç yapılar inşaat sektöründe de kullanılmaya başlanmıştır. Sandviç panel yapılarda kendi aralarında yüzey ve çekirdek malzemelerine ve geometrik yapılarına göre değişiklik göstermektedir. Gerçekleştirilecek bu çalışmada rüzgar türbin kanatlarında kullanılan cam elyaf tabakalı yüzeyli PET köpük kompozit sandviçlerin yüzey/çekirdek ara yüzey dayanımlarını arttırmak için nanosilika takviyesinden faydalanılması amaçlanmaktadır. Aynı zamanda hasarların gelişimine etkisinin de ortaya konulmasının önemli olduğu ortaya çıkmaktadır. Bu çalışmada, ±45o E-Cam kumaşların yüzey malzemesi olarak kullanılması tercih edilecektir. E-Cam kompozit yüzeyler üç tabaka olarak belirlenmiştir. Matris malzemesi olarak epoksi reçinenin kullanılmasının uygun olduğu belirlenmiştir. Çekirdek malzemesi olarak ise PET köpüklerin kullanılması tercih edilmiştir. El yatırma ve sıcak presleme yöntemleri ile kompozit sandviçlerin üretimi gerçekleştirilmiştir. ASTM standartlarına göre üç nokta eğme, kenar ve basma deneyleri üretilerek numunelere uygulanmıştır. Elde edilen sonuçlar nanosilika katkılı ve katkısız kompozit sandviçlerin sonuçları birbirleri ile mukayese edilmiştir. Deneyler sonucunda, meydana gelen hasarlar mikroskop görüntüleri ile incelenmiştir. Oluşan hasarlar tipleri ve baskın hasarlar tespit edilerek, nanosilikanın hasar gelişimleri belirlenmiştir. Nanosilika katkısı, kompozit sandviçlerin eğilme kuvvetlerini %23.8, kenar basma kuvvetini %21.7 ve düzlem basma kuvvetini ise %19.3 artırdığı tespit edilmiştir.Öğe Geometrik süreçler üzerine istatistiksel sonuç çıkarımı(Selçuk Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, 2023) Şanlı, İrfan; Kuş, CoşkunBu tez çalışmasında, geometrik süreçler üzerine istatistiksel sonuç çıkarımı ele alınmıştır. Bu bağlamda, tam ve kısmi sansürlü örneklem altında, ilk oluşum zamanı Çarpık-Normal dağılıma ve Lojistik dağılıma sahip olan geometrik süreç parametrelerinin tahmini için nokta ve aralık tahmin yöntemleri önerilmiştir. Nokta tahmin yöntemlerinden En Çok Olabilirlik, Momentler, En Küçük Kareler, Ağırlıklandırılmış En Küçük Kareler, Anderson Darling ve Cramér-von Mises yöntemleri tartışılmıştır. Çarpık-Normal dağılıma ve Lojistik dağılıma sahip geometrik süreç parametreleri için güven aralığı oluşturulmasında ise yaklaşık güven aralığı, Bayes ve bootstrap yöntemleri kullanılmıştır. Son olarak, önerilen nokta ve aralık tahmin yöntemlerinin tam örneklem ve kısmi sansürlü örneklem altında performanslarının gözlemlenmesi amacıyla kapsamlı bir Monte Carlo simülasyon çalışması yapılmıştır.Öğe Kum darı'da (Panicum miliaceum L.) farklı tohum miktarı uygulamasının ot ve tane verimine etkisi(Selçuk Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, 2023) Aslandağ, Yakup; Acar, RamazanBu araştırma Konya ekolojik koşullarında Selçuk Üniversitesi'ne ait Sarıcalar Uygulama Çiftliğinde, farklı tohumluk miktarlarının kum darı bitkisinde verim ve bazı verim özelliklerine etkisini belirlemek amacıyla yapılmıştır. Hazırlanan tohum yatağına 2 kg/da, 4 kg/da, 6 kg/da ve 8 kg/da olacak şekilde ekim yapılmıştır. Araştırmada sırasıyla bitki boyu(cm), boğum sayısı(adet), yeşil ot verimi(kg/da), kuru ot verimi(kg/da), tane verimi(kg/da), hasat indeksi(%), bin tane ağırlığı(g) ve hektolitre ağırlığı(kg/hl) konuları incelenmiştir. Araştırma bitkinin ot ve tohum hasat dönemleri dikkate alınarak iki ayrı dönemde değerlendirilmiştir. Kum darı bitkileri yeşil ot hasat olgunluğuna 90 günde, tohum hasat olgunluğuna ise 110 günde ulaşmıştır. Yapılan araştırmada, en yüksek yeşil ot verimi 3,366.7 kg/da, en yüksek kuru ot verimi 1,070 kg/da, tane verimi ise 504.8 kg/da olarak bulunmuştur.Öğe Hemen hemen supra b–süreklilik ve supra strong β--açık kümeler(Selçuk Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, 2024) Talas, Fatma; Kaymakcı, Aynur KeskinTez, üç temel bölümden oluşmaktadır. Birinci bölüm; supra topolojik uzaylarla ilgili temel bilgileri içermektedir. Böylece; diğer bölümler için gerekli alt yapı oluşturulacaktır. İkinci bölüm; supra topoloji kavramından daha genel ideal supra topoloji kavramı ile ilgilidir. Ayrıca; temel düzeyde bu kavrama ait gerekli tüm kavram ve ifadeler de bulunmaktadır. Üstelik; anlaşılabilirlik açısından örnekleri de barındırmaktadır. Son bölüm; iki kısımdan oluşur. İlki, supra b-açık kümeler yardımıyla tanımlanan hemen hemen sürekli fonksiyon ve bu fonksiyonun özelliklerini içermektedir. İkincisi ise; ideal supra topolojik uzaylarda tanımladığımız ve özelliklerini incelediğimiz supra strong β--açık küme kavramı ile ilgilidir.Öğe Küçük eğitim uçakları için görüntü işleme tabanlı pilot ikaz sistemi tasarımı(Selçuk Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, 2024) Çoban, İbrahim Halil; Kazan, Fatih AlpaslanGeçmişten günümüze kadar havacılıkta birçok kaza meydana gelmiştir. Meydana gelen uçsk kazalarının nedenleri araştırıldığında kazaların çoğunun teknik sorunlar, meteorolojik koşullar ve pilot kaynaklı olduğu görülmüştür. Pilot kaynaklı kazaların ise yorgunluğa bağlı yanlış manevra, uyuklama ve uçuş öncesi yapılması gereken check-listlerin tamamlanmamasından kaynaklandığı bilinmektedir. Bu tez çalışmasında sivil havacılıkta yaygın olarak kullanılan küçük eğitim uçaklarında kullanılmak üzere hem pilotun uyuklama halini kontrol eden, hem benzin akışını gerçekleştirecek valfin take-off'dan önce (check-list sırasında) getirilmesi gereken konumunu kontrol edip gerektiğinde pilotu ikaz eden, hem de uçuş boyunca kokpit göstergelerinin görüntülerini kaydederek olası bir kaza sonrası inceleme ekiplerine uçağın son anlarına kadar gösterge değerleri hakkında bilgi veren görüntü işleme tabanlı bir pilot ikaz sistemi tasarlanmıştır. Sistem olumsuz bir durum algıladığında hem pilotun kulaklığına sesli ikaz verecek hem de pilot koltuğunu titreştirecek şekilde tasarlanmıştır. Bu sayede pilotun gerekli tedbirleri almasına imkân verilmesi hedeflenmiştir. Tasarlanan sistemin temel donanımsal bileşenleri iki adet Jetson programlanabilir geliştirici kit, üç adet kamera, bir adet titreşim motoru, bir adet buzzer ve bir adet Jetson wifi modülüdür. Yazılımsal bilşenleri ise görüntü işleme kütüphanelerinden olan Mediapipe Kütüphanesi ile YOLOv5x6 tabanlı görüntü işleme metotları kullanılarak Python programlama dilinde yazılmış kodlardır.Öğe Atık yemeklik yağ biyodizelinin motor performans, emisyon ve yanma parametrelerine etkilerinin deneysel incelenmesi(Selçuk Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, 2024) Demir, Enver; Örs, İlkerAtık yemeklik yağların doğaya en az zararla bertaraf edilmesi pek çok ülke için önemli bir sorundur. Atık yemeklik yağların değerlendirilmesi yollarından birisi dizel yakıtı olarak kullanılmasıdır. Bu sayede hem yakıt hammadde maliyetinin azalması hem de atık yemeklik yağın çevresel etkilerinin azaltılması sağlanır. Bu çalışmada, atık yemeklik yağın yakıt olarak kullanımı transesterifikasyon yöntemi ile biyodizele dönüştürülerek sağlanmıştır. Yüksek yoğunluk ve viskozite nedeni ile sahip olduğu olumsuz termofiziksel özellikleri, enjektör püskürtme basıncının artırılması ile iyileştirilmiştir. Ayrıca motor torku olarak en iyi püskürtme avansı değeri tespit edilerek yanma karakteristikleri iyileştirilmiştir. Biyodizelin farklı püskürtme basıncı ve avansındaki motor performansı, yanma karakteristikleri ve egzoz emisyon parametreleri üzerine etkileri üç silindirli, doğal emişli direkt enjeksiyonlu bir dizel motorda incelenmiştir. Sonuç olarak, hem püskürtme basıncının hem de avansın artması tutuşma gecikmesi, yanma süresi ve maksimum basıncın elde edildiği krank açısı gibi yanma karakteristiklerini olumlu etkilemiştir. Püskürtme basıncının artması ile standart motor parametrelerinde biyodizel kullanımına göre özgül yakıt tüketimi %6,74 ve termik verim %10,14 iyileşmiştir. Bununla birlikte, egzoz emisyon verilerinde ise püskürtme avansının etkisi daha çok olmuştur. CO, HC ve duman koyuluğu emisyonlarında sırası ile %7,92, %5,79 ve %3,14 ekstra azalma belirlenmiştir. Daha iyi yanma verimi yanma sonu sıcaklığı artırdığı için NOx emisyonlarında %15,66’ya kadar bir artış gözlemlenmiştir. Elde edilen bu sonuçların sebeplerini ortaya koymak amacı ile egzoz gaz sıcaklığı, O2 emisyonu ve lambda değerleri de incelenmiştir.Öğe Pillar[5]aren ve bodipy temelli amino asit sensörünün sentezi ve spektroskopik özelliklerinin araştırılması(Selçuk Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, 2020) Baştuğ, Elif; Kurşunlu, Ahmed NuriBu tez çalışmasında temel amino asitlerin seçici tespiti için iki jenerik sınıf, Pillar[5]aren ve Bodipy türevleri kombine edilmiştir. Bu amaçla, on adet alkin grubu içeren bir Pillar[5]aren türevi ve azid grubu içeren bir Bodipy türevi sentezlendi. Daha sonra 'click' sentez kullanılarak floresan bir makrosiklik bir bileşik (P5-Bodipy) hazırlandı. Bileşiklerin kimyasal yapı analizleri, 1H-NMR, FT-IR, 13C-NMR, erime noktası, elementel analiz ve kütle spektroskopisi gibi bazı teknikler kullanılarak aydınlatıldı. P5-Bodipy'nin amino asitlere (L-Metionin, L-Serin, L-Valin, L-Treonin, L-Glutamik asit, L-Glutamin, L-Fenilalanin, L-Asparajin, L-Lösin, L-Triptofan, L-Arjinin, L-Glisin, (L-Met, L-Ser, L-Val, L-Thr, L-Tyr, L-Glu, L-Gln, L-Phe, L-Asn, L-Leu, L-Trp L-Arg, L-Gly)) karşı duyarlılığı florometrik olarak yarı sulu ortamda Uv-vis ve florimetre cihazlarının kullanımıyla incelendi. Amino asit türevleri ve P5-Bodipy arasındaki elektrostatik etkileşimler ve hidrojen bağı gibi moleküllerarası etkileşimler, sensör sistemimizin asparajini diğer amino asitlerden ayırt edilebilmesini sağlamıştır. P5-Bodipy ve asparajin'in seçici etkileşimi, bir maviye kayma ile orantılı bir tepki sağlarken P5-Bodipy'nin floresan şiddetini de artırmıştır. Pratik uygulamalar için, tek dalga boyu tespiti ile diğer geliştirilmiş sensörlere göre önemli bir avantaja sahiptir.Öğe Plastik atıkların pirolizi ve bazı piroliz ürünlerinin modifikasyonu(Selçuk Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, 2023) Demir, Caner; Şen, NejdetGünümüzde çeşitli karbon içerikli atık materyallerden alternatif çevre dostu sıvı yakıt üretimine olan ilgi sürekli olarak artmaktadır. Bu çerçevede özellikle çevre açısından dezavantajlı yönlere sahip olan yüksek karbon içerikli ömrünü tamamlamış lastik (ÖTL) materyalleri, termokimyasal dönüşüm yöntemi olan piroliz teknolojisi ile başarılı bir şekilde katı (char, charcoal), sıvı (pirolitik sıvı, pirolitik yağ) ve gaz (pirolitik gaz) gibi yüksek enerji içerikli birincil ürünlere başarılı bir şekilde dönüştürülebilmektedir. Bu belirtilen hususlar ışığında söz konusu çalışmada; öncelikle öğütülmüş ömrünü tamamlamış atık lastik materyali (ÖTL), sabit yataklı bir piroliz sisteminde en yüksek sıvı ürün verimi bakımından optimal şartları (piroliz çalışma sıcaklığı ve ısıtma hızı) belirlemek amacıyla 300-800oC sıcaklık aralıklarında ve 10 ve 20oC/dak ısıtma hızı şartlarında bir dizi piroliz çalışması gerçekleştirilmiştir. Söz konusu çalışma için 550oC ve 20oC/dak optimal değerler olarak belirlenmiştir. Pirolitik sıvı karakterizasyonu çalışmaları neticesinde %47 (kütlece) verimli optimal ürünün, C5-C36 arası karbon sayılı çok sayıda önemli organik bileşiğin kompleks bir karışımı olduğu görülmüştür. Ayrıca ürünün C6-C8, C10 ve C26 karbon sayılı organik bileşiklerce de zengin içerikli sahip olduğu belirlenmiştir. Pirolitik yağın modifikasyonu için kütlece %2, %4 ve % 6 oranlarında CaO katalizörü eşliğinde optimal şartlarda katalitik piroliz çalışmaları gerçekleştirilmiştir. Elde edilen katalitik ve katalitik olmayan pirolitik yağların, 30-220oC kaynama noktası aralıklı benzin benzeri yakıt fraksiyonu (BBY) ve 150-350oC kaynama noktası aralıklı dizel benzeri yakıt fraksiyonu (DBY) üzerinde gerçekleştirilen çeşitli fiziko-kimyasal karakterizasyon çalışmaları neticesinde en uygun katalizör katkı oranı %2 olarak belirlenmiştir. Desülfirizasyon işlemiyle yaklaşık %66 oranında kükürtü düşürülmüş optimal katalitik BBY ve DBY yakıt destilat fraksiyonlarının C5-C26 karbon sayılı bileşik içeriğe sahip olduğu tespit edilmiştir. Diğer taraftan, DBY fraksiyonunun kaynama noktası dağılım eğrisinin, ticari dizel yakıtınki ile büyük oranda benzeşim gösterdiği belirlenmiştir. Ayrıca yakıtsal açıdan önemli olan parametreler (kinematik viskozite, yoğunluk, ısıl değer vb.) açısından da ticari dizel standardı ile büyük oranda uyumluluk içinde olduğu görülmüştür. Dizel yakıtı yerine doğrudan ya da katkı olarak kullanılabilirlik yönünün test edilmesi amacıyla DBY ayrıca dizel motor performans testine tabi tutulmuştur. Netice olarak, hem karakterizasyon sonuçları hem de motor performans test sonuçları göz önünde bulundurulduğunda, atık lastik pirolizi sıvı ürün fraksiyonu DBY'nin dizel yakıt katkısı ya da gerekli ileri iyileştirme işlemleri sonucunda doğrudan dizel yakıtı olarak kullanılabilirlik özelliğinde olduğu görülmüştür.Öğe Türkiye'de meyvecilik sektöründe işgücü piyasasının analizi: Çanakkale ili örneği(Selçuk Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, 2023) Halik, Zöhre; Direk, MithatMeyvecilik bağ bahçe ve çiftlik faaliyetleri Türkiye'de tarımın önemli dallarından biridir. İnsan sayısı arttıkça bu üretim dallarına olan arz ve talepte artış göstermektedir. Gıda İhtiyaçların giderilmesinde tarihten bugüne tarımsal üretimin devam etmesi şart olduğu kadar işgücüne ihtiyaç duyulmuştur ve duyulmaktadır. Üretim faktörlerinden olan emek istatistik terimi ile genellikle 15 yaşından yukarı ve 65 yaşını aşmayan, gelir getirici bir işte çalışanların toplamını göstermektedir. Bu çalışma, meyvecilik sektöründe mevcut işgücü piyasasını analiz etmek amacıyla Türkiye meyve üretiminde önemli paya sahip olan Çanakkale ilinde 2020 yılında yürütülmüştür. Çalışmanın temel amacı, Çanakkale ilinin ekonomisinde önemli payı olan meyve ve bağ üretiminin gelişimini daha çok verimli ve sağlıklı bir şekilde gerçekleştirmek ve sürdürülebilir hale getirmek amacı ile bölgede yer alan meyve ve bağ üretiminde işgücü piyasasının mevcut durumu incelenmiştir. Bu çalışmada anket yöntemi ile yüz yüze görüşme sonucu elde edilen veriler kullanılmıştır. Araştırmada örnek hacminin belirlenmesinde, veri toplanacak işletmelerin seçilmesinde arazi kriterleri esas alınmıştır. Belirlenen ilçe ve köydeki meyvecilik yapan kayıtlı işletmelerin arazi frekansı dağılımı dikkate alınarak Tabakalı Örnekleme Neyman Yöntemi kullanılmış ve örnek hacmi 107 olarak tespit edilmiştir. Anket sonucu elde edilen veriler istatistik paket programları ile detaylı analiz edilmiştir Araştırma yapılan işletmelerde işletmeler ortalaması aktif sermaye 7.245.487,96 TL olarak hesaplanmıştır. Bunun içinde toprak sermayesi % 75,60, sabit sermayesi % 3,15 ve döner sermayesi ise % 2,62 oran olmaktadır. İşletmeler ortalaması GSÜD değeri 458.216,79 TL olup dekara 2.544,74 TL, GSH değeri 514.579,19 TL olup dekara ise 2.284,55 TL düşmektedir. İşletmeler başına ortalama tarımsal gelir 413.976,67 TL olup dekara 2.519,94 TL düşmektedir. Araştırmada konu olan işletmelerde işverenlerin yaş ortalaması 58, aile işgücünde yer alan kadınların yaş ortalaması ise 48 olarak belirlenmiştir. İşletmelerin yaklaşık %74,77'si aile işgücü yetersizliğinden işletme dışı işgücüne ihtiyaç duymaktadır. İşletmede istihdam edilen yabancı işgücünü %63,62'si Türk uyruklu , %36,38'i ise yabancı uyruklu olduğu tespit edilmiştir. Elde ettiğimiz bulgular ışığında işletmelerin işgücü arz talep ilişkisinin dengede tutulmasına engel olan sorunlar belirlenmiş ve üreticilerin üretim aşamasında yetersiz işgücü kullanımından kaynaklanan gelir kaybını önlemek için öneriler geliştirilmiştir. Üretimin planlı yapılabilmesi için çiftçi kayıt defterinin tutulması, örgütlenme, tarımsal işgücü sendikaları, sabit yeri olan tarımsal işgücü pazarı ve sosyal medya platformların oldukça önemli olduğu düşünülmektedir.Öğe Konya Mevlevîhânesi'ndeki 51-45-35-13-53 ve 93 numaralı mektup zarfları ve içerikleri(Selçuk Üniversitesi, Mevlana Araştırmaları Enstitüsü, 2023) Yıldız, Büşra; Kunduracı, OsmanHerhangi bir konunun tarihi hakkında doğru ve tarafsız bilgi öğrenmek için arşiv belgelerini dikkate almak gerekir. Mevlânâ'nın eserleri, Konya ve mevlevîlik tarihini doğru öğrenebilmek için ise Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlık Osmanlı Arşivi ve Mevlânâ Müzesi Hazine-i Evrak Arşivi'nde bulunan belgelerin üzerinde çalışmalar yapılarak bilim dünyasına katkı sağlanmaktadır. Mektup zarflarının belirlenmesi sırasında Abdülbaki GÖLPINARLI'nın ve Nejat ÖĞÜNÇ'ün Mevlânâ Müzesi Arşivi konusunda yazmış oldukları makaleler incelenerek hazırlanmıştır. Hazine-i Evrak Arşivi'nde 233 adet mektup zarfı yer almaktadır. Mektup zarfları seçilirken içerik bakımından yazım zamanı birbirine yakın olan ve Osmanlı'nın son dönemi mevlevîlik tarikatı hakkında bilgi veren belgelerin kullanılmasına riayet edilmiştir. Bu çalışmada Konya Mevlevîhânesi (Mevlânâ Müzesi) Hazine-i Evrak Arşivi'nde tutulan 51, 45, 35, 13, 53 ve 93 numaralı zarflarda yer alan belgelerin içerikleri dijital fotoğraflarıyla birlikte kataloglama yapılmış; mevlevîlik ve Konya tarihi için en önemli bilgi ve bulguları bildiren belgeler yeni harfli Türkçeye çevrilmesi çalışılmıştır. Netice itibariyle yukarıda belirtilen mektup zarflarındaki belgeler çalışılarak mevlevîlik tarihi ve Osmanlı Devleti'nin son dönemlerini kapsayan bir çalışma hazırlanmıştır. Ayrıca belgelerin tür ve içerik bakımından farklılıkları dikkate alınarak değerlendirme yapılmış olup çalışmanın sonunda elde bilgiler sonuç kısmında bildirilmiştir.Öğe Bir SUV araç modeli üzerinde spoiler uygulamasının sürükleme kuvvetine etkisinin deneysel ve sayısal incelenmesi(Selçuk Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, 2024) Çiftçi, Hasan; Örs, İlkerBu çalışmada, 1/32 ölçekli SUV model bir araca spoiler (rüzgarlık) eklenerek sürükleme kuvvetinin azaltılması, yakıt ekonomisi ve sürüş kararlılığının iyileştirilmesi amaçlanmıştır. Deneysel çalışmalar emme tipi rüzgâr tünelinde 2.3- 4.55×105 Reynolds sayısı aralığında 4 farklı serbest akış hızında gerçekleştirilmiştir. Çalışmada aerodinamik çalışmalarda sağlanması gereken geometrik, kinematik ve dinamik benzerlik şartları sağlanmıştır. Rüzgârlık tipi olarak Albatros kuşunun kanat yapısından esinlenilmiş, ilgili araç modeli ve spoiler modeli SolidWorks® programında tasarlanarak 3 boyutlu yazıcıda üretilmiştir. Rüzgârlık modeli, model araç yüksekliğinin %10'u (L/H=0,1), %15'i (L/H=0,15) ve %20'si (L/H=0,2) mesafesi kadar aracın arkasına monte edilmiştir. Taşıt etrafında sağlanan akış kontrolü ile sırası ile %5.72, %7.78 ve %7.49 oranlarında sürükleme kuvvet katsayısında (CD) iyileşme sağlanmıştır. Deneysel sonuçları desteklemek amacıyla aynı deney şartlarında temel model ve model 1 araçları için Ansys Fluent® programında akış analizleri gerçekleştirilmiş ve aerodinamik direnç katsayısında %2,58 oranında iyileşme elde edilmiştir. Hesaplamalı Akışkanlar Dinamiği yöntemi sonuçlarının deneysel sonuçları desteklediği tespit edilmiş ve taşıt etrafındaki hâkim akış yapısı belirlenmiştir. Bu çalışmada sağlanan maksimum aerodinamik iyileşme oranı için yüksek taşıt hızlarında yaklaşık %4 yakıt ekonomisinde iyileşme olabileceği tespit edilmiştir. Optimum tasarım ve yükseklikle taşıt üzerine montajı yapılan spoiler uygulamalarının SUV tipi araçlarda akış kontrolü sağlayarak aerodinamik performansı iyileştirilebileceği belirlenmiştir.Öğe Binom dağılımlı yanıt değişkeni için genelleştirilmiş lineer modeller: Kanser ve COVID-19 pandemi verileri üzerine bir uygulaması(Selçuk Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, 2023) Sarı, Esra; İyit, NeslihanBu çalışmada, küresel olarak 179 dünya ülkesinin COVID-19 pandemisinden kaynaklanan ölüm verileri ve kanser ile ilişkili olabilecek bütün tümör ve beraberindeki bulaşıcı olmayan hastalıklardan (BOH) kaynaklanan engelliliğe uyarlanmış yaşam yılları (disability adjusted life years) (DALY) verileri ile arasındaki ilişkiler genelleştirilmiş lineer model (GLM) yaklaşımı ile incelenmiştir. Bütün dünyada çok sayıda insanı etkileyen bir salgın olan COVID-19 pandemisi, Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından 11 Mart 2020 tarihinde pandemi olarak ilan edilmiştir. DALY verileri, erken ölümler nedeniyle kaybedilen yaşam yılları ve engelli olarak yaşanan yıllardan kaynaklanan toplam hastalık yükünü ölçmektedir. Bu çalışmada, açıklayıcı değişkenler olarak kanser ile ilişkili olabilecek tümör ve beraberindeki BOH'lardan kaynaklanan DALY verileri kategorik hale getirilerek kullanmıştır. COVID-19 pandemisinin neden olduğu toplam ölüm sayısı kategorik hale getirilmiş ve daha sonra yanıt değişkeni olarak çalışmaya alınmıştır. Bu çalışmada istatistiksel yöntemler olarak GLM ailesindeki ikili lojit (binary logit) ve ikili probit (binary probit) regresyon modelleri kullanılarak, kanser ile ilişkili olabilecek tümör ve eşlik eden BOH'ların COVID-19 pandemisi üzerindeki etkileri araştırılmıştır. Bu çalışmaya özel olarak, hataların istatistiksel anlamda normal bir dağılıma sahip olduğu varsayımına dayanan probit modelinin, hataların lojistik bir dağılıma sahip olduğu varsayımına dayanan lojit modeline üstünlüğü vurgulanmıştır. Bu çalışmanın nihai sonucu olarak, kanser ile ilişkili olabilecek bütün tümör ve beraberindeki bulaşıcı olmayan hastalıklardan (BOH) kaynaklanan DALY verilerinin COVID-19 pandemisinin neden olduğu toplam ölüm verileri üzerindeki etkisi istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur.Öğe Zeytin yaprağı ekstraktı kullanılarak hazırlanan yoğurtların depolama süresi boyunca fiziksel, kimyasal ve mikrobiyolojik açıdan incelenmesi(Selçuk Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, 2023) Duman, Büşra Deniz; Akın, NihatBu çalışmada %0.4 ve %0.6 konsantrasyonlarda toz zeytin yaprağı ekstraktı kullanılarak sulu çözeltiler hazırlanmış ve set tipi yoğurtların üstüne sulu bir görünüm oluşturmayacak şekilde yeterli miktarda (2 sprey yaklaşık 333µl) spreylenmiştir. Bir diğer yoğurt örnekleri ise yoğurt sütüne mayalama esnasında kütlece %0.4 ve %0.6 konsantrasyonlarında toz zeytin yaprağı ekstraktı karıştırılarak üretilmiştir. Kontrol set tipi yoğurtlarında ekstrakt kullanılmamıştır. 28 gün depolama süresinde yoğurtların fiziksel, kimyasal, mikrobiyolojik ve duyusal analizleri yapılmıştır. Zeytin yaprağı ekstraktının LAB üzerinde olumsuz bir etkisi görülmemiştir. Bütün yoğurtlarda 28 gün boyunca herhangi bir küf maya gelişimi gözlenmezken, ekstraktın yoğurt sütüne karıştırıldığı yoğurtlarda antioksidan aktivite yüzeye spreyleme ve kontrol örneklerine kıyasla istatistiki açıdan önemli derecede yüksek bulunmuştur. Depolama süresi 42 güne kadar uzatılarak görsel izleme tabi tutulan örneklerde 42. gün sadece kontrol yoğurdunun yüzeyde küf gelişimi gösterdiği görülmüştür. Yüzeye spreyleme metoduyla üretilen yoğurtların duyusal analiz puantajları kontrol yoğurdundan yüksek bulunmuştur ancak aralarındaki fark istatistiki açıdan önemsizdir. Zeytin yaprağı ekstraktı yoğurt sütüne karıştırıldığı örneklerde duyusal analiz tat puantajı, ekstraktın kendine has acı tadından dolayı oldukça düşük bulunmuştur. Ekstraktın yoğurt içine karıştırıldığı örnekler, kontrol ve yüzeye sprey metotları ile üretilen örneklerle kıyaslandığında istatistiki açıdan önemli bulunmuştur.Öğe Bor stresi koşullarında selenyum uygulamasının arpa bitkisinin temel fizyolojik ve biyokimyasal özelliklerinde meydana getirdiği değişimlerin belirlenmesi(Selçuk Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, 2024) Özer, Hatice Merve; Hamurcu, MehmetBitkilerin büyümesi ve gelişmesi için gerekli mikro besin elementleri arasında bor yer almaktadır. Bor elementinin yetersiz veya fazla alınması durumunda bitkilerde bor stresine neden olmaktadır. Bor stresi ülkemiz için önemli bir besin kaynağı olan arpada verim ve kaliteyi düşürmektedir. Bitkiler, diğer stres faktörlerinde olduğu gibi bor stresinde bazı fizyolojik ve biyokimyasal yanıtlar oluşturarak antioksidan savunma sistemiyle hücredeki hasarı azaltabilmektedir. Ayrıca antioksidan özellikteki selenyumun stresi üzerindeki olumlu etkilere sahip olduğu bilinmektedir. Bu nedenle tez çalışmamızda bor stresi koşullarında selenyum uygulamalarının Hamidiye arpa genotipinde meydana getirdiği fizyolojik ve biyokimyasal değişimler incelenmiştir. Çalışmamızda arpa bitkisine yeterli (kontrol), yetersiz bor (0 mM B) ve 1 mM bor koşullarında Se dozları (0,1 ppm ve 0,5 ppm) uygulanmıştır. Yeterli, yetersiz ve toksik B koşullarında Se uygulamaları Hamidiye genotipinin kök kuru ağırlıklarında artış gösterdiği belirlenmiştir. Yeterli B koşullarında Se uygulamalarının Hamidiye genotipinin gövde boyunda, kök yaş ağırlıklarında, POX ve CAT enzim aktivitelerindeki artışlar olmuştur. Yetersiz B koşullarında Se uygulamaları bitkinin gövde yaş ve kuru ağırlıkları, kök boyu, gövde B içeriği, SOD ve GR enzim aktivitelerinde artış göstermiştir. Toksik B koşullarında Se uygulamaları bitkinin gövde boyu, gövde ve kök Se içerikleri ile kök B içeriğinde artışlar önemli bulunmuştur. Bor stresi koşullarında Se uygulamalarında Hamidiye genotipinin büyümesi, gelişmesi ve antioksidan savunma mekanizması üzerinde iyileştirici etki yaptığı belirlenmiştir.